Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/645 E. 2018/128 K. 28.02.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2015/645 Esas
KARAR NO : 2018/128 Karar

DAVA : Tasarrufun İptali (İİK 277 Ve Devamı)
DAVA TARİHİ : 15/08/2011
KARAR TARİHİ : 28/02/2018

Mahkememizde görülmekte olan Tasarrufun İptali (İİK 277 Ve Devamı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin mahkememize verdiği 15.08.2011 tarihli dava dilekçesinde özetle; “Müvekkili bankanın … Şubesi müşterisi olan ….AŞ.lehine,….A.Ş’nin müteselsil kefaletiyle kredi kullandırıldığını,borcun ödenmemesi üzerine … A.Ş’nin … 1.Asliye Ticaret Mahkemesinin … E:sayılı dosyasından 03.06.2010 tarihinde iflasına karar verildiğinden,davalı ….A.Ş’nin de aralarında bulunduğu kefiller aleyhine ihtiyati haciz kararı alınarak … 3.İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyasıyla ilamsız takibe başlandığını, davalılardan …A.Ş’nin … adresinde bulunan fabrika binasına hacze gidildiğinde,borçlu şirketin takipten hemen sonra 01.08.2010 tarihinde imzalanan 01.07.2010 başlangıç tarihli kira sözleşmesi ile fabrika binasını müştemilatı ve fabrikada bulunan makine/teçhizatlarla birlikte …ve Tic.Ltd.Şti.ne kiralandığının öğrenildiğini, anılan kira sözleşmesiyle borçlunun alacaklılarını ızrar kastıyla hareket ederek,mevcudunun önemli bir bölümü olan fabrikayı davalı Sismat Uluslararası firması üzerinden çalıştırıp,faaliyet sonucu elde edilen geliri yine Sismat Uluslararası firması üzerinden tahsil ettiğini,fabrikasını kiralamak suretiyle üretim faaliyetini durduran firmanın mevcudundaki hammadde,yarı mamül ve mamul stoklarını da,kiracı Sismat Uluslararası şirketine devrederek mevcudunu eksiltmiş olmasının kuvvetle muhtemel olduğunu,yapılacak bilirkişi incelemesinde stoklardaki emtialardan ne kadarlık kısmının borçlu şirket tarafından kiracı konumundaki …’na aktarılmış olduğunun açıklık kazanacağını,…vs.” belirterek; … 3.İcra Müdürlüğünün … dosyasına konu müvekkili banka alacağının tahsilini teminen,borçlu şirketin davalı ….ve Tic.Ltd.Şti.ile gerçekleştirdiği iptale tabi emtia satış tasarrufu nedeniyle,İİK’nun 281/2-3 maddeleri gereğince tasarruf konusu malların devir bedelinden şimdilik 10.000.00.TL’lık kısmının tahsilinin güvence altına alınması için davalı ….ve Tic.Ltd.Şti.nin menkul,gayrimenkul ve üçüncü şahıslardaki hak ve alacaklarının ihtiyaten haczine,dava konusu stokların davalı kiracı …ve Tic.Ltd.Şti. tarafından da elden çıkarılmış olması sebebiyle stokların elden çıkarıldıkları tarihteki gerçek değerinin bilirkişiye hesaplattırılarak bulunacak miktarın müvekkili bankanın alacak ve fer’ilerini geçmeyecek şekilde davalılardan tazmine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı …A.Ş vekili 25.10.2011 havale tarihli cevap dilekçesiyle özet olarak; ”Davacının müvekkili şirketle diğer davalı arasında organik bağ olduğunu iddia ettiğini,müvekkili şirket hissedarlarından hiçbirinin diğer davalının ortağı olmadığı gibi,yönetiminde ve işleyişinde de bulunmadığını, müvekkili şirketin ekonomik olarak faaliyetini devam ettirmesi güç olduğundan,fabrika binasını ve fabrika içinde bulunan bir kısım menkullerini aylık 15.000.00.TL bedelle diğer davalı şirkete kiraladığını,… şirketinin halen bu işyerinde faaliyetine devam ettiğini,müvekkili şirketin hissedarlarının diğer bir şirketteki (… Ltd.Şti.) hisselerini üçüncü şahıslara devrettiğini,her iki şirketin hissedarlarının tamamen farklı olduğunu,aralarında organik bağ bulunmadığını,kanunun anladığı anlamda ivazsız bir tasarruf yada bağış işleminin olmadığını,olmasının mümkün olmadığını,bu anlamda davacının İİK’nun 278 ve devamı maddeleri bakımından yaptığı taleplerin hukuken dinlenebilir talepler olmadığını,…vs.” bayanla davanın reddini talep etmiştir.
Davalı …San. ve Tic.Ltd.Şti. vekili 02.11.2011 havale tarihli dilekçesiyle ve özetle;” …ve Tic.Ltd.Şti.nin davaya konu edilmesinin sebebinin kiracı sıfatı ile kullandığı tesisin … A.Ş’ne ait olması olduğunu,bu adreste kullanılan makinelerin ise yine davacının da ipoteği olan taşınmazın teferruat listesine kayıtlı makineler olduğunu,tasarrufun iptali davalarının amacının borçlunun alacaklılardan mal kaçırmak için yaptığı tasarruflar olduğunu,oysa iptali istenen tasarrufun yapıldığı tarihte henüz doğmuş bir borç bulunmadığını,müvekkilinin iyi niyetli 3.kişi olduğunu,şirket hisselerini devraldığını ve bedelini bankaya yatırdığını,alacağın varlığına borçlular tarafından itiraz edildiğini,tasarrufun icra takibinden önce yapıldığını,dosyada alınmış bir aciz vesikasının olmadığını,borca batık durumda satış yapılmadığını,alacaklılara zarar verme kastı bulunmadığını,zamanaşımı sürelerinin geçtiğini,…vs.” belirterek davanın reddini istemiştir.
Dava,İİK’nun 277 ve devamı maddelerine göre açılmış olup, davalılar arasındaki kiralama işleminde muhtemelen kiracıya devredilmiş olduğu iddia olunan mamul,yarı mamul ve hammaddelerin tespiti ve buna ilişkin tasarrufların iptali istemine ilişkindir.
… 3.İcra Müdürlüğünün … sayılı takip dosyası ile … 33.Asliye Ticaret Mahkemesinin … E.sayılı dava dosyaları kapsamından,davacı banka tarafından davalı …AŞ ve dava dışı … Ltd.Şti, …Tic.A.Ş,.., …, … ve … aleyhine 14.07.2010 tarihinde, toplam 4.976.769,52.TL, 1.165.848,25.USD ve 1.340.933,50.Euro alacağın tahsili amacıyla ve genel haciz yoluyla takip yapıldığı, 7 örnek numaralı ödeme emrinin davalı ….AŞ’ne tebliğ edilemediği, ancak borçlular vekilinin tüm borçlular adına verdiği 30.07.2010 tarihli dilekçeyle borca kısmi olarak itiraz edildiği,bu itiraz üzerine davalı hakkındaki takibinde İİK’nun 66.maddesi uyarınca itiraz edilen alacak kesimi için durduğu,… 3.İcra Müdürlüğünün … Tal. sayılı dosyasıyla davalı borçlu şirketin adresine hacze gidildiği ancak, işyerinin içindeki menkullerle birlikte kiralandığı ifade edildiğinden, haciz işlemi yapılamadığı, aynı dosya üzerinden 05.07.2011 tarihinde yapılan haciz işleminde ise 45 kalemden oluşan çeşitli miktarlarda menkul haczi yapıldığı,davalı … Ltd.Şti.yetkilisinin haczedilen malların kendilerine ait olduğunu belirterek istihkak iddiasında bulunduğu, … 2.İcra Hukuk Mahkemesinin … karar sayılı, 20.07.2011 tarihli kararıyla 7 gün içinde itihkak davası açmakta muhtar olmak üzere takibin devamına karar verildiği,davacı tarafça duran takibin devamını sağlamak için … 33.Asliye Ticaret Mahkemesinin … E. Sayılı dosyasında görülen itirazın iptali istemli dava açıldığı, anlaşılmıştır.
Mahkememizce deliller toplandıktan sonra; “Davanın REDDİNE” karar verilmiştir.
Bu karar davacı tarafca süresi içerisinde temyiz edilmiştir.
Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2013/1327 E, 2014/12803 K sayılı 29.09.2014 tarihli ilamı ile bozulmuştur.
Bozma ilamında özetle; “Somut olayda Mahkemece davacı takibinin kesinleşmesinin beklenmesi ve davanın diğer şartlarının araştırılması ile özellikle ehil bilirkişi vasıtası ile yaptırılacak inceleme sonunda borçlunun aciz ya da iflasından önce yaptığı iptale tabi tasarrufları üç grup altında ve İİK.nin 278, 279 ve 280. maddelerinde düzenlendiği ancak bu maddelerde iptal edilebilecek bütün tasarrufların sınırlı olarak sayılmış olmadığı, Kanun’un, iptale tabi bazı tasarruflar için genel bir tanımlama yaparak hangi tasarrufların iptale tabi olduğu hususunun tayinini hakimin takdirine bıraktığı (İİK. m. 281 ), bu yasal nedenle de davacı tarafından İİK.nin 278, 279 ve 280. maddelerden birine dayanılmış olsa dahi mahkemenin bununla bağlı olmayıp diğer maddelerden birine göre de iptal kararı verebileceği ( Y.H.G.K. 25.11.1987 Tarih, 1987/15-380 Esas ve 1987/872 Karar sayılı ilamı ) gözetilerek İ.İ.K’nın 280/son fıkrasına göre ticari işletmenin veya işyerindeki mevcut ticari emtianın tamamını veya mühim bir kısmını devir veya satın alan yahut bir kısmını iktisapla beraber işyerini sonradan işgal eden şahsın, borçlunun alacaklılarını ızrar kasdını bildiği ve borçlunun da bu hallerde ızrar kasdiyle hareket ettiğinin kabul olunduğu, karinenin, ancak iptal davasını açan alacaklıya devir, satış veya terk tarihinden en az üç ay evvel keyfiyetin yazılı olarak bildirildiğini veya ticari işletmenin bulunduğu yerde görülebilir levhaları asmakla beraber Ticaret Sicili Gazetesiyle; bu mümkün olmadığı takdirde bütün alacaklıların ıttılaını temin edecek şekilde münasip vasıtalarla ilan olunduğunu ispatla çürütülebildiği de gözden kaçırılmadan inceleme yapılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekir” gerekçesi ile mahkememiz hükmünü bozmuştur.
Mahkememizce bozma ilamına uyularak yargılamaya devam edilmiştir.
Mahkememizce bozma ilamına uyularak bozmaya uyğun yanların tüm delilleri toplandıktan sonra dosya iddia, savunma ve yanların tüm delilleri ile ticari defter ve belgeleri üzerinde inceleme yapılarak İİK.nin 278, 279 ve 280. maddeleri uyarınca Tasarrufun iptalinin gerekip gerekmediğinin saptanması için malların bulunduğu … Asliye Ticaret Mahkemesine talimat yazılarak, talimat mahkemesince bilirkişiye verilmiştir.
Talimat mahkemesinin atadığı Bilirkişinin düzenlediği 27.05.2016 tarihli 50 sayfadan ibaret raporunda özetle; “… ve Tic AŞ.” diğer davalının adresinde bulunan işyerini kiralamış daha sonra bu gayrimenkulun teferruat listesine kayıtlı makinalar ile birlikte satılmasından sonra adresini “… ‘ne taşıdığı, tarafımızdan Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinden yapılan sorgulamada 10 Haziran 2014 sayı 8587 sayfa 171 ile tespit edilmiştir. … ve Tic AŞ’ nin Kiralanan fabrikadaki Makine ve teçhizatlarla ilgili incelenen dönemlere ait ticari defterlerde herhangi bir devir veya satın alma görülmediği, dava dilekçesinde belirtilen devrolduğu iddia edilen mamül/yarı mamül ve hammadde niteliğinde stokların olduğu tarafımca tespit edilmemiştir. …’nin kiracısı olarak faaliyette bulunduğu ve borçlu … A.Ş. Adına kayıtlı … Ilı … İlçesi … Köyü … ada … Parselde kayıtlı gayrimenkul 17.04 2014 tarihinde 5.920.000.00 TL bedelle TÜM TEFERRUATI İLE BİRLİKTE … 2. İcra Müd. … Tal. Sayılı dosyasından üçüncü bir şahsa ihale edilmiş ve ihale kesinleşmiş olduğu, Dolayısıyla borçlu şirketten kiracı şirkete geçmiş bulunan herhangi bir malvarlığının olmadığı. İncelenen davalı şirketlerin ticari defterleri usulüne uygun olup, tacirin lehine delil kudretine haiz görülmüştür. Ticari defter kayıtlarından davalı iki şirket arasında ticari ilişki kaynaklı hesap ilişkisi izlenmiştir. Dava tarihi öncesinde iki firma arasında ticari ilişki bulunduğu, ticari ilişki kaynaklı düzenlenen faturaların ağırlıklı olarak bankalar hesabı üzerinden ödendiği. Yargıtay ilamında da belirtildiği üzere şirketin söz konusu yere 4.Eylül 2007. tarihinde adres nakli yapılarak geldiği, ayrıca yapılan sorgulamalarda işyerinde asılması gerekli olan vergi levhalarında da şirket adresinin … organize sanayi bölgesi, … olarak gözüktüğü, dolayısı ile yapılan işlemin gizli olmadığı, yani VUK ve TTK amir hükümlerine göre tescillerinin yapıldığı” kanaati ile talimat mahkemesine sunmuştur.
Dosya talimat mahkemesinden döndükten sonra dosya iddia, savunma ve yanların tüm delilleri ile ticari defter ve belgeleri, bozma öncesi alınan bilirkişi raporları, bu raporlara dayanılarak verilen hüküm, bu hükmün bozulmasına ilişkin Yargıtay kararı ile bozma sonrası … Asliye ticaret mahkemesinden alınan talimat raporu üzerinde inceleme yapılarak İİK.nin 278, 279 ve 280. maddeleri uyarınca Tasarrufun iptalinin gerekip gerekmediğinin saptanması için bilirkişiye verilmiştir.
Bilirkişi kurulunun düzenlediği 27.03.2017 tarihli 8 sayfadan ibaret raporunda özetle; “Talimat ile incelenenen davalı şirketin ticari defterleri usulüne uyğun olup, tacirin lehine delil kudretine haiz görülmüştür. Bu defterlerden davalı iki şirket arasında ticari ilişki kaynaklı hesap ilişkisi izlenmiştir. Dava tarihi öncesinde iki firma arasında ticari ilişkinin bulunduğu, ticari ilişki kaynaklı düzenlenen faturaların ağırlıklı olarak bankalar hesabı üzerinden ödendiği. Yarggıtay ilamında da belirlendiği üzere şirketin söz konusu yere 04.09.2007 tarihinde adres nakli yaparak geldiği. Ayrıca yapılan sorgulamada iş yerine asılması gereken vergi levhasında da şirket adresinin … olarak gözüktüğü. Dolayısı ile yapılan işlemin gizli olmadığı, yani VUK. Ve TTK. Amir hükümlerine göre tescilinin yapıldığı. Dosyaya sunulan belgelerden ve önceki raporların incelenmesinde her hangi bir ham maddenin devredildiğine yönelik tespit yapmak mümkün olmadığından, davacının davasının ispatlayamadığı” kanaati ile raporunu sunmuştur.
Bu rapora yapılan itirazlar üzerine itirazın değerlendirilerek ek rapor düzenlenmesi için dosya yeniden bilirkişi kuruluna verilmiştir.
Bilirkişi kurulunun düzenlediği 06.12.2017 tarihli 5 sayfadan ibaret ek raporunda özetle; “Raporumuz içerisinde yapılan açıklamalar muvacehesinde, dosyaya mübrez belge, bilgi, takip dosyası, ile Sınırlı olarak yapılan tespit, inceleme ve değerlendirmeler neticesinde; Dava dosyasına sunmuş olduğumuz 27.03.2017 tarihli kök raporumuza aynen katılarak; Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, gerek önceki bilirkişi raporlarından gerekse dosyaya sunulu belge ve bilgilerden herhangi bir ham maddenin devredildiğine yönelik tespit yapmak mümkün olmadığından, ispatla mükellef olan davacının bu hususların ispat edilmemesinin menfi sonuçlarına katlanması gerektiği.” kanaati ile raporlarını sunmuşlardır.
Dosyaya getirtilen yanlara ait tüm deliller, getirtilen icra dosyası, bozma öncesi alınan raporlar, bu raporlara dayanılarak verilen hüküm, bu hükmün bozulmasına ilişkin Yargıtay İlamı, bozma sonrası davacı şirketin ticari defter ve belgeleri üzerinde yapılan bilirkişi incelemesi sonucunda düzenlenen talimat rapor, mahkememizce aldırılan asıl ve ek raporlari le tüm dosya kapsamından anlaşıldığı üzere;
Davacı taraf bu davada, borçlu davalı … adresindeki fabrika binasını diğer davalıya kiralarken muhtemelen fabrikada bulunan bir kısım mamul,yarı mamul ve hammaddenin de devredildiği iddia edilerek,bu emtiaların devrine ilişkin muhtemel tasarrufların iptalini talep etmektedir.Bu davada iptali istenen tasarruflar davalı şirketlerin ortaklarının hisse devirleri olmadığı gibi,davalılar arasındaki kiralama işlemi de değildir.Davacı tarafça somut olarak hangi tasarrufun iptalinin istendiği belirtilmediğinden ve bu durumun bilirkişi incelemesiyle tespiti istendiğinden,mahkememizce davalılar arasında dava tarihinden önce davacının iddia ettiği biçimde hammadde,yarı ve mamul madde devrine ilişkin bir tasarruf bulunup bulunmadığının tespiti için,talimat yoluyla bilirkişi incelemesi yaptırılarak rapor alınmıştır.
Davacının,borçludan dava konusu tasarrufun yapılmasından önce doğan gerçek bir alacağının bulunması,alacağın tahsili için yapılan icra takibinin kesinleşmesi ve borçlunun mevcut mal varlığından alacağın tahsil edilemeyeceğinin takip dosyasından alınan geçici veya kesin aciz vesikalarıyla sabit hale gelmesi tasarrufun iptali davalarının zorunlu şartlarındandır.Hangi tasarrufların iptale tabi olduğu ise İİK’nun 278, 279 ve 280.maddelerinde sayılmıştır.Buna göre tasarrufun iptali davasının konusunu oluşturan tasarruflar,mal varlığı hakkının devrini sağlayan temliki tasarruflardır.Yukarda da belirtildiği gibi,davacı taraf görülmekte olan dava kapsamında,davalılar arasında alacaklılara zarar verme kastıyla yapıldığını iddia ettiği hammadde,yarı ve mamul madde stoklarının devrine ilişkin muhtemel tasarrufların iptalini talep etmektedir. Yaptırılan bilirkişi incelemesinde, davalılar arasında karşılıklı ticari ilişki temelinde işlem gerçekleştiği ve ödemelerin banka üzerinden yapıldığı anlaşılmış olup, tasarrufun iptali davasının konusunu oluşturabilecek, davacının iddia ettiği türden hammadde,yarı ve mamul madde stoklarının devrine ilişkin bir tasarruf belirlenememiştir. Davanın başından itibaren tüm dilekçelerinde ve sözlü beyanlarında muhtemel bir tasarruftan bahseden davacı tarafça da,somut olarak hangi tasarruf yada tasarrufların iptalinin istendiği bilirkişi incelemesi sonrasında da açıklanmamıştır. Varsayımsal bir tasarruf için iptal davası açılamayacağı gibi,mahkemenin davalılar arasında iptale tabi somut bir tasarruf işlemi bulunup bulunmadığını araştırma görevi de yoktur. İptal davası açabilmek için öncelikle, davalılar arasında iptali istenebilecek somut bir tasarrufun bulunması gerekir.
Talimat ile incelenenen davalı şirketin ticari defterleri usulüne uygun olup, tacirin lehine delil kudretine haiz görülmüştür. Bu defterlerden davalı iki şirket arasında ticari ilişki kaynaklı hesap ilişkisi bulunduğu belirlenmiştir. Dava tarihi öncesinde iki firma arasında ticari ilişkinin bulunduğu, ticari ilişki kaynaklı düzenlenen faturaların ağırlıklı olarak bankalar hesabı üzerinden ödendiği, Yargıtay ilamında da belirlendiği üzere şirketin söz konusu yere 04.09.2007 tarihinde adres nakli yaparak geldiği, Ayrıca yapılan sorgulamada iş yerine asılması gereken vergi levhasında da şirket adresinin … olarak gözüktüğü, Dolayısı ile yapılan işlemin gizli olmadığı, yani VUK. Ve TTK. Amir hükümlerine göre tescilinin yapıldığ, Dosyaya sunulan belgelerden ve önceki raporların incelenmesinde her hangi bir ham maddenin devredildiğine yönelik tespit yapmak mümkün olmadığı gibi, tasarrufun iptalini gerektirecek bir durum olmadığı kanaatine varılmış olmakla davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
Bu nedenle aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1- Davanın Reddine,
2- 35,90-TL karar harcının peşin alınan 148,50-TL den düşümü ile kalan 112,60-TL nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davalı … Ltd.Şti. tarafından yapılan 60,00-TL yargılama giderinin davacıdan alınarak bu davalıya verilmesine,
4-Davalı … A.Ş tarafından yapılan 52,20-TL yargılama giderinin davacıdan alınarak bu davalıya verilmesine,
5- Davalılar kendilerini dava ve duruşmalarda vekili ile temsil ettirdiği anlaşılmakla AAÜT gereğince 2.180,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
7-Tarafların gider avansından artan bakiyesinin karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine,
Dair davacı ve davalılar vekillerinin yüzünde ilamın tebliğinden itibaren onbeş gün içerisinde Mahkememize verilecek bir dilekçe ile veya başka bir yer Mahkemesi aracılığı ile gönderilecek bir dilekçe ile Yargıtay yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 28/02/2018

Katip

Hakim