Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/633 E. 2018/88 K. 14.02.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İSTANBUL 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2015/633 Esas
KARAR NO : 2018/88 Karar
DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 17/06/2015
KARAR TARİHİ: 14/02/2018
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin mahkememize verdiği 17.06.2015 tarihli dava dilekçesinde özetle; “Davacı ile davalı arasında yapılan … organizasyonunun düzenlenmesi konusunda anlaştıklarını, Sözleşme uyarınca yapılması gereken pek çok etkinlik yapılmamış ancak sonuçla kar elde edilmediği gerekçesi ile davalı tarafından davacıya bir ödeme yapılamadığını, Davalı yaptırılan hesaplamalarda 694.326,30- TL civarında kar etmesine rağmen zarar ettiğini iddia etmekte olduğunu, Davalının sözleşme gereği, kayıt, konaklama ve uydu sempozyumu gelirlerinin tamamını hiçbir şarta bağlı olmaksızın ödemesi gerektiğini, Davalının zarar gösterebilmek için katılımcı sayısını eksik gösterdiğini, konaklama ve kayıt bedellerinin hatalı olduğunu, uçak biletleri, transfer ücretleri, mekik servis ücretlerinin fahiş gösterildiğini, Federasyona gider yansıtılamayacağını, Sanatçıların bedellerinin gerçeğe aykırı olduğunu, Web sitesinin sorumluluğunun davalıda olduğunu, Hediye edilen bilgisayarların Federasyona yüklenemeyeceğini, No- show giderlerinin davalı şirkette olduğunu, davalı şirket sözleşme yükümlülüklerini gereği gibi yerine getirmediğini, bu yüzden ceza-i şart talep ettiklerini beyan etmiş, dilekçesinde vs açıklamalarda bulunarak şimdilik, 1.000,00- TL nin davalıdan alınarak davacıya verilmesini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekilinin vermiş olduğu 12/08/2015 tarihli davaya cevap dilekçesinde özetle; Öncelikle görev itirazlarının olduğunu, Asliye Ticaret Mahkemelerinin görevsiz olduğunu, görevli mahkemelerin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğunu, Davacı alacağının belli olduğunu, belirsiz alacak davası açamayacağını, Davacının geçersiz sözleşmeden söz etmekte olduğunu ancak bu sözleşmeye dayanarak hak talep ettiğini, Yapılan işler ve masrafların hepsinin sözleşmeye uygun olarak yapıldığını, bu dava yeni yönetim kurulunun seçilmesinden sonra açılmış olup muhatap oldukları yönetim kurulunun bu konuda hiçbir itirazının söz konusu olmadığını, bu nedenle davanın öncelikle görev yönünden, sonra belirsiz alacak açılamayacağından hukuki yarar yokluğunda reddine, olmazsa esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Yanların tüm delilleri toplandıktan sonra dosya iddia, savunma ve yanların tüm delilleri ile ticari defter ve belgeleri üzerinde inceleme yapılarak temerrüt tarihi itibarıyla davacının davalıdan alacağı varsa saptanması için bilirkişiye verilmiştir.
Bilirkişi kurulunun düzenlediği 28.07.2016 tarihli 9 sayfadan ibaret raporunda özetle; “Tarafların her ikisinin da yazılı olarak sunulan sözleşmenin bağlayıcı olmadığına ilişkin beyanları olduğundan bu sözleşmeye göre yapılan taleplerin MK. m, 2 bağlamında nazara alınmamasının Mahkemenin takdirlerinde olduğu. … Kongresinin gerçekleştirilmesine istinaden ise mahkeme dosyasında yer alan deliller incelendiğinde kongrenin gerçekleştirilebilmesi için gerekli olan hazırlıkların ve uygulamaların organizatör tarafından uygunluk bakımından yerine getirildiği. Mahkeme dosyasına sunulmuş otan delillere ve iddialara ilişkin olarak resmi ve mali nitelikte organizasyona ilişkin, organizatör tarafından yapılan harcamalar için faturaların ve var ise hukuksal anlamada organizatör ile yan tedarikçiler arasında yapılan anlaşmaların incelenmesi gerektiği. Bu bağlamda Davalı tarafından verilen hizmet organizasyon hizmeti olup, tüm edimler üçüncü kişi hizmet sağlayıcılarından elde edilmiş olduğu, bu çerçevede Mahkemenin ilgili belge ve bilgilerin karşılıklı kontrolünün sağlanması bakımından hem davalının hem de üçüncü kişi konumundaki hizmet sağlayıcılarının da ellerindeki faturaların ve defter kayıtlarının sunulmasını istemesinin gerekli olduğu” kanaati ile raporunu sunmuştur.
Bu bilirkişi raporundaki eksikliklerin giderilmesi için davacı vekiline süre verilerek, elindeki tüm belgelerin sunulması talep edilmiş, bilahare sunulan yeni belgeler ile tarafların itirazları doğrultusunda ek rapor alınması için dosya bilirkişi kuruluna verilmiştir.
Bilirkişi kurulunun düzenlediği 06.10.2017 tarihli 3 sayfadan ibaret raporunda özetle; “Davalı vekili tarafından, itiraz dilekçesi ekinde sunulan tablalar incelendiğinde, dava konusu organizasyon kapsamında davalı tarafından yapılan giderler topfamının 1.813.352,09,-TL olarak, gelirler toplamının 1.925,091.44.-TL olarak hesaplandığı. 610 numaralı Satıştan İadeler Hesabındaki hareketler toplamının ise 178.120,88,-TL olarak göründüğü, bu iadelerin de gelirler toplamından çıkarılması ile davalının toplam giderinin (1.925.091,44 – 178.120,88 – ) 1.746.970,56-TL olduğu, netice ilibari ile de bu tutarın giderler toplamından tahsili ile ( 1.813.352,09 – 1.746.970,56 = davalının sunmuş olduğu tablolardaki hesaplamalara göre davalının söz konusu organizasyondan 66.381,53-TL, zarar etmiş olduğu anlaşılmakladır. Davacı vekili ise, sunmuş olduğu itiraz dilekçesinde, ‘”davalı tarafından yapılan hesaplamalarda birtakım usulsüzlüklerin tespit edildiği, davalı tarafından yapılan hesap özeti ile taraflarına ödenmesi gereken tutar arasındaki farkın 436.000,00-EURO olduğu, bu tutarın da ihtarnameler ile talep edildiği,.’ iddiaları ile bazı hesaplamalar sunmuş olup, ancak davacının bu iddiasını ispatlar nitelikte olarak dosyanın tetkikinde herhangi bir somut veriye rastlanılmamıştır. Bu nedenle davacının iddia ettiği bu usulsüzlükler yönünden tarafımızca herhangi bir irdeleme yapılması mümkün olmamıştır. Ayrıca Mahkemenizin 21/12/2016 tarihli ara kararı ile; …davacı vekiline bilirkişinin eksikliğini saptadığı hususlarda belgeleri sunmak veya beyanda bulunmak üzere 1 aylık kesin süre verilmesine…’’ karar verilmiş olup, davacı vekili tarafından mahkemenize 18/01/2017 dilekçe ve 23/01/2017 havale tarihli beyan dilekçesinin sunulmuş olduğu, ancak söz konusu beyanlarını ispatlar nitelikte herhangi bir belge sunulmadığı görülmektetir” şeklinde raporunu sunmuştur.
Dosyaya getirtilen yanlara ait tüm deliller, getirtilen delil dosyası, davacı dernek ile davalı şirketin ticari defter ve belgeleri üzerinde yapılan bilirkişi incelemesi sonucunda düzenlenen rapor, ek rapor ve tüm dosya kapsamından anlaşıldığı üzere;
Huzurdaki davada davacı … ile davalı şirket arasında “…” başlıklı anlaşma imzalanmıştır. ncelenmiştir, Anlaşmanın her iki taraftan yetkililer tarafından imzalandığı anlaşılmaktadır. Taraflar arasında yapılmış bu anlaşmaya göre 28 Eylül – 2 Ekim 2011 tarihleri arasında Federasyon ev sahipliğinde Kıbrıs’ ta düzenlenecek olan Aile Hekimleri Demekleri Federasyonu 2011 Ulusal Kongresi …)’’ olduğu açıktır.
Taraflar arasında imza 07.01.2011 tarihinde imza edilmiş olan … Kongresi ve yan etkinlikler İle hizmet kalemlerinin yer aldığı dosyada, sözleşmenin her iki taraf yetkilileri tarafından imza edildiği ancak bu sorumluluğa ilişkin olarak tarafların kuruluşlarının kaşelerinin yer almadığı görülmektedir.
… Kongresinin gerçekleştirilmesine istinaden ise mahkeme dosyasında yer alan deliller incelendiğinde kongrenin gerçekleştirilebilmesi için gerekli olan hazırlıkların ve uygulamaların organizatör tarafından uygunluk bakımından yerine getirildiği anlaşılmaktadır.
Mahkeme dosyasına sunulmuş otan delillere ve iddialara ilişkin olarak resmi ve mali nitelikte organizasyona ilişkin, organizatör tarafından yapılan harcamalar için faturaların ve var ise hukuksal anlamada organizatör ile yan tedarikçiler arasında yapılan anlaşmaların incelenmesi gerektiği belirlendiği sabittir.
Bu bağlamda Davalı tarafından verilen hizmet organizasyon hizmeti olup, tüm edimler üçüncü kişi hizmet sağlayıcılarından elde edilmiş olduğu, bu çerçevede Mahkemenin ilgili belge ve bilgilerin karşılıklı kontrolünün sağlanması bakımından hem davalının hem de üçüncü kişi konumundaki hizmet sağlayıcılarının da ellerindeki faturaların ve defter kayıtlarının sunulmasının gerektiği bilirkişi ilk raporu ile belirlenmiştir.
Bilirkişi kurulunun saptadığı bu hususun ek rapor alınmadan önce Mahkememizin 21.12.2016 tarihli ara karan ile; ,”davacı vekiline bilirkişinin eksikliğini saptadığı hususlarda belgeleri sunmak veya beyanda bulunmak üzere 1 aylık kesin süre verilmesine…’’ karar verilmiş olup, davacı vekili tarafından mahkemenize 18.01.2017 dilekçe ve 23.01.2017 havale tarihli beyan dilekçesinin sunulmuş olduğu, ancak söz konusu beyanlarını ispatlar nitelikte herhangi bir belge sunulmadığı anlaşılmaktadır.
Taraflar arasında bir sözleşmenin aktedildiği şüphesizdir. Ancak sözleşme koşullarının 07.01.2011 tarihli sözleşmede yazılanlar gibi olup olmadığı tartışmalıdır. Davacı davayı bu sözleşmeye dayandırmakladır. Heyetimiz Davacının önceki beyanı ile sözleşmeyi tanımadığını düşündüğünden 07.01.2011 tarihli metnin sözleşme koşullarını taraflar arasında bağlayıcı şekilde kararlaştırılmadığını düşünmektedir. Ancak bu ihtarda Davalı Vip tarafından bir ödeme yapılacağının belirtildiği de nazara alınarak ve Davalının ihtara verdiği cevaplar çerçevesinde bu ödemenin kararlaştırıldığı anlaşılmıştır. 26.1.2012 tarihli Davalı ihtarı davacıya kayıt, konaklama ve uydu sempozyum gelirlerinin ödeneceğini belirtmiştir. Ancak ihtarda belirtilen husus katılımcı sayısının az olması nedeniyle yapılan tahsilatların harcamaları karşılamadığı, negatif bakiye oluştuğudur. Davalı bu ihtarda ayrıca sözleşmeye göre de ödemesi gereken bir bedelin bulunmadığını belirtmektedir
Davacı talebini 07.01.2011 tarihli sözleşmenin 7. maddesine dayandırdığına göre, bu hükme göre davacıya kayıt konaklama ve uydu sempozyum gelirlerinin ödenmesi şartlarının Kongrenin sözleşmede ön görüldüğü şekilde tamamlanmalıdır. Davacının 7. Maddeye dayandırdığı bu alacağının doğması için kongrenin tezleşmede ön görülen katılımcı sayısı ve tüm hizmetlerin yapılması ile gerçekleştiğini ispat etmesi gerekir.
Davacı vekilinin, sunmuş olduğu itiraz dilekçesinde özetle: söz konusu organizasyonda davalının 694.326,30-TL kar elde ettiğini beyan etmiştir. Davalı vekili ise davalının söz konusu organizasyondan 66.381,53-TL zarar ettiğini bildirmiştir.
Davacı vekili ise, sunmuş olduğu itiraz dilekçesinde, ‘ ..davalı tarafından yanılan hesaplamalarda bir takım usulsüzlüklerin tespit edildiği, davalı tarafından yapılan hesap özeti ile taraflarına ödenmesi gereken tutar arasındaki farkın 436.000,00-EURO olduğu, bu tutarın da ihtarnameler ile talep edilişi ise de davacının bu iddiasını ispatlar nitelikte olarak dosyanın tetkikinde herhangi bir somut veriye rastlanılmamıştır.
Mahkemenizin 21/12/2016 tarihli ara kararı ile; davacı vekiline bilirkişinin eksikliğini saptadığı hususlarda belgeleri sunmak veya beyanda bulunmak üzere 1 aylık kesin süre verilmesine karar verilmiş olup, davacı vekili tarafından mahkememize beyan dilekçesinin sunulmuş olduğu, ancak söz konusu beyanlarını ispatlar nitelikte herhangi bir belge sunulmadığı belirlenmiştir. Bu nedenle davacının iddia ettiği bu usulsüzlükler yönünden herhangi bir irdeleme yapılması mümkün olmamıştır. Bu nedenle davacı davasını kanıtlayamamıştır.
Davacının geçersiz sözleşmeden söz etmekte olduğunu ancak bu sözleşmeye dayanarak hak talep etmektedir. Bu davanın … eski yönetim tarafından düzenlendiği, eski yönetimin davalı ile yaptığı sözleşme ile bu hizmeti davalı şirketten satın aldığı, eski yönetimin çıkartılan faturaya bir itirazının olmadığı ve ödemelerin yapılmış olmasına rağmen Federasyonda yeni yönetim kurulunun seçilmesinden sonra açılmış olup eski yönetimden hesap sormak amacıyla dosyada haksız ödeme yapıldığına ilişkin her hangi bir delil ve belge sunulmaksızın sadece ihtarnameler sunularak alacak talep etmiş olması nedeniyle alacaklarını kanıtlayamamışlardır. Bu açıklamalar ışığında kanıtlanamayan davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
Bu nedenle aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1- Kanıtlanamayan Davanın Reddine,
2- 35,90-TL karar harcının peşin alınan 34,16-TL den düşümü ile kalan 1,74-TL nin davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
3- Davalı taraf kendisini dava ve duruşmalarda vekili ile temsil ettirdiği anlaşılmakla AAÜT gereğince 2.000,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Tarafların gider avansından artan bakiyesinin karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine,
Dair davacı ve davalı vekilinin yüzünde ilamın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Mahkememize verilecek bir dilekçe ile veya başka bir yer Mahkemesi aracılığı ile gönderilecek bir dilekçe ile İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 14/02/2018

Katip …

Hakim …