Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/58 E. 2019/502 K. 31.05.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2015/58 Esas
KARAR NO : 2019/502

DAVA : Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 16/01/2015
KARAR TARİHİ: 31/05/2019

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

DAVA:
Davacılar vekili, 16.01.2015 tarihinde vermiş olduğu dava dilekçesinde özetle;Davalı tarafından müvekkilleri aleyhine İst … İcra Müd.’nün … E. Sayılı dosyası ile kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile icra takibi başlatıldığını, müvekkilleri tarafından, İst … İcra Hukuk Mahkemesi’nin … E. sayılı dosyası ile itiraz edildiğini, ancak mercii tarafından itirazın reddedildiğini, takip konusu senetlerin kambiyo vasfını haiz olmadığını, zira, keşide yeri ve ödeme yerinin bulunmadığını, Müvekkillerinden … ile davalı …’ın eşi, …’ın 2003 yılında aynı dershanede öğretmenlik yaparken tanıştıklarını, müvekkilinin, ahbabı olan …’ın evini (eşi … adına tescilli) satmak istemesi, çalışanı olan müvekkile …’un ev satın almak istemesi üzerine tarafları bir araya getirdiğini ve temlik işlemi yapıldığını, taşınmaz bedeli olan 135.000,00 TL’nin meblağlara bölünerek senede bağlandığını, müvekkili …’un ise senetlere çalışanı müvekkile … adına aval veren (kefil) sıfatı ile imza attığını, daha sonra müvekkilinin takip konusu senetlerin düzenlenme sebebini teşkil eden gayrimenkulü, müvekkileden satın aldığını ve ödemeleri … adına kendisinin yaptığını, ödemeleri ise aradaki güven ilişkisine ve yıllardır süren ahbaplık ilişkisine dayanarak; sürekli para sıkışıklığı içerisinde olduğu, kızının yurtdışında olduğu, eşinin hasta olduğu, kardeşinin kanser olduğu gibi mazeretleri söyleyerek para isteyen … adına bazen de … adına yaptığını, …’dan ödemeleri yapılan senetlerin iadesi istenmesine rağmen; Ankara’da olduğunu eşinin rahatsız olduğunu vs bahane ederek senetleri müvekkiline iade etmediğini, yapılan ödemelere ilişkin müvekkili ve …’ın bir araya geldiğini ve 16.07.2013 tarihinde bir protokol imzaladıklarını, protokolde de görüleceği üzere; ön sayfada ay ay müvekkili tarafından yapılan ödemelerin yazıldığını ve altının … tarafından paraflandığını, sayfanın altına ise …’a ait …bank- … Şubesi hesabının yazıldığını, Protokol tarihine kadar yapılan ödemelerin 114.980,00 TL olduğunu, protokolün arka sayfasında ise ödenmiş olan meblağın, toplam ödenen 114.980,00 TL şeklinde yazıldığını, kalan meblağın ise 20.020,00 TL yazıldığını, ancak gayrimenkulün içindeki eşyalar … tarafından geri alındığından, eşyalar için 5.000,00 TL’nin toplam borçtan mahsup edildiğini, kalan 15.000,00 TL bakiye borcun ödeme planı çerçevesinde 4 takside bölündüğünü, altının … tarafından paraflandığını, ve protokolün altı “iş bu ödemelerin dışında senetli veya senetsiz alacağım kalmamıştır.” şeklinde yazılarak … tarafından ıslak imza ile imzalandığını, protokol tarihi 16.07.2013 olup, bu tarih öncesinde yapılan ödemelerin ay ay protokolün ön yüzünde yazıldığını, ayrıca bu tarihten önce … ve … hesabına yapılan ödemelerin bir kısmına ilişkin tediye makbuzları ve banka dekontlarını ekte sunduklarını, protokol tarihinden sonra ise yine gerek … gerek … hesabına yapılan toplam 11.410,00 TL ödeme dekontları ve tediye makbuzlarını mahkemeye sunduklarını, söz konusu tediye makbuzlarında da …’a ait ıslak paraf ve imzaların mevcut olduğunu, bazen …, bazense … adına bankaya para yatırıldığını, bütün bu açıklamaların, … adına yapılan protokole …’a ait hesap numarasının yazılması; protokol meblağının takip konusu senetlerle aynı meblağda olması; Protokolde yazan ilk ödeme tarihi ile takip konusu ilk senette yazan vadenin aynı ay olması; …’ın bu ödemeler dışında senetli ya da senetsiz alacağım kalmadı diyerek protokol imzalamasının; davalının kötü niyetli olarak, senetlerinin iadesini alamayan müvekkiline karşı icra takibi başlattığını göstermekte olduğunu, müvekkilinin tamamen aradaki güven ilişkisi yüzünden mağdur olduğunu, yüklü bir icra takibi ile karşı karşıya kaldığını, şu an takip dosyasında müvekkiline ait taşınmazın satış aşamasında olduğunu iddia ederek; takibin iptaline, davalının %20 tazminat ödemesine, yargılama ücretleri ile vekâlet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

CEVAP:
Davalı vekili, 18.02.2015 tarihinde vermiş olduğu cevap dilekçesinde özetle; Davacı-borçluların bono bedellerini ödemediğinden davacılar aleyhine toplam bedeli 135.000 TL olan 10 (on) adet bononun tahsili amacıyla İstanbul … İcra müdürlüğü’nün…E. sayılı dosyasından kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla takip başlatıldığını, Davacı-borçluların takip konusu borcu ödedikleri iddiasıyla takibe itiraz ettiklerini, icra takibine yapılan itirazların incelendiği İstanbul … İcra Hukuk Mahkemesi’nin… ve … E sayılı dosyalarından 16.12.2014 tarihinde; “mahkememizce yapılan yargılamaya, toplanan delillere, icra dosyasına ve tüm dosya kapsamına göre; davacı her ne kadar borcunun olmadığını iddia ederek bu yönden itirazda bulunmuş ise de; İİK.’nın 169/a maddesi uyarınca kambiyo senetlerine dayalı icra takibinde kambiyo senetlerinin mücerretliği ilkesi gereği, davacı borçlu tarafın borçlu olmadığı yönündeki iddialarını yalnız resmi veya imzası alacaklı tarafından ikrar edilen bir belge ile ispat edebileceği, davacının kambiyo senedine dayanan takibe itiraz hususunda yasanın aradığı tür bir belge sunmadığı ancak ileri sürülen hususların genel mahkemelerde yargılamayı gerektiren hususlardan olduğundan davasının reddine, davacının itirazının alacağı sürüncemede bırakmaya yönelik olduğu değerlendirilmekle asıl alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatına mahkum edilmesine” şeklinde karar verildiğini ve davacı-borçluların itirazlarının reddedildiğini, takibe konu bonolardan dolayı borçlu olmadığını iddia eden davacıların borcun ödendiğini yasada öngörülen koşullarda ispat etmek zorunda olduğunu, Türk Medeni Kanunu’nun 6. maddesine göre; bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran/iddia eden tarafın o vakıayı ispat etmeye mecbur olduğunu, menfi tespit davalarında da ispat yüküne ilişkin bu kuralın uygulandığını, borçlu borcun varlığını inkâr ediyorsa, bu durumlarda ispat yükünün davalı durumunda olmasına karşın alacaklıya düştüğünü, ancak senetteki imzalarını inkâr etmeyen davacıların, borcun varlığını kabul etmekle beraber borcun ödeme gibi bir nedenle sona erdiğini iddia ettiklerinden huzurdaki menfi tespit davasında ispat yükünün yer değiştirip ve davacılara geçeceğini, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 200. maddesinin 1. fıkrasının; “Bir hakkın doğumu, düşürülmesi, devri, değiştirilmesi, yenilenmesi, ertelenmesi, ikrarı ve itfası amacıyla yapılan hukuki işlemlerin, yapıldıkları zamanki miktar veya değerleri iki bin beş yüz Türk Lirasını geçtiği takdirde senetle ispat olunması gerekir. Bu hukuki işlemlerin miktar veya değeri ödeme veya borçtan kurtarma gibi bir nedenle iki bin beş yüz Türk Lirasından aşağı düşse bile senetsiz ispat olunamaz. ” hükmünde olduğunu, davacıların, senede karşı ileri sürdükleri iddialarını ancak senetle ispat edebileceklerini, davacılar vekilinin, müvekkilinin icra takibine konu bonolardan kaynaklanan borcunu bazen … adına bazen … adına ödediğini, … ile … arasında 16.07.2013 tarihinde protokol imzalandığını, protokolü, ödemelere ilişkin tediye makbuzlarını ve banka dekontlarını dosyaya sunarak davacının takip konusu bonolardan dolayı borçlu olmadığını iddia ettiğini, Dava dilekçesinden huzurdaki davada delil olarak bildirilen protokolün, tediye makbuzlarının ve banka dekontlarının, borca itirazın incelendiği İstanbul … İcra Hukuk Mahkemesi’nin … E. sayılı dosyalarına sunulan evrak ile aynı olduğunun anlaşıldığını, davacılar vekilinin dilekçesinde bahsettiği farklı tarihleri ve meblağları ihtiva eden ödeme listesinin, protokol olarak nitelendirilemeyeceğini, Protokolün, mevcut bir anlaşmayı, anlaşmanın bazı hükümlerini uygulamak ya da uzatmak ya da değiştirmek üzere tarafların hazırladığı ve imzaladığı bir belge olduğunu, dilekçede bahsedilen belgede sözleşmenin konusu, ödemelerin kime ne şekilde ne için yapılacağı, tarafların mutabık kaldıkları hususların kabul edildiği anlamına gelen imzaların yer almadığını, bu sebeple davacının protokol olarak nitelendirdiği farklı tarihleri ve meblağları ihtiva eden belgenin takip konusu bonolarla ve takip alacaklısı … ile ilişkilendirilmesinin mümkün olmadığını, ayrıca davacının dilekçesinde bahsettiği imzalı-imzasız tediye makbuzları ve banka makbuzlarının da takip alacaklısı ve takip konusu bonolarla herhangi bir ilgisinin bulunmadığını, tediye makbuzları ve banka dekontlarının, dava dışı …’ın …’ın yetkilisi olduğu İstanbul …Şti.’de verdiği dersler karşılığında …’a yapılan ödemeleri göstermekte olduğunu, …’ın dilekçede bahsedilen bu belgelerle dava dışı …’ın eşi olmak dışında bir ilgisinin olmadığını, aksi durumun davacılar tarafından ispatlanması gerektiğini, davacıların dilekçesinde bahsettiği belgelerin, takip dayanağı bonoların hüküm ve kuvvetini ortadan kaldıracak nitelikte olmadığından ve takip alacaklısı …’a takip dayanağı bonoların mukabilinde ödeme yapıldığını göstermediğinden, iddiasını yasanın aradığı şart ve şekilde ispatlayamayan davacıların davasının reddinin gerektiğini ileri sürerek; davacıların davasının reddine, yargılama giderleriyle vekâlet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

GEREKÇE
Dava ; kambiyo senedine mahsus menfi tespit istemine ilişkin olduğu, davanın icra takibinden sonra açıldığı anlaşılmıştır.
Davacı vekili delil ve belgelerini ibraz etmişler, davada; protokol, tediye makbuzu ve banka dekontu, İstanbul … İcra Hukuk Mahkemesinin …E, bilirkişi Tanık, Yemin ve her türlü kanuni ve takdiri delile dayanmışlardır.
Davaya dayanak İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasında; alacaklı … tarafından, borçlu …, …. Aleyhine; 135.000,00 asıl alacak olmak üzere toplam 161.685,90 TL alacağın tahsili için 11/04/2014 tarihinde kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takibe girişildiği anlaşılmıştır.
İstanbul … İcra Hukuk Mahkemesinin 16/12/2014 tarih … E … K sayılı ilamında davacının …, davalının … , davanın icra emrine itiraz olduğu, dava konusunun İstanbul … İcra Dairesinin … sayılı dosyada gönderilen ödeme emrine itiraz olduğu, davanın reddine karar verildiği, ve bu kararın da Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 02/06/2015 tarih 2015/5587 E 2015/15176 K sayılı ilamı ile onandığı anlaşılmıştır.
Tanık … beyanında; “Ben …’ın eski çalışanıyım,… Hanım da …Bey’in eski çalışanıdır…. Hanım …’ın eşi olan …’dan ev satın almak istedi, bu konuda anlaştılar. … Hanım evi aldı, bir kısım ödeme yaptığını duydum, meblağı bilmiyorum. Lale Hanım ödeme güçlüğü çekince … Bey evi kendisinin almak istediğini söyledi, sonra … Bey ödemelere devam etti. Ben bu alım satım olayları sırasında halen … yanında çalışmaktaydım, kendi aralarında bir sözleşme yaptıklarını biliyorum, ev Gülçin Hanım’ın adına olduğu için bankadan da … Hanım’ın hesabına ödemeler yapıldığını biliyorum,…” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Tanık … beyanında; “Davacı … kardeşim olur, … ise İstanbul … Dersanesinde çalışanımız olurdu, ben yönetici olarak çalışırdım, …, …’ın eşi olup, dersanemizde iktisat derslerine girerdi, … ’da bulunan yazlığını satmak istiyordu, … evi almak istedi, kardeşim … da arabuluculuk etti, aralarında senetlerin düzenlendiğini duydum, daha sonra evi kardeşim … aldı, ödemelerin bir kısmını kardeşim … adına ödemeleri…yaptı, ödemelerin bir kısmı benim hesabımdan yapıldı, bir kısmı da elden tediye makbuzu karşılığında aldı, ancak ne kadar ödeme yapıldığı konusunde net bir bilgim yoktur, ev … adına kayıtlıydı, yanlış hatırlamıyorsam …’in…bank…ubesine paraları havale ettiğimi hatırlıyorum, en son … ve kardeşim … kendi aralarında bir protokol yaptı, ne kadar borçlu ne kadar alacaklı olduğu durumunu tespit ettiklerini duydum, buna istinaden de ödemeler devam etti, … o dönemde dersanemizde hocalık yapmıyordu, 2001-2006 yılları arasında dersanemizde çalışıyordu, ücretinin ne şekilde ödendiğini bilmiyorum, ancak dersanemizde genel olarak hocaların ücreti tediye makbuzu düzenlenerek ödenirdi, …’da oturması sebebiyle hafta sonları derse gelirdi ve elden ödeme yapılırdı,” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Tanık … beyanında; “Ben … Üniversitesinden emekli Profesörüm, … beylerin dersanesinde KPSS kurslarında ders verdim, 2004 yıllarında bu dersanede ders verdim, ders ücretimi ders saati başına belirli bir ücret alırdım, genelde ödemeleri elden makbuz karşılığında alırdım, bazen avans olarak aldıklarım olurdu, sonra mahsupları yapılırdı, dersane için kitap yazdım, telif ücretleri olurdu, başlangıçta ödemesi, sonra zaman zaman ödemeler yapıldı, …’daki evimiz eşimin üzerine kayıtlıydı, yaklaşık 25 yıl önce alınmıştı, kooperatif şeklinde satın almıştık, ihtiyaç nedeniyle evi satmak istedik, … bey talip oldu, hiç nakit ödemeden senetler vermek suretiyle evi satın aldılar, 135.000,00 TL tutarında, tam olarak hatırlamıyorum yaklaşık 10 adet senet vardı, bu senetler karşılığında tapuyu …adına yaptık, yaklaşık 2012 yılında satış yapıldı, tapuyu aldıktan sonra ilk senedi sanırım 5.000,00 TL’lik bedeli ödemediler, sonra ödediler, daha sonraki senetleri de aksatarak ödediler, …bey 35.000,00-45.000,00 TL arasında bir çek verdi, sonra çek ödenemedi, bu durumu kendilerine ilettiğimizde ticari itibarlarının sarsılmaması sebep gösterilerek bankadan geri alınmasını istediler, biz çeki arkası yazılmadan geri aldık ve geri iade ettik, zaman zaman …beyle karşılıklı hesaplaşmalar yaptık, …bey benden mali müşavirliğini yapmak istedik, üç yıl mali müşavirliğini yaptık, yaptığımız hizmetlerin zamanında yerine getirildiğine dair raporlar sunduk, …beyden halen şirketimin 60.000,00 TL borcu vardır, 16/07/2013 tarihli protokoldeki hesaplar dersanedeki ücretleri, mali müşavirlik hizmetleri, kitap telif ücreti adı altındadır, Protokoldeki imza bana aittir, ev ödemesi ile ilgili değildir, ev için yapılan bir ödeme olsa eşimin de imzası olurdu, ev ile ilgili banka üzerinden eşimin hesabına küçük rakamlı ödemeler olmuştur,” şeklinde beyanda bulunmuşlardır.
Mahkememizce toplanan delillere, iddia ve savunmaya göre davacının, davalı borçludan alacaklı olup olmadığı hususunda bilirkişiden rapor alınmış, bilirkişi 02/05/2019 tarihli raporunda: …’ın, takibe konu senetlerin düzenlenme sebebini teşkil eden gayrimenkulü …’tan satın aldığı, ödemeleri … adına kendisinin yaptığı yönündeki iddianın dayanağı olarak 16.07.2013 tarihli protokolün gösterildiği, anılan protokole göre; 10.08.2012-01.07.2013 tarihleri arasında dava dışı …’a 114.980,- TL ödeme yapıldığı, ödenen bu tutarda ihtilafın bulunmadığı, ihtilafın; bu ödemelerin takibe konu edilen senet bedellerine karşılık yapılıp yapılmadığı hususundan kaynaklandığı, yine, anılan protokole göre; kalan tutarın 20.020,- TL olduğu, 5.000,- TL eşya bedeli düşüldükten kalan 15.000,- TL’nin belirlenen ödeme planına göre 4 taksitte ödeneceği, dava dışı …’a ödenen 114.980,- TL ile kalan 20.020,- TL dikkate alındığında; protokole konu mal veya hizmet bedeli toplamının da 135.000,- TL olduğu, senet bedellerine karşılık yapıldığı iddia edilen ödemelere dayanak olarak sunulan Tediye Makbuzları ile ATM fişlerinde; ödemelerin takibe konu edilen senet bedellerine karşılık yapıldığını gösterir herhangi bir ibarenin bulunmadığı, tediye makbuzlarına göre; protokol tarihine kadar dava dışı …’a toplam 50.150,- TL, protokol tarihinden sonra 12.910,- TL ödendiği, ayrıca, protokol tarihinden sonra ATM kanalı ile davalı ve dava dışı … hesabına toplam 3.110,- TL ödeme yapıldığı, Protokoldeki ödemelerin; “…dersane ücretleri, mali müşavirlik hizmetleri, kitap telif ücreti adı altında yapıldığı…” yönündeki tanık …’ın ifadesine dayanak olarak; sözleşme, fatura, Serbest Meslek Makbuzu veya herhangi bir belgenin sunulmadığı, tanık …’ın; “…tapuyu aldıktan sonra ilk senedi sanırım 5.000,00TL’lik bedeli ödemediler, sonra ödediler, daha sonraki senetleri de aksatarak ödediler,… ev ile ilgili banka üzerinden eşimin hesabına küçük rakamlı ödemeler olmuştur.”yönündeki beyanına karşılık; taşınmaz bedeli olarak alınan tüm senet bedelleri toplamı135.000,- TL’nin takibe konu edildiği rapor ve tespit edilmiştir.
Dosyaya getirtilen yanlara ait tüm deliller, getirtilen icra dosyası, davacı ve davalının ticari defter ve belgeleri üzerinde yapılan bilirkişi incelemesi sonucunda düzenlenen rapor ve tüm dosya kapsamından anlaşıldığı üzere; davanın kambiyo senedine mahsus menfi tespit istemine ilişkin olduğu, davanın icra takibinden sonra açıldığı, …’ın, takibe konu senetlerin düzenlenme sebebini teşkil eden gayrimenkulü …’tan satın aldığı, ödemeleri … adına kendisinin yaptığı yönündeki iddianın dayanağı olarak 16.07.2013 tarihli protokolün gösterildiği, anılan protokole göre; 10.08.2012-01.07.2013 tarihleri arasında dava dışı …’a 114.980,- TL ödeme yapıldığı, ödenen bu tutarda ihtilafın bulunmadığı, ihtilafın; bu ödemelerin takibe konu edilen senet bedellerine karşılık yapılıp yapılmadığı hususundan kaynaklandığı, yine, anılan protokole göre; kalan tutarın 20.020,- TL olduğu, 5.000,- TL eşya bedeli düşüldükten kalan 15.000,- TL’nin belirlenen ödeme planına göre 4 taksitte ödeneceği, dava dışı …’a ödenen 114.980,- TL ile kalan 20.020,- TL dikkate alındığında; protokole konu mal veya hizmet bedeli toplamının da 135.000,- TL olduğu, senet bedellerine karşılık yapıldığı iddia edilen ödemelere dayanak olarak sunulan tediye makbuzları ile ATM fişlerinde; ödemelerin takibe konu edilen senet bedellerine karşılık yapıldığını gösterir herhangi bir ibarenin bulunmadığı, tediye makbuzlarına göre; protokol tarihine kadar dava dışı …’a toplam 50.150,- TL, protokol tarihinden sonra 12.910,- TL ödendiği, ayrıca, protokol tarihinden sonra ATM kanalı ile davalı ve dava dışı … hesabına toplam 3.110,- TL ödeme yapıldığı, protokoldeki ödemelerin; “…dersane ücretleri, mali müşavirlik hizmetleri, kitap telif ücreti adı altında yapıldığı…” yönündeki tanık …’ın ifadesine dayanak olarak; sözleşme, fatura, Serbest Meslek Makbuzu veya herhangi bir belgenin sunulmadığı, davacılar İstanbul … İcra Dairesinin … takip sayılı dosyasında her ne kadar borcunun olmadığını iddia ederek menfi tespit açmış ise de girişilen takibin kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takip olduğu, kambiyo senetlerine dayalı icra takibinde kambiyo senetlerinin mücerretliği ilkesi gereği davacı tarafın borçlu olmadığı yönündeki iddialarının yalnız resmi veya imzası alacaklı tarafından ikrar edilen bir belge ile ispat edileceği, kambiyo senedine dayanan takip hususunda yasanın aradığı bir belge sunmadığı hususu da göz önüne alındığında davacıların davalarının reddine karar verilmiş ve aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur

HÜKÜM:
1-Davacının davasının REDDİNE,
2-Harçlar Kanununa göre alınması gerekli 44,40-TL harcın başlangıçta alınan 2.305,47 TL harcın mahsubu ile 2.261,07 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine
3-Davalı duruşmalarda kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 13.550,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalılara verilmesine,
4-Davacı ve davalı tarafından yatırılan gider/delil avansından artan bakiyenin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı/davalılar/vekillerine iadesine,
5-Yapılan tüm yargılama giderlerinin davacı üzerine bırakılmasına,
Dair, Davacı ve davalı vekilinin yüzünde, davalı/vekilinin yokluğunda; tarafların gerekçeli kararı tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize verecekleri bir dilekçe ile veya başka bir mahkeme aracılığı ile mahkememize gönderecekleri dilekçe ile HMK 341. madde uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yoluna başvurma hakları hatırlatılmak suretiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.

Katip …
¸e-imzalıdır.

Hakim …
¸e-imzalıdır.