Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/332 E. 2018/72 K. 09.02.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İSTANBUL 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2015/332 Esas
KARAR NO : 2018/72
DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 07/02/2013
KARAR TARİHİ : 09/02/2018
Mahkememizde görülmekte bulunan Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde; Davacı vekili mahkememize vermiş olduğu 07.02.2013 harçlandırma tarihli dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin 01.10.2007 tarihinde davalı şirkette Genel Müdür Yardımcısı olarak çalışmaya başladığını, 31.12.2007 tarihinden itibaren yönetici olarak çalıştığını, müvekkilinin son 3 aylık maaşının eksik yatırılması sebebi ile 4857 sayılı İş Kanununun 24/II-(e) maddesi uyarınca 03.01.2011 tarihinde iş sözleşmesini haklı olarak feshettiğini, müvekkilinin aylık net ücretinin 5.000,00 TL olduğunu, bordrolarda maaşının asgari ücretten gösterildiğini, asgari ücret kısmının bankadan kalanının ise elden ödendiğini, müvekkilinin yasal hak ve alacaklarının ödenmediğini, müvekkilinin kullanmadığı yıllık izin ücretlerinin de ödenmediğini beyan ederek, fazlaya ilişkin talep ve dava hakkı saklı kalmak kaydı ile kıdem tazminatı, izin ücreti alacağı ve eksik ödenen maaş alacağının işleyecek faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:Davalı vekili dava dilekçesinde;Davalı vekili dosyaya sunduğu 18.03.2013 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle, davacının müvekkil şirkette 23.11.2007 tarihinde işe başladığını, 12.01.2011 tarihinde işten ayrıldığını, davacının müvekkil şirkette Genel Müdür olarak çalıştığını, müvekkil şirkette karar mekanizmasının davacı tarafından yürütüldüğünü, davacının müvekkil şirketin Genel Müdürü iken aynı zamanda başka bir şirketin de ortağı olduğunu, davacının müvekkil şirketin ticari sırlarından faydalanarak ortağı olduğu şirkete kazanç sağladığını, davacının müvekkil şirketin güvenini kötüye kullandığını, davacının yasal haklarının ödenmediği iddiasının tamamen asılsız olduğunu, davacının maaş alacaklarının banka hesabına yatırıldığını, maaş bedelini ayarlama yetkisinin davacıda olduğunu, davacının yıllık izinlerini kullanmada kendisinin karar verdiğini, ayrıca davacının taleplerinin 5 yıllık zaman aşımına uğradığını beyan ederek, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
Dava; Davacının 2010 yılı Ekim, Kasım, Aralık aylarına ait eksik yatan birimiş ücret, kıdem tazminatı, yıllık izin ücretlerinin davalı şirketten tahsili talebine ilişkindir.
İstanbul . İş Mahkemesi … E. .. K. Sayılı 10/02/2015 tarihli kararıyla; “… davacının şirketin genel müdürü olarak görev yaptığı, görevi sebebi ile yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğunu düzenleyen hükümlere tabi olan davacının, davalı şirket aleyhine açtığı dava yönünden Ticaret Mahkemesi görevli olacağı …” gerekçesiyle görevsizlik kararı verildiği, kararın temyiz edilmeksizin kesinleştiği ve dosyanın mahkememize tevzi edildiği anlaşılmıştır.
İstanbul … İş Mahkemesinde davacı tanıklarının dinlenmesine karar verilmiş; Davacı tanığı …, davalı işyerinde yaklaşık olarak 6 ay gibi bir süre çalıştığını, çalıştığı yılı tam olarak hatırlamadığını, 2010 veya 2011 senesi olabileceğini, kendisinin operasyon müdürü olarak görev yaptığını, davacının da genel müdür olarak çalıştığını, davacının iş akdinin sona erme sebebini bilmediğini, davacının almış olduğu ücreti bilmediğini, kendisi orada çalışırken davacının iş akdinin sona erdiğini, maaşların tam ve eksiksiz ödendiğini, ödemelerde herhangi bir sıkıntı olmadığını, ödemelerin bir kısmının bankadan, bir kısmının elden ödendiğini, yol ve yemek parası verildiğini, işyerinde çalıştığı dönemde davacının güvenlik şirketinin olduğunun konuşulduğunu, bunu söyleyenlerden birinin de operasyon müdürü olan … bey olduğunu, asıl patronların bu şirketten haberdar olup olmadıklarını bilmediğini, davacının maaşını tam olarak bilmediğini, ancak çalıştığı dönemde 5.000,00 – 6.000,00 TL civarında olduğunu duyduğunu beyan etmiştir.
Davalı tanığı …, Ekim 2009 tarihinden itibaren davalı işyerinde çalıştığını, şu an operasyon müdürü olarak görev yaptığını, davacının ise genel müdür olduğunu, kendisini işe davacının aldığını, davacının aynı şekilde davalı işyerinde cüzi oranda bir payının olduğunu da bildiğini, davacının kendisine işi öğrettiğini, kendisinin modus isimli güvenlik şirketinde de çalışmasını istediğini, daha doğrusu bu şirketin güvenlik işi ile ilgili denetimlerine kendisini gönderdiğini, aynı zamanda hem davalı şirketin işlerini yapıyordu hem de davacının yönlendirdiği modusun denetimlerini yaptığını, davacıya bu modus şirketindeki çalışmalarından dolayı davalı şirket yöneticileri ile sorun yaşayabileceğini ifade ettiğini, davacının ise yöneticilerin bu durumdan haberdar olduğunu söylediğini, daha sonrasında şirket yöneticileri ile bu konuyu görüştüğünde davacının modus şirketindeki pozisyonundan haberdar olmadıklarını ve bu durumun etik olmadığını ifade ettiklerini, davacının işten çıkmak istediğini de ifade ettiklerini, sonraki süreçte birebir ne görüştüklerini ve sözleşmenin hangi sebeple sona erdiğini bilmediğini, patronlara davacının modus’taki konumu ile ilgili beyanda bulunduktan sonra kendileri bu konu ile ilgili bir araştırmaya girdiklerini, yaklaşık 6 ay sonra davacının iş akdinin sona erdiğini, davalı şirketin güvenlik ihalelerine girdiğinde modusun da aynı ihaleye girdiğini, daha düşük bir teklifle modusun bu ihaleyi aldığını, davalı şirketin ihalelerdeki teklifini hazırlayanlardan birinin de davacı olduğunu, bu tekliflerin sunulduğu tarihlerde şirket yönetiminin davacının modustaki yönetici ya da ortak olup olmadığı hususunun o dönem araştırdığını, davacının ücreti konusunda bilgisi olmadığını, ücretlerin bankadan ödendiğini, davacının kendisini ofisboy olarak işe aldığını, davacının kendisine modus şirketinin işlerini yaptırdığı zaman davacının modus şirketin ortağı olduğunu ifade ettiğini, asıl sahibinin reklamcı olduğunu, güvenlik işini hiç bilmediği için davacının ısrarları üzerine bu işi yaptığını öğrendiklerini, davacının işyerinden ayrılırken aynı zamanda davalı işyerine ait projeleri de modus şirketine kaydırdığını beyan etmiştir.
5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunun 1. Maddesi; “İş mahkemesi işçi, işveren, işveren vekili arasındaki hizmet akdinden kaynaklanan hukuki uyuşmazlıkları çözer.” hükmünü içermektedir.
6098 Sayılı Türk Borçlar Kununun 19. Maddesi ” bir sözleşmenin türünün ve içeriğinin belirlenmesinde ve yorumlanmasında, tarafların yanlışlıkla veya gerçek amaçlarını gizlemek için kullandıkları sözcüklere bakılmaksızın, gerçek iradeleri esas alınır” hükmünü içermektedir.
Davacının dosyadaki konumu Ticaret Sicil Kayıtlarından incelendiğinde; şirkette sadece ortak ve genel müdür görevini ifa ettiği, yönetim kurul üyelik ve temsil ve ilzama yönelik görelerine ilişkin bir görev almadığı, davacının SGK kayıtlarına göre, 23/11/2007 tarihinde işe başladığı ve 12/01/2011 tarihinde işten ayrıldığı, asgari ücretle SGK’ ya bağlı olarak çalıştığı görülmüştür. Yine dosyamıza gleen SGK kayıtlarından, davacının davalı işyerinde çalışmaya devam ederken, aynı konuda hizmet veren … Özel Güvenlik firmasında da sadece ortak ve yönetim kurulu üyesi olarak SGK’ ye kayıtlı olduğu, 17/08/2011 tarihinden itibaren aylık 3.771,25 TL ücret ile çalıştığı, buna karşın şirketi temsil ve ilzama yetkili kişi olarak tüm yetkinin tek başına münferiden bu şirket yönetim kurulu başkanına bırakıldığı, buradaki şirkette de yetki almadığı görülmüştür. Dosyamızdaki olayda ise davacı, dosyamıza getirtilen Ticaret Sicil Gazetesindeki kayıtlara göre, davalı şirkette sadece şirket ortağı olarak bulunduğu ve ayrıldığı tarihten öcne de bu hissesini diğer şirket ortağına devrettiği, bu süre zarfında hiçbir zaman yönetim kurulu üyesi ve temsil, ilzam yetkisi ile bir sıfatı bulunmadığı, sadece işçi statüsünde genel müdür konumunda bulunduğu, taraflar arasında iş ilişkisi mevcut olduğu, bu nedenle davacının 4857 sayılı İş Kanunu kapsamında işçi sıfatını taşıdığından, uyuşmazlığa bakma görevinin İş Mahkemesinde olacağı anlaşılmakla, mahkememizin görevsizliği nedeni ile dava dilekçesinin görev yönünden reddine, kararın temyiz edilmeksizin kesinleşmesi halinde HMK 21 /1-C maddesi uyarınca İŞ MAHKEMESİ VE TİCARET MAHKEMESİ arasındaki görev uyuşmazlığının çözülmesi ve yargı yeri belirlenmesi amacıyla dosyanın Yargıtay’ a gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM:
1-)Davada iş mahkemeleri görevli olmakla, Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE, Görevsizlik sebebiyle dava dilekçesinin REDDİNE,
2-)Kararın temyiz edilmeksizin kesinleşmesi halinde HMK 21 /1-C MADDESİ UYARINCA İŞ MAHKEMESİ VE TİCARET MAHKEMESİ ARASINDAKİ GÖREV UYUŞMAZLIĞININ ÇÖZÜLMESİ VE YARGI YERİ BELİRLENMESİ AMACIYLA DOSYANIN YARGITAY’A GÖNDERİLMESİNE,
Dair davacı vekilinin yüzünde; tarafların gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 15 gün süre içerisinde mahkememize verecekleri bir dilekçe ile veya başka bir mahkeme aracılığı ile mahkememize gönderecekleri dilekçe ile Yargıtay yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 09/02/2018

Katip …
¸

Hakim …
¸
**Bu belge 5070 sayılı Kanun Kapsamında Elektronik İmza İle İmzalanmıştır.**