Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/152 E. 2019/453 K. 17.05.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2015/152 Esas
KARAR NO : 2019/453

DAVA : Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 10/02/2015
KARAR TARİHİ: 17/05/2019

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde; Davalı …nin sahibi olduğu … Gazetesi’nin 16.12.2014 günlü nüshasında 1. sayfada ‘…’ başlığı ile anons verilen ve 18. sayfada ‘…’ başlığı ile yayınlanan, aynı zamanda iki sayfada da … Gazetesinin manşetine ait fotoğrafların belirgin ve ayırt edilebilir şekilde izinsiz kullanıldığı haberlerden hakaretlere maruz kalan bir gazetenin de müvekkil şirkete ait … Gazetesi olduğunu, yapılan haber içeriğinde, ‘…’ olarak nitelendirilen birkaç basın yayın organının hükümet aleyhine paralel yapı olarak adlandırılan grubun lehine çalıştığı, bu gazetelerin darbe taraftarı olduğu, Fethullah Gülen örgütünün yanında yer aldıklarını, komplo operasyonları yaptıkları, çıkarlar doğrultusunda gündemi görmezden gelerek ya da yalan haber yaptıklarının iddia edildiğini, diğer gazeteler ve onlara yönlendiren hususlardan tamamen bağımsız olarak, her ne kadar müvekkilinin ismi geçmese de bunca hakaret ve iftira içeren bir metne … Gazetesi manşetinden fotoğraf ekleyen karşı tarafın algı yanılgısı ile okurları etkilediğini, müvekkilinin de bu hakaretlere maruz bırakıldığını, iftiralar ile yıpratıldığını, okuyucu kitlesi etkilenerek okunma oranı düşürülmeye, toplum önünde kötü gösterilmeye, küçük düşürülmeye çalışıldığını, müvekkili şirkete ait gazetenin 350.000’leri aşan tirajı ve aynı oranda internetten okunma sayısı ile başarısını ve doğru haberciliğini kanıtlamış, tarafsız ve bilinçli haberciliği ile bu başarıyı doldurmuş, Atatürk ilke ve inkılaplarına bağlılığı, manevi değerleri önemsemesi ve okuyucu kalitesi ile bu başarısına yön verdiğini, bu başarı ve okuyucu portföyü, gerek müvekkilinin gerekse de imtiyaz sahibi olan …’ın cemaatle hiçbir ilişkisi olmayıp, Fethullah Gülen ya da başkaca bir kişi/kurum/güç yönlendirmesi ile haber yapmamasından ileri geldiğini, başka gazetelerin neyi, neden-nasıl yazdığının müvekkilini ilgilendirmediği gibi, müvekkilinin manşetinin de karşı tarafı aynı şekilde ilgilendirmediğini, …Gazetesi manşetinde … Gazetesi’nin logosunun kullanımının karşı tarafın iddia ettiği gibi, Fethullah Gülen lehine haber yapmak değil, daha etkileyici başlıklar atarak dikkati artırmak olduğunu, 13.12.2014 tarihinde, … Gazetesi’nin ilk sayfasında “…!” şeklinde manşet atılarak, … ve …’in yan yana olduğu bir fotoğraf karesi eklendiğini ve eleştirilerin ikisine birden yöneltildiğini, bunun gibi sayısız haber mevcut olduğunu, müvekkilinin Fethullah Gülen’in sözcülüğünü yapması ya da onun yönlendirmesi ile haberleri düzenlemesinin söz konusu olmadığını, hatta Fethullah Gülen ve cemaate yakınlığı ile bilinen … Gazetesi ile yargı merciine taşınan husumetleri bulunduğunu, bir gazetenin en değerli varlığının sahip olduğu tarafsız ve dürüst habercilik düsturu ve bu sayede edindiği okuyucu kitlesi olduğunu ve bunu çok iyi bilen davalı tarafın bu değerlere leke sürerek … Gazetesi okunma oranını düşürebileceğinin farkında olduğunu, müvekkilinin ticari itibarını sarsarak ve okurlar üzerinde algı operasyonu yaparak düşen okunma oranından nemalanma çabasının müvekkilinin ticari haklarının ihlali olduğunu, TTK 55. maddesinde haksız rekabet hallerini arasında, a bendinin 1. maddesinde “Başkalarını veya onların mallarını, iş ürünlerini, fiyatlarını, faaliyetlerini veya ticari işlerini yanlış, yanıltıcı veya gereksiz yere incitici açıklamalarla kötülemek” hali sayıldığını, bu maddenin gerekçesinde ise, “Kötüleme, soyut olaya göre karalamayı, perdelemeyi, değerini küçümsetmeyi ve düşürtmeyi kapsar. Yanıltıcı, ibaresi hedef kitle veya farklı bir deyişle muhatapla birlikte değerlendirilmelidir. Gereksiz yere incitici beyanlar, amacını aşan değer yargılarıdır; amacın aşılmasıyla yargılar (eleştiri de denilebilir), gerçek dışı veya gerçeğe uymayan, gerçekle bağdaşmayan veya gerçeğe ters hale gelmiştir. Ölçüsüzlük ve üslup gerçek payının mevcudiyetine rağmen eleştiri kavramı ile uyuşmuyorsa, eleştiri (beyan) inciticidir.” denildiğini, huzurdaki dava konusu haberde de, beyanların kötüleme ve küçük düşürme gayesi ile yazıldığını, üslubun eleştiri kavramı ile uyuşmadığı ve … Gazetesinin ulaştığı okuyucu kitlesini gazeteden uzaklaştırmayı hedeflediğinin aşikâr olduğunu, davalıların bu haksız eylemi ile aynı zamanda bir tacir olan müvekkil … ve sahibi olduğu …Gazetesi hakkında yanlış, yanıltıcı ve incitici beyanlarla kötülendiğini, Türk Ticaret Kanunun 57-1. bent maddesi “Başkalarını veya onların emtiasını, iş mahsullerini, faaliyetlerini yahut ticari işlerini yanlış, yanıltıcı veya lüzumsuz yere incitici beyanlarla kötülenmesi” eyleminin haksız rekabet hali teşkil ettiğini düzenlediğini, davalıların hukuka ve kanunlara aykırı bu eyleminin, objektif iyi niyet kurallarına aykırı olduğunu ve gazetecilik faaliyeti göstermekte olan iki şirket arasında haksız rekabete yol açtığını, her ne kadar gerek Anayasa’da gerekse de 5187 sayılı Basın Kanununda basının özgür olduğu vurgulanmış olsa da, bu özgürlüğün mutlak bir özgürlüğü ifade etmeyeceği, kişilik hakları saldırıya uğrayanın bu saldırıyı önleme ve saldırı nedeniyle uğradığı zararları dava edebileceğinin kabul edildiğini, bu yöndeki Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 13.01.1998 T. 1987/4-405 E. 1988/27 K. sayılı ilamında da ” … özellikle aşağılayıcı, küçük düşürücü, amaç dışı veya amacı aşan ya da abartıcı nitelikte ise haber ve eleştiri salt bu yönü ile hukuka aykırı olabilir” denildiğini, bu sebeple müvekkili şirketin manevi tazminat talebi bulunduğunu beyanla TTK. 58/1 e bendi maddesinin atfı gereğince BK. md. 49 gereği 5.000 TL maddi, 20.000 TL manevi tazminatın yayın tarihlerinden itibaren ticari faizi ile birlikte davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

CEVAP:
Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle ; Görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemeleri olduğunu, müvekkili …’ın husumet ehliyetinin bulunmadığını, davaya konu … Gazetesi’nin 16.12.2014 tarihli nüshasında yayımlanan ‘…’ ve ‘…’ başlıklı haberde; … Gazetesi’nin, … Gazetesi’nin, …Gazetesi’nin, … Gazetesi’nin, … Gazetesi’nin, … Gazetesi’nin yaptığı haberler ve manşetleri eleştirildiği gibi, davacı … Gazetesi’nin; … Gazetesi’nin logosunu kullanarak yaptığı “…” baslıklı manşetinin eleştirildiğini, kaldı ki dava konusu haberde sadece … Gazetesi değil, bir çok gazetenin 17 Aralık 2013 sonrasında, paralel yapıya karsı girişilen hukuki mücadeleye ilişkin yayın politikaları dâhilinde, 14 Aralık operasyonuna ilişkin manşetlerinin eleştirildiğini, dava konusu haberde, … Gazetesi’nin 14 Aralık operasyonu diye bilinen … Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni …, …, …, … gibi operasyonları yöneten isimlerden … Organize Müdürü …, …Yayın Grup Başkanı … gibi isimlerin de aralarında bulunduğu 27 kişinin gözaltına alındığı olayların ardından … Gazetesi logosu ile “…” manşeti ile başlığı altında manşet yapmasının eleştirildiğini, söz konusu … Haberi’nde “… ve Polislerden 31 Kişi İçin Gözaltı Kararı Çıkarıldı” ve … Gazetesi logosu ile “…” ifadeleri ile birlikte yer verilmek suretiyle manşet yapıldığını, dava konusu haberlerde de bu manşet ile birlikte 14 Aralık 2014 operasyonu olarak adlandırılan olaydan sonra bu yönde manşetler yapan tüm gazetelerin yayın politikasının basın özgürlüğü kapsamında eleştirildiğini, dava konusu haber incelendiğinde sadece … Gazetesi değil, …, … ve … gazetelerinin manşetlerine atıfla haber yapıldığını ve basın özgürlüğü kapsamında kamuoyuna yansıyan bu durumun sorgulandığını, kaldı ki huzurdaki dava konusu gazetenin görüntüsü tüm Türkiye çapında satışı yapılmış olan ve kamuya zaten açılmış bir görüntü olduğunu ve bunun yayınlanmasında hukuka aykırılık bulunmadığını, davaya konu ‘…’ ve ‘…’ başlıklı haberin basında yer almış ve gündem yaratmış olayların, kamuoyuna yansıdığı sekliyle haber konusu edildiği ve bu çerçevede sorgulandığı yayınlar niteliğinde olup bu bağlamda davacı şirketin sahibi olduğu … Gazetesi’nin yayıncılık anlayışının basın özgürlüğü çerçevesinde sorgulanmış olmasının hukuka uygun olduğunu, daha önce birçok medya kuruluşu tarafından da … Gazetesi ile paralel yapının arasındaki ilişkiye dair haberler yapıldığını, bu durum haberlerin görünen gerçekliğe uygun olduğunu gösterdiğini, haber metninin güncel ve gerçek olan bir görüntü ve konuyu yansıtan konu ile uyumlu ve haber içeriğini aktarır nitelikte olduğunu, haber başlığının ve kullanılan görüntülerin tek başına değerlendirilmemesi gerektiğini, konu ile uyumlu başlığın tazminat gerektirmeyeceğini, haberde kullanılan ifadelerin gazetecilik mesleğinin sahip olduğu özellik gereği gazetecilik sanatından sayılacağını, bu nedenle makul karşılanması gerektiğini ve haber içeriğinde yer alan ifadelerin bu sebeple hukuka aykırı sayılamayacağını, dava konusu edilen yayının eleştiri hakkı kapsamında ele alınmış tamamı ile hukuka uygun yayın olduğunu, dava konusu haberde de … Gazetesi’nin paralel yapılanmaya ilişkin haberler yapan basın kuruluşları ile aynı manşetleri taşıyan haberler yapmasının eleştirildiğini, görünen gerçeklerin ifade özgürlüğü kapsamında aktarıldığını, dava konusu haberin an itibariyle gündemin nabzını tutan, halkı bilgilendirme amacı taşıyan, basın özgürlüğü kriterlerine uygun olarak gazetecilik görevinin gereği olarak yapılmış, eleştiri hakkı kapsamında kalan bir yayın olduğunu, hukuka aykırı nitelikte olmadığı gibi davacının kişilik haklarına zarar verme amacı da gütmediğini, yayınların yersiz yere incitici beyanlar içermediğini, mahkeme ilamının gazetede yayınlanmasına karar verilemeyeceğini, davacı tarafından istenen tazminat miktarlarının yüksek olduğunu beyanla haksız davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

GEREKÇE:
Dava; Davanın haksız rekabet iddiasına dayalı haksız rekabetin tespiti, önlenmesi, ile son verilmesi maddi ve manevi tazminat taleplerine ilişkin olduğu anlaşıldı.
Mahkememizce toplanan delillere, iddia ve savunmaya göre davacı tarafın tazminat talep etme hakkı bulunup bulunmadığı varsa miktarı, haksız rekabetin mevcut olup olmadığı hususunda bilirkişiden rapor alınmış 21/10/2016 tarihli bilirkişi raporunda özetle ; Davalı şirketin yayınının davacının ürününü yanıltıcı olarak kötüler mahiyette bulunması ve gerçeği yansıtmaması nedeniyle haksız rekabet oluşturduğu, davacının bu yüzden uğradığı maddi zararların tazminini isteyebileceği, ancak dosyada davacının maddi zararının tespitine yönelik delil bulunmadığı, davacının salt hukuki değerlendirme gerektiren manevi tazminat talebinin sonuçlandırılmasının ise münhasıran Sayın Mahkeme’nizin takdirinde olduğu tespit ve rapor edilmiştir.
Uyuşmazlık, davalıların yayın yolu ile gerçekleştirdikleri eylemlerinin davacıya karşı haksız rekabet teşkil edip etmediği noktasında toplanmaktadır.
6102 sayılı Yasanın 54.maddesi uyarınca haksız rekabete ilişkin bu Kısım hükümlerinin amacı, bütün katılanların menfaatine, dürüst ve bozulmamış rekabetin sağlanmasıdır. Rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar haksız ve hukuka aykırıdır.
Haksız rekabete ilişkin hükümlerin amacı hukuka uygun ve bozulmamış rekabetin sağlanmasıdır. Kanun ne “dürüst” ne de “bozulmamış” rekabeti tanımlamıştır. “Dürüst” terimi için kaynak kanunun Almanca metninde “saf, karışık ve katışık olmayan” anlamına gelen “lauter” sözcüğü için kullanılmıştır. Fransızca metinde ise “loyale” sözcüğü yer almaktadır. Fransızca sözcüğün sözlükte çeşitli karşılıkları vardır: Sadık, dürüst ve haksız olmayan gibi. Dürüst sözcüğü Fransızca “loyale”den çevrilmiştir. Ancak, hüküm yorumlanırken bu sözcüğe Almancadaki “saf, karışık, katışık olmayan” anlamı da verilmeli, ayrıca dürüst kelimesi, sadece doğru veya kanunlara uygun şeklinde anlaşılmamalıdır. Kastedilen saf, geniş anlamda, kurallara uygun, dürüst rekabettir. Hukuka uygun rekabet kanunî rekabete, kanun kurallarına uygun olarak yapılan rekabete özgülenemez. Hukuka uygun rekabet, oyunun dürüstlük kurallarına, centilmenliğe uygun olarak oynandığı katışıksız, saf bir rekabettir. “Bozulmamış” rekabet ise güven duyulan bir anlamda “hilesiz” demektir.
Rekabet hükümleri yukarıda vurgulanan “hukuka uygun/saf/dürüst” ve “bozulmamış” rekabeti tüm katılanların menfaatine sağlar. Tüm katılanlar ile rekabet hukukunun ünlü üçlüsü kastedilmiştir: Ekonomi, tüketici ve kamu. “Katılanlar” gibi çok geniş bir sözcüğün kullanılması ile rekabet kurallarının rakipler arası ilişkilere özgülenmesinin yolu kapatılmıştır.
İkinci fıkra haksız rekabete ilişkin ilkeyi koymaktadır. İlkenin taşıyıcı kolonu dürüst davranış kuralıdır. Dürüstlük kuralına aykırılık ya davranışlarla ya da ticarî uygulamalarla olur. Davranışlar ve ticarî uygulamalar iş etiğine, doğruluğa, dürüstlüğe ters, aldatıcı, yanıltıcı, kandırıcı olabilir. İsviçre Kanununun gerekçesinde ifade edildiği üzere dürüstlük kuralına aykırı davranışlar ve ticarî uygulamalar rekabetin işlevsel kurallarını zedeler, rekabetten beklenen sonuçların alınmasını engeller. Buradaki, yani rekabet hukukundaki dürüstlük kuralları İsviçre öğretisinde belirtildiği gibi Türk Medenî Kanununun 2. maddesinin birinci fıkrası hükmündeki dürüst davranış kuralları ile tam örtüşmeyebilir. Çünkü Türk Medenî Kanununu 2. maddesi anlamında dürüstlük kuralları sözleşmesel veya önsözleşmesel temelde ve taraflar arasındaki ilişkide var olan güvenle ilgilidir. Rekabet hukukunda ise bu anlamda taraf mevcut olmayabilir. Çoğu kez bir haksız fiil konumu bile söz konusu olabilir.
TTK’nın 55/1 maddesine göre “Başkalarını veya onların mallarını, iş ürünlerini, fiyatlarını, faaliyetlerini veya ticari işlerini yanlış, yanıltıcı veya gereksiz yere incitici açıklamalarla kötülemek,” dürüstlük kuralına aykırı reklamlar ve satış yöntemleri ile diğer hukuka aykırı davranışlar arasında, haksız rekabet hallerinin başlıcaları içerisinde gösterildiği gibi TTK’nın 58.maddesinde de haksız rekabetin basın vasıtasıyla işlenmesi halinde basının mesuliyeti hüküm altına alınmıştır. Madde, 6762 sayılı Kanunun 60.maddesinden aynen alınmıştır.
Kötüleme soyut olaya göre karalamayı, perdelemeyi, değerini küçümsetmeyi ve düşürtmeyi kapsar. Kötüleme iki eylemle ifade edilmiştir: yanıltıcı veya gereksiz yere incitici açıklamalar. Bu iki eylemin de nesnel bir değerlendirme ile gerçek olmaması gerekir; yani kötülemede bulunanın açıklamaları gerçekse haksız rekabet oluşmaz. “Yanlış” sözcüğü hükmün amacını açıkça belirtmektedir. Öğretide ve bazı mahkeme kararlarında “yanıltıcı” kavramı; iş ürününe, faaliyete, mallara veya fiyata ilişkin açıklamanın veya nitelendirmenin, takdim ediliş tarzının, seçilen sözcüklerin, resimlerin veya yapılan karşılaştırmanın hedef kitlede veya kişilerde bıraktığı genel izlenimle, bunların açıklama konusunu olduğundan değişik ve olumsuz algılaması şeklinde ifade edilmiştir. “Yanıltıcı” ibaresi hedef kitle veya farklı bir deyişle muhatapla birlikte değerlendirilmelidir. Gereksiz yere incitici beyanlar, amacını aşan değer yargılarıdır; amacın aşılmasıyla yargılar (eleştiri de denilebilir), gerçek dışı veya gerçeğe uymayan, gerçekle bağdaşmayan veya gerçeğe ters hâle gelmiştir. Ölçüsüzlük ve üslup gerçek payının mevcudiyetine rağmen eleştiri kavramı ile uyuşmuyorsa, eleştiri (beyan) inciticidir. Ölçüsüzlük hatta gerçeğe uygunluk sınırını zorluyorsa, gene gereksiz yere inciticilikten sözedilir. “Mal” ile gerçek anlamda ticarete konu, bir gereksinime cevap veren bir şey kastedilmiştir. İş ürünü ise çok daha geniştir. Bir patent, tasarım, makale, film, sahneye koyuş, bir icra iş ürünüdür. Kötüleme sebebiyle hükmün uygulanabilmesi için kusurun varlığı şart değildir. Hüküm “başkasının” yani doğrudan bir kişinin veya kişiliği olmayan bir topluluğun kötülenmesi halinde de uygulanır.
TTK’nın 56. maddesi uyarınca haksız rekabet sebebiyle müşterileri, kredisi, mesleki itibarı, ticari faaliyetleri veya diğer ekonomik menfaatleri zarar gören veya böyle bir tehlikeyle karşılaşabilecek olan kimse maddede belirtilen davaları açabilecek ve aynı maddenin d bendi uyarınca kusur varsa zarar ve ziyanın tazminini ve e bendi uyarınca da Borçlar Kanunu’nun 58. maddesinde gösterilen şartlar mevcutsa manevi tazminat verilmesini isteyebilecektir.
Borçlar Kanunu 58 .maddenin Türk Ticaret Kanunu’nun 56. maddesi ile birlikte mütalaası ile çıkan sonuca göre de davacının iktisadi menfaati yönünden zararın veya tehlikenin ve davalının kusurunun olması kafi bir sebeptir. Menfaat ihlalinin bir elem veya acıya sebebiyet vermiş olması gerekli olmayıp, tüzel kişiler için iyi şöhretin korunması amaçlanmaktadır.
Öte yandan Basın özgürlüğü Anayasa uyarınca her ne kadar güvence altına alınmışsa da hiç şüphesiz ne basın özgürlüğü ne de bu özgürlüğün sonucu tanınan ayrıcalıklar sınırsız değildir. Basın özgürlüğünün de kişi ve toplum yararı açısından sınırlandırılabileceği kuşkusuzdur. Basın haber verme fonksiyonunu yerine getirirken gerçeklik, kamu yararı ve toplumsal ilgi, güncellik, konu ile ifade arasında düşünsel bağlılık kurallarına uymakla yükümlüdür. Haber verme hakkı ancak bu sınırlar içinde kaldığı müddetçe hukuka uygundur. Sözünü ettiğimiz temel kurallardan olan, konu ile ifade arasında düşünsel bağlılık, haber gerçeği yansıtsa bile, kullanılacak dil ve ifadenin, yapılacak niteleme ve yorumun, haberin verilişinin gerektirdiği ve zorunlu kıldığı biçim ve ölçüde bulunmasını öngörür. Yine yayın yoluyla yapılan bir eylemin kişilik haklarına aykırılık teşkil edip etmediği gerçeğe uygunluk, kamusal ilgi ve toplumsal yarar, güncellik ve şekle uygunluk unsurlarının bulunup bulunmadığı değerlendirilerek tespit edilmelidir. Hukuka uygunluğun diğer tüm ilkeler bulunsa bile, yazının yazılış biçimi ve şekli, yazıda kullanılan ifadeler hukuka aykırı olabilir. Herhangi bir haber gerçeğe ne kadar uygun olursa olsun, haber verilişinin gerektirmediği tahkir edici bir dilin kullanılması durumunda, hukuka uygunluk durumu söz konusu olamaz. Kullanılan ifadenin, habere konu olan olay ile düşünsel bir bağlantısının bulunması zorunludur. Bu zorunluluğu aşan ve kişiyi objektif yönden tahkir edici ifadelerin kullanılması durumunda bu hakkın sınırı aşılmış, hukuka uygunluk sebebi ortadan kalkmış olur. Diğer bir deyişle yapılan beyan gerçek payı taşımasına rağmen beyanın üslubu, ölçüsüzlüğü veya zamanı itibarı ile amacın aşılması söz konusu olabilir.Kötüleme sebebiyle haksız rekabet oluşabilmesi için kusurun varlığı gerekli değildir.
Bu açıklamalar ışığında somut olayın değerlendirilmesinde; Davalı şirketin sahibi olduğu … Gazetesi’nin 16 Aralık 2014 tarihli nüshasının birinci ve on sekizinci sayfasında “… , …” başlığı altında “… gazetesinin yaptığı tetikçilikleri ve hedef gösteren manşetlerini unuttular, koro halinde paralel kumpasa sahip çıktılar. … ve askeri casusluk davalarında haksızlığa uğrayan ve adalet arayan mağdurların yüreklerini sızlattılar” “Paralel ittifak korusu, …, … ve askeri casusluk davalarında haksızlığa uğrayan, yıllarca hapis yatıp adalet arayan mağdurların yüreğini sızlattı…., … vea… davaları sırasında sanıkların mağduriyetlerini yıllarca sayfalarına taşıyan … medyası ile sol basın, 14 Aralık operasyonu söz konusu olunca çark etti. Paralel yapının tahşiye grubuna kurduğu çirkin kumpası görmezden gelen gazeteler, tezgâhın içinde yer alan … gazetesini mağdur gösterme yarışına girdiler.” başlığı ile verilen haberden kaynaklanmaktadır. Davacı, anılan haberin, TTK’nın 55.maddesinin a bendinin 1.maddesi uyarınca kötüleme ve küçük düşürme gayesi yazıldığı, gazetenin yanlış yanıltıcı incitici beyanlarla kötülendiği, TTK’nın 57/1.maddesi uyarınca haksız rekabet teşkil ettiğini beyanla tazminat isteminde bulunmuştur.
Yukarıda açıklandığı üzere 6102 sayılı Yasanını 55/1.maddesi uyarınca başkalarının faaliyetlerini veya ticari işlerini yanlış, yanıltıcı veya gereksiz yere incitici açıklamalarla kötülemek dürüstlük kuralına aykırı davranış olarak ve haksız rekabet hallerinden sayılmış olup, somut durumda haberde kullanılan ifadelerin bu kapsamda kalmadığı, amacını aşan bir değer yargısı olmadığı, yazının yazılış biçimi ve şekli, yazıda kullanılan ifadelerde hukuka aykırılık bulunmadığı, gerek haber içeriği gerek kullanılan ifade itibari ile ölçüsüzlük bulunmadığı, gazetenin yaptığı haberler nazara alındığında eleştiri sınırları dahilinde kabul edilerek yapılan yayında basın özgürlüğü sınırlarının aşılarak kişilik haklarına saldırı boyutuna ulaşmadığı, toplumun haber alma özgürlüğü kapsamında kaldığı, haksız rekabetin unsurlarının gerçekleşmediği , davalı şirkete atfedilen eylemde hukuka aykırılık unsurunun bulunmadığı, haksız rekabet hükümlerine dayalı tazminat talebinin kabulü açısından ayrıca zarar unsurunun oluştuğunu ortaya koyan ve HMK m.194 çerçevesinde somutlaştırılmış bir delil olmadığı, davaya taraf olan ve gazetecilik faaliyetiyle iştigal eden şirketlerin mevcut yayın politikaları karşısında okuyucu kitlelerinin genel olarak bu haberden etkilenebileceği yönünde somut bir delil bulunmadığı, davalıların haksız fiil niteliğindeki yanlış, yanıltıcı, gerçek dışı haber yapma eylemlerinden dolayı haksız rekabetin oluştuğuna ilişkin davacı iddiaları kanıtlanmış değildir. Yazılan yazılarda davacıyı kötüleme, incitme, toplumda hor görme amaçlarının da hedeflendiği belirgin değildir ve yayınlanan bu haberin davacı şirketin itibarını zedelediği de kanıtlanmış durumda değildir. Haber, özü itibariyle Basın Yasası’nın verdiği özgürlük sınırı içinde kaleme alınmış olup, B.K. 49., M.K’nın 24. ve 23.Maddeleri’nde yerini bulan koşullar da davacı yönünden gerçekleşmiş değildir. (Yargıtay 11 Hukuk Dairesinin 04/10/2017 tarih 2016/2228 Esas 2017/5069 Karar sayılı ilamı, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 03/04/2014 tarih 2012/17232 Esas 2014/6509 Karar sayılı ilamı) Bu kapsamda davacının maddi ve manevi tazminat talepleri yönünden davalı şirket hakkında yerinde görülmeyen davanın reddine karar verilmiş, davalı … yönünden ise, 5187 Sayılı Yasanın 13.Maddesi’ne göre ise Genel Yayın Yönetmeni hakkında dava açılamayacağından bu yönden pasif husumet nedeniyle (Yargıtay 11 Hukuk Dairesinin 10/10/2013 tarih 2012/1417 Esas 2013/18005 Karar sayılı ilamı) davanın reddine karar verilmiştir ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM:
1. Davalı … hakkında açılan davanın pasif husumet nedeniyle reddine,
2-Davalı …A.Ş. hakkında açılan davanın esas yönünden reddine,
-Harçlar Kanununa göre alınması gerekli 44,40-TL karar ve ilam harcının başlangıçta alınan 426,94 TL peşin nispi harçtan mahsubu ile 382,54 TL harcın talep halinde davacıya iadesine,
3-Davalılar kendisini duruşmalarda bir vekil ile temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca reddedilen maddi tazminat talepleri yönünden 2.725,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalılara verilmesine,
4-) Davalılar kendisini duruşmalarda bir vekil ile temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca reddedilen manevi tazminat miktarı yönünden tarifenin 10.(3) maddesi nazara alınarak 2.725,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalılara verilmesine,
4-Davacı ve davalılarca yatırılan gider/delil avansından artan bakiyenin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı/davalılar/vekillerine iadesine,
5-Yapılan tüm yargılama giderlerinin davacı üzerine bırakılmasına,
Dair taraf vekillerinin yüzünde; tarafların gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık süre içerisinde mahkememize verecekleri bir dilekçe ile veya başka bir mahkeme aracılığı ile mahkememize gönderecekleri dilekçe ile İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.

Katip …
¸e-imzalıdır.

Hakim …
¸e-imzalıdır.