Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/151 E. 2019/213 K. 13.03.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2015/151 Esas
KARAR NO : 2019/213
DAVA : Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 10/02/2015
KARAR TARİHİ : 13/03/2019

Mahkememizde görülen Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili Mahkememize tevzi edilen dava dilekçesi ile, davalılardan …’nin sahibi olduğu … Gazetesi’nin … günlü nüshasında davacı şirkete ait … Gazetesi’nin logosu kullanılarak ve hedef gösterilerek “…” şeklinde sürmanşet atıldığı ve devamında da “… … gazetesi ahlaksız iftiralarına bir yenisini daha ekledi alt başlığına yer verildiği; haberin devamında ise “…”, “…” başlıkları, … Gazetesi’nin … tarihli ilk sayfa görüntüsü ve imtiyaz sahibi …’ın fotoğrafının kullanıldığı; ” … …, …. … … Gazetesi’nin akıl almaz iftira ve yalanları… önceki gün manşetinde algı operasyonu yaparak… iftirasını atan …, …” şeklinde ibarelerin yinelendiği; davacı tarafa karşı haber adı altında markayı karalama amacı güdüldüğü ve okunma oranının düşmesinin amaçlandığı; davalının iddiasının aksine, davacı tarafın Fethullah Gülen ve paralel yapı/cemaate yakınlığı ile bilinen … Gazetesi ile de aralarında husumetin bulunduğu; dava konusu haberdeki beyanların kötüleme ve küçük düşürme gayesi ile yazıldığı ve üslubun eleştiri kavramı ile uyuşmadığı; Anayasa ve 5187 sayılı Basın Kanunu’nda yer alan basın özgürlüğünün mutlak bir özgürlüğü ifade etmediği; davalının eyleminin TTK 57/1 kapsamında haksız rekabet teşkil ettiği belirtilerek TTK’nın 58. Maddesine göre haksız fiil ile rekabetin tespiti ile önlenmesine ve haksız rekabete son verilmesine, dava konusu yazının yayından kaldırılmasına, … Gazetesi’nin adı hakkında yayın yapılmaması yönünde ihtiyati tedbir kararı alınmasına, BK m.49 gereği 5.000 TL maddi ve 20.000 TL manevi tazminatın yayın tarihinden itibaren ticari faizi ile birlikte davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsiline, masrafı davalılardan alınarak mahkemece verilecek kararın … Gazetesi ile tirajı en yüksek 3 gazeteden birinde yayınlanmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili Mahkememize sunduğu yanıt dilekçesi ile, dava konusu yayının, … Gazetesi’nde yayımlanan “…” başlıklı habere ilişkin değerlendirmelerde bulunan ve basın özgürlüğü dahilinde eleştiri hakkının kullanılması niteliğinde bir haber olduğu; … Gazetesi’nin yapmış olduğu haberin gerçeği yansıtmadığı ve dava konusu haberin bunu eleştirme amacıyla yazılan hukuka uygun bir haber olduğu; davacı tarafın davalıyı bu eleştiriye kendisinin yaptığı haberle davet ettiği ve bu durumda karşılıklılık ilkesinin uygulanmasının gerektiği; dava konusu habere karşı Cumhuriyet Başsavcılığı … Bürosu’na yapılan şikayet hakkında kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiği; davacının paralel yapı/cemaatin …lüğünü yapmadığı iddiasının gerçeği yansıtmadığı zira www. … .com ve www…com adlı internet sitelerinde çıkan haberlerin de bunu kanıtlar nitelikte olduğu; dava konusu haberin, davacının, … borçlarına ilişkin yapmış olduğu gerçek dışı habere yönelik bir eleştiri olarak yapıldığı; dava konusu haberin basın özgürlüğü çerçevesinde kamuoyunu bilgilendirme amacı taşıdığı; Yargıtay ve AİHM kararları doğrultusunda basın özgürlüğünün belli ölçülerde abartma ve kışkırtmaya başvurmayı da içerdiğini ve kamu görevine talip olanların diğerlerine oranla daha sert eleştirilere muhatap olmasının doğal karşılandığı; dava konusu yayında yersiz yere incitici beyanların bulunmadığı; dolayısıyla haksız rekabet unsurlarının oluşmadığı ve güncelliğini kaybetmiş bir olay açısından mahkeme ilamının gazetede yayımlanmasına karar verilemeyeceği; huzurdaki davada maddi ve manevi tazminat talebi şartlarının oluşmadığı; istenen tazminat miktarının çok yüksek olduğu; dava konusu ile var olduğu öne sürülen maddi zarar arasında illiyet bağının bulunmadığı belirtilerek davanın reddini talep etmiştir.
Dilekçe teatisinin tamamlanmasından sonra Mahkememizce ön inceleme yapılmış, uyuşmazlık tespit edilmiş, bilirkişi incelemesi yönünde ara karar tesis edilmiştir.
Bilirkişi dosyaya sunduğu rapor ile davaya konu olan … Gazetesi’nin … tarihli haberinin gazetecilik mesleği ve etik ilkeleri açısından değerlendirilmesi gerektiği, gezeteciliğin halkın ifade ve düşünce açıklama hürriyeti ile haber alma ve bilgi edinme hakkının kullanılmasının en büyük aracı olduğu, … Gazetesinin yapmış olduğu dava konusu haber için attığı “…” başlığı ile haberin muhatabı kendisiymiş gibi sadece haberi tekzip etmekle kalmayıp, aynı zamanda … Gazetesi’nin kurumsal kimliğini hedef aldığı, haberin devamının yer aldığı 21.sayfada ise üst başlık olarak “…” iddiasına yer verildiği ve haberin “…” başlığıyla devam ettiği, gazetenin, attığı bu üst başlık ile … Gazetesi’ni paralel yapının bir parçası olmakla suçladığı ancak haberin içeriğinde bununla ilgili bir belgeye yer vermediği, … Gazetesi’nin bu haberinin, Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi’nin gazetecinin temel görevleri ve ilkeleri başlığının 1, 5 ve 12. maddelerinin ihlalini teşkil eden etik dışı bir haber olduğu, gazetelerin yayın politikaları irdelendiğinde, yayınlanan haberler ve kamuoyunda oluşan genel kanıya göre, … Gazetesi’nin TMSF denetimine geçtikten ve …’na satıldıktan sonra, siyasi iktidarın söylem ve eylemlerine paralel bir yayın politikası izlediği ve yayınladığı haberleri iktidarın bakış açısı ile kamuoyuna verdiğinin görüldüğü, … Gazetesinin ise, siyasi iktidara muhalif bir anlayışla olaylara yaklaşmakta ve yayınlarında ulusalcı bir politika uygulayarak muhalefet …sü gibi davrandığı, dolayısıyla, yayınlarında da ağırlıklı olarak paralel yapıyı eleştiren ve buna karşı çıkan bir tavır sergilemekte olan … Gazetesine getirilen “…” tanımlamasının haberin içeriğine değil, kurumsal kimliğine getirilmiş bir suçlama olduğunu, uyuşmazlığın çözümü bakımından haksız rekabet kavramı üzerinde durulması gerektiği, Türk Ticaret Kanunu haksız rekabeti m. 54/2. hükmünde tanımladığı, 55. maddesinde ise uygulamada en sık rastlanılan bazı haksız rekabet hallerine örnekler verdiği, TTK m. 54/2. hükmüne göre, haksız rekabetin, rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar olduğu, bir eylemin haksız rekabet olarak sayılabilmesi, bunun ya TTK m. 55’te sayılan hallerden birine açıkça girmesi, ya da niteliği itibariyle buna benzerlik göstermesine veya TTK m. 56’daki genel tanımın kapsamına sokulabilmesine bağlı olduğu, davacının, davalı …’nin dava konusu haberi yapmasının kötüleme ve küçük düşürme amacı güttüğü ve bu fiilin TTK m.55/l,a-Tde düzenlenmiş bulunan haksız rekabetin özel görünümlerinden biri olan “Başkalarını veya onların mallarını, iş ürünlerini, fiyatlarını, faaliyetlerini veya ticari işlerini yanlış, yanıltıcı veya gereksiz yere incitici açıklamalarla kötülemek” kapsamında değerlendirilmesi gerektiği iddiasında bulunduğu, kötülemenin genel itibariyle bir kişi hakkında olumsuz intiba yaratılması olup, kötülemenin TTK m.55/l,a-1 çerçevesinde haksız rekabet olarak nitelendirilebilmesi için bir açıklamanın başkalarının şahsı, malları, iş ürünleri, fiyatları, faaliyetleri veya ticari işleri hakkında yanlış, yanıltıcı veya gereksiz yere incitici olması gerektiği, kötüleme ile ilgili olarak dikkat edilmesi gereken hususun, ifade özgürlüğü çerçevesinde vakıa, olay ve şahsi fikirlerin kural olarak açıklanabileceği olduğu, kötüleme içeren açıklama ancak yanlış veya yanıltıcı ya da gereksiz yere incitici ise haksız rekabet olarak nitelendirilebileceği, yanlış açıklamaların, içeriği gerçekle bağdaşmayan, belirli bir vakıa veya olay ya da durum hakkında içeriği objektif olarak yanlış olan açıklamalar olduğunu, bir konu veya vakıa hakkında yapılan yorumların yanlış olduğundan bahsetmenin ise kural olarak mümkün olmadığını, yorumların ancak yanıltıcı veya gereksiz yere incitici olabileceğini, yanıltıcı açıklamaların ise, mahiyeti, tarzı ve içeriği birlikte değerlendirildiğinde, açıklamanın muhatabının hataya düşmesine sebep olabilecek, yanlış izlenim bırakabilecek beyanlar olduğunu, içeriği doğru olan bilgilerin dahi yanıltıcı olabileceğini, bu noktada somut olayın tüm şartlarının birlikte değerlendirilmesi gerektiğini ve açıklamayı yapan kişinin kusurunun, yani yanıltma iradesinin gerekmediğinin ifade edilmesi gerektiğini, önemli olanın, açıklamanın muhatabını yanıltabilecek, diğer bir ifadeyle, hataya düşürebilecek nitelikte olması olduğunu, gereksiz yere incitici açıklamalar, içeriği doğru olmakla birlikte, ölçüsüz bir şekilde ve amacını aşarak kişi, faaliyetleri, iş ürünleri vs. hakkında olumsuz bir intiba yaratan beyanlar olduğunu, her olumsuz eleştirinin, gereksiz yere incitici açıklama olarak nitelendirilemeyeceği, burada söz konusu olanın daha ziyade kişiyi ve faaliyetlerini ya da iş ürünlerini değersiz, hatalı, bozuk, işe yaramaz göstermek suretiyle, küçük düşüren ağır eleştiriler olduğunu, uyuşmazlığın taraflarının hitap ettiği okuyucu kitlesi ve davalının yapmış olduğu haberin üslubu dikkate alındığında, … Gazetesi tarafından yayınlanan haberin ifade ve basın özgürlüğünü aşan ve … Gazetesi’nin kurumsal kimliğini hedef alan nitelikte olduğu, davalının yapmış olduğu haberin davacının 09.10.2014 tarihli haberine tekzip niteliğinde olmasına rağmen, başlık olarak seçtiği kavramların içerikle herhangi bir bağlantısı bulunmadığı, okuyucunun dikkatini en çok çeken kısım olan sürmanşet ve haber başlığında yer alan ibarelerin haberin içeriğine dikkat çekme amacı taşıması gerekirken davacının okuyucuları nezdindeki itibarını zedeleyecek nitelikte olduğu ve TTK m. 55/l,a-1 kapsamında değerlendirilebileceği yönünde görüş bildirmiştir.
Uyuşmazlık, davalıların yayın yolu ile gerçekleştirdikleri eylemlerinin davacıya karşı haksız rekabet teşkil edip etmediği noktasında toplanmaktadır.
6102 sayılı Yasanın 54.maddesi uyarınca haksız rekabete ilişkin bu Kısım hükümlerinin amacı, bütün katılanların menfaatine, dürüst ve bozulmamış rekabetin sağlanmasıdır. Rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar haksız ve hukuka aykırıdır.
Haksız rekabete ilişkin hükümlerin amacı hukuka uygun ve bozulmamış rekabetin sağlanmasıdır. Kanun ne “dürüst” ne de “bozulmamış” rekabeti tanımlamıştır. “Dürüst” terimi için kaynak kanunun Almanca metninde “saf, karışık ve katışık olmayan” anlamına gelen “…” …ğü için kullanılmıştır. Fransızca metinde ise “…” …ğü yer almaktadır. Fransızca …ğün sözlükte çeşitli karşılıkları vardır: Sadık, dürüst ve haksız olmayan gibi. Dürüst …ğü Fransızca “…”den çevrilmiştir. Ancak, hüküm yorumlanırken bu …ğe Almancadaki “saf, karışık, katışık olmayan” anlamı da verilmeli, ayrıca dürüst kelimesi, sadece doğru veya kanunlara uygun şeklinde anlaşılmamalıdır. Kastedilen saf, geniş anlamda, kurallara uygun, dürüst rekabettir. Hukuka uygun rekabet kanunî rekabete, kanun kurallarına uygun olarak yapılan rekabete özgülenemez. Hukuka uygun rekabet, oyunun dürüstlük kurallarına, centilmenliğe uygun olarak oynandığı katışıksız, saf bir rekabettir. “Bozulmamış” rekabet ise güven duyulan bir anlamda “hilesiz” demektir.
Rekabet hükümleri yukarıda vurgulanan “hukuka uygun/saf/dürüst” ve “bozulmamış” rekabeti tüm katılanların menfaatine sağlar. Tüm katılanlar ile rekabet hukukunun ünlü üçlüsü kastedilmiştir: Ekonomi, tüketici ve kamu. “Katılanlar” gibi çok geniş bir …ğün kullanılması ile rekabet kurallarının rakipler arası ilişkilere özgülenmesinin yolu kapatılmıştır.
İkinci fıkra haksız rekabete ilişkin ilkeyi koymaktadır. İlkenin taşıyıcı kolonu dürüst davranış kuralıdır. Dürüstlük kuralına aykırılık ya davranışlarla ya da ticarî uygulamalarla olur. Davranışlar ve ticarî uygulamalar iş etiğine, doğruluğa, dürüstlüğe ters, aldatıcı, yanıltıcı, kandırıcı olabilir. İsviçre Kanununun gerekçesinde ifade edildiği üzere dürüstlük kuralına aykırı davranışlar ve ticarî uygulamalar rekabetin işlevsel kurallarını zedeler, rekabetten beklenen sonuçların alınmasını engeller. Buradaki, yani rekabet hukukundaki dürüstlük kuralları İsviçre öğretisinde belirtildiği gibi Türk Medenî Kanununun 2. maddesinin birinci fıkrası hükmündeki dürüst davranış kuralları ile tam örtüşmeyebilir. Çünkü Türk Medenî Kanununu 2. maddesi anlamında dürüstlük kuralları sözleşmesel veya önsözleşmesel temelde ve taraflar arasındaki ilişkide var olan güvenle ilgilidir. Rekabet hukukunda ise bu anlamda taraf mevcut olmayabilir. Çoğu kez bir haksız fiil konumu bile söz konusu olabilir.
TTK’nın 55/1 maddesine göre “Başkalarını veya onların mallarını, iş ürünlerini, fiyatlarını, faaliyetlerini veya ticari işlerini yanlış, yanıltıcı veya gereksiz yere incitici açıklamalarla kötülemek,” dürüstlük kuralına aykırı reklamlar ve satış yöntemleri ile diğer hukuka aykırı davranışlar arasında, haksız rekabet hallerinin başlıcaları içerisinde gösterildiği gibi TTK’nın 58.maddesinde de haksız rekabetin basın vasıtasıyla işlenmesi halinde basının mesuliyeti hüküm altına alınmıştır. Madde, 6762 sayılı Kanunun 60.maddesinden aynen alınmıştır.
Kötüleme soyut olaya göre karalamayı, perdelemeyi, değerini küçümsetmeyi ve düşürtmeyi kapsar. Kötüleme iki eylemle ifade edilmiştir: yanıltıcı veya gereksiz yere incitici açıklamalar. Bu iki eylemin de nesnel bir değerlendirme ile gerçek olmaması gerekir; yani kötülemede bulunanın açıklamaları gerçekse haksız rekabet oluşmaz. “Yanlış” …ğü hükmün amacını açıkça belirtmektedir. Öğretide ve bazı mahkeme kararlarında “yanıltıcı” kavramı; iş ürününe, faaliyete, mallara veya fiyata ilişkin açıklamanın veya nitelendirmenin, takdim ediliş tarzının, seçilen …klerin, resimlerin veya yapılan karşılaştırmanın hedef kitlede veya kişilerde bıraktığı genel izlenimle, bunların açıklama konusunu olduğundan değişik ve olumsuz algılaması şeklinde ifade edilmiştir. “Yanıltıcı” ibaresi hedef kitle veya farklı bir deyişle muhatapla birlikte değerlendirilmelidir. Gereksiz yere incitici beyanlar, amacını aşan değer yargılarıdır; amacın aşılmasıyla yargılar (eleştiri de denilebilir), gerçek dışı veya gerçeğe uymayan, gerçekle bağdaşmayan veya gerçeğe ters hâle gelmiştir. Ölçüsüzlük ve üslup gerçek payının mevcudiyetine rağmen eleştiri kavramı ile uyuşmuyorsa, eleştiri (beyan) inciticidir. Ölçüsüzlük hatta gerçeğe uygunluk sınırını zorluyorsa, gene gereksiz yere inciticilikten sözedilir. “Mal” ile gerçek anlamda ticarete konu, bir gereksinime cevap veren bir şey kastedilmiştir. İş ürünü ise çok daha geniştir. Bir patent, tasarım, makale, film, sahneye koyuş, bir icra iş ürünüdür. Kötüleme sebebiyle hükmün uygulanabilmesi için kusurun varlığı şart değildir. Hüküm “başkasının” yani doğrudan bir kişinin veya kişiliği olmayan bir topluluğun kötülenmesi halinde de uygulanır.
TTK’nın 56. maddesi uyarınca haksız rekabet sebebiyle müşterileri, kredisi, mesleki itibarı, ticari faaliyetleri veya diğer ekonomik menfaatleri zarar gören veya böyle bir tehlikeyle karşılaşabilecek olan kimse maddede belirtilen davaları açabilecek ve aynı maddenin d bendi uyarınca kusur varsa zarar ve ziyanın tazminini ve e bendi uyarınca da Borçlar Kanunu’nun 58. maddesinde gösterilen şartlar mevcutsa manevi tazminat verilmesini isteyebilecektir.
Borçlar Kanunu 58 .maddenin Türk Ticaret Kanunu’nun 56. maddesi ile birlikte mütalaası ile çıkan sonuca göre de davacının iktisadi menfaati yönünden zararın veya tehlikenin ve davalının kusurunun olması kafi bir sebeptir. Menfaat ihlalinin bir elem veya acıya sebebiyet vermiş olması gerekli olmayıp, tüzel kişiler için iyi şöhretin korunması amaçlanmaktadır.
Öte yandan Basın özgürlüğü Anayasa uyarınca her ne kadar güvence altına alınmışsa da hiç şüphesiz ne basın özgürlüğü ne de bu özgürlüğün sonucu tanınan ayrıcalıklar sınırsız değildir. Basın özgürlüğünün de kişi ve toplum yararı açısından sınırlandırılabileceği kuşkusuzdur. Basın haber verme fonksiyonunu yerine getirirken gerçeklik, kamu yararı ve toplumsal ilgi, güncellik, konu ile ifade arasında düşünsel bağlılık kurallarına uymakla yükümlüdür. Haber verme hakkı ancak bu sınırlar içinde kaldığı müddetçe hukuka uygundur. Sözünü ettiğimiz temel kurallardan olan, konu ile ifade arasında düşünsel bağlılık, haber gerçeği yansıtsa bile, kullanılacak dil ve ifadenin, yapılacak niteleme ve yorumun, haberin verilişinin gerektirdiği ve zorunlu kıldığı biçim ve ölçüde bulunmasını öngörür. Yine yayın yoluyla yapılan bir eylemin kişilik haklarına aykırılık teşkil edip etmediği gerçeğe uygunluk, kamusal ilgi ve toplumsal yarar, güncellik ve şekle uygunluk unsurlarının bulunup bulunmadığı değerlendirilerek tespit edilmelidir. Hukuka uygunluğun diğer tüm ilkeler bulunsa bile, yazının yazılış biçimi ve şekli, yazıda kullanılan ifadeler hukuka aykırı olabilir. Herhangi bir haber gerçeğe ne kadar uygun olursa olsun, haber verilişinin gerektirmediği tahkir edici bir dilin kullanılması durumunda, hukuka uygunluk durumu söz konusu olamaz. Kullanılan ifadenin, habere konu olan olay ile düşünsel bir bağlantısının bulunması zorunludur. Bu zorunluluğu aşan ve kişiyi objektif yönden tahkir edici ifadelerin kullanılması durumunda bu hakkın sınırı aşılmış, hukuka uygunluk sebebi ortadan kalkmış olur. Diğer bir deyişle yapılan beyan gerçek payı taşımasına rağmen beyanın üslubu, ölçüsüzlüğü veya zamanı itibarı ile amacın aşılması söz konusu olabilir.Kötüleme sebebiyle haksız rekabet oluşabilmesi için kusurun varlığı gerekli değildir.
Bu açıklamalar ışığında somut olayın değerlendirilmesinde; … tarihli gazetede “…” başlığı ile verilen haberde … … gazetesinin ahlaksız iftiralarına bir yenisini daha eklediği belirtilerek … gazetesinin haberine karşı doğru olduğu belirtilen hususların yer aldığı, haberin…sayfadaki devamında da ” …” başlığı ile … gazetesinin …ğu, … çalıştığının belirtildiği görülmektedir.
Dosya kapsamından anlaşıldığı üzere uyuşmazlık konusu haber, davacıya ait … gazetesinin ” …” başlığı altında …”…” başlığı ile verilen haberden kaynaklanmaktadır. Davacı, anılan haberin, TTK’nın 55.maddesinin a bendinin 1.maddesi uyarınca kötüleme ve küçük düşürme gayesi yazıldığı, gazetenin yanlış yanıltıcı incitici beyanlarla kötülendiği, TTK’nın 57/1.maddesi uyarınca haksız rekabet teşkil ettiğini beyanla tazminat isteminde bulunmuştur.
Yukarıda açıklandığı üzere 6102 sayılı Yasanını 55/1.maddesi uyarınca başkalarının faaliyetlerini veya ticari işlerini yanlış, yanıltıcı veya gereksiz yere incitici açıklamalarla kötülemek dürüstlük kuralına aykırı davranış olarak ve haksız rekabet hallerinden sayılmış olup, somut durumda haberde kullanılan ifadelerin bu kapsamda kalmadığı, amacını aşan bir değer yargısı olmadığı, yazının yazılış biçimi ve şekli, yazıda kullanılan ifadelerde hukuka aykırılık bulunmadığı, gerek haber içeriği gerek kullanılan ifade itibari ile ölçüsüzlük bulunmadığı, her iki gazetenin yaptığı haberler nazara alındığında, eleştiri kapsamında değerlendirilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır. Varılan bu kanaat ile davanın reddine karar verilerek aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:
1-Davanın reddine,
2-Alınması gerekli 44,40 TL harcın peşin alınan harçtan mahsubu ile bakiye kısmın 492 sayılı Yasanın 31.maddesi gereğince, karar kesinleştiğinde ve istem halinde davacı yana iadesine,
3-Davacı tarafından karşılanan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalılar tarafından karşılanan 900,00 TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalılara verilmesine,
5-Davalılar kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, harçlandırılan dava değeri üzerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre hesaplanan 3.000,00 TL nisbi vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
6- Taraflarca yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının 6100 sayılı Yasanın 333.maddesi ile Yönetmeliğin 207.maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra hesap numarası bildirilmiş ise elektronik ortamda hesaba aktarmak suretiyle; hesap numarası bildirilmemiş ise masrafı kalan paradan karşılanmak suretiyle PTT merkez ve işyerleri vasıtasıyla adreste ödemeli olarak yazı işleri müdürü tarafından iadesine,
Dair, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süresi içerisinde Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu kabil olmak üzere verilen karar alenen okunup usulen anlatıldı. 13/03/2019

Katip …

Hakim …