Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/611 E. 2021/355 K. 22.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2014/611 Esas
KARAR NO : 2021/355

DAVA : Alacak (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 16/09/2014
KARAR TARİHİ : 22/04/2021
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde; Müvekkilinin kiracısı olduğu İstanbul, Bebek, … cad, No:.. adresindeki müstakil binanın bir katında davalı ve ortağı … ile “…” isimli et lokantasını açıp işletmek üzere 15.12.2010 tarihli işletme ve Gelir Paylaşım Protokolünü imzaladıklarını, anılan sözleşmenin 3. maddesine göre söz konusu sözleşmenin 13.12.2010-13.12.2013 tarihleri arasında geçerli olduğunu, aynı maddeye göre işyerinde 13.12.2010-13.03.2011 tarihleri arasında yapılacak cironun %25’inin her halükarda aylık 37.500,00-TL’den az olmamak üzere, 13.03.2011-13.12.2012 tarihleri arasında yapılacak cironun %25’i her halükarda aylık 50.000.00-TL’den az olmamak üzere, davacıya ödeneceğini, bakiyesinin ise davalı yedinde kalacağını, 3.maddeye göre POS cihazı üzerinden kredi kartı ile yapılan satışlarda ise söz konusu % orandan başka banka komisyon bedelinin de müvekkiline Ödeneceğini, Sözleşmenin 4.maddesine göre Davalının müvekkiline aylık 9.600-Euro yatırım bedeli ödeyeceğini, işyeri “…” adıyla ve Davacının bir organizasyon şirketi olmasından kaynaklanan becerisiyle gayet ses getirir bir biçimde açıldığını, kısa sürede ünlü simaların uğrak yeri haline geldiğini, davacı tarafın kendisine ait POS cihazları üzerinden yapılan tahsilatları düzenli şekilde davalıya ait banka hesabına ödediğini, davalının nakit yaptığı tahsilatlar sebebiyle taraflar arasındaki sözleşmenin 3 .maddesine göre ödemesi gereken %25 bedelleri müvekkiline ödemediğini, aynı şekilde davalı sözleşmenin 4.maddesine göre aylık 9.600,00.Euro yatırım bedellerini de Ödemediğini, davacı tarafından her şeyi ile (demirbaş, mutfak malzemeleri ile bir lüks lokantada olması gereken her şey) hazır edilmiş yerde 13.12.2010 tarihinde işe başlayan Davalının, sözleşmede adı geçen ortağı ile anlaşamadığını ve aldığı başka teklifler nedeniyle işi savsaklamaya başladığını, İstanbul … Noterliğinin 20.09.2011 tarih ve …sayılı ihtarnamesini keşide ederek akdin hiç kurulmadığını iddia ederek iş yerine gelmemeye başladığını, bu nedenle davacının tamamen davalının şahsı üzerine kurulu iş yerini işletemediğini ve büyük zarara uğradığım, mahrum kalınan kar (20,09.2011-13.12.2013 arasındaki yaklaşık 27 aylık dönemde aylık 50.000 TL’den toplam 1.350.000,00-TL), bizzat davalı tarafça yapılan tahsilatların ödenmemiş KDV bedelleri, davalı tarafça ödenmemiş kredi kart) komisyon bedellerini, nakit ciroların bizzat davalı tarafça tahsiline rağmen bu bedeller için davacıya aylık 37.500-TL’dcn az olmamak üzere ödeme yapılmadığını beyanla, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak ve HMK 107 gereğince ileride artırılmak kaydıyla şimdilik, 40,000-TL yatırım bedeli, 20.000,00.TL ciro payı, 20.000-TL kredi kartı komisyon bedeli ve 20.000,00 TL mahrum kalınan kar bedeli olmak üzere toplam 100.000-TL’nin davalının temerrüt tarihi olan 19,06.2013 tarihinden itibaren en yüksek ticari reeskont avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde; Müvekkili … ile davacı … Lld, Şti. arasında 15,12.2010 tarihli “İşletme ve Gelir Paylaşım Sözleşmesi” düzenlendiğini, bu sözleşmenin taraflarından birinin de, davalı …’la birlikte “işletmeci” olarak görünen … olduğunu, taraflar arasında tanzim ve imza edilen bu sözleşme incelendiğinde, bu sözleşmenin, davacı şirketin kirası altında bulunduğu belirtilen “Bebek …Cd. No:..” adresinde bulunan taşınmazın işletmesinin, 01.01.2011 tarihinden itibaren “işletmeci” sıfatıyla … ve …tarafından yapılması amacıyla düzenlendiğini. Sözleşmenin; 1. maddesine göre. … ve …’in burayı restoran ve cafe olarak işleteceklerini, 7. maddesine göre işyerine ait telefon, doğalgaz, su, elektrik v,s. bedellerin tamamından işletmecinin sorumluğu olduğunu, 8,maddesine göre işyerindeki faaliyetler için alınacak tüm tüketim, gıda, içecek, temizlik, teknik donanım, mobilya v.s, şeyleri sağlama yükümlülüğünün işletmeciye ait olduğunu, 9.maddesine göre işyerinde istihdam eden sıfatının münhasıran işletmeciye ait olduğunu, belirttiğini, bu sözleşmeye göre … ve …ni, bu işyerinde, tam bir işletmeci ve işveren olarak hareket etme hak ve yetkisine sahip olacağını, ancak taraflar arasında bu sözleşme tanzim ve İmza edilmiş olmasına rağmen; davacı şirket tarafından, bu sözleşmede yer alan maddelere hiçbir zaman uyulmadığını, bu yerin işletmeci!iğini hiçbir zaman işletmecilere bırakılmadığını, bu taşınmazın vergi levhasının hep davacı …Ltd. Şti.’ne ait olduğunu ve …tarafından işletildiğini, bu yerde faaliyet gösteren lokantanın bütün ticari işlemlerinin, davacı şirket üzerinden yürütüldüğünü, taraflar arasında tanzim ve imza edilmiş olan 15.12.2010 tarihli sözleşmenin, hiçbir zaman yürürlüğe girmediğini, sözleşmenin koşullarının hiçbir zaman oluşmadığını, davacı şirketin, sözleşmede azılı şartlan hiçbir zaman yerine getirmediği için, İstanbul … Noterliğimin 20 Eylül 2011 tarihli vc …Y. Numaralı ihtarnamesi keşide edilerek, 15.12.2010 tarihli “İşletme ve Gelir Paylaşım Sözleşmesinin şartlarına hiçbir zaman davacı şirket tarafından uyulmamış olması, sözleşmenin imzasından itibaren hükümlerinin uygulanmaması, işletme hakkının müvekkile devredilmemiş olması karşısında; sözleşmenin en başından beri taraflar arasında yürürlüğe girmemiş olduğunu, bu sebeple de tanzim tarihinden itibaren, müvekkili … için bağlayıcılık taşımadığı hususlarının, davacı şirkete bildirildiğini, bu yerin, hiçbir zaman. …’ın işletmesine geçmediği için, davalının “denize sıfır konumda, Bebek semtindeki yeri neredeyse bedelsiz kullandığı” iddiasının tamamen asılsız olduğunu, dava dilekçesinin ekinde bulunan dekontların bir kısmının, davalı … ile ilgisinin bulunmadığını. …’ın isminin bulunduğu dekontların ise, davacı tarafından, …’ın tedarikçilere ödeyeccği paralara ve işçilik alacaklarına ilişkin olarak gönderildiğini, davalı …’ın, davacı şirketten, alacağının bulunduğunu, davanın temelinde müvekkili …’ın, alanında oldukça başarılı, televizyon kanallarında yemek programlan yapan, yazılı basında adından sık sık söz edilen, ülke çapında tanınmış, çok ünlü bir aşçı olduğunu, tüm bu özellikleri İle meslektaşlarından ayrılarak, aşçılık alanında kendini zirveye taşıması, mesleğinde …olarak ün yapması ve isminin, nitelikli bir marka değeri kazanması yattığını, davacı şirketi, hiçbir hakkı ve dayanağı bulunmadığı halde, …’ın isminden ve tanınmışlığından menfaat elde etmeye çalıştığını beyanla, her yönüyle haksız ve hukuka aykırı olan davanın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.

DELİLLER
Davacı vekili delil ve belgelerini ibraz etmiş, davada; 15.12.2010 tarihli İşletme ve Gelir Paylaşım Protokolüne, davalı tarafa keşide edilen İstanbul … Noterliğinin 20.09.2011 tarih ve … sayılı ihtarnamesine, davacı tarafından davalıya ödeme yapıldığına dair ödeme dekontlarına, davacı tarafın Z raporlarına, kasa fişleri, POS kayıtlarına, ticari defter ve kayıtlarına, gerektiğinde audit raporuna, tanık beyanlarına ve yemin deliline dayanmışlardır.
Davalı vekili delil ve belgelerini ibraz etmiş, davada; 15.12.2010 tarihli İşletme ve Gelir Paylaşım Sözleşmesine, davalı tarafından davacı şirkete gönderilen İstanbul …Noterliği’nin 20 Eylül 2011 tarih ve … yevmiye nolu ihtarnamesine, İstanbul … Sulh HUkuk Mahkemesi’nin …D.iş sayılı dosyasına, … tarafından davacı şirkete gönderilen İstanbul …Noterliği’nin 04 Kasım 2011 tarihli ihtarnamesine, İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … E sayılı takip dosyasına, Ankara … Fikri Sinai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin … E sayılı dosyasına, İstanbul … Asliye Ceza Mahkemesi … E sayılı dosyasına, dava dışı …ile davacı şirket arasında imzalanmış 15.06.2020 tarihli İşletme ve Gelir Paylaşım Sözleşmesine, tanık beyanlarına, bilirkişi incelemesine dayanmışlardır.
Davacı tarafın alacağının varlığı ve miktarının tespiti yönünden alınan 17.08.2017 tarihli raporda:
”…1.Taraflar arasında bir iş görme sözleşmesi olduğu;
2. Sözleşmeye göre ödenmesi gereken yatırım bedelinin Dava tarihi (22/01/2014) itibari ile ise, TCMB resmi sitesinden alınan verilere göre bu tarihteki 86.400,00.-EURO’nun TL karşılığının (86.400,00 X 3,0385 =) 262.526,40.-TL olduğu, davacı talebi 40.000.-TL olup, taleple bağlılık ilkesi gereği bu tutarın dikkate alınması gerektiği;
3. Sözleşme kapsamında davalı tarafından davacıya ödenmesi gereken ciro tutan 13/12/2010 -13/03/2011 tarih aralığını kapsayan dönem için; (37.500,00 X 3 ay – ) 112.500,00.-TL, 13/03/201 i -12/09/2011 tarih aralığını kapsayan dönem için ise: 150.000.00 X 6 ay = ) 300.000.00.-TL olmak üzere toplam (300.000,00 + 112.500,00 = ) 412.500,00.-TL olarak hesaplandığı; ancak Mahkemenin taleple bağlı olduğu,
4. Eğer sözleşmedeki sona erme tarihi nazara alınırsa sözleşme kapsamında davalı tarafından davacıya ödenmesi gereken ciro tutarının 13/12/2010 – 13/03/2011 tarih aralığını kapsayan dönem için; (37.500,00 X 3 ay – ) 112.500,00.-TL, 13/03/2011 – 12/12/2012 tarih aralığını kapsayan dönem için ise; (50,000,00 X 22 ay = ) 1.100.000,00.-TL olmak üzere toplam (1.100.000,00 + 112.500,00 =) 1.222.500,00.-TL olarak hesaplandığı; ancak Mahkemenin taleple bağlı olduğu;
5. Kredi kartı komisyon bedeline ilişkin talebin ispata muhtaç olduğu, mahrum kalınan kar talebinin yerinde olmadığı…” tespit ve rapor edilmiştir.
Davacı ve davalı vekilleri iş bu rapora itiraz etmiş, itirazlar kapsamında … Şubesi, …Şubesine ve … Şubesine müzekkere yazılarak 15/12/2010 tarihinden itibaren kredi kardı komisyon bedeli sorulmuş, gelen cevap kapsamında ve itirazlar doğrultusunda dosyada ek rapor aldırılmış, 30.10.2018 tarihli ek raporda:
”…rapor içinde tafsilen arz edilen sebeplere binaen, kök rapordaki kanatlerinde herhangi bir değişikliğe gidilmediği,
Diğer yandan, davacı yanın aylık yatırım bedeli hesabına yönelik itirazının da yerinde görülmediği, Mahkemenin aksi görüşü benimsemesi ihtimaline binaen, davacı itirazına uygun şekilde rapor içinde dördüncü paragrafta gerekli hesaplama yapılmış olduğu…” tespit ve rapor edilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; sözleşmesinden kaynaklanan yatırım bedeli, ciro payı, mahrum kalınan kar ve kredi kartı komisyonuna ilişkin belirsiz alacak davasıdır.
Taraflar arasında, mülkiyeti davacıya ait işyerinin davalı tarafından “…” isimli et lokantası olarak 13.12 2010-13.12.2013 tarihleri arasında işletilmesi hususunda 15.12.2010 tarihli İşletme ve Gelir Paylaşım Protokolü bulunduğu, buna göre, davalı işletmecinin 13.12.2010-13.12.2011 tarihleri arasında ilk yıl cironun aylık %25’i (37.500 TL.nin altına düşmeyecek şekilde), 13.12 2010-13.12.2012 tarihleri arasında ise cironun aylık %25’ini (50.000 TL.nin altına düşmeyecek şekilde) ödeyeceği, ayrıca işletmecinin her ay yatırım bedeli ödeyeceğinin kararlaştırıldığı hususlarında çekişme bulunmamaktadır. Çekişme, sözleşmenin hukuki niteliği, tarafların sözleşmesel edimlerini yerine getirip getirmedikleri, sözleşmenin hayata geçip geçmediği, işletmenin işletilmesinin davalıya bırakılıp bırakılmadığı ve nihayet davacının alacak talebinin yerinde olup olmadığı ve tutarına ilişkin olduğu anlaşılmaktadır.
Davalı yanca, işletmenin hiç bir zaman davalıya teslim edilmediği, vergi levhasının davacıya ait olup, davalının sigortalı olarak davacının iş yerinde çalıştığı iddia edilmiştir. Gerçekten de dosya kapsamında getirtilen SGK kayıtlarına göre; davalının 03 Eylül 2010-23 Haziran 2011 tarihleri arasında davacı şirkette şef garson olarak çalıştığı belirlenmiştir. Ancak davacı yanca sunulan davacıya ait pos cihazları üzerinden yapılan tahsilatlardan, davalı hesabına düşen kısmın düzenli şekilde davalıya ait banka hesabına yapıldığı görülmüştür. Davalı bu bedelleri aldığını ancak, bunların kendisine, tedarikçilere ödeyeceği paralara ve işçilik alacaklanna ilişkin olarak gönderildiğini iddia etmiş ise de; söz konusu yerin işletmeciliğinin kendisine bırakılmadığını iddia eden davalının, tedarikçilere hangi sıfatla ödeme yaptığı anlaşılamamış ve bu iddianın hayatın olağan akışına aykırı olduğu, davalının sözleşme gereğince dava konusu yeri işlettiği sonucuna varılmıştır.
Mahkememizce hükme elverişli bulunan 17.08.2017 tarihli bilirkişi kök raporu ile 30.10.2018 tarihli ek rapor kapsamına göre; taraflar arasında bir lokanta işletmesinin yönetimini ve işletilmesini yapmak üzere akdedilmiş bir iş görme sözleşmesi olup, taraflara taahhüt edilen edimlerin gerçekleştirilmesi borcunu yüklemektedir. Hukuki niteliği vekalet sözleşmesi olan bu sözleşme davalıya özenli ifa ve sadakat borcu yüklemektedir. Bu tür iş görme sözleşmelerinin normal vekalet sözleşmesi gibi her zaman sona erdirilip erdırilemeycceği tartışmalıdır. Borçlar Kanunun 396. Maddesine göre, vekalet sözleşmesinin vekil ve vekalet veren tarafından her zaman sona erdirilebileceğine dair açık ve emredici bir hüküm bulunmamasına rağmen doktrinde vekalet sözleşmesinde her zaman azil ve istifa hakkının tanınmasının tarihsel gelişim içinde bu sözleşmede var olan özel güven ilişkisine bağlanan bir sonuç olduğu belirtilmektedir (S. Sarı, Vekalet Sözleşmesinin Tek Taraflı Olarak Sona Erdirilmesi, İstanbul, 2004, s. 65 vd. s. 103; H. Tandoğarı, Borçlar Hukuku-Özel Borç İlişkileri, Ankara, 1987, s. 620). Azil ve istifa yoluyla vekalet sözleşmesine her zaman ve nedensiz olarak son verilmesi mümkün olduğundan, diğer sürekli borç ilişkisi yaratan sözleşmelerde olduğu gibi (örneğin kira sözleşmesi) sözleşmenin haklı sebeple sona erdirilebileccğine ilişkin bir düzenlemeye de kanunda yer verilmiş değildir (S. Sarı, s. 91). BK. 396. maddeye göre gerek vekil, gerekse vekalet veren sözleşmeyi her zaman sona erdirme hakkına sahip olduğuna göre, kanuni hak olarak verilen bir hakkın kullanılmasının “haksız” olarak nitelendirilmesi mümkün olmamak gerekir. Nitekim kanun koyucu BK. md. 396/2’de bu hakkın ancak münasip olmayan zamanda kullanılması halinde diğer tarafın zararının tazmin edileceğine ilişkin bir sınırlandırma getirmiştir. Bu durumda dahi sözleşmenin azil veya istifa yolu ile sona ermesi sonucu engellenmemektedir. Bu açık düzenleme de göstermektedir ki, kanun koyucu vekalet sözleşmesinde tarafların sözleşmeyi her zaman sona erdirme hakkını mutlak olarak tanımakta ve sadece münasip olmayan zamanda sona erdirme halinde bundan doğan menfî zararın tazmin edilmesi yükümlülüğünü getirmektedir. BK.m, 396 azil uygun olmayan zamanda yapılsa dahi sadece menfi zararların tazminini ön görmektedir. Sözleşmenin uygun olmayan zamanda sona erdirildiği ihtimal olarak kabul edilse dahi, ön görülebilecek tazminat menfî zararların tazmini nedeniyle doğan tazminat olacaktır (Sarı, s. 139). BK. md. 396/2’de ön görülen tazminat hiçbir şekilde ifa menfaatini hedef alan müspet zararların tazmini olmayıp sözleşmeye olan güven nedeniyle boşa giden harcamaların oluşturduğu menfi zararlara ilişkin tazminattır (Sarı, s. 139 vd.).
Sözleşmeye göre ödenmesi gereken yatırım bedelinin 262.526,40.-TL olduğu, davalı tarafından davacıya ödenmesi gereken ciro tutarının ise toplam 412.500,00.-TL olarak hesaplandığı, davacı yanın talep artırım dilekçesi ile yatırım bedeli için talebini 262.526,40 TL., ciro payı için ise 412.500,00 TL. Olmak üzere toplam 675.026,40 TL.ye yükselttiği, diğer alacak kalemlerinden ise feragat ettiği, sözleşmenin davacı tarafından 19.06.2013 tarihli ihtarname ile feshedildiği, ihtarnamenin davalıya 09.07.2013 tarihinde tebliğ edildiği, davalıya verilen 7 günlük sürenin 16.07.2013 tarihinde sona erdiği, faiz hesabında bu tarihin dikkate alınması gerektiği anlaşıldığından davanın kısmen kabulüne, yatırım bedeli ve ciro payı toplamı olan 675.026,40-TL’nin 16.07.2013 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, feragat nedeniyle mahrum kalınan kar ve kredi kartı komisyonuna ilişkin diğer istemlerin reddine karar verilmesi gerektiği sonuç ve kanaatine varılmakla;
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-)Davanın KISMEN KABULÜNE, yatırım bedeli ve ciro payı toplamı olan 675.026,40-TL’nin, 16.07.2013 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, feragat nedeniyle mahrum kalınan kar ve kredi kartı komisyonuna ilişkin diğer istemlerin REDDİNE,
2-)Alınması gereken 46.111,05-TL nispi karar ve ilam harcından peşin alınan 1.707,75-TL harcın, ve 10.503,11-TL ıslah harcının mahsubu ile bakiye 33.900,19-TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-)Davacının yaptığı 25,20-TL başvuru harcı, 1.707,75-TL Peşin harç, 10.503,11-TL ıslah harcı, 3,80-TL vekalet harcı, 273,70-TL davetiye masrafı, 3.000,00-TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 15.513,56-TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
4-)Davacı vekili kendisini bir vekil ile temsil ettiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari ücret tarifesi uyarınca 50.801,32-TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-)Davacı gider avansından artan bakiyesinin karar kesinleştiğinde davacıya/vekiline iadesine,
Davacı vekilinin yüzüne karşı tarafların gerekçeli kararı tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize verecekleri bir dilekçe ile veya başka bir mahkeme aracılığı ile mahkememize gönderecekleri dilekçe ile HMK 341. madde uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yoluna başvurma hakları hatırlatılmak suretiyle oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 22/04/2021

Başkan …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Katip …
¸e-imzalıdır