Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/450 E. 2020/322 K. 16.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2017/185 Esas
KARAR NO:2020/323

DAVA: Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 24/02/2017
KARAR TARİHİ: 16/09/2020

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin 30 yıldır lojistik sektöründe iştigal eden saygın bir firma olduğunu, müvekkili şirketin en iyi hizmeti sunmak için depolarında müşterilerine depolama, etleçleme ve sözleşme konusu ürünlerin sevkiyata hazır hale getirilmesi hususlarında hizmet sunmakta olup bu bağlamda müvekkili şirketin müşterisi konumunda olan davalı ….’ne de anılan hizmetler sunulduğunu, belirtildiği üzere taraflar arasında devam eden ticari ilişkiler sürecinde davalı şirket verilen hizmetle ilgili müvekkili şirketin çalışma şeklini, biçimini, ticari sırtarını öğrendiğini ve deneyim kazandığını; taraflar orasında akdedilmiş Depolama Hizmetleri Sözleşmesi devam ederken davalı şirket 31.08.2016 tarihinde haksız ve gerçeğe aykırı beyanlarla müvekkili şirket ile arasındaki depolama hizmetleri sözleşmesini feshettiğini bildirdiğini, haricen öğrenilen bilgilere göre davacı şirketin müşterisi konumunda olan davalı şirket, müvekkili şirketten almış olduğu depolama, elleçleme, sevkiyata hazır hale getirme işleri için … , No:…, … Cd. … … adresinde depo kiralayarak, daha önceden hiçbir şekilde yapmadığı, deneyimi olmadığı depolama elleçleme, sevkiyata hazır hale getirme işlerini vermeye başladığını; davalı şirket müvekkili şirketin birçok çalışanına teklifte bulunmuş olup bu bağlamda müvekkili şirketten istifa ederek ayrılan ve … Deposunda Lojistik Müdürü olarak görev yapan…, e-ticaret operasyonunda sistem uzmanı olarak görev yapan … ve operasyon elemanı olarak görev yapan …’ın davalı şirket bünyesinde işe başladığı öğrenildiğini; müvekkili şirketten istifa ederek ayrılan kişilerin ticari dürüstlük kuralları ve iş sözleşmeleri uyarınca bağlılık kuralları ile bağdaşmayacak şekilde davalı şirkette işe başladıklarını; müvekkili şirketten istifa etmelerinin altında bu sebebin bulunduğu sabit olduğunu; lojistik müdürü, sistem uzmanı ve elemanı oiarak görev yapan çalışanların davacı şirketin ticari sırlarına ve işleyişine hayatın olağan akışı İçerisinde vakıf oldukları hususu izahtan vareste olduğunu; davalı şirketin, müvekkili şirketin ticari sırlarını ve işleyişini öğrendikten sonra haksız olarak taraflar arasında imzalandığını, depolama hizmetleri sözleşmesini feshederek, müvekkili şirket çalışanlarına iş teklifinde bulunduğunu, davalı şirket bünyesinde işe başlayan … müvekkili şirketin Lojistik Müdürü olarak görev yaptığını, müşterilere verilen teklifler ve müşterilerin operasyonunun yürütülmesi … isimli çalışanın yetki ve görevi içerisinde olduğunu, bu sebeple davalı şirket bünyesinde çalışmaya başlayan …’un müvekkili şirket bünyesinde çalıştığı dönemde müşterisi konumunda olan davalı şirket lehine hangi operasyonel kolaylıkları sağladığı ya da hizmet bedelini hangi esasları dikkate alınarak belirlediğini, bu bağlamda davalı şirkete yapılan indirimlerinin sebebinin ne olduğu açıklığa kavuşturulması gereken konulardan birisi olduğunu; davalı şirketin fiillerinin Türk Ticaret Kanunu’nun ilgili hükümleri uyarınca haksız olduğunun tespitine, haksız fiillerinin men’ine, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla haksız fiil dolayısıyla şimdilik 750,00 TL maddi ve 250,00 TL manevi zararının tahsiline, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini dava ve talep etmişdir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı tarafın haksız ve hukuki dayanaktan yoksun iddialarının dava dilekçesinde de ifade edilmiş olduğu üzere muhatabının müvekkili şirket olması hukuken olanaklı olmadığını; tarafların farklı sektörlerde ve farklı faaliyet konularında çalışma yürütmesi nedeni ile müvekkili şirketin davacı şirket ile haksız rekabet içerisinde bulunmasının hukuken olanaklı olmadığını; müvekkili şirket tarafından davacının iddialarının aksine TTK’nın haksız rekabet hükümlerini ihlal eden herhangi bir eylemi bulunmadığını, müvekkili şirket tarafından 2006 yılından beri edinilen tecrübe ile geliştirilen know- how ticari gerekçeler ile davacı şirkete aktarılmış olup aksi yöndeki iddialar haksız ve gerçeklere aykırı olduğunu; davacının iddiaları çerçevesinde dahi haksız rekabetin unsurları oluşmadığını; davacı tarafından eksik harç yatırılmış olması nedeni ile davanın usulden reddine, davacının davasının husumet yokluğu nedeni ile reddine, mahkeme aksi kanaatte ise; davacının haksız ve dayanaksız davasının reddine, yargılama gideri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava; haksız rekabetten kaynaklanan maddi ve manevi tazminat davası olduğu anlaşılmıştır.
Mahkememizce toplanan delillere, iddia ve savunma ile taraflar arasındaki sözleşme ve tarafların ticari defter ve dayanağı belgeler üzerinde inceleme yapılarak davacı yanında çalışan davalının davacı iş yerinden çıkarak davalı şirkette çalışmasının haksız rekabet oluşturup oluşturmadığı, haksız rekabet koşullarının bulunup bulunmadığı davacının, davalıdan talip edebileceği tazminat olup olmadığı hususunda bilirkişi heyetinden rapor alınmış, 31/05/2019 tarihli bilirkişi heyeti raporunda özetle ; davacı yan ile davalı arasında 24.03.2014 tarihli 12 maddelik “Depolama Hizmetleri Sözleşmesi” akdedilmiş olduğu, davalı yan tarafından davacı yana düzenlenen 26.00.2016 tarihli İhbarname ile “Davacı tarafından yürütülen eksiklikleri ve hataların yapılan ihbara rağmen düzeltilmemesi nedeni ile” sözleşmenin 30.09.2016 tarihi itibariyle fesih edildiği, somut uyuşmazlığın hukuki değerlendirilmesinde çıkış noktasının, davanın taraftan arasındaki hukuki ilişkiler ile bağlantılı olarak davalıların fiillerinin, haksız rekabet teşkil edip etmediğinin doğru bir biçimde belirlenmesi ve nitelendirilmesi olduğu, mevcut uyuşmazlıkta davalılar tarafından haksız rekabete yol açılıp açılmadığı hususunun karara bağlanacağı, davacı, işçilerine yönelik olarak gerçekleştirilen davalı eylemlerinin TTK’nın 55/1-b.3 hükmü uyarınca haksız rekabet teşkil ettiğini iddia ettiğini, dolayısıyla, davanın konusu davalı eylemlerinin haksız rekabet teşkil edip etmediği olduğu, sözleşmenin feshi sürecindeki eylemler ve sözleşmenin feshinin haklı veya haksız olduğu hususunun bu davayı ilgilendirmediği, yöneltme fiilinin bulunması tek başına anılan hükmün uygulanması için yeterli olmadığını, zira çalışanların üretim veya iş sırrı niteliğindeki bir bilgiyi haiz olmadığı ihtimalde, salt deneyim ve tecrübeler ileri sürülerek haksız rekabetin anılan özel hüküm yönüyle varlığı iddia edilemeyeceğini, bir çalışanın önceki iş yerinde edindiği, işin temel gerekliliklerine dair olan ve teknik yahut özel bîr bilgiyi gerektirmeyen birikimler tecrübe olarak adlandırılması gerektiği, akisinin kabulü temel bir hak olan ve Anayasa’nın 48. maddesi ile güvence altına alınan çalışma hürriyetini orantısız olarak kısıtlamak anlamına geleceğini, kişinin önceki işinden edindiği salt tecrübe ve deneyimleri gerekçe gösterilerek haksız rekabet iddiasında bulunmak doğru olmayacağını, haksız rekabetin varlığı için bir zarar oluşması gerekmeyeceğini, haksız rekabete dayalı tazminat talebinin oluşması için ise haksız rekabete sebebiyet veren eylemler nedeniyle maddi bir zararın oluşması gerektiğini, haksız rekabete dayanarak tazminat talebinde bulunulması için haksız rekabeti oluşturan fiil ile oluşan zarar arasında bir illiyet bağı bulunması gerektiğini, haksız rekabet sebebiyle bir zararın doğmuş olması ve haksız rekabeti gerçekleştiren kişinin kusurlu olması şartlarıyla maddi tazminat davası açılabileceğini (Reha Poroy/ Hamdi Yasaman, Ticari işletme Hukuku, İstanbul 2017, s. 327), Mahkemece haksız rekabetin tespit edildiği ihtimalde; davacının, davalının kusurunu ve kendi zararının miktarını ispatlaması gerektiğini, bazı haksız rekabet hallerinde zararın somut olarak tespitinin son derece zor olduğunu, bu halde. Mahkeme TBK m.50/2 hükmü uyarınca tazminat miktarını hakkaniyete uygun olarak tayin edilmesi gerektiğini, davacının 3.kişi lojistik işletmecisi olduğu ve tedarik edenler ve tedarikçilere, gerek kendi mahallerinde, gerekse bağımsız işletme alanlarında lojistik hizmet sunduğunun açık olduğu, taraftar arası sözleşme kapsamında davacının, davalı yana lojistik hizmet sunduğu sözleşmenin sona erdiğini, sözleşme konusu işi, davalının 3.kişi lojistik işletmesinden almak yerine kendi işletme faaliyeti kapsamında temin etmeye karar vermesi tamamen bağımsız işletme faaliyeti karanı oyruğunu, ancak bu işi örgütlerken, davacı çalışanlarını ayartarak sözleşmeyi sona erdirmeye teşvik etmek, istifa etmelerini sağlamak iddialarının sabit olmadığını eğer davacının çalışanlarının sözleşmelerini feshederek davalı yanda çalışması bakımından davacı yanın TTK m.55/l-b bendi kapsamında “sözleşmeyi ihlale veya sona erdirmeye yöneltmek” başlığı altında tanımlanan bir eylemin varlığını ortaya koyması gerektiğini, somut olayda, davacı ve davalının aynı sektörde rekabet eden firmalar olmadığını, davacı, davalı yana hizmet sunan bir firma iken, sözleşme sona ermiş ve hizmet sunmamaktadır. Burada serbestçe ticari karar verme yetkisi söz konusu olduğunu, ancak, davalının çalışanlarının sözleşmelerini feshederek davacı yanda çalışmasının teşvik edilmesi veya onların sözleşme feshi suretiyle işe alınması konusunda ayartılması söz konusu olmadığı sürece; işçileri istifa etmeleri de iş hukukundan kaynaklı temel hakları olduğunu, yani davalı şirket, davacıdan istifa eden kişileri işe almakla haksız rekabet sonucuna varılamayacağını, lojistik sektörü hizmet yoğun bir sektör olduğunu, çalışanların işlerinden aynlması gerek müşterilerde işe girmesi, gerek rakip şirketlerden işe girmeleri anayasal güvence altında olan çalışma hakkı – özgürlüğü kapsamında kaldığını, TTK 55/l-b.3 kapsamında haksız rekabet şartlarının oluşmadığı, TTK’nın haksız rekabetin genel hükmü niteliğindeki 54. maddesi uyannca haksız rekabet şartlarının oluşmadığı tespit ve rapor edilmiştir.
Dosyaya getirtilen yanlara ait tüm deliller, davacı şirketin ticari defter ve belgeleri üzerinde yapılan bilirkişi incelemesi sonucunda düzenlenen rapor ve tüm dosya kapsamından anlaşıldığı üzere; 31/05/2019 tarihli bilirkişi heyeti raporunun denetime açık ve hüküm kurmaya elverişli olduğu kanaatine varılmakla, davacı ve davalının aynı sektörde rekabet eden firmalar olmaması, işin temel gerekliliklerine dair ve teknik ilgi birikimlerinin tecrübe olarak adlandırılması gerektiği, dosya kapsamında çalışanların üretim ve iş sırrı kapsamında hangi bilgileri haiz olduğuna dair bir açıklama bulunmaması, davacının, davalının kusurlu olduğu hususu ile bu nedenle uğradığını iddia ettiği zararların miktarını ispatlayamaması hususları dikkate alındığında haksız rekabetin oluşmadığı ve davacının maddi bir zararının olmadığı kanaatine varılmıştır. Ayrıca haksız rekabetin oluşmadığı sonucu ile birlikte davacının kişilik hakları kapsamında davacının ticari onuru ve saygınlığını zedeleyen bir haksız fiil de bulunmadığı anlaşıldığından davacının manevi bir zararının da oluşmadığı kanaatine varılmıştır. Netice olarak TTK 54.maddesi ile 55/1-b.3.maddeleri kapsamında haksız rekabet şartları oluşmadığından davacının maddi ve manevi tazminat taleplerinin reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:
1-DAVANIN REDDİNE,
2-Harçlar Kanununa göre alınması gerekli 54,40-TL maktu karar ve ilam harcındarn peşin alınan 31,40-TL nin mahsubu ile bakiye 23,00-TL’nin davacıdan tahsili ile Hazineye irad kaydına,
3-Yapılan yargılama giderlerin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Maddi tazminat talebi yönünden; davalı duruşmalarda kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 750,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Manevi tazminat talebi yönünden; davalı duruşmalarda kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 250,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Taraflarca yatırılan gider avansından artan bakiyenin karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
Dair davacı vekili ve davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 16/09/2020

Katip …
e-imzalıdır.

Hakim …
e-imzalıdır.