Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/1571 E. 2018/347 K. 02.05.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2014/1571 Esas
KARAR NO : 2018/347 Karar

DAVA : Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 03/12/2014
KARAR TARİHİ : 02/05/2018

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin mahkememize verdiği 03.12.2014 tarihli dava dilekçesinde özetle; “müvekkili şirket ile davalı … Bankası A.Ş. arasında 01/06/2011 tarihli Destek Eleman Hizmet Sözleşmesi akdedildiğini, … Bankası sözleşmenin 3.4 maddesinde tahdit olmaksızın sayılan destek hizmetlerinin yerine getirildiği işverenin tüm iş yerlerinde destek hizmetlerini, hizmet bedeli karşılığında yüklenici olan müvekkili şirkete verdiğini, sözleşmenin 31/12/2014 tarihine kadar devam edeceğini, buna göre müvekkili tarafından davalıya 639 eleman görevlendirdiğini, sözleşmenin 9.1 nolu maddesi ile davalının müvekkiline yapacağı ödemenin kararlaştırıldığını, bu şartlarda sözleşme devam etmekte iken davalı keşide ettiği ihtarname ile müvekkili şirketin 2011 Ağustos maaşları ile 2011 Temmuz SGK primlerini ödememe durumu olabileceğinin bildirildiğini ve 01/06/2011 tarihli destek hizmet sözleşmesinin 31/08/2011 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere fesih edildiğinin bildirildiğini beyanla neticeten sözleşme gereği davalı tarafa verilmiş olan Türkiye … Bankası T.A.O. … Şubesinin 30/05/2011 tarih ve … nolu 1.000.000-TL bedelli süresi dolmuş teminat mektubunun müvekkiline iadesine, sözleşmenin feshi nedeniyle uğranılan kar kaybından doğan şimdilik 50.000.-TL müspet zararın dava tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin davalı üzerine bırakılmasına karar verilmesi…» talebinde bulunduğu görülmektedir.
Davalı vekili tarafından verilen 13.02.2014 tarihli cevap dilekçesinde özetle: “davacının kısmı dava açmakta hukuki yararının bulunmaması nedeniyle usulden reddine, aksi takdirde eksik yatırılan harcın dava dilekçesinde açıklanmış tutar üzerinden tamamlattırılmasına, müvekkili ile davacı firma arasında akdedilen sözleşmenin 8. maddesi ile müvekkili bankaya tanınmış olan hak kapsamında feshedilmiş olup işbu feshin haksız olduğu iddiasının mesnetsiz olduğunu, sözleşmenin 8.3 maddesi kapsanımda da fesih için gerekli şartların gerçekleştiğini, davacı firmanın dava dilekçesinde sözleşme çerçevesinde davalı bankaya verilecek hizmet için 639 eleman görevlendirildiğini, haksız fesih sebebiyle sözü edilen 639 elemanın 40 ay boyunca davalıya vereceği hizmet sebebiyle elde edeceği kardan mahrum kaldığını beyan ettiğini, bu talebinin ne yasal ne de sözleşmesel bir dayanağının bulunmadığım, sözleşmede müvekkili banka hizmetine özgülenecek eleman sayısına ilişkin hiçbir hüküm bulunmadığını, davacı firmanın haklarını ödemeksizin iş akitlerini feshetmiş olduğu işçiler tarafından müvekkili bankaya ve davacı firma aleyhine açılmış olan çok sayıda iş davasının bulunduğunu, müvekkili banka iş yasası hükümleri gereğince davacı firma ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu tutulduğunu ve sonuçlanan dosyaların tamamının ödemelerini müvekkili bankanın yaptığını, bu nedenle teminat mektubunun iadesi talebinin reddinin gerektiğini beyanla neticeten davanın esasına girilmeksizin dava Şartı niteliğinde olan hukuki yarar yokluğu sebebiyle reddine, hukuki yarar yokluğu sebebiyle davanın reddi talebinin yerinde görülmediği takdirde davanın esastan reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı tarafa bırakılmasına karar verilmesi.” talebinde bulunduğu görülmektedir.
Yanların tüm delilleri toplandıktan sonra dosya iddia, savunma ve yanların tüm delilleri ile ticari defter ve belgeleri üzerinde inceleme yapılarak dava tarihi itibarıyla davacının davalıdan alacağı varsa saptanması için bilirkişiye verilmiştir.
Bilirkişinin düzenlediği 07.11.2016 tarihli 10 sayfadan ibaret raporunda özetle; “Taraflar arasındaki sözleşmenin haksız fesih edilip edilmediğinin Mahkemenin yorumuna bağlı olacağı; eğer Mahkeme Sözleşmenin 8.3 hükmünün iflas ve konkordato yanında “her hangi bir borcu nedeniyle benzer bir duruma düşmesi” ifadesinden yola çıkarak sözleşmenin amacının davacı yüklenicinin mali bakımdan güçsüz duruma düşmesi halinde davalının zarar görmesinin önlenmesi olduğunu kabul ederse, geçici de olabilecek mali sıkıntıları da nazara alabileceği, sözleşmenin çok açık olmayan hükmünün yorumunda Davacı tarafından yapdan işin mahiyetinin de önem kazanacağı, işyerinin devamı bakımından çok önemli görülen hizmetleri sunan bir firmanın çalışma düzeninin aksaması ihtimalinin hükmün amacı içine her türlü mali güçsüzlüğün gireceği yorumunu haklı kılabileceği; Aynı gerekçelerle bu sebebin güven ilişkisinin sağlıklı işleyecek biçimde ortadan kalkması ve ilişkinin devamının taraflardan birisi için çekilmez hale gelmesi olarak olağanüstü fesih hakkının kullanılmasını haklı kılan bir durum olarak görülebileceği, Mahkemenin bu noktada yorum yapabilmesinin davacının sözleşme çerçevesinde davalılara hangi alanda hizmet verdiği ile yakından ilgili olduğu, somut sözleşmenin konusuna işyerinin günlük devamı için önemli hizmetlerin girdiği yani aksamaya tahammülün olmadığı hizmetlerin girdiği, bu hizmetin verilmeyebileceği endişesi sözleşmenin olağanüstü fesih sebebi olarak değerlendirilebileceği, Dava dosyası ve davalı defterleri üzerinde yapılan mali inceleme sonucu, taraflar arasında gerek yazılı ve gerekse fiili bir ilişkinin mevcut olduğu, yukarıdaki hukuki değerlendirme ve mahkemenizce verilecek nihai karara göre, davacı talebinin kabulü halinde dava konusu kar kaybının denetime elverişli şekilde hesabı için davacının mali verilerine ihtiyaç olduğu, çünkü yerleşik Yargıtay kararlarına göre, bu hesabı yaparken, bu geliri elde etmek için katlanılan giderlerin bu tutardan düşülmesinin gerektiği, diğer yandan davalının sözleşmeyi feshinin haklı olduğuna yönelik iddialanna dayanak olarak sunduğu işçi davalarına ilişkin mahkeme kararlan ve ödeme dekontlarının rapor eki yapıldığına dair görüşü” ile raporlarını sunmuşlardır
Bu raporda saptanan eksikliklerin tamamlanması ve tarafların itirazlarının değerlendirilmesi için ek rapor alınmak üzere dosya yeniden bilirkişi kuruluna verilmiştir.
Bilirkişinin düzenlediği 01.12.2017 tarihli 4 sayfadan ibaret ek raporunda özetle; “Davacının, bağlı olduğu vergi dairesine vermiş olduğu 2011 yılı Kurumlar Vergisi beyannamesindeki mali veriler baz alınmak suretiyle yapılan öngörüsel hesaplama sonucu, mahrum kalacağı kar tutarının 103.007,20-TL olabileceği hesaplanmıştır” görüşü ile ek raporunu sunmuştur.
Dosyaya getirtilen yanlara ait tüm deliller, getirtilen delil dosyası, davacı şirketin ticari defter ve belgeleri üzerinde yapılan bilirkişi incelemesi sonucunda düzenlenen rapor, ek rapor ve tüm dosya kapsamından anlaşıldığı üzere;
Huzurdaki dava bir alacak davası olup davacı, taraflar arasında akdedilen 01/06/2011 tarihli Destek Eleman Hizmet Sözleşmesinin davalı banka taralından 31/08/2011 tarihi itibariyle haksız fesih edildiği iddiası ile, sözleşmenin feshi nedeniyle 817.920,00-Tl. mahrum kalınan karın şimdilik 50.000,00-TL sinin dava tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte tahsili ile davalıya verilmiş olan 1.000.000-TL bedelli Teminat Mektubunun davacıya iadesini talep etmektedir.
Davacı şirket ile davalı … Bankası A.Ş. arasında 01.06.2011 tarihli Destek Eleman Hizmet Sözleşmesi akdedildiği anlaşılmaktadır. … Bankası sözleşmenin 3.4 maddesinde tahdit olmaksızın sayılan destek hizmetlerinin yerine getirildiği işverenin tüm iş yerlerinde destek hizmetlerini, hizmet bedeli karşılığında yüklenici olan davacı şirkete verdiğini, sözleşmenin 31/12/2014 tarihine kadar devam edeceğini, buna göre davacı tarafından davalıya 639 eleman görevlendirdiği, sözleşmenin 9.1 nolu maddesi ile davalının davacıya yapacağı ödemenin kararlaştırıldığı yanlar arasında ihtilafsızdır.
Taraflar arasında 01/06/2011 tarihli bir Destek Eleman Hizmet Sözleşmesinin mevcut olduğu görülmektedir. Sözleşmenin konusu “…Banka yönetiminin dış kaynak hizmetlerine devretmeyi uygun gördüğü işler aşağıda belirtilen Şartlar çerçevesinde Firma tarafından temin edilecek destek hizmet firması ve/veya destek hizmet elemanlarına tüm Türkiye’ de gördürülmesine ilişkin ana prensiplerin belirlenmesidir…” Şeklindedir. Sözleşmenin süresinin ise akdedildiği tarihten itibaren 5 yıl olduğu görülmektedir.
Davalı … Bankası A.Ş. tarafından davacı … Teknik ve Sosyal …Ltd.Şti. düzenlenen 26/08/2011 tarihli ihtarname ile taraflar arasındaki sözleşmenin fesih edildiğinin bildirilmiş olduğu görülmektedir.
Taraflar arasında imzalanan sözleşme bu şartlarda devam etmekte iken davalı keşide ettiği ihtarname ile davacı şirketin 2011 Ağustos maaşları ile 2011 Temmuz SGK primlerini ödememe durumu olabileceğinin bildirildiğini ve 01/06/2011 tarihli destek hizmet sözleşmesinin 31/08/2011 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere fesih edildiğini bildirildiği görülmektedir. Davacı sözleşmenin feshi nedeniyle davalıya verilen teminat mektubunun iadesi ile uğranılan kar kaybından doğan şimdilik 50.000.-TL müspet zararın dava tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmektedir.
Taraflar arasındaki sözleşmenin 8.3 hükmünün iflas ve konkordato yanında “her hangi bir borcu nedeniyle benzer bir duruma düşmesi” ifadesinden yola çıkarak sözleşmenin amacının davacı yüklenicinin mali bakımdan güçsüz duruma düşmesi halinde davalının zarar görmesinin önlenmesi olduğunu kabul edilerek, geçici de olabilecek mali sıkıntıları da nazara alabileceği, sözleşmenin bu hükmünün davacı tarafından yapılan işin mahiyetinin de önem kazanacağı, işyerinin devamı bakımından çok önemli görülen hizmetleri sunan bir firmanın çalışma düzeninin aksaması ihtimalinin hükmün amacı içine her türlü mali güçsüzlüğün gireceği bu nedenle sözleşmenin feshinde haklı olduğu kanaatine varılmıştır. Aynı gerekçelerle bu sebebin güven ilişkisinin sağlıklı işleyecek biçimde ortadan kalkması ve ilişkinin devamının taraflardan birisi için çekilmez hale gelmesi olarak olağanüstü fesih hakkının kullanılmasını haklı kılan bir durumdur. Dava konusu sözleşmenin konusuna işyerinin günlük devamı için önemli hizmetlerin girdiği yani aksamaya tahammülün olmadığı hizmetlerin girdiği, bu hizmetin verilmeyebileceği endişesi sözleşmenin olağanüstü fesih sebebi olarak mahkememizce kabul görmüştür.
Bu durumda sözleşmenin feshine davacının işyerinin devamı bakımından çok önemli görülen hizmetleri sunan bir firmanın çalışma düzeninin aksaması ihtimalinin hükmün amacı içine her türlü mali güçsüzlüğün gireceği kabu edilmiş olmakla mahrum kalınacak kar kaybının söz konusu olamayacağından tazminat isteminin reddine karar vermek gerekmiştir.
Davacı tarafından davalı tarafa verilmiş olan … Bankası T.A.O. … Şubesinin 30.05.2011 tarih ve … nolu 1.000.000-TL bedelli teminat mektubunun davacıya iadesi istemi, sözleşmenin dava tarihi itibarıyla yeni fesh edilmiş olması, bu sözleşmenin haklı feshi nedeniyle davacının neden olabileceği zararların henüz ortaya çıkmamış olması nedeniyle iade istemide yerinde görülmediğinden reddine karar vermek gerekmiştir.
Bu nedenle aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1- Kanıtlanamayan davanın Reddine,
2- 35,90-TL karar harcının peşin alınan 853,90-TL den düşümü ile kalan 818,00-TL nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3- Davalı taraf kendisini dava ve duruşmalarda vekili ile temsil ettirdiği anlaşılmakla AAÜT gereğince 5.850,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davacının gider avansından artan bakiyesinin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Dair davacı ve davalı vekilinin yüzünde ilamın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Mahkememize verilecek bir dilekçe ile veya başka bir yer Mahkemesi aracılığı ile gönderilecek bir dilekçe ile İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 02/05/2018

Katip … Hakim …