Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/1336 E. 2019/871 K. 15.11.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/113 Esas
KARAR NO : 2019/924
DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 03/02/2017
KARAR TARİHİ : 27/11/2019

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili 03/02/2017 tarihli dava dilekçesinde ; Rekabet Kurulu nihai kararı ile Türkiye’de faaliyet gösteren on iki bankanın 21/08/2007 ila 22/09/2011 tarihleri arasında mevduat, kredi ve kredi kartı hizmetleri alanında anlaşma ve uyumlu eylem içerisinde bulunmak suretiyle davalı … Bankasının da olduğu on iki bankanın kartel oluşturmak suretiyle Rekabet Kanunun ihlal ettikleri tespit edildiği, Rekabet Kurulu kararına da dayanak olan 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun’un 4 maddesine göre, belirli bir mal veya hizmet piyasasında doğrudan veya dolaylı olarak rekabeti engelleme, bozma ya da kısıtlama amacını taşıyan veya bu etkiyi doğuran yahut doğurabilecek nitelikte olan teşebbüsler arası anlaşmalar, uyumlu eylemler ve teşebbüs birliklerinin bu tür karar ve eylemleri hukuka aykırı ve yasak olmasına rağmen davalı bankanın da aralarında bulunduğu 12 banka bir araya gelerek mevduat, kredi ve kredi kartı faizlerini birlikte belirleyerek artırıma gittikleri ve kartel oluşturdukları, müvekkil Rekabet Kurumunun tespit ettiği tarihler arasında olan Ağustos 2007-Eylül 2011 tarihinde davalı bankadan teminat mektubu, gayri nakdi kredi ve nakdi krediler kullandığı ve davalının haksız fiili nedeniyle zarara uğradığı, Türkiye Bankalar Birliği tarafından kurulan Risk Merkezi’nden elde edilen raporlarda açıkça görüldüğü, davacının kullanmış olduğu teminat mektubu, gayri nakdi kredi ve kredileri ve bunlara ilişkin davacının ödemiş olduğu faizleri gösterir dekontlarını, ekstrelerini, kredi sözleşmelerinin örneği ve ödenen faizlere ait her türlü belgenin davalı bankadan talep edilerek ödemiş olduğu fazla faizlerin hesaplanması gerektiği, fazlaya ilişkin hakları her türlü talep ve dava hakları saklı tutularak Rekabet Kurulu Kararı’na konu ihlal olmasaydı ödeyeceği faizle fiili olarak ödediği faiz arasındaki farkın hesaplanarak kanunun 58.maddesi uyarınca bu zararın üç katı kadar tutarındaki tazminatın haksız fiil tarihinden itibaren işleyecek olan avans faizi ile birlikte davalı tarafından tazmini ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekilinin 12/07/2017 tarihli cevap dilekçesinde ; Bankacılık sektöründe faaliyet gösteren on iki teşebbüsün mevduat kredi ve kredi kartı hizmetleri konularında uyumlu eylem içerisinde bulunmak suretiyle 4054 Rekabet Kurulu tarafından başlatılan inceleme neticesinde, on iki bankaya değişen oranlarda idari para cezası tahakkuk ettirildiği kurul kararının iptali için müvekkil bankaca gerekli yasal müracaatlar yapıldığı, henüz idari yargı kanun yolu aşaması tamamlanmadığı, dava tarihi itibariyle Rekabet Kurulu’nun idari para cezası tahakkukuna ilişkin idari işlemi hukuken kesinleşmediği, başkaca hiçbir hususun araştırılmasına hacet olmaksızın henüz hukuken kesinleşmediği bir idari işleme dayanılarak açılan işbu davanın öncelikle usule ilişkin hükümler nedeniyle mahkeme aksi kanaatte ise bu kez de usule ilişkin olarak davaya konu taleplerin tamamı zaman aşımına uğradığı, Rekabet Kurulu Kararının iptali için idari yargıda açılan davanın bekletici mesele yapılmasına, Rekabet Kurulu kararının varlığı, haksız fiil tazminatı için yeterli sayılmayacağı, bu nedenle usulden reddine, esas ile ilgili olarak ise hukuka aykırı bir fiil bulunmadığı, müvekkil bankanın kusuru bulunmadığı, müvekkil bankanın hangi hukuka aykırı eylemi ile sorumlu tutulması gerektiğini, müvekkil bankanın neden kusurlu olduğunu, davacının nasıl bir zarara uğradığını, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla görev ve yetki itirazlarının kabulüne dosyanın görevli ve yetkili İstanbul Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine, Rekabet Kurulu kararına karşı İdari Yargı’da açılan ve henüz kesinleşmeyen iptal davasının bekletici mesele yapılmasına, ispatlanamayan davanın gerek zamanaşımı ve esasa ilişkin nedenlerle reddine, yargılama gideri ve avukatlık ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davanın davacı yanın davalı ile yaptığı Kredi Sözleşmelerinden dolayı Rekabet yasasından kaynaklanan fazla faiz yürütülmesi nedeniyle uğradığı zararın 3 katı kadar alacaklarının ödenmemesi üzerine açılan alacak davası olduğu anlaşıldı.
08/03/2018 tarihli bilirkişi heyet raporunda özetle; Davacı şirket lehine 30/06/2011 tarihinde davalı banka tarafından 36 ay vadeli aylık eşit taksit ödemeli, aylık %0,64 ve yıllık %7,68 faizli olarak kullandırılmış olan 100.000,00 TL tutarında 2 adet de toplam 200.000,00 TL lik Taksitli Ticari (Taşıt) Kredisi kredi yönünden, Rekabet Kurulu Kararında davalı … A.Ş.nin krediler konusunda tarih, ihlal yaptığı işlemlerin tek tek dökümlerinin yapılmadığını, 21/08/2007-24/10/2011 dönemini kapsadığı şeklinde genel değerlendirmeler yapıldığını, bu durumda ihlal yapıldığı hususu tespit edilemediği, tacir olan davacı şirketin farklı ve lehlerine faiz uygulayan diğer bankalarla da kredi ilişkisi kurulabileceği, dolayısıyla davaya konu bir zarardan bahsedilemeyceği için davacı talebinin maddi ve hukuki temele sahip olmadığını, Rekabet Kurulu Kararını ilişkin, idari yargı yoluna başvurulduğunu, Danıştay 13. Dairesi tarafından onandığı ancak dosyanın karar düzeltme aşamasında olduğu hususu ve netice olarak dava konusu somut olay bakımından konunun hukuki netilemesi, sözleşme ve yasa maddelerinin yorumu, delillerin değerlendirilmesi ve nihai kararı HMK’nın 266.maddesi gereğince ve HMK’nın 282.maddesi de gözetilerek mahkeme takdirinde olduğu tespit ve rapor edilmiştir. 02/08/2019 tarihli Bilirkişi Ek raporda özetle ; Kök rapordaki tespitlerine nazaran yeni bir görüşü oluşmadığı tespit ve rapor edilmiştir.
Tüm dosya kapsamı birlikte incelendiğinde ve değerlendirildiğinde; Davacı taraf Rekabet Kurulu nihai kararı ile Türkiye’de faaliyet gösteren on iki bankanın 21/08/2007 ila 22/09/2011 tarihleri arasında mevduat, kredi ve kredi kartı hizmetleri alanında anlaşma ve uyumlu eylem içerisinde bulunmak suretiyle davalı … Bankasının da olduğu on iki bankanın kartel oluşturmak suretiyle Rekabet Kanunun ihlal ettiklerini, Rekabet Kurulu kararına da dayanak olan 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun’un 4 maddesine göre, belirli bir mal veya hizmet piyasasında doğrudan veya dolaylı olarak rekabeti engelleme, bozma ya da kısıtlama amacını taşıyan veya bu etkiyi doğuran yahut doğurabilecek nitelikte olan teşebbüsler arası anlaşmalar, uyumlu eylemler ve teşebbüs birliklerinin bu tür karar ve eylemleri hukuka aykırı ve yasak olmasına rağmen davalı bankanın da aralarında bulunduğu 12 banka bir araya gelerek mevduat, kredi ve kredi kartı faizlerini birlikte belirleyerek artırıma gittiklerini ve kartel oluşturduklarını, müvekkilinin Rekabet Kurumunun tespit ettiği tarihler arasında olan Ağustos 2007-Eylül 2011 tarihinde davalı bankadan teminat mektubu, gayri nakdi kredi ve nakdi krediler kullandığını ve davalının haksız fiili nedeniyle zarara uğradığı iddia etmişse de Mahkememizce alınan 08/03/2018 tarihli bilirkişi heyet raporu ve 02/08/2019 tarihli bilirkişi raporlarındaki tespitlerden de anlaşıldığı üzere, Davacı şirket lehine 30/06/2011 tarihinde davalı banka tarafından 36 ay vadeli aylık eşit taksit ödemeli, aylık %0,64 ve yıllık %7,68 faizli olarak kullandırılmış olan 100.000,00 TL tutarında 2 adet de toplam 200.000,00 TL lik Taksitli Ticari (Taşıt) Kredisi kredi yönünden, Rekabet Kurulu Kararında davalı … A.Ş.nin krediler konusunda tarih, ihlal yaptığı işlemlerin tek tek dökümlerinin yapılmadığı, 21/08/2007-24/10/2011 dönemini kapsadığı şeklinde genel değerlendirmeler yapıldığını, bu durumda ihlal yapıldığı hususu tespit edilemediği, tacir olan davacı şirketin farklı ve lehlerine faiz uygulayan diğer bankalarla da kredi ilişkisi kurulabileceği, dolayısıyla davaya konu bir zarardan bahsedilemeyeceği için davacı talebinin maddi ve hukuki temele sahip olmadığı anlaşıldığından davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda izah olunan nedenlerle;
1-Davanın reddine,
2-Alınması gereken 44,40-TL karar ve ilam harcının peşin alınan 85,39-TL’den mahsubu ile bakiye 40,99 TL harcın karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
3-Kendisini vekille temsil ettiren davalı lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince hesaplanan 2.725,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Taraflarca yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
Duruşmanın bittiği bildirildikten ve karar açıklandıktan sonra davalı vekili Av. …in duruşmaya geldiği görüldü.
Davanın reddine dair;
Taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Mahkememize verilecek bir dilekçe ile veya başka bir yer Mahkemesi aracılığı ile gönderilecek bir dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 27/11/2019

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır

“5070 sayılı yasanın 5. Ve 22. Maddeleri gereğince elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan ıslak imza ile aynı hukuki sonucu doğurur.”¸

Bu belge elektronik imza ile imzalanmış olup ayrıca ıslak imza uygulanmayacaktır¸