Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/72 E. 2023/513 K. 13.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2023/72 Esas
KARAR NO :2023/513

DAVA:Tazminat
DAVA TARİHİ:01/10/2010
KARAR TARİHİ:13/06/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;Davacı vekili davası ile müvekkili ile davalı …arasında sağlık hizmetleri sözleşmesi imzalandığını, tarafların bu sözleşme ile davalı şirket sigortalılarının müvekkili şrkette göreceği muayene ve tedavileri karşılığında davalı … şirketinin, müvekkilinin yapacağı ödemeler ve müvekkilinin şirketin düzenleyeceği belgeler ile ilgili esasların anlaşma altına alındığını, sözleşmenin 31/12/2009 tarihine kadar geçerli olduğunu, sözleşmenin bitim tarihinden önce sözleşmenin feshine dair taraflar arasında bildirim yapılmaması nedeniyle 1 yıl uzadığını, müvekkilinin şirket kurum ortaklarının ayrılmasından bahisle 06/11/2006 tarihinde başlayan çalışmanın iptaline karar verildiği, şirket tarafından belirtilen iptal sebebinin sözleşmenin hiçbir maddesinde yer almadığını, davalı … şirketi tarafından hiçbir hukuki dayanağı bulunmaksızın gerçekleştirilen sözleşmenin feshi sebebi ile müvekkilinin şirketin maddi manevi büyük zarara uğradığını, müvekkili şirketin uğramış olduğu zararlar dolayısıyla 10.000 TL manevi tazminat ve 15.000 TL maddi tazminat tutarına, sözleşmenin feshi tarihinden itibaren uygulanacak ticari faizi ile birlikte tahsiline, yargılama gideri ile ücreti vekaletin karşı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı ile aralarındaki 01.10.2009 tarihli sağlık sözleşmesinin mevcut olup, sözleşme genel hükümler başlıklı 9.madde 6 bentte belirlendiği üzere 31.12.2009 tarihine kadar geçerli olmak üzere yapıldığını, aynı hüküm uyarınca 1 yıl süre ile kendiliğinden uzayarak devam ettiğini, 04.06.2010 tarihinden müvekkili tarafından sözleşme kurallarına uygun olarak sözleşmenin fesh edildiği, 4.madde hükmüne göre bu işlemin yapılıdığı bu hükme göre, iyi niyet ilkelerine aykırı uygulamaların yapılması, anlaşmalı kurumun faaliyetin aksama olması veya bazı bölümleri kapatması veya çalışmalarına kısmen bile olsa geçici olarak ara vermesi halinde sözleşmenin sigorta tarafından tek taraflı gerekçe göstermeksizin fesih hakkının bulunduğunu, bu hüküm karşısında fesih bildiriminin sözleşmede açık şekilde dile getirilmemiş olduğundan bahisle hukuka aykırılığından söz edelmemeyeceği zira sözleşmenin devamında ekonomik yarar görmeyen müvekkil şirketin akti ilişkiyi düzenleyen sözleşmenin, davacı şirketin ortaklık yapısının yine davacı tarafından … 20 .Noterlik aracılığı ile 14.06.2010 tarihinde … nolu ihtarname ile değiştiğine yönelik beyanları ile yer verilmiş ifadelerinden de belirlendiği üzere davacının müvekkili şirketin fesih bildirim tarihinden bir ay öncesinde değişikliğe uğradığı ve huusunu ihtarname metni ile açık olduğu, bu doğrultuda yasal ve sözleşmesel hakkın kullanıldığı davacının talebinin yerinde olmadığı, yaptıkları adres değişikliklerinin oluduğu bunun yanı sıra şirket ortaklık yapısında değişiklik bulunduğu hususuları değerlendirilerek fesih cihetine gidildiği, sözleşmeye göre de ayrıca bir gerekçe göstermeleri gerekmediği tek taraflı fesih haklarının olduğu, tazminat taleplerinin yerinde olmadığı ve davanın reddini talep etmişlerdir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava dilekçesi, cevap dilekçesi ve sair tüm evraklar hep birlikte incelenmiştir.
Dava taraflar arasındaki sözleşmenin haksız fesih nedeniyle maddi ve manevi tazminat talebine ilişkindir.
Mahkememizden verilen … sayılı karar gereğince, davalı tarafın 04.06.2010 tarihli fesih yazısında “Kurum ortaklarınızın ayrılması nedeniyle, şirketiniz … Hiz.Tic.Ltd.Şti ile 06.11.2006 tarihinde başlayan çalışmamızın iptali, süreçlerimiz doğrultusunda gündeme gelmiş ve iptal işlemi gerçekleştirilmiştir” şeklinde gerekçe gösterilerek fesih işlemini gerçekleştirdiğinin anlaşıldığını, taraflar arasındaki sözleşmenin 4. maddesi son cümlesinde davalı taraf sigorta şirketine tek taraflı gerekçesiz fesih hakkı tanındığını, davalının sözleşme gereği saklı tuttuğu fesih hakkını kullandığı, bu durumda haksız fesihten bahsedilemeyeceğinden davadaki maddi tazminat talebinin reddedilmesi gerekirken maddi tazminat talebinin kısmen kabul edilmesinin doğru olmadığını, ayrıca, davacının haksız fesihten kaynaklanan manevi tazminat talebinin de bulunmakta olduğunu, mahkemece bu talep hakkında olumlu olumsuz bir hüküm kurulmadan karar verilmesinin hatalı bulunduğunu, davacının maddi tazminat ile ilgili talebi hakkında ret kararı verilmesi, manevi tazminat ile ilgili talebi hakkında da hüküm kurulmasından ibaret olduğunu, bu nedenle davalı vekilinin temyiz talebinin kabulü ile kararın bozulması gerektiği şeklinde hüküm kurulduğu görülmüştür.
Mahkememizce verilen 09/12/2020 tarih ve … sayılı kararı, Yargıtay 6.Hukuk Dairesi’nin 27/12/2022 tarih 2021/5839 Esas 2022/6107 Karar sayılı ilamıyla bozulmakla, dava mahkememizin 2023/72 esasına kaydı yapılmış bozma ilamına uyulmasına karar verilerek yargılamaya devam olunmuştur.
Somut olayda, taraflar arsındaki 01/10/2009 tarihli sözleşmenin 4. maddesinde sözleşmenin feshi ile ilgili düzenleme bulunduğu, davalı tarafın 04.06.2010 tarihli fesih yazısında “Kurum ortaklarınızın ayrılması nedeniyle, şirketiniz … Hiz.Tic.Ltd.Şti ile 06.11.2006 tarihinde başlayan çalışmamızın iptali, süreçlerimiz doğrultusunda gündeme gelmiş ve iptal işlemi gerçekleştirilmiştir” şeklinde gerekçe gösterilerek fesih işlemini gerçekleştirdiği, taraflar arasındaki sözleşmenin 4. maddesi son cümlesinde davalı taraf sigorta şirketine tek taraflı gerekçesiz fesih hakkı tanındığı, davalının sözleşme gereği saklı tuttuğu fesih hakkını kullandığı, bu durumda haksız fesihten bahsedilemeyeceğinden Yargıtay bozma ilamı doğrultusunda maddi tazminat talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.
Kişilik hakları; kişinin hür ve bağımsız varlığının bütünlüğünü sağlayan, herkese karşı ileri sürülebilen ve Anayasal teminat altında bulunan mutlak bir haktır. Kişinin toplum içindeki yeri dolayısıyla kişilerde saygı yaratabilmesi ve gelişmesi için onun hukuken korunan; kişinin hayatı, güvenliği, vücut tamlığı, onuru ve haysiyeti birtakım değerlere sahip olması gerekir.(Prof. Dr. Mustafa Dural,Doç.Dr.Tufan Öğüz-Türk Özel Hukuku Cilt 2 Kişiler Hukuku-Filiz Kitabevi).
4721 sayılı MK ve 6098 sayılı TBK ‘da manevi tazminat talebine yönelik tüzel kişileri, gerçek kişilerden ayıran düzenleme bulunmamakla, haksız fiil sebebiyle tüzel kişilerin de manevi tazminat talep edebileceği öğretinin kabulündedir (Prof.Dr.Rona Serozan, Kişilik Haklarının Korunmasıyla İlgili Bazı Düşünceler, İÜ Mukayeseli Hukuk Araştırmaları Dergisi, 2011). Tüzel kişilerin de sosyal kişilik değeri olduğu, bunların da korunmaya değer olduğu göz önüne alındığında manevi tazminat talep etmeleri olanaklıdır. Aksi düşünce eşitlik ve adalet ilkesine aykırı olacaktır (Alim Taşkın, AÜ Hukuk Fakültesi Dergisi, 1983). Kaldı ki, tüzel kişinin ekonomik faaliyet yürütürken kazandığı saygınlığın, kişisel değerleri içinde yer aldığı, ticari şeref ve haysiyetinin çiğnenmesinin, ekonomik yaşam içindeki yerini sarsabileceği, gerçek kişilere özgü olanlar dışında kalan kişilik haklarında tüzel kişilerin de manevi zarara uğrayabileceği ve manevi tazminat talep edebilecekleri açıktır (Yargıtay HGK, 2014/4-213 E-2016/70 K sayılı ilam)
Gerek 4721 sayılı MK, gerekse 6098 sayılı TBK’da düzenlenen haksız fiil sebebiyle manevi tazminat talebinin şartları bakımından hukuka aykırılık,kusur,zarar ve uygun illiyet bağının bir arada meydana gelmesi gerekir.Başka bir ifadeyle kişinin hukuka aykırı eylemi dolayısıyla karşı tarafta bir zarar meydana gelmeli, meydana gelen zararla, hukuka aykırı eylem arasında uygun illiyet bağı bulunmalı, zarar bu hukuka aykırı eylemin neticesinde meydana gelmiş olmalıdır. Somut olayda haksız fiilin gerçekleşmediği, fiil ile talep arasında illiyet bağı kurulmadığı anlaşılmakla davacının manevi tazminat talebinin reddine karar vermek gerekmiş aşağıdaki şekilde hüküm tesisi edilmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda ayrıntılı olarak düzenlendiği üzere;
1-Davacının maddi tazminat talebinin reddine,
2-Davacının manevi tazminat talebinin reddine,
3-Alınması gerekli 179,90 TL karar ve ilam harcının, peşin alınan 371,25 TL peşin harçtan mahsubu ile bakiye 191,35 TL harcın karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
4-Davacı tarafça yapılan yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafça yapılan 160,00 TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalıya iadesine,
6-Kalan gider avansının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
7-Maddi tazminat talebi bakımından davalı taraf vekille temsil olunduğundan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap ve taktir olunan 9.200,00TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
8-Manevi tazminat talebi bakımından davalı taraf vekille temsil olunduğundan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap ve taktir olunan 9.200,00TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
Dair, dava dosyasının daha önce Yargıtay denetiminden geçmiş olmasından dolayı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde Yargıtay Temyiz yolu açık olmak üzere davacı vekili(e duruşma) ile davalı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 13/06/2023

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır