Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/433 E. 2023/565 K. 03.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2023/433 Esas
KARAR NO :2023/565

DAVA:Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:23/06/2023
KARAR TARİHİ:03/07/2023

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı firma ve firma sahibi/yetkilisi …’ın 01.03.2020 tarihinden 25.02.2023 tarihli Genel Kurul Kararı ile kendisinin yöneticiliğine son verilmesine kadar müvekkilin yöneticiliğini yaptığını, bu 3 yıllık süre boyunca müvekkilin tüm hesapları davalılardan …’ın kontrolünde olup tüm işlemlerin kendisi tarafından yapıldığını, 2022 yılının sonlarından itibaren müvekkil tarafından davalı firma sahibi/yetkilisi …’ın yaptığı birtakım işlemlerden şüphenilenmesi üzerine karar defterinin, işletme defterinin, harcamalara dair makbuzların, banka hesaplarının, vd. evrakların müvekkile verilmesi için kendisinden çeşitli defalar sözlü olarak istenildiğini ancak kendisi tarafından herhangi bir evrağın teslim edilmediğini, 25.02.2023 tarihli Genel Kurul kararı ile yöneticiliğine son verildiğini ve yeni yönetim kurulu/yönetici ve denetçiler seçildiğini, yeni yönetim tarafından banka hesapları incelendiğinde müvekkil … sakinleri tarafından yöneticiliğe ait hesaplara yatırılan ödemelerin yatırıldıktan çok kısa bir süre sonra hatta 10-15 dk içerisinde davalılardan …’ın kendi şahsi hesabına transfer edildiğinin tespit edildiğini, davalının … faturalarını ödememesi nedeniyle … tarafından müvekkile ait doğal gaz sayacının sökülmüş olduğunu, binanın eski olması nedeniyle yeni sayaç takılmadığını, kat maliklerinin kendi adlarına abonelik açtırmak zorunda kaldığını, davalıların yöneticiliğinin sona erdirilmesinden hemen önce davalı firma yekilisi/sahibi … tarafından …’nun sigorta çıkışı yapıldığını, daha sonra yapılan tespitlerde …’nun fiilen davalılardan … ve Tic. A.Ş’de çalıştığı ve halen de çalışmaya devam ettiğinin tespit edildiğini, tüm bu nedenlerle davalıların haksız olarak kendi hesabına geçirdiği, üçüncü kişilere gerçek olmayan, herhangi bir mal ve/veya hizmet alımı olmadan veya olağanın dışında yüksek meblağlar ile yapmış olduğu ödemeler nedeniyle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 70.000,00.-TL’nin yasal faizi ile taraflarına ödenmesine, yatırılmayan SGK primleri için fazlaya ilişkin haklarımız saklı kalmak kaydı ile şimdilik 83.531,86.-TL’nin yasal faizi ile taraflarına ödenmesine, SGK primlerinin düzgün yatırılmaması nedeniyle oluşan zarar ile ilgili olarak fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 5.000,00.-TL’nin yasal faizi ile taraflarına ödenmesine, vergi dairesine/maliyeye olan borçlarıyla ile ilgili olarak fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 4.000,00.-TL’nin yasal faizi ile taraflarına ödenmesine, dava masrafları ile vekalet ücretinin karşı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava dilekçesi, cevap dilekçesi ve sair tüm evraklar hep birlikte incelenmiştir.
Dava, Alacak davasıdır.
6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun Amaç başlıklı 1. maddesinde yasanın amacı açıklandıktan sonra kapsam başlıklı 2. maddesinde “Bu Kanun, her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsar.” hükmüne yer verilmiştir. Satıcı; Kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla tüketiciye mal sunan ya da mal sunanın adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi kapsar. Tüketici ise Ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi ifade eder şeklinde tanımlanmıştır. Aynı Kanunun 3. maddesinde de “Tüketici işlemi: Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukukî işlemi” ifade eder şeklinde tanımlanmıştır.
Bir hukuki işlemin 6502 sayılı Kanun kapsamında kaldığının kabul edilmesi için yasanın amacı içerisinde yukarıda tanımları verilen taraflar arasında mal ve hizmet satışına ilişkin bir hukuki işlemin olması gerekir.
Somut olayda, davacı vekili müvekkili davalı firma ve firma sahibi/yetkilisi …’ın 01.03.2020 tarihinden 25.02.2023 tarihli Genel Kurul Kararı ile kendisinin yöneticiliğine son verilmesine kadar müvekkilinin yöneticiliğini yaptığını, bu 3 yıllık süre boyunca müvekkilinin tüm hesaplarının davalılardan …’ın kontrolünde olduğunu, tüm işlemlerin kendisi tarafından yapıldığını, ayrıca resmi (SGK başvuruları, ödemeler, vd.) tüm işlemlerin de kendisi tarafından yapıldığını, 2022 yılının sonlarından itibaren müvekkili tarafından davalı firma sahibi/yetkilisi …’ın yaptığı birtakım işlemlerden şüphelenilmesi üzerine karar defterinin, işletme defterinin, harcamalara dair makbuzların, banka hesaplarının, vd. evrakların müvekkile verilmesi kendisinden çeşitli defalar sözlü olarak istenilmesine rağmen herhangi bir evrak teslim edilmediğini, akabinde 25.02.2023 tarihli Genel Kurul kararı ile yöneticiliğine son verildiğini ve yeni yönetim kurulu/yönetici ve denetçilerin seçildiğini, yeni yönetim tarafından banka hesapları incelendiğinde Müvekkili … sakinleri tarafından yöneticiliğe ait hesaplara yatırılan ödemelerin yatırıldıktan çok kısa bir süre sonra hatta 10-15 dk içerisinde davalılardan …’ın kendi şahsi hesabına transfer edildiğinin tesbit edildiğini, … tarafından haksız olarak kendi hesabına geçirildiğini, davalının, üçüncü kişilere gerçek olmayan, herhangi bir mal ve/veya hizmet alımı olmadan veya olağanın dışında yüksek meblağlar ile yapmış olduğu ödemeler nedeniyle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 50.000,00.-TL’nin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Taraflar arasında, yöneticilik hizmeti alım sözleşmesi bulunmakta olup ihtilaf bu sözleşmeden kaynaklanmaktadır. Davacı, yukarıda yazılı tanımlara uygun olarak “Hizmet sağlayan” kişi; davalı ise hizmet satın alan ve hizmetten yararlanan kişi olması nedeniyle tüketicidir. Bu nedenle uyuşmazlığın, 4077 sayılı Kanunun 23/1. maddesi (6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 3. maddesi) uyarınca Tüketici Mahkemesince çözümlenmesinin gerektiği anlaşıldığından davanın usulden reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm tesisi edilmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda ayrıntılı olarak düzenlendiği üzere;
1-Mahkememizin görevsizliği nedeniyle HMK.nun 114/1-c ve 115/2 maddeleri uyarınca DAVANIN USULDEN REDDİNE,
2-HMK.nun 20. Maddesi gereğince kararın kesinleşmesinden itibaren 2 hafta içinde taraflardan birisinin usulen başvurması halinde dava dosyasının görevli ve yetkili İSTANBUL NÖBETÇİ TÜKETİCİ MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE, süresi içinde talep olmaması halinde dosyanın Mahkememizce resen ele alınarak davanın açılmamış sayılacağı hususunun ihtarına,
3-Harç ve yargılama giderinin görevli mahkemece değerlendirilmesine, HMK 331/2. maddesi gereğince davaya başka bir mahkemede devam edilmediği taktirde talep halinde harç ve yargılama giderinin ve gider avansının harcanmayan kısmının Mahkememizce karar altına alınmasına,
Dair, HMK 345 maddesi uyarınca kararın taraflara tebliğ edildiği tarihten başlayarak iki hafta içinde HMK 342 maddesi gereğince düzenlenmiş dilekçe ile HMK 343 maddesi uyarınca mahkememize veya başka bir mahkemeye yapılacak başvuru ile HMK 341/1 maddesi uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olarak tarafların yokluğunda verilen karar açıkça okunup anlatıldı.03/07/2023

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır