Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/350 E. 2023/1000 K. 27.12.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2023/350 Esas
KARAR NO:2023/1000

DAVA:Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:16/02/2021
KARAR TARİHİ:27/12/2023

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
…. Fikri ve Sinai Haklar Hukuk Mahkemesinin …esas … görevsizlik kararı ile mahkememize geldiği mahkememizin 2023/350 esas sayısına kaydının yapıldığı, yapılan yargılama sonunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili …’in, kozmetik sektöründe çalışmaları ile bilinen oldukça başarılı ve ünlü bir iş insanı olduğunu, müvekkili ve davalı yapım şirketi arasında müvekkilinin, davalı tarafından yapımı gerçekleştirilen “…” isimli televizyon programında jüri üyesi olarak görev yapmasına ilişkin bir sözleşme akdedildiğini, işbu sözleşmede taraflarca kararlaştırıldığı üzere müvekkili …’in 13.03.2020 – 13.03.2021 tarihleri arasında hafta içi hergün … TVde yayınlanacak olan “…” isimli TV programında, işbu sözleşmenin 3. maddesi bendinde kararlaştırıldığı üzere yarışmacıların yetenek ve becerilerini her boyutu ile yorumlamak, değerlendirmek, puanlamak suretiyle derecelendirme görevlerini ifa etmesi ve yapımcının da müvekkiline her ay 30.000 TL olarak KDV + Stopaj vergilerini ödeyeceği hususunda mutabık kalındığını, ancak müvekkilinin 05.06.2020 ile 06.06.2020 tarihlerinde basında yer alan haberlerden kendisinin yerine bir başka jüri üyesi ile programın devam edeceğini öğrendiğinde adeta şoke olduğunu, zira, davalı yapım şirketi tarafından müvekkili ile akdetmiş oldukları sözleşmenin feshedileceğine ilişkin müvekkiline herhangi bir bildirim de bulunulmadığını, kaldı ki davalının, müvekkili ile 13.03.2020 – 13.03.2021 tarihleri arasında ve 1 yıl süresince her gün çekilecek bir programda jüri üyeliği yapması hususunda sözleşme akdettiğini, müvekkilinin de işbu sözleşmenin gereği olarak senelik iş programını sözleşmeye konu programın çekimlerinin aksamaması üzerine kurduğunu ve davalı şirketin sözleşmesel ilişkilerin sürdürülmesinde uygulanması gereken en temel ilke olan ahde vefa ilkesi ile hiçbir şekilde bağdaşmayan işbu tutumu nedeniyle bir yıl boyunca gelir elde edebileceği birçok fırsatı reddetmek durumunda kaldığını, davalı yapımcının, müvekkili ile sözleşmesel ilişkisini hiçe sayarak programın jüri üyelerinin değiştiği haberlerinin basında yer aldıktan sonra müvekkiline ulaşarak jüri üyelerinin değiştiğini ve bu nedenle artık kendisi ile çalışmayacağını ve sözleşmesinin feshedilmesi için gönderecekleri metni müvekkilinin imzalaması gerektiğini telefon ve mesaj ile bildirdiğini, müvekkilinin de davalının bu tutumunun sözleşmeye aykırı olduğunu ifade etmek suretiyle bahse konu protokolü ancak taraflarca akdedilen sözleşmenin 7. maddesinde kararlaştırıldığı üzere işbu haksız fesihten kaynaklanan zararının ve yine sözleşmenin 7. maddesinde kararlaştırıldığı üzere cezai şart bedelinin ödenmesi koşulu ile imzalayacağını ifade ettiğini, ancak davalı yapımcının sözleşmeden doğan yükümlülüklerini yerine getirmediğini, müvekkili … ile davalı yapımcı arasında akdedilen jürilik sözleşmesinin davalı yapımcı tarafından müvekkili zararına haksız ve sebepsiz şekilde feshedilmesine kadar sözleşmenin ifa edildiği süre boyunca, müvekkilinin “…” isimli yarışmada jüri üyesi olarak görev aldığı bölümlerin çekilerek yayınlandığı hususunun 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanununun “…Adın belirtilmesi salahiyeti: Madde 15 Eseri, sahibinin adı veya müstear adı ile yahut adsız olarak, umuma arzetme veya yayımlama hususunda karar vermek salahiyeti munhasıran eser sahibine aittir. Bir güzel sanat eserinden çoğaltma ile elde edilen kopyelerle bir işlenmenin aslı veya çoğaltılmış nüshaları üzerinde asıl eser sahibinin ad veya alametinin, kararlaştırılan veya adet olan şekilde belirtilmesi ve vücuda getirilen eserin bir kopye veya işlenme olduğunun açıkça gösterilmesi şarttır. Bir eserin kimin tarafından vücuda getirildiği ihtilaflı ise, yahut her hangi bir kimse eserin sahibi olduğunu iddia etmekte ise, hakiki sahibi, hakkının tesbitini mahkemeden istiyebilir…” hükmü ve ilgili diğer hükümleri uyarınca Mahkemece görevlendirilecek uzman bilirkişi marifetiyle tespit edilmek suretiyle müvekkilinin, davalı ile akdetmiş olduğu ve huzurdaki davada taleplerine dayanak sözleşme gereği jürilik görevini ifa ettiğinin tespit edilmesini, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun; “…MADDE 6- (1) Genel yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir. (2) Yerleşim yeri, 22/11/2001 tarihli ve 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu hükümlerine göre belirlenir…” hükmü gereğince İstanbul Mahkemelerinin yetkili olduğunu, neticeten davanın kabulüne; Davalı yanın sözleşmeyi tek taraflı haksız ve müvekkili zararına, sebepsiz feshi sebebiyle müvekkilinin sözleşme kapsamında elde edeceği ve işbu haksız fesih sebebiyle yoksun kaldığı kazancı olan 10 aylık ücreti olan 300.000 TL ile KDV+Stopaj bedelinin ıslah hakları saklı kalmak üzere şimdilik 50.000 TL nin ihtarname tebliğ tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte müvekkiline ödenmesine, davalı yanın sözleşmeyi tek taraflı haksız ve müvekkili zararına sebepsiz feshinden kaynaklanan ve taraflar arasında akdedilen sözleşme ile kararlaştırılan cezai şart bedelinin müvekkiline ödenmesine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin ileride diğer tüm yasal hakları saklı kalmak kaydıyla davalı yana yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili şirket ile davacı taraf arasında 13.03.2020 tarihinde “TV Programında Jürilik Yapma” isimli sözleşmelerin akdedildiğini, İşbu sözleşme kapsamında yapımcılığını müvekkilinin yüklendiği “…” isimli TV programında davacının jürilik görevini yürüteceğini ve müvekkilinin de bunun karşılığında ödeme yapacağını, ancak süreç içerisinde reyting sistemi nedeni ile müvekkilinin, jüride değişikliğe gitmek zorunda kaldığını, davacı tarafın her ne kadar “05.06.2020 ile 06.06.2020 tarihlerinde basında yer alan haberlerden davacı yerine bir başka jüri üyesi ile programın devam edeceğinin öğrenildiğini, davalı yapım şirketi tarafından davacı tarafa, akdedilen sözleşmenin feshedileceğine ilişkin herhangi bir bildirimde bulunulmadığını” iddia etmekte ise de bu iddianın gerçeği yansıtmadığını, müvekkilinin, bahse konu sözleşmenin feshi hususunda davacı tarafı bilgilendirdiğini, üstelik sözleşmenin “Fesih ve Cezai Şart” başlıklı 7/A bendinde:”…”YAPIMCI, JÜRİ İLE AKDEDİLEN İŞBU SÖZLEŞMEYİ HER ZAMAN, BİLDİRİMSİZ FESHETME HAKKINA SAHİPTİR. Ayrıca Sözleşme’ye aykırı, kusurlu, kasıtlı ve/veya Yapımcı’nın ve/veya Kanal’ın ve/veya Yönetmen’in talimatlarına aykırı olarak hareket etmesi, çekim saatinde çekim mahallinde hazır bulunmaması Sözleşmenin kati olarak bildirimsiz fesih sebebidir. Taraflar bunu kabul ve taahhüt ederler…” hükmünü ihtiva ettiğini, bu maddeden açıkça anlaşıldığı üzere müvekkilinin, mezkur sözleşmeyi her zaman tek taraflı olarak bildirimsiz feshetme hakkının mevcut olduğunu ve bu hakkın, davacının da kabulünde olduğunu, bu sebeple sözleşmeyi hür iradesi ile imzalamış olan davacının gelinen noktada işbu davayı ikame etmesinin mesnetsiz olduğu gibi haksız kazanç elde etmeye yönelik olduğunu, dolayısıyla davacının kötü niyetli taleplerinin kabulünün mümkün olmadığını, yine davacı tarafın, “Davalı yapımcı müvekkilimizle sözleşmesel ilişkisini hiçe sayarak programın jüri üyelerinin değiştiği haberleri basında yer aldıktan sonra müvekkilimize ulaşarak jüri üyelerinin değiştiğini ve bu nedenle artık kendisi ile çalışmayacağını ve sözleşmesinin feshedilmesi için gönderecekleri metni müvekkilimizin imzalaması gerektiğini telefon ve mesaj ile bildirmiştir. Müvekkilimiz de davalının bu tutumunun sözleşmeye aykırı olduğunu ifade etmek suretiyle bahse konu protokolü ancak taraflarca akdedilen sözleşmenin 7. Maddesi bendinde kararlaştırıldığı üzere işbu haksız fesihten kaynaklanan zararının ve yine sözleşmenin 7. Maddesi hükmünde kararlaştırıldığı üzere cezai şart bedelinin ödenmesi koşulu ile imzalayacağını ifade etmiştir. Ancak davalı yapımcı sözleşmeden doğan işbu yükümlülüklerini yerine getirmemiştir.” iddiasını ileri sürdüğünü, ancak bu iddianın da kabulünün mümkün olmadığını, zira müvekkili şirketin, reyting durumu nedeni ile yapılmak zorunda kalınan jüri değişikliğini davacıya derhal bildirdiğini, üstelik yapılan değişikliğin, yalnızca davacıyı kapsamadığını, davacı ile beraber diğer 2 jüri üyesi ile de aynı şartlar ile sözleşmenin sona erdirildiğini, sözleşmenin feshinin haklı nedene dayandığını, nitekim bahsedildiği gibi sözleşmesi sona erdirilen diğer 2 jürinin de haklı nedenlerin bilincinde olduğundan sözleşmenin feshine ilişkin protokolü imzaladıklarını, ancak davacının gelinen noktada kötü niyetli olarak hareket ederek müvekkili şirketten talepte bulunduğunu, aynı zamanda davacıya, sözleşmenin feshi iradesinin sözlü olarak ulaştırılmasının yanı sıra 04.06.2020 tarihli Sözleşmenin Feshi İle İbra Protokolünün de davacıya tarafa ulaştırıldığını, davacının bu protokolü kabul ettiğini ancak imzalamadığını, akabinde işbu davanın ikame edildiğini, bu kapsamda davacının dosyaya ibraz ettiği …. Noterliğinin 15.06.2020 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesini ve muhteviyatını da hiçbir şekilde kabul etmediklerini, davacının, sözleşme kapsamında senelik iş programını düzenlediğini, bu sebeple birçok iş fırsatını kaçırdığını iddia ettiğini, ancak bu iddianın oldukça soyut olduğunu, nitekim, davacının mezkur sözleşme kapsamında geri çevirdiği herhangi bir teklif var ise bunu yazılı şekilde ispatla mükellef olduğunu, hiçbir şekilde davacı tarafın taleplerini kabul anlamına gelmemekle beraber davacının uğradığını iddia ettiği zararını ispat etmesi gerektiğini, aksi durumda davacının soyut iddiaları ile karar verilmesinin hakkaniyete aykırı olduğunu yine hiçbir surette kabul anlamına gelmemekle beraber davacının talepleri fahiş olduğunu, müvekkilinin, bahse konu sözleşmeyi, sözleşmenin 7/A maddesi kapsamında feshettiğini ve bu nedenle davacıya herhangi bir yükümlülük altına girmediğini, keza ilgili maddere müvekkilin her zaman, sebep bildirmeksizin sözleşmeyi feshedebileceğini düzenlediğini, neticeten haksız ve hukuka aykırı davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:Dava, televizyon program katılımından kaynaklanan alacağın tahsili istemine ilişkindir.
Dava dilekçesi, cevap dilekçesi ve sair tüm evraklar hep birlikte incelenmiştir.
Dosyanın, …. Fikri ve Sinai Haklar Hukuk Mahkemesinin …esas, … karar sayılı görevsizlik kararı ile mahkememiz işbu esas sayısına kaydedildiği, mahkememizce düzenlenen tensip ara kararı uyarınca davacının tacir/esnaf/vergi kayıtlarının celp edilmesi hususunda yazılan müzekkerelere yanıt verildiği, verilen müzekkere yanıtlarının incelenmesinde davacının esnaf ve tacir kaydının bulunmadığı, istisna kapsamında vergi mükellefi olduğu bu sebeple vergi beyannamesinin bulunmadığının bildirildiği anlaşılmıştır.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesine göre, bir davanın ticari dava sayılması için uyuşmazlık konusu işin, tarafların her ikisinin birden ticari işletmesiyle ilgili olmalı ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmamasına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu veya diğer kanunlarda o davaya asliye ticaret mahkemesinin bakacağı yönünde düzenleme olmalıdır.
Bu kapsamda somut olayda, davalının tacir olmaması sebebiyle nispi ticari dava ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmeleriyle ilgili olup olmadığına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu veya diğer kanunlarda işbu davaya Asliye Ticaret Mahkemesince bakılacağı yönünde bir düzenleme bulunmaması sebebiyle mutlak ticari davanın da söz konusu olmadığı dolayısı ile uyuşmazlığın genel görevli mahkeme olan Asliye Hukuk Mahkemesi’nde çözümlenmesi gerektiği anlaşılmakla; davanın HMK 114/1-c ve 115/2 maddeleri uyarınca görev dava şartı yokluğundan usulden reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda ayrıntılı olarak izah edildiği üzere;
1-Davanın Mahkememizin görevsizliği sebebiyle görev dava şartı yokluğundan HMK 114/1-c ve 115/2 Maddeleri uyarınca usulden REDDİNE,
2-HMK.nun 20. Maddesi gereğince kararın kesinleşmesinden itibaren 2 hafta içinde taraflardan birisinin başvurması halinde dava dosyasının görevli ve yetkili İSTANBUL ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNE gönderilmesine, süresi içinde talep olmaması halinde dosyanın Mahkememizce resen ele alınarak davanın açılmamış sayılacağı hususunun ihtarına,
3-Harç ve yargılama giderinin görevli mahkemece değerlendirilmesine, HMK 331/2. maddesi gereğince davaya başka bir mahkemede devam edilmediği taktirde talep halinde harç ve yargılama giderinin ve gider avansının harcanmayan kısmının Mahkememizce karar altına alınmasına,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda kararın tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 27/12/2023

Katip …

Hakim …