Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/181 E. 2023/630 K. 18.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2023/181 Esas
KARAR NO :2023/630

DAVA:Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:06/01/2022
KARAR TARİHİ:18/07/2023

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; … Sultan Makamı projesinde arsa sahipleri ile davalı yükleniciler arasında …. Noterliğinin 14 Nisan 2005 tarih … nolu ‘Düzenleme Şeklinde Gayrimenkul Hissesi Karşılığında İnşaat Yapımı ve Satış Vaadi Sözleşmesi tanzim edildiğini, bu sözleşmede davalı şirketlerin yüklenici olarak yer aldığını, sözkonusu projede satışların istenen hızda ilerlememesi üzerine taraflar arasında 20.11.2011 Başlangıç Tarihli, İstanbul İli … İlçesi, … Mahallesi, …. Bayırı Mevkiinde kain, tapuda 14 Pafta, 879 Ada, 51 Parselde gerçekleştirilmekte olan inşaat projesinin; müvekkil şirket tarafından belirlenecek ve kat malikleri tarafından onaylanacak konsept çerçevesinde reklam, tanıtım, satış, site yönetimi vb. Hizmetlerin gerçekleştirilerek projenin satış pazarlama ve reklam değerinin oluşturulması konulu sözleşme akdedildiğini, sözkonusu sözleşmeyi hem arsa sahipleri hem de davalı yükleniciler imzalamış olup müvekkil firma bu sözleşme ile projedeki satışları yapmayı üstlendiğini. davalılar arasında kurulmuş bulunan ‘… Proje İnş. Tur. San. Ve Tic. AŞ. … Projesi Adi Ortaklığı’ , 20.11.2011 Başlangıç Tarihli mezkur sözleşmeden kaynaklanan davalıların yükümlülüklerini üstlendiğini, bu çerçevede 2014 YILINDA: … ve … numaralı taşınmazların satışı dolayısıyla 30.09.2014 Tarih ve … sıra nolu 305.162,74 TL. lık ve keza C3/2 numaralı taşınmazın satışı dolayısıyla 30.09.2014 Tarihli … sıra nolu 38571,24 TL lık; 2015 YILINDA:… nolu bağımsız bölümlerin satışı dolayısıyla Toplam 1.147.605,49 TL lık; 2016 YILINDA: … numaralı bağımsız bölümlerin satışı dolayısıyla Toplam 204.745,00 TL lık faturalar da (yine işbu dava konusu faturada olduğu gibi) davalı ‘… Proje İnş. Tur. San. Ve Tic. AŞ. … Projesi Adi Ortaklığı’ adına tanzim edilmiş ve davalI … Proje İnş. Turz. AŞ tarafından ödendiğini, Türk Borçlar Kanunun 637/3. Maddesinde: ‘Kendisine yönetim görevi verilen ortağın, ortaklığı veya bütün ortakları üçüncü kişilere karşı temsil etme yetkisi var sayılır’, yolunda hüküm tanzim edildiğini, … İli … İlçesi, … Mahallesi, …. Bayırı Mevkiinde kain, tapuda 14 Pafta, 879 Ada, 51 Parselde mevcut C Blok No:22/2 nolu, hisseleri Davalı ve ortaklarına ait bağımsız bölümün satışı dolayısıyla, 20.11.2011 başlangıç tarihli sözleşme satış pazarlama ve reklam değerinin oluşturulması çerçevesinde müvekkilim lehine davalılardan 78.200,00 TL alacak hakkı doğmuş ve müvekkil şirket tarafından 14.12.2016 Tarihli Fatura tanzim edilerek davalı … Sanayi Ve Ticaret Anonim Şirketi’ ne iletildiğini, davalı şirket tüm hatırlatma ve uyarılara rağmen mezkur sözleşme dolayısıyla alacaklı olduğu 78.200,00 TL. sını müvekkil şirkete ödenmemesi üzerine, …. İcra Dairesi … / … Sayılı ilamsız icra takibi başlatıldığını, ilamsız icra takibine yasal süresi içerisinde itiraz edilmesi üzerine, yasa gereği Arabulucu Başvurusunda bulunulduğunu, , davalı Şirket Arabulucu’ nun yetkisine itiraz ettiğini, yetki İtirazının reddedildiğini, davalı şirketin uzlaşmaya yanaşmaması üzerine Arabulucu Anlaşmama Tutanağı tanzim edildiğini, tarafların Ticari defter ve belgeleri tetkik edildiğinde ve satışa konu taşınmaz kayıtları celbedildiğinde sözleşme hükümleri çerçevesinde alacağımızın sabit olduğu tespit edileceğini, tüm bu nedenlerle Davalı adi şirket ortaklarının itirazının iptali ile takibin devamına, %20 İcra İnkar Tazminatı ödemesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine, bu mümkün olmadığı takdirde fazlaya dair hakları saklı kalmak üzere, 78.200,00 TL alacağın taşınmaz satış tarihinden itibaren işleyecek reeskont avans faizi ile birlikte davalılardan tahsiline yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :Davalı … Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacının dava dilekçesinde müvekkil şirketle satış pazarlama ve reklam değerinin oluşturulması konulu sözleşme imzalandığını belirttiğini, dava dilekçesi ekinde sunulan sözleşme incelendiğinde sözleşmenin taraflarının ; bir tarafta … Turizm Paz. Ve Tic. A.Ş diğer tarafta ise … İnş Turizm. San. Ve Tic. A.Ş. , … San. Ve Tic. A.Ş. Ve … İnş. Turizm San. Ve Tic. A.Ş. Olduğu görülmektedir. Davacının iddialarını kabul anlamına gelmemekle beraber davacı taraf taleplerini sözleşmenin taraflarının oluşturan tüm taraflara yöneltmesi gerektiğini, taraflar arasında zorunlu dava arkadaşlığının mevcut olduğunu, yalnızca müvekkil şirkete yönelmiş olan huzurdaki davanın husumet yönünden reddi gerektiğini, davacı tarafından icra dosyasına dayanak olarak iddia edilen faturanın adi ortaklık adına düzenlenmiş olup davanın muhatabının müvekkil şirket olmadığını, H.M.K.’nın 316-322 maddeleri basit yargılama usulünü düzenlemiş olup, 316/1-d maddesi “hizmet ilişkisinden doğan davalar”ın muhakemesinin basit yargılama usulü ile olacağı, 318. madde ise delillerin ikamesini düzenlemiş olup, buna göre “Taraflar dilekçeleri ile birlikte tüm delillerini açıkça ve hangi vakanın delili olduğunu da belirterek bildirmek, ellerinde bulunan delillerini dilekçelerine eklemek ve başka yerlerden getirilecek belge ve dosyalar için de bunların bulunabilmesini sağlayan bilgilere dilekçelerinde yer vermek zorundadır.” şeklindeki düzenleme emredici bir düzenleme olduğunu, bu yasal düzenleme doğrultusunda, davacının dava dilekçesinde delillerini bildirdiğini ancak dosyaya ibraz etmediğini, elinde olmayan delillerin nereden getirtileceğini göstermediğini, bu aşamadan sonra H.M.K.’nın 319. maddesi uyarınca iddiasını genişletmesine veya değiştirmesine ve davacının başkaca delil bildirmesine muvafakatarının olmadığını davanın muhatabının sözleşmenin tarafı tüm şirketler olması gerektiğinden zorunlu dava arkadaşlığı bulunan tüm şirketlerin katılmadığı arabuluculuk toplantısının huzurdaki davada geçerliliği bulunmadığını, dolayısıyla arabuluculuk dava şartı bulunmayan davanın öncelikle usulden reddi gerektiğini, İcra takibi yetkili icra müdürlüğünde başlatılmamış olup yetkiye ilişkin itirazlarını da yinelediklerini, müvekkil şirketin ticari defter kayıtları incelendiğinde davacıya borcu olmadığının sabit olduğunu, müvekkil şirketin davacı ile münferiden bir sözleşme imzalamamış herhangi bir bir ticari ilişkisi de olmadığını, müvekkilin davacıya herhangi bir borcunun bulunmadığını, davacı tarafından düzenlenen faturanın muhatabının müvekkil şirket olmayıp düzenlenen fatura müvekkil şirketçe tebliğ alınmamış ve ticari defterlere de kaydedilmediğini, tüm bu nedenlerle öncelikle müvekkil açısından husumet yönünden davanın reddini, aksi halde müvekkil açısından haksız ve yersiz açılan davanın reddini, davacının haksız ve hukuki dayanaktan yoksun icra takibi başlatması nedeni ile takibin iptaline %20 den aşağı olamak üzere kötü niyet tazminatı ödemesine, karar verilmesini, yargılama harç ve masrafları ile ücreti vekaletin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Dahili davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle:-Müvekkil şirketler yönünden arabuluculuk dava şartı yerine getirilmeden yöneltilen davanın, dava şartı yokluğundan reddi gerektiğini, davacının dava dilekçesinde ve ekinde müvekkil şirketlere karşı başvurmuş olduğu arabuluculuk son tutanağının dosyaya ibraz etmediğini, Davacının iddialarını kabul etmemekle birlikte dava konusu taleplere ilişkin yasal mevzuatta öngörülen zamanaşımı süreleri geçen alacaklar yönünden zamanaşımı itirazında bulunduklarını, zorunlu dava arkadaşlığı bulunan tüm şirketlerin katılmadığı arabuluculuk toplantısının huzurdaki davada geçerliliği bulunmadığını, dolayısıyla arabuluculuk dava şartı bulunmayan davanın öncelikle usulden reddi gerektiğini, müvekkil şirketlerin ticari defter kayıtları incelendiğinde davacıya borcu olmadığı sabit olduğunu, müvekkil şirketlerin davacıya herhangi bir borcu bulunmadığını, müvekkil şirketlerin ticari defterleri usulüne uygun olarak tutulmakta olup usulüne uygun olarak tutulan defterlere kaydedilmeyen alacak kaleminin tahsilinin talep edilmesinin yasalara aykırı olduğunu, kabul anlamına gelmemek kaydıyla dosya kapsamında 14.12.2016 Tarihli Sultan Makamı C/22-2 Marka Yansıtma ve Satış Komisyon Bedeli Faturası 78.200,00 TL bedelli talepte bulunulmuşsa da belirtilen taşınmazın hangi tarihte , hangi bedel üzerinden satışı yapıldığı belirtilmediğini, davacı tarafın satışın yapılmasına ilişkin gerekli yükümlülüğü yerine getirdiğine , satış için müşteri bulduğuna ya da satışın yapılması için aracılık sağladığına dair dosyada veri mevcut olmadığını, ilgili taşınmazın satışında davacı tarafın yükümlülüklerini yerine getirildiğine dair somut veriler dosya kapsamında sunulmadığını, davacı tarafın kendi yükümlülüklerini yerine getirmemişken sözleşmeden kaynaklandığını iddia ettiği alacak talebinde bulunması mümkün olmadığını, sözleşmeye taraf şirketler ve davacı taraf arasında imzalanan sözleşme karşılıklı olarak borç doğuran sözleşme niteliğinde olup öncelikle davacının belirttiği şekilde talepte bulunabilmesi için kendisinin de sözleşmeden kaynaklanan yükümlülüğünü gerçekleştirmiş olduğunun ispatı gerektiğini, tüm bu nedenlerle öncelikle müvekkil şirketler açısından arabuluculuk kurumuna başvurulmamış olması sebebiye davanın usulden reddini, aksi halde müvekkil açısından haksız ve yersiz açılan davanın reddini, %20 den aşağı olamak üzere kötü niyet tazminatının davacı tarafından müvekkil şirketlere ödenmesine karar verilmesini yargılama harç ve masrafları ile ücreti vekaletin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, itirazın iptali davasıdır.
İddia, savunma ve sair evraklar hep birlikte değerlendirilmiştir.
Mahkememizin … esasına kaydı yapılan dosyada, mahkememizin 14/03/2023 tarihli duruşma ara kararı gereğince dosyanın davalı … İnşaat… A.Ş ve … A.Ş yönünden tefrikine karar verildiği, tefrik sonrasında dosyanın mahkememizin esasına kaydının yapıldığı anlaşılmıştır.
TTK’nın 5/A maddesinin ilk fıkrası; “Bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.” hükmünü, 6325 Sayılı Arabuluculuk Yasası’nın 18/A maddesinin 2. Fıkrası ise; “Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması hâlinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir. Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir” hükmünü düzenlemektedir.
Somut davada taraflar tacir olup, zorunlu arabuluculuğa tabi davada, mahkemece arabuluculuk son tutanağı aslını sunmak için davacı tarafa süre verilmiş, verilen süre içerisinde arabuluculuk evrakının sunulmadığı görülmüştür. Bu durumda 6325 Sayılı Yasanın 18/A.2 fıkrasının son cümlesi uyarınca davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar vermek gerekmiştir.
Dava adi ortaklığa karşı açılmamıştır. Adi ortaklığın tüzel kişiliği bulunmamaktadır. Bu kapsamda; Taraf ehliyeti, bir davada taraf olabilme yeteneğini ifade eder. Taraf ehliyeti, medeni (maddi) hukuktaki medeni haklardan yararlanma ehliyetinin usul hukukunda büründüğü şekil olarak anlaşılmalıdır Buna göre; medeni haklardan yararlanma ehliyeti bulunan her gerçek yada tüzel kişi davada taraf ehliyetine sahip kabul edilmelidir. Mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 520 (6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 620) ve devamı maddelerinde düzenlenen adi ortaklığın taraf ehliyeti yoktur. Bu nedenle, adi ortaklığa ilişkin davalarda, adi ortaklığı oluşturan kişilerin taraf olarak hep birlikte hareket etmeleri gerekir. Adi ortaklık tarafından açılacak davaların iştirak halinde mülkiyet hükümleri gereği bütün ortaklar tarafından birlikte açılması gerekir. Adi ortaklığa karşı açılacak davalar yönünden ise; ikili bir ayrım yapmak gerekecektir. Davanın konusu paradan başka bir şey ise davanın bütün ortaklara karşı birlikte açılması (mecburi dava arkadaşlığı), davanın konusu para ise; ortaklar bu borçtan müteselsil sorumlu bulunduklarından ortaklardan biri, bazıları yada tümüne karşı (ihtiyari dava arkadaşlığı) dava açılabilecektir. Zira 6098 sayılı TBK.’un 163. Maddesi uyarınca “Alacaklı, borcun tamamının veya bir kısmının ifasını, dilerse borçluların hepsinden, dilerse yalnız birinden isteyebilir. Borçluların sorumluluğu, borcun tamamı ödeninceye kadar devam eder”.
Taraf ehliyeti, 6100 sayılı HMK’nın 114/1-d maddesi gereğince dava şartlarından olup, taraflarca ileri sürülmese dahi, mahkemece re’sen nazara alınabilecektir.
Sözleşme ve dava tarihinde yürürlükte bulunan 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 638. maddesine göre; ortaklık sözleşmesinde aksi kararlaştırılmadıkça adi ortaklar birlikte ya da temsilci vasıtasıyla üçüncü kişilere karşı deruhte etmiş oldukları borçlardan müteselsilen sorumlu olurlar. Bu hükme göre alacağa ilişkin bu davanın adi ortakların müteselsil sorumluluğuna dayalı olarak her birine karşı açılması mümkündür.
Alacak istemli dava dilekçesinde, dava dilekçesinde adi ortaklıklardan birine veya birkaçına karşı açılmış ise, TBK. 163. Maddesi uyarınca dava incelenmelidir. Ancak sadece adi ortaklık veya ortak girişim denmiş ve kişi gösterilmemiş ise “Hukuk Genel Kurulunun 8.10.2003 tarih, 2003/12-574-564 sayılı kararında vurgulandığı üzere ortak girişim iki veya daha fazla gerçek veya tüzel kişinin belli bir amaca ulaşmak için katkılarını birleştirdikleri bir ortaklık türü olup, bu ortaklığın tek başına tüzel kişiliği bulunmamaktadır.
Dolayısıyla 6098 sayılı TBK’nun 162-163. maddeleri uyarınca para borçlarının adi ortaklardan biri veya birkaçından talep edilmesi mümkün olmakla açılan davada …. İcra Dairesi’nin … Esas sayılı icra dosyası ile adi ortaklığı oluşturan ortaklardan … Sanayi Ve Ticaret Anonim Şirketi’nden alacağın tahsiline yönelik icra takibi başlatıldığı, borçlu tarafından takibe itiraz edilmesi üzerine mahkememizin … Esas sayılı dosyası ile itirazın iptali davası açılmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, dava konusunun para alacağı olması sebebiyle ortaklardan birine karşı icra takibi başlatılabileceği gibi itiraz eden ortak aleyhine itirazın iptali davası açılabileceği, diğer davalıların davaya dahil edilmesi gerekmediği gibi mahkemece davaya dahil ettirilerek zorunlu arabuluculuğa başvurulmamış olmasından dolayı dava şartı yokluğu sebebiyle davanın reddine dair verilen kararda davalılar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına kanaat getirilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın dava şartı yokluğundan reddine,
2-Harçlar yasası uyarınca alınması gereken 269,85 TL ilam harcın davacıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
3-Yargılama giderlerinin davacının üstünde bırakılmasına,
4-Karar kesinleştiğinde ve talep halinde artan gider avansının davacıya iadesine,
Dair, HMK 345 maddesi uyarınca kararın taraflara tebliğ edildiği tarihten başlayarak iki hafta içinde HMK 342 maddesi gereğince düzenlenmiş dilekçe ile HMK 343 maddesi uyarınca mahkememize veya başka bir mahkemeye yapılacak başvuru ile HMK 341/1 maddesi uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olarak davalı vekilinin yüzüne karşı, davacının yokluğunda verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 18/07/2023

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır