Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/954 E. 2022/1154 K. 30.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2021/210 Esas
KARAR NO :2023/20

DAVA:Sigorta (Hayat Sigortası Kaynaklı)
DAVA TARİHİ:07/03/2014
KARAR TARİHİ:10/01/2023

Mahkememizde görülmekte olan Sigorta (Hayat Sigortası Kaynaklı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkillerinin murusi …’i sağlığında … … şubesinden 26/12/2012 tarihinde 5 yıl vade ile 30.000,00 TL’lik tüketici kredisi çektiğini bu krediye istinaden davalı sigorta şirketi tarafından da poliçe ile hayat sigortası ile sigortalandığını, poliçeye göre sigortanın 26/12/2012 başlangıç – 26/12/2017 bitiş tarihi olarak belirlendiğini, murisin hayat sigortası bedelini peşin olarak ödediğini, kalp krizi sonucu 23/06/2013 tarihinde vefat ettiği ve davacıların mirasçı olarak kaldığını, kredi müracaatı esnasında sağlık beyanında herhangi bir sağlık sorununun bulunmadığını, müvekkillerinin murisin vefatı üzerine poliçe kapsamında tazminat talebinde bulunduklarını, ancak davalı sigorta şirketinin talepleri bilgi ve evrak eksikliği nedeni ile reddeddiği, bunun üzerine resmi kurum ve hastane yazılarının da ibraz edilerek yeniden başvurulduğunu ancak kararın değişmediği, davalının sebepsiz zenginleştiğini, hastanelerden gerekli bilgilerin alındığını, hastanın Pnömonektomi ameliyatı olduğu 6 ay ara ile poliklinik tetkine gelindiği, kontrollerinin yapıldığı son kontrolünde Acca saptanmadığı, kür olduğunun tespit edildiği, tıbbi açıdan sağlık probleminin bulunmadığı, akciğer rahatsızlığının olmadığını, mirasçılarının hak kaybına uğradıklarını, ödemekle yükümlü olunan 26.318,00 TL bedelin riziko’nun gerçekleşme tarihi 13/06/2013 tarihinden itibaren en yüksek banka mevduat faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesi masraf ve ücreti vekalete hükmedilmesi talep ve dava olunmuştur.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; i müvekkili ile davacılar murisi arasında tüketici kredilerine yönelik hayat sigortası sözleşmesinin akdedildiğini ancak adı geçenin 23/06/2013 tarihinde akciğer kanseri nedeni ile vefat ettiğini, ölüm tazminatı isteme hakkının … … A.Ş’ye ait bulunduğunu, varisler tarafından talep edilmesinin yerinde olmadığını ayrıca ölüm sonrası ve başvurulardan sonra ölen sigortalıya ait dosyanın incelemeye alındığı, sigortalının sigortaya dahil olmadan önce var olan hastalıkları ile ilgili gördüğü tedavileri gösterir … Eğitim ve Araştırma Hastanesi, … hastalıkları …. araştırma hastanesi, Balıkesir Kamu Hastaneleri Birliği … Devlet Hastanesi Epikriz formunun sağlık müşavirliği tarafından incelendiğini, dolayısıyla bu tetkik ve tedaviler ile adı geçen muris sigortalının 2004 yılından beri konulan akciğer kanseri teşhisi nedeni ile tedavi gördüğünün belirlendiğini ve sonuç olarak sigorta başlangıç tarihinden önce teşhis edilmiş ve tedavi edilmekte olan bu rahatsızlığı nedeni ile vefatının olduğunu, başvuru formlarında buna ilişkin beyanların cevaplanması gerektiği ve hayır cevabının verildiği, bu yönde bilgilerini doğru sunmayarak gerçeğe aykırı sigorta esnasında beyanda bulunduğunu, sunulan delillerden de belirleneceği üzere davacıların tazminat taleplerinin bu koşullarda yerinde olmadığını haksız davanın reddine karar verilmesi talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Yapılan yargılamada iddia ve itirazlar tekrarlanmış, sigorta poliçesi ölüm belgesi, bildirilen tüm hastane tedavi evrak ve kayıtları, görüntüleme kayıtları, ilaç kullanım listeleri, yazışmalar, nüfus kayıtları ve yapılacak bilirkişi incelmesine delil olarak dayanılmıştır.
Mahkememizin 2014/84 esasına kaydı yapılan dosyada tarafların sunmuş oldukları tüm deliller, hastane kayıtları ve raporlar dosyaya temin edilmiş, davalının davacıların dava açmasına yönelik yerinde görülmeyen usuli itirazları reddolunarak mahkememizce teknik bilirkişiler ve hekim bilirkişiler tarafından oluşturulan heyet ile iddia ve itirazlar sözleşme hükümleri, gelen kayıtlar, hastane bilgileri, ödeme protokol denetlenerek davcıların tazmine konu var ise alacaklarının belirlenmesi için ilaç kullanım belgeleri de incelenerek bilirkişi inceleme kararı oluşturulmuştur.
Düzenlenen raporda davacılar sigortalısının tüketici kredisine yönelik hayat sigortası poliçesi formunda akciğer kanserine yönelik herhangi bir beyanının bulunmadığı ancak ölüm belgesinde kardiyak arrest’e bağlı olarak vefatın ifade edildiği, muriste 29/11/2004 tarihli görüntüleme merkezi kayıtlarında akciğer CA ile uyumlu solda kitle görünmesi üzerine sigorta başlangıç tarihinden sekiz yıl önce … Kalp ve Damar Hastalıkları Hastanesine yatırıldığının kayıtlarda belirlendiği gibi ilgili hastanede ameliyat olduğu tedavi gördüğü bu ameliyattan 9 sene sonra yani sigorta başlangıç tarihinden sonra niyokaft enfaktüs geçirdiği iki ay sonrada sigortalının kardiyak arrest sonucu vefat ettiği, dosyada yer alan gerek görüntüleme kayıtları ve gerekse tüm hastane izlenme kayıtları klinik bulgularda 3 yıl önce geçirilmiş akciğer CA nedeni ile genel durumunun iyi olduğu onkoloji kısmında tedavisinin bulunup halen metastaz’ın takipte olduğunun belirlendiği 2013 yılında da nefes darlığına ilişkin şikayetlerinin bulunduğu raporda ifade edilmiştir.
Tarafların itiraz ve beyanları üzerine dosya tüm bu veriler ile iddia ve itirazlar, poliçe hükümleri bildirimler dikkate alınarak, ölüm kaydı, yapılan işlem ve tedaviler arasında illiyet bağının bulunup bulunmadığı, bu hastalığın poliçe döneminde bilinip bilinmeyeceği hususlarında dosya Adli Tıp Kurumuna gönderilmiştir.
Düzenlenen raporda poliçe öncesi murisin … Eğitim ve Araştırma Hastanesinde 2009 yılında Akciğer Kanseri nedeni ile radyoterapi uygulandığı ve tedavisinin olduğu bu yönde kayıtların yer aldığı daha öncesi 2004 yılında akciğerinde bu kitlenin belirlenmesinin yapılarak bu nedenle bir kısım operasyon geçirdiği, kemik yapılarında hastanın ve diğer vücut kapsamında metastaz’ın kontrol altında tutulduğu, daha sonra sigorta sonrası kardiyolojik sorunları nedeni ile tedavi gördüğü ve 23/06/2013 tarihinde bu tedaviden kısa bir süre sonra hayatını kaybettiği, ölüm şeklinin doğal ölüm, ölüm nedeninin kayıtlı bulunmadığı ve otopsi yapılmadığının belirlendiği bu mevcut veriler ile kesin ölüm nedeninin tespitinin olmayıp sigorta öncesi 2004 yılında hastane kayıtlarında yatışı ile akciğer CA tanısının kesin olarak belirlendiği, ancak kişinin kesin ölüm sebebinin yapılamadığı ve akciğer kanserinin ölüm üzerinde etki ve katkısının olup olmadığı hakkında da bir değerlendirme yapılamadığı yönünde rapor sunulmuştur. Taraflarca beyanda bulunulmuş yeniden rapor alınmasına yönelik itirazlar yerinde görülmemiş, neticeten dosya kapsamı, sunulan deliller, izleme olanağı sağlayan bilirkişi ve adli tıp kurumu raporları ile poliçe kaydındaki tüm hükümler denetlendiğinde sigortalının sigorta başlangıç tarihinden önce tespit edilmiş ve tedavi edilmekte olan akciğer CA nedeni ile hastalığının yer aldığı yine devlet hastanesinin kayıtları ile de bu hastalığı nedeni ile bronş ve akciğer rahatsızlığı ve kalbin durması yönünde ölüm tarihine ait epikriz formunda bu beyanların geçtiği, dolayısıyla bu veriler altında davacılar murisinin sigorta poliçesi düzenler iken vermesi gereken doğru sağlık bilgilerini vermeyerek sigortayı yanılttığı, sigortanın sigortalının beyanı ile bağlı kaldığı bu poliçe kapsamında şayet gerçekleri beyan etmiş olsa idi riske göre poliçenin düzenlenebileceği ya da bu konuda herhangi bir poliçe düzenlenmeyeceğinin de mümkün olacağı, TTK. 1435. maddesi gereği sigortacıya bildirilmeye eksik beyan, yanlış bildirilen hususlar sözleşmenin yapılmamasını ya da değişik şartlarda yapılacağını değiştirecek nitelikte ise önemli kabul edileceği, sigortacı tarafından yazılı veya sözlü sorulan hususların aksi ispat edilinceye kadar önemli sayıldığı, aynı yasanın 1439. maddesi gereğince de ..Sigorta ettirenin kusuru kast derecesinde ise beyan yükümlülüğünün ihlali ile gerçekleşen riziko arasında bağlantı var ise sigortacının tazminat veya bedel ödeme borcunun ortadan kalkacağının hüküm altına alındığı.. bu koşullarda ölümün her ne kadar kalp krizi sonucu ölüm belgesine geçmiş ise de Balıkesir … Devlet Hastanesinin ölüm kaydında daha önce teşhis edilen hastalığı nedeni ile Bronş ve Akciğer rahatsızlığına bağlı kalbin durması nedeni ile de ekipriz formunun yer aldığı gerekçeleriyle davacıların davasının yerinde görülmeyip davanın reddine karar verilmiştir.
Mahkememiz kararı davacı vekilince istinaf edilmiş, Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesinin 2020/282 esasına kaydı yapılan dosyada 17/02/2021 tarih, 2020/282 esas,2021/173 karar sayılı kararı ile Murise ait tüm tedavi ve hastane kayıtlarının, poliçe tanziminden önce teşhisi konulan kanser hastalığı konusunda uzman onkolog, dahiliye ve kardiyolog doktor bilirkişilerin de yer aldığı heyetten, kanser hastalığı teşhisi ile ölüm nedeni arasında illiyet bağı olup olmadığının tespiti için ayrıntılı, gerekçeli, denetime elverişli bir rapor alınması ve … Bankası … şubesine tekrar müzekkere yazılmak suretiyle 26/12/2012 başlangıç tarihli ve 822-… poliçe numaralı tüketici kredisi için davacılar tarafından yapılan ödeme miktarının sorularak davacıların aktif taraf sıfatının ( husumet) re’ sen göz önünde bulundurulup değerlendirilerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle kararın kaldırılmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesinin kaldırma kararı sonrasında mahkememizin 2021/210 esasına kaydı yapılan dosyada yargılamaya devam olunmuş, mahkememizce … Bankasına müzekkere yazılarak … Şubesine müzekkere yazılarak 26/12/2012 başlangıç tarihli 822-… poliçe numaralı tüketici kredisi için davacılar tarafından yapılan ödeme miktarlarının ve buna ilişkin hesap kayıtlarının celp edilmiştir.
Mahkememizin 06/10/2021 tarihli duruşma ara kararı ile dosyanın Akciğer CA konusunda uzman Onkolog, Dahiliye Uzmanı, Kardiyolog doktor bilirkişiler heyetinden oluşacak heyete tevdi edilerek kanser hastalığı teşhisi ile ölüm nedeni arasında illiyet bağının bulunup bulunmadığı hususlarında rapor alınmasına karar verilmiştir.
Bilirkişi heyetince sunulan raporda özetle; iddia, savunma, sunulan deliller, mahkemece celp edilen delillerin hep birlikte değerlendirildiğini, neticeten ; Mevcut verilerle …’in kesin ölüm nedeninin tespit edilmediğini,20.12.2004 yılında akciğer kanseri tanısı alan ve sol pnömektomi yapılan …’in 9 yıldır metastazı olmadığı ve tedavisiz izlendiği sonucunda akciğer kanseri hastalığının remisyonda (iyileşmiş) olduğu, bu nedenle …’in ölümünün akciğer kanseri ile illiyet bağının olmadığı görüş ve kanaati bildirilmiştir.
Bilirkişi heyetince sunulan rapor taraflara tebliğ edilmiş, taraflarca rapora karşı beyan ve itirazlar sunulmuştur.
Mahkememizce dosyanın aktüerya bilirkişiye tevdi ile dosya kapsamınca davalı tarafça yapılan itirazlar kapsamında terditli olacak şekilde proporsiyon hesabı da yapılarak rapor alınmasına karar verilmiştir.
Bilirkişi raporunda özetle; iddia, savunma, taraflarca sunulan belgeler, mahkemece celp edilen delillerin hep birlikte değerlendirildiğini, neticeten; Muris … sağlığında … … Şubesi’nden 26.12.2012 tarihinde beş yıl vadeyle 30.000 TL “lik tüketici kredisi çektiğini, bu tüketici kredisine istinaden davalı sigorta şirketi 822-… numaralı poliçe ile müvekkillerimin murisini hayat sigortası ile sigortalandığını, Poliçeye göre sigortanın başlangıç tarihi 26.12.2012, bitiş tarihi ise 26.12.2017 olduğunu, 2-06.12.2021 tarihli bilirkişi raporunda 20.12.2004 yılında akciğer kanseri tanısı alan ve sol pömektomi yapılan … “in 9 yıldır metastazı olmadığı ve tedavisiz izlendiği sonucunda akciğer kanseri hastalığının remisyonda (iyileşmiş) olduğu, bu nedenle … ‘in ölümünün akciğer kanseri ile illiyet bağının olmadığı bildirildiğini, davacının talebi ve hesaplanan tazminat miktarları 2. Seçenekli olarak aşağıda gösterildiğini,
1.SEÇENEK : 23.06.2013 vefat tarihinde bakiye 28.332,09 TL olacağı ve Dosya kapsamınca davalı tarafça yapılan itirazlar kapsamında tehditli olacak şekilde proporsiyon hesabı da yapılarak rapor alınmasının istenilmesine, karar verildiğini, mahkemece davalının itiraz dilekçesinde açıklamış olduğu üzere azalan sigorta kapsamında davalının beyanlarının kabulü halinde Vefat Teminatının 23.06.2013 vefat tarihinde bakiye 28.332,09 TL olduğunun kabulü ile TTK 1439. Maddesinin değerlendirilmesi sonucunda ödenen prim ile ödenmesi gereken prim arasındaki orana göre (proporsiyon hesabıyla) tazminatın hesabı 5.666,42-TL olacağı hesap edildiğini,
2. SEÇENEK: Mahkemenin Teminat 30.000 TL kabulü halinde ise 6.000,00 TL olacağı , sürprim hesabı yapılması neticesinde davalı şirketin ödemekle yükümlü tutulabileceği tazminat tutarı 6.000,00 TL olacağı hesap edildiğini, davacı dava dilekçesinde 26.318,00 TL ‘nin rizikonun gerçekleştiği 13.06.2013 tarihinden itibaren işleyecek en yüksek banka mevduat faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep ettiğini, dosya kapsamı borçlu müteveffaya ait alacağın 27.11.2013 tarihinde davacılardan … ile yapılan protokol ile taksitlendirildiği, borca karşılık 6.400 TL tahsilat yapıldığı , krediye bağlı poliçeye istinaden … Tarafından borca karşılık herhangi bir tahsilat bulunmadığı görüş ve kanaatini bildirmiştir.
Bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilmiş, rapora karşı beyan ve itirazlar sunulmuştur. Mahkememizce rapora karşı sunulan beyan ve itirazlar değerlendirilmiş, dosyada mevcut raporlar yeterli ve denetime elverişli olduğundan ek rapor aldırılmasına yer olmadığına kanaat getirilmiştir.
Somut olayda uyuşmazlık, davacıların murisi …’in doldurulan Tüketici Kredilerine Yönelik Hayat Sigortası Başvuru Formunun düzenlendiği sırada sağlık durumu ile ilgili gerçek dışı beyanda bulunup bulunmadığı ile davalının vefat teminatından sorumlu olup olmadığı noktalarında toplanmaktadır.
Sigortalı muris …’in , dava dışı … Bankası A.Ş. … Şubesinden 26/12/2012 tarihinde 5 yıl vadeyle 30.000 TL bedelli bireysel kredi kullandığı, sigortalı murisin kullandığı kredi nedeniyle, davalı tarafından 822-… numaralı hayat sigortası poliçesi düzenlendiği, poliçenin başlangıç tarihinin 26.12.2012 ve bitiş tarihinin 26.12.2017 olarak belirtildiği , murisin 23.06.2013 tarihinde vefatı ardından davalı tarafça murisin 2004 yılından beri Akciğer kanseri dolayısıyla tedavi gördüğü ve 26.12.2012 tarihinde muris tarafından doldurulan Tüketici Kredilerine Yönelik Hayat Sigortası Başvuru Formunun sağlık beyanı bölümünde yer alan bilgileri yanlış doldurduğu ve beyan yükümlülüğüne aykırı davrandığı gerekçesiyle ödeme talebinin reddedildiği anlaşılmakla sigortalı murisin yasal mirasçıları tarafından vefat tazminatının ödenmesi istemiyle iş bu dava açılmıştır.
İstinaf kaldırma ilamı doğrultusunda onkolog, dahiliye ve kardiyolog doktor bilirkişilerinden rapor alınmış alınan raporda bilirkişi heyeti, Mevcut verilerle …’in kesin ölüm nedeninin tespit edilmediğini, 20.12.2004 yılında akciğer kanseri tanısı alan ve sol pnömektomi yapılan …’in 9 yıldır metastazı olmadığı ve tedavisiz izlendiği sonucunda akciğer kanseri hastalığının remisyonda (iyileşmiş) olduğu, bu nedenle …’in ölümünün akciğer kanseri ile illiyet bağının olmadığına dair görüşlerini beyan etmişlerdir.
6762 sayılı TTK’nın 1290. maddesi (6102 sayılı TTK’nın 1435. maddesi) ve Hayat Sigortası Genel Şartlarının C.2.2. maddesi düzenlemesine göre sigorta ettiren, sigortacı tarafından sözleşme yapılırken gerçek durumları bildirdiği taktirde sözleşmeyi yapmamasını ya da daha ağır şartlarda yapmasını gerektiren bütün hususları sigortacıya bildirmekle yükümlü tutulmuştur. Şayet sigorta ettiren veya sigortalı sorulan sorulara karşı susmuş veya eksik bildirimde bulunmuş veya gerçeğe aykırı ihbarda bulunmuş ise bu durumları bildirmemesi sebebiyle sigorta sözleşmesi yapan sigortacıya sigorta sözleşmesinden cayma hakkı tanınmış bulunmaktadır. Somut olayda, murisin kredi kullandığı tarihte, hasta olduğuna dair herhangi bir kayıt bulunmamakta olup daha önceki hastalığının ise tamamen iyileştiği, kredi beyan formunda beyan edilecek bir rahatsızlığının bulunmadığı dosya kapsamı itibariyle sabittir. Bu durumda murisin beyan yükümlülüğünü ihlal ettiğinden bahsedilemeyecektir. Ancak, sigorta poliçesinin dava dışı banka tarafından açılan krediye teminat olarak düzenlendiği anlaşılmaktadır. 6102 sayılı TTK’nun 1490. maddesine göre, sigorta ettiren kişi, kendisinin veya başkasının hayatını, ölüm veya hayatta kalma ihtimallerine karşı sigorta ettirebilir ve TTK’nun 1493/7 bendine göre ise sigortacıdan edimi istem ve tahsil yetkisi, aksi kararlaştırılmadıkça lehtara aittir. Sigorta poliçesinden doğan teminatı talep hakkına sahip olan kişi poliçe lehtarı olduğundan, tazminat talebine ilişkin davada da aktif dava ehliyetine sahip olan kişi lehtardır. Lehtar dışındaki kişilerin poliçeden doğan tazminatı talep hakkı bulunmayacaktır. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 879. maddesi gereğince, sigorta tazminatının öncelikle rehin hakkı sahibine verilmesi veya açık muvafakatinin alınması gerekmektedir. (Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 17/11/2008 tarih, 2007/9766 Esas, 2008/12901 Karar sayılı ilamında “4721 sayılı TMK nun 879.maddesine göre, muaccel olan sigorta bedelinin ödenebilmesi için bütün rehinli alacaklıların rızasının bulunması gerekmektedir. YHGK’nun 14/04/2002 gün ve 2002/284-324 sayılı ilamında da açıkça vurgulandığı üzere, TTK’nın 1273.maddesi uyarınca rehinli bir malın maliki tarafından kendi adına yaptırılan sigorta alacaklı lehine yapılmış bir sigorta değilse de, sigorta tazminatı ancak o mal üzerinde rehin hakkına haiz olan alacaklının muvafakatı alınmak suretiyle sigorta ettiren malike ödenir. Başka bir anlatımla sigorta süresi içinde riziko meydana geldiği takdirde, hasar bedeli, bankaya rehinli kredi borcununda bir güvencesidir.” Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 17/01/2017 tarih 2014/10391 Esas – 2017/150 Karar ilamında; “…Poliçede, dain mürtehin olarak dava dışı … Bankası A.Ş. … Şubesi gösterilmiştir. TTK.’nun 1269. maddesi uyarınca, malı rehin alan kimse sıfatıyla o mal üzerindeki menfaatini kendi adına sigorta ettirebileceği gibi, aynı Yasa’nın 1270. maddesi hükmüne göre, bir başkasının da rehin konusu malı rehin alan hesabına ve onun lehine sigorta ettirmesi mümkündür. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 879.maddesi gereğince, sigorta tazminatının öncelikle rehin hakkı sahibine verilmesi veya açık muvafakatinin alınması gerekmektedir…”)
Sigorta poliçesi, dava dışı banka tarafından açılan krediye teminat olarak düzenlenmiş olup, dava dışı bankanın poliçede dain mürtehin sıfatı bulunmakla birlikte, kredi borcu ödenmemiş ise sigorta bedelini talep hakkı öncelikle bankaya aittir. Ancak kredi borcundan artan kısım olursa davacı mirasçıların bunu istemesi mümkündür. Kredi borcunun poliçe teminatından daha düşük miktarda olduğu durumda ise kredi borcunun artan kısım için bankanın onayına ihtiyaç bulunmamaktadır. (Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 17/07/2020 tarihli 2019/4491 Esas 2020/4854 Karar sayılı, Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 09/07/2020 tarihli 2019/4871 Esas, 2020/4592 Karar sayılı ilamları).
Dosya kapsamında dain-i mürtehin olan dava … Bankası A.Ş.’nin açılan davaya muvafakat edip etmediğinde ilişkin bir kayıt bulunmasa da davacı vekilinin dosyaya sunmuş olduğu beyan ve delillerden murisin çekmiş olduğu kredi borcunun davacılardan … tarafından taksitlendirilerek ödendiği anlaşılmış olup, teminattan tenzil edilecek borç bulunmadığından dava dışı bankanın muvafakatine gerek olmadığı, davacıların dava açmakta aktif husumetlerinin bulunduğu kanaatine varılmıştır.
Somut olayda, muris kredi kullandığı tarih öncesinde 20/12/2004 tarihinde akciğer kanseri hastalığına yakalanmış ve tedavi olmuş ise de, 9 yıldır metastazı olmadığı ve tedavisiz izlendiği sonucunda akciğer kanseri hastalığının iyileşmiş olduğu, poliçe tanzim tarihi itibariyle kanser hastalığının bulunmadığı, ölümü ile akciğer kanseri hastalığı arasında illiyet bağı bulunmadığı sabittir. Beyan edilmeyen hastalık ile ölüm arasında illiyet bağı mevcut değil ise de, müteveffa poliçe tanzim edildiği sırada, …Sigortası bilgilendirme formunda özel şart ve sigortaya ilişkin bilgiler kısmında davalı sigorta şirketi tarafından düzenlenmiş poliçeye ilişkin sağlık beyan formunda murise teşhis edilmiş kanser hastalığı olup olmadığı, kanser şüphesi ile tetkik yaptırıp yaptırmadığı sorularına kendi el yazısı ile hayır cevabı verdiği ve imzaladığı anlaşılmış, önceki kanser hastalığını bildirmemiş olup emsal ilamlarda(Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 24/12/2020 tarih 2019/6642 E. 2020/9057 K) belirtildiği gibi riskin kapsamı konusunda değerlendirme yapma hakkı bulunan sigortacıya bu hastalığın bildirilmesi gerektiği açıktır. Ölüm olayı ile bildirilmeyen hastalık arasında illiyet bağı mevcut değil ise de, beyan edilmeyen risk faktörlerinin bildirilmesi halinde alınabilecek prim tutarının saptanarak, bildirilmediği için alınan prim arasındaki orana göre proporsiyon hesabıyla tazminatın belirlenmesi gerekmiştir.
Dosya nitelikli hesaplamalar konusunda uzman bilirkişiye tevdi edilmiş, bilirkişi sunduğu raporda seçenekli hesaplama yaparak takdiri mahkemeye bırakmıştır. Davaya konu poliçe azalan teminatlı olup, poliçe şartlarında azalan teminat miktarının her yıl için ne şekilde hesap edileceği belirtildiğinden murisin vefat tarihi itibariyle poliçe teminatı hesap ettirilerek davacılara verilebilecek olan tazminat hesaplanmıştır. Riskin gerçekleşmesi durumunda 23.06.2013 vefat tarihinde bakiye 28.332,09 TL olacağı ve dosya kapsamınca davalı tarafça yapılan itirazlar kapsamında terditli olacak şekilde proporsiyon hesabı da yapılarak rapor alınması istenilmiş, teminatının 23.06.2013 vefat tarihinde bakiye 28.332,09 TL olduğunun kabulü ile TTK 1439. Maddesinin değerlendirilmesi sonucunda ödenen prim ile ödenmesi gereken prim arasındaki orana göre (proporsiyon hesabıyla) tazminatın hesabı 5.666,42-TL olacağı hesap edilmiştir. Bilirkişi raporunun denetime elverişli ve dosya kapsamına uygun bulunduğundan, davalının dava tarihinden önce temerrüte düşürüldüğü de ispat edilmediğinden kabul edilen tutara dava tarihinden itibaren faiz işletilmesine dair aşağıdaki yönde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile 5.666,42 TL’nin dava tarihi olan 07/03/2014’ten itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacılara verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,
2-Harçlar yasası uyarınca alınması gerekli 387,07 TL’nin peşin alınan 449,45 TL’den mahsubu ile artan 62,38 TL’nin dosyanın kesinleşmesi ve talep halinde davacılara iadesine,
3-Davacılar tarafından başlangıçta yapılan 478, 45 ilk masraf, yargılama aşamasında yapılan tebligat, posta ve bilirkişi ücreti olan 4.301,54 TL olmak üzere toplam 4.779,99 TL’nin davanın kabul ve red oranına göre hesaplanan 1.029,16 TL yargılama gideri ve 387,07 TL (449,45 TL’den 62,38 TLsinin davacıya iadesine karar verildiğinden ) peşin harç olmak üzere toplam 1.416,23 TL’nin davalıdan tahsili ile davacılara ödenmesine,
4-Davalı tarafından yapılan 800,00 yargılama giderinden davanın kabul ve red oranına göre hesaplanan 627,75 TL’nin davacılardan tahsili ile davalıya ödenmesine,
5-Davacılar kendisini vekille temsil ettirdiğininden karar tarihinde yürürlükte bulunan tarifeye göre kabul edilen dava değeri üzerinden hesaplanan 5.666,42 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile kendisini vekille temsil ettiren davacılara ödenmesine,
6-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğininden karar tarihinde yürürlükte bulunan tarifeye göre kabul edilen dava değeri üzerinden hesaplanan 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacılardan tahsili ile kendisini vekille temsil ettiren davalıya ödenmesine,
7-Karar kesinleşene kadar yapılacak yargılama giderlerinin davacı gider avansından karşılanmasına, karar kesinleştikten sonra bakiye gider avansının istek halinde davacıya iadesine,
Dair, HMK 345 maddesi uyarınca kararın taraflara tebliğ edildiği tarihten başlayarak iki hafta içinde HMK 342 maddesi gereğince düzenlenmiş dilekçe ile HMK 343 maddesi uyarınca mahkememize veya başka bir mahkemeye yapılacak başvuru ile HMK 341/1 maddesi uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olarak davacı vekili ile davalı vekilinin(e duruşma) yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 10/01/2023
Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır