Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/95 E. 2023/112 K. 06.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2022/95 Esas
KARAR NO :2023/112

DAVA:Tazminat
DAVA TARİHİ:07/05/2008
KARAR TARİHİ:06/02/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalının finansal piyasalarda menkul kıymet alım satımı ile iştigal eden bir yatırımcı olup müvekkili bankanında müşterisi olduğunu, 18.06.2007 tarihinde bir opsiyon taahhüdüne girdiğini, bu taahhüdü ile 5 milyon ABD dolarını 19.10.2007 tarihinde 1.3350 satış kuru üzerinden bankadan satın almayı taahhüt ettiğini, bu işlemde müvekkilinin opsiyon alıcısı, davalınında opsiyon satıcısı konumunda olduğunu, davalının bu taahhüde karşı davalıya 51.500 USD ödediğini, ancak davalının 17.08.2008 tarihinde riski kapattığını iddia ettiğini, müvekkile olan borcunun yerine getirdiği, gerçekleşen telefon kayıtlarında söz konusu pozisyonun açık olduğunun belirli olup, uyarılara rağmen kapatmadığını, zararın gerçekleşmesine yol açtığı, müvekkil banka zararının ödenmesinin istendiği, ihtar olunduğu, banka hesabındaki 478.021,91 TL alacağa mahsup edilip, bakiye 223.489,48 TL alacağının kaldığını, müvekkil banka zararı olan bu miktarın vade tarihi 19.10.2007 tarihinden itibaren akti temerrüt faizi ile ve şimdilik sözleşmenin 5. md gereğince 10.000 TL cezai şart tutarında 19.10.2007 tarihli itirazın akti temerrüt faizi, gider ve sair vergileri ile tahsiline, masraf ve ücreti vekalete hükmolunması talep ve dava olunmuştur.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesinde ve karşı davasında özetle; eksik harç olup, cezai şarta ilişkin harcın ikmal edilmediğini, müvekkili ile banka arasında vadeli opsiyon işlemleri yapmak üzere sözleşmeler yapıldığını, 17.08.2007 tarihli telefonla yapılan opsiyon sözleşmesi uyarınca 19.10.2007 tarihinde 1.3350 satış kuru üzerinden 5.000.000 ABD dolarını satma hakkını 37.000 USD opsiyon primi karşılığı satın aldığını, yapılan işlemin döviz satım opsiyonu olduğunu, bankanın satıcı, müvekkilinin opsiyon alıcısı olduğunu, 18.06.2007 tarihli işlemde ise bankanın alıcı, müvekkilinin satıcı konumunda olduğunu, çalışma sisteminin belirli olduğunu, verilen talimatın müvekkiline 2. kez sorulmayıp teyidin alınamadığı, zira bir fonksiyonun olmadığını, bunun nedeninin bankaların müşteri ile yaptığı alışverişi kendi adına çevirme yolundaki kötü niyetli hareketlerinden müşteriyi korumak olup, verilen talimatların şüpheye yer bırakmayacak kadar açık ve net olduğunu, dava konusu işlemin yapıldığını, 18.06.2007 tarihli işlemin pozisyonunu kapamadığı iddiası ile huzurdaki davayı açtıklarını, telefon kayıtları için inceleme işleminin olduğunu, tespit dosyasında yer aldığı, oluşan durumdan bankanın sorumlu olduğunu, 17.08.2007 tarihli ters işlem ile kapandığını, bankadaki hesapta bulunan parayı vadede çekmemesi durumunu bildiği ve kabul ettiğini gösterdiğini, haksız davanın reddi ile bankanın haksız el koyduğu 478.021,91 TL’nin 19.10.2007 tarihinden işleyecek temerrüt faizi ile ve cezai şart 10.000 TL’nin yine aynı tarihten akdi temerrüt faizi ile davacıdan tahsilini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE :
Mahkememizce tarafların iddia ve itirazları çerçevesinde yapılan işlemler asıl ve karşı dava talepleri değerlendirilerek inceleme kararı oluşturulmuş, yapılan incelemeler ile 5411 sayılı Bankacılık Kanunu, SPK hükümleri ile birlikte denetlenmiş, davalı müşterinin alıcı olduğu, davacı bankanın satıcı konumunda bulunduğu, 19.10.2007 vadeli 1.3350 kur üzerinden 5 milyarı USD satma opsiyonu işleminin gerçekleşip gerçekleşmediği hususunda nizanın oluştuğu, bu işlemler ve kurulan ilişki nedeniyle her ne kadar dekontta müşteri …’nın imzası olmasada işlemin kabullerinde olduğu, sunulan belgelerde davacı bankanın telefon kayıtlarını saklamak konusunda gerekli özeni göstermediği, çok uzun tarih aralarındaki ses kayıtlarının ibraz edilemediği, yapılan işlemde davacının aracı olmayıp, taraf olarak bulunduğunu, taraflardan birinin yapmış olduğu opsiyon işlemi ile ilgili olarak 3. bir taraf ile aynı şartlarda ters yönde bir opsiyon işlemi gerçekleştirip gerçekleştirmemesinin ilk işlemin varlığını etkileyen bir yönü bulunmadığı, bu sözleşmeye göre davacının mutabakatı sağlamış bir işlemden geri dönme hakkının bulunmadığı, sözleşmenin müşterinin işlemden vazgeçmesine yönelik hükmünde “müşterinin herhangi bir sebeple işlem nedeninden önce opsiyon işleminden vazgeçtiğini bildirmesi durumunda o günkü piyasa koşullarına göre tek taraflı olarak banka tarafından değerlendirilerek yeni bir opsiyon primi hesaplanır ve müşterinin ilgili hesabından resen tahsil edilerek, opsiyon işlemi ile ilgili teminat faiz verilmeden kapatılarak opsiyon işleminin sona ereceği, müşterinin bu hususları peşinen ve gayrikabili rücu kabul etmiş sayılacağı” hususunun da olduğu, o halde müşterinin 17.08.2007 tarihli işlemin gerçekleştiğini sözlü ve yazılı iddia ettiği, banka tarafından defalarca müşterinin pozisyon kapatması yönünde teklifi yerine resen kapatma yoluna girmesi gerekeceği, güçlü kurum niteliğinde olan bankanın iddialarının hiç şüpheye yer vermeyecek şekilde kanıtlanmasının sağlayacak operasyonel ve teknik sistemi kurmuş olması gerektiği, sorumluluğu olduğunu, BDDK tarafından yapılan denetleme ve rapor ile de dekontunda imza bulunmayan 18.06.2007 tarihli ilk işlem ile 17.08.2007 tarihli ihtilafa konu işlemin geçerlilik durumuna göre değişeceği, bankanın takas edilen tutarı müşterinin haklılığı halinde ödeyeceği, bankanın alacağını tahsili için takas hakkını kullanma niyetiyle hareket ettiğinin kanaatini bildirdikleri denetlenen işlemlerde bankanın kendisini riskten korumak veya kâr etmek amacıyla … ile gerçekleştirilmiş olduğu opsiyon işlemi ile aynı şartlarda ve ters yönde olmak üzere başka kurumlarla da opsiyon işlemleri yapmasının, davalı ile yaptığı işlemin geçerliliğine bir etkisinin olmadığı, 17.08.2007 tarihindeki işlemin davalının şartları bildirmesinden sonra davacı banka temsilcisi tarafından aranıp fiyatın kabul edilip teyit olunması ile tamamlanmış sayılması gerektiği, bankanın başka bir banka ile yapılan yazışmaları yani … ile işlemin gerçekleşmediğine ilişkin kayıtların sunulmasında dava dışı … ile davalı arasında ilişki olmayıp, dava dışı bankanın teklifini geri çekmesinin kaçırılmış ve gerçekleşmeyen bir işlemin davacı ile dava dışı banka arasında olup, davalıyı etkilemeyeceği, bunun yanı sıra 18.06.2007 tarihindeki opsiyon işleminin 17.08.2007 tariihnde yapılmış olan ters işlemle kapatılmış olacağı bu durumda müşterinin mevduatına el koyan cezai şart talebinin yerinde görülemeyeceği, güven kuruluşu olan bankanın işlemin gerçekleşmesi, kayıtların usulüne göre saklanması, operasyonel ve teknik sistemlerin kurulması ve iş akışı prosedürünün belirlenmesi ve kontrol mekanizmasının kurulması hususları çerçevesinde özen borcuna uymadığı hususları rapor olunmuştur.
Tüm dosya kapsamı sunulan deliller çerçevesinde teknik nitelikli açıklanan raporlar denetlenmiş, davacının bankacılık işlemlerine etik değerlerine uygun hareket etmediği ve dava talebinin yerinde olmadığı, ancak karşı dava yönünden davalı talebi mahkememizce cezai şart olarak nitelendirilmiş olduğu nedenle gerek asıl ve gerekse karşı davanın reddine dair verilen karar Yargıtay 11. hukuk Dairesinin 20/02/2014 tarih 2012/11769 – 2014/3112 sayılı ilamı ile karşı davada davalı bankanın yaptığı işlemin usulsüz olduğu kabul edildiğine göre bu kabul şekli uyarınca hesapta el konulan paranın karşı davacıya iadesi ve bu usulsüzlüğün opsiyon sözleşmesinin 5. maddesinde belirtilen cezai şart alacağının tahsilini gerektirip gerektirmediği değerlendirilerek de karar verilmesi ve 17/08/2007 tarihli ikinci opsiyon sözleşmesinin prim borcuna davalı tarafından ödenmemesi veya ödenmesi için hiçbir girişimde bulunulmaması olgusu nazara alınarak yine davalının ikinci işlem ile ilgili olarak sonradan tekrar fiyat sormadığı hususu da incelenip değerlendirilerek ikinci işlemin gerçekleşip gerçekleşmediğini, aralarında bankacı ve akedemisyenlerden oluşan yeni bir bilirkişi heyeti tespiti ve sonucuna göre karar verilmesi gerektiği hususlarının tartışılması yönü ile de bozularak mahkememize gönderilmiştir.
Dosya karar düzeltme talebi sonrası esasa kaydedilmiş ve bozma ilamı doğrultusunda eksikliklerin tamamlanması ve gerekli incelemenin yapılması yönünden belirlemeler ile bu çerçevede tarafların iddia ve itirazları alınan raporlar bozma ilamındaki hususlar denetlenerek asıl ve karşı davada davacıların talepleri doğrultusunda gerekli değerlendirmenin yapılıp tazmine konu alacağın belirlenmesi için oluşturulan bilirkişi heyeti ile inceleme yapılmıştır.
Yapılan inceleme ve denetleme ile asıl davanın opsiyon sözleşmesinden kaynaklanan zarar tazmini ve cezai şart alacağının tahsili olup karşı davanın ise haksız el konulan paranın iadesi ve cezai şart alacağının tahsiline yönelik bulunduğu, taraflar arasındaki 18/06/2007 tarihli ilk opsiyon sözleşmesinden doğan zararın tazmin edilebilmesi için ikinci işlem olan 17/08/2007 tarihli opsiyon sözleşmesinin kurulmamış olmasına bağlı olduğu dosya kapsamı üzerinde yapılan inceleme ve telefon ses kayıt detaylarının denetlenmesinde …’nın uyuşmazlığa konu opsiyon işlemenin gerçekleşmediğini bildiği ve uyuşmazlıktan kaynaklanan pozisyonun devamı yönünde banka görevlisi ile hemfikir oldukları dolayısıyla taraflar arasındaki 12/01/2007 tarihli opsiyon sözleşmesinin 5. maddesinde yer alan cezai şart koşullarının oluştuğu telefon ses kayıtlarında ihtilafın 21/09/2007 tarihinden evvel bilindiği ancak bu ses kayıtlarının kurtarılmasına yönelik herhangi bir icrada bulunmadığı bankanın ses kayıtlarını saklamakta gerekli özeni göstermediği, bankanın fiyat tekliflerini vermekten imtina etmesi ile müşterisi ile işlemlerini % 0.05 flat kar ile kar ile gerçekleştirdiği, 17/08/2007 tarihinde müşteriye sunulan fiyat ile ancak 1000 USD’lik bir farkın bulunduğunu teftiş kurulu raporu ve BDDK raporunda yer alan … ve … ifadeleri ile sabit olduğu dolayısıyla bankanın 17/08/2007 tarihinde kendi karından vazgeçmemek adına ihtilafa konu işlemi gerçekleştirmekten imtina ettiği belirlenmiştir.
Yapılan işlemler ve konuşmalar ile banka hazine personeli …’ın son derece özensiz davranarak işlemin riskleri ile ilgili zararın davalı tarafından sürdürülemeyecek aşamaya gelene kadar devam ettiği daha sonra davalının uyarıldığı ancak zararın gerçekleştiği …’ın davalı ile daha sonra da görüşmeyi reddettiğinin kayıtlar ile sabit olduğu, bu durumda bankanın gerekli özeni göstermediği ve zararın büyümesinden etkisinin bulunduğu zararın azaltılması yönünde de özenin gösterilmediği davalı hesabında teminatlı olarak tuttuğu meblağın üzerinde bir zararın tazmininin istenilmeyeceği bankanın bu zararın büyümesinde ağır kusurunun bulunduğu yapılan işlemlere göre değerlendirilip belirlenmiştir.
Tarafların sunulan raporlara karşı beyanları alınmış Yargıtay bozma ilamı doğrultusunda uzman bilirkişilerce gerekli denetlemeler yapılmış her nekadar istenilen hususların değerlendirilmediği davacı banka tarafından da ifade edilmiş ise de gerek bozma gerekse tarafların iddia ve itirazları doğrultusunda tüm denetlemelerin yapılarak sonuca gidildiği anlaşılmış yeniden bu koşullarda yeni bir bilirkişi incelemesi yapılmasına gerek duyulmamıştır.
Tüm dosya kapsamı, sunulan deliller, izleme olanağı sağlayan bilirkişi raporu bozma ilamı ve sonrasında alınan rapor ve denetlemeler tartışılmış bu koşullarda davacının ağır kusuru nedeni ile oluşan zararda sorumluluğunun bulunduğu ve talebinin yerinde olmadığının belirlendiği opsiyon sözleşmesinden kaynaklanan zararın tazmini ve cezai şart isteminde bulunamayacağı nedenle reddi gerektiği karşı davada opsiyon sözleşmesine dayalı olarak haksız el konulan paranın iadesi ve cezai şart alacağının tahsili yönünde yapılan değerlendirmede ise banka tarafından bloke edilen davalıya ait yani karşı davacı …’nın 478.021,91 TL tutarındaki bedelin 01/04/2008 mahsup tarihinden itibaren ve bu opsiyon sözleşmesinden kaynaklanan ve 10.000,00 TL tutarlı cezai şartın talep çerçevesinde dava tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte tahsiline karar verilmiştir.
Mahkememizden verilen 05/02/2018 tarih ve 2015/85 Esas 2018/72 sayılı kararı Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 18/12/2019 tarih ve 2018/4355 Esas, 2019/8289 Karar sayılı ilamıyla bozulmakla, işbu esasa kaydın yapıldığı görüldü.
Son bozma sonrası yapılan yargılama:
Mahkememizin 28/02/2022 tarihli celse ara kararı uyarınca Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 18/12/2019 tarih ve 2018/4355 Esas, 2019/8289 Karar sayılı bozma ilamı doğrultusunda, bozma gerekçelerine göre, tarafların iddia ve itirazlarının değerlendirilip dava ve karşı davada ileri sürülen taleplerin yerinde olup olmadığının belirlenmesi için bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiştir.
Bilirkişi heyeti raporunda özetle;
2007 yılında taraflar arasında gerçekleştirilen opsiyon işlemlerine ilişkin tablodan yapılan hesaplamaya göre; davalı karşı davacı … tarafından 2007 yılında gerçekleştirilen opsiyon işlem toplamının 250.200.000 ABD Doları olduğu, davalı karşı davacı …’nın 2007 yılında gerçekleştirdiği opsiyon işlemlerinden 2.809.839 ABD Doları opsiyon prim kazancı elde ettiği, 677.639,57 TL zarar ettiği ancak toplam zararın 602.613,89 TL’lik kısmının, taraflar arasında anlaşmazlık konusu olan açık opsiyon pozisyonu nedeniyle gerçekleştiği, davalı karşı davacı …’nın, davacı karşı davalı …A.Ş. tarafından 85 milyon EUR gibi hatırı sayılır bir türev limiti tahsis edilen, teminat durumu güçlü bir müşteri olduğu, USD/TRY kuruna ilişkin beklentileri kapsamında kendi yatırım kararlarıyla spekülatif işlemler gerçekleştirdiği, açık opsiyon pozisyonlarının çok büyük bir kısmını USD/TRY kurunun beklentilerine paralel hareket etmesi neticesinde kârlı kapattığı, opsiyon işlemleri, taşıdığı riskler konusunda gerekli bilgi ve tecrübeye sahip olduğu kanaati hasıl olmuştur.
Bilirkişi Heyetimizce; taraflar arasında gerçekleşen telefon görüşmeleri kapsamında yapılan değerlendirmede; davalı karşı davacı …’nın, 17/08/2007 tarihinde verdiği emrin gerçekleşmediğini aynı gün içinde öğrendiği, 24/08/2007 tarihinde gerçekleşen telefon görüşmesinde, açık opsiyon pozisyonunu kapatmak için fiyatlama talep ettiği ancak kendisine iletilen 85.000 ABD Doları fiyatlamayı kabul etmediği, açık opsiyon pozisyonundan elde ettiği 51.500 ABD Doları prim kazancının altında bir tutar olan ve piyasa fiyatlaması ile arasında ciddi fark bulunan 50.000 ABD Doları ödemek istediğini müteaddit kereler belirttiği, davacı karşı davalı …A.Ş. Yetkililerinin, açık opsiyon pozisyonu riskinin, davalı karşı davacı …’ya mütcaddit kereler hatırlatıldığı, fiyatlama taleplerinin karşılandığı, margin call nedeniyle hesabında oluşan teminat açığı konusunda bilgi verildiğine ilişkin tespitlerimiz kapsamında açık opsiyon pozisyon zararının artmasında, davacı-karşı davalı …A.Ş. yetkililerine atfedecek kusur bulunmadığı kanaati hasıl olmuştur.
Davalı karşı davacı …’nın, 24/08/2007 tarihinde taraflar arasında gerçekleşen telefon görüşmesinde, kendisine yapılan 85.000 ABD Doları fiyatlamayı kabul etmeyip, açık opsiyon pozisyonundan elde ettiği 51.500 ABD Doları prim kazancının altında bir tutar olan ve piyasa fiyatlaması ile arasında ciddi fark bulunan 50.000 ABD Doları ödemek istediğini müteaddit kereler belirtmesi, Bilirkişi Heyetimizce ilk işlemden doğan zararın artıya dönme beklentisinden kaynaklı olmayıp, açık opsiyon pozisyonunu zararla kapatmak istememesi kaynaklı olabileceği şeklinde değerlendirilmiştir.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 31/12/2019 tarih ve 2018/4355 Esas, 2019/8289 Karar sayılı bozma ilamında; sayın Mahkemece verilen kararın ikinci işlemin kurulup kurulmaması yönünden davalı – karşı davacı tarafından temyiz edilmemiş olması karşısında, ikinci işlemin kurulmadığının ve ilk işlem nedeniyle davalı – karşı davacının zararının oluştuğunun kabulü gerektiği hükmü çerçevesinde yapılan değerlendirmeye göre; davacı karşı davalı …A.Ş.’nin, 18/06/2007 tarihinde gerçekleştirilen, 19/10/2007 vadeli, 1,3350 kullanım fiyatlı 5.000.000 ABD Doları tutarındaki opsiyonun kendisine tanıdığı satma hakkını kullanması sonucu, davalı karşı davacı …’nın, opsiyon vadesi olan 19/10/2007 tarih ve 14:00 itibarıyla spot piyasada 1,2000 USD/TRY kuruna göre 675.000 TL işlem zararı ve %5 BSMV 33.750 TL olmak üzere toplam 708.750 TL zararı oluştuğu, davacı karşı davalı …A.Ş. Tarafından, … 23. Noterliği’nin 07/12/2007 tarih … Yevmiye No’lu ihtarnamesi ile döviz satış opsiyonuna ilişkin sözleşme yükümlülüklerinin yerine getirilmesinin davalı karşı davacı …’ya ihtar edilmesine rağmen ödeme yapmaması nedeniyle, davacı karşı davalı …A.Ş. nezdindeki o/n vadeli hesabındaki 478.021,91 TL’nin, 01/04/2008 tarihi itibarıyla alacağa mahsup edildiği, davacı karşı davalı …A.Ş.’nin, 223.489,48 TL bakiye alacağı ve bu miktarın vade tarihi 19/10/2007 tarihinden itibaren akti temerrüt faizi ile talep edebileceği kanaati hasıl olmuştur.
Taraflar arasında imzalanan 12/01/2007 tarihli Opsiyon İşlemleri Çerçeve sözleşmesi’nin 5. maddesi kapsamında cezai şart koşullarının oluştuğu ve davacı karşı davalı …A.S.’nin 10.000 TL cezai şart tutarının, 19/10/2007 tarihinden itibaren akti temerrüt faizi ile talep edebileceği kanaati hasıl olmuştur. Şeklinde görüş bildirilmiştir.
Mahkememizin 12/08/2022 tarihli bilirkişi inceleme-ek rapor konulu ara kararı ile Dosyanın bilirkişilere yeniden tevdii ile, taraf vekillerinin rapora yönelik beyan ve itirazlarının detaylı olarak denetlenmek ve irdelenmek sureti ile, ek rapor düzenlenmesinin istenilmesine karar verilmiştir.
Bilirkişi heyeti ek raporunda özetle;
Bilirkişi Heyetimize tevdi edilen sayın Mahkemenizin 2022/95 Esas no’lu, davacı karşı davalı …A.Ş. ile davalı karşı davacı … arasındaki, ‘Tazminat’ konulu dava dosyası, görevlendirme konusu olan; Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 18/12/2019 tarih ve 2018/4355 Esas, 2019/8289 Karar sayılı bozma ilamında yer alan bozma gerekçeleri, tarafların iddia ve itirazları, dava ve karşı davada ileri sürülen taleplerin yerinde olup olmadığı yönünden ayrıntıları ile tetkik edilmiş ve tespit edilen hususlar 23/06/2022 tarihli Bilirkişi Heyeti Raporu’nda ayrıntılı olarak aktarılmıştı.
Dosya kapsamında yer alan davalı/karşı davacı vekilinin 06/07/2022 tarihli dilekçesinde, 23/06/2022 tarihli Bilirkişi Heyeti Raporu’na yönelik itiraz niteliğindeki hususlar, Ek Rapor’un ilgili bölümlerinde ayrıntılı olarak değerlendirilmiştir. Sayın Mahkeme’nin, 12.08.2022 tarihli ara kararı kapsamında ek görevlendirme konusunda yapılan incelemelerimiz sonucu, 23/06/2022 tarihli Bilirkişi Heyeti Raporu’nda yer alan kanaatlerimizin aynen korunmasına karar verilmiştir. şeklinde değerlendirme yapılmıştır.
Netice olarak, mahkememizce son bozma sonrasında bozma gereklerinin araştırılması için yeni bir heyet oluşturularak bilirkişi incelemesi yapılmış olmakla, alınan raporda da belirlendiği üzere davalı karşı davacı …’nın gerçekleştirdiği 2007 yılındaki opsiyon işlem toplamının 250.200.000 USD olup, bu opsiyon işlemlerinden 2.809.839 USD opsiyon prim kazancına ulaştığı, aynı zamanda 677.639,57 TL zarar ettiği görülmüş ise de toplam zararın 602.613,89 TL’lik kısmının, taraflar arasında anlaşmazlık konusu olan açık opsiyon pozisyonu nedeniyle gerçekleştiği, davalı karşı davacı …’nın, … tarafından 85 milyon EURO tutarında yüksek bir türev limiti tahsis edilen, teminat durumu güçlü bir müşteri olduğu, USD/TRY kuruna ilişkin beklentileri kapsamında kendi yatırım kararlarıyla spekülatif işlemler gerçekleştirdiği, açık opsiyon pozisyonlarının çok büyük bir kısmını USD/TRY kurunun beklentilerine paralel hareket etmesi neticesinde kârlı kapattığı, opsiyon işlemleri, taşıdığı riskler konusunda gerekli bilgi ve tecrübeye sahip olduğu kanaatine ulaşıldığı, 17/08/2007 tarihinde verdiği emrin gerçekleşmediğini aynı gün içinde öğrendiği, 24/08/2007 tarihinde gerçekleşen telefon görüşmesinde, açık opsiyon pozisyonunu kapatmak için fiyatlama talep ettiği ancak kendisine iletilen 85.000 ABD Doları fiyatlamayı kabul etmediği, açık opsiyon pozisyonundan elde ettiği 51.500 ABD Doları prim kazancının altında bir tutar olan ve piyasa fiyatlaması ile arasında ciddi fark bulunan 50.000 ABD Doları ödemek istediğini birden fazla olacak şekilde belirttiği, … yetkililerinin, açık opsiyon pozisyonu riskinin, davalı karşı davacı …’ya sürekli hatırlatıldığı, fiyatlama taleplerinin karşılandığı, margin call nedeniyle hesabında oluşan teminat açığı konusunda bilgi verildiği, bu bağlamda açık opsiyon pozisyon zararının artmasında, … yetkililerine atfedecek kusur bulunmadığı, …’nın bu tutumunun ilk işlemden doğan zararın artıya dönme beklentisinden kaynaklı olmayıp, açık opsiyon pozisyonunu zararla kapatmak istememesi kaynaklı olabileceği belirlenmiş ve bu görüş ve değerlendirmeler mahkememizce de dosya kapsamına göre yerinde görülmüştür.
Bir diğer bozma gerekçesi yönünden ise; ikinci işlemin kurulmadığının ve ilk işlem nedeniyle …’nın zararının oluştuğunun kabulü gerektiği hükmü çerçevesinde yapılan değerlendirmeye göre; …’ın, 18/06/2007 tarihinde gerçekleştirilen, 19/10/2007 vadeli, 1,3350 kullanım fiyatlı 5.000.000 ABD Doları tutarındaki opsiyonun kendisine tanıdığı satma hakkını kullanması sonucu, davalı karşı davacı …’nın, opsiyon vadesi olan 19/10/2007 tarih ve 14:00 itibarıyla spot piyasada 1,2000 USD/TRY kuruna göre 675.000 TL işlem zararı ve %5 BSMV 33.750 TL olmak üzere toplam 708.750 TL zararı oluştuğu, davacı karşı davalı … tarafından, … 23. Noterliği’nin 07/12/2007 tarih … yevmiye no’lu ihtarnamesi ile döviz satış opsiyonuna ilişkin sözleşme yükümlülüklerinin yerine getirilmesinin davalı karşı davacı …’ya ihtar edilmesine rağmen ödeme yapmaması nedeniyle, davacı karşı davalı … nezdindeki o/n vadeli hesabındaki 478.021,91 TL’nin, 01/04/2008 tarihi itibarıyla alacağa mahsup edildiği, davacı karşı davalı …A.Ş.’nin, 223.489,48 TL bakiye alacağı ve bu miktarın vade tarihi 19/10/2007 tarihinden itibaren akti temerrüt faizi ile talep edebileceği kanaatine ulaşılmış ve bilirkişilerin bu değerlendirmelerinin de dosya içeriğine uygun olduğu mahkememizce de değerlendirilmiş olmakla, 223.489,48 TL bakiye banka zararının, 19/10/2007 tarihinde itibaren akdi temerrüt faizi ile birlikte davalı karşı davacıdan alınarak davacı karşı davalı bankaya verilmesine karar verilmiştir.
Cezai şarta ilişkin talep yönünden ise taraflar arasında imzalanan 12/01/2007 tarihli Opsiyon İşlemleri Çerçeve sözleşmesi’nin 5. maddesi kapsamında cezai şart koşullarının oluştuğu ve davacı karşı davalı …A.S.’nin 10.000 TL cezai şart tutarının, 19/10/2007 tarihinden itibaren akti temerrüt faizi ile talep edebileceği kanaatine varılmış olmakla, bu miktardaki cezai şart bedelinin de davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Asıl davanın KABULÜ ile,
A-223.489,48 TL bakiye banka zararının, 19/10/2007 tarihinde itibaren akdi temerrüt faizi ile birlikte davalı karşı davacıdan alınarak davacı karşı davalı bankaya verilmesine,
B-10.000,00 TL cezai şart tutarının, 19/10/2007 tarihinde itibaren akdi temerrüt faizi ile birlikte davalı karşı davacıdan alınarak davacı karşı davalı bankaya verilmesine,
2-Karşı davanın REDDİNE,
3-Asıl dava yönünden;
a-Alınması gerekli 15.949,66 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 3.017,20 TL harcın mahsubu ile geriye kalan 12.932,46 TL eksik harcın davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
b-Davacı tarafça başlangıçta yapılan 3.033,50 TL toplam harç ile yargılama aşamasında yapılan tebligat, posta ücreti ve bilirkişi ücreti 11.120,00 TL olmak üzere toplam 14.153,50 TL yargılama giderinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
c-Davacı taraf vekille temsil olunduğundan karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve taktir olunan 35.688,53 TL vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
4-Karşı dava yönünden;
a-Alınması gerekli harç 179,90 TL olup, peşin alınan 6.602,30 TL den mahsubu ile, fala alınmış olan 6.422,40 TL harcın karar kesinleştikten sonra istek halinde davalı karşı davacı tarafa iadesine,
B-Davalı karşı davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
C-Davacı karşı davalı taraf vekille temsil olunduğundan karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve taktir olunan 71.323,07 TL vekalet ücretinin davalı karşı davacıdan alınıp davacı karşı davalıya verilmesine,
5-Karar kesinleşene kadar yapılacak yargılama giderlerinin dosyadaki mevcut gider avansından karşılanmasına, karar kesinleştikten sonra bakiye gider avansının istek halinde taraflara iadesine,
Dair, dava dosyasının daha önce Yargıtay denetiminden geçmiş olmasından dolayı Yargıtay Temyiz yolu açık olmak üzere davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 06/02/2023

Başkan …
e-imza
Üye …
e-imza
Üye …
e-imza
Katip …
e-imza