Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/942 E. 2023/247 K. 28.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2022/942 Esas
KARAR NO:2023/247

DAVA:Alacak (Ticari Nitelikteki Taşınmaz Kira Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:21/11/2022
KARAR TARİHİ:28/03/2023

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Nitelikteki Taşınmaz Kira Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilleri …” adresinde mukim ve tapunun 94 Ada, 78 parsel numarasında kayıtlı taşınmazın paylı maliki olduklarını, davalının ekteki 01.11.2019 başlangıç tarihli ve yine 02.01.2020 tarihinde imzalanan sözleşmeler gereğince taşınmazda kiracı olduğunu, kira ilişkisine konusu taşınmazdaki mülkiyet durumu; 2/10 pay oranında …’, 2/10 pay oranında …’, 1/10 pay oranında …, 1/10 pay oranında …, 1/10 pay oranında …, 1/10 pay oranında …, 1/10 pay oranında müvekkilim …, 1/10 pay oranında müvekkilim …’e ait olacak şekilde olduğunu, dolayısıyla kiraya konu taşınmazda müvekkillerin ayrı ayrı 1/10 oranında hak sahibi oldukları kendilerine de kira bedelinin yasal olarak isabet eden kısmının ödenmesi gerektiğini, ancak müvekkillere 01.11.2020-05.01.2022 tarihleri arasında herhangi bir kira bedeli ödenmemiş olup müvekkilin haklı alacaklarına kavuşamadığını, mezkur sebeple arabuluculuk başvurusunda bulunulduğunu, davalının müvekkillerin maliki oldukları ve müvekkillere de kira ödemesi yapmak zorunda olduğuna ilişkin bilgileri mevcut olduğunu, öyle ki yine dava dışı taşınmaz paydaşları ile akdetmiş olduğu sözleşmede müvekkiller … ‘ün taşınmazdaki hisselerinin miktarı dahi belirtilmekte ve bizzat davalı tarafından müvekkillere ayrı ayrı. 20.008,50 TL ödeneceği taahhüt edilmekte olduğunu, müvekkiller dışında akdedilen sözleşmedeki aleyhe hesaplamaları yahut başkaca aleyhe hususları kabul etmemekle birlikte davalının bizzat imzaladığı ödeme protokolü başlıklı belgede davalının borç ikrarı bulunduğunu, kira ilişkisinde yapılan sözleşmelerde de görüleceği üzere taraflarca belirlenen aylık kira bedelinin net 2160 Euro + stopaj olduğunu, vade tarihlerinin kesin nitelikte olduğundan her bir kiranın ödeme tarihinden itibaren kira alacağına temerrüt faizi işletilmesi gerektiğini, davalının müvekkillere ödemesi gereken kira bedelleri toplamı dava tarihindeki Merkez Bankası kuru 19.33 TL üzerinden hesaplandığını, 01.11.2020 ile 05.01.2022 tarihlerine ait müvekkillerin tapu kayıtlarındaki hisseleri oranında kendilerine ödenmesi gereken aylık kira bedellerinin toplamının ise 58.871,4 TL’ye tekabül ettiğini, davalının sözleşme gereği üzerine düşen sorumlulukları ve sözleşmeye konu edimlerini yerine getirmediğini, davalı tarafın müvekkili mağdur etmekte, kira borcunu ödemediğini, haklı alacaklarına yönelik kötü niyetli yaklaşımla ödememe yapma gayretinde olan davalı şirketin hukuken geçerli hiçbir mazeretinin bulunmadığını, davalı tarafın unvan değişikliğine gitmiş olup güncel unvanın “… Restorant ve Tekstil Limited Şirketi”olduğunu, sözleşme ve diğer belgelerde eski unvan olan … Tic. Ltd. Şti. Unvanı ise önceki ticaret unvanı olup davalı taraf halihazırda “… Restoran ve Tekstil Limited Şirketi” … Vergi Dairesi’ne … vergi numarası kayıtlı bulunmakta ve ticari faaliyetlerine bu şekilde devam ettiğini, tarafların 20/01/2022 tarihinde arabuluculuk toplantısına katılım gösterdiklerini, müzakereler sonucunda anlaşmaya varılamadığını, tüm bu nedenlerle davanın kabulü ile 01.11.2020 ile 05.01.2022 tarihlerine ilişkin müvekkillerin tapu kayıtlarındaki hisseleri oranında kendilerine ödenmesi gereken kira bedelleri toplamından ( fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere şimdilik) her biri için ayrı ayrı 10.000 TL’nin ödeme tarihlerinden itibaren işletilecek aylık %5 oranında uygulanacak temerrüt faizi ile birlikte davalıdan tahsiline yargılama giderlerinin ve ücreti vekaletin davalı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkil şirketin alanında faaliyet göstermek amacıyla kurulmuş bir ticaret şirketi olduğunu, müvekkilin davacı …’ün de hissedarı olduğu tapuda İstanbul İli … İlçesi … Mahallesi 94 Ada 78 Parsel’de bulunan 67,50 m2 yüzölçümüne sahip dükkan niteliğindeki taşınmazı 01/11/2019 ve 02/01/2020 tarihli sözleşmeler ile kiraladığını, bu kira ilişkisinin küresel pandemi koşullarının yarattığı olumsuz sosyal ve ekonomik ortam nedeniyle sürdürülememiş olup nihayetinde kira ilişkisi 05/01/2021 tarihinde anahtar teslim-tesellüm tutanağının düzenlenmesi ile tamamen sonlandırıldığını, 19/02/2021 tarihinde müvekkil şirket ile kiralanan taşınmazın bir kısım maliki arasında (….) Ödeme Protokolü yapıldığını, bu prtokole istinaden müvekkil tarafından 2021 yılının ilk 6 ayına ilişkin ödemelerin tüm paydaşları şamilen taraflara ödendiğini, bilindiği üzere ülke genelinde devlet tarafından küresel pandemi nedeniyle ülke genelinde kısıtlamalar 2020 yılının ocak ayından itibaren başladığını ve 2021 yılının sonlarına kadar çeşitli şekillerde kısıtlama uygulaması sürdürüldüğünü, müvekkil şirketinde gıda ve restorant işletmeciliği sektöründe faaliyet gösterdiği düşünüldüğünde uzunca bir süre işletme faaliyetinin kısıtlanmış olmasının ödeme güçlüğü yarattığını, müvekkil şirketin davacılara da davacıların paydaşı olan diğer maliklere de herhangi bir bakiye borcunun da bulunmadığını, tam tersine müvekkil şirket alacaklı konumda olduğunu, müvekkil şirketin kira ilişkisinin uzun süre devam edeceği inancıyla hareket ettiğini ve kiralanan taşınmaza 500.000 TL civarında masraf yaptığını, bu dekorasyon masrafı davacılarca taşınmazın çok daha yüksek bedellerle üçüncü bir kişiye kiraya verilmesine sebep olmuştur Müvekkilin kiralananda yaptığı bu faydalı ve lüks tabir edilecek masraflarına ilişkin belge ve kayıtları mahkemeye sunacaklarını . iş bu tadilat işlemleri ile ilgili yapılmış olan sözleşme ve bu kapsamda yapılan ödemelere ilişkin belgeleri de mahkemeye sunacaklarını, buradan da anlaşılacağı üzere müvekkilin kira sözleşmesinin kendisine kusur izafe edilemeyecek bir nedenden dolayı son bulduğunu, bunun da müvekkile kiralananda aşırı değer artışı yaratan ve kiralayanlar lehine olan ayni ve nakdi kazandırmalarını talep hakkı vereceğini, bu nedenle davacıların alacak iddialarının incelenirken müvekkilin taşınmazda yaptığı işbu faydalı ve lüks masraflar nedeniyle elde ettikleri kazançların da değerlendirilerek mahsubunun gerektiğini, davayı kabul anlamına gelmemek kaydıyla müvekkil tarafından da imzalanan ödeme protokolüne davacıların iştirak etmediklerini ve bilerek imza koymadıklarını, müvekkil bütün paydaşların ödemelerini protokol gereği yaptığını, yapılan ödemelerde davacıların hissesine düşen payların dağıtımı kendi aralarında yapılmamış ise bu durumun da incelenerek mahkemeye bildirileceğini, tüm bu nedenlerle müvekkil şirketin davacılara her ne nam altında olursa olsun borcu bulunmadığını, mahkemede aksi kanaat hasıl olması durumunda sözleşmelerin mahsup defi çerçevesinde değerlendirilmesini ve davanın reddini yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, kira sözleşmesine dayalı alacak istemine ilişkindir.
6100 sayılı HMK’nın 114/1-c ve 115 maddeleri gereğince görev hususu; kamu düzenine ilişkin dava şartlarından olmakla; mahkememizce davanın her aşamasında resen nazara alınması gerektiğinden, dosya görev noktasında incelenmiştir.
01/10/2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 Sayılı HMK.nun 4/1-a maddesine göre; “Kiralanan taşınmazların, 09/06/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununa göre ilamsız icra yoluyla tahliyesine ilişkin hükümler ayrık olmak üzere, kira ilişkisinden doğan alacak davaları da dahil olmak üzere tüm uyuşmazlıkları konu alan davalar ile bu davalara karşı açılan davalarda” Sulh Hukuk Mahkemesi görevlidir. Mülga 1086 sayılı HMUK.’dan farklı olarak bu düzenlemede miktar ayırımı yapılmaksızın tahliye, alacak, tazminat, kiracılık sıfatının tespiti gibi tüm kira ilişkisinden kaynaklanan uyuşmazlıkların çözüm yeri Sulh Hukuk Mahkemesi olarak gösterilmiştir.
Bu kapsamda somut olayda; dava dilekçesi ve ekinde sunulmuş olan kira sözleşmesinden, davacı ile davalı arasında kira sözleşmesinin akdedildiği, davacıların kiraya veren, davalının kiracı sıfatı ile sözleşmeyi imzaladıkları görülmektedir. Davacılarca söz konusu sözleşmesi gereğince gerekli ödemelerin yapılamasından kaynaklı olarak alacak istemiyle işbu davanın açıldığı anlaşılmaktadır. Bu hali ile; uyuşmazlığın kira ilişkisinden kaynaklandığı, uyuşmazlığın kira sözleşmesi hükümleri çerçevesinde çözümlenmesi gerektiğinden davaya bakma görevi de yukarıda anılan yasal düzenleme gereği Sulh Hukuk Mahkemesine ait olup, davanın HMK 114/1-c ve 115/2 maddeleri uyarınca görev dava şartı yokluğundan usulden reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Mahkememizin görevsizliği nedeniyle dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine,
2-Kararın istinaf yoluna başvurulmaksızın kesinleşmesine müteakip bu tarihten itibaren istinaf yoluna başvurulması ve istinaf talebinin reddinin kesinleşmesine müteakip iki haftalık süre içinde talep halinde dosyanın görevli İstanbul Sulh Hukuk Mahkemesine gönderilmesine, süresi içinde gönderilme başvurusunun olmaması halinde davanın açılmamış sayılacağına karar verileceğine,
3-HMK nın 331. Maddesi uyarınca harç ve yargılama giderlerinin görevli mahkemece değerlendirilmesine,
4-Dosyanın kanuni süresi içinde gönderilmemesi durumunda talep halinde yargılama gideri ve vekalet ücretinin mahkememizce karara bağlanmasına,
Dair, HMK 345 maddesi uyarınca kararın taraflara tebliğ edildiği tarihten başlayarak iki hafta içinde HMK 342 maddesi gereğince düzenlenmiş dilekçe ile HMK 343 maddesi uyarınca mahkememize veya başka bir mahkemeye yapılacak başvuru ile HMK 341/1 maddesi uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olarak davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 28/03/2023

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır