Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/911 E. 2023/757 K. 10.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2022/911 Esas
KARAR NO:2023/757

DAVA:Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:08/11/2022
KARAR TARİHİ:10/10/2023

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilin bir çocuk babası eşi ile birlikte kendi halinde yaşayan bir vatandaş olduğunu, Haziran 2018 tarihinde bir araca ihtiyacı olduğunu bunun neticesinde Anadolu yakasındaki bir firmadan araç kiraladığını, davalı firma tarafından belirtilen zaman dilimi içerisinde aracı teslim ettiğini, aracın kullanıldıktan sonra geri teslim edildiğini, aradan geçen zamanda Linkedin isimli platformda … isimli bir şahsın kendisiyle irtibata geçerek sahte bir senede dayalı olarak icra takibi başlatıldığını söylediğini, ve bunu 26 kişiye daha mevcut olmayan bir borç üzerinden yaptığını, müvekkilin ise Uyap Vatandaş Portal üzerinden yapmış olduğu kontroller neticesinde aleyhinde …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile Kambiyo Senetlerine Özgü Haciz Yolu ile takip başlatıldığını öğrendiğini, işbu takibe konu edilen senetin düzenlenme tarihi 16/09/2017, ödeme günü 16/12/2019 tarihi olduğunu, müvekkilin hizmet almış olduğu tarih ile senedin düzenlenme tarihinin uyuşmadığını, her nasılsa icra takibinin de senedin vade tarihinin üzerinden 3 yıla yakın bir süre geçtikten sonra başlatıldığını, borcun ve senedin hayali olduğunu, iyi niyetli olarak araç kiralamak isteyen müvekkilin böyle bir miktarda senede imza atmayacağını, davalı firma yetkilisi ve çalışanlarının suç örgütü olarak hareket ettiği, yapılan araştırmalar neticesinde söz konusu şirketin battığı ve bu nedenle şirket tarafından daha önce araç kiralayan müşteriler üzerinden yasal olmayan yollara başvurulduğunu, maddi kazanç elde etme amacı taşıdığını, şirket yetkilisinin de kaçtığı bilgilerine ulaşıldığını, müvekkilin böyle bir borcu bulunmadığını, tüm bu nedenlerle öncelikli olarak başlatılan haksız icra takibinin durdurulması ile davanın kabulüne karar verilmesini, takibin iptali ve davalının %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:Davalı vckili cevap dilekçesinde özetle; davanın görevsiz mahkemede açıldığını, görevli mahkemenin sulh hukuk mahkemeleri olduğunu, davalı sıfatına haiz müvekkil şirketin 2017-2018-2019 yıllarında 100’ün üzerinde araç ile rent a car faaliyeti yürütmüş bir şirket olduğunu, bu durumun, müvekkil şirketin ilgili döneme ait kabis kayıtları ile sabit olduğunu, Kabis sistemi için Emniyet Genel Müdürlüğüne müzekkere yazılarak ilgili kayıtların celbi talep edilebileceğini, yüzlerce müşterisine araç kiralayan müvekkil firmanın bir çok müşterisi ile olan araç kiralama ilişkisinden kaynaklanan birçok alacakları bulunduğunu, davacının iddialarını kabul etmemekle beraber ; müvekkil şirketin kötü niyetli olarak elinde bono bulundurduğunu ve bu bonoların tamamının haksız kazanç için icra takibine konu etme çabası içine girdiği ihtimali değerlendirildiğinde, müvekkil şirketin ticari kapasitesi gereği binlerce icra takibi olması gerekirken sadece sınırlı sayıda icra takibi başlatıldığını, özetle davacının dava dilekçesinde belirttiği gibi aynı önemde birçok icra takibinin başlatılmasının haksız kazanç edinmeye yönelik faaliyeti olarak değerlendirilmesinin mahkemeyi etkilemeye yönelik ucuz manipülatif iddialar olduğunu, davalının da bu birçok borçludan birisi olup, davacının iddialarının yargılamanın esasını etkilyecek nitelikte iddialar olmadığını, davacı tarafın müvekkil şirketten 16.09.2017 tarihinde …plakalı aracı kiralamış olup kiraladığı aracı hasarlı bir şekilde teslim ettiğini, hasarın nasıl oluştuğu, kaza yapılıp yapılmadığı konusu ile ilgili müvekkil şirkete bilgi verilmemiş ve kaza tespit tutanağı davacı tarafından düzenlenmemiş ve müvekkile teslim edilmediğini, bu sebepten dolayı müvekkil sigorta aracılığı ile zararını gideremediğini, maddi zarar olarak hasar bedeli, kazanç kaybı ve değer kaybı bedelini tazmin etmek için müvekkil şirkete davacı tarafından imzalanan bono teslim edildiğini, davacının imzanın sahte olduğunu iddia ettiğini ancak bu iddianın gerçeğe aykırı olduğunu, ayrıca ekte sunulan davacının imzasını içeren prokol ile davacı taraf hasar bedeli, kazanç kaybı ve değer kaybına ilişkin zararı gidermek için 105.000,00 TL bedelli senet düzenlendiğini kabul ettiğini, dava konusu bonoya ilişkin temel borç ilişkisinin varlığı ispatlanmış olup, bono davacı tarafından imzalandığını, bu bakımdan davacının borcunun tespitinde dava konusu bono üzerinde yer alan bedelin esas alınması gerekmekte ve huzurdaki davanın reddi gerektiğini, tüm bu nedenlerle fazlasını talep ve dava etme hakları saklı kalmak kaydıyla; İşbu davanın görevsizlik nedeniyle usul yönünden reddine, işbu talepleri uygun görülmezse ekte sunmuş oldukları deliller ve ispat vasıtaları neticesinde esasa girilerek, haksız ve hukuki dayanaktan yoksun işbu davanın reddine, işbu davanın açılmasında ve borcun ödenmemesinde tamamen kötüniyetli olan davacının alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatı ve İ.İ.K. md 72/4 uyarınca alacağın %20’ sinden az olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmolunmasına, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin de davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
İddia, savunma ve tüm dosya kapsamı ile birlikte incelenmiştir.
Dava menfi tespit istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki ihtilaf taraflar arasında yapılan araç kiralaması sözleşmesi nedeniyle, kiralanan araçta meydana gelen hasar nedeniyle davalı tarafından başlatılan icra takibi neticesinde davacının davalıya borçlu olup olmadığının tespitine ilişkindir.
Davacı vekili dava dilekçesi ile birlikte başlatılan icra takibinin durdurulmasına ilişkin talepte bulunmuş, mahkememizin 09/11/2022 tarihli ara kararı ile davacı tarafın tedbir talebinin kabulüne, İİK 72/3 maddesi gereğince ilerde muhtemel zarara veya ziyana karşılık olarak takdir edilen %15 teminatın mahkeme veznesine depo edilmesi halinde ….İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip konusu alacak yönünden icra veznesine yatan paranın alacaklı davalıya ödenmemesi için İhtiyati tedbir konulmasına karar verilmiştir.
Taraflara duruşma gün ve saati tebliğ edilmiş, taraflarca beyan ve itirazlar alınmıştır.
Anayasa’nın 37. maddesine göre “Hiç kimse kanunen tabi olduğu mahkemeden başka bir merci önüne çıkarılamaz”. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 1. maddesine göre, “Mahkemelerin görevi, ancak kanunla düzenlenir. Göreve ilişkin kurallar, kamu düzenindendir.” 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 114/(1)-c maddesine göre, mahkemenin görevli olması dava şartıdır. 115. maddesine göre ise “Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler. Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir.” Bu yasal çerçevede mahkemelerce görev konusu her aşamada resen gözetilmesi gerekmektedir.
6102 Sayılı TTK’nin 4.maddesine göre, bir davanın ticari dava sayılması için uyuşmazlığın konusu işin her iki tarafında ticari işletmesiyle ilgili olması ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmamasına bakılmaksızın TTK veya diğer kanunlarda o davaya Asliye Ticaret Mahkemesinin bakacağı yönünde özel düzenleme olmalıdır. Yine Türk Ticaret Kanunun 19/2.maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri içinde ticari iş sayılmasının görevin belirlenmesi yönünden bir etkisi bulunmamaktadır.
6100 Sayılı HMK’nin 4/1-a maddesine göre; kiralanan taşınmazların, 09.06.1932 tarihli ve2004 sayılı İcra ve İflas Kanununa göre ilamsız icra yoluyla tahliyesine ilişkin hükümler ayrık olmak üzere, kira ilişkisinden doğan alacak davaları da dâhil olmak üzere tüm uyuşmazlıkları konu alan davalar ile bu davalara karşı açılan davalarda ” Sulh Hukuk Mahkemeleri” görevlidir.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 299. maddesinde; ” Kira sözleşmesi, kiraya verenin bir şeyin kullanılmasını veya kullanmayla birlikte ondan yararlanılmasını kiracıya bırakmayı, kiracının da buna karşılık kararlaştırılan kira bedelini ödemeyi üstlendiği sözleşmedir.” şeklinde tanımlanmıştır.Bu kapsamda taraflar arasındaki sözleşmenin niteliği ve dava konusu edilen uyuşmazlığın mahiyeti gereği taşınır kira sözleşmesi nedeniyle düzenlendiği iddia edilen bono dolayısıyla menfi tespit istemli olayda kira hükümlerinin uygulanması gerektiği anlaşılmıştır.
Dava, kambiyo senedine dayalı olarak başlatılan ve icra takibine konu edilen senedin kira sözleşmesi nedeniyle verildiği iddiası ile açılan menfi tespit davasıdır.
Somut uyuşmazlıkta davacı tarafça temel ilişkinin araç kiralama sözleşmesine dayalı olduğu iddia edilmiş olmakla, söz konusu iddiayı değerlendirme, menfi tespit davasına konu olan bononun bu sözleşme kapsamında verilip verilmediğini tespit etme ve uyuşmazlığı bu kapsamda çözme görevinin HMK nın 4. maddesi gereğince Sulh Hukuk Mahkemesine ait olması sebebiyle mahkememizin görevsizliğine dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM :yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Mahkememizin görevsizliği nedeniyle dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine,
2-Kararın istinaf yoluna başvurulmaksızın kesinleşmesine müteakip bu tarihten itibaren istinaf yoluna başvurulması ve istinaf talebinin reddinin kesinleşmesine müteakip iki haftalık süre içinde talep halinde dosyanın görevli İstanbul Sulh Hukuk Mahkemesine gönderilmesine, süresi içinde gönderilme başvurusunun olmaması halinde davanın açılmamış sayılacağına karar verileceğine,
3-HMK nın 331. Maddesi uyarınca harç ve yargılama giderlerinin görevli mahkemece değerlendirilmesine,
4-Dosyanın kanuni süresi içinde gönderilmemesi durumunda talep halinde yargılama gideri ve vekalet ücretinin mahkememizce karara bağlanmasına,
Dair, HMK 345 maddesi uyarınca kararın taraflara tebliğ edildiği tarihten başlayarak iki hafta içinde HMK 342 maddesi gereğince düzenlenmiş dilekçe ile HMK 343 maddesi uyarınca mahkememize veya başka bir mahkemeye yapılacak başvuru ile HMK 341/1 maddesi uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olarak davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 10/10/2023

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır