Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO:2022/852 Esas
KARAR NO :2023/802
DAVA:Tazminat (Sigorta Ödemesine Dayanan Rücuen)
DAVA TARİHİ:17/03/2016
KARAR TARİHİ:23/10/2023
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Sigorta Ödemesine Dayanan Rücuen) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: Dava dışı …’ye ait … plakalı aracın müvekkili … Sigorta A.Ş tarafından … numaralı zorunlu mali mesuliyet poliçesi ile sigorta kapsamına alındığını, söz konusu aracın 19.08.2007 tarihinde tek taraflı bir kazaya karıştığını, meydana gelen kazada pek çok kişinin yaralandığını, 11 kişinin vefat ettiğini, müvekkili şirketin vefat ve yaralanmalardan dolayı 851.531,24 TL ödeme yaptığını, … plakalı aracın ticari araç olduğunu, kaza sırasında var olması gereken; ne zorunlu karayolu taşımacılık mali sorumluluk sigorta poliçesi, ne de karayolu yolcu taşımacılığı zorunlu koltuk ferdi kaza sigorta poliçesi bulunmadığını, bu poliçelerin zorunlu mali mesuliyet sigorta poliçesi teminatından önce geldiğini, bu nedenle müvekkili sigorta poliçesinden önce gelmesi gereken poliçe teminatı olarak davalı … hesabı tarafından karşılanması gerektiğini, dosyadaki ifade tutanaklarına göre taşımanın şehir dışına yapıldığını bu nedenle de yapılmayan poliçelerin teminatının davalı tarafça karşılanması gerektiğini, davalıya 07.03.2014 tarihinde yapılan tüm ödemelere ilişkin evraklarla beraber talepte bulunulduğunu, davalı … hesabının 28.03.2014 tarihli yazısı ile ödeme yapılmayacağını bildirdiğini, açıklanan nedenlerle; fazlaya dair hakların saklı kalmak suretiyle 805.911,24 TL rücuen tazminat alacağının hak sahiplerine ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: Olayın 19.08.2007 tarihinde gerçekleştiğini ve rücu davasına konu ödeme tarihleri üzerinden de iki yıldan fazla zaman geçtiğini, bu nedenle davanın öncelikle zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiğini, …. Asliye Ticaret Mahkemesi… esas sayılı dosyanın taraflarınca temyiz edildiğini ve bu davanın sonucunun bekletici mesele yapılması gerektiğini, kazaya sebebiyet veren sürücü … ve işleten …’ye davanın ihbar edilmesi gerektiğini, zorunlu mali mesuliyet sigortacısının ödediği tazminatı müvekkili kurumdan talep hakkı bulunmadığını, müvekkili kurumdan ancak zarar gören hak sahipleri şartları oluşmuş ise tazminat talep edebileceğini, müvekkili kurumun hangi hallerde kimlere tazminat ödeyeceği kanun ve yönetmeliğinde belli olduğunu, bu nedenle iş bu dava bakımından müvekkili kurumun pasif husumet ehliyeti bulunmadığını, tüm bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretini davacı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
İddia, savunma ve sair evraklar hep birlikte incelenmiştir.
Dava, 4925 sayılı Taşıma Kanunu ve Sigortacılık Kanununa dayalı rücuen alacak davasıdır.
Taraflar arasındaki ihtilaf, davacının dayandığı 4925 sayılı yasada öngörülen Zorunlu Karayolu Yolcu Taşıma Sigortası ve Zorunlu Karayolu Ferdi Koltuk Kaza Sigortası yapılması gerekip gerekmediği, kazanın meydana geldiği yer ve tarih itibariyle Bakanlar Kurulu kararı uyarınca öncelikle taşımanın yolcu taşıması olup olmadığı, yolcu taşıması ise şehir içi- şerhirlerarası taşımacılıktan hangisi olduğu, kaza tarihi itibariyle şehiriçi veya şehirlerarası taşıma olmasına göre yapılması gereken zorunlu sigortaların hangileri olduğunun tespiti ve sıralı sorumluluk ilkesinin uygulanıp uygulanmayacağı, uygulanacaksa sıranın ne olacağı ve talebin zamanaşımına uğrayıp uğramadığı noktalarında toplanmaktadır.
Dosyanın, Mahkememizin … esasına kaydının yapıldığı, yapılan yargılamada iddia, savunma, taraflarca sunulan bilgi ve belgeler mahkememizce celp edilen bilgi ve belgelerin hep birlikte değerlendirildiği, poliçe, ödemeler, sorumluluk ve temerrüt denetlenip, limitler çerçevesinde var ise tazmine konu alacağın tespiti için bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verildiği anlaşılmıştır.
Bilirkişiler raporlarında, mülga karayolu taşıma kanunu 17 ve 25. Maddeleri uyarınca hazırlanan karayolu taşıma yönetmeliğinin 47.maddesi uyarınca yönetmeliğin 42.maddesinde öngörülen sorumluluklarının sigorta ettirme zorunluluklarının bulunduğunu ve yönetmeliğin 48.maddesinde de yapılması gereken zorunlu sigortaların 1-Zorunlu Karayolları Taşımacılık Mali Sorumluluk Sigortası ile 2-Karayolu Yolcu Taşımacılığı Zorunlu Koltuk Ferdi Kaza Sigortası olduğunu ve yapılmasının zorunlu olduğunu, yönetmeliğin 49.maddesinde de sigortasız taşımanın yapılamayacağının düzenlenmiş olduğu, sigortacılık kanunu 13 ve 14.maddesinde de düzenlemeler bulunduğu, buna göre 13. maddesinde “…bakanlar kurulunca, kamu yararı görülmesi halinde zorunlu sigortalar ihdas edebilir.” hükmü uyarınca zorunlu sigortaları belirleyebileceği ve sigortacılık kanunu 14. maddede de “…bu kanun 13.madde de 13.10.1983 tarihli ve 2918 sayılı karayolları trafik kanunu ve 10.07.2003 tarihli 4925 sayılı Karayolu Taşıma Kanunu ile ihdas edilen zorunlu sorumluluk sigortaları ile bu kanunla mülga 21.12.1959 tarihli 7397 sayılı Sigorta Mürakabe Kanunu çerçevesinde ihdas edilmiş olan zorunlu sigortalara ilişkin olarak aşağıdaki koşulların oluşması halinde ortaya çıkan zararların, bu sigortalarda saptanan geçerli teminat miktarlarına kadar harçlanması amacıyla Türkiye Sigorta ve Reesürans Şirketleri Birliği nezdinde … Hesabı oluşturulur. Bu hesaba…rizikonun meydana geldiği tarihte geçerli olan teminat tutarları dahilinde sigortasını yaptırmamış olanların neden olduğu bedensel zararlar için….başvurulabilir.”
Karayolu Taşıma Kanunu 19. Maddesi ve Zorunlu Karayolu Taşımacılık Mali Sorumluluk Sigortası genel şartları mB.8 hükmü uyarınca “tazminat ödemesinde öncelikli sigorta”, “….meydana gelen zarar öncelikle bu sigortadan karşılanır. Sigorta sözleşmesinin hiç yapılmamış olması…için sırasıyla 13.10.1983 tarih 2918 sayılı Karayolu Trafik Kanununa göre yapılması zorunlu olan Mali Sorumluluk Sigortasına ve varsa İhtiyari Mali Sorumluluk Sigortası’na başvurulur.” bu durumda başvuruda sıra esası belirlenmiştir. Ancak sıralama kuralları konulurken önceki sıradaki sigorta poliçesinin hiç bulunmamış olması halinde doğrudan doğruya … hesabına değil sonraki zorunlu sigortaya geliş mi yapılacak yoksa önceki sıradaki zorunlu sigorta bulunmadığından doğrudan … Hesabına ve sonra diğer zorunlu sigortaya mı başvurulacağı hususunda tam bir saptama olmadığını, ancak … Hesabı her zorunlu sigortanın yokluğunda devreye girmek üzere kurulmuş bir hesap olup, zorunlu sigorta sırasına göre sorumluluğu gündeme gelmektedir, bu durumda gerçek amacına hizmet etmiş olacaktır. Nitekim sigortacılık kanunu 13. ve 14.madde birlikte yorumlandığında bu sonuca varıldığını belirtmişlerdir.
Davalı … Hesabı’nın Zorunlu Karayolu Taşımacılık Mali Sorumluluk Sigortası yaptırılmadığı için ancak zarar gören kişi başına 80.000,00 TL miktarlarda söz konusu tavan sorumluluk sınırı kapsamındadır.
Davacı tarafça toplam yapılan ödeme, 845.441,51 TL (mahkememizce yapılan hesaplamada 845.423,51 TL bulunmuştur) ödemeden…. ATM’nin … esas sayılı dosyasında karara bağlanan …’e yapılan 45.600,00 TL’nin rücuen davalıdan tahsiline karar verilmiş olduğundan bu rakam düşüldüğünde 799.821,51 TL(mahkememizce yapılan hesaplamada 799.803,51 TL bulunmuştur) davacı ödemesinden bakiye kaldığı, davacının yapmış olduğu ödemenin … plakalı minibüsün şehiriçi yolcu taşıma aracının 19.08.2007 tarihinde karıştığı kaza için yapıldığını ve bu olaydan dolayı yapılan ödemeler toplamının olay tarihinde geçerli kaza-olay başına 1.120.000,00 TL limitiyle kişi başı 80.000,00 TL limiti dahilinde kaldığını, davalının temerrüdünün, davalıya ödeme talebi için yapılan 07.03.2014 tarihindeki başvurunun davalı tarafça 28.03.2014 tarihinde reddedilmiş olması nedeniyle 07.03.2014 temerrüt tarihi olduğu, temerrüt tarihi 07.03.2014 tarihinden itibaren 2 yılı aşan zaman aşımı geçtikten sonra 17.03.2016 tarihinde davanın açıldığını, bu hususun mahkemenin takdirinde olduğu, yine meydana gelen kazada sürücünün %100 kusurlu olduğunu belirtmişlerdir.
Yapılan yargılama neticesinde Mahkememizin 10/04/2019 tarih, … Esas, … karar sayılı kararı ile ” Kazanın meydana geldiği tarih itibariyle, 6098 sayılı TBK’nun yürürlüğe girdiği 01.07.2012 tarihinden önceki dönemler için rücuen alacak davasında, bunun başkasına ait bir borcu ödeyenin mal varlığında meydana gelen kaybı gidermeye yönelen tazminat niteliğinde bir talep hakkı olup (davalı nezdinde, davacı aleyhine sebepsiz zenginleşme) 6098 sayılı TBK’nun 77.maddeye tekabül eden ancak, kaza ve ödeme tarihlerine göre (01.07.2012 tarihinden önceki ödemeler için) 818 sayılı BK’nun madde 61 hükmüne dayalı olduğu ve buna göre de 818 sayılı BK 66.maddeye tekabül eden bu tür talepler için düzenlenmiş olan zamanaşımı süresinin, “…verdiğini geri istemeye hakkı olduğunu öğrendiği tarihten itibaren 1 sene ve her halde hakkın doğduğu tarihten itibaren 10 yılda zamanaşımına uğrayacağına” dair düzenleme olması gerektiği, 01.07.2012 yani 6098 sayılı TBK’nun yürürlüğe girdiği tarihten sonraki ödemelerde ise 6098 sayılı TBK 73.maddesindeki yeni bir düzenleme olan “rücu tazminatının tamamının ödendiği ve birlikte sorunlu kişinin öğrenildiği tarihten başlanılarak 2 yılın ve her halükarda tazminatın tamamının ödendiği tarihten başlayarak 10 yılın geçmesi ile zamanaşımına uğrar” hükmünün tehlike sorumluluğu başlığı altında ayrı olarak yeni “rücu ilişkisi” başlığı ile düzenlenmiş olan hükümlerine göre değerlendirme yapıp buna göre karar vermek gerekmiştir.
Yine Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 15.03.2013 tarih 2012/1814 esas, 2013/715 karar sayılı ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 28.02.2018 tarih 2017/1471 esas sayılı kararlarında dile getirildiği gibi 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı TBK’nun yürürlüğünden önceki dönemde yapılan ödemelerde halefiyete dayalı bir ödeme olmadığından, yani haksız bir ödemeye dayanan rücu davasında (haksız bir ödemeden kaynaklanır, zira davacı ile davalı arasında eğer ki dava dışı 3.kişi trafik kazasında yakınlarını kaybeden veya bizzatihi yaralananlarca açılan davada aynı zamanda hem dosyamız davacısı hem de davalısı davalı kılınsaydı sıralı sorumluluk kuralı uyarınca davacıya ilişkin dava tazminat miktarlarının kişi başı 80.000,00 TL ve kaza-olay başına 1.120.000,00 TL sınırını aşmaması nedeniyle dosyamız davalısı yönünden o davalarda davanın reddine karar verileceğinden ve davalı yönünden karar verilecek olması nedeniyle davacı bir ödemede bulunmayacak idi. Ancak buna rağmen dava dışı asıl zarar görenler tarafından bu yönde davranılmamış olup, dosyamız davalısı … Hesabı açılan davada davalı kılınmadığından, 3.kişilerin yasadan kaynaklı olarak tercihlerini Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası’ndan yana kullanmış olmalarına göre eğer bu yönde kullanmamış olsalardı davacıya bir ödeme düşmeyecekti, bu nedenle de davacının yapmış olduğu ödeme haksız ödeme olup), Yargıtay hukuk Genel Kurulunun 28.02.2018 tarihli 2017/4-1471 esas, 2018/416 karar numaralı kararında belirtildiği gibi Eski Borçlar Kanunu döneminde uygulanması gereken 60.maddedeki 1 yıllık zamanaşımı süresi öngörüldüğünden davacının talebi içinde yer alan 24.09.2007 tarihli 20.234,00 TL + 31.10.2007 tarihli 50.787,00 TL + 09.02.2011 tarihinde yapılan 47.427,00 TL + 04.03.2011 tarihli 1.212,46 TL + 01.11.2007 tarihinde yapılan 13.662,00 TL + 01.11.2007 tarihli 62.769,00 TL + 13.11.2007 tarihli 59.531,00 TL + 11.06.2010 tarihli 473.588,59 TL = 729.211,05 TL’lik ödemeler yönünden, zamanaşımı süresi davacının ödeme yaptığı tarihler itibariyle davalıya karşı dava açması için gerekli olan 1 yıllık süreyi aştıktan çok sonra, 6098 sayılı TBK’nun yürürlüğe girdiği tarih olan 01.07.2012 tarihinden sonraki …. İcra Müd. 2013/9600 ve 2013/9599 esas sayılı dosyaları için ödenene 37.635,93 TL + 36.056,26 TL ve bu dosyalardaki karşı vekalet ücretinden kaynaklanan alacaktan dolayı mahsup ödemesi olan 3.008,00 TL olmak üzere 76.700,19 TL yönünden ise 6098 sayılı TBK’nun 73. Maddesi uyarınca getirilen 2 yıllık zamanaşımı süresi uyarınca davacının davasının 2 yıl içerisinde açması gerekirken, bu kısım yönünden de davanın açıldığı tarih olan 17.03.2016 tarihinde 2 yıllık zamanaşımı süresinin dolmuş olduğu ve bu süre açıldıktan sonra davacının davasının açılmış olduğu sabittir.
Davacının tüm talepleri yönünden, 6098 sayılı TBK’nun yürürlüğünden önceki dönemler için 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 60.maddesi uyarınca ödeme tarihinden itibaren 1 yıl içerisinde açılması gereken davanın bu tarihten çok sonra, 6098 sayılı TBK’nun 73.maddesinin yürürlüğe girmesinden sonraki ödemeler yönünden de 6098 sayılı TBK’nun 73.maddesi uyarınca 2 yılda açılması gereken davanın bu süre aşıldıktan sonra açılmış olması…” gerekçe gösterilerek davacının davasının zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir.
Davacı tarafından Mahkememiz kararı istinaf edilmiş, Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi’ince denetlenen Mahkememiz kararı Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesinin 22/09/2022 tarih, 2019/2450 esas, 2022/1145 karar nolu kararı ile “.. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 109/2. maddesi gereğince; davacı, geçerli olan uzamış 15 yıl ceza zamanaşımı süresi içinde dava dışı 3. kişilere ödeme yapmış ve … Hesabı’na başvuruda bulunmuş olup, ödeme yaptığı tarih itibariyle uzamış ceza zamanaşımı süresi dolmamış olduğundan ve davacı zamanaşımına uğramamış borcu ödemiş olduğundan, ödediği bu bedeli davalıdan isteyebilecektir. Kaldı ki dava tarihinde dahi 15 yıllık uzamış ceza zamanaşımı süresi dolmamıştır.( Bkz. Yargıtay 17.HD’nin 2015/ 14719 Esas,2018/8376 Karar sayılı kararı)
Bu itibarla; yerel mahkemece davalı tarafça süresinde yapılan zamanaşımı defi’nin reddi ve davaya devamla yapılacak yargılama sonucunda esas hakkında bir karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile davanın zaman aşımından reddi doğru görülmediği….” kanaati ile Mahkememiz kararın HMK 353/1.a.4 ve 6 maddeleri gereğince kaldırılmasına karar verilmiştir.
Kaldırma sonrasında Mahkememizin 2022/852 esasına kaydı yapılan dosyada tarafların iddia ve itirazları, sigorta poliçesi, yapılan ödemeler, sunulan deliller ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirilerek mahkememizce daha önce alınan bilirkişi raporu ve bu rapora yapılan itirazlar, davacı tarafın eksik hesaplama yapıldığına dair beyanları ve buna ilişkin olarak sunduğu bilgi ve belgeler incelenerek, davalı tarafından davacı tarafa ödenmesi gereken tazminat miktarları olup olmadığının belirlenmesi için dosyanın bilirkişiye tevdi edilerek rapor aldırılmasına karar verilmiştir.
Alınan bilirkişi raporunda özetle; dosyada mübrez tüm evraklar incelendiğinde davacı Sompo tarafından 19/08/2007 tarihinde meydana gelen kaza ile ilgili toplam 848.523,24 TL ödendiği, davacı tarafından beyan edilen T.C. …. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin …. 14/01/2016 tarihli kararı ile davalı … lehine sonuçlanan 45.620 TL’ nin işbu tutarın toplam ödenen tutardan düşülmesi sonucunda bakiye tutarın 802.893,24 TL olduğu, ancak davacı Sompo tarafından dosyaya sunulan 20/10/2022 tarihli beyan dilekçesinde …. Asliye Hukuk Mahkemesinin … sayılı kararında “hüküm” kısmında 4. maddede açıkça 3.008,00 TL Sompo lehine vekalet ücretine hükmedildiği, bu tutarın karara istinaden ödeme yapılırken mahsup edildiği’ nin belirtildiği, dilekçe ekine sunulan mahsup yapılan karşı vekalet ücreti fişi incelendiğinde D.N… LEH.VEK.BED. açıklaması ile toplam 3.008 TL’ nin yer aldığı tespit edildiği, ancak yer alan açıklamanın anlaşılamadığı, buna rağmen ilgili rakamın …. Asliye Hukuk Mahkemesi’ nin 2010/… E. 2013/… K. 02/10/2013 tarihli ilamı ile hükmolunan vekalet ücreti ile örtüştüğü, işbu sebeple nihai takdiır mahkemede olmak üzere ilgili tutarın bakiye tutara eklendiğinde davacının toplam bakiye ödediği tutarın 805.911,24 TL olacağı, T.C. …. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin …. 14/01/2016 tarihli kararı ile; Kazanın İdil ilçesi yakınlarıdda meydana gelmesi nedeniyle kaza yapan aracın 4925 – Sayılı Kanun’un 17.maddesi kapsamında şehirler arası taşıma yaptığının sabit olduğu, kazalının başvurusu sonucu mahkeme kararı ile ödememesi gereken bir tazminatı ödeyen davalının yerine ödeme yaptığı davalıya rücu hakkı bulunduğu, taraflar arasındaki sorumluluğun sıralı sorumluluk olması nedeniyle davalının ödemesi gereken limit tükenmeden davacının sorumluğunun doğmayacağı sonucuna varılarak davanın kabulüne ilişkin hüküm kurulduğu, davalı … Hesabı tarafından yerel mahkeme kararının temyizi için Yargıtay’ a başvurulduğu ve Yargıtay 17. HD’ nin 03/04/2019 tarihli 2016/… E. ve 2019/… K. Nolu ilamı ile davalı vekilinin tüm temyiz itirazları red edilerek hükmün onandığı, bu halde; yolcu taşımacılığı yapılan araçlarda Karayolu Taşımacılık Mali Sorumluluk Sigortası bakımından poliçe yapılması zorunlu olduğundan ve 73.D.1001 plakalı aracın kaza tarihi geçerli Zorunlu Karayolu Taşımacılık Mali Sorumluluk Sigortası bulunmadığı tespit edildiğinden 5684 sayılı Sigortacılık Kanun’unun 14. ve … Hesabı Yönetmeliği’ nin 9. Maddeleri uyarınca, dava konusu olayda meydana gelen maddi zararlardan öncelikle teminat limiti ile sınırlı olmak üzere Davalı … Hesabı’ nın sorumlu olacağı, buna göre de davacının ödediği tutarı teminat limitine kadar davalıdan talep edebileceği görüş ve kanaatini bildirmiştir.
Netice olarak, mahkememizce verilen ilk karar, sonrasındaki istinaf kararı ve mahkememizce istinaf sonrasında aldırılan bilirkişi raporundaki açıklamalar birlikte değerlendirildiğinde, bilirkişi raporunda da tespit edildiği üzere … plakalı aracın kaza tarihi itibari ile geçerli Zorunlu Karayolu Taşımacılık Mali Sorumluluk Sigortası bulunmadığı, yolcu taşımacılığı yapılan araçlarda Karayolu Taşımacılık Mali Sorumluluk Sigortası bakımından poliçe yapılması zorunlu olduğundan ve 5684 sayılı Sigortacılık Kanun’unun 14. ve … Hesabı Yönetmeliği’ nin 9. Maddeleri uyarınca, dava konusu olayda meydana gelen maddi zararlardan öncelikle teminat limiti ile sınırlı olmak üzere Davalı … Hesabı’ nın sorumlu olacağı, buna göre de davacının ödediği tutarı teminat limitine kadar davalıdan talep edebileceği anlaşılmış olup, dosya içerisinde bulunan kaza tespit tutanağındaki olayın oluş şekli ve kusur durumuna ilişkin açıklamalar, mevzuat ve uygulamaya uygun hükme esas alınmaya elverişli rapor sunan bilirkişilerin yaptığı hesaplamalar dikkate alınarak davanın kabulü ile, 805.911,24 TL’nin (ödeme başvurusunun reddi tarihi olan) 28/03/2014 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın kabulü ile, 805.911,24 TL’nin (ödeme başvurusunun reddi tarihi olan) 28/03/2014 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-Alınması gerekli 55.051,79 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 13.762,95 TL harcın mahsubu ile geriye kalan 41.288,84 TL eksik harcın davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
3-Davacı tarafça başlangıçta yapılan 13.796,45 TL toplam harç ile yargılama aşamasında yapılan tebligat, posta ücreti 266,00 TL ve bilirkişi ücreti 2.700,00 TL olmak üzere toplam 16.762,45 TL yargılama giderinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
4-Davacı taraf vekille temsil olunduğundan karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve taktir olunan 118.650,24 TL vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
5-Karar kesinleşene kadar yapılacak yargılama giderlerinin davacı gider avansından karşılanmasına, karar kesinleştikten sonra bakiye gider avansının istek halinde davacıya iadesine,
Dair, HMK 345 maddesi uyarınca kararın taraflara tebliğ edildiği tarihten başlayarak iki hafta içinde HMK 342 maddesi gereğince düzenlenmiş dilekçe ile HMK 343 maddesi uyarınca mahkememize veya başka bir mahkemeye yapılacak başvuru ile HMK 341/1 maddesi uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olarak davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 23/10/2023
Başkan …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Katip …
e-imzalıdır