Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/846 E. 2023/551 K. 16.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2022/846 Esas
KARAR NO :2023/551

DAVA:İtirazın İptali (Ticari Niteliktekinde Haksız Fiilden Kaynaklanan (2918 S.K.Hariç))
DAVA TARİHİ:17/10/2022
KARAR TARİHİ:16/06/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Niteliktekinde Haksız Fiilden Kaynaklanan (2918 S.K.Hariç)) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı, müvekkil şirket bünyesinde tarihleri arasında “İthalat ve İhracat Müdürü” olarak çalışmış olup 07.02.2022 tarihinde işten ayrıldığı, davalı ile 18.04.2018 tarihli imzalanan rekabet yasağı ve gizlilik sözleşmesi “rekabet yasağı kaydı” içerdiği, müvekkil şirket tarafından hazırlanmış ve davalı … tarafından imza altına alınmış sözleşme, ekonomik ve ticari hayatta iş ilişkisi sırasında rekabet yasağına uyulmaması sonucunda ortaya çıkabilecek riskleri ortadan kaldırmak amacıyla hazırlanmış ve hukuken, rekabet yasağı ve gizlilik sözleşmelerinde olması gereken hususları ve şartları ihtiva eden ve işveren müvekkilin haklı menfaatlerini koruyan adil ve geçerli bir sözleşme olduğu, davalı taraf müvekkil şirketin faaliyet alanına giren sektörde kendi nam ve hesabına bir şirket kurduğu, davalı, müvekkil şirketin müşteri portföyü bilgilerine ve ticari sırlarına iş tanımı ve konumu sebebiyle vakıf olduğu, müvekkil şirketin müşterilerinin davalı tarafından etki altına alındığından/alınabileceğinden sebeple müvekkil şirketin iş hacimleri ve faaliyet karları olumsuz etkilendiği, davalı, müvekkil şirkete rakip şirket kurmasının akabinde müvekkil şirketin müşteri portföyüne de zarar vermek istediği, müvekkilin şirketin müşterilerine mesaj yoluyla fiyat teklifinde bulunduğu, daha sonrasında müvekkil işbu sözleşmeye aykırılık nedeniyle …. İcra Müdürlüğü … E. Numaralı icra dosyası ile takip yaptığı, davalı tarafça icra takibine karşı yapılan itiraz kötüniyetli olup, itiraz ettiği, yukarıda arz ve izah olunan sebeplerden ötürü; davalı tarafından, faiz ve masraflar hariç cari alacak 150.000.00 TL’nin tahsiline yönelik başlatılan …. İcra Müdürlüğü … E. Esas sayılı icra takibine yapılan itirazın iptaline, davalı tarafın itirazı nedeniyle duran icra takibinin devamına, söz konusu itirazın kötü niyetli ve takibi sürüncemede bırakmaya yönelik olması nedeniyle alacağın asgari %20’si oranında icra inkâr tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin davalı uhdesinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafından sunulmuş olan SGK hizmet dökümlerinden görüleceği üzere 19.04.2018 tarihinde işe girmiş olup 07.02.2022 tarihinde işten ayrıldığı, müvekkil işten ayrılış bildirgesinde davacı tarafından işten ayrılış kodu 04 olarak gösterildiği, SGK kayıtlarında söz konusu “04” işten ayrılış kodu belirsiz süreli iş sözleşmesinin işveren tarafından haklı sebep bildirilmeden feshi anlamına geldiği, mahkemenizce malum olduğu üzere işveren fesih sebepleri ile bağlı olup sebebin sonradan değiştirilmesi mümkün olmadığı, SGK kayıtlarında da görüleceği üzere davacı şirket müvekkili haklı neden olmaksızın işten çıkardığı, bu doğrultuda müvekkilin davacı ile arasında akdedilmiş olan rekabet yasağı sözleşmesi sona ermiş olup bu sözleşme doğrultusunda cezai şarta tabi tutulması mümkün olmadığı, buna rağmen hem işten haklı bir neden olmadan çıkarılmış olup hem de rekabet yasağı sözleşmesine dayanak cezai şart istenmesi müvekkilin ekonomik geleceğine tamamen müdahale mahiyetinde olup kötüniyetli olduğu, müvekkille davacı şirket arasında 18.04.2018 tarihinde imzalanmış olan iş akdinden de görüleceği üzere brüt ücreti 2.238,05 – TL olarak belirlendiği, aynı tarihte imzalanmış olan rekabet yasağı sözleşmesinde ise rekabet yasağına aykırı davranıştan dolayı 150.000,00-TL cezai şartla mükellef tutulması açıkça kanuna ve Yargıtay içtihatlarına aykırı olduğu, her ne kadar davacı tarafından, müvekkilin rekabet yasağına aykırı hareket ettiği iddia edilmişse de böyle bir durum da söz konusu olmadığı, ticaret sicil kayıtlarında görüleceği gibi, davacının müvekkilin ortağı olduğunu iddia ettiği … ve Tic. Ltd. Şti. 10.03.2022 tarihinde kurulduğu, yine sicil kayıtlarında görüldüğü gibi, 26.08.2022 tarihinde müvekkil hisselerini devretmiş ve şirketteki görevi de sona erdiği, bu karar 05.09.2022 tarihinde ticaret siciline tescil ve ilan ettirildiği, müvekkilin ortak ve müdür olarak gözüktüğü bu 5 aylık süreçte de davacı şirket ile rekabet etmesi ya da onu zarara uğratacak faaliyetlerde bulunması söz konusu olmadığı, yukarıda açıklanan sebeplerle; davanın reddine, kötü niyetli olarak takip başlatan alacaklının %40’tan az olmamak koşulu ile kötü niyet tazminatı ödemesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, davacı ile davalı arasında akdedilen iş sözleşmesindeki rekabet yasağı hükmüne aykırılık sebebiyle cezai şart tahsili amacıyla davalı aleyhine yapılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Dava dilekçesi, cevap dilekçesi ve sair tüm evraklar hep birlikte incelenmiştir.
Dosyamıza getirtilen …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasının incelenmesinde; davacı tarafından davalı aleyhine toplam 150.000,00-TL üzerinden icra takibi yapıldığı, davalının itirazı üzerine takibin durduğu, itirazın süresinde ve usulüne uygun yapıldığı, buna göre davanın, İİK.67.maddesinde yazılı 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Davacı tarafından, davalının davacı şirket bünyesinde “İthalat ve İhracat Müdürü” olarak çalışmış olduğu, 07.02.2022 tarihinde işten ayrıldığı, davalı ile 18.04.2018 tarihli rekabet yasağı ve gizlilik sözleşmesi akdedildiği, davacı şirket tarafından hazırlanmış ve davalı … tarafından imza altına alınmış sözleşmenin ekonomik ve ticari hayatta iş ilişkisi sırasında rekabet yasağına uyulmaması sonucunda ortaya çıkabilecek riskleri ortadan kaldırmak amacıyla hazırlanmış ve hukuken, rekabet yasağı ve gizlilik sözleşmelerinde olması gereken hususları ve şartları ihtiva eden ve işveren davacının haklı menfaatlerini koruyan adil ve geçerli bir sözleşme olduğu, davalının davacı şirketin faaliyet alanına giren sektörde kendi nam ve hesabına bir şirket kurduğu, davalının davacı şirketin müşteri portföyü bilgilerine ve ticari sırlarına iş tanımı ve konumu sebebiyle vakıf olduğu, davacı şirketin müşterilerinin davalı tarafından etki altına alındığı aynı iş kolunda fiyat teklifleri yapıldığı bu suretle rekabet yasağı sözleşmesine aykırılık sebebiyle sözleşme gereğince 150.000,00 TL cezai şartı ödemesi gerektiği, bu bedelin tahsili için yapılan icra takibine itirazın iptaline karar verilmesi talep edilmiş, davalı tarafından ise; davacı tarafından sunulmuş olan SGK hizmet dökümlerinden görüleceği üzere davalının 19.04.2018 tarihinde işe girmiş olduğu 07.02.2022 tarihinde işten ayrıldığı, davalının işten ayrılış bildirgesinde davacı tarafından işten ayrılış kodu “04” olarak gösterildiği, SGK kayıtlarında söz konusu “04” işten ayrılış kodu belirsiz süreli iş sözleşmesinin işveren tarafından haklı sebep bildirilmeden feshi anlamına geldiği, işveren davacının fesih sebepleri ile bağlı olduğu, sebebin sonradan değiştirilmesinin mümkün olmadığı, SGK kayıtlarında da görüleceği üzere davacı şirketin davalıyı haklı neden olmaksızın işten çıkardığı, bu doğrultuda davalının davacı ile arasında akdedilmiş olan rekabet yasağı sözleşmesinin sona ermiş olduğu, bu sözleşme doğrultusunda cezai şarta tabi tutulmasının mümkün olmadığı, buna rağmen hem işten haklı bir neden olmadan çıkarılmış olduğu, hem de rekabet yasağı sözleşmesine dayanak cezai şart istenmesinin davalının ekonomik geleceğine tamamen müdahale mahiyetinde olup kötüniyetli olduğu, davalının davacı şirket arasında 18.04.2018 tarihinde imzalanmış olan iş akdinden de görüleceği üzere brüt ücreti 2.238,05-TL olarak belirlendiği, aynı tarihte imzalanmış olan rekabet yasağı sözleşmesinde ise rekabet yasağına aykırı davranıştan dolayı 150.000,00-TL cezai şartla mükellef tutulmasının açıkça kanuna ve Yargıtay içtihatlarına aykırı olduğu bu bedelin fahiş olduğu yönündeki savunmalar ile davanın reddine karar verilmesi talep edilmiştir.
Bu kapsamda somut olaya bakıldığında; davacı ile davalı arasında imzalanan iş sözleşmesi uyarınca, iş akdinin taraflardan birinin sonlandırılması durumunda benzer işler yapan başka bir şirkette veya kendi nam ve hesabına iki yıl boyunca çalışamayacağının kararlaştırıldığı, davalının bu süre dolmadan sözleşmeye aykırı biçimde aynı alanda faaliyet gösteren başka bir şirket kurduğundan bahisle sözleşme gereğince cezai şart bedelinin tahsili amacıyla davalı aleyhine yapılan icra takibine vaki itirazın iptali istemi ile işbu davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Davacı işveren ile davalı arasında 18/04/2018 tarihinde iş sözleşmesi, yine aynı tarihte rekabet yasağı sözleşmesi akdedildiği, rekabet yasağı sözleşmesinde; sözleşmenin süresi sona ermeden veya sözleşmenin yenilenme süreleri içinden
birisinde işçi veya işveren tarafından sonlandırılması halinde işçinin işten ayrıldığı veya görevine son verildiği tarihten başlamak üzere 2 yıl süre ile, işveren ile aynı iş kolunda başka bir şirkette veya kendi nam ve hesabına çalışmayacağı aksi halde cezai şart bedelinin ödeneceğinin kararlaştırıldığı, davalının iş akdinin 07.02.2022 tarihinde davacı tarafça feshedildiği ve iki yıllık süre dolmadan davalının aynı iş kolundaki başka bir şirket kurduğu anlaşılmıştır.
TBK’nun 444/1. maddesi; “Fiil ehliyetine sahip olan işçi, işverene karşı, sözleşmenin sona ermesinden sonra herhangi bir biçimde onunla rekabet etmekten, özellikle kendi hesabına rakip bir işletme açmaktan, başka bir rakip işletmede çalışmaktan veya bunların dışında, rakip işletmeyle başka türden bir menfaat ilişkisine girişmekten kaçınmayı yazılı olarak üstlenebilir” hükmünü haizdir. Buna göre rekabet yasağı sözleşmesinden söz edilebilmesi için ilk olarak işçinin fiil ehliyetine sahip olması ve iş sözleşmesinin kurulması sırasında veya iş ilişkisi devam ederken işçinin sözleşmenin sona ermesinden sonra rekabet etmeyeceğine ilişkin bir hükmün yazılı olarak iş sözleşmesine konulması veya bu konuda ayrı bir sözleşmenin (rekabet yasağı sözleşmesi) yapılması gerekmektedir.
TBK’nın 445/1. maddesi “Rekabet yasağı, işçinin ekonomik geleceğini hakkaniyete aykırı olarak tehlikeye düşürecek biçimde yer, zaman ve işlerin türü bakımından uygun olmayan sınırlamalar içeremez ve süresi, özel durum ve koşullar dışında iki yılı aşamaz” hükmünü haizdir. Buna göre rekabet yasağının, işçinin ekonomik geleceğinin ölçüsüz ve hakkaniyete aykırı olarak tehlikeye girmesini önleyecek şekilde süre, yer ve konu (işin türü) bakımından uygun sınırlar içinde kararlaştırılmış olması gerekir; aksi takdirde rekabet yasağı sözleşmesi geçersizdir. Öte yandan mülga B.K.’dan farklı olarak yürürlükteki TBK ile rekabet yasağı sözleşmesinin işçinin ekonomik geleceğinin tehlikeye düşürmesi yönünden hâkime kapsamı veya süresi bakımından rekabet yasağına müdahale ve sınırlama yetkisi verilmiştir. TBK’nın 445/2. maddesi; “Hâkim, aşırı nitelikteki rekabet yasağını, bütün durum ve koşulları serbestçe değerlendirmek ve işverenin üstlenmiş olabileceği karşı edimi de hakkaniyete uygun biçimde göz önünde tutmak suretiyle, kapsamı veya süresi bakımından sınırlayabilir” hükmünü haizdir.
Davalının davacıya ait iş yerinde 18/04/2018 tarihli belirsiz süreli iş akdi ile 19/04/2018 tarihinden itibaren işten ayrıldığı 07/02/2022 tarihine kadar çalıştığı, Sosyal Güvenlik Kurumu İşten Ayrılış Bildirgesine göre davalının “04” kodu ile yani, belirsiz süreli iş sözleşmesinin işveren tarafından haklı sebep bildirilmeden feshi kodu ile sigorta çıkışının yapıldığı, dolayısı ile somut olayda iş akdinin davalı işçi tarafından haklı bir sebep olmaksızın feshinden ya da davacı işveren tarafından haklı sebebe dayanılarak feshi durumundan bahsedilmesinin mümkün olmadığı, zaten davacı tarafın da bu yönde bir iddiasının bulunmadığı görülmektedir.
TBK 447/2 maddesi: ”Rekabet yasağı, taraflar arasındaki iş Sözleşmesi, haklı bir sebep olmaksızın işveren tarafından veya işverene yüklenebilen bir sebeple işçi tarafından feshedilirse, rekabet yasağı sona erer.” şeklinde düzenlenmiştir. Bu kapsamda bakıldığında, davalının iş akdinin davacı işveren tarafından neden bildirilmeden feshedildiği, haklı bir feshin varlığının davacı tarafından iddia ve ispat edilmediği dolayısı ile, TBK 447/2 maddesi uyarınca iş akdinin haksız feshi halinde rekabet yasağı sona ereceğinden somut olay bakımından rekabet yasağının sona erdiği ve sona eren rekabet yasağı sözleşmesine dayalı cezai şart talep edilemeyceği kanaatine varılmıştır.
Ayrıca eklemek gerekirse; somut olayda rekabet yasağı sözleşmesi sona ermemiş olsaydı dahi sözleşmede rekabet yasağına ilişkin hükmün TBK’nın 445/1.maddesi uyarınca zaman sınırlaması içerdiği, aksi durumda dahi aynı maddenin 2. fıkrası uyarınca hakim, aşırı nitelikteki rekabet yasağını, bütün durum ve koşulları serbestçe değerlendirmek ve işverenin üstlenmiş olabileceği karşı edimi de hakkaniyete uygun biçimde göz önünde tutmak suretiyle, kapsamı veya süresi bakımından sınırlayabilir. Ancak bu sınırlama, yasal düzenleme gereğince, işverenin üstlenmiş olabileceği karşı edimi de hakkaniyete uygun bir şekilde göz önünde tutmak suretiyle yapılır. Oysa, olayımızda, işçinin rekabet yasağı karşılığında, işverenin herhangi bir karşı edim üstlenmediği anlaşılmaktadır. TBK’nın 420/1.maddesi uyarınca, hizmet sözleşmelerine sadece işçi aleyhine konulan ceza şartı geçersizdir. Burada söz konusu olan kısmi geçersizlik olup sadece ceza şartını öngören madde hükmünü geçersiz kılar.
Somut olayımızda, rekabet yasağını ve buna bağlı olarak ceza koşulunu düzenleyen sözleşmede, sadece işçi aleyhine ceza koşulu getirildiği, bunun karşılığında işverene bir yükümlülük getirilmediği anlaşılmaktadır. Bu nedenle de sözleşmedeki ceza şartın geçersiz olduğu geçersiz sözleşme hükmüne dayalı cezai şart talebinin yerinde kabul edilemeyeceği açıktır.
Yukarıda ayrıntılarına yer verilen açıklamalar kapsamında; rekabet yasağı sözleşmesinin TBK 447/2. Maddesi gereğince sona erdiği ve bu sebeple sona eren sözleşme hükmü uyarınca cezai şart talep edilemeyeceği anlaşılmıştır. Kaldı ki sözleşme TBK 447/2. maddesi uyarınca sona ermemiş olsa idi yani, davalının iş akdi davacı işveren tarafından haklı sebeple feshedilseydi dahi somut olay bakımından ceza şartı içeren sözleşme hükmünün geçersiz olduğu, bu geçersizliğin hakimin müdahalesiyle giderilebilecek nitelikte olmadığı, TBK’nın 420/1. maddesindeki düzenlemenin emredici nitelikte bir hüküm olduğu ve kamu düzenini ilgilendirmesi sebebiyle HMK’nın 355. maddesi uyarınca resen dikkate alınması gerektiği gözetilerek davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda ayrıntılı olarak izah edildiği üzere;
1-Davanın REDDİNE;
2-Alınması gereken 179,90-TL karar ve ilam harcından peşin alınan 2.561,63-TL harcın mahsubu ile fazla alınan 2.381,73‬-TL’nin karar kesinleştiğinde talep halinde davacı tarafa iadesine,
3-Yargılama giderlerinin davacı üstünde bırakılmasına,
4-Karar kesinleşinceye kadar yapılacak giderlerin davacının yatırmış olduğu gider avansından karşılanmasına, karar kesinleştikten sonra bakiye avansın davacıya iadesine,
5-Davalı kendini vekille temsil ettirdiğinden lehine Asgari Ücret Tarifesi gereği 23.500,00-TL ücret takdirine, bunun davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
6-1.560,00-TL arabuluculuk ücretinin davacıdan alınarak Hazineye irat kaydına,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, kararın tebliğinden itibaren iki haftalık kesin süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 16/06/2023

Katip …

Hakim …