Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/817 E. 2023/927 K. 07.12.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2022/817 Esas
KARAR NO :2023/927

DAVA:Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:05/10/2022
KARAR TARİHİ:07/12/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; … plakalı araç ile müvekkiline ait … plakalı araç arasında 10/01/2020 tarihinde maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiği, Müvekkilinin davalı-borçlu sigorta şirketine başvuru yapılmış olmasına rağmen sigorta şirketi kanunun emrettiği 8 iş günü içerisinde ödemekle zorunda olduğu tazminatı demediği, Sigorta tahkim komisyonu kararına göre davalı tarafın kusurlu bulunduğu, müvekkilini zarara uğratmak maksadıyla herhangi bir ödeme yapmadığını, 04/03/2022- 2022.E… sayılı dosyası ile değer kaybı talep edildiği dosya tarihinde K-2021/… numarasıyla karar verildiği, Yapılan değerlendirmeler ve belirtilen gerekçeler neticesinde; “1.Davalı sigorta şirketi tarafından ödenen ve konusuz kalan 1.500 TL değer kaybı tazminatı ““yönünden karar verilmesine yer olmadığına, Başvuru sahibi tarafından, Sigorta Tahkim Komisyonuna ödenen 150.00 TL başvuru ücreti, 400.00 TL teknik bilirkişi ücreti ve 29.65 TL diğer giderler toplamı 579.65 TL yargılama giderinin davalı sigorta şirketince ödenmesi ve konusuz kalması nedeniyle yargılama giderleri “yönünden karar verilmesine yer olmadığına, Başvuru sahibi kendisini vekille temsil ettirdiğinden yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 17.maddesi ile 5684 sayılı Kanunun 30.madde 17 inci fıkrası gereğince 1.500 TL vekalet ücretinin davalı sigorta şirketince ödenmesi ve konusuz kalması nedeniyle vekalet yetki yönünden karar verilmesine yer olmadığına, 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun Md. 30/12 hükmü gereğince 04.08.2022 tarihinde kesin – olarak karar verilmiştir.” Şekilde karar vererek davalı Sigorta sorumluluğuna karşı hüküm kurulduğu, Müvekkilinin borcu tahsil etmek amacıyla 27/01/2020 tarihinde borçluyu temerrüde düşürdüğü ancak borcunu 09/06/2022 tarihinde tahsil edebildiğini, müvekkilinin davalıdan talep ettiği tazminatının temerrüde düşürdüğü tarihteki alım gücü ile tahsil edeceği tarihteki alım gücünün aynı olmayacağı ve müvekkilinin zarara uğradığı, Yargıtay kararında ayrıntılı anlatıldığı üzere ülkedeki enflasyon ve alım gücünün düşmesi durumu göz önüne alınarak müvekkil yararına munzam zarar olduğuna, bu zararın hesaplanması amacıyla dosyaya bilirkişi atanmasına, davanın kabulüne karar verilmesini, Müvekkilinin alacağının zamanında tahsil edememesinden kaynaklanan belirsiz olan munzam zararının şimdilik 500,00 TL’sinin davalıdan avans faizi ile tahsilini, Yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı yana tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın görevsiz mahkemede ikame olunduğunu, mahiyeti itibari ile belirsiz alacak davası olarak açılmasının mümkün olmadığı, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 97. maddesinde düzenlenen sigortacıya başvuru şartı yerine getirilmeden dava yoluna başvurulduğu, davacının talepleri zamanaşımına uğradığı, taleplerinin genel şartlar uyarınca teminat dışı olduğu, başvuru sahibinin munzam zarara dair taleplerinin reddi gerektiği, davacı tarafın munzam zararını somut bir şekilde ispat edemediğini, davacı tarafın munzam zarara uğradığını somut veriler ile ispat edemediğini, munzam zarar talebine dayanak olarak yüksek enflasyonu gösterdiğini, Yargıtay’ın istikrarlı kararları munzam zararın objektif değil sübjektif bir zarar olduğu ve enflasyon, kur artışı vb. genel durumların munzam zarar olarak değerlendirilemeyeceği yönünde olduğu, kabul anlamına gelmemek kaydı ile, sigorta hukuk prensibi itibari ile, müvekkili şirketin sorumluluğunun mal varlığında riziko anında meydana gelen azalma ile sınırlı olduğu, izah olunan sebeple “munzam zarar” kavramı ile “sorumluluk sigortası” kavramı nitelik itibari ile örtüşmediğini, davacının munzam zararının meydana gelip gelmediğinin tespitinde önem taşıyabileceğinden dava konusu araç üzerinde yerinde inceleme yapılmasını ve aracın güncel durumunun tespitini, dava konusu aracın özel araç olduğu, Bu nedenle kabul anlamına gelmemek kaydıyla aleyhlerine hüküm kurulması halinde davacının avans faiz talebinin reddi ile yasal faiz üzerinden hüküm kurulmasını, Kabul anlamına gelmemekle birlikte, Karayolları Trafik Kanunu md. 99 uyarınca müvekkil şirketin kendisine ihbar tarihi itibariyle 8 günlük sürenin sonunda temerrüde düşmüş olacağından faiz sorumluluğu da bu tarihten itibaren başlamış olacağını, Öncelikle davanın usulden reddini, İşin esasına girilmesi halinde esastan reddini, Aksi taktirde sorumluluğun azami poliçe teminatı ile sorumlu tutulmasını, Kabul anlamına gelmemek üzere aleyhe hüküm kurulması halinde ise poliçe limiti ve sigortalının kusur oranı dikkate alınarak hüküm kurulmasını, Yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava dilekçesi, cevap dilekçesi ve sair tüm evraklar hep birlikte incelenmiştir.
Dava, Tazminat davasıdır.
Uyuşmazlığın munzam zarar istemine ilişkin belirsiz alacak noktasında toplandığı anlaşıldı.
Mahkememizin 04/05/2023 tarihli duruşma ara kararı gereğince mahkememiz dosyasının SMM, bankacılık ve sigortacılık alanında uzman bilirkişiye tevdi edildiği görülmüştür.
Bilirkişi heyeti raporunda ” Davacının temerrüt faizi ile karşılanamayan aşkın (munzam) zararını somut olarak kanıtlaması gerektiğinin kabul edilmesi halinde; davacının iddiasının, alacağın fiilen ödendiği tarihteki alım gücünün, ödenmesi gereken tarihteki alım gücüne göre çok düştüğü, oluşan zararının temerrüt faizi ile karşılanamadığı gerekçesine dayandığı, davacının somut zararı açısından farklı bir kanıt gösterilmediği dikkate alınarak aşkın zararın varlığının kabul edilemeyeceği; Davacının temerrüt ile karşılanamayan aşkın (munzam) zararının bilinen ekonomik veriler ışığında tespit edilebileceğinin kabulü halinde ise, Davacı… ve Tic. A, nin … plakalı araç için ödenen tazminatın, ödeme tarihi olan 09.06.2022 itibari ile güncellenmiş değeri 9.087,73 TL olarak hesaplandığı, hesaplanan değere göre davacıya 5.696,30 TL eksik ödeme yapıldığı,” şeklinde rapor sunulmuştur.
Davacı tarafça bedel arttırım dilekçesi sunulduğu, davalı yanın bedel arttırıma itiraz dilekçesi sunduğu görülmüştür.
Yargılama gideri ve vekalet ücreti yönünden; 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 18/A-11 maddesi uyarınca, taraflardan birinin geçerli bir mazeret göstermeksizin ilk toplantıya katılmaması sebebiyle arabuluculuk faaliyetinin sona ermesi durumunda toplantıya katılmayan taraf, son tutanakta belirtilir ve bu taraf davada kısmen veya tamamen haklı çıksa bilge yargılama giderinin tamamından sorumlu tutulur. Ayrıca bu taraf lehine vekalet ücretine hükmedilmez, aynı yasanın arabuluculuk ücreti 18/a-12 fıkrası uyarınca anlaşmaya varılamaması halinde ise ileride haksız çıkacak taraftan tahsil olunmak üzere Adalet Bakanlığı bükçesinden karşılanır. Somut olayda davacı haksız bulunduğundan yargılama giderlerinin tamamından sorumlu tutulmuştur.
Netice olarak tüm dosya kapsamı, sunulan ve toplanan deliller alınan hüküm kurmaya ve denetime elverişli bilirkişi raporu hep birlikte değerlendirilmekle davacının temerrüt faizi ile karşılanamayan aşkın (munzam) zararını somut olarak kanıtlaması gerektiği davacının iddiasının, alacağın fiilen ödendiği tarihteki alım gücünün, ödenmesi gereken tarihteki alım gücüne göre çok düştüğü, oluşan zararının temerrüt faizi ile karşılanamadığı gerekçesine dayandığı, davacının somut zararı açısından farklı bir kanıt gösterilmediği dikkate alınarak aşkın zararın varlığının kabul edilemeyeceği Yargıtay HGK nun 29/03/2022 tarihli 2021/938 esas ve 2022/401 karar sayılı kararında da belirtildiği üzere davacının geç ödeme nedeni ile şahsen ve somut olarak davacının zararının ispat edilemediği mahkememizce kabul edilerek davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere;
Davacının davasının SÜBUT BULMADIĞINDAN REDDİNE,
2-Alınması gerekli harç 269,85 TL olup, peşin alınan 80,70 TL den mahsubu ile eksik alınmış olan 189,15 TL harcın davacıdan alınarak hazineye irad kaydına,
3-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri olmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
5-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. gereği 500,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Tarafların zorunlu arabuluculuk sürecinde anlaşmamaları nedeniyle 6325 sayılı kanunun 18/A-13 maddesi uyarınca zorunlu arabuluculuk gideri olan 1.320,00 TL’nin davacı üzerinde bırakılmasına,
7-Karar kesinleştikten sonra artan gider avansının davacıya ve davalıya İADESİNE, Davacı ve davalı tarafça yatırılan gider avansından arta kalan kısmın “Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik”in 207. maddesi uyarınca davacının bildireceği İBAN numarasına, İBAN numarası bildirilmemiş ise masrafı kalan gider avansında kalan paradan karşılanmak üzere PTT vasıtasıyla adreste ödemeli olarak yazı işleri müdürünce davacı tarafa iadesine,
8-Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik’in 216/1 maddesi uyarınca taraflardan birinin talebi olmadıkça gerekçeli kararın tebliğe çıkarılmamasına,
Dair, HMK 345 maddesi uyarınca kararın taraflara tebliğ edildiği tarihten başlayarak iki hafta içinde HMK 342 maddesi gereğince düzenlenmiş dilekçe ile HMK 343 maddesi uyarınca mahkememize veya başka bir mahkemeye yapılacak başvuru ile HMK 341/1 maddesi uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olarak davalı vekilinin yüzüne karşı, davacı vekilinin yokluğunda verilen karar açıkça okunup anlatıldı.07/12/2023

Katip …

Hakim …