Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/793 E. 2023/514 K. 13.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2022/793 Esas
KARAR NO:2023/514

DAVA :Tazminat (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:12/11/2020
KARAR TARİHİ:13/06/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;Müvekkil … …A.Ş’nin saygıdeğer kurucusu müteveffa … … tarafından yaklaşık 60 yıl önce temelleri atılan ve günümüze değin enerji sektöründen sınai üretime, inşaattan turizm sektörüne, birçok alanda ülke ekonomisinin en büyük gruplarından birisine ait ve tamamıyla yerli ve milli sermeye ile faaliyetlerini sürdüren … Medya Grubu bünyesinde bir şirket olduğunu, binlerce kişiye istihdam sağlayan müvekkil firmanın ilk olarak 2011 yılında ülkenin en köklü ve saygın gazetelerinden … Gazetesi’ni ve … Gazetesi’ni satın aldığını, 2018 yılının mayıs ayı itibariyle … Grubu içerisinde yer alan, ülkenin en çok okunan … ve … Gazetelerinin ve en çok izlenen … Televizyonu ve … başta olmak üzere müvekkil firmaya ait olduğunu, … internet sitesinin; genelde medya dünyası ile ilgili sektörel haberler yapan ve sıklıkla da “daha çok okunmak” amacı ile sansasyon ve manipülasyon yaratacağını düşündüğü gerçek dışı, çarpıtılmış ve amiyane tabiri ile “dedikodu” içerikler de yayınlamaktan geri kalmayan bir oluşum olduğunu, müvekkil şirket nezdinde yazılan …’in, şirket içerisinde virüse yakalanan 4 müdürle temaslı olanların karantinaya girmemesini istediği ve temaslı olanların karantinaya girmemesini istediği ve temaslı personellerin de maskesiz ve dipdibe masalarda, sosyal mesafesiz çalıştırıldığı iddialarının gerçeğe aykırı ve asılsız olduğunu, müvekkil şirketin çalışanları için oluşturduğu yapı ile kurumsal yapısının gücünü gösterdiğini ve gerekli olan tüm ihtiyaçları karşıladığını, müvekkil şirket nezdinde yazılan uygulanan psikolojik şiddet ve baskı nedeniyle çalışanların istifa ettiği iddiaları da gerçeğe aykırı ve asılsız olduğunu, müvekkil şirket … …çalışanı olup haberde ayrıldıkları belirtilen personellerle ilgili olarak yazıda iddia edilen olayların gerçek olmadığı gibi sayılan bir çok eski personelin de … …Genel Müdürü …’in işe başlamasından önce işten ayrıldığını, dahası anılan çalışanlardan bir çoğu kendi istekleri ile işten ayrıldığını hatta kendi isteği ile işten ayrılan bir personelin de tekrar … … da çalışmak için başvuru yapmasının söz konusu olduğunu, 5651 sayılı internet ortamında yapılan yayınların düzenlenmesi ve bu yayınlar yoluyla işlenen suçlarla mücadele edilmesi hakkında md. 4; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu Md. 25; 6098 sayılı Borçlar Kanunu Md. 49 hükümleri kapsamında davalıların yasal sorumluluğu bulunduğunu, davalılar tarafından yayınlanan yazıların doğurduğu sonuçların ve müvekkil nezdinde gerçekleşen manevi zararın hiçbir şekilde telafisinin mümkün olmadığını, müvekkil şirket lehine 100.000,00 TL manevi tazminatın, yayın tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsilini dava ve talep etmiştir.
Davalılar vekilleri cevap dilekçesinde özetle:… Haber Ajansında çalışan 4 müdürün Covid-19 testlerinin pozitif çıktığını, ancak buna rağmen testleri pozitif çıkan müdürlerle temaslı olan diğer çalışanların Covid-19 tedbirlerine aykırı olarak çalıştırılmaya devam ettirildiğine ilişkin bir haber yayınlandığını, müvekkillerinin; …, … ve bu şirketin yayın sahibi olduğu … adlı haber sitesinin Genel Yayın Yönetmeni olan …’a karşı 30/10/2020 tarihinde yayınlanan “… korona paniği; 4 müdür pozitif, çalışanlara ‘duyulmasın’ uyarısı” başlıklı haberin davacı şirketin kişilik haklarını ihlal ettiği gerekçesiyle manevi tazminat talepli dava açıldığını, müvekkilleri …’un … adlı haber sitesinin Genel Yayın Yönetmeni olduğunu, müvekkilleri …’ın … ve … adlı haber sitesiyle hiçbir ilişkisi bulunmadığını, müvekkilin dava ve dava konusu haberle hiçbir ilgisi bulunmadığını, hukuki ve cezai açıdan hiçbir sorumluluğu olmayan müvekkilinin haberde imzası olmadığı gibi künyede de adı geçmediğini, hiçbir şekilde bağlantısı olmamasına rağmen müvekkile karşı yöneltilmiş manevi tazminat talepli dava iyi niyetli olmayıp hukuka aykırılık teşkil ettiğinden husumet yönünden reddi gerektiğini, kabul anlamına gelmemekle birlikte mahkemenizce bir an için davacının doğrultusunda kişilik hakkı ihlali olduğu düşünüldüğünde dahi, davacının 100.000,00 TL tutarındaki manevi tazminat talebinin fahiş oranda olduğu, fahiş oranda tazminat talebinde bulunulması, manevi tazminat davalarının amacına aykırı olduğunu, öncelikle müvekkiller … ve … hakkında husumet yokluğundan davanın reddine, esas inceleme açısından ise haberin basın hukukuna uygun olması sebebiyle haksız ve mesnetsiz davanın ve dava konusu fahiş tutardaki, tazminat talebinin reddini talep etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle:Müvekkilin işbu davaya dahil edilmesinin son derece kötü niyetli olduğunu, müvekkilin “medyaradar” internet sitesi ile resmi / gayri resmi hiçbir bağı olmadığı gibi, haber içeriğinde yer alan bilgilerin müvekkil tarafından sağlandığı iddiasının da yalan olduğu, müvekkil ile davacı arasında yaşanan ve iş davasına konu edilmiş süreç nedeniyle davacı, işbu dava da müvekkili de taraf göstererek , gerçek dışı iddialarla son derece çirkin bir yola tevessül ettiğini, dava dilekçesindeki hiçbir hususu kabul etmediklerini, müvekkilin, davacı şirketin eski genel müdürü olduğunu, müvekkilin genel müdür olarak görev yaptığı dönemde, özellikle de 2019 mahalli idareler seçimi sonuçlarının yayınlanması sürecinde, kendisinden sürekli olarak gazetecilik mesleğinin onuruna yakışmayacak taleplerde bulunulduğunu, en nihayetinde de son derece rencide edici bir şekilde iş aktine son verildiğini, bu hususta tarafımızca açılan davanın … 44. İş Mahkemesi nin … Esas sayılı dosyası ile derdest olduğunu, müvekkilin 2020 yılı itibariyle TBMM Başkanı Başmüşaviri olarak görev yaptığını, müvekkilin davacı şirketten ayrıldıktan sonra “… lehine veya aleyhine haber yaptıracak” ne vakti ne de çabası olduğunu, davacının işbu davayı açarken maddi tazminat talebinde bulunmadığını, manevi tazminat talep ettiğini, tüzel kişilerin manevi tazminat talep etmesi hususunun tartışmalı olduğunu, haksız davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücreti ile birlikte davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava dilekçesi, cevap dilekçesi ve sair tüm evraklar hep birlikte incelenmiştir.
…. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 26/05/2022 tarih, … sayılı kararı ile görevsizlik kararı verildiği,kararın kesinleştirilerek tevzi bürosuna gönderildiği, tevzi bürosunca dosya mahkememizin 2022/793 sayılı Esasına kaydedilerek yargılamaya devam olunmuştur.
Dava, … adlı internet sitesinde yayınlanan yazıdan kaynaklanan, kişisel haklara saldırı iddiasına dayalı manevi tazminat istemine ilişkindir.
Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin 2016/1561 E – 2017/8352 K, 2015/16185 E – 2017/6337 K sayılı kararlarında da belirtildiği üzere, 23/05/2007 tarihinde Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 5651 sayılı Kanun’un 1. maddesinde; bu kanunun amaç ve kapsamı “içerik sağlayıcı, yer sağlayıcı, erişim sağlayıcı ve toplu kullanım sağlayıcıların yükümlülük ve sorumlulukları ile internet ortamında işlenen belirli suçlarla içerik, yer ve erişim sağlayıcıları üzerinden mücadeleye ilişkin esas ve usûlleri düzenlemektir” şeklinde belirtilmiş, aynı Kanun’un 3, 4, 5 ve 6. maddelerinde içerik sağlayıcı, yer sağlayıcı ve erişim sağlayıcının sorumlu olduğu durumlar ve sorumluluk esasları gösterilmiştir.
Dava konusu haberin yayınlandığı tarihte yürürlükte olan 5651 sayılı İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi Ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanunun 4. maddesinde “(1) İçerik sağlayıcı, internet ortamında kullanıma sunduğu her türlü içerikten sorumludur. ” şeklindeki düzenleme ile internet yayın yönetmeni ve internet sorumlu müdürü sorumlular arasında sayılmamıştır. 5187 sayılı Basın Yasası’nın 13. maddesi gereğince basılmış eserler yoluyla işlenen fiillerden doğan maddî ve manevî zararlardan dolayı süreli yayınlarda, eser sahibi ile yayın sahibi ve varsa temsilcisi müştereken ve müteselsilen sorumlu olup hukuki sorumlular arasında imtiyaz sahibi ve sorumlu haber müdürü bulunmamaktadır.
Dosyayadaki belgelerin incelenemesinde davalı …’un davalı şirket genel yayın yönetmeni olduğu, içerik sağlayıcısının davalı şirket olduğu, diğer davalılar … ile …’in ise davalı şirket çalışanı olmadıkları, haberlerin doğrudan kendileri tarafından yapıldığına dair bir iddianın mevcut olmadığı, internet sitesinin içerik, yer veya erişim sağlayıcısı olup olmadıklarının belli olmadığı gibi aksinin de davacı tarafından ispat edilemediği anlaşıldığından bu davalılar bakımından davanın pasif husumet yokluğundan reddine karar vermek gerekmiştir.
Dava, kişilik haklarına saldırı sebebiyle manevi tazminat talebine yöneliktir.
Kişilik hakları; kişinin hür ve bağımsız varlığının bütünlüğünü sağlayan, herkese karşı ileri sürülebilen ve Anayasal teminat altında bulunan mutlak bir haktır. Kişinin toplum içindeki yeri dolayısıyla kişilerde saygı yaratabilmesi ve gelişmesi için onun hukuken korunan; kişinin hayatı, güvenliği, vücut tamlığı, onuru ve haysiyeti birtakım değerlere sahip olması gerekir.(Prof. Dr. Mustafa Dural,Doç.Dr.Tufan Öğüz-Türk Özel Hukuku Cilt 2 Kişiler Hukuku-Filiz Kitabevi).
4721 sayılı MK ve 6098 sayılı TBK ‘da manevi tazminat talebine yönelik tüzel kişileri, gerçek kişilerden ayıran düzenleme bulunmamakla, haksız fiil sebebiyle tüzel kişilerin de manevi tazminat talep edebileceği öğretinin kabulündedir (Prof.Dr.Rona Serozan, Kişilik Haklarının Korunmasıyla İlgili Bazı Düşünceler, İÜ Mukayeseli Hukuk Araştırmaları Dergisi, 2011). Tüzel kişilerin de sosyal kişilik değeri olduğu, bunların da korunmaya değer olduğu göz önüne alındığında manevi tazminat talep etmeleri olanaklıdır. Aksi düşünce eşitlik ve adalet ilkesine aykırı olacaktır (Alim Taşkın, AÜ Hukuk Fakültesi Dergisi, 1983). Kaldı ki, tüzel kişinin ekonomik faaliyet yürütürken kazandığı saygınlığın, kişisel değerleri içinde yer aldığı, ticari şeref ve haysiyetinin çiğnenmesinin, ekonomik yaşam içindeki yerini sarsabileceği, gerçek kişilere özgü olanlar dışında kalan kişilik haklarında tüzel kişilerin de manevi zarara uğrayabileceği ve manevi tazminat talep edebilecekleri açıktır (Yargıtay HGK, 2014/4-213 E-2016/70 K sayılı ilam)
Gerek 4721 sayılı MK, gerekse 6098 sayılı TBK’da düzenlenen haksız fiil sebebiyle manevi tazminat talebinin şartları bakımından hukuka aykırılık,kusur,zarar ve uygun illiyet bağının bir arada meydana gelmesi gerekir.Başka bir ifadeyle kişinin hukuka aykırı eylemi dolayısıyla karşı tarafta bir zarar meydana gelmeli, meydana gelen zararla, hukuka aykırı eylem arasında uygun illiyet bağı bulunmalı, zarar bu hukuka aykırı eylemin neticesinde meydana gelmiş olmalıdır.
Hukuka aykırılık genel anlamda fiilin bir hukuk kuralına aykırı olduğunu,davranışın hukuk düzenince kabul görmeyeceğini ifade eder.Hukuka aykırılık bir değer yargısıdır. Eylemin hukuka aykırılığı, davranış kurallarının çiğnenmesi ile ortaya çıkar(Tekinay/Akman/Burcuoğlu/Altop,Borçlar Hukuku Genel Hükümler). Kişilik haklarının ihlali kural olarak hukuka aykırı sayılır.Ancak tecavüz edenin, zarar görenin kişilik haklarına müdahalede bulunmak hususunda bir hakkı mevcut olduğu takdirde, ihlalin hukuka aykırılığı ortadan kalkacaktır.
Bu değerlendirmeler ışığında taraflar arasındaki uyuşmazlık konusunun davalıların , davacı hakkında internet sitesinde yaptığı haberin, haksız fiil niteliğinde olup olmadığı,kişilik haklarına saldırıda bulunulup bulunulmadığı, bunun hukuki dayanağının da 4721 sayılı MK 25 ve 6098 sayılı TBK 49 ve devamı maddeleri olduğu yolunda duraksama bulunmamaktadır.
Anayasa’nın 25 maddesinde, düşünce ve kanaat özgürlüğü; yine Anayasa’nın 26 maddesinde düşünceyi açıklama ve yayma özgürlüğü ayrıntılı şekilde düzenlenmiştir. Demokratik yaşamın gelişmesinde, ulusal birliğin sağlanmasında, kamuoyunun sağlıklı bir biçimde oluşmasında, sosyal ve siyasal ilerlemede ifade özgürlüğünün önemli bir fonksiyonunun bulunduğu kuşkudan uzaktır.
İfade özgürlüğü başlıklı AİHS 10/1 maddesi gereği, herkes ifade özgürlüğü hakkına sahiptir.Buna göre,”Bu hak, kamu makamlarının müdahalesi olmaksızın ve ülke sınırları gözetilmeksizin, kanaat özgürlüğünü ve haber, görüş alma ve de verme özgürlüğünü de kapsar. Bu madde, Devletlerin radyo, televizyon ve sinema işletmelerini bir izin rejimine tabi tutmalarına engel değildir.” hükmünü içermekte olup, hangi hallerde ifade özgürlüğünün sınırlandırılabileceği de aynı maddenin 2. fıkrasında düzenlenmiştir.
İfade özgürlüğü, demokratik toplumun en önemli unsurlarından olup, toplumsal ilerlemenin ve her kişinin gelişiminin başlıca koşullarından biridir. AİHS 10/2 maddesi saklı kalmak koşuluyla, ifade özgürlüğü, yalnızca iyi karşılanan ya da zararsız veya önemsiz olduğu düşünülen değil, aynı zamanda kırıcı, hoş karşılanmayan ya da kaygı uyandıran bilgiler ya da düşünceler için de geçerlidir. Çoğulculuk, hoşgörü ve açık düşünce bunu gerektirir ve bunlar olmaksızın demokratik bir toplum olmaz. Benimsenen ifade özgürlüğü bu şekilde olmakla birlikte, yine de bu, dar bir yorum gerektiren istisnalar içermektedir ve bu hakkı kısıtlama ihtiyacının ikna edici bir biçimde ortaya konması gerekmektedir (AİHM, Pakdemirli v. Türkiye kararı).
Dava konusu haber metninin incelenmesinde davacı şirket çalışanlarının bir kısmının covid testlerinin pozitif çıkmasına rağmen zorla çalıştırılmaya devam ettirilerek toplum sağlığının tehlikeye sokulduğunu içeren ibareler mevcut olmakla, haberdeki ifadelerin yeterli araştırmaya dayanmadan görgüye dayalı bilgi sahibi izlenimiyle davalının beyanlarının somut gerçek olarak aktarıldığı, davalının cevap dilekçesinde haberin kendileri tarafından yapıldığını inkar etmediği gibi yapılmış olan habere ilişkin paylaşımı haklı gösterecek emareler sunulmadığı, bu haliyle yazının haber kapsamından çıktığı, haber yazarının üzerine düşen ödev ve sorumluluklarını yerine getirmemiş olduğu, özle biçim arasındaki dengenin davalı lehine bozulduğu, basın özgürlüğünün sınırları aşılarak davacının kişilik haklarının ihlal edildiği kanaatine varılmış, haksız eylemin gerçekleştiği tarihteki paranın alım gücü, davacının sıfatı ve statüsü, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile manevi tazminatın bir ceza olmadığı gibi mal varlığı hukukuna ilişkin bir zararın karşılanmasını amaç edinmediği yönündeki ilkeler dikkate alınarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda ayrıntılı olarak düzenlendiği üzere;

1-Davanın davalılar …, … Ve … bakımından pasif husumet yokluğundan reddine,
2-Davanın davalı … … Tic. Ltd. Şti bakımından manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile 10.000,00 TL manevi tazminatın 30/10/2020 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine,
3-Alınması gereken 683,10 TL karar ve ilam harcının, peşin alınan 1.707,75 TL’den düşümü ile 1.024,65 TL fazla harcın karar kesinleştiğinde talep halinde davacıya iadesine,
4-Davacı tarafından başlangıçta peşin olarak yatırılan 683,10 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafça başlangıçta yapılan 62,20 TL gider(başvurma harcı-vekalet harcı toplamı) ile yargılama aşamasında yapılan 621,00 TL olmak üzere toplam 683,20 TL yargılama giderinden davanın kabul ve ret oranına göre hesaplanan 68,32 TL yargılama giderinin davalı … … Tic. Ltd. Şti.’den alınıp davacıya verilmesine, geriye kalan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Kalan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilgili tarafa iadesine,
7-Davacı kendini vekille temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve taktir olunan 9.200,00 TL vekalet ücretini davalı … … Tic. Ltd. Şti.’den alınıp davacıya verilmesine,
8-Davalılar …, … Ve … kendilerini vekille temsil ettirdiklerinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve taktir olunan 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalılar …, … Ve …’a verilmesine,
9-Davalı … … Tic. Ltd. Şti. kendisini vekille temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve taktir olunan 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalı … … Tic. Ltd. Şti.’ye verilmesine,
10-Tarafların zorunlu arabuluculuk toplantısına katıldıkları halde anlaşamadıkları anlaşıldığından 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A maddesi ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği tarife hükümleri uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.600,00 TL’nin davanın kabul ret oranına göre 160,00 TL’sinin davalı … … Tic. Ltd. Şti.’den , bakiye 1.440,00 TL’sinin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
Dair, HMK 345 maddesi uyarınca kararın taraflara tebliğ edildiği tarihten başlayarak iki hafta içinde HMK 342 maddesi gereğince düzenlenmiş dilekçe ile HMK 343 maddesi uyarınca mahkememize veya başka bir mahkemeye yapılacak başvuru ile HMK 341/1 maddesi uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olarak davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup anlatıldı.13/06/2023

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır