Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/72 E. 2022/524 K. 16.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2022/72 Esas
KARAR NO :2022/524

DAVA:Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli)
DAVA TARİHİ:01/02/2022
KARAR TARİHİ:16/05/2022

Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, müvekkili …’in davalı şirketin kurucu ortağı ve sermayesinin %25 inin sahibi olup, azınlık pay sahibi konumunda olduğunu, şirketin eski ünvanının … … A.Ş.olduğunu, 18/10/2018 tarihli genel kurulda alınan karar ile şirketin ünvanının … … A.Ş.olarak değiştirildiğini, yine aynı tarihli genel kurulda sadece müvekkili … ve …’in ortak olduğu şirkete üçüncü ortak olarak Kore Cumhuriyeti uyruklu … … Co.Ltd.katıldığını, halen davalı şirketin 3 ortaklı yapısının korunduğunu, 15/12/2021 de Ticaret Sicil gazetesinde yapılan çağrıda 07/01/2022 tarihinde yapılmak üzere davalı şirketin genel kurulunun olağanüstü toplantıya çağrıldığını, belirlenen tarihte toplantının gerçekleştirildiğini, alınan kararlara karşı muhalefet şerhinin tutanağa geçirildiğini, 18/10/2018 tarihli genel kurulda alınan karar ile yönetim kurulu üyeleri olarak müvekkili …, … ve … olarak atandıklarını, daha sonra …’in görevin son verilmiş yerine 18/10/2021 tarihine kadar görev yapmak üzere … yönetim kurulu başkanı vekili olarak atandığını, …’in Şirket icra kurulu başkanı/Ceo, … şirket icra kurulu başkanı yardımcısı ve …’in ise şirket mali işler müdürü olarak görevlendirildiğini, müvekkilinin görev süresinin 3 sene yani 18/10/2021 tarihine kadar olacak şekilde belirlendiğini, 19/04/2021 tarihli genel kurulda diğer ortaklar tarafından … ve …’in yeni yönetim kurulu üyeleri olarak seçilmesine karar verilmiş ise de ….Asliye Ticaret Mahkemesinin … E.sayılı dosyası ile Genel Kurul kararlarının iptaline karar verildiği, bunun üzerine 07/01/2022 tarihli genel kurulda yine … ve …’in yeni yönetim kurulu üyeleri olarak seçilmesine karar verildiğini, Davalı Şirket yetkilileri ile 07.01.2022 günlü genel kurulda yapılan görüşmelerde; davalı vekilleri TTK.nun 450 mâddesine atıf ile mahkeme kararının kesinleşmeden hüküm doğurmayacağını beyan etmişler ise de buradaki nüans … ATM”’nin bu tartışmanın önüne geçmek için karar ile birlikte yürütmenin durdurma kararı vermiş olması olduğunu, davalı şirketin 07.01.2022 tarihli olağan genel kurul toplantısında alınan kararların, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun ilgili hükümlerine, Bakanlık Komiseri Yönetmeliğine (Anonim Şirketlerin Genel Kurul Toplantılarının Usul ve Esasları ile Bu Toplantılarda Bulunacak Gümrük ve Ticaret Bakanlığı Temsilcileri Hakkında| Yönetmelik) ve … AŞ’nin Genel Kurul İç Yönergesi’ne aykırı olup yoklukla maluldür, batıldır, iptalinin gerektiğini, 07.01.2022 tarihli genel kurulda, esas sözleşmeye aykırı şekilde müvekkilinin pay sahipliğinden doğan hak ve imtiyazlarının kullanımına izin verilmediğinden, hukuka aykırı bir yönetim kurulu kararına dayalı olarak yapıldığından, toplantıda alınan kararların – kanuna, esas sözleşmeye ve dürüstlük kuralına aykırılığı nedeniyle – geçersizliğini talep etme hak ve yetkisi bulunduğunu, 07.01.2021 tarihli genel kurulun toplantıya çağrılmasına ilişkin yönetim kurulu toplantısına “yönetim kurulu başkanı müvekkilinin ” çağrılmadığı gibi bu toplantıdan bilgisi de olmadığını, 18.10.2018 tarihli genel kurulda alınan karar gereği müvekkili dahil diğer yönetim kurulu üyelerinin görev süresi 18.10.2021’de dolduğu ancak buna izin verilmediğini , herhangi bir haklı sebep yokken vaktinden önce diğer pay sahipleri tarafından yeni yönetim kurulu üyeleri seçilmek istendiğini, dolayısıyla müvekkilinin 3 yıllık görev süresinin 19.04.2021 tarihli genel kurul döneminde dolmadığını, 18.10.2021 tarihine kadar devam ettiğini, ….Asliye Ticaret Mahkemesinin … E.sayılı dosyasında genel kurulu kararlarının iptali ile yürütülmesinin durdurulmasına karar verildiği ve artık 28/04/2021 günkü hukuki duruma geri dönüldüğünü, bu durumda müvekkilinin o dönem için hala yönetim kurulu üyesi olduğunu, müvekkilinin hukuka uygun girişimlerine rağmen karşı diğer yönetim kurulu üyeleri (… ve …) tarafından 15.12.2021 tarihli ilanla davalı şirketin olağanüstü genel kurul toplantısına çağrıldığını, yapılan çağrıda, olağanüstü genel kurulun toplantıya çağrılmasına “yönetim kurulunun oybirliği” ile karar aldığı şeklinde çağrı ve ilan yapıldığını, ancak yönetim kurulu başkanı olan müvekkilinin bir yönetim kurulu toplantısının yapıldığından haberi dahi olmadığını, müvekkilinin davacının katılmadığı bir toplantıya katıldığı şeklinde bir ilan yapıldığını, Dürüstlük kuralına aykırı bu girişimin hukuk tarafından korunmaması gerektiğini, 07.01.2021 tarihli genel kurulun| yapılabilmesine ilişkin olarak öncelikle yönetim kurulunun toplanması gerektiğiydi, zira yönetim kurulu, “kurul” olarak çalıştığından öncelikle bu hususta bir “yönetim kurulu kararı” alınması gerektiğini, müvekkilinin yönetim kurulu üyesi olmasına rağmen genel kurulun toplantıya çağrılmasına ilişkin toplantıya çağrılmadığı gibi bir bilgisi de olmadığını, Daha doğrusu bu hususta bir yönetim kurulu toplantısının yapılıp yapılmadığı dahi bilinmediğini, gizlice bir toplantı yapılmış olabileceğini veya hiç toplantı yapılmamış da olabileceğini, müvekkilinin yönetim kurulu üyesi olması nedeniyle mutlak suretle katılması gereken yönetim kurulu toplantısının usulsüzlüğü ile karşı karşıya olduklarını, Aslında bu hususun davalı şirkette olan biten her şeyin müvekkilinden gizli bir şekilde yapılmaya çalışıldığının göstergesi olduğunu, dolayısıyla sadece bu durumun dahi (genel kurul çağrı kararının “yönetim kurulunun oybirliği” ile alındığı) genel kurul toplantısının usulsüzlüğünü ve hukuka aykırılığını ortaya koymak için yeterli olduğunu, 07/01/2022 tarihli genel kurul kararının yokluk ile sakat bulunduğunun tespitine karar verilmesini, yine aynı tarihli genel kurulun 3.maddesinde alınan kararın geçersiz olduğunu, anılan maddenin yönetim kurulu üyelerinin seçime ve görev süresinin tespitine ilişkin olduğunu, hazirun cetvelinin usulüne aykırı şekilde oluşturulduğunu, yönetim kurulu başkanı olan müvekkili tarafından hazırlanıp imzalanması gereken bu listenin pay sahibi ve yönetim kurulu üyesi olmayan … tarafından imzalandığını, şirketin kötü yönetildiği ve zarara uğratıldığı için şirkete yönetim ve temsil kayyımı atanması taleplerinin olduğunu, bu talebin kabul edilmemesi halinde şirkete denetim kayyımı atanmasını da talep ettiklerini, şirkete verilen zararlardan dolayı müvekkilinin pay sahibi olması nedeniyle hukuki girişimlerde bulunulduğunu, ancak bu girişimlerin şirketin yönetimi tarafından haksız şekilde engellenmeye çalışıldığını, Müvekkili tarafından, azınlık haklarının ihlalinden dolayı çeşitli davalar açıldığını, bununla beraber devamlı olarak müvekkilinin haklarının kullanmasına engel olunmaya, dışlanmaya çalışıldığını, bu hususta açılan davalardan 19.04.2021 tarihli genel kurul toplantısında alınan kararların geçersizliğine ilişkin …. Asliye Ticaret Mahkemesi … E. sayılı davasının kabulüne karar verildiğini ayrıca Şirketin ortakları arasındaki ilişkinin çekilmez hale gelmesi nedeniyle, şirketin TK m. 531 gereğince feshi talep edildiğini bu davanın da …. Asliye Ticaret Mahkemesinin … E. sayılı dosyasında açılan davada yargılamaya devam edildiğini, davalı şirketin diğer ortağı …’in yaptığı iş ve işlemlerinden kaynaklı olarak şirkete vermiş olduğu zararlardan dolayı, vermiş olduğun zararların … AŞ’ye ödenmesine yönelik ….Asliye Ticaret Mahkemesinin … E, sayılı davası ikame edildiğini, 07.01.2022 tarihli olağanüstü genel kurul toplantısında alınan kararların ttk m. 449 uyarınca yürütülmesinin geri bırakılmasına karar verilmesini talep ettiklerini belirterek, davalı şirketin 07.01.2022 tarihli olağanüstü genel kurulunda alınan kararların tamamının yoklukla malül olduğunun tespitine, bu talebin kabul görmemesi halinde alınan kararların tamamının batıl olduğunun tespitine, yoklukla malullük ya da butlan talebin kabul görmemesi halinde ise alınan kararların tamamının iptaline, 07.01.2022 tarihli olağanüstü genel kurul toplantısında alınan bütün kararların ttk m.449 uyarınca yürütülmes geri bırakılmasına, bu halde şirket ısrarla hukuka aykirı şekilde yönetildiği, zarara uğratıldığı için şirkete yönetim ve temsil kayyımı atanmasına; bu talebimizin kabul edilmemesi halinde şirkete, denetim kayyımı atanmasını, yargılama masraflarının ve vekâlet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, davacı yanın dava dilekçesinde, 07.01.2022 tarihli olağanüstü genel kurul toplantısında alınan kararların yokluğu, batıl olduğu ve iptali sebebiyle dava açtıklarını, ancak söz konusu dava dilekçesi incelendiğinde icra edilen genel kurul toplantısında ne yokluk, ne butlan, ne de iptal edilebilirliğe ilişkin hiçbir sebebin bulunmadığının açıkça görülebileceğini, davacı yanın kendisini ve şirketle olan ilişkisi açıklarken bazı hususları gizleme yolunu seçtiğini, bu da davacının, şirketin önceden yönetim kurulu başkanı iken, 19.04.2021 tarihindeki genel kurulda yönetim kurulu üyesi olarak dahi seçilememiş davacının 28.04.2021 tarihinde …. asliye ticaret mahkemesi’nin … e. sayılı dosyasında “genel kurul kararlarının yokluğu, batıl olduğu ve iptali” talepli davayı açtığını, bundan yaklaşık 1,5 ay geçmeden 01.07.2021 tarihinde yine …. asliye ticaret mahkemesi’nin … e. sayılı dosyasında haklı sebeplerin varlığı iddiası ile “şirketin feshi” davasını açtığını, … e. sayılı davayı açmadan önce de 12.03.2021 tarihinde de …. asliye ticaret mahkemesi’nin 2021/198 e. sayılı dosyasında, kendisinin yönetim kurulu başkanı olduğu dönemle ilgili hernasılsa bilgi almaya dayanan bir dava ikame ettiğini ve mahkemenin 2021/574 k. sayılı kararı (ek-1) ile hukuki yarar yokluğuna ilişkin dava şartı yokluğundan hmk.114 ve 115 md. gereğince davanın usulden reddine karar verildiğini, daha sonra ise …. asliye ticaret mahkemesi’nin … e. sayılı dosyasında diğer yönetim kurulu üyesi …’e şahsi sorumluluk davası açtığını aslında davacının istediği şeyin kendisinin zorla da olsa tekrar yönetime seçilmesidir”! oysa anonim şirketlerde geçerli olan çoğunluk ilkesi, şirket yönetiminin bir ortağın ya da azınlıkta kalan ortağın gönlüne göre değil şirket genel kurulunda tezahür eden çoğunluk iradesine göre belirlendiğini, aslında davacının iptal edildiğini belirttiği …. asliye ticaret mahkemesi’nin 08.12.2021 tarihli … e.,… k. sayılı genel kurula ilişkin iptal kararının henüz kesinleşmediği ve istinafta olduğunu, davacının şirket yönetimine seçilemedikten sonra adeta şirkete zarar vermek için elinden gelen her türlü davayı açmadığını, yöneticiler ile şirket arasındaki ilişki vekalet ilişkisine dayandığına ve bu ilişkinin de temelinde güven olduğunu, şirketin yönetimine seçilememesinden sonra adeta şirkete savaş açtığını, bu nedenle yaptığı hataların farkında olan ve şirketin genel kurulunda neden yönetime bir kez daha seçilemediğini hatta kendisini, kendisinin bile aday dahi gösteremediğini sorgulaması gereken bu ortağın açtığı davanın hem maddi hukuka hem de hakkaniyete aykırı, haksız, dürüstlük kuralından uzak ve kötüniyetli olduğunu bu sebeple söz konusu dayanaksız davanın reddi gerektiğini, davacının da hazır bulunduğu genel kurulda tek gündem maddesi olduğu ve sadece seçim yapıldığını, davacının davasının tamamen kötüniyete yönelik olarak açıldığını, davacının amacının şirketi yönetimsiz bırakmak olduğunu, şirketin genel kurulunun usulüne göre toplandığı ve kararlarını aldığını, davacı tarafın beyanlarının aksine, toplantı çağrısının yönetim kurulu tarafından alındığını, söz konusu genel kurul toplantısı çağrısının türkiye ticaret sicil gazetesi’nde ilan edildiği ve genel kurul bütün ortakların ve temsilcilerinin katılımı ile gerçekleştirildiğini, bu arada genel kurul toplantısında hem davacı asil, hem de davacının vekili birlikte katılım sağladıklarını, bütün payların genel kurulda asaleten ve vekaleten temsil edildiğini, toplantıda herhangi bir usule aykırılık olmadığı gibi, tek gündem maddesi olan şirket yönetiminin seçilmesinin de oya sunulduğunu, davacının bu genel kurul toplantısında zaten aday da olmadığını, zira önceki genel kurulda yönetici seçilemediği için haklı neden iddiası ile şirketin feshini talep ettiğini, diğer bir deyişle zaten aday olması tamamen ticari teamül ve etik kurallarına aykırılık teşkil edeceğini, şirket genel kurulunun toplanmasının amacının 19.04.2021 tarihli genel kurul kararlarına ilişkin 21. asliye ticaret mahkemesi’nin verdiği … e.,… k. sayılı iptal kararı sebebiyle şirketin yönetiminin tartışmalı hale getirilmesinden kurtarılması olduğunu, şirket genel kurulunun toplanmasına etki eden şirket genel kurulunda baskı yapan, ortaklar üzerinde zorlama ya da cebren oy kullanımı olmadığını, ortaklar dışında kimsenin oy kullanmadığını, şirket genel kurulunda oylamanın gerçekleştiğini ve davacı pay sahibinin de oylamaya katıldiğini ve muhalefetini zapta geçirdiğini, görüleceği üzere gerek toplantının yapılması gerekse icrasında hukuka aykırı hiçbir durumun olmadığını, ne yokluğun ne butlanın ne de iptal edilebilirliğin hiçbir şartının oluşmadığını, genel kurul toplantısının tamamen usul ve yasalara, esas sözleşmeye ve dürüstlük kurallarına uygun olarak toplandığı ve kararlarını aldığını, davacının iddiası olan “bir şirketin genel kurulu iptal olunca bir daha genel kurul yapılamaz” iddiası şirketler hukuku ve hukukun kurallarına da aykırı olduğunu, davacının davasının temelini 19.04.2021 tarihli genel kurul kararlarının 21. asliye ticaret mahkemesi tarafından iptaline dayandırdığını, genel kurul kararlarının iptaline ilişkin 21. asliye ticaret mahkemesi’nin … e.,… k. sayılı kararının henüz kesinleşmediğini ve TTK.m. 450 hükmüne göre de kesinleşinceye kadar da pay sahipleri bakımından sonuç doğurmadığını, davacının pay sahibinin gözden kaçırdığı, bir şirketin her genel kurul toplantısı ve burada alınan kararların, öncekilerden ayrı ve bağımsız bir işlem olduğunu, e ğer davacının bu iddiası dinlenecek olursa sayın mahkemenizin de yakinen bildiği gibi bir genel kurul kararı iptal olduğunda şirketin artık genel kurul toplantısı yapamaması ve şirketin sona ermeye gitmesi gerekirdi ki bu iddianın tam anlamıyla abesle iştigal olduğunu, iptali istenen 7.1.2022 tarihli genel kurul toplantısını yapılmasının zaten yegane amacının, şirket genel kurulunun önceki toplantısının iptal edilmesi ve şirketin yönetimsiz kalmaması için olduğunu, nitekim bu olağanüstü genel kurulda sadece bir gündem maddesi olduğu o da şirket yönetiminin belirlenmesi ve bu kararnın da davacının muhalefeti ile ve %70’i aşan bir çoğunluk kararı ile alındığını, sayın davacının TTK.m. 450 ile ilgili açıklamalarını dilekçesinde dile getirse de bu davanın ve bu genel kurulun önceki genel kurul ile ve genel kurullarla ilgili olmadığını, ayrı ve bağımsız bir toplantı olduğunu anlaması gerektiğini, bir şirketin genel kurul toplantısında alınan kararların en ağır geçersizlik olan yokluk ile malül olsa bile şirketin daha sonraki genel kurullarında yine karar alabileceğini, zira genel kurulun daimi ve çalışabilen bir organ olduğu, önceki iptal, butlan ya da yokluk kararlarının hiç birisinin şirketin sonraki toplantılarını ve bu toplantılarında alınan kararları etkilemeyeceğini, bu nedenle bu davanın davacının zikrettiği ne TTK.m. 450 hükmü ile ne de içtihadı birleştirme kararı ile de uzaktan yakından ilgisi bulunmadığını, davacı taraf, yokluk ve butlan iddiasını genel kurulda pay sahipliğinden kaynaklanan hakların kullandırılmamasına bağlamaktadır, ancak bu iddianın zaten haksız olduğunu, davacının iddialarından birisinin de 7.01.2022 tarihli genel kurulda pay sahipliğinden kaynaklanan hak ve imtiyazlarının kullandırılmadığı ile ilgili olduğunu, oysa toplanan genel kurulda, şirket yönetimine ortak … kendisini ve diğer koreli ortağın şirketi yönetici olarak aday gösterildiğini, davacının yönetime aday olmadığını, yönetime aday olacağına dair bir beyanı da bulunmadığını, verdikleri muhalefet şerhlerinde de bu konuda bir adaylığı bulunmadığını, genel kurulun tek gündem maddesi ile ilgili olarak davacının genel kurulda seçilen yönetim kurulu üyelerine oy vermek ya da oy vermemek gibi bir hakkı mevcut olduğunu, genel kurulda bu hak da elinden alınmadığını, oylama sonrasında davacı ve vekilinin muhalefet şerhi hazırladığını ve bu muhalefet şerhinin de toplantı başkanı tarafından alınarak genel kurul toplantı tutanağına eklendiğini, davacı tarafın yönetim kurulu başkanı olduğunu iddia ettiğini, davacının yönetim kurulu üyeliğinin de tabii olarak başkanlığının TTK hükümlerine göre çoktan dolduğunu, önceki genel kurulda da yönetici olarak seçilemediğini, bu nedenle zaten yönetim kurulu üyeliği de başkanlığının da devam ettiğine dair iddia da sadece davacı tarafın dayanaksız iddiası olduğunu, bir yönetim kurulu başkanının şirkete sadece genel kurulda seçilemedi diye haklı nedenin varlığı iddiası ile şirketin feshi davası açması dahi davacının varsa yönetim kurulu üyeliğinden çekilmesini gerektirdiğini eğer bir şirket yöneticisi ile davalı oldu ise artık yönetimden kaynaklanan haklarını kullanamayacağını bu basit kuralın dahi davacı tarafından görmezden gelinmesinin tamamen kötüniyetli bir yaklaşım olduğunu, davacı tarafın dilekçesinde de belirtildiği üzere davacının yönetim kurulu üyeliği 18.10.2021’de dolduğunu, ayrıca önceki genel kurul toplantısına göre yeni bir yönetim kurulu seçildiğini ve davacı yanın seçilemediğini, ayrıca davacının zaten süresinin dolduğunu, müvekkil şirketin yönetim kurulu tarafından gerçekleştirilen toplantıda olağanüstü genel kurul toplantısına karar verdiğini ve nitekim bütün pay sahiplerinin ve temsilcilerinin katılımı ile 07.01.2022 tarihinde genel kurulunu icra ettiğini, davacının yönetim kurulu başkanlığı iddiasında ve bu davadaki yegane amacının şirketi yönetimsiz bırakmak olduğunu, şirketin 19.04.2021 tarihli genel kurul kararlarının her ne kadar iptal edilmiş olsa da TTK.m. 450 gereğince henüz kesinleşmediği için şirketin yönetim kurulu üyeleri halen bu vazifeyi icra etmeye yetkili ve yükümlü olduklarını, zira şirketler için asıl olan genel kurul iradesinin gerçekleştirilmesi, bu kapsamda 19.04.2021 tarihli genel kurul kararlarının iptali sonrasında işbaşındaki yönetim kurulu yani … ve …, dürüst bir davranış sergiledikleri ve derhal şirket genel kurulunu toplantıya çağırdıklarını, amacın oluşan bu yeni durumda şirketin bir an önce yeni yönetime kavuşturulmasıdır ve davacının haksız tartışmalarından şirketin kurtarılması olduğunu, genel kurulun usulüne uygun yapıldığı bir toplantıda seçilen yönetim kuruluna davacı tarafın itiraz ederek kayyım talep etmesinin hukuka aykırı olduğu gibi aynı zamanda haksız olduğunu zira TTK.m. 408’e göre genel kurulun seçtiği bir yönetimin iş başında bulunduğunu, TTK’nın 451. maddesine göre genel kurul kararları aleyhine; kötü niyetle iptal davası açıldığı takdirde davacının bu yüzden şirketin uğradığı zarardan sorumlu olduğunu, davanın esasına karşı beyan ve itirazlazlarda ayrıntılı olarak ifade edileceği üzere, davacının ikinci genel kurul toplantısı’nda alınan kararlara karşı hukuki mesnetten yoksun olarak dava açması iyiniyetli olmadıklarının açık bir göstergesi olduğunu, davacının dava konusu genel kurul kararlarının yürütmesinin geri bırakılması yönündeki talebinin haksız ve ayrıca 6100 sayılı hukuk muhakemesi kanunu’nun 389 maddesine de aykırı olduğunu, hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşması veya imkansız hale gelmesi gibi bir durumun söz konusu dahi olmadığını, davanın neticesinde elde edilecek olan sonucun yasaya ve usule aykırı bir şekilde eda tedbirleriyle öne çekilmesinin söz konusu olamayacağını, davanın esasını çözer nitelikte ihtiyati tedbir kararı verilemeyeceği ve ayrıca davacı’nın müvekkili şirket’in ticari faaliyetlerini durma noktasına getirme saiki ile hareket ettiği hususlarının da dikkate alınarak davacı’nın diğer tüm talepleri gibi yürütmenin geri bırakılması talebinin de reddine karar verilmesini talep ettiklerini belirterek, her türlü dava, talep, tazminat ve şikayet hakları saklı kalmak üzere; aleyhlerine açılmış bulunan haksız, mesnetsiz, gerçeklikten, hukuki ve yasal dayanaktan yoksun, tamamen kötüniyetle ve haksız menfaat temin etmeye yönelik olarak açılmış bulunan davanın; davacının öncelikle haksız ve hukuka aykırı “genel kurul kararlarının yürütülmesinin geri bırakılması” talebinin reddine karar verilmesini, davacının; “yönetim ve temsil kayyımı”, bunun kabul edilmemesi halinde “denetim kayyımı atanması” taleplerinin reddine karar verilmesini, davacının; müvekkil şirketin 07.01.2022 tarihli olağanüstü genel kurulunda alınan kararların tamamının yoklukla malul olduğunun tespitine, bu talebin kabul görmemesi halinde alınan kararların tamamının batıl olduğunun tespitine, bu taleplerin kabul görmemesi halinde ise alınan kararların tamamının iptaline yönelik tüm taleplerinin/davasının tamamen reddine karar verilmesini, mahkeme masraflarının ve ücreti vekaletin de davacıya yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE
Dava Genel Kurul Kararının iptali davasıdır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın davalı şirketin 07/01/2022 tarihli olağanüstü genel kurul toplantısında alınan kararların batıl olup olmadığı, iptal koşullarının oluşup oluşmadığı noktalarında toplandığı anlaşıldı.
Mahkememizce; davalı şirkete ait dava konusu 07/01/2022 tarihli genel kurul toplantısı, hazirun cetveli, gündem ve genel kurul tutanakları, muhalefet şerhi, genel kurul tutanak ekleri (bilanço, tahmini bütçe, faaliyet raporu, önergeler), anasözleşme, davalıya ait ortaklık kayıtları, yönetim kurulu kararları ve gündem kayıtları ile sicil dosyası, …. Asliye Ticaret Mah. … e.sayılı, … e.sayılı, …. Asliye Ticaret Mahkemesinin … e.sayılı dosyaları celp edilmiştir.
TTK. m. 446/1 hükmü uyarınca pay sahibinin genel kurul kararının iptali için dava açabilmesi için toplantıda hazır bulunup karara olumsuz oy verdikten sonra karara ilişkin muhalefetini tutanağa geçirmelidir. Karardan önce verilen muhalefet şerhi doktrin ve uygulamada kabul edildiği üzere İptal davası açmaya imkan vermemektedir. Dosya ekinde yer alan genel kurul toplantı tutanağı incelendiğinde Davacı’nın karara olumsuz oy vermiş olduğu ve muhalefet şerhini karardan sonra tutanağa geçirdiği anlaşılmaktadır. Bu sebeple Davacı’nın dava ehliyetinin olduğu kanaatine varılmıştır.
Davacının iddiası, 18/10/2018 tarihli genel kurulda alınan karar ile yönetim kurulu üyesi olarak seçildiği, görev süresinin 3 sene yani 18/10/2021 tarihine kadar olacak şekilde belirlendiği, 19/04/2021 tarihli genel kurulda diğer ortaklar tarafından … ve …’in yeni yönetim kurulu üyeleri olarak seçilmesine karar verilmiş ise de ….Asliye Ticaret Mahkemesinin … E.sayılı dosyası ile Genel Kurul kararlarının iptaline karar verildiği, bunun üzerine 07/01/2022 tarihli genel kurulda yine … ve …’in yeni yönetim kurulu üyeleri olarak seçilmesine karar verildiği oysa ki … ATM”’nin karar ile birlikte yürütmenin durdurma kararı vermiş olduğu, kararın iptali ve yürütmeyi durdurma kararı ile birlikte ve artık 28/04/2021 günkü hukuki duruma geri dönüldüğünü, dolayısıyla kendisinin 3 yıllık görev süresinin 19.04.2021 tarihli genel kurul döneminde dolmadığı18.10.2021 tarihine kadar devam ettiği, dava konusu genel kurul toplantı döneminde hala yönetim kurulu üyesi olduğu, kendisinin hukuka uygun girişimlerine rağmen karşı diğer yönetim kurulu üyeleri (… ve …) tarafından 15.12.2021 tarihli ilanla davalı şirketin olağanüstü genel kurul toplantısına çağrıldığına yöneliktir.
Davalı tarafın ise …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 08.12.2021 tarihli … e.,… k. sayılı genel kurula ilişkin iptal kararının henüz kesinleşmediği ve istinafta olduğu, davacının da hazır bulunduğu genel kurulda tek gündem maddesi olduğu ve sadece seçim yapıldığını, davacının davasının tamamen kötüniyete yönelik olarak açıldığı, toplantı çağrısının yönetim kurulu tarafından alındığı, söz konusu genel kurul toplantısı çağrısının Türkiye Ticaret Sicil Gazetesi’nde ilan edildiği ve genel kurul bütün ortakların ve temsilcilerinin katılımı ile gerçekleştirildiği, şirket genel kurulunun toplanmasının amacının 19.04.2021 tarihli genel kurul kararlarına ilişkin 21. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin verdiği … e., … k. sayılı iptal kararı sebebiyle şirketin yönetiminin tartışmalı hale getirilmesinden kurtarılması olduğu savunmalarını ileri sürmüştür.
6102 sayılı TTK ”İptal sebepleri” başlıklı 445. maddesine göre de, ”446 ncı maddede belirtilen kişiler, kanun veya esas sözleşme hükümlerine ve özellikle dürüstlük kuralına aykırı olan genel kurul kararları aleyhine, karar tarihinden itibaren üç ay içinde, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinde iptal davası açabilirler.”, ”İptal davası açabilecek kişiler” başlıklı 446/1-b maddesinde ”Toplantıda hazır bulunsun veya bulunmasın, olumsuz oy kullanmış olsun ya da olmasın; çağrının usulüne göre yapılmadığını, gündemin gereği gibi ilan edilmediğini, genel kurula katılma yetkisi bulunmayan kişilerin veya temsilcilerinin toplantıya katılıp oy kullandıklarını, genel kurula katılmasına ve oy kullanmasına haksız olarak izin verilmediğini ve yukarıda sayılan aykırılıkların genel kurul kararının alınmasında etkili olduğunu ileri süren pay sahipleri…” hükmü mevcuttur.
Bu açıklamalara göre, somut olaya gelindiğinde olağan genel kurul toplantı çağrısının usulüne uygun yapılamaması çağrıya ilişkin bir eksiklik olup davacıya iptal davası açma hakkı verir ise de, ancak tek başına bu aykırılık genel kurul toplantının iptali sonucunu doğurmaz. Bu itibarla, mahkememizce TTK 445. madde koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği irdelenmiş olup, iptali talep olunan genel kurul toplantısına davacı ve vekili ile birlikte şirketin tüm ortaklarının katıldığı ve ortaklarca toplantının şekline ilişkin bir itirazda bulunulmadığı ve toplantının sonuna kadar da ayrılmadıkları anlaşılmış, toplantının yönetim kurulu üyelerinin seçimine ilişkin olduğu ve yönetim kurulu üyelerinin seçiminin yapıldığı, davacının da bu toplantıda muhalefet şerhi ile oyunu olumsuz olarak kullandığı görülmüş, yapılan toplantının TTK 445 maddesine göre kanuna, esas sözleşmeye ve dürüstlük kuralına aykırı olmadığı kanaatine varılarak davanın reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Açıklanan nedenlerle;
1-Davanın REDDİNE,
2-Davacı tarafın yürütmenin durdurulması ve kayyım atanmasına yönelik talebinin reddine,
3-Alınması gerekli harç peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
4-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı taraf vekille temsil olunduğundan karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve taktir olunan 5.100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
6-Karar kesinleşene kadar yapılacak yargılama giderlerinin davacı gider avansından karşılanmasına, karar kesinleştikten sonra bakiye gider avansının istek halinde davacıya iadesine,
Dair, HMK 345 maddesi uyarınca kararın taraflara tebliğ edildiği tarihten başlayarak iki hafta içinde HMK 342 maddesi gereğince düzenlenmiş dilekçe ile HMK 343 maddesi uyarınca mahkememize veya başka bir mahkemeye yapılacak başvuru ile HMK 341/1 maddesi uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olarak taraf vekillerinin yüzlerine karşı oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup anlatıldı.16/05/2022

Başkan …
E-imza
Üye …
E-imza
Üye …
E-imza
Katip ….
E-imza