Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/701 E. 2022/1038 K. 13.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2022/701 Esas
KARAR NO:2022/1038

DAVA:Menfi Tespit (Ticari İlişkiden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:17/08/2022
KARAR TARİHİ:13/12/2022

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Ticari İlişkiden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı şirket ile müvekkil şirketin 2019 yılında müvekkil şirket sahibinin Tarabya’daki evine yapılacak mobilya imalatı ve tamirat işleri konusunda anlaştığını, davalının yapmış olduğu ürünler için davacıdan 3 yıl garanti istediğini, davalının da bunu onayladığını, davalı şirket tarafından müvekkil şirkete 21.08.2019 tarihinde 102.400,40 TL tutarında fatura kesildiğini, fatura borcunun 92.639,99 TL’si ödendiğini, ürünlerin tesliminden çok kısa bir süre sonra kapılar ve süpürgeliklerin şiştiğini, hasır gördüğünü, davacının yapacağını taahhüt ettiği mobilya işlerinin de yarım bırakıldığını, müvekkil şirketin tüm bu ayıplı mallar ile eksik bıraktıkları işleri davalıya bildirmesine, eksik işleri tamamlamasını istemesine ve 3 Yıllık garantiye rağmen davalı tarafından y eksik işler giderilmediği için müvekkil şirketçe bakiye 9.760,41 TL’yi ödemediğini, davalının eksiklikleri tamamlamaktan kaçınması ve ayıpları gidermemesi, davalı satıcı tarafından zaman aşımının kasten geçirilmesi anlamına geldiğini, dolayısıyla davalı şirketin zaman aşımı süresinin dolduğunu iddia edemeyeceğini, nitekim tüm bu sürece tanık olan mimar ve proje yöneticisinin mahkemece dinlenmesi halinde; müvekkil şirketin davacıya hiçbir borcu olmadığı, davalının yapmış olduğu işlerin eksik ve malların ayıplı olduğu, bu durum defalarca davalıya bildirilmesine, mallarda yenileme talep edilmesine rağmen davalının müvekkil şirketi oyaladığının sabit hale geleceğini, davalı şirketten ayıplı malları ayıpsız misli ile değiştirmesi, eksik işlerini tamamlaması istenmiş ise de bu talepleri yerine getirmeyerek ve yapacakları iş alacaklarının çok çok daha üzerinde olmasına rağmen bakiye borç olan 9.760,41 TL için …. İcra Dairesi Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatarak müvekkil şirketten bakiye borcunu talep ettiğini, … 25. Noterliği’nin 12.04.2022 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile davalı şirkete müvekkil şirket sahibinin evi için yapılan mobilyaların imalat hatasından kaynaklanan ayıplarının giderilmesi, malların ayıpsız misli ile değiştirilmesi ve eksik imalat ve tamirat işlerinin tamamlanması aksi taktirde hakkında dava açılacağı ihtar edilmiş ise de davalı şirket … 40. Noterliği’nin 19.04.2022 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile bu taleplerin hiçbirini kabul etmediğini, yerine getirmeyeceğine ilişkin cevap verdiğini, üzerine taraflarınca ticari uyuşmazlıklarda dava şartı olan arabuluculuğa başvurulmuş olup 29/06/2022 tarihli arabuluculuk toplantısında anlaşılmadığını, tüm bu nedenlerle davanın kabulü ile müvekkil şirketin davalıya 9.760,41 TL borcu olmadığının tespitine, davalının haksız ve kötü niyetli takip yapmış olması nedeniyle alacağın %20’si üzerinden kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; huzurdaki davaya konu edilen borca ilişkin henüz kesinleşmemiş ve halen istinaf incelemesinde olan mevcut bir dava olmasına rağmen davacının açmış olduğu işbu davanın haksız olduğunu, alacaklının “itirazın iptali davası” açmasından sonra, borçlu tarafından “menfi tespit davası” açılamayacağını, bu davayı açmakta hukuki yararının bulunmadığı gerek doktrinde ve gerekse uygulamada tereddütsüz kabul edilmekte olduğunu, nitekim borçlunun itirazın iptali davasında genel hükümlere göre savunma sebeplerini ileri sürebileceği, savunma olarak ileri sürülebilecek olan hususların ayrı bir tespit davasına konu olamayacağı doktrinde de açıkça belirtildiğini, davacının talepleri zamanaşımına uğradığından zamanaşımı nedeniyle davanın reddi gerekmektedir. davaya konu edilen borcun faturadan kaynaklandığını, davacının, müvekkil şirketten almış olduğu hizmet nedeniyle 21.08.2019 tarihli 102.400,40 TL bedelli faturanın tanzim edildiğini, mezkur faturanın davacı şirkete gönderildiğini, davacı şirket tarafından faturadan kaynaklanan borcun 92.639,99 TL’sinin ödendiğini, , bakiye 9.760,41 TL’nin ise müvekkil şirket tarafından defaatle talep edilmesine rağmen ödenmediğini, müvekkil şirketin başlattığı icra takibine itiraz üzerine itirazın iptali davası açıldığını, davacının müvekkil şirkete olan borcu itirazın iptali davasında verilen yerel mahkeme kararıyla ortaya koyulduğunu, davacının ilgili kararın istinafen incelenerek kaldırılması talebi neticesinde halen derdest olan davaya rağmen huzurdaki davanın da açılmasının borçtan kurtulmaya matuf olduğunu, dava dilekçesinde de belirtildiği üzere söz konusu işler 2019 yılında yapılmış olup aradan üç yılı aşkın bir süre geçtiğini, bu süre içerisinde davalının iddialarının aksine müvekkil şirkete süresinde yapıldığını, herhangi bir ayıp ya da eksik iş talebinin söz konusu olmadığını, her iki tarafın da tacir olduğu gözetildiğinde taraflar arasındaki ilişkiye Türk Ticaret Kanunu hükümleri uygulanacak olup ticari satışlar yönünden ayıp ihbarının süresi kanunun 23. maddesinde düzenlendiğini, buna göre; malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise alıcı 2 gün içinde durumu ihbar etmeli, açıkça belli değilse malı teslim aldığı tarihten itibaren 8 gün içinde incelemek veya incelettirmekle, bir ayıp söz konusu ise bunu bildirmekle yükümlü olduğunu, davacı, yaklaşık 3 yıl ürünleri kullanıp hiçbir ayıptan bahsetmemişken ilk kez, aleyhinde tarafımızca itirazın iptali davası açılıp yargılama devam ederken ve yargılama esnasında bilirkişi raporuyla davacının müvekkil şirkete borçlu olduğu tespit edildikten sonra ihtarname göndererek ifanın ayıplı olduğunu iddia ettiğini, keza aleyhine başlatılan icra takibine itiraz dilekçesinde ayıplı bir ifadan hiç bahsetmediği gibi itirazın iptali davasına cevaplarında da hiçbir şekilde ayıplı ifaya ilişkin itiraz veya beyanı söz konusu olmayacağını, davacı yan (talepleri kabul anlamına gelmemek kaydıyla) dayanaksız ayıp iddiasını, hiçbir şekilde süresinde ve usule uygun bildirmediğini, itirazın iptali davasının seyrinin kendi aleyhine olduğunu fark ettiğini, bu mesnetsiz iddiayı ortaya attığını, yalnızca bu durum dahi davacının iyi niyetten yoksun şekilde dava ikame ettiğini ortaya koymakta olduğunu, huzurdaki davanın açılmasında hukuki yararın olmadığı sabit olup dava açma şartları oluşmadığından davanın usulden reddine, aksi kanaatin hasıl olması halinde davacının zamanaşımına uğramış taleplerine konu haksız ve mesnetsiz davanın esastan reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı yana tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava dilekçesi, cevap dilekçesi ve sair tüm evraklar hep birlikte incelenmiştir.
Dava, …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyası nedeniyle borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir.
Takibe konu …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasının incelenmesinde; alacaklının ….Ltd.Şti., borçlunun … olduğunu, takibe konu alacağın 9.760,41 TL olduğu görülmüştür.
6100 sayılı HMK’nın 114. Maddesinde hukuki yarar dava şartı olarak kabul edilmiştir. Yani işin esasının incelenebilmesi için gerekli şartlardan birisi davacının o davayı açmakta hukuki yararının bulunmasıdır. Mahkemece dava şartları bulunup bulunmadığı her aşamada kendiliğinden araştırılacağı gibi davacı ve davalı tarafından da ileri sürülebilir.
Hakkı ihlal edilen bir kişi davacı olarak mahkemelere başvurabilir. Ancak mahkemece davanın görülebilmesi için kişinin korunmaya değer bir yararının olması gerekir. Kural olarak inşai davalar ve eda davalarında hukuki yararın bulunduğu varsayılır. Menfi tespit davasında ise davacı hukuki yararının olduğunu bildirmeli ve ispat etmelidir. İspat edemezse dava, dava şartı olan hukuki yarar yokluğundan reddedilir.
İtirazın iptali davası niteliği gereği hukuki yararın varlığı kabul edilen dava türlerinden olup bu dava devam ederken davalının menfi tespit davası açmakta hukuki yararı olduğunu ispat etmesi gerekir. İtirazın iptali davasının konusunda aynı zamanda alacağın varlığı ya da yokluğuna ilişkin bir tespit de yer alır. Ayrıca davalı bu dava sırasında savunma sebeplerini ileri sürerek borcunun bulunmadığını ispat edebileceğinden aynı konuların ayrıca bir tespit davası konusu olmasında hukuki yararın var olduğundan bahsedilemez.
Dava itirazın iptali davası açıldıktan sonra aynı konu ile ilgili açılmış menfi tespit davasıdır. Aynı konu ile ilgili …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … E sayılı dosyasında derdest itirazın iptali davası bulunmaktadır. Menfi tespit davasına konu itiraz ve def’ilerin açılan itirazın iptali davasında dile getirilmesi mümkün olduğu, bu durumda itirazın iptali davasından sonra aynı hususta menfi tespit davası açılmasında hukuki yarar bulunmayıp, Yargıtay 19.HD’nin 2015/5790E 2015/14906K sayılı ilamında da belirtildiği gibi her iki davanın talep sonucu farklı olduğundan derdestlikten söz edilemez ise de itirazın iptali davası açıldıktan sonra menfi tespit davası açmakta davacının hukuki yararının bulunmadığı anlaşıldığından davacının davasının dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Hukuki yarar yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine,
2-Harçlar peşin alındığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
3-Davalı kendini vekille temsil ettirdiğinden lehine Asgari Ücret Tarifesi gereği 9.200,00 TL ücret takdirine, bunun davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
4-Yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Gider avansının kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilgili tarafa iadesine,
Dair, HMK 345 maddesi uyarınca kararın taraflara tebliğ edildiği tarihten başlayarak iki hafta içinde HMK 342 maddesi gereğince düzenlenmiş dilekçe ile HMK 343 maddesi uyarınca mahkememize veya başka bir mahkemeye yapılacak başvuru ile HMK 341/1 maddesi uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olarak davacı vekili( e duruşma) ile davalı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup anlatıldı.13/12/2022

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır