Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/632 E. 2022/1034 K. 13.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2022/632 Esas
KARAR NO:2022/1034

DAVA:Sigorta (Kaza Sigortası Kaynaklı)
DAVA TARİHİ:20/07/2022
KARAR TARİHİ:13/12/2022

Mahkememizde görülmekte olan Sigorta (Kaza Sigortası Kaynaklı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı sigorta şirketince sigortalanan ve müvekkilinin maliki olduğu … plakalı aracın, 02/08/2021 tarihinde karıştığı maddi hasarlı trafik kazası neticesinde aracın tam hasarlı durumuna geldiğini, ancak davalı şirket aracın tam hasarlı olmasına ve aracın onarılmasının mümkün olmamasına rağmen müvekkile ödeme yapmayarak aracı onarma teklifinde bulunduğunu, aracın müvekkil tarafından sıfır kilometre olarak alınmış olması, araçta meydana gelen hasarın aracın artık kullanılamaz hele gelmesine sebep olması dikkate alındığında aracın pert kaydıyla işlem görmesi gerekirken davalı sigorta şirketi tarafından aracın tamirinin teklif edildiğini, bu nedenle dava konusu aracın güncel değeri oranında müvekkile ödeme yapılması için iş bu dava yoluna gitme zarureti hasıl olduğunu, davacı müvekkilin yasal süresinde hukuk uyuşmazlıklarında arabuluculuğa başvurmuş olup haksız ve usulsüz feshin zararları bu aşamada da giderilemediğini, tüm bu nedenlerle davanın kabulüne; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 1.000 TL olarak aracın rayiç değerinin kaza tarihinden itibaren ticari reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile müvekkiline ödenmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davaya konu … plaka sayılı sigortalı aracın kullanım amacının “hususi” olup davacı ile davalı müvekkil sigorta şirketi arasında akdedilen Genişletilmiş Kasko Sigorta Poliçesi 6502 sayılı TKHK’nın 3. maddesi anlamında bir tüketici işlemi olduğunu, bu nedenle işbu uyuşmazlığın çözümünde görevli mahkemenin tüketici mahkemesi olduğunu, Müvekkil şirket ile davacı arasında düzenlenmiş bulunan Genişletilmiş Kasko Sigorta Poliçesi kapsamındaki hak ve alacaklar üzerinde “… Bankası A.Ş. – …” rehinli alacaklı sıfatı ile hak sahibi olup, davacının rehinli alacaklının muvafakati olmaksızın dava açma hakkı bulunduğunu, davanın Mahkemece kabulü halinde, sigorta tazminatı üzerinde hak sahibi olan dain ve mürtehin sıfatına haiz T.C. … Bankası … Hal Şubesi’nin hakkı doğrudan ihlal edilmiş olacak ve müvekkil açısından da mükerrer ödeme talep edilmesi sonucu doğacağını, … Şirketi tarafından hazırlanan … numaralı ekspertiz raporunda, davaya konu … plaka sayılı aracın kaza tarihindeki hasarsız emsalinin piyasa peşin rayiç değeri 290.000,00-TL, onarım masrafı toplamı ise 93.956,11-TL olarak tespit edilmiş olup aracın onarım giderlerinin 2. el piyasa değerinin yarısından fazla olmadığından, davacının, aracın pert kaydıyla işlem görmesi gerektiği iddiası dayanaksız olduğunu, kabul anlamına gelmemekle birlikte, davaya konu araca ait sigorta poliçesi incelendiğinde müvekkil sigorta şirketinin poliçe kapsamında sorumlu olacağı limitler belirlendiğini, İşbu limitlerin üstünde bir bedeli davalı müvekkil sigorta şirketinden talep edebilmesi mümkün olmadığını, davaya konu kasko poliçesinde açıkça yazıldığı üzere; “Sigorta şirketi, aracı hasar tarihi itibariyle rayiç değerine kadar teminat altına almıştır.” şeklinde olup, yine kabul anlamına gelmemekle birlikte, davacı yanın kaza tarihinden itibaren ticari reeskont faizi işletilmesi talebinin yerinde olmadığını, tüm bu nedenlerle haksız davanın reddine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, savunma, hep birlikte incelenmiştir.
Dava, Kaza Sigortasından kaynaklı alacak davasıdır.
Taraflar arasındaki ihtilaf gerçekleşen maddi hasarlı kaza nedeniyle, yapılan Genişletilmiş Kasko Sigorta Poliçesi kapsamında davacının davalıdan alacaklı olup olmadığı, varsa miktarı noktalarında toplanmaktadır.
28.11.2013 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan ve 28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı “Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun”un (TKHK) 2. maddesinde Kanun’un kapsamı “bu Kanun, her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsar.” şeklinde açıklanmıştır. Kanun’un “tanımlar” başlıklı 3. maddesinin (l) bendinde ise tüketici işlemi, “Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dahil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade eder.” biçiminde tanımlanmıştır.
6502 sayılı TKHK’nın 73. maddesi uyarınca tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğacak uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemesi görevli kılınmıştır. Bunun yanında Kanun’un 83.maddesinde de taraflardan birinin tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olmasının, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu Kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemeyeceği belirtilmiştir.
Bir hukuki işlemin 6502 sayılı kanun kapsamında kaldığının kabul edilmesi için taraflardan birinin tüketici olması gerekir.
Somut olayda; Davacı ile davalı arasında genişletilmiş kasko sigortası sözleşmesi bulunmasına, davanın 6502 sayılı Kanun’un yürürlüğe girmesinden sonra açılmasına ve sigortalı aracın hususi araç olmasına göre davacının bu hukuki işlem içerisinde tüketici konumunda olduğu, taraflar arasındaki hukuki ilişkinin de tüketici işlemi olduğu anlaşılmakla, 6100 sayılı HMK 114/1-c maddesinde görev hususu dava şartları arasında sayılmış olup, “mahkemenin görevli olması” şartının iş bu dosya açısından mevcut olmadığı anlaşılmakla, 6100 sayılı HMK 4/1-a, 114/1-c ve 115 maddeleri gereğince Mahkememizin görevsizliği nedeniyle davanın usulden reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM ; yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Mahkememizin görevsizliği nedeniyle HMK’nın 114/1-c ve 115/2 maddeleri uyarınca görev dava şartı yokluğundan DAVANIN USULDEN REDDİNE,
2-HMK.nun 20. Maddesi gereğince kararın kesinleşmesinden itibaren 2 hafta içinde taraflardan birinin dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesinin talep edilmesi halinde dava dosyasının görevli ve yetkili İSTANBUL NÖBETÇİ TÜKETİCİ MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE, süresi içinde talep olmaması halinde dosyanın Mahkememizce resen ele alınarak davanın açılmamış sayılacağı hususunun ihtarına,
3-Harç ve yargılama giderinin görevli mahkemece değerlendirilmesine, HMK 331/2. maddesi gereğince davaya başka bir mahkemede devam edilmediği taktirde talep halinde harç ve yargılama giderinin ve gider avansının harcanmayan kısmının Mahkememizce karar altına alınmasına,
Dair, HMK 345 maddesi uyarınca kararın taraflara tebliğ edildiği tarihten başlayarak iki hafta içinde HMK 342 maddesi gereğince düzenlenmiş dilekçe ile HMK 343 maddesi uyarınca mahkememize veya başka bir mahkemeye yapılacak başvuru ile HMK 341/1 maddesi uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olarak davacı vekilinin yüzüne karşı davalı vekilinin yokluğunda verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 13/12/2022

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır