Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/507 E. 2022/753 K. 19.07.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/507 Esas
KARAR NO : 2022/753

DAVA : Ticari Şirket (Tasfiyeye İlişkin)
DAVA TARİHİ : 27/05/2022
KARAR TARİHİ : 19/07/2022

Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Tasfiyeye İlişkin) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, Müvekkilleri …. Gayrimenkul Geliştirme Yönetim ve İnşaat Limited Şirketini kurduklarını, … Şirketi … ili, … İlçesi 2269 Ada, 1 Parsel Sayılı taşınmazın da sahibi olduklarını, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu uyarınca 14.02.2014 tarihine kadar sermayelerini 10.000-TL’ye yükseltmeyen limited şirketlerin münfesih duruma düştüğünü, Bu durumda olan şirketlere Türk Ticaret Kanunu’nun geçici 7. Maddesi uyarınca ihtarda bulunularak sermayelerini 2 ay içerisinde zorunlu miktarlara yükseltmeleri, aksi halde ticaret sicili kayıtlarının resen silineceği ihtar edildiğini, Şirket ortaklarının o dönemde yurtdışında olmalarına ve adreslerinin belirli olmasına rağmen herhangi bir bildirim yapılmayarak şirketin Ticaret Sicil Müdürlüğü tarafından 07.07.2014 tarihinde Türk Ticaret Kanunu gereğinde sermaye artışı yapılmaması sebebi ile sicilden terkin edildiğini, … 15. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …Esas, … Karar sayılı dosyasından yapılan başvuru sonucu mahkemece14.02.2019 tarihinde verilen karar neticesinde “… Ticaret Sicil Memurluğunun … sicil numarasında kayıtlı iken terkini yapılan … Şirketi’nin terkin kaydının iptali ile yalnızca … İli, … İlçesi, 3OK4c pafta, 2269 ada I parsel sayılı taşınmazın satışı ile münhasır olmak üzere ticaret siciline tescil ve ilanına,Tasfiye memuru olarak İstanbul Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler odasına kayıtlı … T.C kimlik numaralı …’in atanmasına” karar verildiğini, 14.02.2019 tarihli karardan bu yana yaklaşık 3 yıldır müvekkilleri tarafından defalarca satış işlemlerini yapması talep edilmesine rağmen tasfiye memuru tarafından taşınmazın satışının yapılmasına dair herhangi bir işlem yapılmadığını ve üzerine düşen işlemleri yapmadığını, bununla birlikte tasfiye memurunun mali müşavir olmasına rağmen şirketin vergi borçları ve şirketin diğer mali yükümlülükleri hakkında bir bilgi vermediğini, borçların önemli kısmının tasfiye memurunun göreve başlaması ile de mevcut olan borçları olduğunu, Tasfiye memuru atanmasına karar verilen … 15. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …Esas,…Karar sayılı dosyasınki beyanında herhangi bir ücret talep etmemesine rağmen; müvekkilleri tarafından tasfiye memuruna haricen ücret ödendiğini , buna rağmen gerekli işlemlerin yapılmadığını, Şu anda tasfiye memuru dışında şirket hakkında işlem yapmaya herhangi başka bir kişinin yetkisinin olmamasının şirket açısından risk oluşturduğunu, müvekkilleri nezdinde tasfiye memuruna güvenilirlik unsurunun ortadan kalktığını belirterek, tasfiye memurunun azledilerek dilekçelerinde belirtilen tasfiye memuruları ile değiştirilmesini talep etme zorunluluğu hasıl olduğunu belirterek, … 15. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …Esas, …Karar sayılı dosyasından atanan tasfiye memuru … Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler odasına kayıtlı … T.C kimlik numaralı …’in tensip kararı ile birlikte tedbiren yetkilerinin kaldırılmasını ve yapılacak inceleme sonucu azledilerek bu görevine son verilmesini, müşterek imza ile görevli olmak üzere yeni tasfiye memuru olarak … TC kimlik numaralı …’un ve … Pasaport Numaralı …’nin atanmasını, verilen kararın … Ticaret Sicil Müdürlüğü’ne bildirilerek tescil ve ilanına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili 25/05/2022 tarihli dilekçesi ile zuhulen tasfiye memuru …’in dosyada taraf olarak gösterilmediğini, HMK 124/4 Maddesi gereğince … Şirketi Tasfiye Memuru …’in davalı olarak dosyaya kabulünü, dava dilekçesinin ve tensip tutanağının Tasfiye Memuru …’e tebliğine karar verilmesine talep etmiştir.
CEVAP : … vekili 14/07/2022 tarihli cevap dilekçesinde özetle, açılan bu davaya karşı hem usul hem de esastan itirazlarının mevcut oduğunu, öncelikli olarak dava dilekçesinde davacıların yurt içinde yerleşim adreslerinin bulunmadığını, Davacıların sadece isimlerinin yazılı olup resmi bir tebligat adresi bulunmamakta sadece vekillerinin adreslerinin yazdığını, HMK 119. Maddesindeki düzenlemeye de aykırılık taşıdığını, Bu sebeple bu eksikliğin giderilmesini talep ettiklerini, Tasfiye memuru olan müvekkilinin görevi süresince bir çok konuda … Şirketinin yetkilileri olan davacılara tebligat yapabilmek için resmi tebligat adresine ulaşmaya çalışmışsa da ulaşamadığını, Müvekkilinin atanmış olduğu tasfiye memurluğu görevini layıkıyla yaptığını, müvekkili …’in çoğunlukla yabancı yatırımcılara, uluslararası kişi ve kurumlar ile …. Başkonsolosluğu gibi resmi kurumlara mali müşavirlik hizmeti veren kariyeri ortada olan başarılı bir mali müşavir olduğunu, mahkemece bu göreve atandığı günden beri tasfiye memuru olarak yapması gereken işlem ve bilgilendirmeleri layıkıyla yerine getirdiğini, davacıların iddia ettiği gibi firma yetkililerine şirketin vergi borçları ve şirketin mali yükümlülükleri hakkında bilgi vermediği iddiasının gerçek dışı olduğunu, Şirkete ait malvarlığıyla ilgili ecrimisil borçları ve bu sorunların çözümü içinde defalarca uyarılarda bulunduğunu, kendisinin göreve atanmasından çok önce doğan kendisinin oluşmasında hiçbir kusur ve ilgisinin bulunmadığı borçların yapılandırması içinde yoğun çaba sarf ettiğini, müvekkilinin düzenli olarak firma yetkililerine mail yoluyla sunmuş olduğu raporlarla taşınmazın durumunu ve borç yükümlülüklerinden bahsettiğini, Bilgi verilen kişiler arasında firmanın ve yetkililerin resmi vekalet verdiği ve huzurdaki davada tasfiye memurluğuna aday gösterilen …’un da bulunduğunu, Bu kişiye müvekkili tarafından taşınmazın sorunları ve borçları hakkında bilgi verilmiş ve kamuya karşı olan ecrimisil borçlarının ödenip kapatılması gerektiğinin anlatıldığını, Davalı müvekkilinin sadece tasfiye memuru adayına değil firma sahiplerinin gerek … avukatları gerekse yurt içindeki avukatlarına da konuyu izah ettiğini, Bahse konu firmanın 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunun düzenlemelerine uymayarak sermayesini 10.000,00TL’ye yükseltmediğini, bunun üzerine firmanın 07.07.2014 tarihinde Ticaret Sicilinden resen terkin edildiğini, Firmanın Ticaret Sicilden terkin işlemleri sırasında davalının hiç bir ilgisinin olmadığını, 2018 yılının ilk aylarında müvekkili ile irtibata geçildiğini ve firmanın mali müşaviri olarak res’en kapatılmış olan şirketin vergi beyannamelerini beyan etmesi için anlaşıldığını, Daha sonra ticaret sicilden terkin edilmiş olan şirketin yeniden faaliyete geçirilmesi için çalışma yapmasının istenildiğini, Terkinden itibaren dört yıldan fazla bir süre geçmiş ve mal varlığının hazineye devir tarihine bir yıldan az kalmışken müvekkilinin gerekli çalışmaları yapıp ihya davasının açılmasını sağlamış ve şirketin mal varlığının hazineye devrini engellediğini, … 15. Asliye Ticaret Mahkemesinin …E.-…K. Sayılı dosyasıyla ihya davası açıldığını, Şirket yetkililerinin de bilgisi dahilinde tasfiye memuru olarak Serbest Muhasebeci Mali Müşavir …’in atanması istenmiş mahkemede uygun görerek 14.02.2019 tarihli ilamıyla …’i tasfiye memuru olarak atandığını, Mahkemece verilen bu kararın tam ihya niteliğinde olmayıp yalnızca … İli, …. İlçesi, 30K4c pafta, 2269 ada 1 parsel sayılı taşınmazın satışı ile münhasır olmak üzere verilen bir karar olduğunu, Dava konusu olan taşınmazı mülkiyetinde tutan …Şirketi iki ortaklı bir şirket olup … %99 oran ile büyük ortak … ise %1 hissedar olarak küçük ortak olduğunu, müvekkili tasfiye memurunun satışda gayrimenkulun değerinin tam gösterilmesini ve harç ve vergilerin tam ödenmesini, devletin zarara uğramaması için gerekli özeni gösterdiğni, Firma yetkililerince taşınmazın satışının yapılması istenen ortakta %1 hissesi bulunan … olduğu, %1hisseli olan ortağa satışın yapılmasına dair taleplerde 17.12.2020 tarihli mail ile davalı müvekkiline iletildiğini, davalı tasfiye memuru olarak firmaya karşı sorumlu olmasının yanında kamuya karşıda sorumlu olduğunun bilincinde olarak, Harç ve vergiler konusundaki hassasiyetide bu sebepten olduğunu, Taşınmazın satışı için gerekli işlemlere başlayan tasfiye memurunun araştırmalar yaptıkça firmanın ve taşınmazın bir çok konuda sorunlu olduğunu görduğunu, Bu sorunların çözümleri için bir çok yere başvuru yaptığını ancak çözüm üretemediğini, Davalının tasfiye memuru olarak atanmasında görevi ve tanımı mahkemece belirtildiğini, ancak şirket sahipleri her durumda davalıyı aramakta ve adeta şirketin mesul müdürü ve kişisel çalışanları gibi davranarak ona görevinden daha fazla sorumluluk yüklediklerini, Davalı müvekkilinin tasfiye memuru olarak atanmasına rağmen şirket yetkililerinin kendisine karşı şeffaf bir tutum göstermediklerini, davalının tasfiye memuru olması sonrasında geçen zaman içinde 21.05.2019 günü şirket sahiplerinin yetkilendirdiği … adlı kişiden kendisine gelen telefon ve mesajlarla şirket üzerinde görülen taşınmaz arsanın üzerine yapılı olan villanın … AŞ ile sorunları olduğunu öğrendiğini, sürekli olarak bahse konu arsa üzerinde sorunlar çıktığını, Şirkete ait taşınmazın üzerinde davalı müvekkilinin tasfiye memuru olarak atanmasından çok öncesine dayanan ecrimisil borçları mevcut olduğunu, Şirket sahipleri tarafından bu konuda kendisine hiç bir bilgi verilmediğini, Davalı müvekkile hiç bir bilgi verilmediği gibi sürekli olarak da taşınmazın %1 hisseli ortağa satışının yapılmasının istenildiğini, ecrimisil borcunun şirket sahiplerinin onayıyla 7256 Sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması Hakkında Kanuna dayanarak yapılandırmak için müracaat eden müvekkilinin bu girişimiyle ecrimisil borcunu yarısından daha fazla oranda düşürdüğünü, Peşin ödemeyle 397.848,36TL ye kadar düştüğünü, Yapılandırma sonrasında düşülen ve firmanın ödemeyi kabul etmesi sonrasında indirilmiş tutar üzerinden ecrimisil borcu olan 397.848,36TL’yi 29.11.2020 tarihinde ödemeye giden ve … Valiliği Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğüyle görüşen davalı müvekkilinin kurum yetkilileriyle görüşmesinde ecrimisil borcunun bu ödemeyle kapatılamayacağını ödenen tutarın sadece 2010 yılı başı ile 19.02.2014 yılları arasında tahakkuk eden ecrimisil borcu olduğunu öğrendiğini, Şirketin res’en kapatıldığı için geçmişte hukuken ve ilgili arazinin kamulaştırılması durumu oluşacağı sebebiyle tahakkuk ettirilemeyen ecrimisil borçlarının şirketin ihya edilmesi nedeniyle tahakkuk edildiğini, Davalı müvekkilin de tasfiye memuru olarak atanmasıyla borç ihbarnamelerinin davalıya tebliğ olduğunu, …Ltd. Şti ye ait olan taşınmazın üzerine yapılan taşkın yapının hazine arazilerinin bulunduğu 2271 ada 1 parsel ile 2268 ada 1 parsele tecavüzünün devam ettiğini 17.03.2015 ile 10.03.2020 tarihleri arasında tahakkuk etmiş olan 432.520,25TL’lik ecrimisil borcunun daha olduğunu davalıya tasfiye memuru sıfatıyla elden tebliğ yaptıklarını, Tebliğ olunan bu borç tutarı da yine firmanın Birleşik Arap Emirliklerindeki avukatı olan ve sürekli iletişim halinde olunan … bilgi verildiğini, Firma sahiplerinin taşınmaza ait olan bu ecrimisil borçlarını bilmelerine rağmen sürekli olarak taşınmazın satışının yapılmasını talep ettiklerini, Tasfiye memuru olarak davalı müvekkilin bu borçlarla birlikte satış yapılması durumunda şahsi sorumluluğu da olacağını, Davalı müvekkil görevi ve sorumluklarının yanında kamunun zarara uğratmamasını istemediğini, Türk Ticaret Kanununda tasfiye memurlarıyla ilgili düzenlemelerin yapılmış olup tasfiye memurunun sorumluluğununda düzenlendiğini, 17.06.2022 tarihi itibariyle …Ltd.Şti nin güncel ecrimisil borcu 1.893.099.23TL olduğunu, Davacıların dava dilekçesi ekinde mahkemeyi yanıltma amacıyla borçları düşük gösterme yoluna gittiklerini, Bu kadar yüksek miktarda haksız işgal sebebiyle borcu olması ve tasfiye memurunun şirket ve kamuya karşı sorumlulukları kanunla düzenlemiş olmasına rağmen şirket yetkililerinin bahsedilen bu borçların ödenmeden taşınmazın satışının yapılmasını talep ettiklerini, huzurdaki davada davacılar tarafından tasfiye memuru olarak atanılması istenen şahıslardan …’ da 2021 yılının Ağustos ayında davalı müvekkille şirket yetkililerin talebi ve onaylı vekaletiyle temasa geçip konu hakkında bilgi almak istediğini, Şirket sahiplerince sunulan vekalet sebebiyle görüşmeyi kabul eden müvekkilinin konu hakkında bilgi verdiğini, ancak bilgi talebinde bulunan …’un sadece bilgi istemediğini, firmanın borçlarını kapatmadan satış yapılmasını da istediğini, Davalı müvekkilinin var olan borçların yapılandırıldığını ve indirimli olarak ödenebileceğini … bildirmesine rağmen bu borçların ödenmesi için herhangi bir çaba gösterilmediğini, Borç hakkında bilgisi ve ödeme yapılması için yetkisi olmasına rağmen bunun için bir girişimde bulunmayan tasfiye memuru adayı …tasfiye memuru olması halinde görevi nasıl yapacağı ve kamu alacağına karşı sorumluluğu ise şüpheli olup muammalı bir durum oluşturulduğunu öte yandan Tasfiye memuru olmaya aday olan … ise Türk vatandaşı olmayıp Türkiyede ikametgahı bile olmadığını, Bu kişinin de tasfiye memuru olmasının sakıncalı olduğunu, uzun süredir bu görevi yapan müvekkiline şirket tarafından bir ödeme de yapılmadığını, Dava dilekçesinde davalı müvekkilin haksız bir şekilde ödeme talep ettiği yazılsa da müvekkilinin şu ana kadar vermiş olduğu emeğin ve kendisine verilen görev dışında yapmış olduğu çalışmaların karşılığını istediğini, Şirket sahibi davacıların Birleşik Arap Emirliklerinin kraliyet ailesine mensup olması nedeniyle Birleşik Arap Emirliği İstanbul Başkonsolusluğu ile birden fazla kez iletişime geçildiğini, bilgi ve belge talebinde bulunulduğunu, Birleşik Arap Emirlikleri Dış İşleri Bakanlığı’nın Türkiye Cumhuriyeti Dış İşleri Bakanlığı’ndan talep etmesi nedeniyle konu Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı’na intikal ettiğini, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı’na bağlı olan Milli İstihbarat teşkilatı ilgili şirket ve taşınmazın durumunun ne aşamada olduğunu müvekkiline sorulduğunu ve bilgi alındığını, İşini doğru yapmanın güveniyle müvekkilinin kendisine yöneltilen soruları yanıtladığını, Milli İstihbarat Teşkilatınca sorgulanacak kadar önemli olan bir süreçte davalının görevine sadık olduğu ve basiretli bir şekilde görevini yerine getirdiğinin anlaşıldığını, Yapılan sorgulama ve inceleme sonrasında müvekkili nezdinde şüpheli hiç bir durumla karşılaşılmadığını ve hiç bir suçlama atfedilmediğini, Davalı müvekkilinin davacıların bir çok yetkilisi ile görüştüğünü ve bilgi paylaşımında bulunduğunu, Son olarak … tarafından arandığını ve müvekkilden bir rapor istediğini, Müvekkil …’in 20.01.2022 tarihinde konu hakkında açıklamalar ve raporunu içeren maili gönderdiğini, Sonrasında yüz yüze …. başkanlığında yapılan ve firmanın Türkiyedeki avukatlarının da katıldığı toplantıda müvekkilinin elinde bulunan belge asıllarının hepsini görmüş olduğu vekaletnameye istinaden … teslim ettiğini, Teslim edilen evrakların 08.02.2022 tarihli tutanakla imza altına alındığını, Şirkete ait bütün belge, defter, rapor, fatura, ödeme makbuz ve dekont asılları incelenme talebiyle Türkiyedeki avukatları olan … Hukuk Bürosunun avukatları ve …vekalet karşılığında teslim edildiğini, evrakların hepsinin … adlı bir avukata teslim edildiği, Baro kayıtlarınca evrakların teslim edildiği … olan …ile huzurdaki davanın davacı vekili olan …’nın aynı ofiste çalıştığını, Evrakların asıllarının davacı vekilinde olduğunu, Tüm bilgi ve belgelerin kendilerine geçtiğini, davacıların iddia ettikleri gibi bilgi sahibi olmadıkları iddiasının asılsız olduğunu belirterek, adresleri belli olamayan davacıların adres bilgilerinin tamamlatılmasına aksi halinde HMKya göre davanın açılmamış sayılmasını, davalı müvekkili aleyhine açılan ve söz konusu tasfiye memurunun değişmesini gerektirecek bir hal olmadığı açılan bu haksız davanın reddini, dava sebebiyle oluşan yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin davacıya yükletilmesini talep etmiştir.
Davalı … Sicil Müdürlüğüne usulüne uygun tebligatın yapıldığı ancak cevap verilmediği görüldü.
DELİLLER VE GEREKÇE :
Dava, davalı tasfiye memurunun görevden azli ile yerine yeni tasfiye memuru atanmasına ilişkindir.
Taraflar arasındaki ihtilafın davacıların ortağı olduğu ve ihyasına karar verilmiş olan şirkete tasfiye memuru olarak atanmış olan davalı …’in azli için haklı sebepler olup olmadığı, tasfiye memurunun azline karar verilecek olması halinde yerine seçilecek tasfiye memurunun belirlenmesine ilişkin olduğu anlaşıldı.
Tasfiye Halinde … Şirketi’nin ticaret sicil dosyasının onaylı bir suretinin celp edilmiştir.
Davacı tarafça tasfiye memuru olan davalı …’in tasfiye memuru tarafından taşınmazın satışının yapılmasına dair herhangi bir işlem yapılmadığı ve üzerine düşen işlemleri yapmadığı, bununla birlikte tasfiye memurunun mali müşavir olmasına rağmen şirketin vergi borçları ve şirketin diğer mali yükümlülükleri hakkında bir bilgi vermediği ileri sürülmüş olup, tasfiye memuru tarafından sunulan belgeler göre, tasfiye memurunun şirketin vergi borçları ile ilgili gerekli tahakkuk işlemlerini yaptığı, taşınmazın satışına ilişkin yapılması gereken işlemlere ilişkin prosedür ve yapılacak masraflara ilişkin olarak gerekli araştırmalarını yaptığı ve bunu mail yolu ile davacı taraflara/temsilcilerine bildirdiği, davacılar tarafından bu prosedüre göre tasfiye memuruna işlemlerin devamı yönünde bir bildirimlerinin olmadığı, netice olarak davalı tasfuye memurunun görevden alınmasını gerektirir haklı bir sebep olmadığı kanaati ile davanın reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM : Açıklanan nedenlerle;
1-Davanın REDDİNE,
2-Harç peşin alındığından yeniden belirlenmesine yer olmadığına,
3-Davacının yaptığı yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı kendini vekille temsil ettirdiğinden lehine Asgari Ücret Tarifesi gereği 5.100,00 TL ücret takdirine, bunun davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine
Dair, huzurda bulunan taraf vekillerinin yüzlerine karşı, diğer tarafların yokluğunda, kararın tebliğinden itibaren iki haftalık kesin süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.19/07/2022

Başkan …
E-imza
Üye …
E-imza
Üye …
E-imza
Katip …
E-imza