Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/506 E. 2023/213 K. 17.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2022/506 Esas
KARAR NO :2023/213

DAVA:Tazminat (Sigorta Ödemesine Dayanan Rücuen)
DAVA TARİHİ:01/10/2015
KARAR TARİHİ:17/03/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Sigorta Ödemesine Dayanan Rücuen) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket tarafından dava dışı …’a ait işyerinin … no’lu İşyeri Sigorta Poliçesi ile sigorta edildiğini, dava dışı sigortalı … tarafından imal edilen muhtelif firma etiketli bayan kabanları muhtelif tarihlerde ilik, düğme, son ütü gibi finiş olarak tabir edilen işlerin yapılması için davalı şirkete teslim edildiğini, ancak, söz konusu bayan kabanları davalı şirketin işyeri adresi olan … mah., … Sk., no:4 …/… adresinden 06/10/2014 tarihinde çalındığının tespit edildiğini, bu nedenle müvekkili şirket sigortalısının ağır zarara uğradığını, söz konusu hadise sebebiyle müvekkilii şirket tarafından yaptırılan ekspertiz sonucu 83.984,00 TL tutarından hasar tespit edildiğini, bu hasar miktarının 21/11/2014 tarihinde sigortalıya ödendiğini, hasar tazminatını ödeyen müvekkili şirketin, sigortalısının hukukuna halef olduğundan bu kanuni halefiyete dayanılarak dava açılması zorunluluğu olduğunu, davalı şirketin sigortalıya ait bayan kabanı emtiasında meydana gelen hasardan dolayı hukuken sorumlu olduğundan, davalı ile harici görüşmelerden bir netice alınamadığından iş bu davanın zaruri olduğunu, 83,984,00 TL tazminatın fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kayıdyla ödeme tarihi olan 21/11/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi, yargılama gideri ve avukatlık ücretiyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; 06/10/2014 günü meydana gelen hırsızlık olayı sebebiyle müvekkile ait işyerinden çeşitli tekstil ürünlerinin çalındığını, bu ürünlerin içerisinde davacı sigorta şirketinin sigortalısına ait malların bulunduğunun anlaşıldığını, davacının bu ürünler için sigortalısına sigorta kapsamında ödeme yaptığının anlaşıldığını, olay ile ilgili İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2015/… soruşturma numaralı dosyasında bütün bilgi ve belgelerin bulunduğunu, davacı sigorta şirketinin dava konusu tekstil ürünlerine sigorta işlemi tesis ederken müvekkiline ait iş yerinin fotoğraflarını çekip iş yerinin uygunluğunu tespit ettiğini, buna mukabil sigortalısı Sena Giyim-…’a ait malları sigorta ettiğini, hırsızlık olayına binaen ikame edilen bu dava ile müvekkilinin oluşan zarar ile ilgili hiç bir kusur ve sorumluluğunun bulunmadığını, bu nedenlerle haksız ve mesnetsiz olarak ikame edilen davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, hırsızlık olayı sebebiyle davacı sigorta şirketi tarafından dava dışı sigortalıya yapılan tazminat ödemesinin TTK’nın 1472. maddesi gereğince rücuen tahsili istemine ilişkindir.
Dava dilekçesi, cevap dilekçesi ve sair tüm evraklar hep birlikte incelenmiştir.
Davanın açıldığı …. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/… esas sayılı dosyası üzerinden yapılan yargılama sonucunda, 20/03/2018 tarihinde 2018/68 karar sayılı karar ile, dosya kapsamında düzenlenen kusur raporu da dikkate alınarak davalının hırsızlık olayında kusuru bulunmadığından bahisle davanın reddine karar verildiği, kararın istinaf edilmesi üzerine, istinaf mahkemesince davada görevli mahkemenin tespiti için gerekli araştırma yapılarak görev hususunda karar verilmesi gerektiği gerekçesi ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırıldığı, dosyanın …. Asliye Hukuk Mahkemesine yeniden tevzi edilmesi ile mahkemenin 2021/103 esasına kaydedildiği ve istinaf ilamı doğrultusunda yapılan araştırma sonucunda davanın ticari dava olması sebebiyle, 24/03/2022 tarih 2021/… Esas, 2022/… Karar sayılı ilamı ile görevsizlik kararı verildiği, 10/05/2022 tarihinde kesinleşmesi üzerine dosyanın Mahkememize tevzi edildiği anlaşılmıştır.
…. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/… esas sayılı dosyası üzerinden yapılan yargılamada alınan 05/01/2018 tarihli kusur raporunda özetle;
“…Davalı şirkete ait işyerinin … … Sokak üzerinde bulunduğu, uydu fotoğraflı harita bilgisi veren bttps://yandex.com.tr/harita/ web adresinden elde edilen görüntü ve tespitlerde anılan sokağın kavşak oluşturduğu Osmanoğlu Sokak üzerinde alışveriş mekanları bulunduğu, hırsızlık olayının gerçekleştiği … Sokak 2 sayılı binaya … Sokak üzerinden de giriş yapıldığı, anılan girişte … Market isimli yerin bulunduğu belirlenmiştir. Ayrıca hırsızlığın gerçekleştiği günün 2014 yılında Kurban Bayramı 3. günü olduğu anlaşılmıştır.
Dosyada mevcut fotoğraflardan ve kolluk tarafından düzenlenen olay yeri inceleme raporundan hırsızlık olayının gerçekleştiği işyerinin camlarının kepenkle kapatılmış olduğu ayrıca demir parmaklıkların bulunduğu, hırsızlık amaçlı giren meçhul şahısların sokağa bakan alüminyum pencere demir parmaklığım keserek camını kırarak/çıkararak içeriye girmiş oldukları ve malları çıkardıkları kabul edilmiştir.
Bu tespit ve kabul edilen olay öyküsü birlikte değerlendirildiğinde; konfeksiyon ürünlerinin son imalat ve ütü işlemleri için kullanılan bir mekanda alınması gereken fiziki koruma önlemlerinin alındığı değerlendirilmiştir. Davalının cevap dilekçesinde belirttiğine göre de davacı sigorta şirketinin de poliçe düzenleme aşamasında malların muhafaza edildiği bu işyerini incelediği ve güvenlik şartlarında bir değişiklik olmadığı anlaşılmaktadır.
Davaya konu işyerinde alarm sistemi ve kamera güvenlik sistemi bulunmadığı, taraflarca da bu yönde bir talep olmadığı tespit olunmakla birlikte, günümüz koşullarında elektronik güvenlik sistemlerinin yaygın kullanımı ve hırsızlık yapmak isteyenler bakımında caydırıcı etkisi bilinmekte olup, bu yönde bir tedbirin alınmayışının güvenlik zaafiyeti olarak nitelenebileceği, ancak yapılan işin mahiyeti, muhafaza edilen malların kıymeti, işyerinin tenha bir yerde olup olmamasına göre yapılan değerlendirmede, somut işyeri bakımından bu zaafiyetin münhasıran belirleyici olmayacağı, düşük derecede risk olarak kabul edilebileceği görüşü benimsenmiştir. Çünkü yukarıda değinildiği üzere anılan işyerinin, bulunduğu kavşakla insan geçişlerinin yoğun olduğu, üst tarafında … Market gibi bir alışveriş mekanı bulunduğu, ayrıca işyerinde muhafaza edilen kıymetlerin parça mallardan oluştuğu ve birim fiyatları itibarıyla kıymetli kabul edilmemekle parça malların birlikte topluca kıymet arz eden nitelikte olduğu, malların topluca çalınmasının da fazlaca zaman alacağı ve birkaç kişinin birlikte hareketi ile hırsızlığın gerçekleşebileceği hususları birlikte düşünüldüğünde, elektronik güvenlik sistemi ile önlem alınmamasının düşük derecede risk olarak değerlendirilmesinin mümkün olduğu sonucuna varılmıştır.
SONUÇ VE KANAAT: Yukarıdaki tespitler ışığında, bu hırsızlık olayının meydana gelmesinde;
Davalıya ait işyerinde alınan fiziki güvenlik (kepenk ve demir parmaklıkların) önlemlerinin yeterli kabul edilebileceği, ancak günümüzde yaygın olarak kullanılan alarm sistemi ve kamera güvenlik sisteminin bulunmayışının, işyerinin bulunduğu konum ve muhafaza edilen malların kiymetleri itibarıyla bu eksikliğin düşük derecede risk oluşturabileceği, bu sebeple de … VE KUYUMCULUK SAN.TİC, LTD.ŞTİ.’ nin % 20 oranında kusurlu olduğu, kanaatine varılmıştır.” şeklinde tespit ve görüş bildirilmiştir.
Davacı vekili tarafından daha evvel görevsizlik kararı veren mahkemece alınan kusur raporuna itiraz edilmiş olduğu ve yeniden kusur rapor alınmasına yönelik talepte bulunulmuş ise de itiraza konu kusur raporunun dosya kapsamına göre özellikle de olay yeri inceleme tutanağı ve CD inceleme tutanağına göre denetime elverişli olması sebebiyle yeniden kusur raporu alınmasına yönelik talebin reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
Dava dayanağını, Türk Ticaret Kanununun 1472. maddesinde bulmaktadır. Türk Ticaret Kanunun 1472. maddesi halefiyet başlığı altında, sigortacının, sigorta tazminatını ödediğinde hukuken sigortalının yerine geçeceğini, sigortalının, gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hakkın, tazmin ettiği bedel kadar sigortacıya intikal edeceğini hüküm altına almıştır.
Somut olayda, davalıya ait işyerinin camlarının kepenkle kapatılmış olduğu, ayrıca demir parmaklıklarının bulunduğu, hırsızlık amacıyla işyerine giren kimliği meçhul kişilerin sokağa bakan alimünyum pencere demir parmaklıklığı keserek ve camı kırarak-çıkararak içeri girdikleri, olayın gerçekleştiği günün 2014 yılı Kurban Bayramının üçüncü günü gecesi olduğu, ancak, alarm sistemi ve kamera güvenlik sisteminin bulunmadığı belirlenmiş,emniyet mensubu bilirkişi alarm sistemi ve kamera güvenlik sistemi bulunmaması nedeniyle davalıya %20 oranında kusur hükmedilebileceği görüşünü bildirmiş ise de; davalı bir işyeri çalıştırmakta olup, işyerinin kepenklerinin bulunduğu, camlarda demir parmaklıklar bulunduğu anlaşılmış, bir işyerinde alınması gereken makul ölçüde tüm tedbirlerin alındığı anlaşılmıştır.
6098 sayılı TBK’nın 49. maddesine göre, hukuka aykırı kusurlu bir fiille başkasına zarar veren kimse bu zararı tazmine mecburdur. Böylece haksız fiilden sorumluluk, tazminat borcunun kaynağını oluşturmaktadır. Haksız fiil sorumluluğunda genel davranış kurallarına aykırılık söz konusu olmaktadır. Özel bir sorumluluk hükmüyle düzenlenmemiş olup bütün hallerde bir kimse için haksız fiil sorumluğunun söz konusu olması, 6098 sayılı TBK’nın 49′ deki şartların gerçekleşmesine bağlıdır. Diğer bir deyişle, ayrık bir düzenleme bulunmadığı kusur sorumluluğu hallerinde 6098 sayılı TBK’nın 49. ve devamında yer alan esaslar uygulanır.
Madde 49- Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür.
Zarar verici fiili yasaklayan bir hukuk kuralı bulunmasa bile, ahlaka aykırı bir fiille başkasına kasten zarar veren de, bu zararı gidermekle yükümlüdür. Düzenlemesi mevcuttur. Haksız fiil sorumluluğunun ortaya çıkabilmesi için gerekli olan ikinci koşul, zarara sebebiyet veren hukuka aykırı fiilin, fail tarafından kusurlu olarak yapılmış olmasıdır. Kusur, hukuk düzeninin kurallarının bilerek ve isteyerek yada ihmal sebebiyle ihlal edilmesi gerekecektir.Kusurun kanunlarımızda tanımı yapılmamıştır. Uygulama ve öğretide kabul görmüş tanıma göre; kusur, hukuk düzenince kınanabilen davranıştır. Kınamanın nedeni, başka türlü davranma olanağı varken ve zorunlu iken, bu şekilde davranılmayarak, bu tarzdan sapılmış olmasıdır. Kısacası; kusur, genel tanımıyla, hukuk düzeni tarafından bir davranış tarzının kınanması olup; bu kınama, o davranışın belirli koşullar altında bireylerden beklenen ortalama hareket tarzından sapmış olmasından kaynaklanır.
Haksız fiil öğretide hukuka aykırı zarar verici fiil olarak tanımlanmakta ve unsurları; hukuka aykırı fiil, zarar, kusur ve illiyet bağı olarak belirlenmektedir. Buna göre haksız fiilden bahsedebilmek için hukuka aykırı bir fiil bulunmalı, bu fiil bir zararın doğması neden olmalı, zarara neden olan kişinin kusurlu bulunması ve zarar ile kusur arasında illiyet bağının olması gerekmektedir.
Bu beş unsurun varlığı halinde zarar veren kişi fiilden dolayı zarara uğrayan kişi ya da kişilerin maddi zararlarını karşılamak durumundadır. Türk Medeni Kanunu’nun 6. maddesine göre haksız fiilin unsurlarını ispat etme yükü davacıdadır. Davacı zararın haksız fiili ile gerçekleştiğinin diğer söylemle zarar ile haksız fiil arasındaki illiyet bağını ispat etmek durumundadır.
T.B.K ‘nun 50. maddesi “Zarar gören, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altındadır. Uğranılan zarar miktarı tam olarak ispat edilemiyorsa hakim, olayların olağan akışını ve zarar görenin aldığı önlemleri göz önünde tutarak, zararın miktarını hakkaniyete uygun olarak belirler” şeklindedir.
Yukarıda açıklanan yasal mevzuat ışığında somut olaya bakıldığında; öncelikle davalının sorumluluğuna gidilebilmesi için bir zararın varlığı ve bu zararın davalının kusuru ile hukuka aykırı bir fiili sonucu meydana gelmiş olması gerekmektedir. Zararın varlığı konusunda herhangi bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Uyuşmazlık, davalıya kusur yüklenip yüklenilmeyeceği konusundadır. Yukarıda ayrıntılarına yer verilen rapor ile de tespit edildiği üzere, davalı tarafça iş yerinde gerekli önlemlerin yeterli seviyede alınmış olduğu, iş yerinde alarm sistemi ve kamera güvenlik sisteminin bulunmaması nedeniyle davalıya %20 oranında da olsa kusur izafesinin mümkün olmadığı kanaatine varılmış olması sebebiyle davalı yönünden haksız fiil sorumluluğunun şartlarının oluşmadığından davanın reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda ayrıntılı olarak izah edildiği üzere;
1-İspatlanamayan davanın REDDİNE,
2-Harçlar yasası uyarınca alınması gereken 179,90-TL ilam harcının peşin alınan 1.434,24-TL’den düşümü ile bakiye 1.254,34‬-‬TL’nin karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
3-Davacının yaptığı yargılama giderlerinin üstünde bırakılmasına
4-Davalı kendini vekille temsil ettirdiğinden lehine Asgari Ücret Tarifesi gereği 13.437,44-TL ücret takdirine, bunun davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine
5-Karar kesinleştiğinde ve talep halinde artan gider avansının ilgili tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda, kararın tebliğinden itibaren iki haftalık kesin süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.17/03/2023

Katip …

Hakim …