Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/279 E. 2022/560 K. 25.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2022/279 Esas
KARAR NO :2022/560

DAVA:İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ:26/01/2021
KARAR TARİHİ:25/05/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davaya konu yapılan çalışma /kazı esnasında gerekli dikkat ve özenin gösterilmemesi nedeniyle, davalı Borçlu tarafından; 07.10.2019 tarihinde, … – … mah – Yalı cad. No : 20 adresi önünde yapılan çalışma sırasında, müvekkil şirket enerji dağıtım altyapısına 5.717,40 TL, 15.11.2019 tarihinde, … – … mah – … caddesinde yapılan çalışma sırasında, müvekkil şirket enerji dağıtım altyapısına 2.331,61 TL, 27.11.2019 tarihinde, … – … sok. No : 25 adresinde yapılan çalışma sırasında, müvekkil şirket enerji dağıtım altyapısına 7.774,34 TL, 28.11.2019 tarihinde, … mah – …sokak kesişiminde yapılan çalışma sırasında, müvekkil şirket enerji dağıtım altyapısına 22.993,79 TL, 12.11.2019 tarihinde, …mah – … sok. No : 51 önünde yapılan çalışma sırasında, 2.317,96 TL, 04.01.2020 tarihinde, … – … mah – 75 / 2 sok. No : 52 adresinde yapılan çalışma sırasında, Müvekkil şirket enerji dağıtım altyapısına 3.290,13 TL tutarında hasar ver söz konusu hasarların müvekkil Şirketin, yüklenici şirketi tarafından giderildiğini, söz konusu hasarların; malzeme + montaj +işçilik + hasardan kaynaklanan diğer hasarlardan ( enerji kesintisi ) ibaret olduğunu, anılan hasar bedellerinin ödenmemesi üzerine, hasar tarihinden takip tarihine kadar işlemiş faiz de dahil olmak üzere, davalı borçlu aleyhine, toplam 36.783,20 TL’ nin tahsili amacıyla, ilamsız takibe geçilerek borçluya ödeme emri gönderildiği, ancak ödeme emrini tebellüğ eden borçlunun; takibe konu borca, borç miktarına, faize, faiz oranına ve ferilerine külliyen itirazla takibi durdurduğunu, borçlu tarafınca takipler durdurulmuş ise de itirazının haksız ve dayanaksız olduğunu, davalı her ne kadar borcunun bulunmadığı nedeniyle borca itiraz etmiş ise de icra takibine konu alacağın davalının kusuru nedeniyle oluştuğunu, tüm bu nedenlerle davalı borçlu tarafından …. İcra Müdürlüğü – …; …. İcra Müdürlüğü – …; …. İcra Müdürlüğü – …; …. İcra Müdürlüğü – … ve …. İcra Müdürlüğü – … sayılı dosyalara yapmış bulunduğu haksız ve yersiz itirazların iptali ile takiplerin devamına karar verilmesini, davalı – borçlu aleyhine hükmolunacak meblağların, %20 sinden az olmamak kaydıyla, davalı borçlunun; icra inkar tazminatına mahkum edilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Dava ve davada talep edilen tüm hususların, haksız ve kötü niyetli olduğunu, dolayısıyla davanın, hem usulden ve hem de esastan reddi gerektiğini, dava konusu hasarların, müvekkil İdare çalışmaları sonucu meydana geldikleri hususlarının ıspata muhtaç bulunduğunu, İBB ve ilgili Belediyelerden gelecek cevaplar neticesinde, dava konusu çalışmaların kimler tarafından ve hangi Kurum adına yapıldığı hususunun ortaya çıkacağını, İdareleri ile firmalar arasında imzalanan sözleşmelerin, 17. maddesinde; İnşaat İşleri Genel Teknik Şartnamesi -m.3.4- 10.1 – 10.2; Yapım İşleri Genel Teknik Şartnamesi – m.9 – 25 – 26 ve son olarak kanal birim fiyat tariflerine göre; her türlü kaza, hasar, şikayet, zarar ve ziyandan dolayı meydana gelecek hukuki ve cezai sorumluluğun; yüklenici firmalara ait olduğunun belirtildiğini, …. İcra Müdürlüğü – … sayılı dosya kapsamında ve 07.10.2019 tarihinde, … – … mah – Yalı cad. No : 20 adresinde yer alan binada, sadece rabit (Atıksu kanalı) tıkanıklığını giderme çalışması yapıldığını, bunun dışında her hangi bir kazı çalışmasının yapılmadığını, anılan çalışmanın yüklenicisinin ise … Yol Yapı San. Ve Tic. A.Ş. & …A.Ş. Adi Ortaklığı olduğunu, …. İcra Müdürlüğü – … sayılı dosya kapsamında ve 15.11.2019 tarihinde, … – … mah – … caddesinde yapılan çalışma sırasında, davacı’ ya ait alt yapı tesislerine verilen hasarın yüklenicisinin, … İş Ortaklığı olduğunu, …. İcra Müdürlüğü – … sayılı dosya kapsamında ve 27.11.2019 tarihinde, … – İstiklal mah – …sok. No : 25 adresinde yapılan çalışma sırasında, davacı’ ya ait alt yapı tesislerine verilen hasarın yüklenicisinin, … İnşaat San. Tic. A.Ş. & … San. ve Tic. İş Ortaklığı olduğunu, …. İcra Müdürlüğü – … sayılı dosya kapsamında ve 28.11.2019 tarihinde, … mah – G10 sokak adresinde, müvekkil… İnşaat Daire Başkanlığı tarafından kanal çalışması yapıldığını, ancak … Hasar Tutanağında belirtildiği gibi, … & … ve… &…sokak kesişimlerinde, müvekkil İdare tarafından her hangi bir çalışmanın ise yapılmadığını; …. İcra Müdürlüğü – … sayılı dosya kapsamında ve 12.11.2019 tarihinde, …mah – … sok. No : 51 önünde yapılan çalışma sırasında, davacı’ ya ait alt yapı tesislerine verilen hasarın yüklenicisinin, … İnşaat San. Tic.A.Ş. & … İnş. Asfalt Taah. Ve Tic. A.Ş. İş Ortaklığı olduğunu, …. İcra Müdürlüğü- … sayılı dosya kapsamında ve 04.01.2020 tarihinde, … – … mah – 75 /2 sok. No : 52 adresinde yapılan çalışma sırasında, davacı’ ya ait alt yapı tesislerine verilen hasarın yüklenicisinin, … İnşaat San. Tic. A.Ş. & … İnş. Asfalt Taah. Ve Tic.A.Ş. İş Ortaklığı olduğunu, davacının alt yapı tesislerinin, mevzuata uygun olup olmadığını, davacının kusurunun bulunup bulunmadığı, hasar bedeli olarak talep edilen tutarların, gerçek zarar / hasar bedeli olup olmadıkları hususlarının araştırılması gerektiğini, talep edilen hasar bedellerinin, gerçeğe uygunluğu şaibeli olup, gerçek hasar bedellerinin belirlenmesi gerektiğini, «4 Yargıtay – 7. HD – 2010 / 4477K sayılı Kararı gereği, gerçek zarar ilkesi kapsamında, genel işletme giderlerinden olan; personel veya eleman bedeli adı altında, işçilik ücretleri ile araç bedellerinin hasar hesabına katılamayacağını, asli işleri kapsamında …’ ın söz konusu işleri, kendi eliyle veya hizmet alım sözleşmesi imza ederek taşeron vasıtasıyla yürütmesinin, neticeyi değiştirmeyeceğini, davacı şirketin, eşik kesinti süresi aşım bedeli ile dağıtılamayan enerji bedeli olarak adlandırdığı bedeli de talep edemeyeceğini, davacının, alt yapı tesislerinin, Tedaş Şartnamelerine uygun düşmediğini, bu kapsamda; ikaz – uyarı amaçlı yazılı ve inşaat ( özel tuğla, kum örtüsü, uyarı şeridi vs. ) tedbirleri almadığını, dolayısıyla davacının kendi kusurunun da araştırılması gerektiğini, müvekkil şirketin davacıya kesinleşmiş borcu bulunmadığı gibi, temerrüdü de söz konusu olmadığından, olay tarihinden itibaren faiz talep edilmesinin hukuka aykırı olduğu, ancak dava tarihi itibariyle faiz talep edilebileceğini, bu durumda talep edilen faiz ve faiz oranını kabul etmediklerini, gerek alacağın likit olmaması ve gerekse takibe yapılan itirazın haksız olmaması nedeniyle, icra inkar tazminatı da talep edilemeyeceğini, alınacak nedenlerle, davanın; usul ve esastan reddine karar verilmesini, yargılama ücreti ve vekalet ücretinin davacı tarafa yüklenilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava dilekçesi, cevap dilekçesi ve sair tüm evraklar hep birlikte incelenmiştir.
Mahkememizde davanın, İİK’nın 67.maddesinde yer alan hükümlere dayalı olarak itirazın iptali davası olarak açıldığı anlaşılmıştır.
Dava dilekçesinde yer alan ait takip dosyası celp edilerek incelenmiş, davacı vekili tarafından dosyaya sunulan dava dilekçesinde, davacı şirkete ait tesislerde; farklı adres ve farklı tarihlerde meydana gelen hasarlara ilişkin olarak her bir hasar için ayrı ayrı davalı idare aleyhine icra takibi yapıldığı, takiplere itiraz edildiği, takip dosyalarının bir araya getirilerek itirazın iptali davası açıldığı anlaşılmıştır.
Dosyanın mahkememizin 2021/62 esasına kaydının yapıldığı, mahkememiz 06/04/2022 tarihli celse ara karar ile …. İcra Dairesinin …Esas sayılı icra dosyası yönünden davanın tefrikine karar verildiği ve işbu icra dosyası yönünden dava dosyasının tefrik edilerek bu esasa kaydedildiği anlaşılmıştır.
Öncelikle davalı idareye bakıldığında; 5393 sayılı Belediye Kanunu’nun “Tanımlar” başlıklı 3. maddesine göre bu Kanunun uygulanmasında; Belediye, belde sakinlerinin mahallî müşterek nitelikteki ihtiyaçlarını karşılamak üzere kurulan ve karar organı seçmenler tarafından seçilerek oluşturulan, idarî ve malî özerkliğe sahip kamu tüzel kişisini ifade eder.
5393 sayılı Kanun’un “Belediyenin görev ve sorumlulukları” başlıklı 14. maddesi şöyledir:
“Belediye, mahallî müşterek nitelikte olmak şartıyla;
a) İmar, su ve kanalizasyon, ulaşım gibi kentsel alt yapı; coğrafî ve kent bilgi sistemleri; çevre ve çevre sağlığı, temizlik ve katı atık; zabıta, itfaiye, acil yardım, kurtarma ve ambulans; şehir içi trafik; defin ve mezarlıklar; ağaçlandırma, park ve yeşil alanlar; konut; kültür ve sanat, turizm ve tanıtım, gençlik ve spor orta ve yüksek öğrenim öğrenci yurtları (Bu Kanunun 75 inci maddesinin son fıkrası, belediyeler, il özel idareleri, bağlı kuruluşları ve bunların üyesi oldukları birlikler ile ortağı oldukları Sayıştay denetimine tabi şirketler tarafından, orta ve yüksek öğrenim öğrenci yurtları ile Devlete ait her derecedeki okul binalarının yapım, bakım ve onarımı ile tefrişinde uygulanmaz.); sosyal hizmet ve yardım, nikâh, meslek ve beceri kazandırma; ekonomi ve ticaretin geliştirilmesi hizmetlerini yapar veya yaptırır. (Mülga son cümle: 12/11/2012-6360/17 md.) (…) (Ek cümleler: 12/11/2012-6360/17 md.) Büyükşehir belediyeleri ile nüfusu 100.000’in üzerindeki belediyeler, kadınlar ve çocuklar için konukevleri açmak zorundadır. Diğer belediyeler de mali durumları ve hizmet önceliklerini değerlendirerek kadınlar ve çocuklar için konukevleri açabilirler.
b) (…) Devlete ait her derecedeki okul binalarının inşaatı ile bakım ve onarımını yapabilir veya yaptırabilir, her türlü araç, gereç ve malzeme ihtiyaçlarını karşılayabilir; sağlıkla ilgili her türlü tesisi açabilir ve işletebilir; mabetlerin yapımı, bakımı, onarımını yapabilir; kültür ve tabiat varlıkları ile tarihî dokunun ve kent tarihi bakımından önem taşıyan mekânların ve işlevlerinin korunmasını sağlayabilir; bu amaçla bakım ve onarımını yapabilir, korunması mümkün olmayanları aslına uygun olarak yeniden inşa edebilir. (Değişik ikinci cümle: 12/11/2012-6360/17 md.) Gerektiğinde, sporu teşvik etmek amacıyla gençlere spor malzemesi verir, amatör spor kulüplerine ayni ve nakdî yardım yapar ve gerekli desteği sağlar, her türlü amatör spor karşılaşmaları düzenler, yurt içi ve yurt dışı müsabakalarda üstün başarı gösteren veya derece alan öğrencilere, sporculara, teknik yöneticilere ve antrenörlere belediye meclisi kararıyla ödül verebilir. Gıda bankacılığı yapabilir.
(Ek fıkra: 12/11/2012-6360/17 md.; Değişik: 12/7/2013-6495/100 md.) Belediyelerin birinci fıkranın (b) bendi uyarınca, sporu teşvik etmek amacıyla yapacakları nakdi yardım, bir önceki yıl genel bütçe vergi gelirlerinden belediyeleri için tahakkuk eden miktarın; büyükşehir belediyeleri için binde yedisini, diğer belediyeler için binde on ikisini geçemez.
(İptal fıkra: Anayasa Mahkemesinin 24/1/2007 tarihli ve E. 2005/95, K. 2007/5 sayılı Kararı ile. )
Hizmetlerin yerine getirilmesinde öncelik sırası, belediyenin malî durumu ve hizmetin ivediliği dikkate alınarak belirlenir.
Belediye hizmetleri, vatandaşlara en yakın yerlerde ve en uygun yöntemlerle sunulur. Hizmet sunumunda engelli, yaşlı, düşkün ve dar gelirlilerin durumuna uygun yöntemler uygulanır.
Belediyenin görev, sorumluluk ve yetki alanı belediye sınırlarını kapsar.
Belediye meclisinin kararı ile mücavir alanlara da belediye hizmetleri götürülebilir.
4562 sayılı Organize Sanayi Bölgeleri Kanunu hükümleri saklıdır.
(Ek fıkra: 1/7/2006-5538/29 md.) Sivil hava ulaşımına açık havaalanları ile bu havaalanları bünyesinde yer alan tüm tesisler bu Kanunun kapsamı dışındadır.”
5393 sayılı Kanun’un “Gelecek yıllara yaygın hizmet yüklenmeleri” başlıklı 67. maddesi şöyledir:
“Belediyede belediye meclisinin, belediyeye bağlı kuruluşlarda yetkili organın kararı ile park, bahçe, sera, refüj, kaldırım ve havuz bakımı ve tamiri; araç kiralama, kontrollük, temizlik, güvenlik ve yemek hizmetleri; makine-teçhizat bakım ve onarım işleri; bilgisayar sistem ve santralleri ile elektronik bilgi erişim hizmetleri; sağlıkla ilgili destek hizmetleri; fuar, panayır ve sergi hizmetleri; baraj, arıtma ve katı atık tesislerine ilişkin hizmetler; kanal bakım ve temizleme, alt yapı ve asfalt yapım ve onarımı, trafik sinyalizasyon ve aydınlatma bakımı, sayaç okuma ve sayaç sökme-takma işleri ile ilgili hizmetler; toplu ulaşım ve taşıma hizmetleri; sosyal tesislerin işletilmesi ile ilgili işler, süresi ilk mahallî idareler genel seçimlerini izleyen altıncı ayın sonunu geçmemek üzere ihale yoluyla üçüncü şahıslara gördürülebilir.” hükmünün yer aldığı görülmektedir.
2560 sayılı … İdaresi Genel Müdürlüğü Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun’un “Kuruluş” başlıklı 1. maddesi şöyledir:
“(Değişik: 7/2/1983-KHK 56/1 md.; Aynen kabul: 23/5/1984 – 3009/1 md.) İstanbul Büyük Şehir Belediyesinin su ve kanalizasyon hizmetlerini yürütmek ve bu amaçla gereken her türlü tesisi kurmak, kurulu olanları devralmak ve bir elden işletmek üzere … İdaresi Genel Müdürlüğü kurulmuştur
… İdaresi Genel Müdürlüğü bu Kanunda … olarak anılır.
Genel Müdürlüğün hizmeti, İstanbul Büyük Şehir Belediyesinin görev alanı ile sınırlıdır. Ancak, şehrin yararlandığı su kaynaklarının korunmasına ilişkin hizmetler, büyük şehir belediye sınırları dışında da olsa bu kuruluş tarafından yürütülür. Ayrıca Cumhurbaşkanı anasistem ile ilgili başka belediye ve köylerin su ve kanalizasyon işlerini de bu Genel Müdürlüğe verebilir.
… İdaresi, İstanbul Büyük Şehir Belediyesine bağlı müstakil bütçeli ve kamu tüzel kişiliğini haiz bir kuruluştur. … personeli 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu hükümlerine tabidir.”
“Görev ve yetkiler” başlıklı 2. maddesi şöyledir:
“…’nin görev ve yetkileri şunlardır:
a) İçme, kullanma ve endüstri suyu ihtiyaçlarının her türlü yeraltı ve yer üstü kaynaklarından sağlanması ve ihtiyaç sahiplerine dağıtılması için; kaynaklardan abonelere ulaşıncaya kadar her türlü tesisin etüt ve projesini yapmak veya yaptırmak, bu projelere göre tesisleri kurmak veya kurdurmak, kurulu olanları devralıp işletmek ve bunların bakım ve onarımını yapmak, yaptırmak ve gerekli yenilemelere girişmek,
b) Kullanılmış sular ile yağış sularının toplanması, yerleşim yerlerinden uzaklaştırılması ve zararsız bir biçimde boşaltma yerine ulaştırılması veya bu sulardan yeniden yararlanılmasıiçin abonelerden başlanarak bu suların toplanacakları veya bırakılacakları noktaya kadar her türlü tesisin etüt ve projesini yapmak veya yaptırmak; gerektiğinde bu projelere göre tesisleri kurmak ya da kurdurmak; kurulu olanları devralıp işletmek ve bunların bakım ve onarımını yapmak, yaptırmak ve gerekli yenilemelere girişmek,
c) Bölge içindeki su kaynaklarının, deniz, göl, akarsu kıyılarının ve yeraltı sularının kullanılmış sularlave endüstri artıkları ile kirletilmesini, bu kaynaklarda suların kaybına veya azalmasına yol açacak tesis kurulmasını ve bu tür faaliyetlerde bulunulmasını önlemek, bu konuda her türlü teknik, idari ve hukuki tedbiri almak,
d) Su ve kanalizasyon hizmetleri konusunda hizmet alanı içindeki belediyelere verilen görevleri yürütmek ve bu konulardaki yetkileri kullanmak,
e) Her türlü taşınır ve taşınmaz malı satın almak, kiralamak, ekonomik değeri kalmamış araç ve gereçleri satmak, …’nin hizmetleriyle ilgili tesisleri doğrudan doğruya yahut diğer kamu veya özel kuruluşlarla ortak olarak kurmak ve işletmek, bu maksatla kurulmuş veya kurulmakta olan tesislere iştirak etmek,
f) Kuruluş amacına dönük çalışmaların gerekli kılması halinde her türlü taşınmaz malı kamulaştırmak veya üzerinde kullanmahakları tesis etmek.” olarak düzenlenmiştir.
Anayasanın 125. maddesinin yedinci fıkrası şöyledir: “İdare, kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlüdür.”
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2. maddesinin (1) numaralı fıkrasının b bendinde; idari eylem ve işlemlerden dolayı hakları ihlal edilenler tarafından açılan tam yargı davaları, idari dava türleri arasında sayılmıştır.
2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nun 42. maddesinin üçüncü fıkrası şöyledir: “(Ek fıkra: 15/8/2017-KHK-694/8 md.; Aynen kabul: 1/2/2018-7078/8 md.) İdari yargının görev alanına giren konularda ilamsız takip yoluna başvurulamaz.”
2004 sayılı Kanun’un Geçici 13. maddesi şöyledir:
“(Ek: 15/8/2017-KHK-694/9 md.; Aynen kabul: 1/2/2018-7078/9 md.)
İdari yargının görev alanına giren konularda, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce başlatılmış ilamsız icra takipleri hakkında, talep üzerine icra müdürünce 42 nci maddenin üçüncü fıkrası uyarınca dosya üzerinden düşme kararı verilir ve karar alacaklıya resen tebliğ edilir. Alacaklı, düşme kararının tebliğinden itibaren yedi gün içinde şikayet yoluna başvurabilir. Düşme kararının kesinleşmesinden itibaren otuz gün içinde idari yargı merciinde dava açılabilir. Düşme talebinin reddine veya düşme kararı hakkındaki şikayetin kabulüne ilişkin karar kesinleşmeden takibe devam edilemez.
Birinci fıkra kapsamındaki ilamsız icra takipleri hakkında açılmış itirazın iptali veya itirazın kaldırılması davalarında talep üzerine, karar verilmesine yer olmadığına karar verilir. Tarafların yaptığı takip ve yargılama giderleri ile vekalet ücreti üzerlerinde bırakılır. Bu kararın kesinleşmesi üzerine takip dosyası icra müdürlüğüne iade edilir ve takip hakkında birinci fıkra uyarınca işlem yapılır.” hükmü mevcuttur.
6100 sayılı HMK 114.maddesinde dava şartları sayılmış, 115.maddesinde ise dava şartlarının incelenmesi düzenlenmiştir. Bu maddelere göre;
“Dava şartları şunlardır:
a) Türk mahkemelerinin yargı hakkının bulunması.
b) Yargı yolunun caiz olması.
c) Mahkemenin görevli olması.
ç) Yetkinin kesin olduğu hâllerde, mahkemenin yetkili bulunması.
d) Tarafların, taraf ve dava ehliyetine sahip olmaları; kanuni temsilin söz konusu olduğu
hâllerde, temsilcinin gerekli niteliğe sahip bulunması.
e) Dava takip yetkisine sahip olunması.
f) Vekil aracılığıyla takip edilen davalarda, vekilin davaya vekâlet ehliyetine sahip
olması ve usulüne uygun düzenlenmiş bir vekâletnamesinin bulunması.
10894
g) Davacının yatırması gereken gider avansının yatırılmış olması.
ğ) Teminat gösterilmesine ilişkin kararın gereğinin yerine getirilmesi.
h) Davacının, dava açmakta hukuki yararının bulunması.
ı) Aynı davanın, daha önceden açılmış ve hâlen görülmekte olmaması.
i) Aynı davanın, daha önceden kesin hükme bağlanmamış olması.
(2) Diğer kanunlarda yer alan dava şartlarına ilişkin hükümler saklıdır.
Dava şartlarının incelenmesi
MADDE 115- (1) Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her
aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri
sürebilirler.
(2) Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir.
Ancak, dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için kesin süre
verir. Bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemişse davayı dava şartı yokluğu sebebiyle
usulden reddeder.
(3) Dava şartı noksanlığı, mahkemece, davanın esasına girilmesinden önce fark
edilmemiş, taraflarca ileri sürülmemiş ve fakat hüküm anında bu noksanlık giderilmişse,
başlangıçtaki dava şartı noksanlığından ötürü, dava usulden reddedilemez.
” hükmü yer almıştır.
Dosya kapsamı ve yukarıda belirtilen yasal mevzuat hep beraber değerlendirildiğinde, davacı ile davalı şirket arasında TTK 16/1 maddesi anlamında, sözleşmeye dayalı bir ilişki bulunmadığı, davanın, davalı idare tarafından altyapı çalışmaları sırasında, davacı şirkete ait tesislere verilen zararın tazmini amacıyla açıldığı, davalının sorumluluğunun asıl kaynağının, kamu hizmeti yürütülmesi esnasında verilen zarardan doğduğu, …’nin kuruluş amacı verdiği kamusal hizmet düşünüldüğünde tacir olarak nitelendirilemeyeceği, kamu hizmeti yürüten idarenin bu hizmeti yürüttüğü sırada verdiği zararın tazmini istemiyle açılan dava, kamu hizmetinin yöntemine ve hukuka uygun olarak yürütülüp yürütülmediğinin, bu hizmetin yürütülmesinde hizmet kusuru veya başka nedenle idarenin sorumluluğu bulunup bulunmadığının tespitini gerekeceği, davanın ise itirazın iptali davası olarak değil “Tam Yargı” davası olarak görülmesi gerektiği, ancak tam yargı davalarını görme yetkisinin adli yargı değil idari yargıya ait olduğu, HMK 114/1-b maddesine göre “yargı yolunun caiz olması” dava şartının mevcut olmadığı, ayrıca, Uyuşmazlık Mahkemesinin 05/04/2021 tarih, 2021/28 esas, 2021/144 karar sayılı, 29/11/2021 tarih, 2021/602 esas, 2021/612 karar sayılı, 27/12/2021 tarih, 2021/608 esas, 2021/680 karar sayılı yakın tarihli ilamları ile mahkememizde görülen dava ile aynı taraf ve nitelikte bulunan davalarda içtihat değişikliğine gidildiği, her ne kadar Uyuşmazlık Mahkemesi kararlarının incelenen dosyalar ile sınırlı olduğu, doğrudan doğruya mahkememiz dosyasını etkilemeyeceği söylenebilirse de, yargı kararları arasında birliğin sağlanması ve hukuki güvenlik ilkesinin tesisi anlamında, Uyuşmazlık Mahkemesi kararlarının mahkememizce kabul edilebileceği kanaatine varılarak, davanın yargı yolu dava şartı yokluğundan HMK.114/1-b ve 115/2. maddeleri uyarınca usulden reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda ayrıntılı olarak izah edildiği üzere;
1-Davanın yargı yolu (İdare Mahkemelerinin Görevli Olması Nedeniyle) dava şartı yokluğundan HMK.114/1-b ve 115/2. maddeleri uyarınca usulden REDDİNE,
2-Harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
3-Davacının yaptığı yargılama giderlerinin kendi üzerine bırakılmasına,
4-Davalının yapmış olduğu yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
5-Davalı taraf vekille temsil olunduğundan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve taktir olunan 2.317,96 TL vekalet ücretinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 6. madde “Anlaşmazlık, davanın konusuz kalması, feragat, kabul, sulh veya herhangi bir nedenle; ön inceleme tutanağı imzalanıncaya kadar giderilirse, bu Tarife hükümleriyle belirlenen ücretlerin yarısına, ön inceleme tutanağı imzalandıktan sonra giderilirse tamamına hükmolunur.” hükmü uyarınca 1.158,98TL yargılama giderinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
6-Karar kesinleştiğinde ve talep halinde artan gider avansının davacıya iadesine,
Dair, HMK 345 maddesi uyarınca kararın taraflara tebliğ edildiği tarihten başlayarak iki hafta içinde HMK 342 maddesi gereğince düzenlenmiş dilekçe ile HMK 343 maddesi uyarınca mahkememize veya başka bir mahkemeye yapılacak başvuru ile HMK 341/1 maddesi uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olarak davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda verilen karar açıkça okunup anlatıldı.25/05/2022

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır