Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/230 E. 2023/849 K. 07.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2022/230 Esas
KARAR NO:2023/849

DAVA:İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:29/03/2022
KARAR TARİHİ:07/11/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;taraflar arasında takibe konu faturalardan da anlaşılacağı üzere davalı firmanın kaşe ve imzası mevcut olup taraflar arasında ticari ilişki olduğu ve faturaların davalı tarafından kabul edildiği, davalı borçlu hakkında başlatılan icra takibi süresinde ve hukuka uygun olduğu, alacağın fatura alacağına dayalı olduğu, borçlunun takibe konu faturalara bir itirazı olmadığı gibi faturaların tamamının da davalının ticari defterlerinde kayıtlı olduğu tüm bu nedenlerle davanın kabulü ile, …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasına vaki itirazın iptali ile ( 310.000,00 tl asıl alacak açısından) ,takibin asıl alacağa işleyecek ticari reeskont avans faiz ile birlikte devamına, davalının %20 icra inkâr tazminatına mahkûm edilmesine yargılama gideri ve ücreti vekaletin karşı yana yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava dilekçesi ve ekleri davalıya usulüne uygun tebliğ edilmiş, davalı tarafından cevap dilekçesi sunulmamıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava dilekçesi ve sair tüm evraklar hep birlikte incelenmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık taraflar arasındaki ticari ilişkiden kaynaklı davacının davalıdan alacaklı olup olmadığı, davacının başlatmış olduğu icra takibine davalı tarafından yapılan itirazın haksız olup olmadığına ilişkin itirazın iptali davasıdır.
Taraflarca sunulan bilgi ve belgeler, mahkememizce celp edilen bilgi ve belgeler hep birlikte değerlendirilmiş, dosyanın bilirkişiye tevdi edilerek dosya kapsamında rapor aldırılmasına karar verilmiştir.
Mahkememize sunulan bilirkişi raporundan özetle; davacının muhasebe kayıtlarından yola çıkılarak; Davacının 31.12.2018 tarihli 352 no.lu yevmiye kapanış maddesine göre davacının davalıdan 345.906,60 TL alacaklı olarak 2019 yılına devir ettiği, ayrıca davacının muhasebesinden alınan 2019-2020-2021 ve 2022 yıllarına ait açık hesap ekstrelerine göre davacının 345.906,60 TL alacak bakiyesi olduğu; Dolayısıyla; yukarıdaki 2018 yılına cari hesap ekstresinde görüleceği üzere; davacının 30.11.2021 icra takip tarihinde 1-6. sıralarda belirtilen davalıya kesilen 6 adet ve 410.808,40 TL faturalardan kaynaklı talebi ile bağlı 310.000,00 TL alacaklı olduğu, Mahkeme’nin davacı ve davalının bağlı olduğu V.D.lerinden gelen müzekkere cevapları ekindeki Bs (satış beyan) / Ba (alış beyanı) formlarına göre; davacının davalıya kestiği icra ve dava konusu edilen 6 adet ve 451.545,00 TL (KDV Hariç) faturalar dahil davacının davalıya kestiği tüm faturaların davalının muhasebesi tarafından da kabul edildiği ve bağlı bulunduğu … V.D.sine davacıdan alım olarak aynen beyan edildiğinin tespit edildiği, bu nedenle B formları anlamında da; davacının 30.11.2021 takip tarihinde icra takibine konu ettiği 310.000,00 TL (talebi ile bağlı) asıl alacak bedeli kadar davalıdan alacaklı olduğunun mütalaa edildiği, taraflar arasında akdi faiz yönünden herhangi bir sözleşme bulunmadığına göre uyuşmazlığın 3095 sayılı Yasa hükümlerine göre çözülmesi gerektiği, 3095 sayılı Yasanın 4489 sayılı Yasa ile değişik 2/2 maddesinde ticari işlemde temerrüt faizinin “avans’ oranında hesaplanacağı belirtildi; Davacı taraf 30.11.2021 tarihli icra takibinde 310.000,00 TL asıl alacağına 162.494,39 TL işlemiş avans faizi talep ettiği, Mahkeme’nin takdirinde olmak üzere; Noter Temerrüdü Olmaması Hususunun Sayın Mahkeme’ce Benimsenmesi Halinde; Ancak dosya içeriğinde davalının icra takip tarihinden önce temerrüde düşürüldüğüne ilişkin bir noter ihtarı ve/veya benzeri bir temerrüt ihtar görülemediği, bu halde davacının işlemiş faiz talebinin yerinde olup olmadığının takdiri Mahkeme’de olduğu, Mahkeme’nin Davacının İşlemiş Faiz Talebinin Kabulü Halinde ise: Davacının davalıya kestiği fatura tarihleri ile takip tarihinde geçen süre 310.000,00 TL asıl alacağına; 163.246,05 TL işlemiş faiz alacağının olduğu hesaplanmakla birlikte, davacının icra takibindeki talebi ile bağlı olarak; 162.494,39 TL işlemiş faiz alacağının olabileceği, TCMB verilerinden 30.11.2021 takip tarihi itibariyle avans faizin %16,75 olduğu görüldüğünden, davacının belirlenen 310.000,00 TL asıl alacağına takip tarihinden itibaren %16,75 ve değişen oranlarda kademeli olarak avans faizi yürütülebileceği, faizin infaz aşamasında hesaplanabileceği, alacağın faturaya dayandığı, belirli ve bilinebilir (likit) olduğu, davacının icra inkar tazminatı talebinin Mahkeme’ye ait olduğu sonuç ve kanaatine varılmıştır.
Davacı vekilinin rapora karşı beyan dilekçesi sunmuş oldukları görüldü.
İki tarafın tacir olduğu ve dava konusunun ticari işletmeleri ile ilgili olduğu davalarda, ticari defterler ile sözleşme ilişkisinin veya alacak miktarının ispatı mümkündür. Ticari defterler kesin delillerdendir. Yasa’da delil vasfı taşıdığı takdirde aksinin yazılı veya kesin delillerle ispatı gerektiği düzenlenmiş olduğundan, yasanın ticari defterleri kesin delil olarak düzenlediği açıkça anlaşılmaktadır. Ticari defterler kesin delillerden ise de ancak HMK 222. maddedeki koşullar çerçevesinde ispat aracı olabilir. Ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması gerekir. Bir taraf kendi defterlerine delil olarak dayanmış ise karşı tarafın ticari defterlerine dayanılmamış olsa da karşı taraf defterlerinin incelenmesi zorunludur. Çünkü tarafın ticari defterleri Yasa’da belirtildiği üzere karşı tarafın ticari defterleri ile uyumlu olduğu takdirde lehine delil olabilecektir. Karşı taraf defterleri incelenmediği takdirde dayanan tarafın kendi defterindeki kayıtların lehe delil olması mümkün değildir. Davacının da bu durumu bilerek ticari defterlere delil olarak dayandığı ve karşı tarafın ticari defterlerinin de incelenmesini istediği kabul edilmelidir. Aksinin kabulü halinde davacının ticari defterleri tek başına delil niteliği taşımadığından dayanılan böyle bir delilin incelenmesine gerek de olmayacaktır. Karşı taraf ticari defterlerini sunar ise birlikte incelenip değerlendirildiğinden delil olup olmadığı sonucuna göre değerlendirilebilecektir. Karşı taraf ticari defterlerini sunmadığı takdirde ise bu davranışı ile kendi ticari defterlerinin davacı defterleri ile uyumlu olup olmadığının incelenmesine engel olduğundan, engel olduğu sonucun varlığını kabul etmiş sayılmalıdır. Tacir olup ticari defter tutmak zorunda olan taraf, ticari defterleri bulunmadığını ileri süremeyeceğinden verilen kesin süreye rağmen ibraz etmediği takdirde, belgenin elinde olmadığına dair yemin etmesine gerek olmaksızın HMK 220/3. madde gereğince sunmaktan kaçındığı belgelerdeki (ticari defterlerindeki) kayıtların, karşı taraf defterindeki kayıtlara uygunluğunu mahkeme kabul edebilir. Aksinin kabulü durumunda; karşı tarafın ticari defterlerini sunmaması halinde sunan tarafın muntazam tutulmuş ticari defterlerinin lehe delil olarak kabul edilemeyeceği şeklinde bir sonuç ortaya çıkar ki bu ticari defterleri ve karşı taraf elinde olduğu ileri sürülen belgeleri delil olarak kabul edip sunulmaması halinde sonuçlarını belirleyen HMK’ndaki açık düzenlemelere aykırı bir yorum olacaktır.
Tüm dosya kapsamı ve deliller birlikte değerlendirildiğinde; davacının 2018 yılına ait ticari defterlerin TTK hükümlerine uygun tutuldukları anlaşılmakla, delil kabiliyetlerinin bulunduğu, davacının muhasebesinden alınan 2019-2020-2021 ve 2022 yıllarına ait açık hesap ekstrelerine göre davacının 345.906,60 TL alacak bakiyesi olduğu, davacının 30.11.2021 icra takip tarihinde davalıya kesilen 6 adet ve 410.808,40 TL faturalardan kaynaklı talebi ile bağlı 310.000,00 TL alacaklı olduğu, davacı ve davalının bağlı olduğu V.D.’lerinden gelen müzekkere cevapları ekindeki Bs (satış beyan) / Ba (alış beyanı) formlarına göre, davacının davalıya kestiği icra ve dava konusu edilen 6 adet ve 451.545,00 TL (KDV Hariç) faturalar dahil davacının davalıya kestiği tüm faturaların davalının muhasebesi tarafından da kabul edildiği ve bağlı bulunduğu … V.D.sine davacıdan alım olarak aynen beyan edildiğinin tespit edildiği, davalı her ne kadar defter ibraz etmemişse de dava konusu faturaları vergi dairesine bildirdiği, davalıya ulaşmayan bir fatura için karşı yanın BA mutabakatı vermesinin mümkün olmadığı, davalıya fiziken veya elektronik ortamda ulaşan faturaların BA formuyla GİB’e zamanında bildirildiği, ibraz edilen faturalar için iade faturası düzenlemediği, itiraz etmediği Vergi Dairesine bildirimde bulunduğu anlaşılmaktadır. BA formu ile bildirimde bulunan davalının yerleşik yargı kararlarına göre mal veya hizmeti aldığının kabulü yerleşik yargı uygulaması gereğidir. (Yargıtay 11 HD’nin 2020/4548 esas, 2021/6954 karar, 08/12/2021 tarihli, 2021/442 esas 2022/4573 karar 07/06/2022 tarihli, 2020/5545 esas 2021/50 karar 18/01/2021 tarihli vb. emsal ilamları )Bu nedenle B formları anlamında da; davacının 30.11.2021 takip tarihinde icra takibine konu ettiği 310.000,00 TL (talebi ile bağlı) asıl alacak bedeli kadar davalıdan alacaklı olduğunun tespit edildiği, 3095 sayılı Yasanın 4489 sayılı Yasa ile değişik 2/2 maddesinde ticari işlemde temerrüt faizinin ‘avans’ oranında hesaplanacağı belirtildiği, davacı taraf 30.11.2021 tarihli icra takibinde 310.000,00 TL asıl alacağına 162.494,39 TL işlemiş avans faizi talep ettiği, ancak dosya içeriğinde davalının icra takip tarihinden önce temerrüde düşürüldüğüne ilişkin bir noter ihtarı ve/veya benzeri bir temerrüt ihtarı görülemediği, takibe dayanak faturalarda herhangi bir vade gösterilmediği, icra takip tarihinden önceki dönem için temerrüt faizine hükmedilmesi TBK’nın 117. maddesi koşullarına bağlı olup, icra takip tarihinden önce davalıya temerrüt ihtarı gönderilmediği, bu sebeple davacının işlemiş faiz talebin de bulunamayacağı, davacının davalıya kestiği fatura tarihleri ile takip tarihinde geçen sürede davacının 310.000,00 TL asıl alacağına, TCMB verilerinden 30.11.2021 takip tarihi itibariyle avans faizin % 16,75 olduğu görüldüğünden, davacının belirlenen 310.000,00 TL asıl alacağına takip tarihinden itibaren % 16,75 ve değişen oranlarda kademeli olarak avans faizi yürütülebileceği anlaşılmakla davanın kabulü ile takibin asıl alacak bakımından itirazın iptali ile takbin deamına, dava konusu alacak likit ve belirlenbilir olduğundan icra inkar tazminatının kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm tesisi edilmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda ayrıntılı olarak düzenlendiği üzere;
1-Davanın kısmen kabulü ile, …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasındaki 310.000,00 TL asıl alacağa ilişkin itirazın iptaline, takibin diğer kayıt ve şartlarda bu miktar üzerinden aynen devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine,
2-Alacak likit ve belirlenebilir olduğundan %20 oranı üzerinden hesaplanan 62.000,00 -TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
3-Alınması gerekli 21.176,1‬ TL karar ve ilam harcından 2.931,56 TL peşin harcın mahsubu ile geriye kalan 18.244,54 TL eksik harcın davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
4-Davacı tarafça başlangıçta yapılan 3.023,76‬ TL ilk masraf ile yargılama aşamasında yapılan 2.281,50 TL masraf tebligat, posta, bilirkişi masrafı olmak üzere toplam 5.305,26‬ TL yargılama giderinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
5-Gider avansının kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
6-Davacı taraf vekille temsil olunduğundan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve taktir olunan 48.500,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
7-Tarafların zorunlu arabuluculuk toplantısına katıldıkları halde anlaşamadıkları anlaşıldığından 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A maddesi ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği tarife hükümleri uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.560,00 TL’NİN DAVALIDAN TAHSİLİ İLE HAZİNEYE İRAT KAYDINA,
Dair, HMK 345 maddesi uyarınca kararın taraflara tebliğ edildiği tarihten başlayarak iki hafta içinde HMK 342 maddesi gereğince düzenlenmiş dilekçe ile HMK 343 maddesi uyarınca mahkememize veya başka bir mahkemeye yapılacak başvuru ile HMK 341/1 maddesi uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olarak davacı vekilinin yüzüne karşı davalı vekilinin yokluğunda verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 07/11/2023

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır