Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/131 E. 2022/121 K. 18.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2022/131 Esas
KARAR NO:2022/121

DAVA:Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:16/02/2022
KARAR TARİHİ:18/02/2022

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; icra takibine dayanak olarak gösterilen çeke ilişkin müvekkilinin herhangi bir borcunun bulunmadığını, müvekkilinin ticari ilişkisi gereğince davalıdan satın alımı yaptığını ve aldığı mal bedelini davalıya ödediğini, ilgili çekin ileri vadeli bir alım için davalıya verildiğini, yani müvekkilinin bu çeki gelecekte satın almayı planladığı bir ödemeyi ifa amaçlı verdiğini, fakat satın alımı planladığı tarihe kadar iflas ettiğini ve ilgili satın alımı yapamadığını, yani şikayete konu edilen çekin karşılığı bir mal veya hizmet satın alınmadığını belirterek davanın kabulüne, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Benzer mahiyetteki emsal bir durumda T.C. … BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 6. HUKUK DAİRESİ DOSYA NO: 2021/1991 KARAR NO: 2021/1263 15/12/2021 Tarihli kararında; “(…) Hâkimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulunun 07/07/2021 tarih, 608 karar numaralı kararı ile; … Asliye Ticaret Mahkemesi yargı çevresinin Hatay ilinin mülki sınırları olarak belirlenmesine ve iş bu kararın 01.09.2021 tarihinden itibaren uygulanmasına karar verilmiştir.
Dava tarihi 06/09/2021 olup, HSK’nın yargı çevresini belirleyen kararının uygulamaya geçtiği tarihten sonra açılmıştır.
İlk derece mahkemesinin kararı, iş bölümü nedeniyle gönderme kararı olup, HMK’nın 341. maddesinde belirtilen istinafa tabi nihai karar niteliğinde değildir.
İlk derece mahkemesinin, istinaf başvurusunun reddine ilişkin ek kararı yerindedir.
Sonuç itibariyle; Davacı vekilinin istinaf talebinin 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine(…)” şeklinde hüküm vermiştir.
Başka bir uyuşmazlıkta emsalen İstanbul BAM 37. Hukuk Dairesi DOSYA NO: 2017/1542 KARAR NO: 2017/1581 ve 19.09.2017 tarihli kararında: “(…) İstanbul ilinde Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca ahkamı şahsiye davalarına bakmak üzere ayrı sulh hukuk mahkemeleri kurulduğu anlaşılmaktadır.
İki mahkemenin de görevsizlik kararı vermesi ve bu kararların kanun yoluna başvurulmaksızın kesinleşmiş bulunması ile kesin yetki hâllerinde, iki mahkemenin de yetkisizlik kararı vermesi ve bu kararların kanun yoluna başvurulmaksızın kesinleşmiş bulunması, 6100 sayılı HMK m. 21’de, davaya bakacak mahkemenin tayini için yargı yeri belirlenmesi yoluna başvurulacak hâller arasında sayılmaktadır. 6100 sayılı HMK m. 22/2 uyarınca da, “İki mahkemenin aynı dava hakkında göreve veya yetkiye ilişkin olarak verdikleri kararlar kanun yoluna başvurulmaksızın kesinleştiği takdirde, görevli veya yetkili mahkeme, ilgisine göre bölge adliye mahkemesince veya Yargıtayca belirlenir.” Buna göre, burada, usûle ilişkin nihaî kararlardan olan ve yazılması, kapsamı ve kanun yolları bakımından, hükümler gibi işlem görecek olan (HMK m. 294/6) ve HMK m. 21 ve 22’de yargı yeri belirlenmesi bakımından mevcudiyeti şart koşulan nitelikte “yetkisizlik-görevsizlik kararı” bulunmadığından, merci tayini (yargı yeri belirlenmesi) için öngörülen koşullar gerçekleşmemiştir.
Öte yandan, bir yerde aynı mahkemeden birden fazla bulunuyorsa, bunlar arasındaki ilişki genel anlamda iş dağılımı ilişkisidir. Keza, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 09.06.2004 tarihli ve 2004/4-337 E. – 2004/337 K. sayılı ilâmında da, bir yerdeki birden fazla ticaret mahkemeleri arasındaki ilişkinin “işbölümü ilişkisi” olmayıp, yalnızca bir “iç ilişki” olduğuna değinilmiştir.
Yukarıda değinilen hususlar, mevzuat hükümleri ve yapılan açıklamalar doğrultusunda anılan mahkemeler arasındaki ihtilâf değerlendirildiğinde, mezkur mahkemeler arasında gerçek anlamda (HMK m. 20) bir görev veya teknik anlamda bir işbölümü ilişkisi mevcut olmayıp, “iş dağılımı” ilişkisi bulunduğu anlaşıldığından, burada, merci tayini (yargı yeri belirlenmesi) yoluyla davaya bakacak görevli mahkemenin belirlenmesine olanak ve gerek bulunmamakta; sorunun, kısmen değinilen ilgili mevzuat hükümleri çerçevesinde çözümlenmesi gerekmektedir.(…)” şeklinde hüküm vermiştir.
Gene Yargıtay 6. Hukuk Dairesi ESAS NO:2021/5938 KARAR NO:2021/1380 ve 10.11.2021 tarihli kararında: “(…) Anayasa’nın 142/1. maddesi ve HMK’nın 1. maddesi gereği görev hususu kamu düzenine ilişkin olup, ancak kanunla düzenlenebilir. İstinaf kanun yolu incelemesi kapsamında HSK tarafından belirlenen daireler arasındaki iş bölümüne ilişkin düzenlemenin bölge adliye mahkemelerinin ilk derece mahkemesi sıfatıyla baktıkları uyuşmazlıklarda görev ilişkisine dönüşmesi mümkün olmayıp, mahkemece verilen görevsizlik ve gönderme kararı, niteliği gereği iş bölümüne ilişkindir.(…)” şeklinde hüküm vermiştir.
Nitekim Anayasa’nın “Kanuni hakim güvencesi” başlıklı 37’nci maddesinde “Hiç kimse kanunen tabi olduğu mahkemeden başka bir merci önüne çıkarılamaz.” denilerek görev ve kesin yetki kurallarının gücü, tabii hakim ilkesi olarak ifade edilen evrensel bir ilkenin anayasa hükmü haline getirilmesi suretiyle ortaya konmuştur.
Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 1’inci maddesi mahkemelerin görevinin ancak yasa ile belirlenebileceğini ve göreve ilişkin kuralların kamu düzenine ilişkin olduğunu açıkça ifade etmiştir. Kesin yetki halleri de bu çerçevede değerlendirilir. Bu yasal düzenlemeye paralel olarak görev ve kesin yetki halleri dava şartları arasında sayılmıştır (HMK m.114/1-c ve ç).
26/9/2004 tarihli ve 5235 sayılı Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri İle Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanunun “Hukuk mahkemelerinin kuruluşu” başlıklı 5. maddesinin 17/4/2013 tarihli ve 6460 sayılı Kanunun 10. maddesiyle değişik beşinci fıkrası hükmüne göre; “İş durumunun gerekli kıldığı yerlerde hukuk mahkemelerinin birden fazla dairesi oluşturulabilir. Bu daireler numaralandırılır. Özel kanunlarda başkaca hüküm bulunmadığı takdirde, ihtisaslaşmanın sağlanması amacıyla, gelen işlerin yoğunluğu ve niteliği dikkate alınarak, daireler arasındaki iş dağılımı Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu tarafından belirlenebilir. Bu kararlar Resmî Gazete’de yayımlanır. Daireler, tevzi edilen davalara bakmak zorundadır.” Görüldüğü üzere, bu fıkra hükmünde de, açıkça, bir yerdeki birden çok aynı tür mahkeme arasındaki “iş dağılımı”ndan bahsedilmiş; iş dağılımını belirleme yetkisi Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kuruluna verilmiş ve dairelerin, belirlenen iş dağılımına göre tevzi edilen davalara bakmak zorunda oldukları hükme bağlanmıştır.
Hakimler ve Savcılar Kurulu’nun yargı çevresi belirlemesine ilişkin 25/11/2021 tarih ve 1232 sayılı kararının hukuki mahiyeti konusuna da değinmek gerekir. 6087 sayılı Hâkimler ve Savcılar Kurulu Kanunu’nun 4/1-a ve 7/2-f düzenlemelerine göre Adalet Bakanlığının bir mahkemenin kaldırılması veya yargı çevresinin değiştirilmesi konusundaki tekliflerini karara bağlamak, Kurul genel kurulunun görevleri arasındadır. Ancak yargı çevresi bir mahkemenin hangi coğrafi alandaki davalara bakacağıyla ilgili olup, bir görev kuralı niteliğinde değildir. Bu karar ancak bundan sonra o yerde görülecek davaların yargılamasını yapacak mahkemeyi belirlemek maksatlıdır.Kaldı ki, görevin ve kesin yetkinin sadece yasa ile belirleneceğine ilişkin yukarıdaki yasal düzenlemeler dikkate alındığında, HSK’nın ihtisas mahkemelerinin belirlenmesine ilişkin kararı yasa düzeyinde sayılamayacağı da ortadadır.
Nitekim kurul kararı 25/11/2021 günü alınmış, ancak aynı kararda ‘iş bu kararın15.12.2021 tarihinden itibaren uygulanmasına’ denilmekle yürürlük tarihi 15.12.2021 olarak belirlenmiştir. Kurul’un Finans ile ilgili açılacak davalara bakacak mahkemeler nezdinde ihtisas mahkemelerinin belirlenmesine ilişkin kararı, sadece bu kararın yürürlük tarihinden sonra açılacak davaları ilgilendirir.
Hakimler ve Savcılar Kurulu’nun 25/11/2021 tarih ve 1232 sayılı kararı uyarınca 15/12/2021(tarihi dahil) tarihinden itibaren, asliye ticaret mahkemeleri arasındaki iş dağılımına göre İstanbul 6.7.8.9. Asliye Ticaret Mahkemelerinin ihtisas mahkemesi olarak iş bu dosyaya bakmaya görevli olduklarından, dosyanın ilgili mahkemelerden birine tevzi edilmek üzere tevzi bürosuna gönderilmesine karar verilmiş ve iş bölümü nedeniyle verilen karar gönderme kararı olup HMK’nın 341. maddesinde belirtilen istinafa tabi nihai karar niteliğinde olmadığından kesin olmak üzere aşağıda belirtildiği şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M :
1-Mahkememiz 2022/131 esas sayılı dosyasının konusu itibariyle İstanbul 6.7.8.9. İhtisas Asliye Ticaret Mahkemelerine tevzi edilmek üzere Hukuk Mahkemeleri Tevzi Bürosu’na GÖNDERİLMESİNE,
2-Esasın bu şekilde KAPATILMASINA,
3-İşin icabına göre harç alınmasına YER OLMADIĞINA,
Dair, HMK 345 maddesi uyarınca kararın taraflara tebliğ edildiği tarihten başlayarak iki hafta içinde HMK 342 maddesi gereğince düzenlenmiş dilekçe ile HMK 343 maddesi uyarınca mahkememize veya başka bir mahkemeye yapılacak başvuru ile HMK 341/1 maddesi uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olarak tarafların yokluğunda verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 18/02/2022

Katip …
e-imza

Hakim …
e-imza