Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/845 E. 2022/985 K. 29.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2021/845 Esas
KARAR NO :2022/985

DAVA:İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:30/12/2021
KARAR TARİHİ:29/11/2022

Mahkememizde görülmekte olan İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkiller ile dava dışı … İnş. San. Ve Tic. A.Ş arasında akdedilen 09.02.2013 tarihli … Konut Satım Sözleşmesine istinaden bağımsız bölüm tutarına ilişkin belirlenen borca ilişkin 61 adet senet düzenlendiği, takip konusu senetler ise 59, 60, 61 numaralı senetler olup ekte bu senet listesi sunulduğu, müvekkiller, sözleşme bedelinin tamamını, … İnş. San. Ve Tic. A.Ş’ye verilen senetlere karşılık taksitler halinde ödediği, borcun tamamının ödendiğine ilişkin … İnş. San. Ve Tic. A.Ş’den alınan 12.04.2018 tarihli borcu yoktur belgesi ekte sunulduğu, ….İcra Hukuk Mahkemesinde yapılan yargılama esnasında borcun ödendiğine dair dekontlar dosyaya sunulmuş olmasına rağmen davalı banka iyi niyete aykırı olarak müvekkiler adına motorlu taşıt/taşıtlar üzerinde haciz koyduğu, davanın kabulü ile icra baskısı altında yapılan 58.862,24 TL’nin ödeme tarihi olan 27.10.2021 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte istirdatına, davalı aleyhine %20 den az olmamak kaydıyla tazminata mahkum edilmesine, yargılama masrafları ve vekalet ücretinin karşı yana yüklenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkil banka dava konusu senetleri …’dan devir ve temlik aldığı, müvekkilin alacağını tahsil edememesi nedeniyle senetler hakkında …. İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığı, davacı işbu senetler nedeni ile borçlu olmadığını iddia ettiği, senetler hakkında ödeme protestosu keşide edilmiş ve emre yazılı senetler dava dışı …’dan alacağın temliki yolu devralındığı, unsurları tam olan ve müvekkilin alacağın temliki yoluyla edindiği takip konusu senetlerde müvekkil banka yetkili hamil konumunda olup işbu senetler müvekkile ödenmediği, davacı ile dava dışı …’nın aralarında anlaşarak davalı alacaklı müvekkili zarara uğratma ihtimali mevcut olduğu, davacının senet bedelini ödediği ihtimalde dahi, senedi iade almaması kendi sorumluluğu kapsamında olup, kendi ihmalkarlığının sonuçlarının müvekkil üzerinde doğmasını beklemesi ve talep etmesi hukuka aykırı olduğu, somut olayda davacı tarafından müvekkilin senetleri iktisap ederken bile bile borçlunun zararına hareket etmiş olduğu ispat edilmediği, davalı müvekkil banka, senette iyi niyetli hamil olup dava dışı lehtar arasındaki hukuki ilişkiyi bilebilecek durumda olmadığı, davacı / borçlu takip dayanağı senetteki imzaya itiraz da etmediği, yukarıda izah edilen nedenlerle haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın reddine, davacı aleyhine %20’ den az olmamak üzere tazminata hükmedilmesine, vekalet ücreti ile yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, kambiyo senetlerine dayanılarak davalı banka tarafından davacılar aleyhine yapılan takipte ödenen bedelin istirdadı istemine ilişkindir.
Dava dilekçesi, cevap dilekçesi ve sair tüm evraklar hep birlikte incelenmiştir.
Davalı banka tarafından, …. İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı dosyası ile, 28.02.2018 vade tarihli 22.000,00 TL, 31.01.2018 vade tarihli 3.300,00 TL, 31.12.2017 vade tarihli 3.300 TL bedelli toplam 3 adet senede dayanılarak davacılar aleyhine kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takip yapıldığı, davacı tarafça dava dışı … … A.Ş.’ye söz konusu senet bedellerinin ödendiği, ödemelere ilişkin dekontların bulunmasına dayalı olarak davacılar atarfından İcra Hukuk Mahkemesi’nde şikayet yolu ile dava açılarak hacizin durdurulması ve icra takibinin iptali istendiği, …. İcra Hukuk Mahkemesinin 31/05/2021 tarih, … sayılı kararı ile; davacı borçluların dava dışı … ile arasındaki sözleşmenin davalı bankaca bilinmesi mümkün olmadığı gibi 3. şahıs niteliğindeki davalıyı da bağlamayacağı, zira senedin tedavülüne katılmış olan davacı yetkili hamil olan davalıya karşı senet bedelinin tamamından sorumlu olduğu, İİK m. 169/a’ya göre borcun olmadığının veya itfa veya imhal edildiğinin resmî veya imzası ikrar edilmiş bir belge ile ispatlanması gerektiği, davacı tarafça yetkili hamil olan davalı alacaklıya ödeme yapıldığına ilişkin bu minvalde bir belge ibraz edilmediğinden bahisle davanın reddine karar verildiği, tarafların kararı istinaf etmemesi üzerine hükmün kesinleştiği anlaşılmıştır.
Davacılar vekili tarafından, davacılar ile ile dava dışı … İnş. San. Ve Tic. A.Ş arasında akdedilen 09.02.2013 tarihli … Konut Satım Sözleşmesine istinaden bağımsız bölüm tutarına ilişkin belirlenen borca ilişkin 61 adet senet düzenlendiği, takip konusu senetler ise 59, 60, 61 numaralı üç adet senet bedelinin ve takip konusu edilmeyen senet bedellerinin dava dışı şirkete ödendiği, ve ödemeye ilişkin olarak yukarıda ayrıntılarına yer verilen ….İcra Hukuk Mahkemesi …. Sayılı dava dosyasına da dayanak yapılan ödeme dekontları ile takip konusu senetlerin lehtarı olan … İnş. San. ve Tic. A.Ş’den alınan ibranamenin sunulduğu, söz konusu ödemelere rağmen davalı banka tarafından kendisi aleyhine haksız olarak takip yapıldığı ve takipte de haciz baskısı altında dosya borcunun ödendiğinden bahisle istirdat istemli işbu davanın açılmış olduğu anlaşılmıştır.
Davaya dayanak …. İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı icra dosyasının incelenmesinde; davalı Akbank tarafından davacı keşideciler aleyhine, 28.02.2018 vade tarihli 22.000,00 TL, 31.01.2018 vade tarihli 3.300,00 TL, 31.12.2017 vade tarihli 3.300 TL bedelli toplam 3 adet senede dayanılarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takip yapıldığı, dosya borcunun davacı borçlular tarafından ödenmiş olması sebebiyle dosyanın infazla kapatılmış olduğu, ve takibe konu senet asıllarının borçluya teslim edildiğinin bildirildiği, ilgili teslim tutanağının mahkememizce yazılan müzekkereye verilen yanıt ekinde Mahkememize gönderilmiş olduğu incelenmesinde senet asıllarının borçlu davacı Halil Kerem Köroğlu’na teslim edildiği anlaşılmaktadır.
Kambiyo senedi bütün sebepten mücerret alacaklarda olduğu gibi kural olarak, uygun bir asıl borç ilişkisine, bir illi ilişkiye dayanır. Bir kambiyo senedi düzenleyip veren ve bu senedi alan herkes, bütün hukuki işlemlerin yapılmasına temel teşkil eden bir gayeye ulaşmak istemektedir. Kambiyo senedinden kaynaklanan talebin geçerliliği, temel ilişkiden kaynaklanan temel talebin ve bununla ilgili olarak taraflar arasında varılmış amaca ilişkin mutabakatın geçerliliğinden tamamen bağımsızdır. Kambiyo senedinden doğan talep hakkına kambiyo hukuku, temel talebe ise, bu talebin ait olduğu hukuk kuralları uygulanır.
Senede bağlı olan her çeşit iddiaya karşı def’i (savunma) olarak ileri sürülen ve senedin hüküm ve kuvvetini ortadan kaldıracak veya azaltacak nitelikte bulunan hukuki işlemler, m.200’daki meblağdan az bir miktara ilişkin olsa bile tanıkla ispat olunamaz; ancak senet (kesin delil) ile ispat edilebilir.
Davaya konu takibe dayanak bonoların … tarafından temlik cirosu ile davalı bankaya devir edildiği, davalı bankanın ise yetkili hamil olduğu görülmektedir.
Kambiyo senedi niteliğinde olan bono düzenlenmesine esas teşkil eden temel ilişkiden bağımsız karşı edimin ödenmesi şartına bağlanamayan kayıtsız şartsız bir bedelin ödenmesi taahüdünü içeren mücerret (soyut) bir borç ilişkini ifade etmektedir.
Bonolara özgü seçimlik ve ihtiyari unsurlardan biri de, temel borç ilişkisinden kaynaklanan borcun dayandığı nedenin gösterilmesine yönelik “bedel kaydı”dır. Bu kayıt düzenleyen (borçlunun), senedin lehdarından (alacaklıdan) karşı edayı aldığını ispata yarar. Bedelsizlik iddiası keşideci davacı ve dava dışı lehtar arasındaki temel ilişkide şahsi def’i olup iç ilişki yönünden ve ispat konusunda önem taşır.
6102 sayılı TTK.’nun 687. maddesine göre, bonodan dolayı kendisine başvurulan kişi düzenleyen veya önceki hamillerden biriyle kendi arasında doğrudan doğruya var olan ilişkilere dayalı defileri hamile karşı ileri süremeyeceği, ancak hamilin senedi iktisap ederken bile bile borçlunun zararına hareket etmesi halinde ileri sürebileceği belirtilmiştir.
6102 sayılı TTK.’nun 825. maddesine göre; borçlu bonodan doğan alacağa karşı senedin geçersizliği ve senet metninden anlaşılan def’ileri alacaklı kim ise şahsen haiz olduğu def’ileri ileri sürebileceği, borçlu ile önceki hamillerden biri veya senedi düzenleyen kişi arasındaki doğrudan doğruya var olan ilişkilere dayanan def’ilerin ileri sürülmesinin senedi iktisap ederken hamilin bilerek borçlunun zararına hareket etmiş olması halinde mümkün olacağı belirtilmektedir.
Açıklanan veriler ve yasal mevzuat hükümleri ışığında somut olaya bakıldığında; takibe dayanak senetler yönünden davacı keşidecilerin imza inkarının bulunmadığı, davacılar tarafından senetlerin dava dışı lehtar şirkete ödendiğinden bahisle bedelsiz kaldığı ve davalı alacaklının yaptığı takip kapsamında haciz baskısı altında mükerrer ödeme yapıldığı iddiası ile istidat istemi ile işbu dava açıldığına göre, davacılar tarafından öncelikle davalı hamilin senetleri iktisapta ağır kusurlu ve kötüniyetli olduklarının ispatı gerekir. Davacı borçlular ile dava dışı lehtar … arasındaki sözleşmenin davalı bankaca bilinmesinin mümkün olmadığı gözetildiğinde davalı alacaklı bankanın kötüniyetli iktisabının söz konusu olmadığının dosya kapsamından sabit olduğu, bunun aksi yönde davacı tarafça ispata elverişli herhangi bir delil sunulmadığı, dolayısı ile davacıların yetkili hamil olan davalıya karşı senet bedelinin tamamından sorumludur oldukları anlaşılmıştır. Kaldı ki davacı keşideciler tarafından imzalanan senetlerin davacıların iddia ettiği sebeplerle dava dışı lehtara ciro edildiği ve ardından ödeme sebebiyle bedelsiz kaldığı yönünde HMK 200 md.si anlamında dosya kapsamında delil bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Türk Medeni Kanunu’nun 6.maddesi hükmü uyarınca; kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça taraflardan herbiri hakkını dayandırdığı olguların varlığını kanıtlamakla yükümlüdür. HMK’nın 190.maddesinde de; ispat yükünün kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan lehine hak çıkaran tarafa ait olduğu vurgulanmıştır.
İspat yükü kendisine düşen taraf, başlangıçta diğer delilleri ile birlikte yemin teklifinde de bulunabilir. Bu halde, öncelikle, diğer delilleri incelenir, bunlar ile iddia ispat edilirse yemin teklifine gerek kalmaz. Buna karşılık, diğer delillerle iddia veya savunmasını ispat edemezse, o zaman kendisine yemin teklifi hakkı kullandırılmalıdır. Bu durumda, mahkemenin; iddiasını veya savunmasını başka delillerle ispat edememiş olan tarafa, yemin teklif etme hakkı olduğunu hatırlatması uygun olur. Taraf davasını kendisi takip etmekte ise, mahkeme, yemin teklif etme hakkı olduğunu tarafa duruşmada kendisi hatırlatır.
Taraf davasını vekil aracılığıyla takip etmekte ise, mahkeme yemin teklif etme hakkını tarafın vekiline hatırlatır. Bu halde tarafın kendisine yemin teklif etme hakkını kullanıp kullanmayacağını bildirmesi için ihbarname gönderilmesine gerek yoktur. (B.Kuru, Hukuk Muhakemeleri Usulu, Altıncı Baskı, cilt III, syf 2483-2562)
6100 sayılı yasanın 229. maddesinin 1. fıkrasında “Yemin için davet edilen kimse, tayin edilen gün ve saatte mahkemede geçerli bir özrü olmaksızın bizzat hazır bulunmaz yahut hazır bulunup da yemini iade etmez ya da yemini eda etmekten kaçınırsa yemin konusu vakıaları ikrar etmiş sayılır.” şeklinde düzenlemeye yer verilmiştir. 2. fıkrasında kendisine yemin iade olunan kimse yemin etmekten kaçınırsa yemin konusu vakıa ispat edilememiş sayılır.”
Davacı tarafından dava dilekçesi ile açıkça yemin deliline dayanılmış ise de HMK nın 225 vd maddelerine göre yemin ancak davanın taraflarına yöneltilebilir ve yeminin konusunun da davanın çözümü bakımından önem taşıyan, çekişmeli olan ve kişinin kendisinden kaynaklanan vakıalar oluşturur. HMK m.226’da ise yemine konu olamayacak vakıalar sayılmış olup c- bendinde yemin edecek kimsenin namus ve onurunu etkileyecek hususların yemine konu edilemeyeceği düzenlenmiştir.
Bu kapsamda, davalı bankanın senetleri bile bile borçlu zararına ve kötüniyetli olarak iktisap ettiği iddiasının yemine konu olamayacağı ve dava konusu senetlerin dava dışı şirket ile aralarında akdedilen sözleşme gereğince düzenlendiği ve ödendiği iddialarının HMK’ nın 225. maddesi uyarınca davalı bankadan kaynaklanan vakıalar olmadığı dikkate alındığında somut olayda yemin deliline başvurmanın mümkün olmadığı ve bu sebeple yemin delili hatırlatılmasına ihtiyaç bulunmadığı anlaşılmakla ispatlanamayan davanın reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda ayrıntılı olarak izah edildiği üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar yasası uyarınca alınması gereken 80,70 TL ilam harcının peşin alınan 1.005,22-TL’den düşümü ile bakiye 924,52‬-‬TL’nin karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
3-Davacının yaptığı yargılama giderlerinin üstünde bırakılmasına,
4-Davalı kendini vekille temsil ettirdiğinden lehine Asgari Ücret Tarifesi gereği 9.417,96-TL ücret takdirine, bunun davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
5-Karar kesinleştiğinde artan gider avansının ilgili tarafa iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 29/11/2022

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır