Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/812 E. 2023/511 K. 13.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2021/812 Esas
KARAR NO :2023/511

DAVA:İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:20/12/2021
KARAR TARİHİ:13/06/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı ile davacı şirket arasında kurumsal hizmetlere ilişkin 15.02.2019 tarihinde … hizmet numaralı taahhütlü işyeri … Limitsiz Abonelik sözleşmesi akdedildiğini, sözleşme uyarınca davalı borçlunun almış olduğu hizmet karşılığında her bir fatura dönemindeki kullanım bedelini son ödeme tarihinden önce ödeme edimi ile bağıtladığını, davalıya ait … hizmet numaralı internet erişimine ilişkin aşağıdaki faturaların ödenmediğini,20.02.2020 son ödeme tarihli 103,00 TL bedelli fatura, 20.03.2020 son ödeme tarihli 107,00 TL bedelli fatura,20.04.2020 son ödeme tarihli 1.320,91 TL bedelli fatura, davalının davacı şirkete asıl alacak borcunun toplam 1.530,91 TL olduğunu, davalıdan talep edilen tüm alacakların taahhütlü abonelik sözleşmesi kapsamında kendisinin de imzalamak suretiyle kabul ettiği şartlar altında talep edildiğini, aldığı hizmetin bedelini ödemeyen ve sonunda sözleşmesi feshedilen davalının söz konusu fatura borçları nedeniyle temerrüde düşmesini müteakip 1.530,91 TL değerinde asıl alacak ve 259,65 TL değerindeki geçmiş gün faiziyle toplam 1.681,34 TL üzerinden 2020/… MTS dosyası aracılığıyla icra takibi başlatıldığını, ancak davalı borçlunun haksız ve hukuki dayanaktan yoksun bir dilekçe ile takibe itiraz ettiğini, 29.12.2020 tarihinde yapılan itiraz sonucunda takibin durduğunu, işbu itiraz dilekçesinin taraflarınca geriye dönük dosya taramasıyla haricen öğrenildiğini, takip konusu alacağın likit bir alacak olduğunu, davalı tarafından haksız ve kötü niyetli olarak yapılan itirazın iptali için İİK madde 67 gereği işbu itirazın iptali davasının ikame edilmesi gereği hasıl olduğunu, dava şartı arabuluculuk yoluna taraflarınca başvurulduğunu, ancak anlaşma sağlanamadığını, davalının fatura borçlarının muaccel olduğunu, ayrıca her faturada işbu geriye dönük ödenmemiş faturaların her seferinde “Hatırlatma” başlığı altında bildirildiğini, davalının abonelik sözleşmesinin 22.04.2020 tarihinde feshedildiğini, davalının taahhüdü ihlal ettiğini, gecikme bedeli, taksitler toplamı olarak 1.320,91 TL. Kendilerinden tahsil edilmek istendiğini, tüm borçlarını gösteren 20.04.2020 son ödeme tarihli faturanın kesildiğini, taahhütlü aboneliğin süresinden önce feshi halinde karşılaşılacak durumların Abonelik Sözleşmeleri Yönetmeliği 16. Madde ile düzenlendiğini, bu maddeye göre davacı şirketin kanunlardan doğan haklı alacaklarının tahsili çabasında olduğunu, taahhütlü abonelik sözleşmelerinin, belirli süreli abonelik sözleşmelerinden farklı olarak, sözleşmenin birinci yılından sonra herhangi bir gerekçe göstermeksizin ve cezai şart ödemeksizin feshedilmesinin mümkün olmadığını, davalı şirketin Abonelik Sözleşmeleri Yönetmeliği 5-7 maddeleri arasındaki düzenlemelere uygun şekilde hazırlanan sözleşmeler çerçevesinde faaliyetlerini sürdürdüğünü, davalı şirketin 180 yıllık geçmişe sahip 50 milyonu aşkın abonesi olan 81 ilde 34 binden fazla çalışanı olan, telekomünikasyon işleriyle iştigal Türkiye’nin en büyük ve dahası müşteri memnuniyetinde başı çeken şirketlerden birisi olup, bu alanda müşterilerine abonelik sözleşmesi koşulları adı altında hizmet sunduğunu, söz konusu hizmeti verirken sunmuş olduğu hizmetin bedelini de bu doğrultuda karşılık olarak tahsilini talep ettiğini dolayısıyla davacı şirketin vermediği bir hizmet için fatura düzenlemesi ve müşterilerinden ödeme beklemesinin mümkün olmadığını, davacı şirkete hizmet alınamadığına dair bildirimde bulunulduğunda ivedilikle sağlanmakta ve hizmet alınamayan sürelere ilişkin bedellerin faturalardan di inün yapıldığını, itirazın haksız olduğunun izahtan vareste olduğunu, iptali gerekmekle birlikte icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerektiğini, hizmet bedelinin abonelere faturalar vasıtasıyla düzenli olarak bildirildiğini, abonenin davacı kuruma bildirmiş olduğu iletişim adreslerine faturaların tebliğ edildiğini, faturaların takibinin ise hizmet alanın sorumluluğunda olduğunu, 213 Sayılı Vergi Usul Kanununun 229. Maddesinde faturanın tanımının yapıldığını, buna göre en önemli özelliğinin müşterinin ödemesi gereken tutarı göstermesi olduğunu, faturaların tamamının usülüne uygun düzenlenmiş olduğunu, VUK’nun 230-232 maddelerinde faturaların düzenleniş şekli, nizamı ve hangi durumlarda düzenlenmesi gerektiğinin izah edildiğini, davacı şirketin faturaların tamamının usulüne uygun olduğunun görüldüğünü,6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 21. Maddesinde faturayı alan kişinin 8 gün içerisinde itiraz etmediği taktirde faturayı kabul etmiş sayılacağının belirtildiğini, “MADDE 21- (1) Ticari işletmesi bağlamında bir mal satmış, üretmiş, bir iş görmüş veya bir menfaat sağlamış olan tacirden, diğer taraf, kendisine bir fatura verilmesini ve bedeli ödenmiş ise bunun da faturada gösterilmesini isteyebilir. (2) Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bunun da faturada gösterilmesini isteyebilir.(3) Telefonla, telgrafla, herhangi bir iletişim veya bilişim aracıyla veya diğer bir teknik araçla ya da sözlü olarak kurulan sözleşmelerle yapılan açıklamaların içeriğini doğrulayan bir yazıyı alan kişi, bunu aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde itirazda bulunmamışsa, söz konusu teyit mektubunun yapılan sözleşmeye veya açıklamalara uygun olduğunu kabul etmiş sayılır. şeklinde olup, 8 Günlük sürenin geçmesiyle ispat yükünün taraf değiştirdiğini, 8 günlük süre içerisinde itiraz etmeyen davalı tarafın fatura içeriğinin sözleşmeye uygun olmadığını ispat yükü altına girdiğini, açıklanan nedenlerle davalı borçluya ilişkin sözleşme, fatura ve fatura ayrıntılarından sabit olduğu üzere icra takibine konu edilen alacağın hukuka uygun olduğunu, burada ödenmeyen alacaklardan dolayı kamu zararının da söz konusu olduğunu, davacı şirketin hisselerinin büyük bölümünün kamunun olduğunu, borçlunun hizmeti eksiksiz olarak aldığını, davacının alacağının ne zaman doğacağına ilişkin düzenlemenin yine Abonelik Sözleşmeleri Yönetmeliğinde mevcut olduğunu, “Teslim ve İfa Yükümlülüğü MADDE 8-(1) Satıcı veya sağlayıcı, abonelik sözleşmesine konu mal veya hizmeti sözleşmeye uygun olarak teslim veya ifa etmekle yükümlüdür. (2) Hizmete ilişkin ücretlendirme, hizmetin tüketiciye füilen sunulmasıyla başlar, Sağlayıcı sunmadığı hizmetin bedelini tüketiciden talep edemez. Ancak, ön ödemeli hizmetlerde bu fikra hükmü uygulanmaz.” beyanı ile tüm bu nedenlerle, borçlunun icra takibine yaptığı haksız itirazın iptaline, borçlunun takip konusu borcu takip dosyasında belirtilen faiziyle birlikte ödemesine, takip konusu alacağın 96 40’ından az olmamak kaydıyla icra inkar tazminatına, Yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı taraf üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı şirketin davalı şirkete karşı … Esas sayılı MTS dosyası ile icra takibini başlattığını ve davalı şirketin başlatılan haksız takibe süresi içinde itiraz ederek takibi durdurduğunu, buna müteakiben davacı şirketin taraflarınca takibe yapılmış olan haklı borca itirazlarının iptali için davalı şirkete dava açtığını, davaya konu Abonelik Sözleşmesinin usulüne uygun olarak düzenlenmediğini, ilgili sözleşmenin sadece Nurten Kırnapçı tarafından imzalandığını, oysa ki davalı şirketin tüm iş ve işlemleri ile şirketi borç altına sokacak her türlü muamelelerde davalı şirket ortaklarının müşterek imzası gerektiğini, bir diğer ifade ile davacı şirketin geçersiz bir abonelik hizmet sözleşmesine dayanarak huzurdaki davayı ikame ettiğini, davanın görevsiz mahkemede açıldığından usulden reddi gerektiğini, dava konusu uyuşmazlığın internet abonelik sözleşmesinden kaynaklanmakta olduğunu, tüketicinin Korunması Hakkında Kanun uyarınca abonelik sözleşmeleri tüketici sözleşmesi niteliğinde olduğunu, emsal yargıtay kararlarında da abonelik sözleşmelerinden kaynaklanan hukuki uyuşmazlıklarda görevli mahkemenin Tüketici Mahkemeleri olduğunun belirtildiğini, davanın görevsiz mahkemede açıldığından davanın öncelikle usulden reddi gerektiğini, Davalı şirketin herhangi bir borcu bulunmadığından davalı şirket hakkında başlatılan icra takibi ve takıbin konusu alacağın hukuka aykırı olduğunu, davalı şirketin, davalı şirket ile “EVDE İNTERNET” kampanyasından yararlanarak taahhütlü abonelik sözleşmesi akdettiğini, söz konusu sözleşmede kararlaştırılmış taahhüdün bitim tarihi süresinde sona erdiğini ve taahhüdün taraflarca yenilenmediğini, davalının abonelik hizmetinden yararlandığı esnada hizmet bedellerini eksiksiz ve süresinde ödediğini, söz konusu sözleşme bir abonelik sözleşmesi olup bedel karşılığında internet hizmetinin tüketiciye önceden kararlaştırılan şartlar çerçevesince sunulmasından ibaret olduğunu, işbu abonelik sözleşmesi taahhütlü olarak akdedilmiş olup, anılan taahhüt süresinin bir yıldan uzun olduğunun görülmekte olduğunu, davacı şirketin dava dilekçesinde belirtmiş olduğunun aksine TKHK’ ‘nın 52 maddesinin 4 fıkrası uyarınca müşterinin/tüketicinin ticari veya tüketici farketmeksizin 1 yıldan uzun süreli olan abonelik sözleşmesini 1 yılın sona ermesinden itibaren herhangi bir gerekçe göstermeksizin ve cezai şart ödemeksizin istediği zamanda feshedebileceğinin açıkça düzenlendiğini, davalı şirketin 17.03.2020 tarihinde, anılan abonelik sözleşmesini feshetmek istediğini abonelik sözleşmesi yönetmeliğinin 23. maddesi uyarınca davacı şirketin ilgili kurumuna bildirdiğini, akabinde abonelik sözleşmesi kapsamında edinilmiş olan modemlerin VDSL Modem İade Tutanağı’nında ibraz edilmesi üzerine 17.03.2020 tarihinde davalı şirkete hasarsız ve eksiksiz şekilde iade edildiğini, davalı şirketin 17.03.2020 tarihinde, abonelik sözleşmesinin feshi için gerekli her türlü işlemi usulüne uygun olarak gerçekleştirdiğini, abonelik sözleşmesinin davalı şirketçe hukuka uygun olarak feshedilmesine ve davalı şirketçe konusu hizmetten yararlanmanın sona erdirilmesine rağmen davacı şirketin davalı şirkete sırasıyla 20.02.2020, 20.03.2020 ve 20.04.2020 son ödeme tarihli faturaları göndermeye devam ettiğini, davalı şirketin herhangi bir hizmet almadığı ve borcu olmadığından faturaların kendisine gönderilmesinde bir yanlışlık olduğu ve geçerli olmalarının mümkün olmadığı düşüncesiyle faturalara itiraz etmediğini, vergi usul kanunun 229. maddesinde faturanın tanımının yapıldığını, bu maddeye göre faturanın, yapılan iş karşılığında kesilebildiğini, somut olay bakımından iş unsurunun internet hizmeti sağlanmasını kapsadığını, lakin davalı şirketin abonelik sözleşmesini feshetmek istediğini 17.03.2020 tarihinde davacı şirkete bildirmiş olup bu tarihten sonra da hiçbir şekilde internet hizmetinden yararlanmadığını, dolayısıyla bedelleri dava dilekçesinde belirtilmiş olan son ödeme tarihli faturaların hukuka aykırı şekilde tanzim edildiğini, buna paralel olarak dava konusu alacağın haksız ve dayanaksız olup eldeki davanın iptali ile mezkur takibin kaldırılması gerektiğini, davacı yanın dava dilekçesinde %40’dan az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava ettiğini, hiçbir şekilde davayı kabul anlamına gelmemekle birlikte davacının talep ettiği tazminat oranının hakkaniyetli olmadığının açık olduğunu, İİK md. 67/2 düzenlemesine göre “uygun” bir tazminat belirlenmesi gerektiğini belirtmekte olduğunu, davacının talebinin fahiş olup usul ve yasaya aykırı olduğunu, ne var ki davacının davasının tümden usul ve yasaya aykırı olduğundan eldeki davanın reddi gerektiğini tüm bu nedenlerle davanın görevsiz mahkemede açılan davanın usulden reddine, haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın esastan reddine, İstanbul İcra Dairesi … MTS numaralı icra takibinin kaldırılmasına, kötüniyetli davacı aleyhine takip alacağının% 20’sinden az olmamak koşuluyla kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava dilekçesi, cevap dilekçesi ve sair tüm evraklar hep birlikte incelenmiştir.
Mahkememizde açılan dava: İİK.nun 67. maddesi gereğince itirazın iptali davasıdır.
Taraflar arasındaki ihtilaf; davacının davalıdan abonelik sözleşmesine dayalı faturalar nedeniyle alacaklı olup olmadığı, alacaklı ise miktarı ile alacağın likit olup olmadığı noktalarında toplandığı anlaşılmıştır.
Dosyamıza getirtilen İstanbul Merkezi Takip Sisteminin … sayılı takip dosyasının incelenmesinde; davacı tarafından davalı aleyhine toplam 1.681,34 TL Toplam Alacak üzerinden icra takibi yapıldığı, davalının itirazı üzerine takibin durduğu, itirazın süresinde ve usulüne uygun yapıldığı, buna göre davanın, İİK.67.maddesinde yazılı 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Mahkememizce, İddia, toplanan deliller, takip dosya, tarafların ticari defter ve kayıtları da incelenmek suretiyle rapor alınmak üzere dosyanın bilirkişiye tevdi edilerek dosya kapsamında rapor alınmak üzere bilirkişiye tevdi edildiği, bilirkişi heyetince düzenlenen raporda özetle; dava ve icra dosyası ile davacı şirket/davalı şirket ticari defterler ve kayıtlarının denetlenmesi ile her türlü nihai karar ve hukuki değerlendirme Mahkeme’ye ait olmak üzere;
Davacı şirketin sunulan CD içeriği bilgiler ile sınırlı incelemede ticari defter ve kayıtlar üzerinde dava konusu alacağın tespit edilemediğini, davalı şirketin 2020 yılında işbu davaya konu 3 adet fatura kaydına rastlanmadığı, ancak bu tespitin ancak cari hesap düzeyinde yapılabildiği, davalının ticari defterlerinin sağlıklı okunmaya elverişli olmayacak derecede küçük yazılmış olduğunu, davalı şirketin 05.12.2020 icra takip tarihine göre davacı şirkete 35.824,21 TL borçlu olduğunu, ancak cari hesap borcunun içinde icra konusu faturaların olmadığını, dava konusu talep cari hesap alacağı değil belirlenen faturalara dayalı olduğundan nıhai takdirin mahkemeye ait olacağını, diğer yandan icra takip talebi ödeme emrindeki takip öncesi işlemiş faiz tutarlarının icra konusu faturalar ile eşleştirilemediği, ancak dava esas değerinin ana para alacağı üzerinden belirlendiğini, dava esas değerinin dava dilekçesinde söz edilen aşağıda bilgileri verilen ve toplam tutarı 1.530,91 TL olan faturalardan oluştuğu görüş ve kanaatini bildirmiştir.
Bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilmiş, taraf vekillerince rapora karşı beyan ve itirazlar sunulmuştur.
Mahkememiz dosyasına celp edilen, mahkememizin … esas sayılı dosyasının incelenmesinde mahkememiz dosyası ile bu dosyanın taraflarının aynı olduğu, davanın konusunun taraflar arasında yapılan taahhütlü işyerim … limitsiz abonelik sözleşmesi ne dayalı alacağın tahsili için başlatılan icra takibine itirazın iptali davası olduğu olduğu görüldü.
Birleştirme hususu 6100 Sayılı HMK.’nun 166.maddesinde aynı yargı çevresinde yer alan aynı düzey ve sıfattaki hukuk mahkemelerinde açılmış davaların “…aralarında bağlantı bulunması durumunda davanın her aşamasında talep üzerine veya kendiliğinden ilk davanın açıldığı mahkemede birleştirilebileceği…” hükme bağlanmıştır. Davaların aynı veya benzer sebeplerden doğmuş olması ya da biri hakkında verilecek hükmün diğerini etkileyecek nitelikte olması halinde bağlantı varsayılır. Somut olayda mahkememizin işbu dosyası ile yine mahkememizin … esas sayılı dava dosyası arasında her iki davanın birlikte görülmesi için hukuki ve fiili irtibatın olduğu, usul ekonomisi de dikkate alınarak mahkememiz dosyasının yine mahkememizin … E.sayılı dosyası ile birleştirilmesine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM:yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Mahkememiz işbu dosyası ile yine mahkememizde görülmekte olan … Esas sayılı dosyası arasında hukuki ve fiili irtibat bulunduğu anlaşılmakla, HMK 166. maddesi uyarınca her iki dava dosyanın BİRLEŞTİRİLMESİNE,
2-Yargılamaya mahkememizin … Esas sayılı dosyası üzerinden devamına,
3-Yargılama giderleri ve harcın birleşen dosyada karara bağlanmasına ve esasın bu şekilde kapatılmasına,
Dair, HMK 168. maddesi gereğince uyuşmazlığın esası hakkında verilecek hüküm ile birlikte İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere davacı vekili ve davalı vekilinin(e duruşma) yüzüne karşı karar verildi.

Katip … Hakim …
e-imzalıdır e-imzalıdır