Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/777 E. 2022/716 K. 04.07.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2021/334 Esas
KARAR NO:2022/750

DAVA:Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli)
DAVA TARİHİ:25/05/2021
KARAR TARİHİ:18/07/2022

Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı şirket yönetim kurulunun Sermaye Artırımı gündemli olağanüstü Genel Kurul yapmasının gerekçesi “Geniş Yetkili Aracı Kurum Olabilmek İçin Gerekli Asgari Sermaye Yeterliliğini Sağlamak” olarak gösterildiğini, oysa SPK mevzuatında Geniş Yetkili Aracı Kurul Olabilmek için gereken kriter sermaye değil öz sermaye olarak, asgari öz sermaye’den bahsedildiğini, dolayısıyla davalı şirket Yönetim Kurulu’nun sermaye artırımı gerekçesi samimi ve dürüst olmadığı gibi esasen baştan beri söyledikleri gibi gizlenen asıl amacın davalı müvekkiller sermaye paylarını küçülterek şirketi ele geçirmek olduğunu, davacı şirket yönetim kurulu “davalı şirketin sermaye piyasası kanun ve mevzuatına tabi bir aracı kurum olduğunu, 3, 6, 9 ve 12’şer aylık tüm finansal tablolarının SPK’ya düzenli olarak yollandığını, ayrıca … platformunda ilan edildiğini, bağımsız denetime tabi olduğunu” her fırsatta belirterek esasen mevzuat çerçevesinde hareket etme zorunluluğunu ikrar etmekten geri kalmadığını, gerçekten de davalı şirket 6102 sayılı TTK uyarınca Türkiye Muhasebe Standartları/Türk Finansal Raporlama Sistemine tabii olduğunu,(TMS/TFRS) ve 3, 6, 9 ve 12 aylık tüm finansal bilgilerini bu kapsamda hazırlamakta ve hem KAP’a hem de SPK’ya sunduklarını, bundan ayrı olarak davalı şirket haftalık olarak da öz sermaye değişim tablolarını SPK’ya bildirdiklerini belirttiklerini, şirketin bu bildirimlerde ve sermaye yeterlilik kriterlerinde kullandığı tüm Finansal Tablolar TMS/TFRS’ye uygun olarak hazırlanan Finansal Raporlardan oluşturulduğunu, şirketin öz sermayesi ile ilgili olarak Yönetim Kurulu tarafından onaylanan ve KAP ‘ta yayınlanan ve dava dilekçesi ekinde birer örnekleri sunulan 2020 yılına ait 3, 6 ve 9 aylık dönemlere ait Bağımsız Denetçi tarafından hazırlanan Bağımsız Denetim Raporlarının özet Öz Sermaye Değişim Tabloları incelendiğinde;31.03.2020 itibariyle öz sermaye (öz kaynak) toplamlarının 28.243.976,00 TL,30.06.2020 itibariyle öz sermaye (öz kaynak) toplamlarının 48.992.349,00 TL ve 30.09.2020 itibariyle öz sermaye (öz kaynak) toplamlarının 75.858.685,00 TL olduğu ve bunun da Bağımsız Denetim Raporları ile sabit olduğunu belirttiklerini, Dava dilekçesi ekinde sunulan 30.09.2020 tarihli … AŞ … Formunun 12. sayfasında yer alan 2.2. … AŞ’nin 23.10.2020 tarihli Sermaye Yeterliliği Tabloları başlıklı bölümdeki Tablo.X1 1 incelendiğinde; Sermaye Yeterliliği Tabanı Fazlasının 100.398.900 TL, Asgari Öz Sermaye Fazlasının 152.843.271 TL, Ödenmiş Sermaye Fazlasının 153.820.688 TL olarak gösterilmiş olduğu görüleceğini, dolayısıyla Öz Sermaye Yeterliliği konusunda davalı şirketin bütün asgari kriterleri misliyle karşıladığını bu açıdan da son derece açık olduğunu, 6102 sayılı Ticaret Kanunu ve Ticaret Sicil Yönetmeliği hükümleri çerçevesinde sermaye artırımı işlemleri için esas alınması gereken raporların Bağımsız Denetçi Raporları olması gerekirken, davalı şirket tarafından hem sermaye artırım işlemlerine hem de Mahkeme’ye sunulan dilekçelerde sürekli olarak … tarafından hazırlanan YMM Raporlarına dayandığını, hem 6102 sayılı TTK hem de Ticaret Sicili Yönetmeliği hükümlerine (özellikle 73. maddeye) göre bağımsız denetime tabi şirketlerde artırılacak olan sermaye için hazırlanması gereken raporların bağımsız denetçi tarafından hazırlanması gerektiğinin hüküm altına alındığını, davalı şirketin önceki olağanüstü genel kuruldaki sermaye artırım kararına karşı ve ondan önceki olağan genel kuruldaki kâr dağıtmama kararına karşı açılmış davalar da mevcutken sermaye artırım işlemleri YMM raporlarına dayandırılamayacağını, bağımsız denetçi raporlarına dayandırılmak zorunda olduğunu, oysa huzurdaki davaya konu sermaye artırım kararının tescil ve ilanı da YMM raporuna dayandırılarak yapılmış olup bu tescil ve ilanın dahi esasen batıl olduğunu, diğer bir anlatımla davalı şirket tarafından her platformda sürekli olarak raporları sunulan ve/veya atıf yapılan … şirketin Bağımsız Denetçisi olmadığından iki ihtimalden bahsetmenin yanlış olmayacağını, gerçekten de ya bağımsız denetçi tarafından hazırlanması gereken raporları yetkisiz ve kanuna, yönetmeliğe aykırı olarak YMM düzenlemiş ve imzaladığını, ya da davalı şirket bağımsız denetçi tarafından hazırlanıp imzalanması gereken raporlar yerine bilinçli ve kasıtlı olarak YMM raporları kullanılarak olağanüstü genel kurul çağrılarının ve genel kurul kararlarının yok hükmündeki tescil ve ilanları yaptırıldığını, her iki ihtimalde de davalı şirketin usulsüz işlemler yaptığı veya yaptırdığının sabit olduğunu belirttiklerini, Davalı … AŞ’nin 26.02.2021 tarihinde yapılan Olağanüstü Genel Kurul Toplantısının ve bu toplantıda alınan kararların TTK’nın 447 nci maddesi uyarınca yok hükmünde (batıl olduğunun) tespitine, kanuna, esas sözleşme hükümlerine ve özellikle dürüstlük kuralına aykırı olan Sermaye Artırımına ilişkin kararın TTK’nın 445 ve 446 ncı maddeleri uyarınca iptaline, TTK’nın 449 uncu maddesi çerçevesinde dava konusu kararların yürütülmesinin geri bırakılmasına, davanın gerektireceği tüm harç ve masraflarla avukatlık ücretinin davalı şirkete yüklenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı yanın mahkeme huzurunda açılan davasında Müvekkil Şirket sermayesi 20.800.000,00 TL’den 31.000.000,00 TL’ye çıkartılmasına ilişkin 26.02.2021 tarihli Olağanüstü Genel Kurul toplantısı ve alınan kararların TTK madde 447 gereği batıl olduğunu ve alınan (2) ve (3) numaralı gündem maddelerine ilişkin kararların iptali ve yürütmenin durdurulması talebiyle dava açmışsa da davacıların davası ve yürütmenin durdurulması talebi yasal hükümler ve dürüstlük kuralına aykırı, haksız ve kötü niyetli olduğundan reddinin gerektiğine, kısmi yetkili aracı kurum olan şirketin, mevzuat gereği önemli gelir kaynağı olan yükümlenim gerektiren halka arz işlemleri, genel saklama hizmeti ve portföy aracılığı faaliyetlerini yapamıyor olması sebebiyle ciddi gelir kaybına uğramakta olduğundan sermayesini artırarak geniş yetkili aracı kurum olmak, diğer yandan şirketin müşteri sayısının, overallarının ve işlem hacimleri teminat miktarlarının artmış olmasının meydana gelen nakit ihtiyacından dolayı 22.06.2020 tarihinde yapılan Olağan Genel Kurulda 2019 yılına ilişkin kârın dağıtılmayıp sermayeye eklenmesinin şirket ve ortaklık yararına olacağı sonucuna varılarak 2019 yılı kârının dağıtılmaması yönünde karar aldıklarını 22.06.2020 tarihli genel kurul iradesine uygun olarak Yönetim Kurulu 18.09.2020 tarih ve 2020/32 sayılı kararı ile sermayenin 10.500.000,00 TL’den 20.800.000,00 TL’ye yükseltilmesi yönünde karar alarak şirket esas sözleşmesinin 6 No’lu maddesinin tadiline ilişkin önerge hazırladığını, SPK ve Ticaret Bakanlığı’nın iznini müteakip 13.11.2020 tarihinde tüm ortakların katılımı ile gerçekleştirilen Olağanüstü Genel Kurulda Şirket sermayesinin 10.500.000,00 – TL’den 20.800.000,00 TL’ye yükseltilmesine ilişkin esas sözleşme değişikliğine oy çokluğu ile karar verildiğini, sermaye artışına ilişkin esas sözleşme değişikliği ile usul ve mevzuata uygun şekilde düzenlenen YMM raporu SPK ve Bakanlık onayından geçerek sermaye artışının tamamlandığı, Ticaret Sicil Gazetesinin 08.12.2020 tarih, 10219 sayılı nüshasında tescil ve ilan edildiğini, davalı Şirket’in 20.800.000,00 TL’ye yükseltilen asgari ödenmiş sermayesi ile 14.12.2020 tarihli Report Yeminli Mali Müşavirlik Ltd. Şti. … imzalı YMMM raporunun 10. sayfasında gösterilen 22.596.776,54 TL Öz sermayesi SPK tarafından belirlenen 2020 yılı için 28.693.544 TL, 2021 içinse 29.216.340 TL asgari öz sermayenin gene altında kalması ve ilgili tutarın SPK tarafından her sene yeniden değerleme oranının %20’sinden az olmamak üzere arttırılması hükmünü göz önüne alarak başkaca hesaba katılabilecek bir içkaynak olmaması nedeniyle ‘Geniş Yetkili Aracı Kurum’ olma hedefine ulaşma amacıyla ödenmiş sermayesi 20.800.000 TL’den 31.000.000,00 TL’ye çıkartılması yönünde Genel Kurul’ca karar alınarak gerekli oranda ve tüm ortakların katılımıyla sermaye artışı gerçekleştirildiği, tescil ve ilan edilerek yasal sürecin tamamlandığını, Sermaye Piyasası Kanun ve mevzuatı ile bağımsız denetime tabi bir aracı kurum olan davalı Şirket, 3,6,9,12’şer aylık tüm finansal tablolarını SPK’ya düzenli olarak yollamakta olduğunu, bilgi ve onaylarından geçmekte olduğunu ayrıca Kamu Aydınlatma platformunda ilan edildiğini, sermaye artışına ilişkin bilançolar da usul ve mevzuata uygun şekilde YMM tarafından düzenlendiğini, esas sözleşme değişiklikleri SPK ve Ticaret Bakanlığı izin ve onayından geçtiğini belirtmiş olduğunu, davacıların davalı Şirket yönetiminde bulundukları 1993-2018 dönemine ilişkin 25 yıl boyunca yapılan genel kurullarda şirketin bütün finansal kayıt ve yönetim kurullarını (kendileri dışındaki üç yönetim kurulu üyesi olan Mehmet Osmanoğlu, Nurşen Osmanoğlu ve Zekiye Yolcubal şirketin hem ortağı hem yönetim kurulu üyesi olarak yaklaşık 25 yıldır görev yapmaya devam ettiklerini) oy birliği ile ibra ettikleri halde, davacıların yönetime seçilmedikleri 29.05.2018 genel kurulundan sonra, yasal hiçbir mesnet bulunmadığı halde sırf davalı şirket ve ortakları ile yönetim kurulu üyeleri ve çalışanlarını taciz etmek amacıyla ortaklık haklarını kötüye kullanarak 16 adet dava ve savcılık şikâyet başvurusu yaptıklarını, bu haksız dava ve şikâyetlerden 12’sinin reddedildiğini, duruşma günü gelmeyen 4 adet davanın ise halen derdest bulunduğunu, husumetlerinin birinci kaynağının davalı şirkete 29.05.2018 tarihli genel kurulda yönetim kurulu üyesi olarak seçilmediği olduğunu, Doktrinde de kabul gördüğü üzere “menfaat ihtilaflarının çözümü konusunda kanun koyucuların tek görevi menfaat sahiplerini birbirine karşı korumak değil, menfaat sahiplerinin haklarını kötüye kullanmalarını engelleyerek şirketin varlığını sürdürmesine de imkân tanıdığını, somut olayda butlan davasına konu edilmek istenen sermaye artırımı kararı Şirketin ‘Geniş Yetkili Aracı Kurum’ olarak varlığını kârlılıkla sürdürebilmesi için zorunlu, Şirket menfaatine uygun ve davacılar da dâhil tüm ortaklar yararına alınmış bir karar olduğundan butlanına ve/veya iptaline karar verilmesinin mümkün olmadığını, Genel Kurula katılan ve fakat toplantı ve karar yeter sayısına etkili olmayan kişinin durumu Genel Kurul kararının iptali için neden olamayacağını. 26.02.2021 tarihli Olağanüstü Genel Kurul, tüm payları temsil eden 96100 pay ve paydaş çoğunluğu ile toplandığını, sözleşmenin 6 No’lu sermaye maddesine ilişkin değişiklik sermayenin %70.52’ine tekabül en pay ve paydaş çoğunluğu ile kabul edilerek karara bağlandığını, TTK madde 421/1’e uygun nisapla toplanıp karar alınan genel kurulda olumsuz oy kullanan 9629,48 pay sahibi davacıların oyları karara ve sonuca etkili olmadığı gibi davacılar Genel Kurul’un verdiği sermaye artış kararına payları oranında iştirak ederek karar tescil ve ilan edilerek kesinleşmiş de olduğundan, davalarının bu yönden de reddi gerektiğini, davacının huzurda açtığı davanın yasal mesnedi bulunmadığı gibi usulüne uygun yapılmış Genel Kurulunun iptal ya da butlanını gerektirir herhangi bir yasal mesnet de bulunmadığından davacının yürütmenin durdurulmasına yönelik talep ve davasının reddine karar verilmesini, yargılama giderlerinin ve vekâlet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesi talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE :
Dava, Genel kurulda alınan kararın iptali davasıdır.
Taraflar arasındaki ihtilaf, davalı şirketin 26/02/2021 tarihinde yapılan 2020 yılına ait genel kurul toplantısında alınan “ Sermaye Artırımına ilişkin 2 numaralı, TTK’nın 395 ve 396 maddeleri kapsamında Yönetim Kurulu Üyelerine izin verilmesine ilişkin 3 numaralı kararların” kanuna, dürüstlük kuralına, şirket esas sözleşmesine uygun olup olmadığı, iptal şartlarının oluşup oluşmadığı noktalarında toplanmaktadır.
Davalı şirkete ait ticaret sicil dosyası ve ilgili dava dosyaları mahkememizce celp edilmiştir.
Davacı vekili dava dilekçesi ile TTK’nın 449. maddesi uyarınca genel kurul kararlarının iptali genel kurul kararlarının yürütmesinin geri bırakılmasını talep etmiştir.
Mahkememizce talep değerlendirilmiş ve yapılan değerlendirme neticesinde ihtiyati tedbir kararı verilmemesi halinde davacının haklarını elde etmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden bahsedilmesinin bu aşamada mümkün olmadığı, Sermaye Artırımına ilişkin 2 numaralı, TTK’nın 395 ve 396 maddeleri kapsamında Yönetim Kurulu Üyelerine izin verilmesine ilişkin 3 numaralı kararlar ile ilgili ihtiyati tedbir kararı verilmemesi halinde ciddi bir zararın doğacağına dair emarelerin de bulunmadığı, taraf menfaatleri de gözetildiğinde genel kurul kararlarının yürütülmesinin geri bırakılması koşullarının oluşmadığı kanaatiyle tedbir talebinin reddine karar verilmiştir.
Davacı iddiası, davalı savunması, genel kurul tutanağı, şirket kayıtları, tüm dosya kapsamınca inceleme yapılarak genel kurulda alınan dava konusu kararların kanun, şirket ana sözleşmesi ve dürüstlük kuralına uygun olup olmadığı, iptal şartlarının oluşup oluşmadığına ilişkin rapor alınmak üzere dosyanın bilirkişi heyetine tevdiine karar verilmiştir.
Bilirkişi heyetince sunulan raporda özetle; Davaya konu şirketin ticari defter ve kayıtları, davaya konu şirketin 26/01/2021 tarihinde yapılan olağanüstü genel kurul toplantı tutanakları, dosyaya sunulan bilgi belge ve tüm dosya kapsamı itibariyle yapılan inceleme neticesinde davalı şirketin 2019,2020,2021 yılları ticari defterlerinin açılışlarının süresinde tasdik edildiği, kapanış tasdiki yapılmadığı görüldüğünden, envanter defterinin açılış kaydının yapıldığının görüldüğü, ticari defterlerin TTK’nın ilgili hükümleri yönünden usulüne uygun tutulduğunu, davaya konu şirketin 26/02/2021 tarihinde yapılan olağanüstü genel kurul toplantısında, esas sermayenin tamamını temsil eden hissedarların toplantıda hazır bulunduğunu, buna ilişkin olarak düzenlenip imzalanan hazır bulunanlar cetvelinde davacı yanların isim ve imzasının bulunduğunu, bu anlamda 26/02/2021 GK tarihi itibariyle davacı yanların şirket hissedarı olduğu ve genel kurula katıldıklarının görülmekte olduğunu, davacı yanların 26/02/2021 tarihinde yapılan olağanüstü GK toplantısı ekinde sunulan hazır bulunanlar cetvellerine göre olağanüstü genel kurulda olumsuz oy kullandıklarının görülmekte olduğunu, davaya konu şirketin 11/12/2020 tarihli genel mizan esas alınarak şirketin öz varlık hesaplamalarının Veri Usul Kanunu, TMS ve tek düzen hesap planı tebliği kuralları uyarınca hesaplandığını, öz sermaye hesabının YMM …’ın yazdığı… sayılı raporunda öz sermayeyi 22.596.776,54 TL olup hesapladıkları öz sermaye hesabında çok küçük farklar olmasına rağmen kabul edilebilir hata içerisinde olduğundan uyumlu olduğu görüşüne varıldığını, bu bakımından davacının iddia ettiği gibi Geniş Yetkili Aracı Kurum Olabilmek için gerekli asgari sermaye yeterliğini sağlamak bakımından sermaye artışına gitmiş olmalarının yerinde olduğunun düşünüldüğünü, 29/01/2021 tarihinde E-32992422-205.01.01-1066 sayılı yaz ile Sermaye Piyasası Kurulu Başkanlığına esas sermayenin 20.800.000,00 TL den 31.000.000,00 TL ye artırımıyla aracı kuruluşların … esaslarına ilişkin tebliğ uyarınca … formunda gerekli değişikliklerin yapılması için başvurulmuş olup, 10/02/2022 tarihinde yayınlanan sermaye piyasası kurul bülteninde yayınlanan yeni faaliyet izinleri kısmında davalı şirketin aracılık yüklenimi yoluyla halka arza aracılık faaliyetinde bulunmasına izin verilmesi talebinin olumlu karşılanmasına ve geniş yetkili aracı kurum olarak yetkilendirilmesine karar verildiğinin görüldüğünü, 11/04/2022 tarihli 2021 yılı genel kurul tutanağında 4. Maddesinde görüldüğü üzere 2021 yılı karından ve yetmediği kadarı ile geçmiş yıl karlarından dağıtılmak üzere brüt 14.500.000,00 TL’nin oy çokluğu ile dağıtılmasına karar verildiğinin görüldüğünü, şirketin 25/05/2021 tarihli kararında kar dağıtımına ilişkin karar almış olup, kar dağıtımına ilişkin ödemelerin taraflarınca görüldüğünü, davacılardan Müfik Nayır’ın 2.959.693,27 Tl Mert Nayır’ın ise 887.736,35 TL kar payı ödemesi aldığının görüldüğünü, Derdest davanın, 26.02.2021 tarihinde yapılan Olağanüstü Genel Kurul Toplantısının ve bu toplantıda alınan kararların TTK’nın 447 nci maddesi uyarınca yok hükmünde (batıl olduğunun) tespitine, kanuna, esas sözleşme hükümlerine ve özellikle dürüstlük kuralına aykırı olan Sermaye Artırımına ilişkin 2 numaralı, TTK’nın395 ve 396 maddeleri kapsamında Yönetim Kurulu Üyelerine izin verilmesine ilişkin 3 numaralı kararların TTK’nın 445 ve 446 ncı maddeleri uyarınca iptaline ilişkin olduğunu, öncelikle kararların yok hükmünde olması, batıl (kesin hükümsüz) olması veya kabili iptal olması birbirinden farklı olup, ilk iki halin varlığının mahkemece re’sen gözetilmek gerekirken, üçüncüsünün mahkemeden ayrıca talep edilmesi gerekeceğini, bu geçersizlik sebeplerinin meydana geliş şekillerinin de birbirinden farklı olduğunu, bu bağlamda teknik olarak 26.02.2021 tarihinde yapılan Olağanüstü Genel Kurul Toplantısının yoklukla sakat olması durumunda alınan kararların da yoklukla sakatlanacağı aşikâr olduğunu, diğer taraftan gene teknik hukuk bakımından 26.02.2021 tarihinde yapılan Olağanüstü Genel Kurul Toplantısının batıl olması gibi kavram hukukumuzda yoktur; ancak bu toplantıda alınan kararların batıl (kesin hükümsüz) olduğu ileri sürülebileceğini, eğer kararlar yok hükmünde veya batıl ise hukuken bunların iptallerinin de söz konusu olamayacağını, zira va yok va da batıl olduklarını,
TTK’da düzenlenmemiş bulunan yokluk hukuki işlemin kurucu unsurlarındaki eksiklik olduğunu, bunun GK kararları bakımından görünüm örneği, GK’yı toplantıya çağırmaya yetkisi olan herhangi bir yetkilinin çağırmadığı GK toplantısı ve burada alınan kararlar veya komiserin katılması gereken genel kurul toplantılarına adı geçen kişinin katılmaması olduğunu, derdest davaya konu somut olayda bunların benzeri bir durum olmadığı için yokluk yaptırımının da mevzu bahis olamayacağının aşikar olduğunu, Butlanda (kesin hükümsüzlük) ise GK kararının yoklukta olduğu üzere kurucu unsur yönünden değil, içerik yönünden emredici hükümlere aykırı olmasının söz konusu olduğunu, butlana ilişkin örneklerin TTK m. 447”de zikredildiğini, derdest davaya konu somut olayda bunların benzeri bir durum olmadığı için butlan yaptırımının da mevzu bahis olamayacağını, bu bağlamda GK’da alınan 2 kararın (sermaye artışı ve TTK m. 395 ve396 gereğince izin) iptal kabiliyeti yönünden incelenmesi gerekeceğini, GK kararlarının iptali ise TTK m. 445’te düzenlendiğini,
Anılan maddeye göre;
6) Genel kurul kararlarının iptali
1- İptal sebepleri
MADDE 445- (1) 446 ncı maddede belirtilen kişiler, kanun veya esas sözleşme hükümlerine ve özellikle dürüstlük kuralına aykırı olan genel kurul kararları aleyhine, karar tarihinden itibaren üç ay içinde, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinde iptal davası açabilirler.
Sermaye Artışı Kararı:
Anılan kararın kanun veya esas sözleşmeye aykırı olmadığının görülmekte olduğunu, dolayısıyla incelenmesi gereken hususun mezkur kararın dürüstlük kuralına aykırı olup olmadığı olduğunu, davalı tarafın sermaye artışının gerekçesi olarak “geniş yetkili aracı kurum” olmak lazım geldiğini bunun için de sermayenin artması gerektiğini ifade etmekte olduğunu, davalının beyanına göre davalı Şirket’in 20.800.000,00 TL’ye yükseltilen asgari ödenmiş sermayesi ile14.12.2020 tarihli … Müşavirlik Ltd. Şti. … imzalı YMMM raporunun 10. sayfasında gösterilen 22.596.776,54 TL özsermayesi SPK tarafından belirlenen 2020 yılı için 28.693.544 TL, 2021 içinse 29.216.340 TL asgari özsermayenin altında kalması ve ilgili tutarın SPK tarafından her sene yeniden değerleme oranının %20’sinden az olmamak üzere arttırılması hükmünü göz önüne alarak başkaca hesaba katılabilecek bir iç kaynak olmaması nedeniyle ‘Geniş Yetkili Aracı Kurum’ olma hedefine ulaşma amacıyla ödenmiş sermayesini 20.800.000 TL’den 31.000.000,00 TL’ye çıkartılması yönünde Genel Kurul’ca karar alındığını, bu noktada önem taşıyan hususun davalı şirketin özsermayesinin ne kadar olduğu olduğunu, davacılar özsermayenin dava dilekçesi ekinde sunulan 30.09.2020 tarihli … AŞ … Formunun 12. sayfasında yer alan 2.2. … AŞ’nin 23.10.2020 tarihli Sermaye Yeterliliği incelendiğinde;
* Sermaye Yeterliliği Tabanı Fazlasının 100.398.900 TL
* Asgari Öz Sermaye Fazlasının 152.843.271 TL
* Ödenmiş Sermaye Fazlasının 153.820.688 TL olarak gösterilmiş olduğunu ifade etmekte olduğunu, Şirketin “geniş yetkili aracı kurum” olması iş potansiyelinde bir artışa sebep olacak bir yetki ise buna ulaşmak için gerekli sermaye/özkaynak yapısının oluşturulmasının şirket menfaatine olduğunun kabulünde bir sakınca olmadığını, sonuç itibarıyla anılan yetkiyle şirketin daha fazla gelir elde etmesinin mümkün olabileceğini, ve bu durumun netice olarak tüm pay sahiplerine olumlu yansıyacağını, (daha fazla temettü ödemesi veya şirket hissesinin değerinin artması gibi). dolayısıyla GK’nın anılan kararının dürüstlük kuralına aykırılığından bahsetmenin mümkün olmayacağını, bununla birlikte taraflar arasındaki ihtilaflı konunun davalı şirketin özsermayesinin gerçekte ne kadar olduğu olduğunu, davalı tarafın bu tutarın TSY m. 73/d gereğince bağımsız denetim şirketince belirlenmesi lazım geldiğini ileri sürmekte olduğunu, davalı şirketin ise sermaye artışına esas özsermaye hesabını bağımsız denetim şirketine değil başka bir YMM’ye (şirketine) yaptırdığını, TSY’nin anılan hükmü bir düzen hükmü olup düzen hükmünün ihlal edilmesi iptal yaptırımını gerektirmeyeceğini, zira yapılan hesaplamanın mevzuata uygun olduğu müddetçe hukuken bunun kimin tarafından yapıldığının bir ehemmiyetinin olmadığını, bu bağlamda “özsermaye hesabının” mevzuata uygun olarak yapılması gerektiğini, heyetin muhasip bilirkişisinin mevzuata göre |Aracı Kurumların Sermayelerine ve Sermaye Yeterliliğine İlişkin Esaslar Tebliği (Seri: V, No: 34))yaptığı hesap çerçevesinde davalı şirketin 11.12.2020tarihli genel mizan için özsermayesi 22.592.705,69 TL olup, YMM …’ın bulduğu 22.596.776,54 TL ile olan 4.000 TL’den biraz yüksek olan farkın derdest dava etkisi bakımından ihmal edilebilir olduğu kanaatine varıldığını,
TTK m.395” ve TTK m.396” hükümlerinde yönetim kurulu üyelerinin şirketle işlem yapma, şirkete borçlanma ve şirketle rekabet etme yasakları düzenlenmekte olup, ilgili kanun hükümlerinde, genel kurulun izin vermesi suretiyle bu yasakların kaldırılabileceğinin düzenlenmekte olduğunu, yönetim kuruluna bu işlemleri yapmak için izin verilmesi yönünde alınacak genel kurul kararlarında oydan yoksunluk hükümlerine uyulması gerekeceğini, NitekimYargıtay 11. HD(E. 2016/3815, K. 2017/2497, T.27.04.2017.)”..6102 sayılı TTK’nın 395. maddesiyle yönetim kurulu üyelerine anonim şirketle ticari işlem yapma, şirkete borçlanma yasağı, 396. maddesiyle de şirketin işletme konusuna giren işlerde rekabet yapma yasağı getirilmiştir. Genel kurul, yönetim kurulu üyelerinin tamamı veya biri veyahut bir kaçı için bu yasakların kaldırılmasına izin verebilir…” şeklinde bir hüküm tesis ettiğini, uygulamada da sıkça karşılaşıldığı gibi, TTK m.395 ve m.396 kapsamında yönetim kuruluna izin verilmesine ilişkin kararların genel nitelikte olmasının mümkün olduğu doktrinde ileri sürüldüğünü, bu görüşe itibar edilirse genel kurul kararının hükümsüzlüğünü gerektirir bir sebep olmadığı sonucuna varılabileceğini, bununla beraber, rekabet etme yasağı bakımından genel ve soyut nitelikte bir izin verilmesinin TTK m. 396 hükmünün amacıyla bağdaşmadığını, soyut ve genel nitelikte izin verilmesine ilişkin bir genel kurul kararının rekabet yasağını kaldırmış olmayacağını, bu şekilde bir genel kurul kararının iptal edilmesi gerektiğinin de doktrinde ifade edildiğini, sonuç olarak Hukuki tavsifi ve nihai takdiri mahkemeye ait olmak üzere; sermaye artışı kararının kabili iptal olmayacağı, TTK m. 395 ve m. 396’ya ilişkin olarak ise kararın iptalinin mukaddetatının ise mahkemenin benimseyeceği görüş ve kanaatlerini bildirmişlerdir.
Bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilmiş, taraflarca rapora karşı beyan ve itirazlar sunulmuştur.
TTK 445 maddesine göre 446 ncı maddede belirtilen kişiler, kanun veya esas sözleşme hükümlerine ve özellikle dürüstlük kuralına aykırı olan genel kurul kararları aleyhine, karar tarihinden itibaren üç ay içinde, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinde iptal davası açabilirler.
İptal davası açabilecek kişiler TTK 446. Maddede sayılmış olup, maddeye göre;
a) Toplantıda hazır bulunup da karara olumsuz oy veren ve bu muhalefetini tutanağa geçirten,
b)Toplantıda hazır bulunsun veya bulunmasın, olumsuz oy kullanmış olsun ya da olmasın; çağrının usulüne göre yapılmadığını, gündemin gereği gibi ilan edilmediğini, genel kurula katılma yetkisi bulunmayan kişilerin veya temsilcilerinin toplantıya katılıp oy kullandıklarını, genel kurula katılmasına ve oy kullanmasına haksız olarak izin verilmediğini ve yukarıda sayılan aykırılıkların genel kurul kararının alınmasında etkili olduğunu ileri süren pay sahipleri,
c) Yönetim kurulu,
d) Kararların yerine getirilmesi, kişisel sorumluluğuna sebep olacaksa yönetim kurulu üyelerinden her biri, iptal davası açabilir.
Mahkememizce yapılan değerlendirmeye göre, davanın genel kurul kararı iptali davası olup, açılan davanın süre ve aktif husumet bakımından yerinde olduğu anlaşılmıştır.
Bilirkişi raporunda da tespit edildiği üzere sermaye hesabının YMM …’ın yazdığı… sayılı rapora göre 22.596.776,54 TL olup, öz sermaye hesabında çok küçük farklar olduğu, kabul edilebilir hata olduğundan uyumlu olduğu, davalı şirketin Geniş Yetkili Aracı Kurum Olabilmek için gerekli asgari sermaye yeterliğini sağlamak bakımından sermaye artışına gitmiş olmasının yerinde olduğu, Sermaye Piyasası Kurulu Başkanlığına esas sermayenin 20.800.000,00 TL den 31.000.000,00 TL ye artırımıyla aracı kuruluşların … esaslarına ilişkin tebliğ uyarınca … formunda gerekli değişikliklerin yapılması için başvurulduğu, 10/02/2022 tarihinde yayınlanan sermaye piyasası kurul bülteninde yayınlanan yeni faaliyet izinleri kısmında davalı şirketin aracılık yüklenimi yoluyla halka arza aracılık faaliyetinde bulunmasına izin verilmesi talebinin olumlu karşılanmasına ve geniş yetkili aracı kurum olarak yetkilendirilmesine karar verildiği de görülmekle sermaye artışı kararının doğru bir karar olduğu anlaşılmıştır.
6102 sayılı TTK’nın 395. maddesiyle yönetim kurulu üyelerine anonim şirketle ticari işlem yapma, şirkete borçlanma yasağı, 396. maddesiyle de şirketin işletme konusuna giren işlerde rekabet yapma yasağı getirilmiş olup, anılan kanun maddelerindeki ” izin alınmadan” yeklindeki ifadelerden Genel kurulun, yönetim kurulu üyelerinin tamamı veya biri veyahut bir kaçı için bu yasakların kaldırılmasına izin verebileceği anlaşılmakta olup, TTK m.395 ve m.396 kapsamında yönetim kuruluna izin verilmesine ilişkin kararların genel nitelikte olmasının mümkün olduğuna dair doktrinde ileri sürülen görüşler uyarınca, genel kurulun dava konusu olan bu kararının hükümsüzlüğünü gerektirir bir sebep olmadığı anlaşılmıştır.
Sonuç olarak yukarıda da ihtilaf olarak belirlenmiş olan 26/02/2021 tarihinde yapılan 2020 yılına ait genel kurul toplantısında alınan “ Sermaye Artırımına ilişkin 2 numaralı, TTK’nın 395 ve 396 maddeleri kapsamında Yönetim Kurulu Üyelerine izin verilmesine ilişkin 3 numaralı kararların” kanuna, dürüstlük kuralına, şirket esas sözleşmesine uygun olduğu, iptalinin gerekmediği kanaatine varılmıştır.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın reddine,
2-Harçlar yasası uyarınca alınması gereken 80,70 TL karar harcından peşin alınan 59,30 TL’nin mahsubu ile geri kalan 21,20 TL bakiye harcın davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydedilmesine,
3-Davacının yaptığı yargılama giderlerinin üstünde bırakılmasına,
4-Davalı kendini vekille temsil ettirdiğinden lehine Asgari Ücret Tarifesi gereği 5.100,00 TL ücret takdirine, bunun davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
5-Karar kesinleşene kadar yapılacak yargılama giderlerinin davacı gider avansından karşılanmasına, karar kesinleştikten sonra bakiye gider avansının istek halinde davacıya iadesine,
Dair, HMK 345 maddesi uyarınca kararın taraflara tebliğ edildiği tarihten başlayarak iki hafta içinde HMK 342 maddesi gereğince düzenlenmiş dilekçe ile HMK 343 maddesi uyarınca mahkememize veya başka bir mahkemeye yapılacak başvuru ile HMK 341/1 maddesi uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olarak davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 18/07/2022

Başkan …
e-imza
Üye …
e-imza
Üye …
e-imza
Katip …
e-imza