Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/767 E. 2023/730 K. 03.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2021/767 Esas
KARAR NO :2023/730

DAVA:Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:11/06/2019
KARAR TARİHİ:03/10/2023

Mahkememizden verilen 28/11/2019 tarih ve … sayılı karar gereğince yargı yeri olarak belirlenen … Sulh Hukuk Mahkemesinin yergı yeri olarak mahkememizi belirlediği 17/11/2020 tarih 2020/… esas 2020/… karar sayılı kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37 . Hukuk Dairesi’nin 10/11/2021 tarih ve 2021/… Esas 2021/… Karar sayılı ilamıyla incelenerek mahkememiz yargı yeri olarak belirlenerek mahkememize gönderilmiş dava mahkememizin yukarıdaki esasına kaydı yapılarak görülen yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı vekili 16.05.2019 tarihli dava dilekçesinde özetle, müvekkili davacı şirket ile davalı şirket arasında “… … … sahasında … … Kumunun Üretim, Tesis İşletmesi ve Satın Alınması” sözleşmesinin 16.12.2016 tarihinde imzalandığını, taraflar arasındaki sözleşmenin konusunun davalı şirkete ait İstanbul İli, … İlçesi, … … Köyü dahilindeki … … ruhsat ve … numaralı maden sahası içerisinde davalı şirket yetkilileri tarafından gösterilen bölgelerde davacı şirkete ait kamyonların yüklenerek kantarda seramik ve vitrifiye kalitesi içermeyen … — … kumunun üretimi, işletmesi ve satın alması olduğunu, davalı şirkete buna karşılık olarak 5.801,275,32 TL bedelli çek verildiğini ve ayrıca davalı şirketin … İnş. San. Ve Tic. Ltd. Şti isimli firmaya borçlu olduğu toplamda ortalama 1.4000.000,00 TL borcunun da üstlenildiğini, müvekkili davacı şirketin sözleşmenin devam edeceği umuduyla bu işe giriştiğini ancak davalı şirketin 13.12.2017 tarihinde göndermiş oldukları ihtarname ile iş bu sözleşmeyi haksız olarak fesih edildiğini, dolayısıyla müvekkili davacı şirketin bu yeri boşaltmak zorunda kaldığını, müvekkili davacı şirketin müspet zararlarının ödenmesi gerektiğini; Müvekkili davacı şirket ile davalı şirket arasında 16.12.2016 tarihli imzalanan sözleşmenin 2 yıl süre için geçerli olduğunu, iş bu sözleşme uyarınca davalı şirketin aylık 37.500 ton, yıllık 450.000 ton ve 2 yıl için toplamda 900.000 ton kum çıkaracağını ve davacı müvekkili şirketin bu kumları satın alacağını kararlaştırdıklarını, Müvekkili davacı şirketin sözleşmeden anlaşılacağı üzere davalı şirketten toptan kum alacağını ve satın aldığı kumlar ile üçüncü kişilere yeniden satacağını, ancak davalı şirketin sözleşmedeki edimlerini yerine getirmediğini, zira davalı şirketin 2 yıl boyunca toplamda 900.000 ton kum çıkarmayı taahhüt ettiğini ancak sözleşmenin imzalanmasından 11 ay sonra kum rezervlerinin tükendiğini, müvekkili davacı şirketin uğradığı mağduriyeti giderebilmek amacıyla kum rezervlerinin bulunduğu yerleri kendilerinin tespit ettiğini ve bu yerleri davalıya bildirerek kumu çıkarmak için masraf talep ettiklerini; ümleri uyarınca idareden alınacak izinlerin davalı tarafından alınacağının taahhüt edildiğinin, ancak davalı şirketin bu izinleri almadığını ve müvekkili davacı şirketten de bu hususu gizlediğini, bunun tamamen davalının kusurundan kaynaklı olduğunu ve bu sebeple sözleşme konusu işin durmak zorunda kaldığını, davalı şirketin sorumluluklarında kaçmak amacıyla müvekkili davacı şirkete hukuka aykırı bir şekilde sorumluluk atfetmeye çalıştığını ve sözleşmeyi ihtarname ile sona erdirdiği, 02.11.2017 tarihli, …Müdürlüğünün “maden işletme” izin talebini reddettiğini, bu hususun müvekkili davacı şirket tarafından bilinmediğini ve davalı şirketçe de bildirilmediğini, davalı şirketin tüm izinleri alacağını taahhüt ettiğini ve bu kapsamda izinli yerlerde kum rezervlerinin bitmesi halinde bile sözleşme konusu yerdeki tüm alanda gerekli izinlerin alınacağını taahhüt ettiğini, müvekkili davacı şirketin O1.12.2017 tarihli ihtarname ile izinlerin alınmadığının öğrendiğini; 1639 sicil numaralı ruhsat sınırları içerisinde davalı şirkete ait kum yıkama-eleme tesisleri işletme ve bahsi geçen sözleşmeye konu olan müvekkili davacı şirket tarafından üretim ve yıkama işi yapılırken müvekkili tarafından 09.11.2017 tarihli yazı ile çamur havuzların doluluğunun artması ve tehlike yaratması sebebi ile davalı şirkete 3. Havuzun yapılmasının zorunlu hale geldiğinin ve malzemelerin getirilmesi için izin talep edildiğini, ancak davalı şirketin bu talebe cevap dahil vermediğini, müvekkili şirketin hammadde sıkıntısı yaşaması ve üçüncü kişilere olan taahhütleri nedeniyle izinler çıkıncaya kadar yüksek hafriyatlı bölgelerde tespit edilen kum rezervlerinde üretim düşünüldüğünü, elektrik bedeli konusunda yardım talep edildiğini, davalı şirketin …. Noterliğinin 01.12.2017 tarih … yevmiye no’lu ihtarnamesinde anlaşıldığı kadarıyla davalının izin alma taahhüdünü – gerçekleştiremedi; bu taahhüdü gerçekleştirmek için davalının idare mahkemesine dava açtığının öğrenildiğini, davalı tarafın 15.12.2017 tarihli yazısı ile faaliyetlerinin durdurulmasını talep ettiğini, müvekkilinin aydınlatılmadığını, davalı tarafa ait 13.12.2017 tarih ve … yevmiye no’lu ihtarname ile sözleşmenin haksız olarak fesih edildiğini, ihtarname muhteviyatından kum rezervlerinin bittiğinin anlaşıldığını, … … Müdürlüğü tarafından saha izni için ret kararı verildiğinin anlaşıldığını, her iki husus birlikte değerlendirildiğinde müvekkilinin yardım taleplerinin sonuçsuz bırakılması sonucunda müvekkilinin mağdur edildiğini, —davalı tarafın dürüst davranmadığını, … … Müdürlüğünün 02.11.2017 tarihli ret yazıları hakkında bilgilendirilmediğini, kum havuzlarının taştığına ilişkin 09.11.2017 tarihli yazılarının dikkate alınmadığını, aksine davalı tarafça itham edildiğini, müspet zararlarının (yoksun kalınan karın) tazminini talep ettiklerini, ileri sürerek şimdilik 1.000 TL’lik zararlarının tazminini talep etmektedir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın belirsiz alacak davası olarak açılamayacağını, 16.12.2016 tarihli … sahasında … Kumunun üretim Tesis İşletmesi ve Satın Alınması Sözleşmesi’ne göre müvekkilinin herhangi bir taahhüdünün bulunmadığını, taahhütte bulunanın davacı olduğunu, sözleşmenin ILA-3. Fıkrasının “… ‘e imza karşılığı teslim edilecek alanlardan aylık minimum 37.500 ton , 24 aylık minimum 900.000 ton … kumunu … … üretip satın almayı kabul ve taahhüt eder” hükmünü içerdiğini, davacı tarafın sahayı fiili olarak incelediğini, sözleşmenin ILA-I. Fıkrasında ancak izinli sahalarda çalışma yapılacağının açıkça belirtildiğini, zira, “… AŞ’nin … …ruhsat ve 1639 sicil no’lu maden sahası içinde nden alınan izinli sahalarda … yetkilileri tarafından gösterilen bölgelerde … …’i ait iş makinesi ile kamyonların yüklenerek kantarda seramik ve vitrifiye kalitesi içermeyen …-… kumunun … tarafından üretimi işlenmesi ve satın alınması işlemidir” hükmünün olduğunu, — sözleşmenin kendiliğinden sona erdiğini, sözleşmenin TI. Maddesinin 3. Fıkrasının son paragrafında “…. Yasal olarak Orman izinleri alınmış alanlarda üretimi yapılan hammadde rezervinin tükenmesi ve bu durumun … tarafından da yazılı olarak teyit edilmesi halinde sözleşme doğal olarak sona ermiş ve sözleşmenin 7. Maddesi yürürlüğe girmiş kabul edilir” denildiğini,, kum rezervlerinin bittiğine ilişkin davacı taraftan müvekkili şirkete 14.11.2017 , 22.11.2017 ve 18.11.2017 tarihlerinde yazılar gönderildiğini, durumun teyit edildiğini, bundan sonrasına ilişkin müvekkilinin taahhüdü bulunmadığını, sözleşmenin imza anında tarafların sahaya ilişkin tüm bilgileri ve saha durumlarını bildiklerini, dolayısıyla davacı tarafın sözleşmenin imzalanması sırasında iki yerin izin başvurusunun yeni yapıldığını ve izin başvurusunun olumlu geleceğine dair bir taahhüdün olmadığını bildiğini, davacının sözleşmenin imzalanmasından sonra izinli alanlarda (uslu üretim alanı) çalışmaya başladığını; müvekkilinin…yapmış olduğu başvuru 08.11.2017 tarihinde red cevabı gelmesi üzerine … İdare Mahkemesinin 2017/… Esas Sayılı ve …. İdare Mahkemesinin …/… Esas Sayılı dosyaları ile yürütmenin durdurulması istemli dava açıldığını, bu durumun davacı şirkete … 1. Noterliğinin …13 yevmiye numaralı ve 01.12.2017 tarihli ihtarnamesi ile bildirildiğini, bu davaların …’e ihbar edilmesine rağmen davalara katılmadığını, ayrıca müvekkili davalı şirketin ret kararlarının verilmesinden 20 gün sonra ihtarname ile ret kararlarını bildirdiklerini, davacı şirketin bu durumu bilmedikleri iddiasının gerçeği yansıtmadığını; davacı şirketin 14.11.2017,22.11.2017 ve 18.11.22017 tarihlerinde göndermiş olduğu yazıların akabinde … 1. Noterliğinin 13.12.2017 tarih ve … yevmiye Numaralı ihtarnamesi ile sözleşmenin ikinci maddesinin üçüncü bendi gereği sözleşmenin kendiliğinden sona erdiğini ihtar ettiklerini, iş bu ihtarname ile ayrıca can ve mal güvenliğine ilişkin gerekli önlemleri almadığını ve bu sebeple haklı nedenle fesih haklarının olduğunu, ancak sözleşmenin kendiliğinden sona ermesi sebebiyle bu fesih haklarını saklı tuttuklarını bildirildiğini; sözleşmenin 4. Maddesi uyarınca davacının sahayı ve tesisi bizzat görerek ve her türlü konuyu araştırarak sözleşmeyi imzaladığını ortaya koyduğunu, bu sebeple TTK 18/2 maddesi kapsamında davacının basiretli tacir gibi davranması gerektiğini; davacı ile … İnş. Arasında gerçekleşen 1.400.000,00 TL borcun üstlenilmesinin bu iki şirket arasında olduğunu ve bu miktarın da davacı tarafından ödenmediğini, davacının izinsiz yükleme nakliye yaptığını, kendilerinin uyarıldığını, üretim yolu olan kotlu orman yolunu yapmadığını, milli parka ait yolu kullandığını, kendilerinin uyarıldığını, Göletteki suyun boşaltılmadığını, 6331sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanuna aykırı davrandığını, davacının idareye ait izinsiz sahaya hafriyat dökümü yaptığını, bu nedenle kendilerine İBB tarafından 305.850 TL idari para cezası , davacının bu miktarı ödemediğini, trafonun yakınında kazı yaptığını, 1.674.694,08 TL muaccel alacaklarının ödenmediğini, davacının konkordato talebinde bulunduğunu, davanın derdest olduğunu, devir daim suyunun dereye bırakıldığını, hafriyat dökmeye devam ettiklerini, 3. Havuz yapılması hususunda uyarıldığını, davacının 3 adet çek bedelini ödemediğini, çamur havzalarının güçlendirilmediğini, bu havzaların taştığını, can güvenliği sebebiyle kum üretiminin kendilerince durdurulduğunu, davacının elektrik giderlerini ödemediğini, davacının 398.713,69 TL elektrik borcunu müvekkilinin ödediğini, kendilerinin maddi ve manevi zarara uğradıklarını, davacının kötüniyetli olduğunu ileri sürerek davanın reddini talep etmektedir.
DELİLLER VE DEĞERLENDİRMELER;
Dava dilekçesi ve dosyanın tümü hep birlikte incelenmiştir.
Mahkememizden verilen 28/11/2019 tarih ve … sayılı karar gereğince yargı yeri olarak belirlenen … Sulh Hukuk Mahkemesinin yergı yeri olarak mahkememizi belirlediği 17/11/2020 tarih 2020/103 esas 2020/646 karar sayılı kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37 . Hukuk Dairesi’nin 10/11/2021 tarih ve 2021/… Esas 2021/… Karar sayılı ilamıyla incelenerek yargılamanın yenilenmesi davası olduğu anlaşılmıştır.
Davacı vekili bila tarihli dilekçesi ile; açmış olduğu davadan feragat ettiğini bildirmiş, feragat nedeniyle vekalet ücreti ve yargılama gideri talebi olmadığını beyan etmiştir.
Davalı vekili de feragat dilekçesine karşı beyanda bulunmuş, yargılama gideri ve vekalet ücreti talebi olmadığını belirtmiştir.
Feragat davaya son veren bir taraf işlemi olup, HMK.nun 307 ilâ 312.maddeleri arasında düzenlenmiştir.
HMK.nun 307.maddesinde feragat, davacının talep sonucundan kısmen vaya tamamen vazgeçmesi olarak tarif edilmiş, HMK.nun 311.maddesinde ise “feragat ve kabul kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğurur.” hükmüne yer verilmiştir.
Bu nedenlerle; açılan davanın feragat nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere
1-Davanın feragat nedeniyle reddine,
2-Alınması gerekli 269,85-TL karar ve ilam harcının davacıdan alınarak hazineye aktarılmasına,
3-Yapılan yargılama giderlerinin taraflar üzerinde bırakılmasına,
4-Taraflarca dava açılırken yatırılan gider avansından, kullanılan veya kullanılacak olanların mahsubu ile kalan bakiyenin karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilgili tarafa iadesine,
5-Taraflarca yargılama gideri ve vekalet ücreti talep edilmediğinden bu hususlarda hüküm kurulmasına yer olmadığına,
Dair, tarafların yokluğunda verilen kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık kesin süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi.03/10/2023

Katip …

Hakim …