Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/751 E. 2021/716 K. 03.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2021/751 Esas
KARAR NO :2021/716

DAVA:Menfi Tespit (Vekalet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:26/11/2021
KARAR TARİHİ:03/12/2021

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Vekalet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı dava dilekçesinde özetle; 07/12/2021 tarihli avukatlık ücret sözleşmesi imzalayan … vekili ve kefilinin sonradan bu sözleşmeyi görmezden gelerek borcunu ödemediğini, …. Tüketici Mahkemesinin … esas sayılı dosyası ile Avukatlık ücretinin tahsili davasının halen devam etmekte olduğunu, davalının avukatlık ücret sözleşmesini kefili ve vekili … imzalanmasına rağmen avukatlık ücretini ödemediğini, borçlu olmasına rağmen 1.500,00 TL alacağı olduğunu söyleyerek hacizlere başvurduğunu, kendisinin 07/12/2017 tarihli avukatlık ücret sözleşmesindeki borcu olan 170.000 TL’yi ödemediğini, üstüne üstlük kendisine 1508 TL borcu vardı beyanına geçtiğini, bu nedenle takas yoluyla işbu davanın açıldığını, 07/12/2017 tarihli avukatlık ücret sözleşmesini … vekili ve aynı zamanda kefili olan …’ün imzaladığın ve “1508 TL alacağım vardı” diyerek haciz koyduğunu, takas davasına davalı menfi tespit davası açıldığını, ….icra Müdürlüğü’nün … esas 05/09/2019 tarihli alacaklı … olarak 1508 TL için haciz koydurduğunu, öte yandan da ….İcra Dairesinin … esası ile ilamsız icra takip yaptığını itiraz ile işbu takibin iptal olduğunu, …. Tüketici Mahkemesindeki … esas sayılı dosyasında avukatlık ücretinin tahsili davasının devam ettiğini, ….İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasında icra takibinde bulunularak alacaklı olduğunu iddia ettiğini, takibe konu olan miktarın 1508 TL talebinde bulunduğunu, itiraz edilmesine rağmen ….Tüketici Mahkemesinde 07/12/2017 tarihli rüchan alacak olan Avukatlık sözleşmesine dayalı avukatlık ücretinin tahsili davasının yargılaması da devam ettiği göz ardı edilerek imzaladığı avukatlık sözleşmesinin tahsili davasının yargılamasının da devam etmesine rağmen kanunsuz olarak haciz şerhi koyduğunu, davaya konu avukatlık sözleşmesinde “işbu sözleşme ile taşınmazın %20’si avukatın ücretin avukat nakten ve tamamen peşin olarak alacaktır” diye imzalanmasına rağmen imzaladığı sözleşmeyi de görmezden geldiğini, kendisinin bu dosyalarda borçlu olmadığını, bilakis …’den 170.000 TL alacaklı olduğunu, davalı …’ün avukatlık ücret alacağı davasında borçlu …’ün edimini görevini yerine getirmediğini, davalının ediminin iki tarafa borç yükleyen sözleşme türü olan avukatlık ücret sözleşmesine dayandığından …’ün borcunu ödemediğini, bu nedenle takas talebinde bulunarak menfi tespit davası açtığını, haksız olarak yapılan haciz şerhlerinin kaldırılmasını talep etmekte olduğunu, tüm bu nedenlerle takas yoluyla menfi tespit davasının kabulüne, borçlu olmadığından takas defi yoluyla menfi tespit davanın kabulüne, kanunsuz konulan hacizlerin kaldırılarak iptaline, ihtiyati tedbir şartları oluştuğundan HMK 389 mad. Uyarınca ihtiyati tedbir kararı verilmesine, konulan hacizlerin iptaline ve kaldırılmasına davanın kabulüne karar verilmesini, yargılama gideri ile avukatlık ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE
Dava, vekalet sözleşmesinden kaynaklı menfi tespit davasıdır.
Davacı tarafça davaya konu avukatlık sözleşmesinden bir sureti ve sair belgeler sunulmuştur.
6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesine göre; bir davanın ticari dava sayıl- ması için, uyuşmazlık konusu işin, taraflarının her ikisinin birden ticari işletmesiyle ilgili olması ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmamasına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu veya diğer kanunlarda o davaya Asliye Ticaret Mahkemesi’nin bakacağı yönünde düzenleme olmalıdır. Yine, 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19. maddesinin ikinci fıkrası gereğince, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira, Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir.
6335 Sayılı Kanun’un 2. maddesi ile değişik 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5 inci maddesi uyarınca, ticari davalar Asliye Ticaret Mahkemeleri’nce görülerek karara bağlanır.
Göreve ilişkin düzenlemeler, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemesi Kanunu’nun 1. maddesi gereğince kamu düzenine ilişkin olduğundan, mahkemece görev hususu her aşamada resen incelenir.
6502 sayılı TKHK’nın yürürlüğü ile Kanun’un kapsamı genişletilmiş, mülga 4077 sayılı TKHK döneminde “her türlü tüketici işlemi” olarak sınırları belirlenen Kanun kapsamı, yürürlükteki 6520 sayılı TKHK’nın 2. maddesi ile “her türlü tüketici işlemi ve tüketiciye yönelik uygulamalar” olarak belirlenmiştir. Keza, Kanun’un “Tanımlar” başlıklı 3/1 maddesi ile,
ı) Sağlayıcı: Kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla tüketiciye hizmet sunan ya da hizmet sunanın adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi,
k)Tüketici: Ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi,
l)Tüketici işlemi: Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi, ifade eder.” şeklindeki düzenlemesiyle de, “sağlayıcı” ve “tüketici” işlemi tanımlarını daha kapsamlı bir çerçeveye oturtmuş, uygulama alanını ve sınırlarını başka türlü yoruma yer vermeyecek açıklıkta genişletmiştir. Kanun’un 83. maddesi ile “(1) Bu Kanunda hüküm bulunmayan hallerde genel hükümler uygulanır. (2) Taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olması, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu Kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemez.” düzenlemesine yer verilmiştir.
TBK’ya göre daha özel bir kanun konumunda olan Avukatlık Kanunu’nda, kamu hizmeti gören avukatların hak ve sorumluluklarına ve avukatlık sözleşmelerinin hüküm ve sonuçlarına ilişkin düzenlemelere yer verilmiştir. Ancak bu yöndeki bir belirleme,özel hukuk hükümlerine göre avukat– müvekkil arasında yapılan sözleşmelerin, TBK 502 ve devamı maddelerinde düzenlenen vekalet sözleşmelerinden ayrı bir sözleşme türü olduğu sonucunu doğurmayacaktır. Yürürlükteki 6502 sayılı TKHK’da tüketici işlemi, mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, vekâlet, her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade eder.” şeklinde tanımlandığına göre, artık kanunun bu tanımından hareketle, avukat–müvekkil arasındaki vekalet sözleşmesinden kaynaklı ilişkinin niteliğinin buna göre belirlenmesi gerekeceği açıktır.
Dava konusu olayda, tarafların tacir olmadığı, davanın mutlak ticari davalardan olmadığı, taraflar arasındaki temel ilişkinin avukat-müvekkil arasındaki vekalet ilişkinden kaynaklandığı, bu uyuşmazlığa dair ….Tüketici Mahkemesinde de derdest bir dosyanın mevcut olduğu, vekalet akdinden doğan alacağı nedeniyle davalıdan alacağı bulunduğundan bahisle takas def’inde de bulunduğu, uyuşmazlığın çözümünde mahkememizin görevli olmadığı, tüketici mahkemesinin görevli olduğu anlaşılmakla, dava dilekçesinin görev dava şartı yokluğundan usulden reddi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:yukarıda açıklanan nedenlerle
1-Davacının davasının HMK 114/1-c ve 115/2 maddesi gereğince görev dava şartı yokluğundan USULDEN REDDİNE,
2-Görevli mahkemenin İSTANBUL TÜKETİCİ MAHKEMESİ olduğuna,
3-HMK ‘nun 331/2. maddesi gereğince yargılama gideri ve vekalet ücreti hususunda görevli mahkemece karar verilmesine,
4-HMK ‘nun 331/2. maddesi son cümlesi uyarınca dosya süresi içinde görevli mahkemeye gönderilmediği takdirde talep halinde yargılama gideri ve vekalet ücreti hususunda mahkememizce karar verilmesine,
5-Karar kesinleştiğinde HMK’nun 20/1. maddesi uyarınca 2 haftalık kesin süre içinde başvurulması halinde dosyanın görevli mahkemesine gönderilmesine, belirlenen süre içinde başvurulmadığı takdirde mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin ihtarına,
Dosya üzerinde inceleme ile, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta için İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere, karar verildi.03/12/2021

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır