Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/736 E. 2023/735 K. 04.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2021/736 Esas
KARAR NO:2023/735

DAVA:Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:22/11/2021
KARAR TARİHİ:04/10/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkil şirket ile davalı arasında … tarihleri arasında gerçekleşecek olan “…” fuarına katılım için 10/10/2019 tarihli Fuara Katılım Sözleşmesi imzalandığı, müvekkil şirket … fuarına katılmak adına gerekli tüm hazırlıklarını tamamlayarak harekete geçmiş olduğu, sözleşmede belirtilen ve kendisine tahsis edilen 36 metrekare alan karşılığı olarak hizmet bedelini davalıya ödediği müvekkil şirketin ilgili firma tarafından inşa edilen standı fuar alanına kurulmuş olmasına karşın fuarın başlamasına bir gün kala fuarın iptal edildiği gerekçesiyle söz konusu stant davalı tarafından sökülmüş ve fuarın ilgili tarihlerde gerçekleşmeyeceği müvekkil şirkete bildirildiği, davalı tarafından sökülen ve tekrar kullanılma imkanı kalmayan stant nedeniyle müvekkil şirketin zararı doğduğu, arz ve izah edilen nedenlerle müvekkil şirketin fuarın başlamasına bir gün kala davalı tarafından sökülen stant nedeniyle oluşan 19.500 USD alacağının temerrüt tarihinden fiili ödeme tarihine kadar devlet bankalarının USD ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranı ile davalı şirketten tahsili ile müvekkil şirkete verilmesine yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin davalı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkil şirket Fuarın Türkiye milli katılım organizatörü, davacı şirket ise Fuarın Katılımcısı konumunda olduğu, öncelikle davacı tarafın dava dilekçesindeki konu ile netice-i talebi arasında tutarsızlık bulunduğu, davaya ilişkin itiraz ve beyanlarımıza gelirsek; … Fuarın gerçekleşmesi planlanan tarihlerde Covid-19 salgınından ilk etkilenen ülkelerden olan Güney Kore’de günlük onlarca insan hayatını kaybetmekte ve binlerce vaka görüldüğü, salgının ulaştığı kritik seviye dolayısıyla Güney Kore hükümetinin tavsiyeleri ile Fuarın ana organizatörü …. Ltd. tarafından mücbir sebeple fuar ertelendiği, buna ilişkin ana organizatör tarafından e-posta yoluyla bilgilendirme yapıldığı, 27.02.2020 tarihinde de resmi yazı gönderildiği, davacının varlığını iddia ettiği zararı ise müvekkile atfedilemeyecek mücbir sebeple ortaya çıktığı, mücbir sebep, hukuka aykırı fiil ile zarar arasındaki illiyet bağını kestiği, dolayısıyla davacının varlığını iddia ettiği zararından müvekkilin sorumluluğu bulunmadığı, müvekkil şirket Ticaret Bakanlığı’nın yetkilendirmesiyle dünyanın birçok noktasında fuarlar düzenleyerek ülkemizin ihracatına dolaylı olarak katkı sağlarken davacı ise ülkemiz ihracatına doğrudan katkı sağlayan önemli bir şirket olduğu, bu sebeple süregelen karşılıklı ilişkiyi bozmamak adına fuarın ertelenmesi sonrasında müvekkil şirketçe son derece iyi niyetli hareket edildiği, davacı tarafından ödenen Fuar katılım bedeli ve ekstra navlun bedeli olmak üzere toplam 24.619-USD davacıya 28.07.2020 tarihinde iade edilmiştir.çıkladığımız ve kendiliğinden dikkate alınacak nedenlerle huzurdaki haksız ve hukuka aykırı davanın reddini ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıya yükletilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, fuar katılım hizmet sözleşmesi ve/veya haksız fiil hükümleri kapsamında stand bedeli yönünden zarar iddiasına dayalı tazminat istemine ilişkindir.
Dava dilekçesi, cevap dilekçesi ve sair tüm evraklar hep birlikte incelenmiştir.
Davacı şirket ile davalı arasında … tarihleri arasında gerçekleşecek olan “…” fuarına katılım için 10/10/2019 tarihli Fuara Katılım Sözleşmesi imzalandığı, sözleşmede belirtilen ve kendisine tahsis edilen 36 metrekare alan karşılığı olarak hizmet bedelini davalıya ödediği, davacı şirketin ilgili dava dışı firma tarafından inşa edilen standın fuar alanına kurulmuş olduğu fuarın başlamasına bir gün kala fuarın iptal edildiği hususlarında taraflar arasında bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Uyuşmazlık, davacı tarafça dava dışı firmaya fuar alanında kurdurulmuş olan standın kim tarafından söküldüğü, sözleşmede standın dahil olup olmadığı, standın davalı tarafça sökülmüş olması halinde zararın miktarı, davalı tarafça sökülmemiş olması halinde davalıya atfı kabil bir kusur bulunup bulunmadığı noktalarında toplanmaktadır.
Uyuşmazlığın çözümü, yalnızca sözleşme hükümleri ile taraf delillerinin değerlendirilmesini gerektirdiğinden bilirkişi raporu alınmasına ihtiyaç görülmemiştir.
Sözleşme yönünden yapılan değerlendirme;
davacı şirket ile davalı arasında … tarihleri arasında gerçekleşecek olan “…” fuarına katılım için 10/10/2019 tarihli Fuara Katılım Sözleşmesi imzalandığı, fuarın Covid 19 önlemleri gerekçesi ile iptal eidldiği, davacı tarafından ödenen Fuar katılım bedeli ve ekstra navlun bedeli olmak üzere toplam 24.619-USD davacıya 28.07.2020 tarihinde iade edildiği dolayısı ile iptal gerekçesinin haklı sebep oluşturduğu ve alınan bedelin iade edilmiş olması, sözleşmenin ön nüshasında açıkça katılım şeklinin “STANDSIZ” olacağı, alanın katılımcıya boş olarak tahsis edileceği, stant kurulumu ile ilgili tüm yükümlülükler katılımcıya ait olduğu, yine sözleşmenin Sözleşmesinin 9. Maddesinde aynen; “Sözleşmesi “stantsız” olarak yapılmış olan Katılımcı’ya Organizatör boş alan tahsis edecek olup stand kurulumu ve standın ihtiyaçları (gerekli izin ve onaylar, elektrik bağlantısı, temizlik vs.) ile ilgili tüm yükümlülük Katılımcı’ya aittir; Katılımcı salon idaresinin her türlü talebini yerine getirmek ve yönergelerine uymakla yükümlüdür. Organizatör’ün bu konuda hiçbir sorumluluğu yoktur.” şeklinde olup, görüldüğü üzere davalı organizatörün stand kurulumu ile ilgili herhangi bir sorumluluğunun ve yükümlülüğünün bulunmadığının açıkça anlaşılması karşısında davalının davacıya karşı aralarında fuar katılım sözleşmesi uyarınca sözleşmesel bir sorumluluğunun bulunmadığı tespit edilmiştir.
Haksız fiil yönünden yapılan değerlendirmede ise;
Davacı tarafça fuar alanına kurulan standın davalı tarafından söküldüğü ve tekrar kullanılma imkanı kalmayan stant nedeniyle zarara uğranıldığı iddia edilmiştir.
6098 sayılı TBK’nın 49. maddesine göre, hukuka aykırı kusurlu bir fiille başkasına zarar veren kimse bu zararı tazmine mecburdur. Böylece haksız fiilden sorumluluk, tazminat borcunun kaynağını oluşturmaktadır. Haksız fiil sorumluluğunda genel davranış kurallarına aykırılık söz konusu olmaktadır. Özel bir sorumluluk hükmüyle düzenlenmemiş olup bütün hallerde bir kimse için haksız fiil sorumluğunun söz konusu olması, 6098 sayılı TBK’nın 49′ deki şartların gerçekleşmesine bağlıdır. Diğer bir deyişle, ayrık bir düzenleme bulunmadığı kusur sorumluluğu hallerinde 6098 sayılı TBK’nın 49. ve devamında yer alan esaslar uygulanır.
Madde 49- Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür.
Zarar verici fiili yasaklayan bir hukuk kuralı bulunmasa bile, ahlaka aykırı bir fiille başkasına kasten zarar veren de, bu zararı gidermekle yükümlüdür. Düzenlemesi mevcuttur. Haksız fiil sorumluluğunun ortaya çıkabilmesi için gerekli olan ikinci koşul, zarara sebebiyet veren hukuka aykırı fiilin, fail tarafından kusurlu olarak yapılmış olmasıdır. Kusur, hukuk düzeninin kurallarının bilerek ve isteyerek yada ihmal sebebiyle ihlal edilmesi gerekecektir.Kusurun kanunlarımızda tanımı yapılmamıştır. Uygulama ve öğretide kabul görmüş tanıma göre; kusur, hukuk düzenince kınanabilen davranıştır. Kınamanın nedeni, başka türlü davranma olanağı varken ve zorunlu iken, bu şekilde davranılmayarak, bu tarzdan sapılmış olmasıdır. Kısacası; kusur, genel tanımıyla, hukuk düzeni tarafından bir davranış tarzının kınanması olup; bu kınama, o davranışın belirli koşullar altında bireylerden beklenen ortalama hareket tarzından sapmış olmasından kaynaklanır.
Haksız fiil öğretide hukuka aykırı zarar verici fiil olarak tanımlanmakta ve unsurları; hukuka aykırı fiil, zarar, kusur ve illiyet bağı olarak belirlenmektedir. Buna göre haksız fiilden bahsedebilmek için hukuka aykırı bir fiil bulunmalı, bu fiil bir zararın doğması neden olmalı, zarara neden olan kişinin kusurlu bulunması ve zarar ile kusur arasında illiyet bağının olması gerekmektedir.
Bu beş unsurun varlığı halinde zarar veren kişi fiilden dolayı zarara uğrayan kişi ya da kişilerin maddi zararlarını karşılamak durumundadır. Türk Medeni Kanunu’nun 6. maddesine göre haksız fiilin unsurlarını ispat etme yükü davacıdadır. Davacı zararın haksız fiili ile gerçekleştiğinin diğer söylemle zarar ile haksız fiil arasındaki illiyet bağını ispat etmek durumundadır.
Açıklanan yasal mevzuat ışığında somut olayımıza bakıldığında; davacı tarafça davaya konu standın davalı tarafça söküldüğü iddiasının kanıtlanması gerekmekte olup, dosya kapsmaında bu iddia yönünden ispata elverişli herhangi bir delil bulunmadığı, bu sebeple mahkememizce dava dilekçesinde açıkça dayanılmış olması gözetilerek davacıya yemin delilinin hatırlatıldığı, buna istinaden davacı vekili tarafından yemin metni sunulduğu, 12/04/2023 tarihli celse 1 nolu ara karar içeriğindeki “Davacı … San. Tic. AŞ ile aramızda akdedilen 10/10/2019 tarihli Fuar Katılım Sözleşmesi uyarınca, dava dilekçesi ekinde Ek-4 numaralı ek protokol başlıklı, altında ‘Katılımcı ve Organizatör’ ibarelerinin bulunduğu ancak sözleşme altında isim ve imza bulunmayan ek protokol metninin davacı şirkete tarafımızca gönderilmediğine, fuarın ertelenmesine müteakip davacı adına kurulmuş olan standın sökülmesi gerekliliği ve söküm işlemleri için davacıya bildirim gönderdiğimize ve fuar alanında davacıya tahsis edilen alanda kurulan standın şirketimiz … … AŞ yetkilileri ve çalışanları tarafından sökülmediğine, standın kaldırılması / sökümüne ilişkin tarafımızca hiçbir işlem yapılmadığına şerefim, namusum, kutsal saydığım bütün dini inanç, kutsal saydığım değerler, manevi inançlarım üzerine yemin ederim.” şeklindeki yemin metni tarafların huzurunda Davalı şirket yetkilisi …’e okunduğu ve yine taraflar huzurunda dava dilekçesinin ekinde bulunan 4 nolu ek olan ek protokol başlıklı tarafların imzasını içermeyen belge çıktısı alınarak huzurda bulunan Davalı şirket yetkilisi …’e okuması için verildiği ve okumasının bittiğini bildirmesine müteakip yemin edası için duruşma salonunda bulunan herkesin ayağa davet edildiği, Davalı şirket yetkilisi …’in aynen;
” Davacı … San. Tic. AŞ ile aramızda akdedilen 10/10/2019 tarihli Fuar Katılım Sözleşmesi uyarınca, dava dilekçesi ekinde Ek-4 numaralı ek protokol başlıklı, altında ‘Katılımcı ve Organizatör’ ibarelerinin bulunduğu ancak sözleşme altında isim ve imza bulunmayan ek protokol metninin davacı şirkete tarafımızca gönderilmediğine, fuarın ertelenmesine müteakip davacı adına kurulmuş olan standın sökülmesi gerekliliği ve söküm işlemleri için davacıya bildirim gönderdiğimize ve fuar alanında davacıya tahsis edilen alanda kurulan standın şirketimiz … … AŞ yetkilileri ve çalışanları tarafından sökülmediğine, standın kaldırılması / sökümüne ilişkin tarafımızca hiçbir işlem yapılmadığına şerefim, namusum, kutsal saydığım bütün dini inanç, kutsal saydığım değerler, manevi inançlarım üzerine yemin ederim.” şeklinde yemin eda ettiği anlaşılmıştır.
Hukukumuzda kesin deliller sınırlı olup, bunlar; ikrar (HMK madde 188), senet (HMK madde 193), yemin (HMK madde 228) ve kesin hükümdür (HMK madde 303).
Davacının yemin teklifi üzerine davalı şirket yetkilisi tarafından yemin eda edilmekle birlikte, davalı şirket tarafından standın sökülmediği ve/veya stand sökülmesinde davalının etkisinin/ihmalinin bulunmadığı anlaşılmış olup, davalının kusuru davacı tarafça ispatlanamadığından, haksız fiilden sorumluluk şartlarının oluşmadığı gözetilrek davanın reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda ayrıntılı olarak izah edildiği üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken 269,85-TL karar ve ilam harcından peşin alınan 3.684,14-TL harcın mahsubu ile fazla alınan 3.414,29-TL’nin karar kesinleştiğinde talep halinde davacı tarafa iadesine,
3-Yargılama giderlerinin davacının üzerinde bırakılmasına,
4-Karar kesinleşinceye kadar yapılacak giderlerin davacının yatırmış olduğu gider avansından karşılanmasına, karar kesinleştikten sonra bakiye avansın davacıya iadesine,
5-Davalı kendini vekille temsil ettirdiğinden lehine Asgari Ücret Tarifesi gereği 33.202,26-TL ücret takdirine, bunun davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
6-1.320,00-TL arabuluculuk ücretinin davacıdan alınarak hazineye irat kaydına,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, kararın tebliğinden itibaren iki haftalık kesin süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 04/10/2023

Katip …

Hakim …