Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/73 E. 2022/349 K. 06.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2021/73 Esas
KARAR NO:2022/349

DAVA :İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ:26/01/2021
KARAR TARİHİ:06/04/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davaya konu yapılan çalışma /kazı esnasında gerekli dikkat ve özenin gösterilmemesi nedeniyle, davalı Borçlu tarafından; 31.03.2020 tarihinde, … – … mah – 468. Sok. No : 8 adresinde yapılan çalışma sırasında, müvekkil şirket enerji dağıtım altyapısına 4.890,49 TL, 07.03.2020 tarihinde, … – … mah. 1147. Sok. No: 6 adresi önünde yapılan çalışma sırasında, müvekkil şirket enerji dağıtım altyapısına 1.709,14 TL ve 10.03.2020 tarihinde, … – … mah. 296. Sok. No: 4 adresinde yapılan çalışma sırasında, müvekkil şirket enerji dağıtım altyapısına 4.889,79 TL tutarında hasar verildiğini, söz konusu hasarların, müvekkil şirketin yüklenici şirketi tarafından giderildiğini, anılan hasar bedellerinin ödenmemesi üzerine, hasar bedellerinin tahsili amacıyla, davalı borçlu aleyhine; …. İcra Müdürlüğü – …, …. İcra Müdürlüğü – … ve ….İcra Müdürlüğü – … sayılı dosyaları ile hasar tarihinden takip tarihine kadar işlemiş faiz de dahil olmak üzere, toplam 12.037,62 TLüzerinden ilamsız takibe geçilerek borçluya ödeme emri gönderildiği, ancak ödeme emrini tebellüğ eden borçlunun, takibe konu borca, borç miktarına, faize, faiz oranına ve ferilerine külliyen itirazla takibi durdurduğunu, borçlunun takibi durdurmuş ise de itirazının haksız ve dayanaksız olduğunu, davalı her ne kadar borcunun bulunmadığı nedeniyle borca itiraz etmiş ise de icra takibine konu alacağın davalının kusuru nedeniyle oluştuğunu, tüm bu nedenlerle davalı borçlu tarafından …. İcra Müdürlüğü – …; …. İcra Müdürlüğü – … ve …. İcra Müdürlüğü – … sayılı dosyalara yapmış bulunduğu haksız ve yersiz itirazların iptali ile takiplerin devamına davalı borçlu aleyhine hükmolunacak meblağın %20’den az olmamak kaydıyla icra inkar tazminatı ödemeye mahkum edilmesine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davaya konu hasarın meydana geldiği iddia edilen adreslerde, müvekkil İdare personelinin her hangi bir çalışmasının bulunmadığını, bu nedenle davanın müvekkil İdare” ye yöneltilmesinin, Kanuna karşı hile niteliğinde bulunduğunu, anılan adreslerde, dava dışı yüklenici firmalar tarafından çalışma yapılmış olsa bile, davacı tesislerine zarar verilip verilmediği hususu ile kim tarafından zarar verildiği hususunun bilinmediğini, yüklenici firmalarla imzalanan eser sözleşmeler gereği, müvekkil İdarenin; 3. Kişilere verilen zararlar konusunda sorumluluğu bulunmadığını, …. İcra Müdürlüğü – … sayılı takibe dayanak yapılan ve 31.03.2020 tarihinde, … – … mah – 468. Sok. No : 8 adresinde yapılan çalışmanın, müvekkil İdare yüklenicilerinden … tarafından yapıldığını, …. İcra Müdürlüğü – … esas sayılı takibe dayanak yapılan ve 07.03.2020 tarihinde, … – … mah., 114/.Sok. No: 6 adresi önünde yapılan bina atık su çalışmasının, müvekkil İdare yüklenicilerinden … İnş. Ve Tic. A.Ş. tarafından yapıldığı ve …. İcra Müdürlüğü – … /… sayılı takibe dayanak yapılan ve 10.03.2020 tarihinde, … – … mah. 296. Sok. No: 4 adresinde yapılan bina atık su çalışmasının, müvekkil İdare yüklenicilerinden … İnş. Ve Tic. A.Ş. tarafından yapıldığını, Yapım İşleri Genel Şartnamesi m.9 gereği; doğabilecek hasar ve zarardan, yüklenicilerin sorumlu olduğunu, BK – m.49 ve m.50 gereği; tazminat sorumluluğunun doğması için, tazminat talep edilenin, zarara neden olan olayda kusurunun bulunması ve tazminata konu hasar ile fiili arasında lliyet bağının bulunması gerektiğini, ancak gerçekleştiği iddia edilen hasar ile idarenin fiilleri arasında, illiyet bağı kurulmasının mümkün olmadığını, ispat yükümü kapsamında, davacının, dava dilekçesinde davayı ıspata yetecek nitelikte delil sunamadığı, mevcut ise de büyük çoğunluğunun taraflarına tebliğ edilmediğini, davacıya ait tesis ve kabloların, Elektrik Kuvvetli Akım Tesisleri Yönetmeli hükümlerine uygun imal edilmemesi nedeniyle, zaman zaman davacı tesisatlarına verilen hasarın, kendi eylem ve kusurundan kaynaklandığını, bu durumda BK – m.58 gereği, tazminat sorumluluğunun doğması için, tazminat talep edilenin zarara neden olan olayda kusurunun bulunması gerektiği, bu nedenle davacı tarafın Kablo döşeme işlerinin, Mevzuata uygun yapılıp yapılmadığının araştırılması gerektiğini, müvekkil sirketin davacıva kesinlesmis borcu bulunmadığı gibi.temerrüdü de söz konusu olmadığından, olay tarihinden itibaren faiz talep edilmesinin hukuka aykırı olduğunu, gerek alacağın likit olmaması ve gerekse takibe yapılan itirazın haksız olmaması nedeniyle, icra inkar tazminatı da talep edilemeyeceğini, tüm bu nedenlerle öncelikle usule ilişkin dava şartları yönünden davanın reddini, usul yönünden red edilmediği taktirde, davanın esastan reddini, davanın; … İnş. San. Tic. A.Ş & … İnş. San. Ve Tic. İş Ortaklığı ve… Tic. A.Ş. ye ihbarını, %20’den az olmamak kaydıyla, davacı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesine, davacının; faiz, icra İnkar tazminatı ve sair tüm istemlerinin, reddi ile tüm yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İhbar olunan … – Vekilinin 02.07.2021 tarihli dilekçesinde özetle ; dava konusu hasarlara ilişkin olarak, müvekkil şirketin her hangi bir kusuru bulunmamakla birlikte ve kabul anlamına gelmemek kaydıyla; olay tarihlerinde hasara uğradığı iddia edilen kabloların, Elektrik Kuvvetli Akım Tesisleri Yönetmeliği m.58′ e uygun bir şekilde döşenip döşenmediği ve gerçekleştiği iddia edilen hasarlara, bunun sebebiyet verip vermediği hususunun araştırılması gerektiğini, anılan Yönetmelikte “ Kablolar duruma göre toprak içine, kablo kanallarına ya da duvarlara tutturulan delikli tavalara veya merdiven raflara döşenmelidir. Deliksiz yapılmış tavalara kablo döşenmesi tavsiye edilmez. Toprak içine yerleştirilen kabloların altında ve üstünde yaklaşık 10 cm kalınlıkta elenmiş kum bulunmalıdır. Kablonun üzerindeki kumun üzerine veya aynı kanala döşenen AG ve YG kabloları arasına tüm kablo boyunca dolu tuğla veya en az 6 cm kalınlıkta beton plaka veya plastik vb. Malzemelerden yapılmış koruyucu elemanlar yerleştirilmelidir. Böylece çukuru açan işçilerin kazma darbelerinden kablo korunmalı ve orada kablo bulunduğu önceden anlaşılmalıdır. Bu koruyucu yaklaşık 30 cm üzerine ise en az 10 cm genişliğinde polietilenden yapılmış uyarı şeridi konulmalıdır. “ şartına yer verildiğini, dava konusu adreste yapılan araştırmalarda, müvekkil şirket tarafından kablolara verilmiş her hangi bir hasarın tespit edilmediği ayrıca kesinlikle davacı iddialarını kabul anlamına gelmemekle birlikte, icra inkar tazminatı isteminin de hukuka aykırı olduğunu, tüm bu nedenlerle itirazın iptali davasının müvekkil şirkete ihbarının reddi ile davacı aleyhine %20′ den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İhbar Olunan – … & … İş Ortaklığı – Vekilinin ise 02.07.2021 tarihli dilekçesinde özetle ; müvekkil şirketin, davalıyı zarara uğratan bir eylemi ve işleminin bulunmadığını, davacının, hem kusur hem de zarar yönünden, davasını ispatla mükellef olduğunu, davacı şirket, dava dışı bir şirket eliyle hasarın giderimini sağladığını ifade ettiği, ancak kabul anlamına gelmemek kaydıyla, davacının; dava konusu hasarın ederinden çok daha fazla bir bedelle, hasarı tazmin yoluna gittiği talep edilen miktarın, fahiş bir bedel olduğunu, hasar tutanağı ve faturaya; dağıtılamayan enerji bedeli, etüd koordinasyon bedeli gibi afaki bedeller ile KDV yansıtıldığı, ancak anılan faturanın; müvekkil şirketlere iletilmediğini, . … tarafından döşenen elektrik hatlarında; ayırt edici uyarıcılar veya dolgu malzemesi kullanılmadığını, ayrıca kabloların ise fen ve imara aykırı bir şekilde ve korunmasız bir şekilde yer üstüne çok yakın bir şekilde döşendiğini, müvekkil şirket tarafından bakım – onarım işleri kapsamında kamu hizmeti yürütülmekte ve … tarafından oluşturulan iş emirlerine istinaden kazı çalışmaları yapıldığını, müvekkil şirketin, … ile imzaladığı sözleşme gereği, kazı yapılacak mahalle ilgili olarak, ilgili Kurum / Kuruluşlardan ve bu kapsamda davacı …’ tan da Ruhsat talebinde bulunduğu, abcak davacı …’ ın, müvekkil şirkete; kazı alanındaki elektrik kablolarının yerlerini belirten harlta vermeksizin, kazı onayı verdiğini, … Anonim Şirketi (…) Genel Müdürlüğünce hazırlanan Elektrik Dağıtım Şebekeleri Kabloları Montaj (Uygulama) Usul Ve Esaslarını içeren şartnameye göre “ … Standart kablo kanalı derinliğinin 80 cm olacağı, ancak zorunlu hallerde bu derinliğin en az 60 cm’ düşürülebileceği, çok zorunlu durumlarda ise özel koruyucu önlemler alınmak suretiyle kanal d in, en fazla 20 cm daha azaltılabileceği, Kablonun geçeceği yer saptanırken, telekomünikasyon ve raylı sistemler vb. gibi tesislerin kabloları, kanalizasyon büzleri, su, gaz ve petrol boruları dikkate alınarak bunlarla en yakın kablo arasındaki uzaklığın, 50 cm den az olmayacak şekilde tasarlanması gerektiği … Kablo serildikten sonra üzerine tekrar 10 cm kalınlığında kum döşeneceği, son kum tabakası üzerine arada boşluk kalmayacak ve her iki yandan kabloyu 5 cm geçecek şekilde enine olmak şartıyla koruyucu elemanlar dizileceği, Kablo kanallarında kullanılacak koruyucu elemanların ise Tuğla – Beton plak veya bloklar – Bims bloklar ve bunlarla eşdeğer nitelikte malzemeler olabileceği … “şeklindeki açık şartaame hükümlerine rağmen, dava konusu hasarlara ilişkin fotoğraflardan ise elektrik kablolarının; gelişi güzel şekilde, hiçbir. Güzergah gözetilmeksizin, elektrik kablolarına ilişkin uygun dolgu uygulaması yapılmaksızın, her hangi bir uyarı ve ikaz önlemi alınmaksızın alelade bir şekilde toprak zemin içerisine döşendiğinin görüşüldüğünü, tüm bu nedenlerle haksız ve hukuka aykırı davanın, esastan reddini talep etmiş olduğu görülmüştür.
DELİLLER VE GEREKÇE
Dava dilekçesi, cevap dilekçesi ve sair tüm evraklar hep birlikte incelenmiştir.
Mahkememizde davanın, İİK’ nun 67.maddesinde yer alan hükümlere dayalı olarak itirazın iptali davası olarak açıldığı anlaşılmıştır. .
Dava dilekçesinde yer alan ….İcra Müdürlüğü’ ne ait takip dosyalarının celp edilerek incelenmiş, davacı vekili tarafından dosyaya sunulan dava dilekçesinde, davacı şirkete ait tesislerde; farklı adres ve farklı tarihlerde meydana gelen hasarlara ilişkin olarak her bir hasar için ayrı ayrı davalı idare aleyhine icra takibi yapıldığı, takiplere itiraz edildiği, takip dosyalarının bir araya getirilerek itirazın iptali davası açıldığı anlaşılmıştır.
Mahkememizce, icra takiplerinde tamamında borçlu olarak ve mahkememiz dosyasında ise davalı olarak … idaresi gösterilmiş, başka bir tarafa yer verilmemiş olsa da, gerek her bir hasarın farklı adreslerde ve farklı tarihlerde olması gerekse dava türünün özelliği nedeniyle mahkememizce icra dosyaları yönünden davanın tefrikine karar verilmiştir.
Öncelikle davalı idareye bakıldığında; 5393 sayılı Belediye Kanunu’nun “Tanımlar” başlıklı 3. maddesine göre bu Kanunun uygulanmasında; Belediye, belde sakinlerinin mahallî müşterek nitelikteki ihtiyaçlarını karşılamak üzere kurulan ve karar organı seçmenler tarafından seçilerek oluşturulan, idarî ve malî özerkliğe sahip kamu tüzel kişisini ifade eder.
5393 sayılı Kanun’un “Belediyenin görev ve sorumlulukları” başlıklı 14. maddesi şöyledir:
“Belediye, mahallî müşterek nitelikte olmak şartıyla;
a) İmar, su ve kanalizasyon, ulaşım gibi kentsel alt yapı; coğrafî ve kent bilgi sistemleri; çevre ve çevre sağlığı, temizlik ve katı atık; zabıta, itfaiye, acil yardım, kurtarma ve ambulans; şehir içi trafik; defin ve mezarlıklar; ağaçlandırma, park ve yeşil alanlar; konut; kültür ve sanat, turizm ve tanıtım, gençlik ve spor orta ve yüksek öğrenim öğrenci yurtları (Bu Kanunun 75 inci maddesinin son fıkrası, belediyeler, il özel idareleri, bağlı kuruluşları ve bunların üyesi oldukları birlikler ile ortağı oldukları Sayıştay denetimine tabi şirketler tarafından, orta ve yüksek öğrenim öğrenci yurtları ile Devlete ait her derecedeki okul binalarının yapım, bakım ve onarımı ile tefrişinde uygulanmaz.); sosyal hizmet ve yardım, nikâh, meslek ve beceri kazandırma; ekonomi ve ticaretin geliştirilmesi hizmetlerini yapar veya yaptırır. (Mülga son cümle: 12/11/2012-6360/17 md.) (…) (Ek cümleler: 12/11/2012-6360/17 md.) Büyükşehir belediyeleri ile nüfusu 100.000’in üzerindeki belediyeler, kadınlar ve çocuklar için konukevleri açmak zorundadır. Diğer belediyeler de mali durumları ve hizmet önceliklerini değerlendirerek kadınlar ve çocuklar için konukevleri açabilirler.
b) (…) Devlete ait her derecedeki okul binalarının inşaatı ile bakım ve onarımını yapabilir veya yaptırabilir, her türlü araç, gereç ve malzeme ihtiyaçlarını karşılayabilir; sağlıkla ilgili her türlü tesisi açabilir ve işletebilir; mabetlerin yapımı, bakımı, onarımını yapabilir; kültür ve tabiat varlıkları ile tarihî dokunun ve kent tarihi bakımından önem taşıyan mekânların ve işlevlerinin korunmasını sağlayabilir; bu amaçla bakım ve onarımını yapabilir, korunması mümkün olmayanları aslına uygun olarak yeniden inşa edebilir. (Değişik ikinci cümle: 12/11/2012-6360/17 md.) Gerektiğinde, sporu teşvik etmek amacıyla gençlere spor malzemesi verir, amatör spor kulüplerine ayni ve nakdî yardım yapar ve gerekli desteği sağlar, her türlü amatör spor karşılaşmaları düzenler, yurt içi ve yurt dışı müsabakalarda üstün başarı gösteren veya derece alan öğrencilere, sporculara, teknik yöneticilere ve antrenörlere belediye meclisi kararıyla ödül verebilir. Gıda bankacılığı yapabilir.
(Ek fıkra: 12/11/2012-6360/17 md.; Değişik: 12/7/2013-6495/100 md.) Belediyelerin birinci fıkranın (b) bendi uyarınca, sporu teşvik etmek amacıyla yapacakları nakdi yardım, bir önceki yıl genel bütçe vergi gelirlerinden belediyeleri için tahakkuk eden miktarın; büyükşehir belediyeleri için binde yedisini, diğer belediyeler için binde on ikisini geçemez.
(İptal fıkra: Anayasa Mahkemesinin 24/1/2007 tarihli ve E. 2005/95, K. 2007/5 sayılı Kararı ile. )
Hizmetlerin yerine getirilmesinde öncelik sırası, belediyenin malî durumu ve hizmetin ivediliği dikkate alınarak belirlenir.
Belediye hizmetleri, vatandaşlara en yakın yerlerde ve en uygun yöntemlerle sunulur. Hizmet sunumunda engelli, yaşlı, düşkün ve dar gelirlilerin durumuna uygun yöntemler uygulanır.
Belediyenin görev, sorumluluk ve yetki alanı belediye sınırlarını kapsar.
Belediye meclisinin kararı ile mücavir alanlara da belediye hizmetleri götürülebilir.
4562 sayılı Organize Sanayi Bölgeleri Kanunu hükümleri saklıdır.
(Ek fıkra: 1/7/2006-5538/29 md.) Sivil hava ulaşımına açık havaalanları ile bu havaalanları bünyesinde yer alan tüm tesisler bu Kanunun kapsamı dışındadır.”
5393 sayılı Kanun’un “Gelecek yıllara yaygın hizmet yüklenmeleri” başlıklı 67. maddesi şöyledir:
“Belediyede belediye meclisinin, belediyeye bağlı kuruluşlarda yetkili organın kararı ile park, bahçe, sera, refüj, kaldırım ve havuz bakımı ve tamiri; araç kiralama, kontrollük, temizlik, güvenlik ve yemek hizmetleri; makine-teçhizat bakım ve onarım işleri; bilgisayar sistem ve santralleri ile elektronik bilgi erişim hizmetleri; sağlıkla ilgili destek hizmetleri; fuar, panayır ve sergi hizmetleri; baraj, arıtma ve katı atık tesislerine ilişkin hizmetler; kanal bakım ve temizleme, alt yapı ve asfalt yapım ve onarımı, trafik sinyalizasyon ve aydınlatma bakımı, sayaç okuma ve sayaç sökme-takma işleri ile ilgili hizmetler; toplu ulaşım ve taşıma hizmetleri; sosyal tesislerin işletilmesi ile ilgili işler, süresi ilk mahallî idareler genel seçimlerini izleyen altıncı ayın sonunu geçmemek üzere ihale yoluyla üçüncü şahıslara gördürülebilir.” hükmünün yer aldığı görülmektedir.
2560 sayılı … İdaresi Genel Müdürlüğü Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun’un “Kuruluş” başlıklı 1. maddesi şöyledir:
“(Değişik: 7/2/1983-KHK 56/1 md.; Aynen kabul: 23/5/1984 – 3009/1 md.) İstanbul Büyük Şehir Belediyesinin su ve kanalizasyon hizmetlerini yürütmek ve bu amaçla gereken her türlü tesisi kurmak, kurulu olanları devralmak ve bir elden işletmek üzere … İdaresi Genel Müdürlüğü kurulmuştur
… İdaresi Genel Müdürlüğü bu Kanunda … olarak anılır.
Genel Müdürlüğün hizmeti, İstanbul Büyük Şehir Belediyesinin görev alanı ile sınırlıdır. Ancak, şehrin yararlandığı su kaynaklarının korunmasına ilişkin hizmetler, büyük şehir belediye sınırları dışında da olsa bu kuruluş tarafından yürütülür. Ayrıca Cumhurbaşkanı anasistem ile ilgili başka belediye ve köylerin su ve kanalizasyon işlerini de bu Genel Müdürlüğe verebilir.
… İdaresi, İstanbul Büyük Şehir Belediyesine bağlı müstakil bütçeli ve kamu tüzel kişiliğini haiz bir kuruluştur. … personeli 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu hükümlerine tabidir.”
“Görev ve yetkiler” başlıklı 2. maddesi şöyledir:
“…’nin görev ve yetkileri şunlardır:
a) İçme, kullanma ve endüstri suyu ihtiyaçlarının her türlü yeraltı ve yer üstü kaynaklarından sağlanması ve ihtiyaç sahiplerine dağıtılması için; kaynaklardan abonelere ulaşıncaya kadar her türlü tesisin etüt ve projesini yapmak veya yaptırmak, bu projelere göre tesisleri kurmak veya kurdurmak, kurulu olanları devralıp işletmek ve bunların bakım ve onarımını yapmak, yaptırmak ve gerekli yenilemelere girişmek,
b) Kullanılmış sular ile yağış sularının toplanması, yerleşim yerlerinden uzaklaştırılması ve zararsız bir biçimde boşaltma yerine ulaştırılması veya bu sulardan yeniden yararlanılmasıiçin abonelerden başlanarak bu suların toplanacakları veya bırakılacakları noktaya kadar her türlü tesisin etüt ve projesini yapmak veya yaptırmak; gerektiğinde bu projelere göre tesisleri kurmak ya da kurdurmak; kurulu olanları devralıp işletmek ve bunların bakım ve onarımını yapmak, yaptırmak ve gerekli yenilemelere girişmek,
c) Bölge içindeki su kaynaklarının, deniz, göl, akarsu kıyılarının ve yeraltı sularının kullanılmış sularlave endüstri artıkları ile kirletilmesini, bu kaynaklarda suların kaybına veya azalmasına yol açacak tesis kurulmasını ve bu tür faaliyetlerde bulunulmasını önlemek, bu konuda her türlü teknik, idari ve hukuki tedbiri almak,
d) Su ve kanalizasyon hizmetleri konusunda hizmet alanı içindeki belediyelere verilen görevleri yürütmek ve bu konulardaki yetkileri kullanmak,
e) Her türlü taşınır ve taşınmaz malı satın almak, kiralamak, ekonomik değeri kalmamış araç ve gereçleri satmak, …’nin hizmetleriyle ilgili tesisleri doğrudan doğruya yahut diğer kamu veya özel kuruluşlarla ortak olarak kurmak ve işletmek, bu maksatla kurulmuş veya kurulmakta olan tesislere iştirak etmek,
f) Kuruluş amacına dönük çalışmaların gerekli kılması halinde her türlü taşınmaz malı kamulaştırmak veya üzerinde kullanmahakları tesis etmek.” olarak düzenlenmiştir.
Anayasanın 125. maddesinin yedinci fıkrası şöyledir: “İdare, kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlüdür.”
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2. maddesinin (1) numaralı fıkrasının b bendinde; idari eylem ve işlemlerden dolayı hakları ihlal edilenler tarafından açılan tam yargı davaları, idari dava türleri arasında sayılmıştır.
2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nun 42. maddesinin üçüncü fıkrası şöyledir: “(Ek fıkra: 15/8/2017-KHK-694/8 md.; Aynen kabul: 1/2/2018-7078/8 md.) İdari yargının görev alanına giren konularda ilamsız takip yoluna başvurulamaz.”
2004 sayılı Kanun’un Geçici 13. maddesi şöyledir:
“(Ek: 15/8/2017-KHK-694/9 md.; Aynen kabul: 1/2/2018-7078/9 md.)
İdari yargının görev alanına giren konularda, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce başlatılmış ilamsız icra takipleri hakkında, talep üzerine icra müdürünce 42 nci maddenin üçüncü fıkrası uyarınca dosya üzerinden düşme kararı verilir ve karar alacaklıya resen tebliğ edilir. Alacaklı, düşme kararının tebliğinden itibaren yedi gün içinde şikayet yoluna başvurabilir. Düşme kararının kesinleşmesinden itibaren otuz gün içinde idari yargı merciinde dava açılabilir. Düşme talebinin reddine veya düşme kararı hakkındaki şikayetin kabulüne ilişkin karar kesinleşmeden takibe devam edilemez.
Birinci fıkra kapsamındaki ilamsız icra takipleri hakkında açılmış itirazın iptali veya itirazın kaldırılması davalarında talep üzerine, karar verilmesine yer olmadığına karar verilir. Tarafların yaptığı takip ve yargılama giderleri ile vekalet ücreti üzerlerinde bırakılır. Bu kararın kesinleşmesi üzerine takip dosyası icra müdürlüğüne iade edilir ve takip hakkında birinci fıkra uyarınca işlem yapılır.” hükmü mevcuttur.
6100 sayılı HMK 114.maddesinde dava şartları sayılmış, 115.maddesinde ise dava şartlarının incelenmesi düzenlenmiştir. Bu maddelere göre;
“Dava şartları şunlardır:
a) Türk mahkemelerinin yargı hakkının bulunması.
b) Yargı yolunun caiz olması.
c) Mahkemenin görevli olması.
ç) Yetkinin kesin olduğu hâllerde, mahkemenin yetkili bulunması.
d) Tarafların, taraf ve dava ehliyetine sahip olmaları; kanuni temsilin söz konusu olduğu
hâllerde, temsilcinin gerekli niteliğe sahip bulunması.
e) Dava takip yetkisine sahip olunması.
f) Vekil aracılığıyla takip edilen davalarda, vekilin davaya vekâlet ehliyetine sahip
olması ve usulüne uygun düzenlenmiş bir vekâletnamesinin bulunması.
10894
g) Davacının yatırması gereken gider avansının yatırılmış olması.
ğ) Teminat gösterilmesine ilişkin kararın gereğinin yerine getirilmesi.
h) Davacının, dava açmakta hukuki yararının bulunması.
ı) Aynı davanın, daha önceden açılmış ve hâlen görülmekte olmaması.
i) Aynı davanın, daha önceden kesin hükme bağlanmamış olması.
(2) Diğer kanunlarda yer alan dava şartlarına ilişkin hükümler saklıdır.
Dava şartlarının incelenmesi
MADDE 115- (1) Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her
aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri
sürebilirler.
(2) Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir.
Ancak, dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için kesin süre
verir. Bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemişse davayı dava şartı yokluğu sebebiyle
usulden reddeder.
(3) Dava şartı noksanlığı, mahkemece, davanın esasına girilmesinden önce fark
edilmemiş, taraflarca ileri sürülmemiş ve fakat hüküm anında bu noksanlık giderilmişse,
başlangıçtaki dava şartı noksanlığından ötürü, dava usulden reddedilemez.
” hükmü yer almıştır.
Dosya kapsamı ve yukarıda belirtilen yasal mevzuat hep beraber değerlendirildiğinde, davacı ile davalı şirket arasında TTK 16/1 maddesi anlamında, sözleşmeye dayalı bir ilişki bulunmadığı, davanın, davalı idare tarafından altyapı çalışmaları sırasında, davacı şirkete ait tesislere verilen zararın tazmini amacıyla açıldığı, davalının sorumluluğunun asıl kaynağının, kamu hizmeti yürütülmesi esnasında verilen zarardan doğduğu, …’ nin kuruluş amacı verdiği kamusal hizmet düşünüldüğünde tacir olarak nitelendirilemeyeceği, kamu hizmeti yürüten idarenin bu hizmeti yürüttüğü sırada verdiği zararın tazmini istemiyle açılan dava, kamu hizmetinin yöntemine ve hukuka uygun olarak yürütülüp yürütülmediğinin, bu hizmetin yürütülmesinde hizmet kusuru veya başka nedenle idarenin sorumluluğu bulunup bulunmadığının tespitini gerekeceği, davanın ise itirazın iptali davası olarak değil “Tam Yargı” davası olarak görülmesi gerektiği, ancak tam yargı davalarını görme yetkisinin adli yargı değil idari yargıya ait olduğu, HMK 114/1-b maddesine göre “yargı yolunun caiz olması” dava şartının mevcut olmadığı, ayrıca, Uyuşmazlık Mahkemesinin 05/04/2021 tarih, 2021/28 esas, 2021/144 karar sayılı, 29/11/2021 tarih, 2021/602 esas, 2021/612 karar sayılı, 27/12/2021 tarih, 2021/608 esas, 2021/680 karar sayılı yakın tarihli ilamları ile mahkememizde görülen dava ile aynı taraf ve nitelikte bulunan davalarda içtihat değişikliğine gidildiği, her ne kadar Uyuşmazlık Mahkemesi kararlarının incelenen dosyalar ile sınırlı olduğu, doğrudan doğruya mahkememiz dosyasını etkilemeyeceği söylenebilirse de, yargı kararları arasında birliğin sağlanması ve hukuki güvenlik ilkesinin tesisi anlamında, Uyuşmazlık Mahkemesi kararlarının mahkememizce kabul edilebileceği kanaatine varılarak, davanın yargı yolu dava şartı yokluğundan HMK.114/1-b ve 115/2. maddeleri uyarınca usulden reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davayı görmekte idari yargı yerleri görevli olduğundan davanın HMK 114/1-b ve 115/2 maddesi uyarıca dava şartı yokluğundan usulden REDDİNE,
2-Harçlar yasası gereğince alınması gerekli olan 80,70 TL karar ve ilam harcının, peşin alınan 179,91 TL’den mahsubu ile artan 99,21 TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacının yaptığı yargılama giderlerinin kendi üzerine bırakılmasına,
4-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap ve taktir olunan 5.100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Karar kesinleştiğinde ve talep halinde artan gider avansının davacıya iadesine,
Dair, HMK 345 maddesi uyarınca kararın taraflara tebliğ edildiği tarihten başlayarak iki hafta içinde HMK 342 maddesi gereğince düzenlenmiş dilekçe ile HMK 343 maddesi uyarınca mahkememize veya başka bir mahkemeye yapılacak başvuru ile HMK 341/1 maddesi uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olarak davacı vekili ile davalı vekilinin yüzlerine karşı verilen karar açıkça okunup anlatıldı.06/04/2022

Katip …

Hakim …