Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/727 E. 2022/401 K. 18.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2021/727 Esas
KARAR NO:2022/401

DAVA:İtirazın İptali (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:17/11/2021
KARAR TARİHİ:18/04/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, Taraflar arasında 01.10.2018 tarihli “2019 Yılı Yaz-Kış Sezonu Kontenjan Sözleşmesi” ve 27.08.2019 tarihli “2020 Yılı Yaz-Kış Sezonu Kontenjan Sözleşmesi” ve bunların eki niteliğindeki Ek Protokol ve Avans Sözleşmeleri imzalandığını, Davalı borçlu Kervansaray’ın anılan sözleşme ve protokoller uyarınca sözleşmeye aykırı edimleri sebebi ile davacı müvekkile olan borcunu ödemediğini, davalının sözleşme gereği edimlerini yerine getirmemesi ve borcun ödenmemesi üzerine ….İcra Müdürlüğünün …. Sayılı dosyası ile takip başlatıldığını, davalı tarafın başlatılan icra takibine haksız ve kötü niyetli olarak 15.12.2020 tarihinde itiraz ettiğini ve takibin durduğunu belirterek, teminatsız veya sayın mahkeme’nin öngöreceği teminat karşılığında dava konusu borç karşılanıncaya dek davalının doğmuş ve doğacak kira alacağına, menkul ve gayrimenkul malları ile 3.şahıslardan olan doğmuş ve doğacak alacaklarına ihtiyati haciz konulmasına, davanın kabulüne, davalının …. icra müdürlüğü’nün … e. sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin devamına, alacağın takip dosyasında bildirilmiş olan yıllık reeskont avans faiziyle birlikte tahsiline, aksi halde alacağa 3095 sayılı kanunun 4/a maddesi gereğince yabancı para borcunun faizinde devlet bankalarının o yabancı para ile açılmış 1 yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranı ile birlikte tahsiline,davalının asıl alacağın en az %20’si oranında icra inkâr tazminatına mahkûm edilmesine, davanın galeri kristal’e ihbar edilmesine ve galeri kristal’in ihbar edilen taraf olarak kaydedilmesine, yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, davacı tarafından müvekkil aleyhine başlatılan icra takibinde yabancı para alacağının “tl” karşılığının gösterilmesi zorunlu olduğunu, oysa ki işbu davaya konu takipte takip talebi ve ödeme emrinde yerine getirilmeyen bu zorunluluk ayrıca kamu düzeni ile ilgili olduğundan başlatılan takibin usulsüz olup, iptali gerektiğini, davacı tarafından, müvekkili şirket aleyhine başlatılan icra takibinden gönderilen ödeme emrinde 21.081,95 Euro işlemiş faiz alacağı talep edildiğini, ne var ki, asıl alacağı kabul etmemekle birlikte faiz alacağı bakımından da davacı tarafından müvekkil şirkete ihtar göndermek veya başka bir surette Müvekkil temerrüde düşürülmediğini, bu hususu ispatlar herhangi bir bilgi/belge ne icra dosyasına ne de mahkeme dosyasına sunulmadığını, davacının olsa olsa, kabul anlamına gelmemekle birlikte, takip tarihinden itibaren faiz talep edebileceğini, davacı başlattığı takip üzerinden hazırlanarak müvekkil şirkete tebliğ edilen ödeme emri ekinde faiz başlangıç ve bitiş tarihi ile oranını gösterir kaydın bulunması zorunlu iken bu zorunluluk da davacı tarafından yerine getirilmediğini, bu nedenle, davacının müvekkil şirketten herhangi bir alacağı olmamasına bağlı olarak faiz alacağı da olmayacağı aşikar olduğunu, davacı tarafından müvekkil şirkete ihtarname göndermek veya başka hukuki bir yolla temerrüde de düşürülmediği, keza işlemiş faizin hangi tarih aralığı için talep edildiği gibi hususların hiçbiri takip veya dava dosyasından anlaşılmadığından, davaya konu icra takibi bu bakımdan da hukuka aykırı olduğunu, davaya konu icra takibinden hazırlanarak müvekkil şirkete tebliğ edilen ödeme emri incelendiğinde; 621.810,91 Euro bedelli asıl alacak kalemine “Reeskont Avans faizi” uygulandığını, davacının söz konusu talebinin 3095 Sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun’un 4/a maddesine aykırılık teşkil ettiğini, davacı tarafından dava dilekçesinin ekinde sunulan sözleşme ve ek protokolün Müvekkili Şirket tarafından bağlayıcı/borç doğurucu nitelikte bulunmadığını, müvekkili Şirketin halka açık bir Şirket olup Şirketi temsil ve ilzama ise 2017 yılından bu yana Zeynep Tümer’in yetkili olduğunu, davacı Şirketin ise basiretli bir tacir olarak ticaret sicil kayıtları ile aleni olan işbu durumu bilme ve kontrol etme yükümlülüğü bulunduğunu, Oysa ki, davacının sunduğu sözleşmelere bakıldığında sözleşmenin Müvekkil Şirket yetkilisi tarafından değil Şahin Seval tarafından imzalandığını, itirazın iptali davalarında uyuşmazlık söz konusu olduğu takdirde; sözleşmenin varlığını, malın teslim edildiğini, hizmetin gerektiği gibi verildiğini ispat yükü TMK m.6 ve HMK m.190 hükümleri uyarınca bu hususları iddia eden yani davacı taraf üzerinde olduğunu, davacının dava dilekçesinde taraflar arasında 2019 ve 2020 yılı yaz sezonlarında geçerli olmak üzere Kontenjan (Konaklama) Sözleşmelerinin ve ve eki protokoller ile Avans Sözleşmeleri imzalandığını, müvekkil şirketin bu sözleşmelerdeki fesih sürelerine uymaksızın, sözleşmelere aykırı şekilde davacıya fesih niteliğinde 11.11.2019 tarihli bildiri gönderdiği ve müvekkil şirketin davacıya sözleşmeye aykırı şekilde borcunu ödemediğini iddia ettiğini, Söz konusu iddiaların gerçeğe aykırı olduğu bir yana davacının işbu kontenjan sözleşmelerine konu hizmeti yerine getirip getirilmediğine dair dosyada mübrez herhangi bilgi ve/veya belge olmadığı gibi söz konusu sözleşmelerin şirket yetkilisi tarafından imzalanmadığından geçerli ve bağlayıcı da olmadığını, Davacının bu kapsamda HMK uyarınca ispat ve somutlaştırma yükünü de yerine getirmediği açıkça ortada olduğunu, hizmeti verdiğini iddia eden davacı şirketin bu hususu ispatla mükellef olduğundan ve davacı bu yönde herhangi bir delil/belge ibraz etmediğinden davacının davasını ispat edemediği ve bu nedenle davanın reddedilmesi gerektiğini, Müvekkili Şirket yetkili temsilcisi ile davacı arasında imzalanmış sözleşme olmadığı gibi bu hususta davacının diğer tüm iddialarını da reddettiklerini, ayrıca Müvekkil Şirketin ticari işletmesinin Galeri Kristal’e devri gibi bir durum da söz konusu olmadığını, Müvekkil Şirket ile …arasında yasal bir kiralama ilişkisi söz konusu olduğunu, İşbu durumun KAP açıklamaları ile de sabit olduğunu, davacı tarafından ileri sürülen tüm hususların tamamen soyut, duyuma dayalı ve yanlış hukuki değerlendirme ve Mahkemeyi yanıltma amacıyla yapıldığının açık olduğunu, davaya konu alacak miktarı likit olmadığından, davacının %20 oranındaki icra inkar tazminatının reddine karar verilmesi gerektiğini, davacı tarafından, müvekkil şirket aleyhine haksız şekilde icra takibi başlatıldığını, davacının müvekkil şirketten böyle bir alacağı bulunmaması nedeniyle söz konusu kötü niyetli şekilde başlatılan icra takibine itiraz ettiklerini belirterek, fazlaya ilişkin her türlü hakkı saklı kalmak kaydı ile; davacının haksız ve hukuka aykırı davasının reddi ile davacı aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesini, vekalet ücreti ile yargılama giderlerinin davalıya yükletilmesini talep etmiştir.
İhbar olunan vekili dilekçesinde özetle, Müvekkil şirket ile davalı şirket arasındaki ticari ilişki KAP’ın ve SPK’nın bilgisi dâhilinde yapılan kira sözleşmesine dayandığını, bağımsız tüzel kişilikleri haiz ticaret şirketleri arasında kabul gören ticari işletme kiralama ilişkisinin, ticari işletmenin devri kıstaslarından hiçbirinin mevcut olmamasına rağmen ticari işletme devri olarak iddia edilmesi/değerlendirilmesi hukuka aykırı olduğunu, ticari işletme sahipliğinin el değiştirmediğini, Kiraya veren davalı üst hakkı sahibi olarak oteller üzerindeki hakkını devam ettirdiğini, İşletme sahipliği hiçbir şekilde değişmediğini, Şayet ticari işletme devri söz konusu olsa idi, ticari işletme sahipliğinin kesin ve temelli olarak değişmesi gerektiğini, Ticari işletme sahibi davalı Kervansaray Holding AŞ. belirli bir bedel karşılığı, belirli bir süre işletmenin kullanımını, semerelerinden yararlanılmasını, süre sona erince de iadesini içeren bir sözleşme yaptığını, Ticari işletme işleteni değiştiğini, Bu açıdan TBK.m.202 ve TTK m. 11’in uygulanması söz konusu olamayacağını belirterek, tüm beyanları doğrultusunda davacının müvekkil yönünden haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davasının reddine, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin davacı üzerinde bırakılmasını talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE :
Dava dilekçesi, cevap dilekçesi ve sair tüm evraklar hep birlikte incelenmiştir.
Mahkememizde açılan dava: İİK.nun 67. maddesi gereğince itirazın iptali davasıdır.
Dava konusu ihtilaf; taraflar arasında imzalanan genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptaline ilişkindir.
Davacı tarafın ihtiyati haciz talebinin 24/11/2021 tarihinde reddine karar verildiği, davacı tarafça kararın istinaf edildiği, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14.Hukuk Dairesi’nin 2022/181 E- 2022/246 K.sayılı, 03/03/2022 tarihli kararı ile “HMK’nın 353/1.b.2 ve İİK’nın 258/3. maddeleri uyarınca davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne” karar vermiştir.
Dava konusu olan …. İcra Dairesi’nin … esas sayılı takip dosyasında takip talebi ve ödeme emrinde 621.810,91 Euro, Fiili Ödeme Tarihi …’ye izafeten mutabık kalınan cari hesap alacağı,
21.081,95 Euro Fiili Ödeme Tarihi işlemiş faiz alacağı olmak üzere toplam 642.892,86
Euro üzerinden olacak şekilde alacak talebinde bulunulduğu, takip talebinde ve ödeme emrinde talep edilen Euro cinsinden alacağın TL karşılığının belirtilmemiş olduğu görülmüştür.
İİK’nın Takip talebi ve muhtevası başlıklı 58. Madesinde “Alacağın veya istenen teminatın Türk parasıyla tutarı” ifadesi yer almakta olup, takip talebinde alacağın TL cinsinden değerinin bildirilmesi zorunludur, yine kanunun Ödeme emri ve muhtevası başlıklı 60. Maddesnide 58 inci maddeye göre takip talebine yazılması lazım gelen kayıtları,” ifedise yer almakta olup, takip talebinde yer alması gereken TL cinsinden değerin ödeme emrinde de yer alması gerektiği anlaşılmaktadır.
HMK 114/2 maddesi kapsamında, mahkememize açılan işbu itirazın iptali davasının görülebilmesi için geçerli bir icra takibinin yapılmış olması bir dava şartı olup, HMK 115/2 maddesine göre bu dava şartı dava tarihine göre değerlendirileceğinden, her ne kadar davacı taraf mevcut icra dosyasından yeni bir talepte bulunarak ve alacağın TL cinsinden değerini de belirterek yeni bir takip talebi ve ödeme emri gönderilmesi yolu ile takibe devam edebilir ise de, dava itirazın iptali olup dava tarihi itibari ile geçerli bir icra takibi olmadığından bu takibe yönelik itiraz da incelenemeyeceğinden davanın dava şartı yokluğu sebebi ile usulden reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Açıklanan nedenlerle;
1-Davanın HMK 114/2, İİK 58,60, HMK 115/2 maddeleri uyarınca usulden REDDİNE,
2-Harçlar yasası uyarınca alınması gereken 80,70 TL ilam harcının peşin alınan 92.735,34.-TL’den düşümü ile geri kalan 92.654,64 TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacının yaptığı yargılama giderlerinin üstünde bırakılmasına
4-Davalı kendini vekille temsil ettirdiğinden lehine Asgari Ücret Tarifesi gereği 5.100,00 TL ücret takdirine, bunun davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
5-Karar kesinleştiğinde ve talep halinde artan gider avansının ilgili tarafa iadesine,
Dair, HMK 345 maddesi uyarınca kararın taraflara tebliğ edildiği tarihten başlayarak iki hafta içinde HMK 342 maddesi gereğince düzenlenmiş dilekçe ile HMK 343 maddesi uyarınca mahkememize veya başka bir mahkemeye yapılacak başvuru ile HMK 341/1 maddesi uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olarak taraf vekillerinin yüzlerine karşı oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup anlatıldı.18/04/2022

Başkan …
E-imza
Üye …
E-imza
Üye …
E-imza
Katip …
E-imza