Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/708 E. 2023/236 K. 23.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2021/708 Esas
KARAR NO:2023/236

DAVA:Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:12/05/2015
KARAR TARİHİ:23/03/2023

Mahkememizden verilen 28/06/2018 tarih ve 2015/509 Esas 2018/669 sayılı kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesinin 05/10/2021 tarih ve 2019/162 Esas 2021/1784 Karar sayılı ilamıyla bozulmakla, dava mahkememizin yukarıdaki esasına kaydı yapılıp incelendi.
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili ile davalı arasında imzalanan sözleşmede hüküm altına alınan şartların davalı tarafından ihlali sebebiyle davalının sözleşmeden kaynaklanan edimlerini geç yerine getirmesi sebebinden cezai şart bedeli 15.000-Euro, gecikme tazminatı olarak 15.000-Euro ve kur farkı olarak 20.000-Euro olan haklarının saklı kalmak şartı ile 20.000-Euro’nun faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davanın haksız ve mesnetsiz olarak açıldığını davacının iddia ettiği zararının üzerinden 1,5 yıl geçtikten sonra davasını açtığını zamanaşımı nedeni ile davanın reddine karar verilmesini, müvekkilinin adresinin Anadolu yakası olduğunu davanın Anadolu Ticaret mahkemelerinde açılmasının gerektiğini yetki itirazında bulunduklarını, davacının dava dilekçesinde faiz talebinin bulunduğunu ancak hangi tarihten itibaren ne faizi talebinde bulunduğunu belirtmediğini bu sebeple faize ilişkin talebinin reddine karar verilmesini, davacının geç teslimat olduğu yönündeki iddiasının gerçek olmadığını teslim tarihi olarak belirttiği tarihte müvekkilinden bir talepte de bulunmadığını çünkü davacının bu tarihin teslim tarihi olmadığını bildiğini, tüm bu sebeplerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP : İhbar Olunan vekili cevap dilekçesinde özetle; Davalı tarafından İhbar Olunan sıfatı ile davaya eklenmemiz talep edilmiş olup bu talebin davacı ile davalı arasındaki uyuşmazlığa taraf olmasının veya kendisine rücu edilmesinin mümkün olmadığını, davalı ile müvekkili arasında yapılan sözleşme gereği zamanından teslimatın yapıldığını geç teslimatın söz konusu olmadığını, davalı ile müvekkili arasındaki sözleşmede de geç teslimat nedeniyle cezai şart bulunmadığını, ihaleyi veren tarafın herhangi bir ceza tahakkuk ettirmediğini projelerdeki gecikmeler yaşandığı şirketlerin süre uzatım taleplerinin de olumlu karşılandığını, bu sebeplerle tazminat talebi ve dava haklarının saklı kalması ile yapılan yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerine bırakılmasını talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE :
Dava: Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasıdır.
Taraflar arasındaki ihtilafın 27/11/2012 tarihli sözleşme uyarınca geçikme tazminatı, cezai şart ve kur farkı talebi noktalarında toplandığı görülmüştür.
Taraflarca dosyaya sunulan deliller Mahkememizce celp edilen belgeler hep birlikte değerlendirilmiştir.
Davacı vekili tarafından 27/06/2018 tarihinde ıslah dilekçesi verilmiş ve ıslah harcı yatırılmıştır, ve ıslah dilekçesinde, dava dilekçesinde istenilen 15.000 EURO, geçikme tazminatı istemi, 25.000 EURO olarak artırılarak 40.000 EURO şeklinde gecikme tazminatı istemi ıslah edilmiştir, diğer cezai şart ve kur farkından kaynaklı istemler ise dava dilekçesinde talep edildiği şekilde ıslah dilekçesinde tekrar talep edilmiştir ve ıslah dilekçesinde ıslah tarihi itibariyle hesap edilen euro karşılığı bedel 25.000 EURO artırılan kısım itibariyle Türk parası karşılığı olarak 136.890,00 TL olarak hesap edilmiştir, ıslah dilekçesi karşı tarafa tebliğ edilmiştir.
Mahkememizin bozma öncesi dosyasından verilen 28/06/2018 tarih ve 2015/509 Esas 2018/669 sayılı gerekçeli kararında özetle; “… ifayı çekincesiz olarak kabul etmiş olan davacının, bundan sonra cezayı talep etmesinin mümkün olmadığı ve davacı tarafın, ifayı kabul ederken ceza alacağını saklı tutmuş olduğundan bahsedilmeyeceği, dava konusu işe ait ödeme, davacı yan tarafından fatura tarihinden sonra yapıldığından, davacı lehine herhangi bir kur farkının oluşmaması nedeniyle davacının davalıdan dava konusu iş için kur farkı talep edemeyeceği gerekçeleriyle kur farkı ve cezai şart taleplerinin reddine, gecikme tazminatı olarak sözleşme kapsamında bilirkişilerce de belirlenmiş olan 40.000 Euro üzerinden ıslah dilekçesi de dikkate alınarak kabulüne dair …” hüküm oluşturularak davanın kısmen kabul kısmen reddine dair karar verilmiştir.
Davacı vekili 24/09/2018 tarihli istinaf talepli dilekçe sunmuş, dilekçesinde özetle;
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi İlgili Dairesi’nin re ’sen belirleyeceği sair sebeplerle İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 28.06.2018 tarih ve …. Sayılı ilamında davanın tamamının kabulüne karar verilmesi gerekir iken yasa ve usule aykırı olarak verilen Kısmen Red kararının yapılacak İstinaf kanun yolu incelemesi neticesinde bozularak, davanın tam kabulü yönünde hüküm kurulması, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı yana yükletilmesini talep etmiştir.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesinin 05/10/2021 tarih ve 2019/162 Esas 2021/1784 Karar sayılı ilamında özetle;
“Mahkemece, sözleşmeye göre teslim, ödeme ve fatura düzenlenmesi gereken tarihler ile davalının fiili teslim tarihinin sözleşme hükümleri ve Gümrük Mevzuatına göre belirlenmesi, buna göre bulunacak gecikme süresi kapsamında bir kur farkı bedeli alacağı oluşup oluşmadığına dair usulüne uygun ve denetime elverişli bir ek rapor alınması, neticesine göre bu hususta bir karar verilmesi gerekirken, eksik tahkikatla yazılı olduğu şekilde karar verilmiş olması yerinde olmamıştır.
Açıklanan nedenlerle, taraf vekillerinin istinaf taleplerinin kabulü ile usul ve yasaya uygun bulunmayan yerel mahkeme kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılarak yukarıda açıklanan şekilde inceleme ve araştırma yapıldıktan sonra oluşacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi için dosyanın yerel mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.” şeklinde hüküm kurularak Mahkememizin dosyasından verilen kararın kaldırılmasına karar verilmiştir.
Mahkememizin dosyasında yapılan yargılamada, İstinaf karar kaldırma ilamı doğrultusunda ve idareden alınan süre uzatım belgeleri de dikkate alınarak bilirkişilerden ek rapor aldırılmasına karar verilmiştir.
Mahkememizin dosyasından verilen 26/12/2022 tarihli bilirkişi ek raporunda özetle; … Gümrük Müdürlüğü tarafından dosyaya sunulan 23.06.2016 tarih …-102.01-… sayılı yazısı eki Gümrük Beyannameleri ve diğer ilgili fatura ve belgelere göre; Dava konusu eşyanın 16.01.2014 tarihinde Gümrüğe giriş yaptığı. Dava Dışı … A.Ş.’nin 21.01.2014 tarihli faturası ve 27.01.2014 tarihli Gümrük Müdürlüğüne hitaplı talep yazısı ile Davalı … ‘e devredildiği, Davalı …’in 27.01.2014 tarih … sayılı irsaliyeli faturası ve 10.02.2014 tarihli devir talep yazısı ile de dava konusu ürünlerin Davacı Binaş’a devredildiği. (Kur: 3,1751 TL) 05.02.2014 tarihinde de Davacı Binaş’ın 05.02.2014 tarih 252141 sayılı Faturası ile, dava konusu ürünleri KKTC’deki kendi birimine devrettiği (Kur: 3,1751 TL), Bilahare Dava Konusu ürünlerin 18.02.2014 tarihinde Gümrük’ten çıkışının gerçekleştiği belirlenmiştir, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 231.maddesinin 1.fıkrasının 5.alt bendinde faturanın malın teslimi veya hizmetin yapıldığı tarihten itibaren azami yedi gün içinde düzenleneceği, bu süre içerisinde düzenlenmeyen faturaların hiç düzenlenmemiş sayılacağı hükmüne yer verilmiştir. Buna göre; mal tesliminin veya hizmetin yapıldığı tarihten itibaren yedinci güne kadar (yedinci gün dahil) fatura düzenlenmesi, VUK bakımından usul itibariyle herhangi bir sorun teşkil etmeyecektir, dava konusu malların, yukarıda zikredilen Gümrüğe geliş ve devir tarihleri nazara alındığında, ilgili faturaların VUK’nun 231. Maddesinde öngörülen 7 günlük sürede düzenlendikleri belirlenmiştir, davalı tarafından 27.01.2014 tarihinde düzenlenen faturada Kur; 3,1751 TL esas alınmış olup, dava konusu malların (840.000€ x 3,1751) 2.667.084,00 TL olarak doğru şekilde davalı kayıtlarına girdiği, Davacı tarafından düzenlenen 05.02.2014 tarih 252141 sayılı Fatura da ( KKTC’deki kendi birimine devre ilişkin) Kurun 3,1751 TL, esas alındığı ve bu tutar üzerinden Kök Raporumuzda da belirttiğimiz tarihlerde (27.02.2014 tarihinde 1.000.000 TL ve 02.05.2014 tarihinde 1.500.000 TL ödenmiştir) Davacıya toplam 2.500.000,00 TL ödendiği belirlenmiştir. Dosya kapsamında, Davacının davalı adına düzenlediği ve davalıya tebliğ ettiği herhangi bir kur farkı faturasının bulunmadığı ve taraflar arasındaki sözleşmede de kur farkına ilişkin herhangi bir hükmün yer almadığı Kök Raporumuzda belirtilmiştir. (Madde 8, sayfa 8) Türkiye Gümrük Bölgesine getirilip gümrüğe sunulan eşyanın, bir gümrük rejimine tabi tutulması, bir serbest bölgeye girmesi, Türkiye Gümrük Bölgesi dışına yeniden ihracı, imhası veya gümrüğe terk edilmesine ilişkin işlemlerin, Deniz yolu ile gelen eşya için özet beyanın verildiği tarihten itibaren 45 gün, Diğer bir yolla gelen eşya için yine özet beyanın verildiği tarihten itibaren 20 gün içerisinde tamamlanması gerekir. Huzurdaki davaya konu işlemlerin öngörülen 45 günlük süreden önce (16.01.2014 —10.02.2014) 24 gün içinde tamamlandığı dolayısıyla dosya kapsamındaki belgelere ve Gümrük Mevzuatına göre davacının 10.02.2014 tarihinden daha önce bu malları gümrükten teslim almasının beklenmesinin uygun olamayacağı, davalının teslim yükümlülüğünü Kök Raporumuzda da belirtildiği üzere, tam olarak 10.02.2014 tarihinde gerçekleştirdiğinin kabulünün uygun olacağı değerlendirilmektedir. Dava konusu malların … Gümrüğü’ne giriş tarihi olan 16.01.2014 tarihinin veya davalının düzenlediği fatura tarihi olan 27.01.2014 tarihinin sözleşmenin 8/1. Maddesinde belirtilen “… (CİF) teslimi” olarak kabul edilmesinin uygun olmayacağı değerlendirilmektedir. Taraflar arasındaki sözleşme uyarınca, dava konusu ürünler 31.12.2013 tarihinde davacıya teslim edilmesi gerektiği, dolayısıyla bu tarihin teslim tarihi olarak varsayılması halinde, bu tarihteki kur 2,9613 TL esas alındığında, dava konusu malların TL karşılığı (840.000€ x 2,9344) 2.464.896,00 TL olmaktadır. Bu tarihin esas alınması durumunda Davacının davalıya (2.500.000 —2.464.896) 35.104,00 TL fazla ödemede bulunmuş olacağı, dolayısıyla bu tutarın kur farkı olarak talep edilebileceği hesaplanmıştır. Davalı teslim yükümlülüğünü tam olarak 10.02.2014 tarihinde gerçekleştirdiğinden, taraflar arasındaki sözleşmeye göre bu tarihte ödemenin yapılacağı; 10.02.2014 tarihinde Kurun 3.0340 TL üzerinden ödenmesi gereken mal bedeli (840.900€ x 3,0340) 2.548.560,00 TL olmaktadır. Bu tarihin esas alınması durumunda Davacının davalıya (2.500.000 —2,548.560) —48.560,00 TL eksik ödemede bulunmuş olacağı, dolayısıyla kur farkı talep edemeyeceği hesaplanmıştır. Dosya kapsamındaki belgelere ve Gümrük Mevzuatına göre davacının 10.02.2014 tarihinden daha önce, dava konusu malları gümrükten teslim almasının beklenmesinin uygun olamayacağı, davalının teslim yükümlülüğünü tam olarak 10.02.2014 tarihinde gerçekleştirdiğinin kabulünün uygun olacağı, dava konusu malların … Gümrüğü’ne giriş tarihi olan 16.01.2014 tarihinin, davalının düzenlediği fatura tarihi olan 27.01.2014 tarihinin veya başkaca bir tarihin sözleşmenin 8/1. Maddesinde belirtilen “… (CİF) teslimi” olarak kabul edilmesinin uygun olmayacağı, taraflar arasındaki sözleşme uyarınca, dava konusu ürünler 31.12.2013 tarihinde davacıya teslim edilmesi gerektiğinin varsayılması halinde, davacının davalıya (2.500.000 — 2.464.896) 35.104,00 TL fazla ödemede bulunmuş olacağı, dolayısıyla bu tutarın kur farkı olarak talep edilebileceği, davalı teslim yükümlülüğünü tam olarak 10.02.2014 tarihinde gerçekleştirdiğinden, taraflar arasındaki sözleşmeye göre bu tarihte ödeme yapılması gerektiğinden, Davacının davalıya (2.500.000 —2.548.560) —48.560,00 TL eksik ödemede bulunmuş olduğu, dolayısıyla kur farkı talep edemeyeceği kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı iş sahibi, davalı ise yüklenicidir.
Davacı vekilince, taraflar arasında imzalanan 27/12/2012 tarihli sözleşme gereğince davalının imal ve teslim etmesi gereken 9 adet frekans konvertörleri ünitesinin, 27/08/2013 tarihinde teslim edilmesi gerekirken gecikme ile 14/02/2014 tarihinde teslim edildiği belirtilerek, davalının edimlerini geç yerine getirmesi sebebiyle gecikme tazminatının, sözleşmede belirtilen cezai şart bedelinin ve davalının geç teslimat yapması sebebiyle ortaya çıkan kur farkı bedelinin davalıdan tahsili talep edilmiştir.
Davalı tarafından ise, davacının geç teslimat olduğu yönündeki iddiasının gerçek olmadığı, teslim tarihi olarak belirttiği tarihte müvekkilinden bir talepte de bulunmadığı, çünkü davacının bu tarihin teslim tarihi olmadığını bildiği belirtilerek, davanın reddi talep edilmiştir.
Türk Borçlar Kanunu’nun 179/II. maddesinde ceza, borcun belirlenen zaman veya yerde ifa edilmemesi durumu için kararlaştırılmışsa alacaklı, hakkından açıkça feragat etmiş veya ifayı çekincesiz olarak kabul etmiş olmadıkça, asıl borçla birlikte cezanın ifasını da isteyebilir denilmek suretiyle ifaya ekli cezayı düzenlemiştir. Bu cezaya, gecikme cezası da denmektedir. İfaya ekli cezai şartın istenebilmesi için sözleşmede açıkça kararlaştırılmış olmadıkça gecikmiş ifanın çekincesiz olarak kabul edilmemesi gerekir. Aksi hâlde cezai şartı isteme hakkı düşer. Gecikmiş ifadan önce keşide edilen ihtarla gecikme cezası isteme hakkı saklı tutulmuş, sözleşmede cezai şart talep edebilmek için ihtirazı kayda gerek olmadığı kararlaştırılmış ise ya da ifadan önce alacaklının bu hakkını saklı tuttuğu anlamına gelecek davranışları mevcut ise sonradan yapılan teslimde çekince konulmamış olsa dahi cezai şart isteme hakkı düşmez, talep edilebilir. Cezayı isteme hakkının saklı tutulması (çekince, ihtirazı kayıt), yenilik doğuran bir irade beyanı olup, ifa anında açıkça yapılmalıdır. Saklı tutma, teslim-kabul tutanağına düşülecek bir kayıtla veya ifayı kabulden önce yapılacak yazılı bildirimle yahut iş bedelinin ceza alacağı kesilerek ödenmesi gibi buna delalet eden bir eylem veya işlem ile gerçekleştirilebilir. Açık feragat ise, borçluya yöneltilen ve varması gereken bir irade beyanıyla veya sözleşmeye önceden ifanın çekincesiz kabul edileceğine ilişkin bir hükmün konulmasıyla olur. Bazen de, çekincenin varlığı bazı koşulların gerçekleşmesine bağlanabilir (Selimoğlu, Y.E.; Eser Sözleşmesi, 4. Baskı, Ankara 2017, s. 350-353).
Taraflar arasında imzalanan sözleşmenin “Teslimat” başlıklı 8/3. Maddesinde; “Kabule hazır hale getirilme ve Teslim süresinde gecikme olması durumunda gecikilen her takvim günü için günlük 1.000 Euro gecikme cezası uygulanacaktır.” düzenlemesi, “Ayıp ve Cezai Şart” başlıklı 10/b. Maddesinde; “Tedarikçi iş bu sözleşmenin herhangi bir maddesine aykırı hareket etmesi, sözleşmede yer alan herhangi bir yükümlülüğü yerine getirmemesi, teslim edilen malda hileli malzeme kullanması veya malı teknik gereklerine uygun olarak imal etmemiş olması hallerinde, alıcının tüm zararlarını tazmin etmenin yanında 150.000 Euro cezai şart bedelini de ödemeyi; bununla birlikte …kabul, taahhüt ve beyan eder.” düzenlemesi bulunmakta olup, dava dilekçesinde bu maddelere dayalı olarak gecikme cezası ve cezai şart bedeli taleplerinde bulunulmuştur. Dava dilekçesinin sonuç ve istem kısmında “gecikme tazminatı” ifadesi kullanılmış ise de, dilekçe içeriğinden açık bir şekilde buna dair talep edilenin esasında sözleşmenin 8/3. Maddesinde düzenlenen gecikme cezası olduğu açıkça anlaşılmaktadır. Dava dilekçesinde bu maddeye göre yapılan hesaplama sonucu bulunan 15.000 Euro sonuç ve istem kısmında talep edilmiş olup, ayrıca bir gecikme tazminatı talebi bulunmamaktadır.
Taraflar arasındaki sözleşmenin 8/3. Maddesinde öngörülen gecikme cezası ve 10/b. Maddesinde öngörülen cezai şart TBK’nın 179/2. maddesinde düzenlenen ifaya ekli cezai şart niteliğinde olup, bu hükme göre, taraflarca aksi kararlaştırmadıkça kural, gecikme cezasının ifayla birlikte istenmesidir. İhtirazi kayıt ileri sürülmeksizin ifanın kabulü, cezai şart isteme hakkından zımni feragat niteliğindedir.
Somut olayda, sözleşmeye konu 9 adet frekans konvertörleri ünitesinin davacı iş sahibine … Gümrüğü’nden 10/02/2014 tarihinde devredildiği … Gümrük Müdürlüğü yazısından anlaşılmaktadır. Buna göre, söz konusu gecikme cezası ve cezai şart talepleri yönünden, ihtirazi kaydın en geç bu tarihte ileri sürülmesi gerekmekte olup, davaya konu üniteler ihtirazı kayıt ileri sürülmeksizin, diğer bir deyişle bu hak saklı tutulmaksızın teslim alınmış olduğundan, artık yükleniciden cezai şart talep edilemez ve bu husus hâkim tarafından re’sen dikkate alınır. Davacı tarafça bu teslim alma tarihinden 18 gün sonra (kendi belirttiği teslim tarihi olan 14.02.2014’den 14 gün sonra) gönderilen 28/02/2014 tarihli ihtarname ile davalıdan anılan sözleşme maddeleri gereğince gecikme cezası ve cezai şart bedeli talep edilmiş olması geçerli bir ihtirazi kayıt olarak kabul edilemez.
Taraflar arasındaki sözleşmenin “Teslimat” başlıklı 8/1-2. Maddesinde, sözleşme konusu malların, sözleşmenin 7. Maddesinde belirtildiği gibi … (CİF) teslimi olacağı, nakliye, yükleme, boşaltma ve teslime kadar sigortanın tedarikçiye ait olacağı, ekipmanların İdare tarafından onay verilmesini müteakip siparişin kesinleşeceği, bu tarihin imalat başlama tarihi olarak belirleneceği, davaya konu frekans konvertörlerinin 7 ay içerisinde teste hazır hale getirilip test yapıldıktan sonra 2 ay içerisinde teslimat adresine eksiksiz teslim edileceği belirtilmiştir.
Alınan bilirkişi heyeti raporunda, …’nin 20/07/2016 tarihli yazısına göre, davaya konu ürünlere ilişkin onayın 01/03/2013 tarihinde verildiğinin anlaşıldığı, davalı vekilinin bu onayın kendilerine Mart 2013’de bildirildiğini beyan ettiği, bu onayın davalıya bildirimine dair yazılı bir belge bulunmadığı, ancak dava konusu frekans konvertörlerinin sahaya sevkinin … tarafından davacıya yazılan 30/10/2013 tarihli yazıyla uygun bulunduğu, bu bildirimin davalıya aynı gün yapıldığının kabulü halinde, sözleşmenin 8.maddesi gereğince takip eden 2 ay sonunda 31/12/2013 tarihinde ürünlerin davacıya teslimi gerektiği belirtilmiştir. Raporda yapılan bu değerlendirme, davacı tarafça davalıya İdarenin 01/03/2013 tarihli ilk onayının daha önce bildirildiğine dair yazılı bir belge sunulamadığından sözleşmenin 8. Maddesindeki düzenleme gereğince yerindedir.
Ancak raporda, davalının sözleşmenin 8/1-2. Maddesinde ve bu madde atfı ile 7. Maddesinde düzenlenen teslim hususuna dair yükümlülüğünü tam olarak ne zaman yerine getirmiş sayılacağına dair bir değerlendirme yapılmamış, doğrudan davacının malları … Gümrüğü’nden devraldığı tarih olan 10/02/2014 tarihi davalının sözleşmeye göre teslim yükümlülüğünü yerine getirdiği tarih olarak esas alınmıştır. Oysa ki, bu tarih davacının Gümrükten fiilen malları alma tarihi olup, dosya kapsamındaki belgelere ve Gümrük Mevzuatına göre davacının daha önce bu malları gümrükten teslim alıp alamayacağının, davalının bu yönleri de kapsayan telim yükümlülüğünü tam olarak hangi tarihte gerçekleştirmiş sayılacağının, faturayı daha önce düzenleyip düzenleyemeyeceğinin, malların … Gümrüğü’ne giriş tarihi olan 16/01/2014 tarihinin, davalının düzenlediği fatura tarihi olan 27/01/2014 tarihinin veya başkaca bir tarihin sözleşmenin 8/1. Maddesinde belirtilen “… (CİF) teslimi” olarak kabul edilip edilmeyeceğinin belirlenmesi gerekmektedir.
Bu açıklamalar doğrultusunda, mahkemece, sözleşmeye göre teslim, ödeme ve fatura düzenlenmesi gereken tarihler ile davalının fiili teslim tarihinin sözleşme hükümleri ve Gümrük Mevzuatına göre belirlenmesi, buna göre bulunacak gecikme süresi kapsamında bir kur farkı bedeli alacağı oluşup oluşmadığına dair usulüne uygun ve denetime elverişli İstinaf ilamı sonrasında ek rapor alınmıştır.
Taraflar arasında imzalanan sözleşmede hüküm altına alınan şartların davalı tarafından ihlali sebebiyle davalının sözleşmeden kaynaklanan edimlerini geç yerine getirmesi sebebinden cezai şart bedeli 15.000-Euro, gecikme tazminatı olarak 15.000-Euro ve kur farkı olarak 20.000-Euro olan haklarının saklı kalmak şartı ile 20.000-Euro’nun faizi ile birlikte davalıdan tahsili talep edilmiş olmakla, Mahkememizin dosyasından alınan bilirkişi raporu raporu incelendiğinde ve davaya esas alındığında, sözleşme uyarınca, dava konusu ürünler için davalı teslim yükümlülüğünü tam olarak 10.02.2014 tarihinde gerçekleştirdiğinden, taraflar arasındaki sözleşmeye göre bu tarihte ödeme yapılması gerektiğinden, Davacının davalıya (2.500.000 —2.548.560) —48.560,00 TL eksik ödemede bulunmuş olduğu, kur farkı talep edemeyeceği, yine Taraflar arasındaki sözleşmenin 8/3. Maddesinde öngörülen gecikme cezası ve 10/b. Maddesinde öngörülen cezai şart TBK’nın 179/2. maddesinde düzenlenen ifaya ekli cezai şart niteliğinde olup, bu hükme göre, taraflarca aksi kararlaştırmadıkça kural, gecikme cezasının ifayla birlikte istenmesidir. İhtirazi kayıt ileri sürülmeksizin ifanın kabulü, cezai şart isteme hakkından zımni feragat niteliğindedir.
Somut olayda, sözleşmeye konu 9 adet frekans konvertörleri ünitesinin davacı iş sahibine … Gümrüğü’nden 10/02/2014 tarihinde devredildiği … Gümrük Müdürlüğü yazısından anlaşılmaktadır. Buna göre, söz konusu gecikme cezası ve cezai şart talepleri yönünden, ihtirazi kaydın en geç bu tarihte ileri sürülmesi gerekmekte olup, davaya konu üniteler ihtirazı kayıt ileri sürülmeksizin, diğer bir deyişle bu hak saklı tutulmaksızın teslim alınmış olduğundan, artık yükleniciden cezai şart talep edilemez ve bu husus hâkim tarafından re’sen dikkate alınır. Davacı tarafça bu teslim alma tarihinden 18 gün sonra (kendi belirttiği teslim tarihi olan 14.02.2014’den 14 gün sonra) gönderilen 28/02/2014 tarihli ihtarname ile davalıdan anılan sözleşme maddeleri gereğince gecikme cezası ve cezai şart bedeli talep edilmiş olması geçerli bir ihtirazi kayıt olarak kabul edilemez.
Dava dilekçesinde sözleşmenin 8/3. Maddesine dayalı olarak talep edilen ve bilirkişi kök ve ek raporunda da bu maddeye göre hesap edilen “gecikme cezasının” gecikme tazminatı” olarak değerlendirilemeyeceği ve toplanan tüm delillere göre Davacının, Cezai şart tazminatı,gecikme cezası tazminatı , kur farkı bedeli istemli Davasının tüm talepleri yönünden ayrı ayrı sübut bulmadığından reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının, Cezai şart tazminatı,gecikme cezası tazminatı , kur farkı bedeli istemli Davasının tüm talepleri yönünden ayrı ayrı SÜBUT BULMADIĞINDAN REDDİNE,
2-Alınması gerekli 179,90-TL karar ve ilam harcının peşin yatırılan 2.587,25 TL peşin harçtan mahsubu ile fazla alınan 2.407,35‬ TL’nin davacı tarafa iadesine,
3-Davacı tarafça yapılan yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
4-Kalan gider avansının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
5-Davalı taraf vekil ile temsil olunduğundan, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap ve taktir olunan 43.374,60 TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalı tarafa verilmesine,
Dair, HMK 345 maddesi uyarınca kararın taraflara tebliğ edildiği tarihten başlayarak iki hafta içinde HMK 342 maddesi gereğince düzenlenmiş dilekçe ile HMK 343 maddesi uyarınca mahkememize veya başka bir mahkemeye yapılacak başvuru ile HMK 341/1 maddesi uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olarak tarafların yüzlerine karşı verilen karar açıkça okunup anlatıldı.

Katip …
e-imza

Hakim …
e-imza