Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/604 E. 2023/617 K. 12.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2021/604 Esas
KARAR NO:2023/617

DAVA:İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:27/09/2021
KARAR TARİHİ:12/07/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirket ile davalı arasında … araç satışı için anlaşma sağlanıp 15.10.2020 tarihinde 50.000,00-TL kapora verdiğini, ancak anlaşmanın üzerinden 7 ay geçmesine rağmen aracın müvekkili şirkete teslim edilmediğini ve tedarik zincirinde aksaklıkların devam ettiği gerekçesi ile aracı teslim edemeyeceklerini söylediğini, müvekkili ödediği kaporanın iadesini talep ettiğinde davalı ödenen kaporadan 35.000,00-TL iade ettiğini kalan 15.000,00-TL’yi irat olarak kaydedip fatura kestiğini, iade edilmeyen kapora için …. İcra Dairesi … Esas sayılı dosyasından icra takibi başlatıldığını, davalı tarafın bu takibe itiraz ederek takibi durdurduğunu, takibin devamı için huzurdaki davayı ikame zaruretinin hasıl olduğunu, bu nedenlerle davanın kabulü ile …. İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyasına yapılan itirazın iptaline, alacaklar yönünden takibin kaldığı yerden devamına, davalı aleyhine alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı taraf üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava ettiği görülmüştür.
CEVAP:Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı şirket ile müvekkili şirket arasında …marka ve … d model aracın satışı konusunda anlaşma sağlandığını, bunun üzerine davacının 50.000,00-TL’lik ödemede bulunduğunu, satış sözleşmesine istinaden, iptal konusu araç davacının talebi üzerine ürettirildiğini, ithal edildiğini, ancak aracın teslime hazır hâle gelmesinin ardından davacının aracı almaktan vazgeçtiğini, davacının sözleşmeden haksız bir şekilde döndüğünü, bu sebeple yatırılan bedelin 15.000,00-TL’lik kısmının irat olarak kaydedildiğini, irat faturasının davalıya gönderildiğini ve ilgili süre içerisinde itiraz edilmediğini, taraflar arasındaki sözleşmeye göre müşterinin satıma konu aracı almaktan cayması halinde ödenen bedelinin tamamının cezai şart kapsamında mahsup edileceği, aracın, yedi aylık bir süre içerisinde hazır edilemediği yönündeki iddiaların gerçeği yansıtmadığını, davacının 15.10.2020 tarihinde sipariş verdiğini, aracın ise 30.12.2020 tarihinde hazır hale geldiğini, aracın davacı şirket tarafından teslim alınmaması üzerine 11.02.2021 tarihinde dava dışı bir başka müşteriye satıldığını, cayma hakkının tüketiciler için tanınmış bir hak olduğu ancak davacı yanın tacir sıfatının haiz olduğu dolayısıyla cayma hakkının bulunmadığını, bahse konu 50.000,00-TL’lik bedelin bağlanma parası olarak kabulünde dahi yapılan kesintinin hukuka uygun olduğunu, zira davacının sözleşmeden dönerek davalı şirketi zarara uğrattığını, bağlanma parasının ise uğranılan zarara karşılık TBK m. 236 uyarınca mahsup edilmesinin mümkün olduğunu, gerekçeleri ile davanın reddini talep ettiği görülmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, araç satım sözleşmesi gereğince ödenen 50.000,00 TL kaporanın aracın teslim için zamanında hazır edilmediğinden bahisle iade edilmeyen 15.000,00 TL’lik kısmının iadesi amacıyla davalı aleyhine yapılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Dava dilekçesi, cevap dilekçesi ve sair tüm evraklar hep birlikte incelenmiştir.
Dosyamıza getirtilen …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasının incelenmesinde; davacı tarafından davalı aleyhine toplam 15.000,00-TL üzerinden icra takibi yapıldığı, davalının itirazı üzerine takibin durduğu, itirazın süresinde ve usulüne uygun yapıldığı, buna göre davanın, İİK.67.maddesinde yazılı 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
İddia, savunma, toplanan deliller kapsamında bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiş ve bilirkişi sunmuş olduğu 29/09/2022 tarihli raporunda özetle;
“-Davacı tarafın yatırmış olduğu 50.000,00-TL değerindeki paranın cayma parası olarak değil, sözleşmenin yapıldığına kanıt olarak (bağlanma parası) verilmiş sayılması gerektiği,
-Aksine sözleşme veya yerel adet bulunmadıkça, bağlanma parasının iade edilmesi yahut asıl alacaktan mahsup edilmesi gerektiği; bu nedenle edimin gereği gibi ifa edilmemesine sebebiyet veren tarafın tespitinin gerektiği,
-Davalı şirket tarafından 15.10.2020 tarihinde davacı şirket adına 875.000,00-TL’lik proforma fatura kesildiği ve davacı şirket tarafından davalıya, aynı tarihte “… YAPI … … ARAÇ ÖN ÖDEMESİ” açıklamasıyla 50.000,00-TL tutarında para transferinin gerçekleştirildiği, dolayısıyla taraflar arasındaki akdi ilişkinin 15.10.2020 tarihinde haşladığının kabul edilmesi gerektiği,
-Taraflar arasındaki akdi ilişkinin 15.10.2020 tarihinde başladığı ve …Otomativ Ticaret ve Hizmetler A.Ş. tarafından davalı adına 26.12.2020 tarihinde … numarası ile 517.979,23-TL’lik fatura kesildiği hususu nazara alındığında iddia olunduğu gibi yedi aylık değil yaklaşık iki aylık bir sürede aracın teslim hâle getirildiğinin kabul edilebileceği; öte yandan bahse konu aracın 11.02.2021 dava dışı bir gerçek kişiye satışının gerçekleştiği hususunda dahi yedi aylık değil; dört aylık bir sürenin geçmiş olduğu,
-Bu açıklamalardan sonuçla edimin ifa edilememesine ifadan kaçınarak davacının sebebiyet verdiğinin kabul edilebileceği; buna karşın Muhterem Mahkemenizce edimin ifa edilememesinde davacıya bir kusur atfedilememesi durumunda ise 15.000,00-TL’lik bedelin davacıya iadesinin gerekeceği,
-Sayın Mahkemenizce edimin ifa edilmemesine davacı şirketin sebebiyet verdiği yönünde bir kanaatin hasıl olabileceği ihtimaline binaen edimin bir kısmı niteliğinde olan bağlanma parasının, bağlanma parasını alan tarafın ispat ettiği zarar oranındaki tazminat alacağından fark teorisi uyarınca düşülmesinin gerekeceği,
-Davacı şirketin sözleşmeden dönmesi üzerine muhtelif sebeplerden dolayı toplamda 62.992,00-TL zarara uğradığını iddia ettiği; ancak bahse konu zarar kalemlerinin davalı şirketin ticari defterleri üzerinden incelenmesi gerektiği, bu hususun uzmanlık alanımızda bulunmadığı,” şeklinde görüş bildirdiği görüldü.
Taraf vekillerince rapora karşı itirazda bulunulduğu ve davalının savunmasında davanın reddi aksi halde davacının haklı bir sebep olmaksızın sözleşmeden döndüğü bu sebeple zarar uğranıldığı iddiası ile mahsup def’inde bulunulmuş olması gözetilerek mahkememizce 15.11.2022 tarihli ara karar ile; taraf vekillerinin rapora karşı beyan ve itirazları
da dikkate alınarak dosyanın raporu hazırlayan uzmana ilave olarak bir mali müşavir ve otomobil alım-satım sektöründe uzman bilirkişiden oluşan heyete tevdi edilmesine, davalı tarafın ticari defter ve kayıtları ile dava konusu aracın davalıya satışına dair proforma fatura düzenlenmesi ve davacı tarafça ödenen 50.000,00 TL’nin ödeme tarihi olan 15.10.2020 tarihi ile dava konusu aracın dava dışı üçüncü kişiye satışına dair fatura tarihi olan 11.02.2021 tarihini kapsar şekilde davalı şirketin stok, işlem, operasyon kayıtları üzerinde inceleme yapılmak suretiyle, dava konusu iddia ve savunmalar, dosya kapsamındaki deliller ve tarafların rapora karşı beyanları da gözetilerek dava konusu aracın dava dışı
üçüncü kişiye satışında, satış bedeli yönünden davalının zararının bulunup bulunmadığının tespiti, var ise miktar ve stok faiz maliyeti, operasyon maliyeti ile 2020 yılı bayi primi yönünden davalının zararının bulunup bulunmadığının, söz konusu kavramlar açıklanmak suretiyle, var ise zararının miktarının tespitine karar verilmiş olup karar gereğince dosyaya sunulan 31/03/2023 tarihli bilirkişi heyet raporunda özetle;
Dosya kapsamında ve şirket adresinde yapılan incelemede sektör genel uygulamaları kapsamında davacının sipariş tarihi ile aracın dava dışı 3. Şahsa satıldığı süreye kadar geçen sürede faiz ödemesinin makul olduğu,
Davaya konu siparişin 15.10.2020 tarihinde verildiği sipariş aşamasında teslim tarihinin de belirtilmediği, sipariş edilen aracın davacıya değil 3. Şahısa 11.02.2021 tarihinde satıldığı, bu tarihler arasında geçen süresinin yaklaşık 4 ay olduğu, bu nedenle dava dilekçesinde söz edilen 7 aydan fazla geçen sürenin neye göre hesaplandığının anlaşılamadığı,
Davalının cevap dilekçesinde davacının satıştan dönmesi nedeni ile bir başka müşteriye 34.376,00 TL indirimle satıldığını ve bu fiyatın eksi fiyat olarak ifade edildiği, davacıya yapılamayan satış tutarının proforma faturadaki 466.984,52 TL ile dava dışı 3. Şahısa ait satış faturasındaki vergiler hariç olan tutar olan 432.609,42 TL arasındaki fark üzerinden hesaplandığı, (466.984,52 TL – 432.609,42 TL=34.375,10 TL bir fark olduğu, cevap dilekçesinde sehven 34.376,00 TL ile beyan edildiği, bu farkın davacının belirttiği özelliklere göre belirlenen bir aracın satışı nedeniyle olabileceği ve maddi olarak ölçülebilir olduğu, diğer yandan farkın davacıya düzenlenen proforma fatura üzerinden hesap edildiği, eğer davacıya satış faturası düzenlenmiş olsa idi farkın değişebileceği, Davaya cevap dilekçesinde bayi satış priminde mahrum kalınan karın 8.845,00 TL olarak belirlendiği, nihayetinde davacının ilgili aracın teslim tarihi tam olarak belli olmadığından ve 3. Şahısa satışı da gerçekleştiğinden kar kaybı olduğu kanaatine varılmadığı, olsa dahi ölçülebilir olmadığı,Bu hali ile davalı şirketin zarar tutarı tam olarak tespit edilemese de her hakülarda davalı tarafından
davacıya iade edilmeyen 15.000,00 TL tutarında bir zarardan söz edilebileceği, -Huzurdaki dava itirazın iptali davası olup, davalı şirketin ticari defter ve kayıtlarında davalı şirketin davacı şirkete gerek icra ve gerekse dava tarihi itibariyle borcunun bulunmadığı, -Yukarıda mali ve sektör bilirkişi açıklamalarında yer verildiği üzere davalı şirketin zarar tutarı tam olarak tespit edilemese de her hakülarda davalı tarafından davacıya iade edilmeyen 15.000,00 TL tutar zarardan söz edilebileceği,” şeklinde görüş bildirdiği anlaşılmıştır.
Bu kapsamda somut olaya bakıldığında; davacı tarafla davalı … marka araç distribütörü arasında araç satım sözleşmesi akdedildiği, davacı tarafından davalı şirket hesabına 50.000,00-TL gönderildiği ve aracın davacıya teslim edilmediği dava dışı üçüncü bir kişiye satışının yapıldığı, davalı tarafça 35.000,00 TL davacıya iade edildiği hususları sabittir. Uyuşmazlığın, dava konusu aracın tesliminde gecikme yaşanıp yaşanmadığı, davacının sözleşmeden dönme hakkının bulunup bulunmadığı, ödenen 50.000,00 TL’nin hukuki niteliğinin ne olduğu, ilişkiye uygulanması gereken kanun hükümlerinin hangileri olduğu ve dolayısı ile de davacıya iade edilmeyen dava konusu 15.000,00 TL bedelin davacıya iadesinin gerekip gerekmediği noktasında toplandığı anlaşılmaktadır.
Bu itibarla, davacı şirket tarafından her ne kadar aracın teslime hazır hale getirilmesinde aradan yedi ay geçtiğini iddia etmiş ise de, akdi ilişkinin 15.10.2020 tarihinde düzenlenen proforma fatura ile başladığı; …. A.Ş. tarafından davalı adına 26.12.2020 tarihinde … numarası iİle 517.979,23-TL’lik fatura kesildiği hususu nazara alındığında iddia olunduğu gibi 7 aylık değil yaklaşık 2 aylık bir sürede aracın teslime hazır hale getirildiğinin kabul edilmesi gerektiği açıktır. Ayrıca bahse konu aracın 11.02.2021 dava dışı bir üçüncü kişiye satışının gerçekleştiği hususunda dahi 7 aylık değil; 4 aylık bir sürenin geçmiş olduğu görülmektedir. Taraflar arasında proforma faturadaki sözleşme niteliğindeki hüküm dışında satış ilişkisinin kurulmasına dair satışın tüm özelliklerinin tarafların tüm hak ve yükümlülüklerinin belirlendiği bir yazılı bir sözleşme bulunmadığı yani teslim için bir süre kararlaştırılmadığı, bu hali ile, davacının aldığı aracın belirlenen özellikleri ile üretimi ile teslimi yönünden iki aylık sürenin makul olduğu davacının sözleşmeden dönme hakkının bulunmadığı, aracı teslim almaması ve araç bedelinin ödenmemesi ile sözleşmenin zımnen feshinin gerçekleştiği feshin haklı sebebinin bulunmadığı anlaşılmıştır.
Dosya kapsamında bulunan 15.10.2020 tarihli davacı şirket yetkilisi …’nın iisim ve imzasını ihtiva eden proforma faturanın açıklamalar kısmında aynen;
“Kesin satış fiyatı, aracın teslim tarihindeki ……. Tic. ve Hiz. A.Ş, tararından. belirlenmiş temel yapı ve aksesuar kapsamı fiyatlarının toplamından teşekkül eder. Siparişe bağlanan araçlar için değişiklik talebi araç imalat tarihinden en az 5 hafta önce satış kısmına bildirildiği takdirde nazari itibara alınır. Grev, lokavt, afetler ve ithalat güçlükleri ve türlü resmi formalitelerden ötürü meydana gelecek teslimat gecikmelerinden dolayı fabrika herhangi bir şekide sorumlu tutulamaz. Siparişi veren, siparişini yazılı muvafakat almadan başkasına devredemez. İşbu proforma faturada … … Tic. ve Hiz. AŞ. genel satış şartları uygulanır. İşbu sipariş neticesinde alınmış veya alınacak olan sipariş teminatı tutan, siparişi veren alıcıdan kaynaklı ve satıcı firmanın mutabakatı dışında yapılmış olan her tür tek taraflı sipariş iptalinde satıcı firma hesabına irat kaydedilir. Sipariş konusu araçların teslim tarihine kadar devlet tarafından vergilerin yeniden düzenlenmesi, yeni vergi ihdas edimesi ve vergi oranlarında bir değişikik yapılması halinde meydana gelecek (+) veya (-) fark faturalara aynen yansıtılır. Siperiş aracın fatura tarihindeki ithalatçıfirma …. Tic. Ve Hiz. A.Ş. nin açıklamış olduğu, Türk Lirası (TL) Liste Satış Fiyatları ve satış koşulları geçerli olacaktır. Dolayısıyla araç fiyatlarına gelebilecek +/- yönde tüm fiyat farkları fatura tarihi itibari ile teklif fiyatlarına yansıtılacaktır. Bu proforma faturada belirtilen özellikleri haiz aracı …. Tic. Ve Hiz.A.Ş.’nin satış şartları muvecehesinde sipariş ederim.” şeklindedir.
Yukarıda ayrıntılarına yer verilen proforma fatura içeriğindeki sözleşme hükmünde bedelin satış teminat tutarı olduğu ve tek taraflı sipariş iptalinde bu bedelin irat kaydedileceğinin açıkça kararlaştırıldığı gözetildiğinde, sözleşme teminat tutarı ifadesinden anlaşılması gerekenin cayma akçesi olduğu ve haklı nedene dayanmadan sözleşmeyi fesheden davacıya iade edilmeyen dava konusu 15.000,00 TL yönünden davalının cayma parası olarak irat kaydetme hakkı bulunduğu anlaşılmıştır. Hukuki nitelendirme ve değerlendirme hak ve görevinin mahkememizde olduğu gözetilerek bilirkişi raporundaki hukuki tespitler dikkate alınmamış olup, davacının, cayma bedeli olarak kararlaştırılan ve bu kapsamda davalıya ödenen 50.000,00 TL bedelden kendisine iade edilmeyen 15.000,00 TL’nin iadesini talep hakkı bulunmadığından davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda ayrıntılı olarak izah edildiği üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar yasası uyarınca alınması gereken 269,85-TL ilam harcının peşin alınan 181,17-TL’den düşümü ile geriye kalan 88,68-‬TL eksik harcın davacıdan alınarak Hazineye irat kaydına,
3-Davacının yaptığı yargılama giderlerinin üstünde bırakılmasına,
4-Davalı kendini vekille temsil ettirdiğinden lehine Asgari Ücret Tarifesi gereği 9.200,00-TL ücret takdirine, bunun davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
5-Karar kesinleştiğinde ve talep halinde artan gider avansının ilgili tarafa iadesine,
6-1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davacıdan alınarak hazineye irat kaydına,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı miktar itibariyle kesin olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 12/07/2023

Katip … Hakim ….
e-imzalıdır e-imzalıdır