Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/510 E. 2023/132 K. 13.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2021/510 Esas
KARAR NO:2023/132

DAVA:Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:24/06/2015
KARAR TARİHİ:13/02/2023

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı şirket arasında 01.09.2014 tarihinde hak ediş usulü şirket sözleşmesi yapıldığını, bu sözleşme uyarınca sözleşmenin fesih tarihine kadar hak etmiş olduğu ve geçersiz fesih nedeniyle muaccel hale gelen sözleşmenin 5 aylık sürelerine ait bedellerin tazmininin talep edildiğini bu sözleşmede müvekkili tarafından davalı … kuruluşuna beyin cerrahisi branşında sağlık hizmetinin sözleşmede belirtilen şartlar doğrultusunda sunulması davalı şirketin de bunun karşılığı olan bedeli müvekkiline ödemesi yönünde anlaştıklarını, ancak davalının sözleşme hükümlerine aykırı olarak Hiçbir haklı gerekçe olmaksızın … 3. Noterlilğinin 02.03.2015 tarih 03615 yevmiye no’lu ihtarıyla sözleşme gereklerine uymayan verimsiz çalışmalar hastaneyi SGK, İl sağlık müdürlüğü ve hizmet verilen hastalara karşı sorumluluk gerektirecek şekilde verilen hizmetin gereğine aykırı uygulamalar nedeniyle tüm hakları saklı kalmak kaydıyla 4. madde gereğince 02.04.2015 tarihi itibariyle fesh ettiklerini ifade ettikleri, uzlaşmanın sağlanamadağını, feshin haksız ve dayanaksız olarak gerçekleştiğini, sözleşmenin kalan 5 aylık süresinin müvekkil şirket ve ekibinin hak etmiş olduğu ödenmeyen tutarı talep etme hakkını oluşturduğu, tazmin sorunluluğunun bulunduğunu, müvekkilinin tüm edimlerini kusursuz olarak yerine getirdiğini, feshin geçersiz olup alacakların muaccel hale geldiğini, davalının temerrüt tarihi itibariyle işleyecek ticari faizi ile dava konusu alacaklarının şirketin fesih tarihine kadar hak etmiş olduğu ve davalı tarafından ödenmeyen 10.000,00 TL alacağın şimdilik kaydı ile 15.04.2015 sözleşmenin geçerli bir neden olmadan haksız fesih edilmiş olması nedeniyle geri kalan 5 aylık ücreti 450.000,00 TL nin yine 15.04.2015 tarihinden itibaren en yüksek ticari faizi ile davalıdan tahsiline, masraf ve vekalet ücretine karar verilmesi talep ve dava olunmuştur.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesinde ve karşı davasında özetle; taraflar arasında mevcut sözleşmenin bulunduğunu ancak müvekkili tarafından haklı nedenle davacının kusurlu işlemleri sebebiyle, katlanılmaz hale gelmesinden dolayı feshin yapıldığını, geçerli sebep gösterildiğini ve fesih hükümlerini yine sözleşmede yer alan şartlar doğrultusunda yaptıklarını, 1 ay önceden haber verdiklerini, hastane bünyesinde sunulan sağlık hizmetinin standartlardan uzak olduğunu bu nedenle gelir kaybı ile tazminat talebinin yerinde bulunmadığı, müvekkilinin temerrüte düştüğünün kabul edilemeyeceğini, dava tarihinden önce referanslarının iyi olmasının sözleşmenin fesh edilemeyeceği anlamı taşımadığını, ileri sürülen iddialarını somut delillerle kanıtlayamadıklarını, bu nedenle haksız davanın reddine karar verilmesi istenilmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE :
İncelenen dosyada davanın taraflar arasındaki sözleşme ilişkisi içerisinde haksız nedenle süresinden önce fesih edildiği iddiasına dayalı ödenmeyen bedel ve sözleşme sonuna kadar kalan süre içerisindeki gelir kaybına ilişkin tazminat davasıdır.
Yapılan yargılamada iddia ve itirazlar tekrarlanmış, sözleşme, ihtarlar, hastanenin SGK kayıtları ve hastane kayıtları, yapılacak bilirkişi incelemesine delil olarak dayanılmıştır.
Dosyaya tüm deliller temin edilmiş, hastanedeki tüm kayıtlar celp edilmiş, … Valiliği İl Sağlık Müdürlüğü ilgili yazışmaları davacı ve davalının sunduğu tüm delil ve beyanlar incelenmiştir.
İstinaf kararı öncesi mahkememizin … esas sayılı dosyasında yapılan yargılama sonucunda
1-Davacının dava konusu ettiği 10.000,00 TL’ye yönelik olan talebinden vazgeçmiş olduğundan bu konuda karar oluşturulmasına yer olmadığına,
2- Davacının gelir kaybına ilişkin istenilen ise ıslah edilen değer ile birlikte kabulü ile 513.752,35 TL’nin davalıdan tahsiline, bu bedelin 450.000,00 TL’sine 16.04.2015, 63.752,35 TL’sine 27.02.2018 tarihinden itibaren avans faizi uygulanmasına, karar verilmiştir.
Mahkememizce verilen bu karar İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi’nin 23/06/2021 tarih ve 2020/551 Esas, 2021/660 Karar sayılı ilamıyla “Somut olayda; gerek 06.01.2017 tarihli ve gerekse 01.02.2018 tarihli bilirkişi heyet raporlarında yukarıda da belirtildiği gibi tazminat hesabı yapılabilmesi için tazminata konu 2014 ve 2015 yıllarına ait gelir tablosu ayrıntılı mizan ve kurumlar vergisi beyannameleri, bu beyannamelerle ilgili BS formları ile kapanış öncesi ayrıntılı mizanların ve raporda belirtilen diğer belgelerin ibraz edilmesi gerektiği, davalı firma tarafından işletilen hastanenin nöroşirürji bölümüne ait tüm ayakta, yatılı tedavi gören, ameliyat ve yoğun bakımda ki hastane kayıtlarının fesih tarihine kadar incelenebilmesi amacıyla ilgili bilgi ve belgelerin bilirkişi raporlarında da belirtildiği üzere eksiksiz bir şekilde dosya arasında alınması, davalı tarafça davaya konu sözleşmenin geçerli sebebe dayalı olarak feshedilip feshedilmediğini daha detaylı incelenebilmesi amacıyla gerek cevap dilekçesinde gerekse istinaf dilekçesinde belirtilen ve davacı tarafın yaptığı iddia olunan işlemler nedeniyle İl Sağlık Müdürlüğü’ne iletilen şikayetlerle ilgili olarak düzenlenen bilgi ve belgelerin ilgili kurumdan istenilmesi, faturalandırmada ki hataların SGK’na sunulacak işlemler ile yapılan hatalı belgelendirmeler nedeniyle olup olmadığının araştırılması, bu konuda tarafların sorumluluklarının incelenmesi, davalı hastaneye kesilen idari para cezalarının da incelenerek hangi dönemlerde ve hangi sebeplerde kesildiği, bu kesilen kesildiği iddia olunan idari para cezalarında taraflarının kusur durumu ve oranı, sözleşmenin yüklendiği yükümlülükler ile kesilen idari para cezalarının bağlantısının saptanması, kesilen idari para cezaları ile ilgili olarak davalı tarafça davalıya davacı şirkete herhangi bir uyarıda (sözlü ya da yazılı) bulunup bulunmadığının incelenmesi, ilgili SGK ve SUT hükümleri nazırı alınmak suretiyle iddiaların araştırılabilmesi amacıyla yeni bir bilirkişi heyetinden rapor alınması gerekmektedir. Aynı zamanda, … 23. Noterliği’nin … yevmiye 15 Nisan 2015 tarihli ihtarnamenin davalıya tebliğine dair düzenlenen tebligat mazbatasının bir örneğinin dosya arasına alınması, mahkemece verilen ara karar sonucunda her iki taraf vekilince sunulan beyan dilekçesi ile tanık listesinin sunulduğu ve tanıkları hangi konularda dinletmek istediklerinin belirtilmesine rağmen mahkemece tanıkların dinlenmesi amacıyla tebligat çıkarılmadığı da anlaşıldığından öncelikle feshin haklı nedene dayanıp dayanmadığının tespiti için taraf delillerinin toplanması, tanıkların dinlenmesi ve bu eksiklikler ikmal edildikten sonra mali müşavir, beyin cerrahisi alanında ve SUT alanında/hastane yönetimi alanında uzman bilirkişilerden oluşan yeni bilirkişi heyeti oluşturulmak suretiyle davaya konu uyuşmazlıkla ilgili denetime açık, tarafların iddialarının da karşılandığı heyet raporu alınmak suretiyle hüküm kurulması gerekmektedir.” gerekçesi ile kaldırılmıştır.
İstinaf kararı sonrasında kararda belirtilen eksikliklerin giderilmesine yönelik mahkememizce gerekli işlemler ve yazışmalar yapılmıştır.
Davacı tanıkları … ve …’in beyanlarının alınması için talimat yazılmıştır.
Tanık … talimat mahkemesince alınan beyanı: “Ben Serbest Muhasebeci olarak çalışmaktayım, davacı Onca Sağlık…Ltd.Şti.nin muhasebe kayıtlarını tutmaktayım, davacı şirket davalı şirkete sağlık hizmeti sunmaktadır, davalı şirket her ayın sonunda almış olduğu sağlık hizmetine ilişkin olarak hakedişleri kendileri hesaplayarak mail yolu ile davacı şirket ortağı ve muhasebeci olarak bana gönderirlerdi, bende buna göre fatura düzenler, davalı şirkete gönderirdim, bu şekilde ödemeyi alırdık, aldığımız ödemeyi de defterlere işlerdik, davalı şirket kuruluşundan beri bu şekilde çalışmaktadır” şeklindedir.
Tanık … talimat mahkemesince alınan beyanı: “Ben 2013 yılında ameliyathane hemşiresi olarak davalı Medicalpark Hastanesinin … şubesinde çalışmaya başladım, 2015 yılında bu şirketten ayrıldım, ben çalıştığım süreçte davacı ile davalı arasındaki sözleşme ile ilgili herhangi bir şikayet duymadım, hastanenin işleyişi genelde hastanede çalışan doktorlara şirket kurduruldu, doktorlar bu şirketin çalışanı gibi gösterilir ve Medicalpark Hastanesi bu şirket ile sözleşme yapardı, bu şekilde davranılmasının birkaç sebebi olabilir, öncelikle hastane doktordan ziyade şirkete fatura keseceği için ekonomik olarak karlı olaracaktır, yine doktor hastanenin değil bir başka şirketin çalışanı olduğu için doktorun sorumluluğunu gerektiren işlerde hastane sorumlu olmayacak, doktora tazminat ödenmesi gereken hallerde doktorun kendi şirketi sorumlu olacaktır, bu nedenlerle sanırım doktorlara şirketler kurduruldu, ben 2015 yılında şirketten ayrılmadan daha önce birlikte çalıştığımız beyin cerrahlarından iki doktorumuz şirketten ayrıldı, ayrılma sebeplerini veya şirketten istifaya zorlanma sebeplerini bilmiyorum, duyduğum kadarı ile birkaç hasta şikayeti olmuştur, bu hasta şikayetlerinin sebebi de yine ödemeler ile ilgiliymiş, hastanede sistem bu şekilde işlemekteydi, hastaneden ayrılan doktorlarında kendilerine ait şirketleri vardır, ancak az önce belirttiğim sebepten dolayı işten ayrılmış veya çıkarılmış olabilirler, doktorlara şirketler yukarıda belirttiğim sebeplerle usülen kurdurtulmaktadır, doktorlar hastene de sadece kendi branşları ile ilgili doktorluk yapmaktadırlar, onun dışında fiyatlandırma faturalandırma gibi, kod girme gibi veya fiyat belirleme gibi işlere karışmazlar, bu işleri hastane sekreterleri yapardı” şeklindedir.
Davalı tanığı …’in beyanının alınması için talimat yazılmıştır.
Tanık … talimat mahkemesince alınan beyanı: “Ben Medicalpark hastanesinde kurumsal faturalama müdür yardımcısı olarak çalıştım, ben davacı şirketi şirket olarak bilmem ancak bizim hastanemizde çalışan Kudret hocanın şirketi olduğunu öğrenmiştim, hasta şikayetleri bize gelmediği için benim bu konuda bilgim yoktur, ancak anlaşmalı olduğumuz hekimler hasta gelince hastanın muayenesini yapar gerekli tahlil röntgenleme veya gerektiğinde ameliyat kararı verir, onların kararları doğrultusunda yapılan işlem sonucunda ben ve ekibimde faturalama işlemlerini yapardık, ancak bazen SGK yapılan işlemi lüzumsuz görüp ödeme yapmama veya kesinti yapmama yolunu tercih edebilmekteydi, bu tür durumlarda da gerekli komisyonlara itirazlar yapılırdı, itirazlar bazen kabul edilir bazen reddedilirdi, reddedildiğinde veya kesinti yapıldığında ben bu durumu yönetime bildirirdim, yönetim bunu ilgili hocanın şirketine yansıtırmıydı bilemiyorum, aradan çok zaman geçtiği için tam olarak hatırlamıyorum ancak Kudret hocanın sahibi olduğu davacı şirketin de yapmış olduğu işlemlerden mutlaka kesintiler olmuştur, ancak tarih ve miktar hatırlamam söz konusu değildir” şeklindedir.
Mahkememizin 11/04/2022 tarihli celsesinde alınan davacı tanığı …’ın beyanı: “Kadın doğum uzmanı olarak İstanbul … Hastanesinde çalışıyorum. 2006-2009 yılları arasında … … Hastanesinde görev yaptım. Çalışılan birime göre tek hekim veya bir kaç hekim grup olarak çalışılabilir. Ben davalı hastanesinde görev sürem boyunca tek hekim olarak da, grup hekim olarak da çalıştım. Gelen hastaların ödemiş olduğu ücretlerle ilgili olarak doktorların bilgisi olmaz. Normal olarak hastane tarafından bilgi de verilmez. Ancak eli güçlü olan, cirosu yüksek olan doktorlar hastane yönetimiyle görüşüp bu bilgileri edinebiliyorlardı. Sadece yüksek fiyatlı olan işlemlere ilişkin olarak bize fiyat bilgisi bildirilir, indirim hususunda görüşümüz alınırdı. Yine bunun dışında SGK’ya bildirilip de SGK kendi kapsamında olmadığını belirterek ödeme yapmadığı durumlarda bizden yapılan işlemin detayları ve tıbbi isimleri, endikasyonları sorulurdu. Hekimler de bunları bazen hastane yönetimine bildirirdi. Bazen de SGK’ya gidilerek açıklama yapılırdı. SGK ile ilgili olan işleyiş her birimde olan bir işleyiştir.” şeklindedir.
Mahkememizin 23/06/2022 tarihli ara kararı uyarınca tarafların iddia ve itirazları, mahkememizce daha önce alınan bilirkişi raporları, rapora yönelik itirazlar mahkememizin önceki gerekçeli kararı ve bu kararı kaldıran İstanbul Bam 45 HD’nin 2020/551 esas 2021/660 karar sayılı ilamı, tanık beyanları gözetilerek, istinaf kararı uyarınca; faturalandırmada ki hataların SGK’na sunulacak işlemler ile yapılan hatalı belgelendirmeler nedeniyle olup olmadığının araştırılması, bu konuda tarafların sorumluluklarının incelenmesi ve davalı hastaneye kesilen idari para cezalarının da incelenerek hangi dönemlerde ve hangi sebeplerde kesildiği, bu kesilen kesildiği iddia olunan idari para cezalarında taraflarının kusur durumu ve oranı, sözleşmenin yüklendiği yükümlülükler ile kesilen idari para cezalarının bağlantısının saptanması, kesilen idari para cezaları ile ilgili olarak davalı tarafça davalıya davacı şirkete herhangi bir uyarıda (sözlü ya da yazılı) bulunup bulunmadığının incelenmesi, ilgili SGK ve SUT hükümleri nazarı alınmak suretiyle iddiaların araştırılabilmesi amacıyla mali müşavir Türkan Özdemir, beyin cerrahisi alanında uzman Necati Tatarlı ve SUT alanında/hastane yönetimi alanında uzman İsmet Koç’tan oluşan bilirkişi heyetine dosyanın tevdii ile (gerekli olması halinde tarafların ticari defter ve kayıtları da incelenmek suretiyle) davaya konu uyuşmazlıkla ilgili denetime açık, tarafların iddia ve itirazlarının da karşılandığı heyet raporu alınmasına karar verilmiştir.
Bilirkişi heyeti raporunda özetle;
1) Davacının incelenen 2010 ve 2011 yılları Ticari defterlerinin açılış tasdiklerinin zamanında yapıldığı, ancak TTK.’nın bu yıllara ait hükmü gereği Yevmiye defteri ve Envanter defterlerinin Kapanış tasdiklerinin yaptırılmadığından 2010 ve 2011 Yılları defterlerinin usulüne uygun olmadığı, 2012, 2013, 2014 ve 2015 Yılları Ticari Defterlerinin Açılış ve Kapanış Tasdiklerinin zamanında yaptırıldığından Usulüne Uygun olduğu,
2)Heyetimizce Davacının kusuru olmadığı belirlendiğinden. Davacının Sözleşmeden kaynaklanan 5 Aylık Gelir kaybını talep edebileceği ve bunun da hesaben tutarının 513.752,35 TL olduğu,
3)Davacı tarafın, Davalı taraftan bu gelir kaybı ile ilgili olarak … 23. Noterliği’nin … yevmiye numaralı 15.04.2015 tarihli ihtarı ile talepte bulunmuş olduğundan ihtarın tebliği tarihi olan 16.04.2015 tarihinden İtibaren davacının ticari faiz talebi konusunda değerlendirmenin takdir ve Kararının Sayın Mahkemenizde olduğu,
4)Davacı tarafın sözleşmenin fesih tarihinden evvel 125.300,00 TL Medikal Muhasebe Kesintisi, 90.564,50 TL ise özellikli malzeme kesintisi olmak üzere toplam 215.944,50 TL kesinti yapıldığı tespit edilmiş, ancak davacı tarafın duruşmada 10.000,00 TL’lik kısmı dava olarak ileri sürdüğü alacak ile ilgili talebe yönelik isteminden vazgeçtiği ve karşı tarafın da bu yönde bir itirazının bulunmadığı görüldüğünden bu talep yönünden detaylı inceleme yapılmadığına, dair görüş ve değerlendirmelerini sunmuşlardır.
Netice olarak, mahkememizce istinaf kararı uyarınca gerekli eksiklikler tamamlanmış, yazışmalar yapılarak ilgili evraklar temin edilmiş ve mali müşavir, beyin cerrahisi alanında uzman bilirkişi ve SUT alanında/hastane yönetimi alanında uzman bilirkişi aracılığı ile bilirkişi incelemesi yaptırılmış ve alınan raporda davacının kusuru olmadığı belirlenmiş, davacının Sözleşmeden kaynaklanan 5 Aylık Gelir kaybını talep edebileceği ve bunun da hesaben tutarının 513.752,35 TL olduğu tespit edilmiş olmakla, alınan raporun hüküm kurmaya elverişli olduğu kanaati ile raporda belirlenen miktar ve temerrüt ve ıslah tarihleri nazara alınarak davacının gelir kaybına ilişkin talebinin, ıslah edilen değer ile birlikte kabulü ile 513.752,35 TL’nin davalıdan tahsiline, bu bedelin 450.000,00 TL’sine (ihtarname tebliğ tarihi olan) 16.04.2015 tarihinden, 63.752,35 TL’sine (ıslah tarihi olan) 27.02.2018 tarihinden itibaren avans faizi uygulanmasına karar verilmiş, davacının dava konusu ettiği 10.000,00 TL’ye yönelik olan talebinin, vazgeçmiş olduğundan bu talep kalemine ilişkin karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının dava konusu ettiği 10.000,00 TL’ye yönelik olan talebinin, vazgeçmiş olduğundan bu talep kalemine ilişkin karar verilmesine yer olmadığına,
2- Davacının gelir kaybına ilişkin talebinin, ıslah edilen değer ile birlikte kabulü ile 513.752,35 TL’nin davalıdan tahsiline, bu bedelin 450.000,00 TL’sine (ihtarname tebliğ tarihi olan) 16.04.2015 tarihinden, 63.752,35 TL’sine (ıslah tarihi olan) 27.02.2018 tarihinden itibaren avans faizi uygulanmasına,
3-Dava konusu olup, kabul edilen değer üzerinden alınması gereken 35.094,42 TL harçtan önceden davacıdan alınan peşin harç 7.855,65 TL ile ıslah harcı 1.089,00 TL harcın mahsubu ile kalan 26.149,77 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye aktarılmasına,
4-Davacı tarafça yapılmış olan toplam posta ve tebligat ücreti 380,70 TL, bilirkişi ücreti 10.750,00 TL olmak üzere toplam 11.130,70 TL yargılama giderinden davanın kabul oranına göre (% 98,09) 10.918,10 TL yargılama gideri ve peşin harç 7.855,65 TL ile ıslah harcı 1.089,00 TL olmak üzere toplam 19.862,75 TL nin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
5-Davalı tarafça yapılmış olan toplam posta ve tebligat ücreti 363,90 TL yargılama giderinden davanın ret oranına göre (% 1,91) 6,95 TL nin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
6-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğininden karar tarihinde yürürlükte bulunan tarifeye göre kabul edilen dava değeri üzerinden hesaplanan 74.512,76 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile kendisini vekille temsil ettiren davacıya ödenmesine,
7-Davalılar kendisini vekille temsil ettirdiğininden karar tarihinde yürürlükte bulunan tarifeye göre reddedilen dava değeri üzerinden hesaplanan 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile kendisini vekille temsil ettiren davalıya ödenmesine,
8-Karar kesinleşene kadar yapılacak yargılama giderlerinin davacı gider avansından karşılanmasına, karar kesinleştikten sonra bakiye gider avansının istek halinde davacıya iadesine,
Dair, HMK 345 maddesi uyarınca kararın taraflara tebliğ edildiği tarihten başlayarak iki hafta içinde HMK 342 maddesi gereğince düzenlenmiş dilekçe ile HMK 343 maddesi uyarınca mahkememize veya başka bir mahkemeye yapılacak başvuru ile HMK 341/1 maddesi uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olarak davacı vekili ile davalı vekilinin yüzlerine karşı oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 13/02/2023

Başkan …
e-imza
Üye …
e-imza
Üye …
e-imza
Katip …
e-imza