Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/444 E. 2023/231 K. 22.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2021/444 Esas
KARAR NO :2023/231

DAVA:Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (İtrazın İptali)
DAVA TARİHİ:07/07/2021

BİRLEŞEN İSTANBUL 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:… Esas

DAVA:İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:07/07/2021
KARAR TARİHİ:22/03/2023

Mahkememizde görülmekte olan Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (İtrazın İptali) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalıya kredi kullandırdığını, davalının kredi borcunu zamanında ödemediğini, bunun üzerine müvekkilinin davalıdan olan alacağının tahsili için …. İcra Dairesinin … esas sayılı icra dosyasından icra takibi başlattığını, davalı tarafça takibe itiraz edildiğin ve takibin durduğunu, yapılan itirazın haksız ve hukuksuz olduğunu belirterek davanın kabulü ile takibe yapılan itirazın iptaline, davalının %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davalı tarafından talep edilen hiçbir hususun somutlaştırılmadığı, davanın açılmasında hukuki yarar bulunmadığını, davacı bankanın borcunu tahsil ettiğini, taraflar arasındaki tüm işlemlerin hukuka uygun olarak yapıldığını belirterek, talebin zamanaşımına uğradığını, tacir olan ve basiretli bir tacir gibi davranma yükümlülüğü olan davacının TBK’nın genel işlem koşullarına ilişkin hükümlerinden yararlanamayacağını ve tacir olan müvekkilinin yapmış olduğu işlemler karşılığında ücret talep etmeye hakkı bulunduğunu savunarak davanın reddini talep etmiştir. davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
BİRLEŞEN İSTANBUL 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ … ESAS :
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalıya kredi kullandırdığını, davalının kredi borcunu zamanında ödemediğini, bunun üzerine müvekkilinin davalıdan olan alacağının tahsili için …. İcra Dairesinin … esas sayılı icra dosyasından icra takibi başlattığını, davalı tarafça takibe itiraz edildiğin ve takibin durduğunu, yapılan itirazın haksız ve hukuksuz olduğunu belirterek davanın kabulü ile takibe yapılan itirazın iptaline, davalının %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davalı tarafından talep edilen hiçbir hususun somutlaştırılmadığı, davanın açılmasında hukuki yarar bulunmadığını, davacı bankanın borcunu tahsil ettiğini, taraflar arasındaki tüm işlemlerin hukuka uygun olarak yapıldığını belirterek davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Asıl dava, genel kredi sözleşmesi kapsamında kredi tahsis ve değerlendirme ücreti adı altında davalı bankaca davacıdan tahsil edilen ücretlerin iadesini sağlamak amacıyla davalı banka aleyhine yapılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Birleşen İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesinin … esas sayılı dava, genel kredi sözleşmesi kapsamında kredi tahsis ve değerlendirme ücreti adı altında davalı bankaca davacıdan tahsil edilen ücretlerin iadesini sağlamak amacıyla davalı banka aleyhine yapılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Asıl dava yönünden dosyamıza getirtilen, …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasının incelenmesinde; davacı tarafından davalı aleyhine toplam 24.447,28-TL üzerinden icra takibi yapıldığı, davalının itirazı üzerine takibin durduğu, itirazın süresinde ve usulüne uygun yapıldığı, buna göre davanın, İİK.67.maddesinde yazılı 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Birleşen dava yönünden dosyamıza getirtilen, …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasının incelenmesinde; davacı tarafından davalı aleyhine toplam 19.212,70-TL üzerinden icra takibi yapıldığı, davalının itirazı üzerine takibin durduğu, itirazın süresinde ve usulüne uygun yapıldığı, buna göre davanın, İİK.67.maddesinde yazılı 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.

Mahkememizce dosyanın bilirkişiye tevdi edildiği, bilirkişi sunmuş olduğu 01/06/2022 tarihli raporunda özetle;
“25.05.2016 tarihli Ekspertiz Raporunda tek raporda ve aynı binada 21 adet ofis nitelikli gayrimenkulün değerlenmesinin yapılması dolayısı ile davacının ödemesi gereken bedelin 1.250 TL, 04.09.2014 tarihli Ekspertiz Raporunda 1 adet dükkân nitelikli ve yasal kullanım alanının
325 m 2, mevcut kullanım alanının 589 m2 olması dolayısı ile davacının ödemesi gereken bedelin
650 TL,
16.05.2016 tarihli Ekspertiz Raporunda tek raporda ve aynı binada 21 adet ofis nitelikli
gayrimenkulün değerlenmesinin yapılması dolayısı ile davacının ödemesi gereken bedelin 1.250
TL,
15.08.2014 tarihli Ekspertiz Raporunda 1 adet konut nitelikli ve yasal kullanım alanının 152
m2, mevcut kullanım alanının 152 m2 olması dolayısı ile davacının ödemesi gereken bedelin 650
TL, olarak tahsil edilmesi gerektiği, toplam tahsil edilmesi gerekli tutarın 3.800 TL olduğu ve fakat
icra ödeme emrinde 9.649,19 TL tahsil edilmiş olduğu,

Davacı şirketin davalı bankaya gönderdiği 16.11.2016 tarihli ipotek fek talimatına istinaden gerçekleştirilen 3 adet fek işlemi dolayısı ile 500 TL X 3 = 1.500 TL tahsil edilmesi gerektiği, icra
ödeme emrinde BSMV dahil tutar ile bu tutarın tahsil edilmiş olduğu,
01.10.2014 tarihli 4.000.000 TL tutarlı 2. Dereceden ipotek tesis işlemi için 750 TL,
29.09.2014 tarihli 7.160.000 TL tutarlı 2. Dereceden ipotek tesis işlemi için 750 TL

Toplam 1.500 TL Ödenmesi gerektiği, ödeme emrinde BSMV dahil 262,50 TL tahsil
edilmiş olduğu,
Kredi Tahsis ve İstihbarat ücretinin Ticari Segmentteki Müşteriler İçin Limit Üzerinden
Devresel olarak alınabilmesi hususunda düzenleme olduğu, burada devreselden kastın yılın çeyrek
dönemlerindeki son iş günü olduğu (31 Mart, 30 Haziran, 30 Eylül ve 31 Aralık), bu dönemlerde
limitin en çok % 2,5 oranında masraf tahsil edilebileceği, davalı bankanın dava dosyasına davacı
firmaya tahsis edilen limitin yıllara yaygın olarak sunmadığı, ancak; kullanılan kredini taksitli ve 8
Milyon USD olması dolayısı ile kredi hayatı boyunca tahsil edilebilecek üst limitin altında
komisyon tahsil edildiği,
Davalı … A.Ş. tarafından davacı … A.Ş.’ye muhtelif
tarihlerde açılan krediler nedeniyle tahsil edildiği tespit edilebilen 47.189,68 TL tutarındaki ücret,
masraf ve komisyonun,
1)Söz konusu ücret, masraf ve komisyonların alınacağı hususunda taraflar arasında
akdedilen Sözleşmelerde gerekli düzenlemeler olduğu gibi, 19.09.2014 tarihli Sözleşme Öncesi
Bilgilendirme Formuyla davacı şirketin sözleşmedeki ücret, masraf ve komisyonlarla ilgili
düzenlemeler bulunduğu,

2)Tahsil edilen ücret, masraf ve komisyonların, davalı banka tarafından 5411 sayılı
Kanunun 144. Maddesine dayalı olarak Bakanlar Kurulu tarafından görev ve yetkilendirilen
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasınca yayımlanan 2006/1 sayılı Tebliğ hükümlerine uygun
olarak hazırlanan ve ilan edilen Ücret, Masraf ve Komisyonlara ilişkin listeye uygunluk içermesi, nedeniyle davacı şirket tarafından iadesinin talep edilemeyeceği,
Ancak; ekspertiz işlemlerine ilişkin olarak toplam tahsil edilmesi gerekli tutarın 3.800 TL
olduğu ve fakat icra ödeme emrinde 9.649,19 TL tahsil edilmiş olduğu, tahsil edilmesinin banka
hesap ekstreleri ve dekontlar ile kanıtlanması ile birlikte aradaki fark tutarı olan 5.849,19 TL nin
faizi ile birlikte iadesinin gerektiği,
Diğer taraftan davacı şirketin kredilerin kullandırıldığı tarihlerde bankanın kendisinden
tahsil ettiği ücret, masraf ve komisyonlara itirazda bulunmayarak krediyi kullandığı, herhangi bir
itirazi kayıt ileri sürmediği, bu itibarla başlangıçta itirazda bulunmadan krediyi kullanmış olan
davacı yanın bankanın tahsil ettiği ücret ve komisyonların iadesini talep etmesinin “herkes
haklarını kullanırken ve borçlarını eda ederken dürüstlük kuralına uygun davranmalı” ilkesine
uygun düşmemesi, dolaysısıyla da davacı yanın ileri sürdüğü TBK 20 ve devamında düzenlenen
genel işlem koşullarına ilişkin hükümlerin düzenleyenin karşı tarafı olan tacir ve tacirin taraf olduğu
ticari ilişkilerde uygulanamayacağı konusunun Sayın Mahkemenin takdirlerinde bulunduğ” sonuç
ve kanaatine varılmıştır.

Mahkememizce dosyanın ek rapor alınmak üzere bilirkişiye tevdi edildiği, bilirkişi tarafından sunulan 06/07/2022 tarihli raporda özetle;

“25.05.2016 tarihli Ekspertiz Raporunda tek raporda ve aynı binada 21 adet ofis nitelikli
gayrimenkulün değerlenmesinin yapılması dolayısı ile davacının ödemesi gereken bedelin 1.250
TL,

04.09.2014 tarihli Ekspertiz Raporunda 1 adet dükkân nitelikli ve yasal kullanım alanının
325 m2, mevcut kullanım alanının 589 m2 olması dolayısı ile davacının ödemesi gereken bedelin
650 TL,

16.05.2016 tarihli Ekspertiz Raporunda tek raporda ve aynı binada 21 adet ofis nitelikli
gayrimenkulün değerlenmesinin yapılması dolayısı ile davacının ödemesi gereken bedelin 1.250
TL,

15.08.2014 tarihli Ekspertiz Raporunda 1 adet konut nitelikli ve yasal kullanım alanının 152
m2, mevcut kullanım alanının 152 m2 olması dolayısı ile davacının ödemesi gereken bedelin 650
TL, olarak tahsil edilmesi gerektiği, toplam tahsil edilmesi gerekli tutarın 3.800 TL olduğu ve fakat
icra ödeme emrinde 9.649,19 TL tahsil edilmiş olduğu,

Davacı şirketin davalı bankaya gönderdiği 16.11.2016 tarihli ipotek fek talimatına istinaden
gerçekleştirilen 3 adet fek işlemi dolayısı ile 500 TL X 3 = 1.500 TL tahsil edilmesi gerektiği, icra
ödeme emrinde BSMV dahil tutar ile bu tutarın tahsil edilmiş olduğu,

01.10.2014 tarihli 4.000.000 TL tutarlı 2. Dereceden ipotek tesis işlemi için 750 TL,

29.09.2014 tarihli 7.160.000 TL tutarlı 2. Dereceden ipotek tesis işlemi için 750 TL

Toplam 1.500 TL Ödenmesi gerektiği, ödeme emrinde BSMV dahil 262,50 TL tahsil
Edilmiş olduğu,

Kredi Tahsis ve İstihbarat Ücretinin Ticari Segmentteki Müşteriler İçin Limit Üzerinden evrenesel olarak alınabilmesi hususunda düzenleme olduğu, burada devreselden kastın yılın çeyrek
dönemlerindeki son iş günü olduğu (31 Mart, 30 Haziran, 30 Eylül ve 31 Aralık), bu dönemlerde limitin en çok % 2,5 oranında masraf tahsil edilebileceği, davalı bankanın dava dosyasına davacı
firmaya tahsis edilen limitin yıllara yaygın olarak sunmadığı, ancak; kullanılan kredini taksitli ve 8
Milyon USD olması dolayısı ile kredi hayatı boyunca tahsil edilebilecek üst limitin altında
komisyon tahsil edildiği,

Davalı banka tarafından davacı şirketten tahsil edildiği tespit edilebilen 26.702,62 TL
Tutarındaki ücret, masraf ve komisyonun,
1) Söz konusu ücret, masraf ve komisyonların alınacağı hususunda taraflar arasında
akdedilen Sözleşmelerde gerekli düzenlemeler olduğu gibi, 19.09.2014 tarihli Sözleşme Öncesi
Bilgilendirme Formuyla davacı şirketin sözleşmedeki ücret, masraf ve komisyonlarla ilgili
düzenlemeler bulunduğu,

2)Tahsil edilen ücret, masraf ve komisyonların, davalı banka tarafından 5411 sayılı
Kanunun 144. Maddesine dayalı olarak Bakanlar Kurulu tarafından görev ve yetkilendirilen
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasınca yayımlanan 2006/1 sayılı Tebliğ hükümlerine uygun
olarak hazırlanan ve ilan edilen Ücret, Masraf ve Komisyonlara ilişkin listeye uygunluk içermesi, nedeniyle davacı şirket tarafından iadesinin talep edilemeyeceği,
Ancak; ekspertiz işlemlerine ilişkin olarak toplam tahsil edilmesi gerekli tutarın 3.800 TL
olduğu ve fakat icra ödeme emrinde 9.649,19 TL tahsil edilmiş olduğu, tahsil edilmesinin banka
hesap ekstreleri ve dekontlar ile kanıtlanması ile birlikte aradaki fark tutarı olan 5.849,19 TL nin
yasal faizi ile birlikte iadesinin gerektiği, borca ilişkin temerrüt şartının oluşmaması dolayısı ile
Temerrüt Faizi / Avans Faizi talep edilemeyeceği,
Borcun zamanaşımına uğradığına ilişkin itiraza karşı değerlendirmelerin Sayın
Mahkemenizin takdirine olduğu,
Diğer taraftan davacı şirketin kredilerin kullandırıldığı tarihlerde bankanın kendisinden
tahsil ettiği ücret, masraf ve komisyonlara itirazda bulunmayarak krediyi kullandığı, herhangi bir
itirazi kayıt ileri sürmediği, bu itibarla başlangıçta itirazda bulunmadan krediyi kullanmış olan
davacı yanın bankanın tahsil ettiği ücret ve komisyonların iadesini talep etmesinin “herkes
haklarını kullanırken ve borçlarını eda ederken dürüstlük kuralına uygun davranmalı” ilkesine
uygun düşmemesi, dolaysısıyla da davacı yanın ileri sürdüğü TBK 20 ve devamında düzenlenen
genel işlem koşullarına ilişkin hükümlerin düzenleyenin karşı tarafı olan tacir ve tacirin taraf olduğu
ticari ilişkilerde uygulanamayacağı konusunun Sayın Mahkemenin takdirlerinde bulunduğu” sonuç
ve kanaatine varılmıştır.

Mahkememizce dosyanın ek rapor alınmak üzere bilirkişiye tevdi edildiği, bilirkişi tarafından sunulan 28/01/2023 tarihli raporda özetle;


1) Söz konusu ücret, masraf ve komisyonların alınacağı hususunda taraflar arasında
akdedilen Sözleşmelerde gerekli düzenlemeler olduğu gibi, 19.09.2014 tarihli Sözleşme Öncesi
Bilgilendirme Formuyla davacı şirketin sözleşmedeki ücret, masraf ve komisyonlarla ilgili
düzenlemeler bulunduğu,

2)Tahsil edilen ücret, masraf ve komisyonların, davalı banka tarafından 5411 sayılı
Kanunun 144. Maddesine dayalı olarak Bakanlar Kurulu tarafından görev ve yetkilendirilen
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasınca yayımlanan 2006/1 sayılı Tebliğ hükümlerine uygun
olarak hazırlanan ve ilan edilen Ücret, Masraf ve Komisyonlara ilişkin listeye uygunluk içermesi,
Nedeniyle davacı şirket tarafından iadesinin talep edilemeyeceği, davacı tarafından icra takibinde talep edilen anapara tutarının 13.928,25 TL tutarın
banka tarafından tahsil edilen tutardan fazla olduğu, aradaki fark tutarının 04.01.2016
tarihindeki 383,25 TL tutarlı EFT işleminden kaynaklandığı,
Ancak; ekspertiz işlemlerine ilişkin olarak toplam tahsil edilmesi gerekli tutarın 3.800 TL
olduğu ve fakat icra ödeme emrinde 9.649,19 TL talep edilmiş edilmiş olduğu, yaptığımız hesap
incelemesinde tahsil edilen bedelin 8.437,80 TL ekspertiz ücreti ve 421,89 TL BSMV’si olmak
üzere toplam 8.859,69 TL olduğu, aradaki fark tutarı olan 3.010,50 TL nin yasal faizi ile birlikte
iadesinin gerektiği, borca ilişkin temerrüt şartının oluşmaması dolayısı ile Temerrüt Faizi / Avans
Faizi talep edilemeyeceği,
Borcun zamanaşımına uğradığına ilişkin itiraza karşı değerlendirmelerin Sayın
Mahkemenizin takdirine olduğu, diğer taraftan davacı şirketin kredilerin kullandırıldığı tarihlerde bankanın kendisinden
tahsil ettiği ücret, masraf ve komisyonlara itirazda bulunmayarak krediyi kullandığı, herhangi bir
itirazi kayıt ileri sürmediği, bu itibarla başlangıçta itirazda bulunmadan krediyi kullanmış olan
davacı yanın bankanın tahsil ettiği ücret ve komisyonların iadesini talep etmesinin “herkes
haklarını kullanırken ve borçlarını eda ederken dürüstlük kuralına uygun davranmalı” ilkesine
uygun düşmemesi, dolaysısıyla da davacı yanın ileri sürdüğü TBK 20 ve devamında düzenlenen
genel işlem koşullarına ilişkin hükümlerin düzenleyenin karşı tarafı olan tacir ve tacirin taraf olduğu
ticari ilişkilerde uygulanamayacağı konusunun Sayın Mahkemenin takdirlerinde bulunduğu” şeklinde görüş bildirilmiştir.
TBK’nın 20. ve devamı maddelerinde genel işlem koşullarına ilişkin hüküm getirilmiştir. TBK’nın 20. maddesine göre genel işlem koşulları, bir sözleşme yapılırken düzenleyenin, ileride çok sayıda benzer sözleşmede kullanmak amacıyla, önceden, tek başına hazırlayarak karşı tarafa sunduğu sözleşme hükümleridir. Aynı amaçla düzenlenen sözleşmelerin metinlerinin özdeş olmaması, bu sözleşmenin içerdiği hükümlerin, genel işlem koşulu sayılmasını engellemez, genel işlem koşullarını içeren sözleşmeye veya ayrı bir sözleşmeye konulan bu koşulların her birinin tartışılarak kabul edildiğine ilişkin kayıtlar, tek başına, onları genel işlem koşulu olmaktan çıkarmaz, genel işlem koşullarıyla ilgili hükümler, sundukları hizmetleri ve kanun veya yetkili makamlar tarafından verilen izinle yürütmekte olan kişi ve kuruluşların hazırladıkları sözleşmelere de niteliklerine bakılmaksızın uygulanır. TBK’nın 21. maddesi uyarınca karşı tarafın menfaatine aykırı genel işlem koşullarının sözleşmeye girmesi, sözleşmenin yapılması sırasında düzenleyenin karşı tarafa, bu koşulların varlığı hakkında açıkça bilgi verip, bunların içeriğini öğrenme imkanı sağlamasına ve karşı tarafın da bu koşulları kabul etmesine bağlıdır, aksi takdirde genel işlem koşulları yazılmamış sayılır.
Genel işlem koşulu, iki taraf arasında bireysel sözleşmenin kurulmasından önce soyut ve tek yanlı olarak kaleme alınmış sözleşme koşulları hazırlanmakta, bunlar gelecekte kurulacak belirsiz sayıda, aynı şekil ve tipteki hukuki işlemleri düzenlemektedir. Bu sözleşmelere formül, tip sözleşmeler denilmektedir. Konunun uzmanı kişilerce bütün olasılıklar düşünülerek hazırlanan genel işlem koşulları, çoğu kez sadece sözleşmeyi hazırlayan tarafı korumakta, diğer tarafın sözleşme hükümlerinden haberi bile olmamaktadır. Müşteri pazarlık gücüne sahip olmadığından sözleşme metinlerini zorunlu olarak kabul etmektedir. Sözleşmenin kurulması aşamasında görüşmeler, pazarlıklar olmamaktadır. Bu nedenle, sözleşmeyi hazırlayan taraf karşısında, müşteri ya kendisine dayatılan koşullarda sözleşmeyi imzalayacak, ya da kendisine sözleşme ile verilen şeyi almaktan vazgeçmek zorunda kalacaktır. Bir başka deyişle, genel işlem koşulları, tarafların karşılıklı müzakereleri sonucu değil, aksine, taraflardan biri veya üçüncü kişi tarafından önceden hazırlanmış hükümlerin kullanıldığı sözleşme tipi olarak tanımlanmaktadır.
Genel işlem koşulu olduğu tespit edilen sözleşme hükümlerinin, sözleşmenin kapsamında kalması için bu hükümlerin taraflar arasında sonuca etkili şekilde müzakere edilmiş olması ve düzenleyenin genel işlem koşulu hakkında yaptığı bilgilendirmenin açık olması gerekir. Aksi takdirde genel işlem koşullarının yazılmamış sayılacağı tartışmasızdır. (Bkz. Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 17.06.2016 gün ve 2015/14979-2016/6785 E. K. sayılı ilamı)
Somut olayımızda kredi sözleşmeleri 2014 yılında imzalanmış olmakla, 6098 sayılı Borçlar Kanunu yürürlüktedir. Bu durumda, 01.07.2012 tarihinden sonra imzalanan sözleşmeler gereği alınan kredi tahsis ve değerlendirme ücretine ilişkin olarak, öncelikle mahkemece sözleşmenin tam metni getirtilmeli, sözleşmede komisyon, ücret alınacağına ve oranına dair hüküm bulunup bulunmadığı incelenmeli, TBK’nın 20. ve devamı maddeleri ile genel işlem koşullarına ilişkin hükümler getirtildiğinden, tarafların karşılılık pazarlığı ve görüşmeleri sonucunda sözleşme koşullarının belirlenip belirlenmediği, bireysel anlaşmanın varlığından bahsedilip bahsedilemeyeceği, davacı tarafça imzalanan varsa ön bilgi formu ile sözleşmenin bireysel sözleşmeye dönüşüp dönüşmediği değerlendirilmeli, eğer sözleşmenin genel işlem koşullarına aykırı olmadığı sonucuna varılırsa, yine davalı tarafından tahsil edilen komisyon ücretinin dosyada mevcut emsal bankalarca alınan ücrete göre makul olup olmadığı üzerinde durulması gerekmektedir.
Bu kapsamda somut olaya bakıldığında; davacı ile davalı banka arasında akdedilen genel kredi sözleşmelerinde ve sözleşmelerin ön bilgi formunda kredilere ilişkin tüm masrafların kredi alan tarafından ödeneceğinin ve masraf oarnlarının hükme bağlandığı, yani ön bilgi formu sonrasında bireysel sözleşme akdedildiği dolayısı ile genel işlem koşullarının oluşmadığı anlaşılmıştır. Ayrıca kesinti yapılan ücretlerin emsal banka uygulamalarına uygun olduğu, sözleşmedeki üst sınırdan aşağıda bir miktarda kesinti yapıldığına dair yukarıda ayrıntılarına yer verilen ve dosya kapsamına göre denetime elverişli bulunan 28/01/2023 tarihli 2. Ek rapor esas alındığında davacının haksız kesinti yapıldığı iddiasının yerinde olmadığı anlaşılmakla asıl ve birleşen davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
6100 Sayılı HMK. nın 305/A Maddesinde: “… yargılamada ileri sürülmesine veya kendiliğinden hükme geçirilmesi gerekli olmasına rağmen hakkında tamamen veya kısmen karar verilmeyen hususlarda, ek karar verilmesini isteyebilir. Bu karara karşı kanun yoluna başvurulabilir, ” hükmü düzenlenmiştir.
Bu yasal düzenleme dikkate alınarak, mahkememiz kısa kararında birleşen dava yönünden hüküm kurulmadığı bu hali ile, hükme geçirilmesi gerekli olmasına rağmen hakkında karar verilmeyen birleşen dosya yönünden aynı gerekçeler ile davanın reddine, hükmün HMK 305/A maddesi uyarınca bu şekilde tamamlanmasına dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda ayrıntılı olarak izah edildiği üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Birleşen davanın Reddine,
Asıl dava yönünden;
3-Alınması gereken 179,90 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 295,26 TL harcın mahsubu ile fazla alınan 115,36‬-TL’nin karar kesinleştiğinde talep halinde davacı tarafa iadesine,
4-Davalı kendini vekille temsil ettirdiğinden lehine Asgari Ücret Tarifesi gereği 9.200,00-TL ücret takdirine, bunun davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
Birleşen dava yönünden;
5-Alınması gereken 179,90 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 232,05 TL harcın mahsubu ile fazla alınan 52,15‬-TL’nin karar kesinleştiğinde talep halinde davacı tarafa iadesine,
6-Davalı kendini vekille temsil ettirdiğinden lehine Asgari Ücret Tarifesi gereği 9.200,00-TL ücret takdirine, bunun davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
7-Yargılama giderlerinin davacı üstünde bırakılmasına,
8-Karar kesinleşinceye kadar yapılacak giderlerin davacının yatırmış olduğu gider avansından karşılanmasına, karar kesinleştikten sonra bakiye avansın davacıya iadesine,
9-1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davacıdan alınarak Hazineye irat kaydına,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, kararın tebliğinden itibaren iki haftalık kesin süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 22/03/2023

Katip … Hakim …
e-imzalıdır e-imzalıdır