Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/404 E. 2023/86 K. 27.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/404 Esas
KARAR NO : 2023/86

DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ : 12/01/2016
KARAR TARİHİ : 27/01/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin altın ve takı eşyaları sattığını, alıcının ödemeyi kredi kartı ile gerçekleştirdiğini, müvekkilinin bu ödeme sonrasında davalı bankadan parasını almak istediğinde 10.596,91-TL’nin (dava tarihindeki eski TL cinsinden 10.596.902.100-TL) üzerine bloke konduğunu öğrendiğini, bunun üzerine … 9. Asliye Ticaret Mahkemesinin …Esas sayılı dosyasından dava açtığını, yapılan yargılamalar neticesinde blokeli miktarın charge back süresi de dikkate alınarak reeskont faizi ile müvekkiline ödenmesine karar verildiğini, kararın Yargıtay tarafından onandığını, fakat 2001 yılındaki altın fiyatları ile dava konusu bedelin davalıdan tahsil edildiği tarihteki altın fiyatları arasındaki farkın, geçmiş günler faizinin çok üzerinde olduğunu, müvekkilinin hakkı olan alacağı zamanında alamaması nedeniyle zarara uğradığını belirterek ilk aşamada 40.000,00-TL’nin davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle;davacı tarafın işlettiği iş yerine müvekkili tarafından post makinesi bağlandığını, davacının iş yerinde 27/09/2001 tarihinde yabancı 3 bankanın kredi kartı ile toplam 13.942,50TL ‘lik işlem yapıldığını, iş yerinde kullanılan kredi kartlarının sahte olduğunun…’nın uluslararası raporlarında yer alınca davacının hesabındaki 10.596,90TL’na bloke konulduğunu, davacı tarafça bloke konulan miktarın tarafına ödenmesi için … 9.Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı dosyası ile müvekkili bankaya karşı alacak davası açtığını, yargılama sonucunda davanın reddine karar verildiğini, davacının temyizi üzerine Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 2007/458 Esas-4025 Karar sayılı kararı ile yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verildiğini, Yargıtay bozma kararı sonrası dosyanın 2008/10 Esas sayısına kayıt edildiğini ve mahkemece bozma kararına uyulduğunu, Yargıtayın bozma kararı doğrultusunda inceleme ve yargılama yapılarak, 02/12/2008 tarihinde davanın kabulüne karar verildiğini, davacı tarafın mahkeme kararında belirtilen alacağın tahsili için … 1.İcra Müdürlüğü’nün …Esas sayılı dosyası ile müvekkili hakkında takip yaptığını, takip dosyasına toplam 42.850,00TL ‘si ödeme yapılarak dosyanın kapatıldığını, davacı tarafın alacağının faizi ile birlikte aldığını, ekteki Yargıtay karararında munzam zararın bulunması için birden fazla verinin nazara alınarak munzam zararın hesaplanması gerektiğinin belirtildiğini, davacı tarafa hesabında blokeye alınan paranın reeskont faizi ile birlikte ödendiğini ve davacı tarafın herhangi bir zararının olmadığını, müvekkilinin, davacı tarafın yargı yolu ile alacağı tahsil etmek istediği için yargılama sonucuna göre ödeme yaptığını, davacı tarafın charge barck süresinin sonucunun beklemiş olsa idi alacağını daha önce tahsil edebileceğini beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, munzam zarar iddiasına dayalı tazminat istemine ilişkindir.
Dava dilekçesi, cevap dilekçesi ve sair tüm evraklar hep birlikte incelenmiştir.
Mahkememizce Kapatılan … 22. Asliye Ticaret Mahkemesinin …esas sayılı dosyası kapsamında yapılan yargılama neticesinde, 19/09/2013 tarih, 2013/222 karar sayılı kararı ile; iddia, savunma, toplanan kanıtlar ve tüm dosya kapsamına göre, davacının satış işlemini 27-28.09.2001 tarihlerinde yaptığı, davalının sahtelik itirazı üzerine hesaba bloke koyduğu, iki yıllık charge back süresi dolmadan davacının tahsil davası açtığı, davanın kabulüne ilişkin kararının bu sürenin dolmasının beklenilmesi gerekçesiyle bozulduğu, yargılama sırasında sürenin dolduğu, usul ekonomisi nedeniyle davanın kabulüne karar verildiği, ilk dava tarihi itibariyle charge back süresinin dolmadığı ve davalının temerrüdünden bahsedilemeyeceği, yargılama sürecinin uzun sürmesinde davalının kusurunun olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Kararın davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 09/12/2014 tarih, 2014/731 esas, 2014/19357 karar sayılı ilamı ile;
“Davalının, davacının işyerine POS cihazı taktığı, taraflar arasında yazılı işyeri üyelik sözleşmesi bulunmadığı, kuyumculuk işiyle uğraşan davacının kredi kartıyla satışlar yaptığı, bu kapsamda 27.09.2001 tarihinde toplam 13.942.50 TL(Yeni TL) tutarında kredi kartıyla altın sattığı, davalı banka tarafından satış bedelinin 10.596.90 TL’lik kısmına satış yapılan kredi kartlarının sahteliği gerekçesiyle bloke konulduğu, davacının, bu miktarın tahsili için 19.12.2001 tarihinde davalı aleyhine dava açtığı, yapılan yargılama sonucunda, davalının, 2 yıllık chargeback süresi içinde bloke koyduğu parayı iade ettiğini veya iade etme zorunluluğu bulunduğunu kanıtlayamadığı, davalının temerrüdünün bloke tarihi esas alınarak chargeback süresi olan 2 yıllık sürenin dolduğu tarihten başlayacağı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verildiği, Yargıtay incelemesinden geçerek kesinleşen bu karar uyarınca davacı alacağını başlattığı takip sonrasında 01.06.2011 tarihinde temerrüt faizi ve diğer fer’ileriyle tahsil edebildiği hususları uyuşmazlık konusu değildir. Taraflar arasındaki çekişme, davacının munzam zararının mevcut olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Somut olaya uygulanması gereken mülga 818 sayılı BK’nın 105. maddesi hükmü uyarınca, alacaklının düçar olduğu zarar geçmiş günler faizinden fazla olduğu surette borçlu kendisine hiç bir kusur isnat edilemeyeceğini ispat etmedikçe bu zararı dahi tazmin ile yükümlüdür. Anılan hükümden anlaşılacağı üzere, böyle bir zararın varlığı halinde, davalı ancak kendisine hiçbir kusur izafe edilemeyeceğini ispat ederek kurtulabilmesi mümkündür. Mahkemece, davalının, asıl alacak davasını chargeback süresi dolmadan açtığı, daha sonraki yargılama sürecinin uzamasında da davalının bir kusurunun bulunmadığı, netice itibariyle davalının bir kusurunun olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Sahtecilik ihbarı sonrasında, Uluslar Arası Kredi Kartı Kuruluşları kurallarına göre davalı bankanın işlemle ilgili olarak davacı adına tahakkuk eden para üzerinde 2 yıllık süre ile sınırlı olarak bloke koyma hakkı olduğu anlaşılmaktadır. Her ne kadar, davacı taraf bu süreyi beklemeden tahsil davasını erken açmış ise de anılan süre yargılama sırasında dolmuştur. Bu sürede ve sonrasında da davalı bloke edilen parayı iade ettiğini veya iade etme zorunda olduğunu kanıtlayamamış, süre dolmasına rağmen davacı hesabında bloke koyduğu parayı ödemekte direngenlik göstermiştir. Başka bir anlatımla, davalının, aleyhine erken tahsil davası açılmasına rağmen 2 yıllık süre dolduktan sonra davacıya kredi kartıyla yaptığı satış bedelini ödeme imkanı varken bu imkanı kullanmamış, alacağını geç almasına neden olmuştur. O halde, davalının geç ödemede kusursuz olduğunun kabulü doğru görülmemiştir.
Bu durum karşısında, davalının alacağın geç ödenmesinde kusurlu olduğu kabul edilip, davacının kuyumculuk işleriyle uğraştığı, munzam zarar istemini alacağını zamanında tahsil etseydi altın alacağı, buna yatırım yapacağı iddiasının hayatın olağan akışına uygun bulunduğu, munzam zarar isteminin buna göre değerlendirilmesinin gerektiği dikkate alınıp, denetime uygun bilirkişi raporu alınıp, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, kararın bozulması gerekmiştir.” gerekçesi ile davacı yararına bozulduğu anlaşılmaktadır.
Mahkememizce 2016/34 esas sayısı dosyasında bozma ilamına uyulmasına karar verilmiş olup, 12/04/2018 tarih, 2018/332 karar sayılı karar ile; iddia, savunma, bilirkişi raporları, bozma ilamı ve tüm dosya kapsamına göre, sahtecilik ihbarı sonrasında Uluslar Arası Kredi Kartı Kuruluşları kurallarına göre davalı bankanın işlemle ilgili olarak davacı adına tahakkuk eden para üzerinde 2 yıllık süre ile sınırlı olarak bloke koyma hakkı olduğu, her ne kadar davacı taraf bu süreyi beklemeden tahsil davasını erken açmış ise de anılan sürenin yargılama sırasında dolduğu, davalının bu sürede ve sonrasında da bloke edilen parayı iade etmediği, davalının aleyhine erken tahsil davası açılmasına rağmen 2 yıllık süre dolduktan sonra davacıya kredi kartıyla yaptığı satış bedelini ödeme imkanı varken bu imkanı kullanmadığı ve davacının alacağını geç almasına neden olduğu, bu nedenle davalının geç ödemede kusurlu olduğu, bilirkişi raporuna göre 25/09/2001 tarihinde has altının gram fiyatının 14,885 TL 30/05/2011 tarihinde ise has altının gram fiyatının 78,800 TL olduğu, davacının bloke konulan 10.596,90 TL ile 28/09/2001 tarihinde 731,57 gram has altın alabileceği, 30/05/2011 tarihinde ise bu miktar ile 134,47 gram has altın alabileceği, bu durumda aradaki zararın 597,10 gram karşılığı 47.051,48 TL olduğunun hesaplandığı, davalının takip dosyasında ödediği faiz miktarının takip öncesi işlemiş faiz 18.674,68 TL ve takip sonrası işlemiş faiz 5.040,89 TL olmak üzere 23.715,57 TL olduğu, bu miktarın ise davacının zararı olarak hesap edilen 47.051,48 TL’den tenzili sonucu munzam zararının 23.335,91 TL olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile 23.335,91 TL nin 01/06/2011 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.
Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.
Temyiz incelemesi sonunda Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 24/09/2019 tarih, 2018/4349 esas, 2019/5760 karar sayılı kararı ile;
“1- Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, kararın gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Mahkemece, Dairemizin 09/12/2014 tarih 2014/731 E.-2014/19357 K. sayılı ilamı gereğince alınan bilirkişi kök raporu doğrultusunda davacının zararı 47.051,48 TL kabul edilip, bu miktardan davacının davalı hakkında başlattığı icra takibi dosyasına davalının yatırdığı toplam 23.715,57 TL faiz düşülerek kalan 23.335,91 TL nin tahsiline karar verilmiştir. Munzam zararın kanundaki tarifinden de anlaşıldığı üzere alacaklının BK’nun 105.maddesine dayalı zararının net bölümünün, kanıtlanacak mal varlığı azalmaları veya kazanç yoksunluğu yahut her ikisinden oluşan zarar miktarından borçlunun ödediği yahut ödemeye mahkum edildiği temerrüt faizinin düşülmesi suretiyle tesbiti gerekir. (prof. Dr Hayri Domaniç Faizle Karşılanamayan Zararların Giderilmesini Sağlayan BK. l05 ve Diğer Hükümler sh.71) Ancak, dosya içinde bulunan … 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin Dairemizin … E.-… K. sayılı ilamı ile onanıp, karar düzeltme talebinin reddi ile kesinleşen 2008/10 E. 2008/527 K. sayılı kararında davanın kabulü ile 10.596,90 TL.nin 28/09/2003 tarihinden itibaren işleyecek faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir. Bu durumda, davalının 28.09.2003 tarihinde ödemesi gereken 10.596,90 TL’yi ödemediği ve bu suretle temerrüte düştüğü kabul edilip 28.09.2003 tarihinde bu parayla kaç gram altın alabileceği; bilahare ise bu parayı tahsil ettiği 30.05.2011 tarihinde kaç gram altın alabileceği bulunarak aradaki altın farkı miktarı esas alınarak Türk Lirası zararının belirlenmesi; bu zarar tutarından icrada tahsil ettiği 23.715,57 TL faiz getirisinin düşülerek ne zararın tespiti, ancak, bulunan bu miktardan da Dairemizin yerleşmiş kararları 19.06.2015 gün ve 2015/2100 E. 2015/8550; 29.11.2004 gün ve 2004/2420 E. 2004/11645 K. gereğince ülkede gerçekleşen enflasyondan herkesin etkilenebileceği gözetilerek BK’nın 42-43. maddeleri gereğince makul miktarda hakkaniyet indirimine gidilerek hüküm kurulması gerekirken temerrüt tarihinin 28.09.2001 olarak kabul edilmesi ve takdiri indirim nedeninin gözönüne alınmaması doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.” gerekçesi ile mahkememiz kararının bozulduğu ve dosyanın mahkememizin işbu esasına kaydedildiği ve mahkememizce bozma ilamına uyulmasına karar verildiği anlaşılmıştır.
Mahkememizce dosyanın bozma ilamı doğrultusunda bilirkişiye tevdi edildiği, bilirkişi tarafından sunulan 21/06/2022 tarihli raporunda özetle;
“Değer tespiti, 28/09/2003 davacının temerrüde düştüğü tarih ile 28/09/2011 paranın tahsil edildiği tarihlerindeki altın fiyatlarına göre hesaplandığı,
28/09/2003’de altın fiyatı 24 Ayar gr/TL: 16,875 TL
28/09/2011’de altın fiyatı 24 ayar gr/TL: 100,00 TL
Davalının temerrüde düştüğü 28/09/2003 tarihinde ödemesi gereken 10.596,90 TL ile 627,96 gram altın alabiliyor idi.
Paranın tahsil edildiği 28/09/2011 tarihinde 10.596,90 TL ile 105,96 gram altın alınabilmektedir.
Aradaki fark (zarar) 522,00 gramdır. (2809/2011 tarihine göre TL’si 52.200,00 TL YAPAR)
28/09/2003 tarihinde 10.596,90 / 16,875 = 627,96 GR
28/09/2011 tarihinde 10.596,90 / 100 =105,96 GR
ARADAKİ FARK (ZARAR) =627,96-105,96 = 522,00 GR’dir” şeklinde görüş bildirilmiştir.
Mahkememizce 13/09/2022 tarihli celse 1 nolu ara karar ile; “Bilirkişi raporunda kıyaslama yapılması gereken tarihlerden paranın tahsil edildiği tarihin olması gerekenin aksine 28/09/2011 tarihi esas alınarak kıyaslama yapıldığı anlaşılmakla söz konusu yanlışlığın giderilerek Yargıtay Bozma İlamında açıkça belirtilen paranın tahsil edildiği tarih olan 30/05/2011 tarihi üzerinde kıyaslama yapılması için ek rapor alınmasına, ” dair karar verildiği, karar gereğince dosyanın bilirkişiye tevdi edildiği bilirkişi tarafından sunulan 21/09/2022 tarihli ek raporunda özetle;
“Yeni değer tespiti ve kıyaslama, paranın tahsil edildiği 30/05/2011 tarihli altın fiyatına göre hesaplanmıştır.
Buna göre 30/05/2011 tarihinde 24 ayar gram altın fiyatı 78,80 TL idi.
28/09/2003 tarihinde altın fiyatı 24 ayar gr/TL :16,875 TL
30/05/2011 tarihinde altın fiyatı 24 ayar gr/TL :78,80 TL
Davalının temerrüde düştüğü 28/09/2003 tarihinde 10.596,90 TL ile 627,96 gram altın alınabiliyor idi.
Paranın tahsil edildiği 30/05/2011 tarihinde 10.596,90 TL ile 134,47 gram altın alınabilmektedir.
Aradaki fark (zarar) 493,49 GR’dir (30/05/2011 tarihine göre TL’si 38.887,01 TL YAPAR)” şeklinde görüş bildirilmiştir.
Bu kapsamda yukarıda ayrıntılarına yer verilen 21/09/2022 tarihli ek rapordaki tespit mahkememizce teyit edilmekle denetime elverişli bulunmuş olup, davalının temerrüt tarihi ile paranın tahsil edildiği tarih olan 30/05/2011 tarihi arasındaki farkın 493,49 gr altına tekabül ettiği ve TL değerinin 38.887,01 TL olduğu, bu miktardan davacının icrada tahsil ettiği 23.715,57 TL faiz getirisinin düşülerek bulunan 15.171,44 TL üzerinden Yargıtay bozma ilamı gereğince ülkede gerçekleşen enflasyondan herkesin etkilenebileceği gözetilerek BK’nın 42-43. maddeleri gereğince dosya kapsamı ve somut olay özellikleri gözetilerek mahkememizce takdiren %5 oranında hakkaniyet indirimi uygulanması sonucunda bulunan 14.412,87 TL munzam zarar tazminatının temerrüt tarihi olan 01/06/2011 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda ayrıntılı olarak izah edildiği üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile 14.412,87-TL tazminatın 01/06/2011 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin REDDİNE,
2-Alınması gerekli 984,54-TL karar ve ilam harcından peşin alınan 594,00-TL harcın mahsubu ile geriye kalan 390,54‬-TL eksik harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafça başlangıçta yapılan 24,45-TL gider ile yargılama aşamasında yapılan 5.109,35-TL olmak üzere toplam 5.133,80-TL yargılama giderinden davanın kabul ve ret oranına göre hesaplanan 1.849,81-TL yargılama gideri ve peşin yatan harç gideri 594,00-TL toplamı 2.443,81-TL yargılama giderinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine, geriye kalan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafça yapılan 250,00-TL yargılama giderinin davanın kabul ve ret oranına göre hesaplanan 159,90‬-TL’sinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, geriye kalan kısmın davalı üzerinde bırakılmasına,
5-Davacı taraf vekille temsil olunduğundan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve taktir olunan 9.200,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
6-Davalı taraf vekille temsil olunduğundan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve taktir olunan 9.200,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda, kararın tebliğinden itibaren 15 günlük kesin süre içerisinde Yargıtay’a temyiz yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup susulen anlatıldı. 27/01/2023

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır