Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/403 E. 2022/1041 K. 13.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO :2021/403 Esas
KARAR NO:2022/1041

DAVA:Alacak (Ticari Mümessillik Kaynaklı)
DAVA TARİHİ:26/01/2017
KARAR TARİHİ:13/12/2022

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Mümessillik Kaynaklı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: Davalı şirket ile müvekkili …’ın şahıs firması olan … San. ve Tic. arasında 01.06.2012 tarihli Danışmanlık Sözleşmesi imzalandığını, bu sözleşme kapsamında müvekkilinin, davalı tarafından üretimi ya da satışı yapılan ticari ürünlerin Karadeniz Bölgesi’nde satışı için müşteri bulma faaliyetlerinin yürütülmesini yükümlendiğini, davalı yanın bu faaliyetler karşılığında müvekkiline hizmet bedeli ve prim ödemeyi yükümlendiğini, davalı tarafın hizmet bedeli ödemelerini 01.06.2013 tarihine kadar, prim ödemelerini ise 2013 yılının aralık ayına kadar düzenli olarak yaptığını, şirket yönetimindeki değişiklikten sonra, sözleşme yürürlükte olmasına rağmen, müvekkiline hizmet bedeli ve prim ödemelerinin yapılmadığını, davalı tarafça, 01 Aralık 2013 tarihinden bu güne kadar, müvekkilinin bulduğu müşterilere ne kadar satış yapıldığı ve dolayısı ile müvekkilinin ne kadar prime hak kazandığının belirsiz olduğunu, taraflar arasındaki sözleşmenin imzalandığı tarihin 01.06.2012 olduğunu, sözleşmenin 8. Maddesinde, sözleşmenin süresi 1 yıl olarak belirlendiğini, ancak sözleşme süresince sözleşmedeki şartlara uygun hareket edildiği sürece sözleşmenin yürürlükte kalacağının kararlaştırıldığını, açıklanan nedenlerle; belirsiz alacak davasının kabulüne, belirlenecek alacağa dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faiz ile birlikte davalıdan tahsiline, yargılama masrafları ve avukatlık ücretinin davalı yana yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Belirsiz alacak davasının kabulüne, belirlenecek alacağa dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faiz ile birlikte davalıdan tahsiline, yargılama masrafları ve avukatlık ücretinin davalı yana yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: davacının huzurdaki yargılamaya başlanmadan önce 4 Ekim 2016 tarihinde ihtarname keşide ettiğini, ardından ihtarnamesinde ileri sürdüğü alacağının 1/6’sına denk bir rakam üzerinden…. İcra Müdürlüğü’nün …Esas sayılı dosyası ile (100.000 TL asıl alacağa ilişkin olarak) icra takibi başlattığını, müvekkili şirketin davacının alacağını kabul etmemekle icra takibine de itiraz ettiğini ve itirazı üzerine icra takibinin durduğunu, fakat davacının itiraz üzerine itirazın iptali davası açmaktansa,huzurdaki davayı ikame ettiğini, ancak daha önce belirlenebilir bir tutar üzerinden icra takibi yapan davacının huzurdaki davayı belirsiz alacak davası olarak yöneltmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, davacının sözleşme süresi içerisinde hak ettiği her türlü ücretin kendisine ödendiğini, sözleşmenin başlangıç tarihine de dikkat edilerek öncelikle zamanaşımı nedeniyle davacı taleplerinin reddinin gerektiğini, taraflar arasındaki sözleşmenin süresinin 1 yıl olduğunu ve uzamasına ilişkin bir hususun kararlaştırılmadığını, sözleşmenin amacı ve sözleşme hükümlerinin tamamının birlikte değerlendirilmesi gerektiğini, müvekkilinin tüm satışlarına ilişkin inceleme yapılması hususunun dava konusuna ilişkin olmadığını, açıklanan nedenlerle; öncelikle zamanaşımı nedeniyle davanın reddine, haksız mesnetsiz davanın reddine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE :
Dava dilekçesi, cevap dilekçesi ve sair tüm evraklar hep birlikte incelenmiştir.
Dosya, mahkememizin 2017/… esasına kaydı yapılmış, yapılan yargılamada İddia, savunma, toplanan deliller kapsamında bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiş ve bilirkişi sunmuş olduğu raporunda özetle; davacının işletme defterlerini sunduğu, 2016 ve 2017 yıllarına ilişkin noter açılış onamalarının süresinde yaptırdığı, davalının ticari defter ve kayıtlarının usulüne uygun tutulduğu, davalı ile davacı arasındaki ticari ilişkinin 2012 yılı öncesinde başladığı, davalı kayıtlarına göre 01/01/2012 tarihli açılış fişine göre davalının davacıya 1.003,00-TL olarak mali yıla başladığı, davacının davalıya kestiği danışmanlık ve komisyon faturaları ve davalının ödemeleri sonrasında 31/12/2012 tarihinde davalının davacıya herhangi bir borcu bulunmadığı, davacının en son 17/12/2013 tarihli 1.185,90-TL bedelli fatura kestiği, davalının 22/12/2013 tarihinde banka ödemesi yaparak açık hesabının kapatıldığı, sözleşme dönemi olan 01/06/2012-01/06/2013 tarihleri arasında, davacının her ayın ilk günü taraflar arasındaki sözleşme 4.maddesine göre davalıya 3.000,00-TL+540,00-TL (KDV) olmak üzere düzenli olarak danışmanlık faturası kestiği ve bedellerini tahsil ettiği, sözleşmenin bitiş tarihi olan 01/06/2013 tarihinden sonra davacının herhangi bir danışmanlık faturası kesmediği, davacının yine aynı dönemlerde davalıya muhtelif tutarlarda prim bedeli, komisyon bedeli olarak fatura kestiği ve bedellerini tahsil ettiği, sözleşme bitim tarihinden sonra davacının 5 adet toplamı 11.679,48-TL prim bedeli, komisyon bedeli faturası kestiği ve davalının fatura bedellerini ödediği, davalı ile davacı arasındaki sözleşmenin süresinin 01/06/2013 tarihinde sona erdiği, sözleşmenin uzatılmasına ilişkin mutabık olduklarına dair herhangi bir yazılı mutabakat veya protokolün bulunmadığı, mahkemece prim alacağının var olduğu kabul edildiği takdirde davacının toplam prim alacağının 82.691,76-TL olabileceği, mahkemece davacının alacaklı olduğunun kabul edilmesi halinde davacının 128.600,00-TL danışmanlık ücret alacağının olabileceği görüş ve kanaati belirtilmiş, Mahkememizce “…taraflar arasında sözleşmeye dayalı ticari bir ilişkinin bulunduğu anlaşılmaktadır. Taraflar arasında sözleşmenin varlığı ve şart ve hükümleri hususunda ihtilaf bulunmamaktadır. Davacı tarafça, sözleşmenin 01/06/2013 tarihinden sonrada yürürlükte olduğu ve sözleşmeye dayalı olarak danışmanlık hizmet bedeli ve prim bedeli talep edilmektedir. Dosyaya sunulan sözleşme incelendiğinde, “4-Ücret Ve Prim” başlıklı maddesinde “Karadeniz Bölgesinde ya da Firma’ nın belirleyeceği herhangi bir lokasyonda, müşteri bağlantıları ve ürün tanıtımı yapan Danışman’ a hizmetleri karşılığı, Danışman’ ın aylık keseceği “Hizmet Bedeli” faturası karşılığı ödenecek aylık net ücret 3.000 TL + KDV’ dir” hükmünün yer aldığı aynı madde de “Firma, Danışman’ ın bulduğu müşterilere satılan ürünlerin, nakliye ve KDV hariç satış bedelleri üzerinden aşağıda belirtilen esaslar dahilinde prim uygulaması yapacaktır.” hükmünün yer aldığı, maddenin devamında, prim uygulamasında kullanılacak oran ve şartların düzenlendiği, sözleşmenin 4.maddesinin d fıkrasında “Firma, Danışmanla yaptığı sözleşmeyi fesih etse dahi, fesih tarihinden önce prime hak kazandığı projelerden; proje alım yaptığı ya da Firma’ nın alacağı ikici bir karara kadar, Danışman prim alabilir” hükmü yer almaktadır. Sözleşmenin “8-Sözleşmenin Süresi” başlıklı maddesinde ise “İşbu sözleşme imza tarihinde yürürlüğe girecek olup, yürürlük tarihini müteakip1 (bir) sene boyunca yürürlükte kalacaktır. Sözleşme süresi dahilinde, Danışman, sözleşmedeki şartlara uygun hareket ettiği sürece, sözleşme geçerli olacaktır” hükmü yer almaktadır. Tarafların kabulünde olan sözleşme hükümleri değerlendirildiğinde, sözleşme süresinin 1 yıl olarak düzenlendiği, sürenin başlangıç tarihinin imza tarihi olan 01/06/2012 olduğu, sona erme tarihinin ise 01/06/2013 olduğu anlaşılmış, sürenin uzatılacağına dair herhangi bir kayıt sözleşmede mevcut olmadığı gibi, dosyaya sürenin uzatılması hususunda mutabık kalındığına ilişkin bir protokol veya yazılı bir belge sunulmamıştır. Dosyada mevcut e-posta yazışmalarında davacının sözleşmenin sona erdiğinden haberdar olduğu, yine davacı tarafın, davalı tarafa sözleşme süresince her ay düzenli olarak kestiği “Hizmet Bedeli” faturalarını sözleşme bitim tarihi olan 01/06/2013 tarihinden sonra kesmeyi bıraktığı anlaşılmış, bu durumda davacının sözleşmenin sona erdiğini zımmen kabul ettiği kanaatine varılmıştır. Dolayısıyla, davacının artık yürürlükte olmayan sözleşmeye dayalı olarak davalı taraftan “Hizmet Bedeli” talebinde bulunması olanaklı değildir. Davacı tarafın prim ücreti alacağına ilişkin talepleri ise her ne kadar bilirkişi tarafından hesaplama yapılmış ise de, yapılan hesaplamaların tamamının sözleşme sona erme tarihinden sonrası ait olması, davacı tarafça dava dilekçesinde yer alan beyanları dışında, dava dışı şirketleri müşteri olarak davalı şirkete bulduğuna ilişkin bir kayıtın bulunmaması, söz konusu dava dışı şirketleri müşteri olarak bulduğu kabul edilse bile prim ödemelerinin, sözleşmenin 4/d maddesi ile “projeler alım yaptığı ya da Firma’ nın alacağı ikinci bir karara kadar” süreceği şartına bağlandığı, projelerin devam ettiğinin ispatlanamadığı, ayrıca taraflar arasındaki çekişmesiz sözleşmeye göre prim ödenmesine ilişkin yetkinin davalı tarafa bırakıldığı anlaşıldığından, davacının prim ücret alacağının mevcut olmadığı, davalı tarafça zamanaşımı itirazında bulunulmuş ise de sözleşmenin 01/06/2012-01/06/2013 tarihleri arasında geçerli şekilde yürürlükte olduğu görüldüğünden, zamanaşımı süresinin sona ermediği..” sonuç ve kanaatine varılarak, davacının tüm taleplerinin reddine karar verilmiştir.
Mahkememiz kararı, Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesinin 2020/1775 esas, 2021/484 karar sayılı kararı ile ” Mahkemece öncelikle, 6100 sayılı HMK’nun 320. maddesinde yer alan emredici nitelikteki düzenlemeye uygun olarak ön inceleme duruşması yapılarak, ön inceleme duruşmasında tarafların anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususların ayrı ayrı tespit edilmesi, uyuşmazlık konularının tespitinden sonra tarafların sulhe veya arabuluculuğa teşvik edilmesi, sulh ve arabuluculuktan sonuç alınamaması halinde ise anlaşamadıkları hususların tek tek tutanağa geçirilmesi suretiyle, tutanağın taraflara imzalatılması, tahkikatın ön inceleme tutanağı esas alınarak yürütülmesi, davacının bedel artırım talebinin HMK 107/2 maddesine göre değerlendirilmesi, HMK 321.maddesi uyarınca tahkikatın tamamlanmasından sonra, tarafların son beyanları alınarak davanın esasına ilişkin hüküm kurulması gerektiğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK’nun 353/1.a.6 ve 355. maddeleri gereğince kaldırılmasına, dairemizin kararına uygun şekilde yargılama yapıldıktan sonra yeniden karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine iadesine, esasa ilişkin istinaf sebeplerinin incelemesine bu aşamada yer olmadığına..” gerekçesi ile kaldırılmıştır.
Kaldırma sonrasında mahkememizin 2021/403 esasına kaydı yapılan dosyada, Bölge Adliye Mahkemesi kararı doğrultusunda, ön inceleme duruşmasının yapıldığı, davanın alacak davası olduğu taraflar arasındaki ihtilafın ise sözleşmenin hangi tarihler arasında hüküm ifade ettiği, sözleşmenin halen yürürlükte olup olmadığı, davacının davalıya kazandırdığı müşterilerin projelerin kapsamında alımlarına devam etmesi halinde, sözleşmenin 4/d maddesi uyarınca davacının prime hak kazanıp kazanamayacağı noktalarında toplandığı görülmüştür.
Davacı vekilince 09/02/2022 tarihli dilekçesi ile 10.000,00 TL olan dava bedelinin 72.691,76 TL artırarak 82.691,76 TL prim alacağına yükseltiklerini, sonuç olarak işbu bedel artırımı sonrası, 82.691,76 TL prim alacağının dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, karar verilmesini talep etmiştir.
İstinaf kaldırma ilamı doğrultusunda usulüne uygun ön inceleme duruşması yapılmış, taraflar arasındaki uyuşmazlık tespit edilmiş, tarafların sulh olmayacaklarına ilişkin beyanları imza altına alınmıştır.
Kaldırma ilamı öncesinde bilirkişiden rapor alındığı, taraflara tebliğ edildiği, davacı vekilinin herhangi bir beyan ya da itiraz da bulunmadığı, davalı vekilinin rapora karşı beyan dilekçesi sunmuş olduğu anlaşılmış olup itiraz olunmayan raporun denetime elverişli olduğu anlaşıldığından yeniden rapor alınmasına gerek olmaksızın davacı vekiline talebi doğrultusunda bedel artırım dilekçesi sunması için süre verilmiştir.
Mahkememizce ‘Dosya kapsamı değerlendirildiğinde, taraflar arasında sözleşmeye dayalı ticari bir ilişkinin bulunduğu anlaşılmaktadır. Taraflar arasında sözleşmenin varlığı ve şart ve hükümleri hususunda ihtilaf bulunmamaktadır. Davacı tarafça, sözleşmenin 01/06/2013 tarihinden sonrada yürürlükte olduğu ve sözleşmeye dayalı olarak danışmanlık hizmet bedeli ve prim bedeli talep edilmektedir. Dosyaya sunulan sözleşme incelendiğinde, “4-Ücret Ve Prim” başlıklı maddesinde “Karadeniz Bölgesinde ya da Firma’ nın belirleyeceği herhangi bir lokasyonda, müşteri bağlantıları ve ürün tanıtımı yapan Danışman’ a hizmetleri karşılığı, Danışman’ ın aylık keseceği “Hizmet Bedeli” faturası karşılığı ödenecek aylık net ücret 3.000 TL + KDV’ dir” hükmünün yer aldığı aynı madde de “Firma, Danışman’ ın bulduğu müşterilere satılan ürünlerin, nakliye ve KDV hariç satış bedelleri üzerinden aşağıda belirtilen esaslar dahilinde prim uygulaması yapacaktır.” hükmünün yer aldığı, maddenin devamında, prim uygulamasında kullanılacak oran ve şartların düzenlendiği, sözleşmenin 4.maddesinin d fıkrasında “Firma, Danışmanla yaptığı sözleşmeyi fesih etse dahi, fesih tarihinden önce prime hak kazandığı projelerden; proje alım yaptığı ya da Firma’ nın alacağı ikici bir karara kadar, Danışman prim alabilir” hükmü yer almaktadır. Sözleşmenin “8-Sözleşmenin Süresi” başlıklı maddesinde ise “İşbu sözleşme imza tarihinde yürürlüğe girecek olup, yürürlük tarihini müteakip1 (bir) sene boyunca yürürlükte kalacaktır. Sözleşme süresi dahilinde, Danışman, sözleşmedeki şartlara uygun hareket ettiği sürece, sözleşme geçerli olacaktır” hükmü yer almaktadır. Tarafların kabulünde olan sözleşme hükümleri değerlendirildiğinde, sözleşme süresinin 1 yıl olarak düzenlendiği, sürenin başlangıç tarihinin imza tarihi olan 01/06/2012 olduğu, sona erme tarihinin ise 01/06/2013 olduğu anlaşılmış, sürenin uzatılacağına dair herhangi bir kayıt sözleşmede mevcut olmadığı gibi, dosyaya sürenin uzatılması hususunda mutabık kalındığına ilişkin bir protokol veya yazılı bir belge sunulmamıştır. Dosyada mevcut e-posta yazışmalarında davacının sözleşmenin sona erdiğinden haberdar olduğu, yine davacı tarafın, davalı tarafa sözleşme süresince her ay düzenli olarak kestiği “Hizmet Bedeli” faturalarını sözleşme bitim tarihi olan 01/06/2013 tarihinden sonra kesmeyi bıraktığı anlaşılmış, bu durumda davacının sözleşmenin sona erdiğini zımmen kabul ettiği kanaatine varılmıştır. Dolayısıyla, davacının artık yürürlükte olmayan sözleşmeye dayalı olarak davalı taraftan “Hizmet Bedeli” talebinde bulunması olanaklı değildir. Davacı tarafın prim ücreti alacağına ilişkin talepleri ise her ne kadar bilirkişi tarafından hesaplama yapılmış ise de, yapılan hesaplamaların tamamının sözleşme sona erme tarihinden sonrası ait olması, davacı tarafça dava dilekçesinde yer alan beyanları dışında, dava dışı şirketleri müşteri olarak davalı şirkete bulduğuna ilişkin bir kayıtın bulunmaması, söz konusu dava dışı şirketleri müşteri olarak bulduğu kabul edilse bile prim ödemelerinin, sözleşmenin 4/d maddesi ile “projeler alım yaptığı ya da Firma’ nın alacağı ikinci bir karara kadar” süreceği şartına bağlandığı, projelerin devam ettiğinin ispatlanamadığı, ayrıca taraflar arasındaki çekişmesiz sözleşmeye göre prim ödenmesine ilişkin yetkinin davalı tarafa bırakıldığı anlaşıldığından, davacının prim ücret alacağının mevcut olmadığı, davalı tarafça zamanaşımı itirazında bulunulmuş ise de sözleşmenin 01/06/2012-01/06/2013 tarihleri arasında geçerli şekilde yürürlükte olduğu görüldüğünden, zamanaşımı süresinin sona ermediği sonuç ve kanaatine varılarak, davacının tüm taleplerinin reddine karar vermek gerekmiş’ gerekçesiyle verilen kararın dosya esasına uygun olduğu, kaldırma ilamından sonra dosyanın içeriğini etkileyecek ya da değiştirecek herhangi bir beyan ya da delil sunulmadığı anlaşıldığından aynı gerekçe ile davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın reddine,
2-Alınması gerekli 80,70-TL karar ve ilam harcının 202,18 TL peşin harç ve 1.370,00 TL tamamlama harcının toplamı olan 1.572,18 TL’den mahsubu ile hazineye ile irad kaydının yapılmasına, artan kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafça yapılan yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafça yapılan 13,00 TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
5-Davalı kendini vekille temsil ettirdiğinden lehine Asgari Ücret Tarifesi gereği 13.230,68 TL ücret takdirine, bunun davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
6-Kalan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilgili tarafa iadesine,
Dair, HMK 345 maddesi uyarınca kararın taraflara tebliğ edildiği tarihten başlayarak iki hafta içinde HMK 342 maddesi gereğince düzenlenmiş dilekçe ile HMK 343 maddesi uyarınca mahkememize veya başka bir mahkemeye yapılacak başvuru ile HMK 341/1 maddesi uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olarak davacı vekili( e duruşma) ile davalı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 13/12/2022

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır