Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/396 E. 2021/736 K. 14.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2021/396 Esas
KARAR NO :2021/736

DAVA:İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ:08/04/2015
KARAR TARİHİ:14/12/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili tarafından dava dışı … … Tic. ve San. Ltd. Şti.’nin iş yerinin Yangın Sigorta Poliçesi ile sigorta altına alındığını, eksper raporuna göre 09/02/2013 gecesi sigortalanan yerin tavanından geçen atık su borusunun tesiriyle 2 palet üzerinde bulunan 32 top kumaşın hasar gördüğünü, olay tarihinde sigortalanan iş yerinin üst katında ise davalının iş yerinin bulunduğunu, davalının tavuk yağ atıklarını gidere attığını ve bu nedenle tıkanma sonucu hasarın meydana geldiğini, olay nedeniyle sigortalıya 6.640,00-TL hasar bedeli ödendiğini, müvekkilinin sigortalısının yerine geçerek haklarına halef olduğunu, hasar bedelinin davalıya rücu edildiğini ve …. İcra Dairesinin … Eesas sayılı icra dosyasından takip başlatıldığını, davalının takibe itiraz ettiğini ve takibin bu nedenle durduğunu, yapılan itirazın haksız ve hukuksuz olduğunu belirterek davanın kabulü ile takibe yapılan itirazın iptaline, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin davaya konu adreste dava dışı…’nin kiracısı olarak bulunduğunu, adı geçenin söz konusu yerdeki tesisattan sorumlu olduğunu, bu nedenle davanı…’ye ihbarının gerektiğini, atık su borularının yerinden çıkmasına sigortalının da sebebiyet verebileceğini, kumaşların üst üste konularak borulara temas etmesi nedeniyle bu hasarın yaşanabileceğini, eksper raporunu hazırlayan kişinin inşaat mühendisi olduğunu, bu nedenle … ürünlerine ilişkin hazırlanan rapora itibar edilemeyeceğini, ayrıca hasarlı kumaş için biçilen sovtaj değerinin de kabul edilemeyeceğini belirterek davanın reddine, yargılama gideriyle vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE Dava, 6102 sayılı TTK.nin 1472 (6762 sayılı TTK.nin 1301) maddesi uyarınca sigorta şirketi tarafından sigortalısına ödenen tazminatın haksız fiile sebebiyet verdiği iddia edilen davalıdan tahsili için başlatılan takibe, davalı tarafça yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
Mahkememizce yapılan yargılama sonucunda 15/10/2019 tarih, … sayılı kararı ile; “…Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulu’nun 22/03/1944 Tarih E. 37, K. 9, RG. 03/07/1944 sayılı kararında “Sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava, sigorta poliçesinden doğan bir dava değildir. Bu nedenle, halefiyet davası bir ticari dava sayılamaz. Bu dava, aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa, aynı hak sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur.” şeklinde vurgulanmaktadır. TTK’nun 1472. maddesinde “Sigortacı, sigorta tazminatını ödediğinde, hukuken sigortalının yerine geçer. Sigortalının, gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hak, tazmin ettiği bedel kadar, sigortacıya intikal eder.” hükmüne yer verilmiş ve 634 sayılı Kat Mülkiyeti Yasasının Ek 1.maddesinde kat mülkiyetinden kaynaklanan her türlü anlaşmazlığın değerine bakılmaksızın sulh hukuk mahkemesinde çözümleneceği öngörülmüştür. Dava konusu olayda, üst katta bulunan davalıya ait işyerinin gider borusundan sızan suların davacı şirket sigortalısına ait işyerindeki emtialara zarar verdiğinin iddia edilmiş olup, dava konusu taşınmazın tapu kayıtları ile yönetim planı celp edilmiş, kat irtifakı kurulduğu tespit edilmiştir. Dava konusu uyuşmazlık kat mülkiyetinden kaynaklanmakta olup, Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2018/2809 Esas, 2018/12676 Karar sayılı, 2018/2941 Esas, 2018/12256 Karar sayılı, 2016/17729 Esas, 2019/8522 Karar sayılı ilamları da dikkate alınarak, Sulh Hukuk Mahkemesi görevli olduğundan Mahkememizin görevsizliği nedeniyle davanın usulden reddine dair..” karar verildiği, görevsizlik kararının kesinleşmesi ile gönderme talebi üzerine dosyanın İstanbul 7. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2020/203 esas sayısını aldığı ve mahkemece 02/07/2020 tarih, 2020/203 esas, 2020/657 karar sayılı karar ile dava konusu hakkında yargılama görevinin asliye ticaret mahkemelerinde olduğundan bahisle görevsizlik kararı verilmekle merci tayini hususunda dosyanın İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesi’ne gönderildiği, Dairece 20/04/2021 tarih, 2020/1774 esas, 2021/634 karar sayılı ilamı ile mahkememiz yargı yeri olarak belirlenmiş olup dosya mahkememizin işbu esasına kayıt edilmiştir.
Davacı tarafından dava dışı sigortalı … … Tic.ve San. Ltd. Şti.’ye ait işyerine ilişkin olarak 07/11/2012 tarihli 21090673 numaralı Sigorta Poliçesi’nden kaynaklı olarak dava dışı sigortalının işyerinde su sızıntısından kaynaklanan hasar sebebiyle oluşan hasar bedelinin dava dışı sigortalıya ödendiği ve yapılan ödeme ile haksız fiil sorumlusuna karşı bedelin rücuen tahsilini sağlamak amacıyla davacı tarafından davalı aleyhine …. İcra Dairesi’nin … esas sayılı takip ile ekspertiz raporuna göre hasar bedeli olarak 6.640,00 TL asıl alacak ve 92,96 geçmiş gün faizi olmak üzere toplam 6.723,96 TL üzerinden takip yapılmış olup davalı tarafından takibe itiraz üzerine bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde itirazın iptali istemi ile işbu davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Dosya kapsamına göre somut olayda, davacı halefiyet esasına dayalı olarak sigortalısına ödediği tazminatın davalıdan rücuan tahsilini talep etmiş olduğu dolayısı ile davalı tarafın haksız fiil sebebiyle sorumluluğunun bulunup bulunmadığının ve hasar miktarının tespiti hususunda dosya bilirkişi heyetine tevdi edilmiş olup sunulan 14/03/2017 tarihli kök ve 24/04/2018 tarihli ek raporda özetle; hasarın meydana gelip gelmediği ve sebebinin saptanamadığına dair görüş bildirildiği anlaşılmıştır.
Dosya kapsamında bulunan hasar ekspertiz raporundaki tespitlerin irdelenmesi gerektiği gözetilerek mahkememizce yeniden bilirkişi heyeti oluşturulmuş ve dosyanın tevdiine karar verilmiş, sunulan 16/11/2018 tarihli raporda özetle; “…Su sızmasına sebep olan ve tıkanan borunun binaya ait ana gider borusu olduğu ve ortak alandan sayıldığı oluşan hasar bedelinden bütün kat maliklerinin tapudaki payları oranında sorumlu olduğu, ancak atık su ana gider borusunun tıkanmasına sebep olan maddelerin davalı restorana ait olduğu, hasarlanan kumaş bedelinin 6.640,00 TL olabileceği…” yönünde görüş bildirilmiştir.
6098 sayılı TBK’nın 49. maddesine göre, hukuka aykırı kusurlu bir fiille başkasına zarar veren kimse bu zararı tazmine mecburdur. Böylece haksız fiilden sorumluluk, tazminat borcunun kaynağını oluşturmaktadır. Haksız fiil sorumluluğunda genel davranış kurallarına aykırılık söz konusu olmaktadır. Özel bir sorumluluk hükmüyle düzenlenmemiş olup bütün hallerde bir kimse için haksız fiil sorumluğunun söz konusu olması, 6098 sayılı TBK’nın 49′ deki şartların gerçekleşmesine bağlıdır. Diğer bir deyişle, ayrık bir düzenleme bulunmadığı kusur sorumluluğu hallerinde 6098 sayılı TBK’nın 49. ve devamında yer alan esaslar uygulanır.
Madde 49- Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür.
Zarar verici fiili yasaklayan bir hukuk kuralı bulunmasa bile, ahlaka aykırı bir fiille başkasına kasten zarar veren de, bu zararı gidermekle yükümlüdür. Düzenlemesi mevcuttur. Haksız fiil sorumluluğunun ortaya çıkabilmesi için gerekli olan ikinci koşul, zarara sebebiyet veren hukuka aykırı fiilin, fail tarafından kusurlu olarak yapılmış olmasıdır. Kusur, hukuk düzeninin kurallarının bilerek ve isteyerek yada ihmal sebebiyle ihlal edilmesi gerekecektir.Kusurun kanunlarımızda tanımı yapılmamıştır. Uygulama ve öğretide kabul görmüş tanıma göre; kusur, hukuk düzenince kınanabilen davranıştır. Kınamanın nedeni, başka türlü davranma olanağı varken ve zorunlu iken, bu şekilde davranılmayarak, bu tarzdan sapılmış olmasıdır. Kısacası; kusur, genel tanımıyla, hukuk düzeni tarafından bir davranış tarzının kınanması olup; bu kınama, o davranışın belirli koşullar altında bireylerden beklenen ortalama hareket tarzından sapmış olmasından kaynaklanır.
Haksız fiil öğretide hukuka aykırı zarar verici fiil olarak tanımlanmakta ve unsurları; hukuka aykırı fiil, zarar, kusur ve illiyet bağı olarak belirlenmektedir. Buna göre haksız fiilden bahsedebilmek için hukuka aykırı bir fiil bulunmalı, bu fiil bir zararın doğması neden olmalı, zarara neden olan kişinin kusurlu bulunması ve zarar ile kusur arasında illiyet bağının olması gerekmektedir.
Bu beş unsurun varlığı halinde zarar veren kişi fiilden dolayı zarara uğrayan kişi ya da kişilerin maddi zararlarını karşılamak durumundadır. Türk Medeni Kanunu’nun 6. maddesine göre haksız fiilin unsurlarını ispat etme yükü davacıdadır. Davacı zararın haksız fiili ile gerçekleştiğinin diğer söylemle zarar ile haksız fiil arasındaki illiyet bağını ispat etmek durumundadır.
Yukarıda ayrıntılı olarak açıklanan yasal düzenlemeler ışığında somut olayımıza bakıldığında; dosya kapsamında haksız fiil sorumluluğunun yukarıda izah edilen yasal şartlarından olan kusur durumunun ve zarar durum ve miktarının tespiti hususunda mahkememizce verilen görevsizlik kararı öncesinde alınan 16/11/2018 tarihli bilirkişi heyet raporunda binanın atık su borusunun tıkandığı, dava dışı sigortalı iş yerinin üst katında davalı restoranın bulunduğu ve hasara sebep olan su borusunda restorana ait gıda atıkları bulunduğu, borudaki sızıntı yerine göre hasarın bu şekilde oluştuğu, dolayısı ile davalı tarafın kusuru sebebiyle zararın meydana geldiği anlaşılmakta olup rapor bu yönüyle dosya kapsamına göre denetime elverişli bulunmuştur. Her ne kadar raporda tüm kat maliklerinin tapu payları oranında sorumlu olması gerektiği ifade edilmiş ise de; bu hususta hukuki nitelendirme, değerlendirme ve takdir mahkememize ait olup bu bakımdan yapılan değerlendirmede ise; tüm kat maliklerinin sorumluluğuna gidilebilmesi için somut olayda kusursuz sorumluluk halinden veya Kat Mülkiyeti Kanunu’nda düzenlenen ortak giderden söz edilemeyeceği bu hali ile kusur sorumluluğu gereğince zarardan yalnızca gıda atıkları ile su borusunun tıkanmasına sebep olan davalı restoranın sorumlu olduğu kanaatine ulaşılmış olması sebebiyle davanın kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda ayrıntılı olarak izah edildiği üzere;
1-Davanın KABULÜ ile davalı tarafından …. İcra Dairesinin … Esas sayılı icra takibine yapılan İTİRAZIN İPTALİNE, takibin aynen devamına,
2-Alınması gerekli 459,92-TL karar ve ilam harcından 81,40-TL peşin harcın mahsubu ile geriye kalan 378,52-TL eksik harcın davalıdan alınmasına,
3-Davacı tarafça başlangıçta yapılan 110,40-TL yargılama gideri ile yargılama aşamasında yapılan 3.291,00-TL masraf olmak üzere toplam 3.401,40-TL yargılama giderinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
4-Gider avansının kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
5-Davacı taraf vekille temsil olunduğundan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve taktir olunan 5.100,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, kararın tebliğinden itibaren iki haftalık kesin süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.14/12/2021

Katip …
(e-imza)

Hakim …
(e-imza)