Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/356 E. 2021/700 K. 30.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2021/356 Esas
KARAR NO:2021/700

DAVA:Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:14/06/2019
KARAR TARİHİ:30/11/2021

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; dava dışı Sigortalı …’un davacı şirket nezdinde sigortalı olduğunu, aynı süre içinde davalı taraf nezdinde de sigortalı olduğunu, dava dışı …’un 12/09/2017 tarihinde memede saptanan şüpheli kist nedeniyle ameliyat olduğunu, 58.661,36-TL tutarındaki tedavi masrafının davacı tarafından karşılandığını, Sağlık Sigortası Genel Şartları 12. Maddesinde tedavi masraflarının poliçelerdeki teminat oranlarına göre sigortacılar arasında paylaşılması gerektiğinin belirtildiğini, izah olunan sebeplerle tedavi masrafının yarısına tekabül eden 29.330,68-TL tutarındaki tedavi masraflarının 12/04/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yüklenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davaya konu alacağın zamanaşımına uğradığını, ayrıca davanın husumet yokluğu nedeniyle reddinin gerektiğini, davaya onu tarih aralığında müvekkil ile dava dışı şirket arasında sigorta poliçesi bulunmadığını, dava dışı şirketin kazanılmış bir hakkının bulunmadığını belirterek davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, müşterek/çifte sigorta kapsamında ödenen tedavi gideri bedelinin, ödeyen sigorta şirketi tarafından rücuen tahsili istemine ilişkindir.
Dosya kapsamından; dava dışı …’un davacı şirket nezdinde 19/11/2016 -19/11/2017 tarihleri arasında Sağlık Poliçesi ile sigortalandığı, davacı tarafça Sağlık Sigortası Katılım Sertifikasının dosyaya ibraz edildiği, eki niteliğindeki teminat tablosunun sunulmadığı, ancak tazminat ödeme emrinde ameliyatın limitsiz teminat kapsamında bulunduğunun belirtildiği, yine dava dışı sigortalı …’un 06.01.2017-06.01.2018 tarihleri arasında Bireysel Sağlık Sigorta Poliçesi ile davalı şirket nezdinde sigortalandığı anlaşılmıştır.
Uyuşmazlık, davalı tarafından düzenlenen sigorta poliçesinin müşterek/çifte sigorta olup olmadığı, davalı sigorta şirketinin davacı tarafından ödenen bedelden sorumluluğunun bulunup bulunmadığı noktasında toplanmıştır.
28.11.2013 tarihli Resmî Gazetede yayınlanan 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun, yasanın 87. maddesi gereğince yayım tarihinden itibaren altı ay sonra 28.05.2014 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Dava tarihinde tarihinde yürürlükte bulunan 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunun 3. maddesine göre, tüketici, ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi, tüketici işlemi, mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileride dahil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına veya hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekalet, bankacılık ve benzeri sözleşmelerde dahil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade eder. 6502 sayılı yasanın 73. maddesi bu Kanunun uygulanması ile ilgili her türlü ihtilafa tüketici mahkemelerinde bakılacağını öngörmüştür. Bir hukuki işlemin sadece 6502 sayılı yasada düzenlenmiş olması tek başına o işlemden kaynaklanan uyuşmazlığın tüketici mahkemesinde görülmesini gerektirmez. Bir hukuki işlemin 6502 sayılı yasa kapsamında kaldığının kabul edilmesi için taraflardan birinin tüketici olması gerekir. 6502 sayılı yasanın 83/2. fıkrasında “Taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olması, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu Kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemez.”düzenlemesine yer verilmiştir, ilgili yasa maddesi ile görev konusunun tartışılmasının önüne geçilmiştir. Diğer yandan sigorta rücu davalarının 6102 sayılı TTK‘nun 1472.maddesi hükmünden kaynaklanması nedeniyle aynı yasanın 4.maddesi gereğince bu tür davalarda görevli mahkemenin ticaret mahkemesi olduğu düşünülebilir ise de, davanın TTK 1472.maddesi hükmünden kaynaklanmış olması, halefiyet ilkesi dikkate alındığında, davanın sigortalı ile zarar sorumlusu arasındaki ilişkiye göre, değerlendirilmesi gerektiği gerek doktrinde gerekse de uygulamada çekişmesiz şekilde kabul edilmektedir. Bir başka deyişle, sigortalı ile zarar sorumlusu arasında ki ilişki ticari dava niteliğinde ise bu tür davada ticaret mahkemesi görevli olacaktır.
Somut olayda, dava dışı sigortalı gerçek kişi ile davacı ve davalı arasındaki ilişki tüketici ilişkisidir. Uyuşmazlık Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun kapsamında kaldığından davaya bakmakta görevli mahkemenin Tüketici Mahkemesi olması sebebiyle davanın göreve ilişkin dava şartı yokluğundan HMK’nun 114/1-c ve 115/2 maddeleri gereğince usulden reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda ayrıntılı olarak izah edildiği üzere;
1-HMK.114/1-c ve 115/2.maddeleri uyarınca Mahkememizin görevsizliği nedeniyle davanın usulden REDDİNE,
2-Karar kesinleştiğinde ve talep halinde dosyanın görevli bbb Tüketici Mahkemesine gönderilmesine, HMK’nın 20. maddesi gereğince karara karşı kanun yoluna başvurmaması halinde kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurması halinde bu başvurunun reddi kararının tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Mahkememize başvurarak dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesinin talep edilmemesi halinde Mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesine,
3-Harç ve yargılama giderinin görevli mahkemece değerlendirilmesine, HMK 331/2. maddesi gereğince davaya başka bir mahkemede devam edilmediği taktirde talep halinde harç ve yargılama giderinin ve gider avansının harcanmayan kısmının Mahkememizce karar altına alınmasına,
Dair, tarafların yokluğunda, kararın tebliğinden itibaren iki haftalık kesin süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi.30/11/2021

Katip …
(e-imza)

Hakim …
(e-imza)