Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/344 E. 2023/352 K. 26.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2021/344 Esas
KARAR NO:2023/352

DAVA:İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:01/08/2017
KARAR TARİHİ:26/04/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalıdan olan alacağının satış yetkisinden kaynaklı para alacağı olduğunu, davalı aleyhine …. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, ödeme emri davalıya tebliğ edildiğini, ödeme emrini tebellüğ eden borçlunun süresinde yetkiye, borca ve ferilerine itiraz ettiğini, icra takip dosyası haksız ve kötü niyetli olarak durdurulduğunu belirterek davanın kabulüne, itirazın iptaline, alacağın likit olması sebebiyle kötü niyetle icra takibine itiraz eden davalının %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; söz konusu icra takibi bakımından yetkili icra dairesinin müvekkili şirketin ikametgahında bulunan İstanbul Anadolu İcra Müdürlükleri, yetkili mahkemenin ise İstanbul Anadolu Asliye Ticaret Mahkemelerinin olduğu, müvekkili şirket ile davacı arasında cari hesap mutabakatının yapılmadığını, müvekkilinin cari hesap ekstresinden kaynaklı herhangi bir borcunun bulunmadığını, davacı yanca malların teslim edildiğine dair müvekkili şirket yetkilisinin imzasını havi teslim tutanağı ya da sevk irsaliyesinin sunulmadığı gibi mal satımına yönelik düzenlenen faturaların müvekkile tebliğ edildiğine dair herhangi bir belge veya evrakın dosyaya sunulmadığını, mal alım satımından doğan cari hesap alacağı bulunmayan davacının haksız ve mesnetsiz davasının reddinin gerektiğini, taraflar arasında hukuken muteber bir cari hesap sözleşmesinin bulunmadığını, cari hesap sözleşmesinin yazılı olmasının geçerlilik şartı olduğunu, yazılı olarak kurulmayan cari hesap ilişkisinin varlığından bahsetmenin hukuken mümkün olmadığını belirterek davanın reddine, davacının %20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, cari hesap alacağının tahsili amacıyla davalı aleyhine yapılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Dava dilekçesi, cevap dilekçesi ve sair tüm evraklar hep birlikte incelenmiştir.
Dosyamıza getirtilen … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasının incelenmesinde; davacı tarafından davalı aleyhine toplam 31.005,21 USD üzerinden icra takibi yapıldığı, davalının itirazı üzerine takibin durduğu, itirazın süresinde ve usulüne uygun yapıldığı, buna göre davanın, İİK.67.maddesinde yazılı 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Mahkememizce yapılan yargılama sonucunda, 25/12/2018, 2017/… Esas, 2018/… Karar sayılı kararı ile;
“1-Davanın KABULÜ ile davalının …. İcra Dairesinin … Esas sayılı icra dosyasına yapmış olduğu İTİRAZIN İPTALİNE, takibin devamına,
2-Takip tarihinden itibaren 151,00-Euro ile 31.005,21-USD’ye davacının talebini aşmamak kaydıyla 4095 sayılı yasanın 4/a.maddesi, 3.942,97-TL’ye 4095 sayılı yasanın 2/2.maddesi uyarınca faiz uygulanmasına, … ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinin 15/04/2021 tarih, 2019/1177 esas, 2021/520 karar sayılı kararı ile; “Yapılan bu açıklamalar ışığında somut uyuşmazlık değerlendirildiğinde; Davacı tarafça ticari satım sözleşmesine dayanılarak düzenlenen faturalar ve bakiye açık hesap alacağına binaen icra takibi başlatılmış olup, davalı tarafça sözleşme ilişkisi, fatura tebliği ve mal teslimi inkar edilmiştir. Mahkemece, davacı defterlerine göre yukarında yazılı gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmiş ise de; davalının sözleşme ilişkisinin bulunmadığı ve alacağın dayanağı olan mal tesliminin yapılmadığı hususlarındaki savunmaları değerlendirilmediği gibi dava şartı niteliğindeki icra müdürlüğünün yetkisine itiraz da değerlendirilmemiştir. Davacı tarafça dosyaya davalı ile yapıldığı iddia edilen mutabakat örneği ibraz edilmiş, davalı şirket vekili mutabakattaki imzanın şirket yetkilisine ait olmadığını beyan etmiştir. Mahkemece bu husus üzerinde durulmadığı gibi, mutabakata konu alacağın dava konusu alacağa dahil olup olmadığı yönünde bilirkişi raporunda da bir inceleme bulunmamaktadır.
Davalı vekilince bilirkişi inceleme gününden önce ibraz edilen dilekçe ile müvekkilinin defterlerinin yerinde incelenmesi talep edilmiş, mahkemece bu taleple ilgili bir karar verilmemiş, davalının defterlerinin ibraz edilmediği kabulü ile ve sadece davacının defterleri incelenerek varılan sonuca göre karar verilmiştir. Oysa ticari defterlerin ibrazı hususunda mahkemece verilen ara karar yasal ihtaratları içermediğinden usulüne uygun olmadığı gibi davalı vekilinin talebi de değerledirilmeksizin, davalı tarafça ticari defterlerin ibraz edilmediği neticesine varılması da doğru değildir.
Bu durumda mahkemece, öncelikle icra müdürlüğünün yetkisine itirazın değerlendirilebilmesi için, akti ilişki bulunup bulunmadığı hususunda taraf delilleri toplanılıp, gerekirse Vergi Müdürlüğünden ilgili döneme ilişkin tarafların BA/BS formları da getirtilerek bilirkişi raporu alınması, bir sonuca varılamaması ve mutabakattaki alacağın takibe konu alacak içerisinde olduğunun belirlenmesi halinde gerekirse imza incelemesi yaptırılarak imzanın davalı şirket yetkilisine ait olup olmadığı da tespit edilerek, taraflar arasında sözleşme ilişkisi bulunup /bulunmamasına göre icra müdürlüğünün yetkisine ve mahkemenin yetkisine itiraz değerlendirilip, varılacak sonuca göre karar verilmesi gerekmektedir.
Kabule göre de; her ne kadar takip talep tarihi 14.07.2017, itiraz tarihi 24.07.2017 ise de, ödeme emrinin davalıya tebliğine ilişkin tebligat parçasının icra takip dosyasında bulunmadığı gözetilerek, tebligat parçası getirtilip itirazın süresinde olup olmadığı denetlenmeden karar verilmesi de doğru görülmemiştir. ” gerekçesi ile mahkememiz kararının kaldırıldığı ve yeniden yargılama için dosyanın işbu esasa kaydedilmiş olduğu anlaşılmıştır.
Mahkememizce istinaf karar kaldırma ilamı doğrultusunda düzenlenen tensip ara kararları ile davacı için … Vergi Dairesine, davalı için … Vergi Dairesine müzekkere yazılarak 2015/2018 tarihleri arası davacının ve davalının BA/BS formlarının celbine, icra dairesine müzekkere yazılarak icra dosyasındaki ödeme emrinin davalıya (borçluya) tebliğine dair tebligat parçasının mahkememize gönderilmesinin istenilmesine, karar verilmiş ve karar gereğince yazılan müzekkerelere yanıt verildiği, BA-BS formlarının gönderildiği, İcra dairesine yazılan müzekkereye cevap verilerek ödeme emrinin davalıya tebliğine ilişkin tebliğ mazbatasının gönderildiği, incelenmesinde; ödeme emrinin davalı borçluya 21/07/2017 tarihinde tebliğ edildiği, davalı borçlu tarafından ödeme emrine 25/07/2017 tarihinde itiraz edildiği dolayısı ile ile itirazın yedi günlük yasal süresi içerisinde yapılmış olduğu anlaşılmıştır.
Mahkememizce istinaf karar kaldırma ilamı doğrultusunda taraf ticari defter ve kayıtları ile davaya konu icra dosyası ve BA/BS formlarının tarafların iddia ve savunmaları kapsamında incelenmesi ve özellikle dosya kapsamında bulunan mutabakat içeriğindeki borcun takip konusu yapılan borç ile aynı borç olup olmadığının tespiti hususunda dosyanın mali müşavir bilirkişiye tevdi edildiği, sunulan 21/06/2022 tarihli raporunda özetle;
“a.Davacı şirket tarafından ibraz edilen yasal defterlerin yasal süresi içinde açılış ve kapanış tasdikleri yapılmış olup, lehine delil olma özelliğine haiz olduğu görülmüştür.
b.Davalı şirket yetkilileri ve avukatı ile yapılan görüşmeye rağmen işbu rapor tarihine kadar istenilen defter ve beleğeler ibraz edilmediğinden davalı defterlerinde inceleme yapılamamıştır.
c.Davacı şirketin yasal defterlerinde, takip tarihi olan 14.07.2017 tarihinde davalının borcu 151.-Eur + 31.005,21 – USD+3.942,97 TL olup; bu tarihte söz konusu alacak, 128/129 şüpheli ticari alacaklar hesabına virmanlanarak karşılık ayrılmıştır.
d.Davacı şirket tarafından davalı adına düzenlenen faturaların, davalının 2016 ve 2017 yılları BA formu ile Maliye Bakanlığına bildirilmiş olduğu, davacının takip tarihi olan 14.07.2017 tarihinde davalının borcu 151.Eur+31.005,21-USD + 3.942,97 TL alacaklı olduğu, davalının bu borca yönelik bir ödeme bilgisine rastlanmadığı, yasal süresinde ya da sonrasında söz konusu alacağı içerir faturalar için iade faturası düzenlenmediği ya da itirazda bulunmadığı görüldüğünden davacının takip tarihinden itibaren davacının takip düzenlemediği ya da itirazda bulunmadığı görüldüğünden davacının takip tarihinden itibaren davacının faiz talep edebileceği” şeklinde görüş bildirilmiştir.
Taraf vekillerince rapora karşı itiraz edilmiş olması ve dosya kapsamında bulunan BA-BS formlarının incelemede gözetilmemiş olması sebebiyle mahkememizce dosyanın bilirkişiye tevdi edildiği, bilirkişi tarafından sunulan 18/03/2023 tarihli ek raporda özetle;
“…Davacı şirket yasal defterlerinde davalı, 120.10.001 nolu Yurtiçi Alıcılar nolu hesaplarda takip edilmekte olduğu, taraflar arasında yer alan ticari ilişkiye ait detaylar kök raporda belirtilmiş, takip tarihinde davalıdan 31.005,21-USD, 3.492,97.-TL ve 150,90.-Bur alacaklı olduğu raporlanmıştır.
Davacı şirket, davalı aleyhine 14.07.2017 tarihinde 115.112,67.-TL asıl alacak için (151.-Eur 31.005,21.-USD*3.942,97.-TL ) …. İcra Müdürlüğü’nün … E sayılıdosyası ile yıllık 9,75 faiz talebiyle takip başlatmış, takip davalının 24.07.2017 tarihinde yaptığı itiraz ile durmuştur.
Davalı şirket yetkilisi tarafından verilen bilgiye göre; kapanan şirketin e-defter kayıtları dışarıda bir başka işletmede serverda tutulduğu bildirilerek elde edebildikleri kayıtları 1 adet flash bellek ile Sayın Mahkemeniz kalemine teslim etmiş incelenmesini talep etmiştir.
İbrazı gerçekleşen kayıtlarda yer alan ve görüntülenebilen kayıtlar olduğu gibi görüntülenemeyen kayıtlarda mevcuttur. Davalı şirket tarafından davacıya ait hesap ekstresi paylaşılmamış olup; davacı kayıtlarında yer alıp davalıdan alacaklı olduğu tespit edilen bir kısım kayıtlar belirtilmiş ve ek raporda;
Davalı yan 2017 yılı kapanış kaydında ise davacıya borçlu ya da alacaklı olmadığı görülmektedir. Davalı defterlerinde arada yer alan hesap hareketlerinin tespit edilemediği ve davacının bu. tarihte davalıdan 31.005,21-USD kadar alacaklı durumda olduğu görüldüğünden, davalı ve davacıya ait BA/BS formlarının celbi halinde gerekli incelemelerin yapılabileceği belirtilmiştir.
30.06.2022 Tarihli Bilirkişi Heyet raporunda; “… davalı adına düzenlenen faturaların, davalının 2016 ve 2017 yılları BA formu ile Maliye Bakanlığı’na bildirmiş olduğu davacının 14.07.2017 takip tarihinde davalının 15 Eurot 31.005,21 USD*3.942,97 TL alacaklı olduğu, açıkça tespit edilmiştir. Davalı işbu rapor ile tespit edilen alacağa karşı yasal süresinde itiraz etmemiş, iade faturası düzenlenmemiş herhangi bir ödeme de yapmadığı görülmektedir.
Dava dosyası içerisinde yer alan ancak dönem itibarıyla eksik olan BA/BS formlarına göre; davalıya ait 2015 dönemine ilişkin 166. Sırada 36 sayılı belge ile 810.960,00 TL, bedelli fatura düzenlenerek beyan edildiği görülmektedir. Davalıya gönderilen e-faturaların iade edilmediği, BA-BS formlarıyla bildirildiği, ödeme dekontu da ibraz edememesi sebebi ile davalının borçlu olduğu anlaşılmaktadır.
Sayın davacı vekili tarafından sunulan bir takım kayıtlarda ise; Taraflar Ocak 2017 tarihinde mutabık olmayıp; davalının borcu 20.02.2017 tarihinde davacı kayıtlarına göre Tadet fatura ile 3.361,50.-TL kadar fazla olduğu,
-davalı adına düzenlenen faturaların, davalının 2016 ve 2017 yılları BA formu ile Maliye Bakanlığına bildirmiş olduğu davacnıın 14.07.2017 takip tarihinde davalının 15 Euro + 31.005,21 USD + 3.942,97 TL alacaklı olduğu, davalının tespit edilen alacağa karşı yasal süresinde itiraz etmemiş, iade faturası düzenlenmemiş herhangi bir ödeme de yapmadığı,
Dava dosyası içerisinde yer alan ancak dönem itibarıyla eksik olan BA/BS formlarına göre; davalıya ait 2015 dönemine ilişkin 166.sırada 36 sayılı belge ile 810.960,00 TL bedelli fatura düzenlenerek beyan edildiği,
2017 yılına ait davacı yanca sunulan BA/BS formlarında ise tarafların mutabık oldukları bizzat taraflara ait kaşe ve imzalı mutabakat mektubunda yer aldığı, ödeme dekontu ve davalı yanca ibraz edilmeyen defter ve kayıtlar da göz önüne alındığında davacının alacaklı olduğu bakiye bedel için davalının halen borçlu olduğu,” şeklinde görüş bildirilmiştir.
İstinaf karar kaldırma ilamı doğrultusunda davacı tarafa hesap mutabakat aslının sunulması hususunda ihtaratlı kesin süre verildiği, ara karar uyarınca davacı vekili tarafından sunulan beyan dilekçesi ile mutabakat belgesinin aslının davacı uhdesinde bulunmadığı, ticari uygulamada da ıslak imzalı kaşeli asıllarının tarafların birbirine göndermeyip elektronik ortamda gönderildiğini beyan edilmiş olup, bu hali ile imza incelemesi yapılmasının mümkün olmadığı anlaşılmıştır.
Ancak yukarıda ayrıntılarına yer verilen ve dosya kapsamına göre denetime elverişli bulunan 18/03/2023 tarihli 2. Ek rapor ile taraflar arasındaki akdi ilişki sabit olduğundan mutabakat metnine göre değil tarafların ticari defter ve kayıtlarına göre değerlendirme yapılması gerektiği anlaşılmıştır.
Bu kapsamda öncelikle icra dairesinin yetkisine itirazın değerlendirilmesi neticesinde; İcra takibi dosyasının istinaf karar kaldırma ilamı doğrultusunda incelenmesinde ödeme emrinin davalı borçluya 21/07/2017 tarihinde tebliğ edildiği, davalı borçlu tarafından ödeme emrine 25/07/2017 tarihinde itiraz edildiği dolayısı ile itirazın süresinde olduğu, taraflar arasındaki akdi ilişkinin dosya kapsamında alınan bilirkişi raporu ile incelenen Bilanço Alış beyannamesine göre sabit olup, İİK.50.maddesi yollaması ile HMK.10.maddesi gereğince ifa yeri olan TBK.89.maddesinde belirtilen alacaklının yerleşim yeri mahkemesinin yetkili olduğu gözetilerek davalının icra dairesinin yetkisine yaptığı itirazının reddine karar vermek gerekmiştir.
Yukarıda ayrıntılarına yer verilen ve dosya kapsamına göre denetime elverişli bulunan 2. Ek raporda, davacı tarafın defter ve kayıtlarının usulüne uygun tutulduğu, sahibi lehine delil vasfına haiz olduğu, defter ve kayıtlara göre davacının davalıdan takip miktarı kadar alacaklı olduğu, mahkememizce yapılan usulüne uygun ihtarata rağmen davalı tarafın ticari defter ve kayıtlarının tamamının sunulmadığı, sunulan kayıtlar ve davalının vergi dairesine yaptığı bilanço alış bildirimine göre davacı tarafın usulüne uygun tutulmuş ticari defter ve kayıtlarının esas alınması gerektiği dolayısı ile davacı tarafın takibinin yerinde olduğu anlaşılmakla davanın kabulüne, alacağın likit olması ve borçlunun itiraz anında itirazında haksız olduğu kanaati ile davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda ayrıntılı olarak izah edildiği üzere;
1-Davanın KABULÜ ile …. İcra Dairesinin … Esas sayılı icra takibine yapılan itirazın iptali ile;
-151,00-Euro ve 31.005,21-USD’ye takip tarihinden itibaren 3095 Sayılı yasanın 4/A.maddesi uyarınca faiz işletilmesine,
-3.942,97-TL’ye ise takip tarihinden itibaren avans faizi işletilmesine,
2-Alacak tutarı olan 115.112,67-TL’nin %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Harçlar yasası uyarınca belirlenen 11.601,35 TL karar ve ilam harcından 1.965,84 TL peşin harcın mahsubu ile geriye kalan 9.635,51 TL eksik harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
4-Davacı tarafça başlangıçta yapılan 2.001,84-TL yargılama gideri ile yargılama aşamasında yapılan 1.854,5‬0-TL masraf olmak üzere toplam 3.856,34-TL yargılama giderinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
5-Gider avansının kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
6-Davacı taraf vekille temsil olunduğundan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve taktir olunan 18.266,90-TL vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda, kararın tebliğinden itibaren iki haftalık kesin süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 26/04/2023

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır