Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/323 E. 2022/851 K. 10.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2021/323 Esas
KARAR NO :2022/851

DAVA:Tespit
DAVA TARİHİ:20/05/2021
KARAR TARİHİ:10/10/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı …, 28.06.1973 Tarihinde, kurucu ortakları, müvekkilinin babası …, müvekkilinin dedesi (müteveffa) …, müvekkilinin babaannesi (müteveffa) …, müvekkilinin halası Yüksel … (Sonradan evlenerek … soyadını almıştır.) ve … tarafından kurulmuş olan bir aile şirketi olduğunu, davalı şirketin kuruluşundan sonra, şirket aile şirketi niteliğinde olmaya devam ettiğini, şirketin kurucuları olarak anılan “…” soyadlı ortakların eşleri ve çocukları da bilahare davalı şirkete ortak olduklarını, davalı şirketin en son 04.02.2015 tarihinde yapılan Genel Kurul Toplantısına ilişkin Haziurun Cetveli ve davalı şirketin pay defteri gerçek pay sahipliği durumunu yansıtmadığını, geçmişte davalı şirket ortaklarından olan, müvekkilin babaannesi (müteveffa) …, torunu müvekkil …’a 06.10.2005 tarihinde ve daha sonra 23.05.2008 tarihinde bir kısım taşınmaz mallarını vasiyet ettiğini, anılan vasiyetnameleri düzenlemesini müteakip, müvekkilin babaannesi (müteveffa) …, kendisinde bulunan, davalı şirketin 11 Adet Nama Yazılı Hissesinin müvekkilin hakkı olduğunu, zira müvekkilin haricindeki tüm torunlarının davalı şirkette pay sahibi olmasına rağmen, müvekkilin pay sahibi olmamasının haksızlık olacağını, doğum günü hediyesi olarak kabul etmesini söyleyerek, 2010 yılı Kasım ayı içinde bu senetleri torunu müvekkil …’a ciro, devir ve teslim ettiğini, bunları saklamasını, kimseye vermemesini ve göstermemesini tembihlediğini, söz konusu 11 Adet Nama Yazılı Hisse Senetleri halen müvekkilimiz …’un uhdesinde olup müvekkilimize ait olduğunu, müvekkilimiz …, babaannesi müteveffa … tarafından kendisine anılan hisse senetleri devredildiğinde, bu senetler ile ne yapması gerektiğini bilememiş, babaannesi de kimseye vermemesini ve göstermemesini tembihlediğinden kimseye de soramadığını, bununla birlikte, müvekkilimiz bu senetleri bugüne kadar sakladığını, öte yandan, müvekkilin babaannesi …’un vefatından sonra, davalı şirket ortaklarından olan müvekkilin babası … ile yine davalı şirket ortaklarından olan müvekkilin halası … (Kızlık soyadı: …) arasında mirastan kaynaklı ihtilaf meydana geldiğini, bu miras ihtilafı nedeniyle karşılıklı olarak çok sayıda dava açtıklarını, bu davalar, müvekkilimizin bildiği kadarıyla, halen derdest olduğunu, müvekkilinin babası ile halası arasında meydana gelen ihtilaf ailelerine de sirayet ettiğini, bu kapsamda, müvekkilimizin halası tarafından müvekkilimiz aleyhine, yukarıda sözünü ettiğimiz, müteveffa …’un taşınmaz mal vasiyetine ilişkin … 22. Noterliği’nin 23.05.2008 Tarihli ve … Yevmiye No’lu Düzenleme Şeklinde Vasiyetname’nin iptali talepli dava açıldığını, halen …. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası ile derdest olduğunu, Müvekkilimiz, söz konusu miras ihtilafından son derece rahatsız olduğundan, bugüne kadar sakladığı, babaannesi tarafından kendisine ciro, devir ve teslim edilmiş olan davalı şirketin 11 Adet Nama Yazılı Hisse Senetlerinden kimseye söz etmediğini, ne var ki, sözü edilen miras ihtilafından kaynaklanan davalar silsilesinde, son olarak, müvekkilin halası …’nın, …. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası üzerinden müvekkilin babası … aleyhine ikame ettiği davada, halasının davalı şirketin 11 Adet Nama Yazılı Hisse Senedinin murisi …’dan kendisine miras yolu ile intikal ettiğinden, müteveffaya ait nama yazılı 11 Adet Hissede müvekkilin babası … ile birlikte (1/2 Hisse) mirasçıları olarak elbirliği şeklinde hak sahibi olduğundan, bu hisselerin nama yazılı ve hisse senedi olarak basılı şekilde bulunduğundan, söz konusu nama yazılı senetlere dayalı şirket hisselerindeki tarafların elbirliği mülkiyeti nedeniyle kullanımı konusunda sorun yaşandığından bahisle, satış yoluyla ortaklığın giderilmesini talep etmiş olduğunu babasından öğrenen müvekkilimiz, gerçekte kendisine ait olan söz konusu hisse senetlerinin, anılan ortaklığın giderilmesi davası sonucunda mahkemece satışına karar verilmesi riski karşısında, artık sessiz kalmamaya, söz konusu 11 Adet Nama Yazılı şirket hisse senetlerinin kendisine ait olduğunun tespiti, muarazanın giderilmesi, davalı şirketin pay defterine kaydedilmesi için iş bu davayı açmaya karar verdiğini, sayın Mahkemenizce malum olunduğu üzere, nama yazılı hisse senetleri, belirli bir kişi adına yazılı olan ve anonim şirketlerdeki hisseyi bildirici biçimde içeren kanunen emre yazılı kıymetli evraklar olduğunu, bu bağlamda, somut olayda da davalı şirketin ciro edilmiş nama yazılı 11 Adet hisse senetlerinin zilyetliğinin müvekkile geçirilmesi ile söz konusu hisse senetleri müvekkile devredilmiş ve bu senetlerin mülkiyeti müvekkilimize intikal etmiş olmakla müvekkilimiz bu senetlerin gerçek hak sahibi olduğunu, bununla birlikte, davalı şirketçe sözü edilen hisselerin müvekkilimize aidiyeti pay defterine kaydedilmemiş durumda olduğunu, hal böyle iken, bu hisselerin mülkiyeti müvekkilimize devredilmiş olduğu halde, davalı şirketçe pay defterine kaydedilmemiş durumda olduğundan, söz konusu devir olgusuna bağlı hakların müvekkilimiz tarafından davalı şirkete karşı ileri sürülmesi halihazırda mümkün olmadığını, dolayısıyla, davalı şirketin pay defterinin gerçek pay sahipliği durumunu yansıtmadığı da ortada olduğunu, izah edilen nedenlerle, gerçekte müvekkilimize ait olduğu halde, pay defterine kaydedilmediğinden halen müteveffa … adına kayıtlı görünen, davalı şirketin 11 Adet Nama Yazılı Hisse Senetlerine ilişkin “satış yolu ile ortaklığın giderilmesi” talepli dava açıldığını öğrenen müvekkilinin, söz konusu 11 Adet Nama Yazılı Hisse Senetlerinin kendisine ait olduğunun tespitine, davalı şirketin pay defterine kaydedilmesine, ve taraflar arasındaki muarazanın giderilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ortaklarından müteveffa …’un fiil ehliyeti olmadığından bahisle kısıtlandığını, hal böyle iken evvel emirde yapıldığı iddia edilen tasarrufların geçersiz olduğunu, davacı tarafından devir alındığı iddia edilen nama yazılı hisse senetlerinin TTK’da tanımlı usul ve esaslara uygun şekildeki işlemle yapılmadığını, bu aşamada devir belgesindeki yazının da şirket tarafından kabul edilmediğini ve sahtecilik ihtimaline binaen bilirkişi incelemesine muhtaç olduğunu belirterek davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE :
Dava, şirket pay devrine ilişkin tespit davasıdır.
Taraflar arasındaki ihtilaf; Davalı şirketin pay defterinde halen müteveffa … adına kayıtlı görünen davalı şirketin 11 Adet Nama Yazılı Hisse Senedinin mülkiyetinin davacı …’a ait olup olmadığı, nama yazılı hisse senetlerinin davacıya devrinin şirket ana sözleşmesinde belirlenen koşullar ve kanun gereği geçersiz olup olmadığı, devrin koşullarının oluşup oluşmadığı, senetler üzerinde yer alan devir beyanının müteveffa …’a ait olup olmadığı noktalarında toplandığı görüldü.
Mahkememiz ara kararı doğrultusunda davalı şirketin pay defterinde halen müteveffa … adına kayıtlı görünen davalı şirketin 11 Adet Nama Yazılı Hisse Senedinin mülkiyetinin davacı …’a ait olup olmadığı, nama yazılı hisse senetlerinin davacıya devrinin şirket ana sözleşmesinde belirlenen koşullar ve kanun gereği geçersiz olup olmadığı, devrin koşullarının oluşup oluşmadığının belirlenmesi için dosyanın bilirkişi heyetine tevdi olunmuştur.
Bilirkişi heyeti tarafından sunulan raporda özetle;
“Hukuki tavsifi ve nihai takdiri mahkeme ait olmak üzere (i) davalı şirketin hisse senetlerinin bağlı nama yazılı olduğu, ancak şirketin yönetim kurulunun görev süresinin bitmiş olması hasebiyle kaçış klozundan yararlanmak için bir yönetim kurulu kararının alınmadığı ve bu sebeple de şirketin mezkür hisseleri satın almasının mümkün olamayacağı, (ii) hisselerin Mülkiyetinin bağış yoluyla müteveffa …’dan torunu davacıya intikalinin üzerinden 11 yıl geçmesine rağmen davacının hiçbir pay sahipliği hakkını kullanmak için aile şirketine başvurmamasının ve hisse senetleri üzerindeki ciro metninin bulunduğu yerin ciro için ayrılan yer olmaması ve fakat müteveffa …’un daha önceki devirlerde devir bölümünü ciro ve imzalaması olgularının değerlendirilmesinin hassaten mahkemece yapılması lazım geldiği” şeklinde değerlendirme yapmışlardır.
Netice olarak mahkememizce yapılan değerlendirmeye göre, müteveffa ortak …’a ait olan nama yazılı hisse senetlerinin geçerli bir işlem silsilesi ile davacı …’a devredilmiş olup olmadığının belirlenmesinin gerekmektedir.
TTK” nın 490. Maddesine göre nama yazılı hisse senetleri “kanunda veya esas sözleşmede” aksi öngörülmedikçe “ciro” ve zilyetliğin devri ile yapılabilmekte olup nama yazılı hisse devrinde cironun varlığı kurucu bir unsurdur.
Bu doğrultuda mahkememiz kasasında aslı bulunan pay senetlerinde mütevefanın hisselerinin devre ilişkin olduğu belirtilen “ŞİRKET DEFTERİNDE SIRA NOSU” yazılan ibare ile imza arasındaki kısma konulan “…’ a devredilmiştir.” ifadesi olduğu, bu ifadenin mavi tükenmez kalemle araya yazıldığı, mütevefanın imzasının siyah tükenmez kalemle atıldığı görülmüş olup, devre ilişkin olduğu belirtilen bu yazı hisse senedinin “kimin namına yazılı” olduğunu gösteren kısımda olup, devir halinde yazının aşağıda “devir işlemleri” başlıklı bölümün altında yer alması gerekli olduğu anlaşılmıştır. Zira bilirkişi raporunda da tespit edildiği üzere müteveffa …’un dava dışı kızı …’ya ciro ettiği hisse senetlerinde cironun devir işlemleri kısmında ve ayrıca imza atılmak suretiyle yapıldığı görülmektedir.
Bu bağlamda müteveffaya ait olan bu imzanın, ciro için olmayıp, nama yazılı hisselerin kimin namına olduğuna ilişkin olarak mütevefanın hak sahipliğini gösteren kısımda önceden var olan ve olması gereken imzası olduğu kanaatine varılmış, tüm bu kanaat ve tespitler nihayetinde davacının 10 yıldan uzun bir süre müteveffanın kendisine bağışladığı 11 adet hisse
senedinin mülkiyetinin el değiştirdiğini kimseye söylememesi, mirasçılar arasındaki uyuşmazlıklar da gözetildiğinde bu durumun hayatın olağan akışına uygun görülmemesi ve ciroya ilişkin yukarıdaki paragrafta yapılan açıklamalar uyarınca, davacının nama yazılı hisse senetlerini geçerli bir ciro ile devraldığı hususunu ispatlayamadığı kanaati ile davanın reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın reddine,
2-Alınması gerekli harç 80,70 TL olup, peşin alınan 59,30 TL nin mahsubu ile, eksik kalan 21,40 TL harcın davacıdan alınarak hazineye aktarılmasına,
3-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı taraf vekille temsil olunduğundan karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve taktir olunan 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
5-Karar kesinleşene kadar yapılacak yargılama giderlerinin davacı gider avansından karşılanmasına, karar kesinleştikten sonra bakiye gider avansının istek halinde davacıya iadesine,
Dair, HMK 345 maddesi uyarınca kararın taraflara tebliğ edildiği tarihten başlayarak iki hafta içinde HMK 342 maddesi gereğince düzenlenmiş dilekçe ile HMK 343 maddesi uyarınca mahkememize veya başka bir mahkemeye yapılacak başvuru ile HMK 341/1 maddesi uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olarak taraf vekillerinin yüzlerine karşı oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 10/10/2022

Başkan …
e-imza
Üye …
e-imza
Üye …
e-imza
Katip …
e-imza