Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/286 E. 2022/530 K. 17.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2021/286 Esas
KARAR NO:2022/530

DAVA:İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:31/03/2015
KARAR TARİHİ:17/05/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında ticari ilişki bulunduğunu, bu ticari ilişki nedeniyle davalının vekil edenine fatura ve cari hesaptan kaynaklı 16.340,90-TL bakiye borcu bulunduğunu, uyarılara rağmen ödenmemesi üzerine …. İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyasıyla icra takibine başlanıldığını, davalının itirazıyla takibin durduğunu açıklayarak, itirazın iptali ile takibin devamına, davalı aleyhine %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin de karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini istemiştir.
CEVAP :Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; takibe yetki yönünden itiraz edildiğini, buna göre yetkili icra dairesi ve mahkemenin davalının yerleşim yeri … Asliye Hukuk Mahkemesi olduğunu, davalının davacıyı tohum sattığını, sevk irsaliyeleriyle de belirleneceği üzere teslim edildiğini, davacının tohumlara ilişkin ödeme yapamayacağını bildirerek yerine salça ve biber kabuğu teklif ettiğini, davalının zararını kurtarmak düşüncesiyle bunu kabul ettiğini, dolayısıyla alacaklı olduğu halde aleyhine icra takibi yapıldığını, faturaların davalıya tebliğ edilmediğini bildirerek, davanın reddine, davacının %20 den az olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıdan tahsiline hükmolunmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, cari hesap alacağının tahsili amacıyla davacı tarafından davalı aleyhine yapılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Dava dilekçesi, cevap dilekçesi ve sair tüm evraklar hep birlikte incelenmiştir.
Dosyamıza getirtilen …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasının incelenmesinde; alacaklının … Tarım Ticaret A.Ş., borçlunun … olduğu, 16.340,90 TL asıl alacağın fer’ileriyle birlikte tahsili için 11/07/2014 tarihinde ilamsız takip başlatıldığı, davalı- borçlu …’in 12/08/2014 havale tarihli ve sürede itiraz dilekçesi ile takibin yetkisiz icra dairesinde açıldığı, yetkili icra dairesinin ikametgahının bulunduğu … İcra Daireleri olduğu ve borcu kabul etmediği gerekçesiyle itiraz ettiği, itirazın icra dairesince tebligat döndüğünde süresi kontrol edilmek şartıyla yerinde görülerek öncelikle yetki yönünden, sonrasında borca itiraz yönünden durdurulmasına karar verildiği anlaşılmıştır.
Mahkememizce, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre, 01/12/2015 tarih, 2015/343 esas, 2015/662 karar sayılı karar ile; davalının ödeme emrine itirazında ayrıca, usulüne uygun olarak icra dairesinin yetkisine de itiraz etmiş olması sebebiyle, öncelikle takibin başlatıldığı icra dairesinin yetkisinin belirlenmesi gerektiği, İİK’nın yetkiyi düzenleyen 50/1 maddesinin HMK’nın yetkiye ilişkin hükümlerine atıf yaptığı, HMK’nın 6.maddesi kıyasen uygulandığında, yetkili icra dairesi’nin davalının ikametgah adresi olan … İcra Müdürlüğü olduğu, takibin yetkisiz olan icra dairesinde başlatılmış olması sebebiyle , ortada usulüne uygun bir takip bulunmadığı gerekçeleriyle, davanın usulden reddine karar verilmiş, hükmün davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 26/10/2016 tarih, 2016/3552 esas, 2016/14011 karar sayılı kararı ile;
“Davalı cevap dilekçesinde, davacı ile aralarında ticari ilişki bulunduğunu beyan etmiştir. Davacı taraf icra takibinde cari hesap alacağı olduğu belirtilmiştir. TBK 89/1 md’si uyarınca, para borçları alacaklının ödeme zamanındaki yerleşim yerinde ifa edileceğinden, davacının ikametgahı mahkemesi ve icra dairelerinin yetkili olması sebebiyle davalının icra dairesinin yetkisine itirazı reddedilerek, davanın esasına girilerek karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.” gerekçesi ile mahkememiz kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkememizce bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda; 29/01/2019 tarih, 2017/56 esas, 2019/61 karar sayılı karar ile; bilirkişi raporuna göre, davacı şirketin ticari defter ve kayıtlarının usulüne uygun tutulduğu, davacının davalıdan takip tarihi itibariyle 16.340,90 TL alacaklı olduğu, davalının defter ve kayıtlarını sunmadığı, taraflar arasında ticari ilişki bulunduğu, takibe konu 11.10.2013 tarih 9.840,91 TL ve 20.03.2014 tarih 6.499,99 TL tutarlı faturaların davalıya tebliğine dair herhangi bir kaydın bulunmadığı ancak fatura konusu malların davalıya teslim edildiği, davacının ticari defter ve kayıtlarına göre davalıdan takip tarihi itibariyle toplam 16.340,90 TL alacaklı olduğu, davalının ödeme yaptığına dair herhangi bir belge sunmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne, davalının …. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın iptaline, takibin devamına, davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmiş, hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 19/01/2021 tarih, 2020/3533 esas, 2021/108 karar sayılı ilamı ile;
“Taraflar arasında davacının davalıya icra takibine konu malları teslim ettiği hususunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Uyuşmazlık davalının davacıya tohum satıp satmadığı, tohum satılmış ise bedellerinin ödenip ödenmediği hususunda toplanmaktadır.
Mahkemece, davalının bu iddiası üzerinde durulup, davalının davacıya iddia ettiği gibi mal satıp satmadığı, herhangi bir alacağının bulunup bulunmadığı hususunda dosyaya ibraz ettiği deliller toplanarak davalının ticari defter ve belgeleri bilirkişi marifetiyle incelenerek toplanacak deliller doğrultusunda bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.” gerekçesiyle mahkememiz kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkememizce bozma ilamına uyulmuş, bozma ilamı doğrultusunda davalının ticari defter ve kayıtlarının incelenmesi hususunda talimat yazılmış, talimat mahkemesince alınan 11/04/2022 tarihli bilirkişi raporunda özetle;
“davalı tarafın defterlerinin işletme defteri olarak tutulduğu, bu nedenle taraflar arasındaki borç-alacak ilişkisinin tespitinin mümkün olmadığı, davalı tarafça davacı şirkete 06/01/2014 tarihinde … Tarım’ın … şubesine 1250 kg.postan biber tohumu bırakıldığı, bu tohumların … ve …’a teslim edildiği, davalının bu alışverişten alacaklı olduğu belirtilmiş ise de defter kayıtları üzerinde davalı tarafından davacı şirkete satıldığı görülen herhangi bir tohum faturası kaydına rastlanılmadığı, dava dosyası içeriğinde davacı şirkete tohum teslim edildiğine ve bu tohumun davacı şirkete satıldığına ilişkin herhangi bir sevk irsaliyesi ve faturanın bulunmadığı, davalı tarafça davacı şirketten davaya ve icra takibine konu olan 11/10/2013 tarihli … numaralı, 9.840,91-TL bedelli ve 20/03/2014 tarihli, 959734 numaralı, 6.499,99-TL bedelli olmak üzere toplam 16.340,90-TL bedelli ürünün alındığı kabul edilmiş ise de bu faturaların defterleri üzerinde usulüne uygun olmayan şekilde mal alışı olarak kaydedilmediğinin tespit edildiği, ayrıca bu faturalar karşılığında davacı şirket adına yapılmış bir ödeme makbuzunun sunulmadığı, özetle 11/07/2014 icra takip tarihi itibariyle davacı şirketin davalıdan talep edebileceği alacağının 16.340,90-TL olduğu” yönünde görüş ve kanaat sunulmuştur.
Bu kapsamda somut olaya bakıldığında; dava, cari hesap ve faturadan kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan icra takibine yönelik itirazın iptali istemine ilişkindir. Davacı, davalıya mal satarak teslim ettiğini, davalının mal bedellerini ödemediğini, fatura ve cari hesaptan kaynaklanan alacağının bulunduğunu ve bu alacağın tahsiline karar verilmesini talep etmiş, davalı ise, davacıya tohum sattığını, davacının tohumlara ilişkin ödeme yapamayacağını bildirerek, ödeme yerine geçmek üzere salça ve biber kabuğu vermeyi teklif ettiğini, davalının alacağını tahsil etmek amacıyla davacının salça ve biber kabuğu verme teklifini kabul ettiğini, davacıya verilen mal bedeli nedeniyle halen alacaklı olduğunu iddia etmiştir. Yani taraflar arasında davacının davalıya icra takibine konu malları teslim ettiği hususunda uyuşmazlık bulunmamakta, uyuşmazlık davalının davacıdan aldığı mala karşılık olarak kendisinin de davacıya tohum satıp satmadığı, tohum satılmış ise bedellerinin davacı tarafça ödenip ödenmediği hususunda toplanmaktadır.
Mahkememizce bozma kararı öncesinde alınan davacı tarafın defter ve kayıtlarının incelendiği bilirkişi raporunda davacı şirketin ticari defter ve kayıtlarının usulüne uygun tutulduğu, davacının davalıdan takip tarihi itibariyle 16.340,90 TL alacaklı olduğu, taraflar arasında ticari ilişki bulunduğu takibe konu 11/10/2013 tarihli 9.840,91 TL bedelli ve 20/03/2014 tarihli 6.499,99 TL bedelli faturaların davalıya tebliğine dair herhangi bir kaydın yer almadığı ancak fatura konusu malların davalıya teslim edildiği, davacının usulüne uygun tutulmuş kayıtlarına göre davalıdan toplam 16.340,90 TL alacaklı olduğu, davalının ödeme yaptığına dair herhangi bir delil sunmadığı, davalının bozma kararı sonrası incelenen ticari defter ve kayıtlarına göre ise, davacıya tohum satıldığına dair herhangi bir fatura ve/veya alacak kaydının bulunmadığı, dosya kapsamında da davalı tarafça davacıya satıldığı iddia edilen mallara ilişkin olarak malların davacıya teslim edildiğini gösterir davalı tarafça davacı adına düzenlenmiş herhangi bir sevk irsaliyesi bulunmadığı anlaşılmıştır. Davalı tarafça sunulan defter ve kayıtların incelendiği talimat raporunun denetime elverişli olduğu da gözetildiğinde, davacı tarafça davalıya satılıp teslim edildiği sabit olan dava konusu fatura alacağına dayanak mal bedeli olarak öncesinde davalı tarafın davacıya tohum satıp gönderdiği yönündeki savunmaya itibar etme olanağı bulunmadığı, davalının mal bedelini ödediğine dair herhangi bir ödeme belgesi sunmadığı, dosya kapsamına göre davacının davalıdan alacaklı olduğu, yapılan takibin yerinde olduğu anlaşılmakla davanın kabulü ile; İİK 67/2 maddesiki “…borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.” şeklindeki hüküm uyarınca davalının itirazında haksız olduğu ve alacağın likit olduğu dikkate alınarak davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda ayrıntılı olarak izah edildiği üzere;
1-Davanın KABULÜ ile davalı tarafından …. İcra Dairesinin … Esas sayılı icra takibine yapılan İTİRAZIN İPTALİ ile takibin aynen devamına,
2-Alacak tutarı olan 16.340,90-TL’nin %20’si oranında hesap edilen 3.268,18-TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Alınması gerekli 1.116,24-TL karar ve ilam harcından 197,37-TL peşin harcın mahsubu ile geriye kalan 918,87-TL eksik harcın davalıdan alınmasına,
4-Davacı tarafça başlangıçta yapılan 229,17-TL yargılama gideri ile yargılama aşamasında yapılan 2,633,00-TL masraf olmak üzere toplam 2,862,17-TL yargılama giderinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
5-Gider avansının kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
6-Davacı taraf vekille temsil olunduğundan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve taktir olunan 5.100,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, kararın tebliğinden itibaren on beş günlük kesin süre içerisinde Yargıtay’a temyiz yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.17/05/2022

Katip …

Hakim …