Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/267 E. 2022/978 K. 28.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2021/267 Esas
KARAR NO :2022/978

DAVA:Ticari Şirket (Fesih İstemli)
DAVA TARİHİ:19/04/2021
KARAR TARİHİ:28/11/2022

Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Fesih İstemli) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, müvekkili ile …’ın davalı şirkete kurduklarını, şirket müdürü olarak ilk beş yıllığına …’ın seçildiğini, şirket ortaklarından …’in henüz sermaye payını ödemeden şirketteki hisselerinin tamamını bila bedel …’a devrettiğini, şirket müdürü …, müvekkilinin katılamadığı son genel kurulda kendisini 40 yıllığına müdür olarak atadığını, müvekkilinin hiç bir şekilde şirket faaliyetlerinden, hesaplarından, işleyişten haberdar edilmediğini, kar payı için başvurulan arabuluculuk faaliyetinden de bir sonuç alamadığını, müvekkilinin şirketle igili hiç bir bilgiye sahip olmadığından, kendisine bilgi verilmesi için noter ihtarnamesi ile kendisinde bilgi verilmesini istediğini, ancak ticaret sicile kayıtlı adrese yapılan tebligatın adreste tanınmama sebebi ile iade olduğunu, ortaklar arası güven ve iş birliğini zedeleyen davranışların TTK’ya göre ve adres değişikliğinin tescil ettirilmemesi şirket ana sözleşmesine göre haklı nedenlerle limited ortaklığın sona ermesi nedeni olduğunu, şirket ortaklarının bir birlerine karşı güveni kalmadığından ve artık bu şartlar altında şirketin devamının mümkün olmadığından haklı nedenlerden dolayı şirketin feshine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu 573/2 hükmü gereği limited ortaklıkta ortakların temel yükümlülüğünün sermaye koyma borcu olduğunu, ancak davacı, 2012’de kurulmuş olan şirkete sermaye koyma borcunu aradan 9 yıl geçmesine rağmen halen yerine getirmemiş olmakla şirket karşısında borçlu sıfatını haiz olduğunu, şirkete sermaye koyma borcunu ödememiş olan borçlunun huzurdaki gibi bir davayı açma hakkı bulunmadığını, borcunu ödememesine rağmen bu haksız davayı açması hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğunu, …. Asliye Ticaret Mahkemesinin 30/11/2020 tarihli ve … sayılı kararıyla şirket tarafından sermaye borcuna ilişkin davacı hakkında başlatılan icra takibine haksız itirazın kaldırılmasına, takibin devamına ve icra inkar tazminatına hükmettiğini, mahkeme kararının ardından kesinleşen icra takibine rağmen davacının şirkete borcunu halen ödemediğini, davacının sermaye koyma borcunu ödememek başta olmak üzere şirkete karşı sorumluluklarını yerine getirmediğini, şirketin mevcut durumuna ağır kusuruyla sebebiyet verdiğini, yasal dayanağı bulunmayan ve hakkın kötüye kullanılması niteliğindeki davanın bütünüyle reddedilmesi gerektiğini belirterek davanın reddine, mahkeme masrafları ve yasal avukatlık ücretlerinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava TTK 636. madde uyarınca limited şirketin feshi ve terditli olarak ortaklıktan çıkma davasıdır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın davalı limited şirketin TTK 636. madde uyarınca feshi koşullarının oluşup oluşmadığı, feshe karar verilmemesi halinde davacının ortaklıktan çıkma talebinin yerinde olup olmadığı noktasında toplandığı anlaşılmıştır.
Mahkememizin 07/03/2022 tarihli celse 2 nolu ara karar uyarınca tarafların iddia ve itirazları ve tüm dosya kapsamı değerlendirilerek, davalı limited şirketin TTK 636. madde uyarınca feshi koşullarının oluşup oluşmadığı, feshe karar verilmemesi halinde davacının ortaklıktan çıkma talebinin yerinde olup olmadığının belirlenmesi için tarafların ticari defter ve kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiştir.
Bilirkişi heyeti raporunda özetle;
“Davalı şirketin ticari defter ve kayıtları inceleme için ibraz edilmediğinde mali yönden bir tespit yapılamadığı,
Davacı vekilinin ise 22.11.2021 günlü celsede davacının sermaye borcunun konusunu oluşturan icra takip dosya borcunun ödendiğini beyan ettiği, anılan celsede davalı vekilinin bulunmadığı, buna karşı bir beyan dilekçesinin daha sonra dosyaya sunulmadığı, ancak 04.07.2022 tarihli celse de davalı vekilinin Şirketin 2012 yılında kurulduğunu ve davanın açıldığı dönemde ancak yaptıkları icra takibi sonucunda davacının sermaye borcunu ödediğini beyan ettiği, davacının sermaye borcunu ödediği ancak süresinde ödenmediğinin sabit olduğu,
Davacının şirketin haklı sebeple feshi veya duruma uygun düşen çözüm bağlamında şirketten çıkarılarak kendisine çıkma payı ödenmesi talebi bakımından ileri sürdüğü haklı sebeplerin şirketin feshini gerektirecek nitelikte olmadığı,
Sayın Mahkemenizce aksi kanaatte olunması halinde davacı ortağın ortaklıktan çıkarılmasına karar verilmesinin duruma uygun bir çözüm olacağı, ancak bu ihtimalde çıkma payının hesaplanabilmesi davalı şirket defterlerinin incelenmesine bağlı olup, tarafımıza ibraz edilmediği için gerekli inceleme ve hesaplama yapılamadığı”, şeklinde değerlendirme yapılmıştır.
Davalı şirket ortaklarının dava dışı … ve davacı … olduğu, şirket yetkilisinin münferiden … olduğu görülmüştür.
Dava TTK md. 636 f. 3 uyarınca açılmış olan şirketin haklı sebeple feshi davası olup, Limited şirketin sona erme sebepleri TTK md. 636 da sayılmıştır. TTK.m.636/3 de haklı sebeplerin varlığında, her ortağın mahkemeden şirketin feshini isteyebileceği belirtilmiştir. Ancak TTK.md.636 da haklı sebepler ayrı ayrı gösterilmemiştir.
Haklı sebebin varlığı hakimin haklı sebeple şirketin feshine karar verebilmesinin veya maddede öngörülen duruma uygun başka bir çözüme hükmedebilmesinin şartlarından birisidir. Somut olayda davacı taraf “şirkette yaklaşık %25 paya sahip davacı ortak haklı sebep olarak “hiçbir şekilde şirket faaliyetlerinden, hesaplarından, işleyişinden haberdar edilmediğini, kar payı için başvurulan arabuluculuk faaliyetinden de bir sonuç alamadığını, kendisine bilgi verilmesi için … 1. Noterliği’nin 09.03.2021 tarihli … yevmiye no.lu ihtarnamesi ile talepte bulunduğunu, ancak ticaret sicile kayıtlı adrese yapılan tebligatın adresten taşınma sebebi ile iade olduğunu, Kendisinin uzak yol kaptanlığı yaptığını, taraflar arasından da mevcut olan husumet dolayısıyla iletişimlerinin bulunmadığını, şirkette küçük hissedar olarak kaldığını ve şirket müdürünün kendi başına karar almasını engelleyecek pozisyonu kalmadığını, Ticaret sicil gazetesinde yaptıkları araştırmalar ile şirketin adres değişikliği için genel kurul yapacağının ilan edildiğini, ancak tescil edilen herhangi bir adres değişikliği olmadığını, Şirketin sermayesi ve Bakanlıktan alınan teşvikin düşünüldüğünde oldukça yüklü bir sermayeye sahip olduğunun açık olduğunu, ancak bugüne kadar faal olmasına rağmen şirketin zararda olması, zararda olmasına rağmen de faal kalmaya devam etmesi ve hatta zararda olduğu iddia edilen şirkete büyük hissedar …’ın son genel kurulda kendisini 40 yıllığına müdür olarak atamasının son derece düşündürücü olduğu” şeklinde haklı sebepler olduğu iddiasında bulunmuş olmakla; tüm dosya kapsamına göre mahkememizde oluşan kanaate göre bu iddialar şirketin feshini gerektirecek nitelikte
haklı sebepler olarak da kabul görmemiştir.
TTK md. 636 f. 3 de öngörülen, fesih yerine duruma
uygun bir çözüme karar verilmesi mümkün ise de, davacının sermaye borcunu ödemeyerek kendi şahsından kaynaklı haklı sebebe yol açtığı da dikkate alındığında TTK md. 636’da aranan koşulların oluşmadığı anlaşılmış olup, netice olarak ispatlanamayan ve yeterli görülmeyen haklı sebep iddiaları karşısında davanın reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Açıklanan nedenlerle;
1- Davanın reddine,
2-Alınması gerekli harç 80,70 TL olup, peşin alınan 59,30 TL nin mahsubu ile, eksik kalan 21,40 TL harcın davacıdan alınarak hazineye aktarılmasına,
3-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı taraf vekille temsil olunduğundan karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve taktir olunan 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
5-Karar kesinleşene kadar yapılacak yargılama giderlerinin davacı gider avansından karşılanmasına, karar kesinleştikten sonra bakiye gider avansının istek halinde davacıya iadesine,
Dair, HMK 345 maddesi uyarınca kararın taraflara tebliğ edildiği tarihten başlayarak iki hafta içinde HMK 342 maddesi gereğince düzenlenmiş dilekçe ile HMK 343 maddesi uyarınca mahkememize veya başka bir mahkemeye yapılacak başvuru ile HMK 341/1 maddesi uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olarak davacı vekilinin yokluğunda ile davalı vekilinin yüzüne karşı oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 28/11/2022

Başkan …
e-imza
Üye …
e-imza
Üye …
e-imza
Katip …
e-imza